< Return to Video

Herhangi bir dil altı ayda nasıl öğrenilir? Chris Lonsdale, TEDxLingnanUniversity

  • 0:10 - 0:13
    Arkadakiler, beni net duyabiliyor musunuz?
  • 0:13 - 0:14
    Tamam, güzel.
  • 0:16 - 0:19
    Bir soruyu hiç nasıl
    düşündüğünüzün parçası
  • 0:19 - 0:24
    olacak kadar uzun süre
    aklınızda tuttunuz mu?
  • 0:25 - 0:28
    Hatta belki kim olduğunuzun
    bir parçası olacak kadar?
  • 0:29 - 0:34
    Benim yıllardır aklımda
    bir soru vardı ve o da şu soruydu:
  • 0:34 - 0:37
    "Öğrenmeyi nasıl hızlandırabilirsin?"
  • 0:38 - 0:41
    Bu, çok enteresan bir soru
  • 0:41 - 0:42
    çünkü öğrenmeyi hızlandırırsan
  • 0:42 - 0:44
    okulda daha az zaman
    harcayabilirsin.
  • 0:45 - 0:47
    Ve eğer gerçekten çok hızlı öğrenirsen,
  • 0:47 - 0:50
    muhtemelen okula gitmene
    hiç gerek kalmaz.
  • 0:50 - 0:54
    Ben gençken, okul aşağı yukarı
    güzel bir yerdi ama
  • 0:55 - 0:58
    okulun çoğu zaman öğrenmeye
    engel olduğunu fark ettim.
  • 0:59 - 1:02
    O yüzden aklımda bu soru vardı:
    Daha hızlı nasıl öğrenebilirsin?
  • 1:03 - 1:06
    Ve bu bende çok, çok küçükken başladı,
  • 1:06 - 1:07
    11 yaşımdayken,
  • 1:07 - 1:12
    hipnopedi hakkında Sovyetler Birliğindeki
    araştırmacılara mektup yazdım.
  • 1:12 - 1:14
    Hipnopedi uykuda öğrenme demek,
  • 1:14 - 1:17
    bir kayıt cihazı edinip,
    yatağınızın yanına koyuyorsunuz
  • 1:17 - 1:19
    gece yarısı
  • 1:19 - 1:20
    siz uykudayken açılıyor
  • 1:20 - 1:23
    ve sizin bundan öğrenmeniz gerekiyor.
  • 1:23 - 1:25
    Güzel fikir, ne yazık ki işe yaramıyor.
  • 1:25 - 1:30
    Ancak, hipnopedi diğer alanlarda
    araştırma yapmak için kapı açtı
  • 1:30 - 1:32
    ve ilk soruyla başlayan
    öğrenme yolları hakkında
  • 1:32 - 1:35
    inanılmaz keşifler yaptık.
  • 1:36 - 1:39
    Buradan devam ettim ve
    psikolojiye tutkulu oldum
  • 1:39 - 1:43
    ve bu noktaya gelinceye kadar
  • 1:43 - 1:46
    psikolojiyle pek çok farklı
    yönden iç içe oldum.
  • 1:46 - 1:50
    1981'de Çin'e gittim
  • 1:50 - 1:56
    ve 2 yıl içinde Çince'yi yerli gibi
    konuşabilmeye karar verdim.
  • 1:57 - 1:59
    Şimdi, şunu anlamanız gerek,
  • 1:59 - 2:04
    1981'de herkes, Çinçe'nin
    çok, çok zor olduğunu
  • 2:04 - 2:07
    ve bir Batılının 10 yıl veya
    daha fazla çalışsa bile
  • 2:07 - 2:09
    asla çok iyi olamayacağını düşünüyordu.
  • 2:09 - 2:11
    Aklıma başka bir fikir daha geldi,
  • 2:11 - 2:14
    o zamana kadarki
  • 2:14 - 2:16
    psikoloji araştırmaları sonuçlarını alıp
  • 2:16 - 2:19
    öğrenme sürecine uygulamak.
  • 2:20 - 2:24
    Harika olan şey, altı ay içinde
    mandarin Çincesinde akıcı olmamdı
  • 2:24 - 2:27
    ve yerli seviyesine ulaşmam
    biraz daha zaman aldı.
  • 2:28 - 2:32
    Ancak etrafıma baktım ve
    farklı ülkelerden
  • 2:32 - 2:36
    insanların Çinceyle korkunç
    mücadelesini gördüm.
  • 2:36 - 2:40
    Çinliler de İngilizce ve diğer dilleri
    öğrenmek için çaba sarf ediyorlardı.
  • 2:40 - 2:45
    Sorum şuna indirgendi:
  • 2:45 - 2:47
    Normal bir yetişkine, yeni bir dili
  • 2:47 - 2:51
    hızlı, kolay ve etkili bir şekilde
    öğrenmesi için nasıl yardım edebilirsiniz?
  • 2:51 - 2:54
    Bu soru, günümüz dünyasında gerçekten
    çok, çok önemli.
  • 2:54 - 2:57
    Çevreyle ilgili büyük sorunlarımız var.
  • 2:57 - 3:00
    Toplumsal düzenin bozulması, savaşlar,
  • 3:00 - 3:02
    binbir çeşit şeyle ilgili
    büyük sorunlarımız var.
  • 3:02 - 3:05
    Ve eğer iletişim kuramazsak,
  • 3:05 - 3:08
    bu sorunları çözmekte gerçekten
    zorluk yaşayacağız.
  • 3:08 - 3:10
    Bu nedenle, birbirimizin dilini
    konuşabilmeliyiz,
  • 3:10 - 3:12
    bu, çok ama çok önemli.
  • 3:13 - 3:15
    O halde soru şu: Bunu nasıl yaparsınız?
  • 3:16 - 3:18
    Aslında gerçekten kolay.
  • 3:19 - 3:22
    Bunu halihazırda yapan kişileri arayın,
  • 3:22 - 3:25
    halihazırda işe yarayan durumları
    tespit edin
  • 3:25 - 3:28
    ve sonra prensipleri tanımlayın
    ve onları uygulayın.
  • 3:28 - 3:31
    Buna modelleme deniliyor ve
    dil öğrenmeye bakıyorum
  • 3:31 - 3:35
    ve dil öğrenmeyi yaklaşık
    15-20 yıldır modelliyorum.
  • 3:36 - 3:38
    Ve benim bundan çıkardığım sonuç
    ve gözlem şu:
  • 3:38 - 3:43
    her yetişkin ikinci bir dili
    altı ay içinde akıcı olarak öğrenebilir.
  • 3:44 - 3:49
    Şimdi, çoğu kişi benim çılgın olduğumu
    ve bunun mümkün olmadığını düşünüyor.
  • 3:50 - 3:54
    Öyleyse insani ilerleme tarihindeki
    herkesi hatırlatayım,
  • 3:54 - 3:56
    bu tamamen sınırlarımızı
    genişletmekle ilgili.
  • 3:57 - 4:03
    1950'de, herkes bir mili dört dakikada
    koşmanın imkansız olduğuna inanıyordu
  • 4:04 - 4:07
    ve Roger Bannister bunu 1956'da başardı
  • 4:07 - 4:09
    ve o zamandan sonra bu süreç
    gittikçe kısaldı.
  • 4:09 - 4:13
    100 yıl önce herkes, ağır maddelerin
    uçamayacağına inanıyordu.
  • 4:13 - 4:15
    Ancak uçuyor ve hepimiz bunu biliyoruz.
  • 4:16 - 4:18
    Ağır madde nasıl uçar?
  • 4:18 - 4:22
    Materyali, doğayı -burada kuşları-
    gözlemleyerek öğrendiğimiz
  • 4:22 - 4:25
    prensipleri kullanarak tekrardan
    düzenliyoruz.
  • 4:26 - 4:29
    Ve bugün daha da ileri gittik...
  • 4:31 - 4:34
    O kadar ileri gittik ki,
    bir arabayı uçurabiliyorsunuz.
  • 4:35 - 4:37
    Bunlardan birini bir kaç
    100 bin dolara alabilirsiniz.
  • 4:38 - 4:40
    Şimdi dünyada uçan arabalarımız var.
  • 4:40 - 4:43
    Ve uçmak için sincaplardan öğrendiğimiz
    başka bir yol da var.
  • 4:44 - 4:46
    Tek ihtiyacınız, uçan bir
    sincabın yaptığını kopyalamak,
  • 4:46 - 4:50
    atlayış tulumu denilen bir tulum
    yaparsanız sincap gibi uçurabilirsiniz.
  • 4:51 - 4:55
    Şimdi çoğu kişi, pek çok insan,
    herkes diyemem
  • 4:55 - 4:57
    ama pek çok kişi çizemeyeceğini düşünür.
  • 4:57 - 5:02
    Ancak bazı anahtar prensipler var,
    uygulayabileceğiniz beş prensiple
  • 5:02 - 5:05
    beş günde çizmeyi öğrenebilirsiniz.
  • 5:05 - 5:11
    Eğer, böyle çiziyorsanız, bu prensipleri
    beş günde öğrenin ve uygulayın
  • 5:11 - 5:15
    ve beş gün sonra da
    böyle bir şey çizebilirsiniz.
  • 5:15 - 5:18
    Bunun doğru olduğunu biliyorum,
    çünkü bu benim ilk çizimimdi
  • 5:18 - 5:23
    ve bu prensipleri uyguladıktan
    beş gün sonra bunları çizebildim.
  • 5:23 - 5:25
    Buna baktım ve: "Vay be!" dedim.
  • 5:25 - 5:28
    Beynimi patlatacak kadar çok yoğun
    olarak konsantre olduğumda
  • 5:28 - 5:30
    işte böyle görünüyorum.
  • 5:31 - 5:35
    Öyleyse, herkes çizmeyi
    beş günde öğrenebilir
  • 5:36 - 5:38
    ve aynı yoldan, aynı mantıkla,
  • 5:38 - 5:42
    herkes ikinci bir dili
    altı ayda öğrenebilir.
  • 5:43 - 5:46
    Nasıl mı? Beş prensip ve yedi eylemle.
  • 5:46 - 5:49
    Bir kaç tane daha vardır ama bunlar
    kesinlikle temel olanlar.
  • 5:50 - 5:53
    Onlara girmeden önce, size iki
    efsaneden bahsetmek istiyorum,
  • 5:53 - 5:55
    onları yok etmek istiyorum.
  • 5:55 - 5:57
    İlki bir yeteneğiniz olması gerektiği.
  • 5:57 - 5:58
    Size Zoe'yu anlatayım.
  • 5:59 - 6:03
    Avustralyalı Zoe Hollanda'ya gitti
    ve Flemenkçe öğrenmeye çalışıyor,
  • 6:04 - 6:07
    müthiş bir çabayla
  • 6:07 - 6:10
    ve sonunda insanlar diyordu ki:
    "Sen tamamen işe yaramazsın,"
  • 6:10 - 6:14
    "sen yetenekli değilsin," "vazgeç,"
    "sen zaman kaybısın"
  • 6:14 - 6:15
    ve o da depresyona girdi.
  • 6:15 - 6:17
    Sonra bu beş prensiple karşılaştı,
  • 6:17 - 6:20
    Brezilya'ya taşındı ve onları uyguladı
  • 6:20 - 6:23
    ve altı ay içinde Portekizcede
    akıcı hale gelmişti,
  • 6:23 - 6:24
    yani yeteneğin önemi yok.
  • 6:24 - 6:29
    İnsanlar yeni bir ülkede yoğun pratiğin
    dil öğrenmenin bir yolu olduğunu düşünür.
  • 6:29 - 6:31
    Ancak Hong Kong'a bir bakın,
    10 yıldır burada olan,
  • 6:31 - 6:35
    tek kelime Çince konuşamayan
    batılılara bakın.
  • 6:36 - 6:39
    Amerika'da, Britanya'da, Avustralya'da,
    Kanada'da yaşayan Çinlilere bakın,
  • 6:39 - 6:43
    10, 20 yıldır oradalar
    ve İngilizce konuşmuyorlar.
  • 6:44 - 6:46
    Yoğun pratik tek başına işe yaramıyor.
  • 6:46 - 6:49
    Neden? Çünkü boğulan adam
    yüzmeyi öğrenemez.
  • 6:50 - 6:52
    Bir dil konuşmadığınızda,
    bir bebek gibisiniz.
  • 6:52 - 6:54
    Kendinizi, yetişkinlerin yanıbaşınızda
  • 6:54 - 6:58
    ıvır zıvır konuştuğu bir ortama atarsanız,
    öğrenmeyeceksiniz.
  • 6:59 - 7:02
    Öyleyse, önemsemeniz gereken
    beş prensip ne?
  • 7:02 - 7:05
    İlki: dört kelime,
  • 7:05 - 7:07
    önem, anlam, alaka ve hafıza.
  • 7:07 - 7:10
    Ve bunlar çok önemli şekillerde
    birbirleriyle bağlantılı.
  • 7:10 - 7:12
    Özellikle de öğrenmeden bahsederken.
  • 7:12 - 7:15
    Benimle ormanda bir yolculuğa gelin.
  • 7:15 - 7:17
    Ağaçların arasında yürüyorsunuz
  • 7:17 - 7:21
    ve şöyle bir şey görüyorsunuz...
    Bir ağaçta küçük işaretler.
  • 7:21 - 7:23
    Dikkatinizi çekebilir de, çekmeyebilir de.
  • 7:24 - 7:26
    50 metre daha gidiyor ve
    bunu görüyorsunuz...
  • 7:26 - 7:29
    Dikkatinizi veriyor olmalısınız.
  • 7:30 - 7:33
    Bir 50 metre daha gidiyorsunuz,
    dikkat etmediyseniz bunu görürsünüz...
  • 7:33 - 7:36
    Ve bu noktada
    dikkatinizi veriyorsunuz.
  • 7:37 - 7:40
    Ve bunun önemli olduğunu öğrendiniz,
  • 7:40 - 7:43
    konuyla alakalı
    çünkü bu anlama geliyor.
  • 7:43 - 7:47
    Ve hayatta kalmanızla ilgili her bilgi
    dikkat edeceğiniz şeylerdir
  • 7:48 - 7:49
    ve bundan dolayı
  • 7:49 - 7:51
    bunu hatırlayacaksınızdır.
  • 7:51 - 7:54
    Eğer bu şahsi hedeflerinizle ilgiliyse,
  • 7:54 - 7:56
    o zaman dikkatinizi vereceksiniz.
  • 7:56 - 7:59
    Eğer ilgiliyse, hatırlayacaksınız.
  • 7:59 - 8:02
    Bu yüzden, dil öğrenmenin ilk kuralı,
    ilk prensibi,
  • 8:02 - 8:04
    sizinle ilgisi olan dilin içeriğine
    odaklanmak.
  • 8:04 - 8:06
    Ki bu da bizi aletlere getirir.
  • 8:07 - 8:12
    Bu aletleri kullanarak ustalaşırız
    ve bizimle ilgili olduklarında
  • 8:12 - 8:14
    bu aletleri en hızlı yoldan öğreniriz.
  • 8:14 - 8:16
    Size bir hikaye anlatayım.
  • 8:16 - 8:17
    Klavye bir alettir.
  • 8:18 - 8:22
    Çinceyi belli şekilde tuşlamak için
    metotlar var. Bu bir alet.
  • 8:22 - 8:24
    Yıllar önce bir meslektaşım vardı,
  • 8:25 - 8:28
    akşam okuluna gitmişti;
    Salı ve Perşembe akşamları,
  • 8:28 - 8:30
    iki saat sürüyordu, evde pratik yapıyordu,
  • 8:30 - 8:34
    dokuz ayını harcadı ve
    Çince tuşlamayı öğrenemedi.
  • 8:35 - 8:36
    Ve bir gece bir kriz yaşadık.
  • 8:37 - 8:40
    Çince eğitim kılavuzunu
    teslim etmemiz için 48 saatimiz vardı.
  • 8:41 - 8:43
    Ve o işi aldı ve
    sizi temin ederim ki,
  • 8:43 - 8:45
    48 saat içinde Çince tuşlamayı öğrendi.
  • 8:45 - 8:47
    Çünkü ilgiliydi, anlamlıydı, önemliydi,
  • 8:47 - 8:50
    bir değer yaratmak için
    bir aleti kullanıyordu.
  • 8:50 - 8:54
    Öyleyse bir dil öğrenmenin
    ikinci prensibi, dilinizi,
  • 8:54 - 8:57
    ilk günden iletişim kurmak için
    bir araç olarak kullanmak.
  • 8:58 - 8:59
    Bir çocuğun yaptığı gibi.
  • 9:00 - 9:03
    Çin'e ilk vardığımda, tek kelime Çince
    konuşamıyordum.
  • 9:04 - 9:08
    İkinci haftamda, bir gece süren bir tren
    yolculuğu yapmak zorunda kaldım.
  • 9:08 - 9:10
    Sekiz saatimi yemek vagonunda
  • 9:10 - 9:12
    tren görevlilerden
    biriyle konuşarak geçirdim,
  • 9:12 - 9:14
    bir sebepten o da bana ilgi gösterdi
  • 9:14 - 9:17
    ve tüm geceyi Çince konuşarak geçirdik.
  • 9:17 - 9:20
    Resimler çiziyordu, el hareketleri
  • 9:20 - 9:23
    ve yüz ifadeleri yapıyordu
    ve tane tane
  • 9:23 - 9:25
    çok daha fazlasını anladım.
  • 9:25 - 9:28
    Ama gerçekten harika olan şey,
    iki hafta sonra
  • 9:28 - 9:31
    insanlar etrafımda Çince konuşurken,
  • 9:31 - 9:32
    bu konuşmaların birazını anlıyordum
  • 9:32 - 9:35
    ve bunu öğrenmek için herhangi
    bir çaba sarf etmemiştim bile.
  • 9:35 - 9:38
    Ne mi olmuştu? Trendeki o gece
    bütün bunları özümsemiştim,
  • 9:38 - 9:40
    ki bu bize üçüncü prensibi getiriyor.
  • 9:40 - 9:43
    Mesajı ilk anladığınızda,
  • 9:44 - 9:48
    dili bilinçsizce kazanacaksınız.
  • 9:49 - 9:51
    Ve bu gerçekten iyi belgelenmiş bir şey,
  • 9:51 - 9:53
    buna anlaşılabilir girdi deniliyor.
  • 9:53 - 9:55
    Bunun üzerine 20-30 yıllık
    araştırmalar var.
  • 9:55 - 9:57
    Alanda lider olan Stephen Krashen
  • 9:57 - 10:00
    bu farklı çalışmaların
    tüm türlerini yayınladı
  • 10:00 - 10:02
    ve bu sadece onlardan biri.
  • 10:02 - 10:07
    Bu mor çubuklar, farklı dil testlerindeki
    puanları gösteriyor.
  • 10:09 - 10:14
    Mor insanlar, dil bilgisi
    ve resmi eğitimle öğrenmiş olanlar,
  • 10:14 - 10:17
    yeşil insanlar ise, anlaşılabilir girdiyle
    öğrenmiş olanlar.
  • 10:17 - 10:21
    Öyleyse, anlama işe yarıyor.
    Anlama bir anahtar.
  • 10:22 - 10:28
    Dil öğrenimi, çok fazla bilgi
    biriktirmek demek değildir.
  • 10:29 - 10:33
    Pek çok yönden
    fizyolojik eğitimle alakalı.
  • 10:34 - 10:37
    Tayvan'dan tanıdığım bir kadın
    İngilizceyi okulda çok iyi öğrenmiş,
  • 10:37 - 10:39
    okul hayatı boyunca da hep A almış,
  • 10:39 - 10:42
    üniversiteye gitmiş, hep A almış,
    sonra Amerika'ya gitmiş
  • 10:42 - 10:45
    ve orada insanların ne söylediğini
    anlamadığını keşfetmiş.
  • 10:46 - 10:49
    Ve insanlar ona "Sağır mısın?" diye
    sormaya başlamışı:
  • 10:49 - 10:52
    Ve öyleydi. O İngilizceye sağırdı.
  • 10:53 - 10:56
    Çünkü beynimizde, aşina olduğumuz sesleri
  • 10:56 - 10:59
    süzerek içeri alan filtreler var
  • 10:59 - 11:02
    ve bunlar aşina olmadığımız
    dillerin seslerini dışarı süzüyor.
  • 11:03 - 11:05
    Ve eğer duyamazsanız,
    anlamayacaksınız,
  • 11:05 - 11:08
    eğer anlamazsanız,
    öğrenmeyeceksiniz.
  • 11:08 - 11:10
    Bu nedenle bu sesleri duyabilmek
    zorundasınız.
  • 11:10 - 11:13
    Bunu yapmanın yolları var ama
    ama bu fizyolojik eğitim.
  • 11:13 - 11:17
    Konuşma kas gerektirir.
  • 11:18 - 11:21
    Yüzünüzde 43 kas vardır.
  • 11:21 - 11:25
    Bu kasları, diğer insanların
    çıkardığınız sesleri anlayacağı şekilde
  • 11:25 - 11:27
    koordine etmelisiniz.
  • 11:27 - 11:31
    Eğer bir kaç gün içinde
    yeni bir spor yaptıysanız,
  • 11:31 - 11:33
    vücudunuz nasıl olur?
    Ağrır, değil mi?
  • 11:34 - 11:36
    Eğer yüzünüz ağrıyorsa,
    doğru yapıyorsunuzdur.
  • 11:39 - 11:43
    Ve son prensip ise durumdur.
    Psiko-fizyolojik durum.
  • 11:43 - 11:47
    Eğer kederli, kızgın, endişeli, üzgünseniz,
    öğrenmeyeceksiniz. Nokta.
  • 11:48 - 11:52
    Eğer mutlu, rahat, Alfa beyin durumunda
    ve meraklıysanız,
  • 11:52 - 11:54
    gerçekten çok çabuk öğreneceksiniz
  • 11:54 - 11:57
    ve özellikle anlam karmaşasını
    tolere etmeniz gerekiyor.
  • 11:58 - 12:02
    Eğer siz de her duyduğunuz kelimeyi
    yüzde 100 anlamak isteyenlerdenseniz,
  • 12:02 - 12:03
    kafayı yersiniz,
  • 12:03 - 12:07
    çünkü mükemmel olmadığınız için
    hep üzgün olacaksınız.
  • 12:08 - 12:11
    Eğer neyi ne kadar öğrendiğinize bakmaz
  • 12:11 - 12:13
    ve sadece anladığınıza
    dikkatinizi verirseniz,
  • 12:13 - 12:16
    iyi ve rahatlamış olacaksınız
    ve çabucak öğreneceksiniz.
  • 12:17 - 12:21
    Peki, bu beş prensibe dayanarak
    uygulayacağınız yedi eylem nedir?
  • 12:21 - 12:23
    Bir: Çok dinleyin.
  • 12:24 - 12:26
    Ben buna beyni daldırma diyorum.
  • 12:26 - 12:29
    Kendinizi bir dili defalarca ve
    defalarca
  • 12:29 - 12:31
    duyduğunuz bir ortama koyuyorsunuz
  • 12:31 - 12:34
    ve anlayıp anlamamanız önemli değil.
  • 12:34 - 12:37
    Tekrarlayan ritimleri,
    kalıpları dinliyorsunuz.
  • 12:37 - 12:39
    Göze çarpan şeyleri dinliyorsunuz.
  • 12:39 - 12:40
    (Çince) Pào nǎozi.
  • 12:40 - 12:42
    (İngilizce) Öyleyse, beyninizi
    bunun içine daldırın.
  • 12:44 - 12:47
    İkinci eylem önce anlamı anlamak,
  • 12:47 - 12:48
    kelimelerden bile önce.
  • 12:48 - 12:51
    "Bunu nasıl yapacağım?
    Kelimeleri bilmiyorum!" diyorsunuz.
  • 12:51 - 12:55
    Bu farklı duruşların ne anlama
    geldiğini anlıyorsunuz.
  • 12:55 - 13:00
    İnsan iletişimi pek çok yönden
    beden dilidir, çok fazla beden dili.
  • 13:00 - 13:03
    Beden dilinden çok fazla mesajı
    anlayabilirsiniz,
  • 13:03 - 13:08
    bu yüzden, anlaşılabilir girdi ile anlıyor
    ve yakalıyorsunuz.
  • 13:08 - 13:12
    Ve ayrıca bildiğiniz kalıpları da
    kullanabilirsiniz.
  • 13:12 - 13:16
    Eğer Mandarin ve Kanton dili konuşan
    bir Çinliyseniz ve Vietnam'a giderseniz,
  • 13:17 - 13:22
    günlük konuşmada size söylediklerinin
    yüzde 60'ını anlayacaksınız.
  • 13:22 - 13:27
    Çünkü Vietnamca yüzde 30 Mandarin ve
    yüzde 30 Kantoncadan oluşur.
  • 13:29 - 13:31
    Üçüncü hareket: Karıştırmaya başla.
  • 13:32 - 13:33
    Belki de bunu hiç düşünmediniz.
  • 13:33 - 13:36
    Ama elinizde 10 fiil, 10 isim
    ve 10 sıfat var.
  • 13:36 - 13:39
    1.000 farklı şey söyleyebilirsiniz.
  • 13:40 - 13:43
    Dil yaratıcı bir süreçtir.
  • 13:43 - 13:47
    Bebekler ne yapar?
    "Beni", "yıka", "şimdi".
  • 13:48 - 13:49
    Böyle iletişim kurarlar.
  • 13:49 - 13:52
    Öyleyse karıştırmaya başlayın,
    yaratıcı olun ve eğlenin,
  • 13:52 - 13:54
    mükemmel olmak zorunda değil,
    sadece işe yaramalı.
  • 13:55 - 13:58
    Ve bunu yaparken, merkeze odaklanın.
  • 13:58 - 14:00
    Bu ne mi demek?
  • 14:00 - 14:03
    Her dilin yüksek sıklık içeriği vardır.
  • 14:03 - 14:06
    İngilizcede 1.000 kelime
  • 14:06 - 14:09
    günlük iletişimde söyleyeceğiniz
    şeylerin yüzde 85'ini kapsar.
  • 14:09 - 14:11
    3.000 kelime ise size
  • 14:11 - 14:15
    günlük konuşmada söyleyeceğiniz
    şeylerin yüzde 98'ini verir.
  • 14:15 - 14:17
    3.000 kelimeniz var,
    dili konuşuyorsunuz.
  • 14:17 - 14:20
    Geri kalanı pastanın kreması.
  • 14:20 - 14:23
    Ve yeni bir dile başladığınızda,
  • 14:23 - 14:25
    alet kutunuzla başlayın.
  • 14:25 - 14:29
    Birinci hafta,
    yeni dilinizde şunları söyleyin:
  • 14:29 - 14:31
    "Bunu nasıl söylersin?"
    "Anlamıyorum,"
  • 14:31 - 14:33
    "tekrar edin lütfen,"
    "bunun anlamı ne?"
  • 14:33 - 14:35
    hepsini hedef dilinizde söyleyin.
  • 14:35 - 14:38
    Onu alet olarak kullanıyorsunuz,
    onu size faydalı kılıyorsunuz,
  • 14:38 - 14:41
    dille ilgili diğer şeyleri
    öğrenmenizle ilgili.
  • 14:41 - 14:44
    İkinci haftada,
    şunları söylüyor olmalısınız:
  • 14:44 - 14:48
    "beni," "bu," seni," "şu,"
    "ver," "sıcak,"
  • 14:48 - 14:52
    basit zamirler,
    basit isimler, basit fiiller,
  • 14:52 - 14:54
    basit sıfatlar,
    bir bebek gibi iletişim kurarak.
  • 14:54 - 14:58
    Ve üçüncü veya dördüncü haftada,
    "bağlama kelimeleri"ni öğreniyorsunuz.
  • 14:59 - 15:03
    "Rağmen," "ama," "bu yüzden,"
    bunlar mantıklı dönüştürücülerdir ki
  • 15:03 - 15:08
    bir dilin parçalarını birbirine bağlar ve
    daha karışık bir anlam yapmanızı sağlar.
  • 15:08 - 15:10
    İşte o noktada, konuşuyorsunuz.
  • 15:11 - 15:14
    Ve bunu yaparken, kendinize bir
    dil ebeveyni edinmelisiniz.
  • 15:16 - 15:19
    Çocukların ve ebeveynlerin nasıl
    etkileşim kurduğuna bakarsanız,
  • 15:19 - 15:20
    bunun anlayacaksınızdır.
  • 15:21 - 15:25
    Bir çocuk konuşurken, basit kelimeleri,
    basit birleşimleri,
  • 15:25 - 15:29
    bazen oldukça garip, bazen çok garip
    telaffuzları kullanır,
  • 15:29 - 15:32
    aile dışındaki insanlar anlamaz.
  • 15:33 - 15:35
    Ancak ebeveynler anlar.
  • 15:35 - 15:39
    Bu nedenle çocuk güvenli
    bir çevreye sahiptir ve güven kazanır.
  • 15:39 - 15:42
    Ebeveynler çocuklarla beden diliyle
  • 15:42 - 15:45
    ve çocuğun anladığını bildikleri
    basit dille konuşurlar.
  • 15:46 - 15:48
    Bu yüzden güvenli bir
    anlaşılabilir bilgi çevreniz var,
  • 15:48 - 15:52
    işe yarayacağını biliyoruz; aksi takdirde
    hiçbiriniz ana dilinizi konuşamazdınız.
  • 15:53 - 15:55
    Yani kendinize bir dil ebeveyni bulun,
  • 15:55 - 15:57
    kişisel olarak sizinle ilgilenen,
  • 15:57 - 16:00
    eşit olarak sizinle iletişim kuracak,
  • 16:00 - 16:04
    mesajı anlamanızı yardım etmek için
    size kulak verecek biri.
  • 16:04 - 16:07
    Bir dil ebeveyninin dört kuralı vardır.
  • 16:07 - 16:09
    Eşler bunda iyi değiller.
  • 16:09 - 16:10
    Ancak dört kural,
  • 16:10 - 16:13
    her şeyden önce, ne dediğinizi anlamak
    için çok çalışacaklar
  • 16:13 - 16:15
    yanlış yapsanız bile.
  • 16:15 - 16:18
    İkinci olarak, asla hatalarınızı
    düzeltmeyecekler.
  • 16:19 - 16:22
    Üçüncüsü, söylediğinizi anladıklarıyla
    ilgili geri bildirim yapacaklar
  • 16:22 - 16:26
    ki böylece doğru olarak cevap verebilir
    ve o geri bildirimi alabilir
  • 16:26 - 16:29
    ve sonra sizin bildiğiniz kelimeleri
    kullanabilirsiniz.
  • 16:30 - 16:33
    Yapmak zorunda olduğunuz altıncı şey,
    yüzü kopyalamak.
  • 16:33 - 16:35
    Kaslarınızın doğru çalıştırmalısınız
  • 16:35 - 16:39
    ki insanların sizi anlayacağı
    şekilde söyleyebilin.
  • 16:39 - 16:41
    Yapacağınız birkaç şey var.
  • 16:41 - 16:44
    Biri, ne hissettirdiğini duymak ve
    kulağa nasıl geldiğini hissetmek.
  • 16:44 - 16:48
    Yani, yüzünüzde işleyen bir
    geri bildirim döngüsü var gibi.
  • 16:48 - 16:51
    Ancak tercihen, eğer
    yerli bir konuşana bakabilir
  • 16:51 - 16:53
    ve yüzünü nasıl kullandığını
    gözlemlerseniz,
  • 16:53 - 16:55
    bilinçaltınızın kuralları içine
    çekmesini sağlayın,
  • 16:56 - 16:58
    sonra onları toplayacaksınız.
  • 16:58 - 17:02
    Eğer bakacak bir yerli konuşanınız yoksa,
    şöyle bir şey kullanabilirsiniz...
  • 17:02 - 17:12
    (Kadın sesi) Sing, song,
    king, stung, hung.
  • 17:12 - 17:16
    (Chris Lonsdale) Ve son fikir,
    yapmanız gereken son eylem
  • 17:16 - 17:18
    "doğrudan bağlantı" dediğim şey.
  • 17:18 - 17:21
    Bunun anlamı ne peki?
    Çoğu insan ikinci bir dil öğreniyor,
  • 17:21 - 17:25
    ana dilinden ve hedef dilden kelimeleri
    alıyorlar ve üzerinden geçiyorlar
  • 17:25 - 17:29
    tekrar tekrar deneyerek hatırlamaya
    çalışıyorlar. Gerçekten verimsiz.
  • 17:29 - 17:30
    Yapmanız gereken şey,
  • 17:30 - 17:34
    bildiğiniz her şeyin kafanızda bir imaj,
    bir his olduğunun farkına varmak.
  • 17:34 - 17:37
    Ateşten bahsediyorsanız,
    dumanı koklayabilirsiniz,
  • 17:37 - 17:39
    çıtırtı sesi duyabilirsiniz,
    alevleri görebilirsiniz,
  • 17:39 - 17:43
    yaptığınız şey, o hayale
    ve o anıya girmek
  • 17:43 - 17:47
    ve başka bir yolla çıkmak.
    Ben buna "aynı kutu, farklı yol" diyorum.
  • 17:47 - 17:50
    O yoldan çıkıyorsunuz ve zamanla
    onu bina ediyorsunuz.
  • 17:50 - 17:56
    Sonra yeni sesleri elinizdeki
    görüntülerle ilişkilendirmede
  • 17:56 - 17:58
    daha fazla beceri kazanıyorsunuz.
  • 17:59 - 18:02
    Ve hatta zamanla o süreçte
    doğal olarak iyi olacaksınız
  • 18:02 - 18:04
    ve bu bilinçsiz olacak.
  • 18:04 - 18:08
    Öyleyse, çalışmanız gereken
    beş prensip, yedi eylem var.
  • 18:08 - 18:11
    Herhangi birini yaparsanız gelişeceksiniz.
  • 18:11 - 18:14
    Ve bunların bir öğrenici olarak
    kontrolünüz altında olduğunu hatırlayın.
  • 18:14 - 18:18
    Hepsini yapın ve altı ay içinde
    ikinci bir dilde akıcı olacaksınız
  • 18:18 - 18:19
    Teşekkürler.
  • 18:19 - 18:23
    (Alkışlar)
Title:
Herhangi bir dil altı ayda nasıl öğrenilir? Chris Lonsdale, TEDxLingnanUniversity
Description:

Chris Lonsdale, bireyler ve üst düzey ekipler için atılım performansını katalize etmek üzere kurulmuş bir şirket olan Chris Lonsdale & Associates'in Genel Müdürüdür. Ek olarak, insanlara kısa sürede dil veya karmaşık teknik bilgi edinme olanağı veren benzersiz ve entegre bir öğrenme yaklaşımı geliştirmiştir.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDxTalks
Duration:
18:27

Turkish subtitles

Revisions