Bir dil olarak müzik | Victor Wooten | TEDxGabriolaIsland
-
0:15 - 0:16Çok teşekkürler.
-
0:16 - 0:19Bir müzik grubunun içine doğduğum doğru;
-
0:19 - 0:22bu konuda ciddiyim, çok ciddiyim.
-
0:22 - 0:26Daha ben doğmamışken,
müzik yapan dört ağabeyim -
0:26 - 0:29aile müzik grubunu tamamlamak için
-
0:29 - 0:30(Gülüşmeler)
-
0:30 - 0:33bir bas gitariste ihtiyaçları
olduğunu biliyorlardı. -
0:33 - 0:35Ben bunun için doğmuştum.
-
0:35 - 0:40Şimdi yaşlanmış hâlimle geriye bakıyorum,
bir öğretmen olarak geçmişe bakıyorum. -
0:41 - 0:44Geçmişime, müzik eğitimime baktığımda,
-
0:44 - 0:46aslında bir eğitimin söz
konusu olmadığını görüyorum. -
0:46 - 0:49Bu yüzden müziğin bir
dil olduğunu söylüyorum. -
0:49 - 0:51Eğer ana diliniz üzerine düşünürseniz,
-
0:51 - 0:54ben ve buradaki birçok insan
için bu İngilizce sanırım, -
0:54 - 0:56ben de bu örnek üzerinden gideceğim.
-
0:56 - 0:59Nasıl öğrendiğinizi düşünürseniz, kimsenin
size öğretmediğini fark edersiniz. -
0:59 - 1:01İnsanlar sizinle sadece konuştular.
-
1:01 - 1:05Ama en güzel yanı,
ki iş burada ilginçleşiyor, -
1:05 - 1:08siz de onlarla konuşabiliyordunuz.
-
1:08 - 1:10Müzik örneğine geri dönersem,
-
1:10 - 1:15çoğu durumda yeni başlayanların daha
iyi müzisyenlerle çalmaya izinleri yoktur. -
1:15 - 1:17Başlangıç sınıfında tıkılı kalırsınız.
-
1:17 - 1:19Orada birkaç yıl kalmanız gerekir,
-
1:19 - 1:22ta ki orta seviyeye, sonra
ileri seviyeye gelene kadar; -
1:22 - 1:24ileri seviyeyi de bitirdikten sonra
-
1:24 - 1:27hâlâ yapmanız gereken birçok şey vardır.
-
1:27 - 1:29Ama dili ele alırsak,
-
1:29 - 1:33müzikal terimiyle, bebekken dahi
profesyonellerle "doğaçlarsınız". -
1:35 - 1:36Sürekli.
-
1:36 - 1:40Acemi olduğunuzu unuttuğunuz ana kadar.
-
1:40 - 1:43Kimse size "Seninle şimdi konuşamam--
Senin orada beklemen gerekiyor. -
1:43 - 1:45Yaşlandığında seninle konuşabilirim."
demez. -
1:45 - 1:47(Gülüşmeler)
-
1:47 - 1:49Bunu yaşamayız.
-
1:49 - 1:52Kimse size ne demeniz
gerektiğini söylemez. -
1:53 - 1:56Bir köşeye çekilip çalışmak
zorunda bırakılmazsınız. -
1:58 - 2:02Hatta yanlış yaptığınızda
dahi düzeltilmezsiniz. -
2:03 - 2:07Bir düşünün; 2-3 yaşlarında bir
kelimeyi sürekli yanlış söylediğinizde, -
2:07 - 2:08kimse sizi düzeltmez.
-
2:08 - 2:10Eğer yeterince kez yanlış söylerseniz,
-
2:10 - 2:14sizi düzeltmek yerine ebeveynleriniz
sizin gibi konuşmaya başlar. -
2:14 - 2:15(Gülüşmeler)
-
2:15 - 2:17Onlar da yanlış söylemeye başlarlar!
-
2:17 - 2:21Bunun en güzel yanı da
-
2:21 - 2:23konuşmanızla özgür olmanızdır.
-
2:24 - 2:28Böylece yıllarca öğrenmek durumunda kalmaz
-
2:28 - 2:31ve sesinizi aramak zorunda kalmazsınız.
-
2:31 - 2:33Sahip olduğunuz sesi
aslında hiç kaybetmediniz. -
2:34 - 2:36Kimse bunu sizden çalmadı.
-
2:37 - 2:42İşte gençken ben böyle öğreniyordum;
-
2:42 - 2:47İngilizce'yi ve müziği aynı anda
-
2:47 - 2:48ve aynı şekilde öğreniyordum.
-
2:49 - 2:53Genelde insanlara şöyle diyorum:
"Evet, iki üç yaşlarındayken başladım." -
2:53 - 2:57Çünkü böylesi daha inandırıcı.
-
2:58 - 3:00İngilizce konuşmaya ne zaman başladınız?
-
3:00 - 3:02İki üç yaşına kadar beklediniz mi?
-
3:03 - 3:04Hayır.
-
3:05 - 3:08Muhtemelen doğmadan önce konuşuyordunuz.
-
3:09 - 3:13Duyabildiğiniz an genellikle
öğrenmeye başladığınız andır. -
3:13 - 3:17Bu bence ağabeylerimin çok
güzel ve zekice bir tutumu. -
3:17 - 3:20- beşi arasındaki en büyük ağabeyim...
-
3:20 - 3:22Ben en küçüğüm, Reggie en büyüğümüz -
-
3:22 - 3:24Benden sadece sekiz yaş büyük.
-
3:24 - 3:27Nasıl bu kadar zeki olduğunu
bilmiyorum. Bence asıl soru bu. -
3:27 - 3:29Asıl TED konuşması bu olmalı.
-
3:29 - 3:33Biz küçük kardeşlerine çalmayı öğretmemesi
-
3:33 - 3:37gerçekten de onun yaratıcı
düşünme yetisini kanıtlıyor. -
3:37 - 3:39Elime bir bas gitar vererek
beni müziğe alıştırmadı. -
3:39 - 3:41Hayır.
-
3:43 - 3:46Yaptıkları ilk şey, en eski
hatıralarımdan aklımdan kalan, -
3:47 - 3:49benim etrafımda müzik yapmaktı.
-
3:49 - 3:51Hawaii'de olduğumu hatırlıyorum,
-
3:51 - 3:57ağabeylerim ekipmanlarını kurarlardı,
plastik bir tabure gördüğümü hatırlıyorum. -
3:57 - 3:59Çoğu zaman ön bahçeye
kurulurduk ve orada üstünde -
3:59 - 4:01plastik bir oyuncak duran bir tabure,
-
4:01 - 4:04Mickey Mouse'lu oyuncak bir gitar
-
4:04 - 4:06duruyor olurdu.
-
4:06 - 4:09Kimse bana o oyuncağın benim
için olduğunu söylememişti. -
4:09 - 4:13Kimsenin konuşma sırasının
size geldiğini söylememesi gibi. -
4:13 - 4:17Nasıl olacağını bilirsiniz ve ben de o
taburenin benim için olduğunu biliyordum. -
4:17 - 4:18O enstrüman benim içindi.
-
4:18 - 4:22Plastik telleri vardı, kurardınız
ve bir şarkı çalmaya başlardı. -
4:22 - 4:27Ama tellerinden ses çıkartamazdınız,
amaç zaten ses çıkartmak değildi. -
4:27 - 4:30Bir enstrüman tutabilecek yaşa geldiğimde,
-
4:32 - 4:36bana sadece tutmam için bir şey verdiler,
-
4:36 - 4:39beni gelecek yıllara hazırlamak için.
-
4:39 - 4:42Amaç o enstrümanı çalmak değildi.
-
4:43 - 4:45Bizim, müzik öğretmenlerinin,
çoğu zaman yaptığı hata bu: -
4:45 - 4:50Çocuklar müziği anlamadan onlara
enstrüman çalmayı öğretiyoruz. -
4:50 - 4:53Çocuğa hecelemeyi öğretmezsiniz.
-
4:53 - 4:54Bir çocuğa, daha o çocuk uzun yıllar
-
4:54 - 4:57boyunca o sütü içmeden
"süt"ü hecelemeyi öğretmek -
4:57 - 4:58pek mantıklı değil, değil mi?
-
4:58 - 5:01Ama nedense bunun müzikte
mantıklı olduğunu düşünüyoruz. -
5:01 - 5:05Çocuklara önce kuralları ve
enstrümanı öğretiyoruz. -
5:06 - 5:09Ben iki yaşımdayken ve elime
o oyuncağı tutuşturduklarında, -
5:09 - 5:14müzikle çoktan ilgiliydim, çünkü müziğe
doğuştan yetenekli olduğumuza inanırım. -
5:14 - 5:18Herhangi birinin sesini dinleyin.
Herhangi bir çocuğun sesini. -
5:18 - 5:20Bundan daha saf bir müzik yoktur.
-
5:20 - 5:24Ağabeylerim müziğe yetenekli
doğduğumu, bir şekilde biliyorlardı -
5:24 - 5:25ve bir bas gitarist olmamı istiyorlardı.
-
5:25 - 5:28Yeterince büyüdüğümde
elime bir oyuncak verdiler -
5:28 - 5:30ve çalmaya başladılar.
-
5:30 - 5:34Ben de yerimde hoplayıp zıplayarak
elimdeki oyuncağımla ritim tuttum. -
5:34 - 5:39En harika şey, bunun enstrümanla
alakalı olmamasıydı. -
5:39 - 5:43Müzik yapmayı öğreniyordum,
enstrüman çalmayı değil. -
5:43 - 5:46Umuyorum ki, buna
bugün de devam ediyorum. -
5:46 - 5:51Öğrendiğim şey, ağabeyim
dört ölçülük melodinin sonunda -
5:51 - 5:56ziline vurduğunda bunun
ne anlama geldiğiydi. -
5:56 - 5:58Ya da bir melodiyle
diğerinin arasındaki fark. -
5:58 - 6:01Tıpkı bir bebeğin
annesinin ses tonunu yükseltmesi -
6:01 - 6:04ve babasının ses tonunu
alçaltması arasındaki -
6:04 - 6:07farkı bilmesi gibi.
-
6:07 - 6:08Bu şeyleri bilirsiniz,
-
6:08 - 6:12kelimeleri anlamasanız dahi
karşınızdakini anlayabilirsiniz. -
6:12 - 6:13Bütün bu şeyleri öğreniyorsunuz.
-
6:14 - 6:16Bir bebek anlamlı bir
kelime söyleyebildiğinde, -
6:16 - 6:19dile dair birçok şeyi biliyor oluyor.
-
6:19 - 6:21Ben de müziği böyle öğreniyordum.
-
6:21 - 6:25Elimde enstrüman tutabildiğim anda,
hâlihazırda müziği biliyordum. -
6:25 - 6:27Üç yaşına geldiğimde,
-
6:27 - 6:32Reggie altı telli gitarlarının
birinin iki telini söktü. -
6:32 - 6:37Alttaki iki ince teli söktü ve o benim
ilk gerçek enstrümanım oldu. -
6:37 - 6:39Reggie bana hâlihazırda bildiğim
şarkıları çalmak için, -
6:39 - 6:44gereken sesleri çıkartmak için
parmağımı nerelere -
6:44 - 6:46koymam gerektiğini öğretmeye başladı.
-
6:49 - 6:53Sıfırdan başlamıyordum.
Müziği zaten biliyordum. -
6:53 - 6:57Şimdi o müziği bir enstrümanla
ifade etmem gerekiyordu sadece. -
6:58 - 7:02Düşünüyorum da, konuşmayı
da aynı şekilde öğrenmiştim. -
7:02 - 7:05Marifet ilk enstrümanı öğrenmekte değildi.
-
7:05 - 7:08Konuşmak için kullandığınız
enstrüman kimin umurunda? -
7:08 - 7:10Önemli olan ne söylediğiniz.
-
7:12 - 7:16Müzikal anlamda sesimi hep korudum.
-
7:16 - 7:18Hep söyleyecek bir şeylerim oldu.
-
7:18 - 7:22Enstrümanım aracılığıyla nasıl
konuşacağımı öğrendim. -
7:23 - 7:25Birkaç şey hakkında düşünecek olursak,
-
7:25 - 7:30alıştırma yapmaya zorlanmamak,
söylemeniz gerekenlerin dikte edilmemesi -
7:30 - 7:35- yine İngilizce'ye döndüm -
söylemeniz gerekenlerin dikte edilmemesi. -
7:35 - 7:38Öğretmen size yeni
bir kelime öğrettiğinde, -
7:38 - 7:42onu bir cümlede kullanmanızı ister;
alakalı bir bağlamda, hemen o anda. -
7:42 - 7:44Bir müzik öğretmeni gidip
alıştırma yapmanızı söyler. -
7:44 - 7:49Alıştırma yapmak da işe yarar ama bir
bağlamda ifade etmekten daha yavaş işler. -
7:49 - 7:51Bunu İngilizce'den biliyoruz.
-
7:51 - 7:53Ben de böyle öğrendim.
-
7:53 - 7:59Büyüdüğümde, yaklaşık beş yaşındayken,
beşimiz aslında bir tura çıkmıştık. -
8:00 - 8:02Curtis Mayfield isimli
bir soul müzisyeninin -
8:02 - 8:06konserinde açılış yapabilecek ve
onunla tura çıkabilecek kadar şanslıydık. -
8:07 - 8:10Beş yaşındaydım, en büyük
ağabeyim yalnızca 13 yaşındaydı. -
8:11 - 8:16Durup düşündüğümde, o yaşta
İngilizce'yi güzel konuşabiliyorduk. -
8:16 - 8:18Neden müzik olmasın?
-
8:19 - 8:22O zamandan beri müziğe hep
bir dilmiş gibi yaklaştım, -
8:22 - 8:27çünkü onu da aynı anda
ve aynı şekilde öğrendim. -
8:28 - 8:30En güzel yanı da
-
8:30 - 8:33çocukların içlerinde taşıdığı
bir şeyi koruyabildim: -
8:34 - 8:35O da özgürlük.
-
8:37 - 8:41Birçoğumuz ilk müzik dersimizi
aldığımızda, müzikal özgürlüğümüzden -
8:41 - 8:44uzaklaşmaya doğru itiliyoruz.
-
8:44 - 8:45Bir öğretmene gidiyoruz,
-
8:45 - 8:49o öğretmen hemen hemen hiçbir
zaman ona neden geldiğimizi bilmiyor. -
8:49 - 8:52Çoğu zaman, bir çocuk
hayali gitar çaldığında, -
8:52 - 8:54doğrunun ve yanlışın olmadığı anda,
-
8:54 - 8:57doğru ya da yanlış notalar veya
enstrümanla değil bu aslında. -
8:57 - 8:59Çalıyor çünkü çalmak iyi hissettiriyor.
-
8:59 - 9:03Duşta şarkı söylemenizle aynı şey.
-
9:03 - 9:07Ya da arabanızda işe giderken;
şarkı söylüyorsunuz. -
9:07 - 9:10Doğru notaları ya da doğru gamı bildiğiniz
-
9:11 - 9:12için söylemiyorsunuz,
-
9:12 - 9:15söylüyorsunuz çünkü bu iyi hissettiriyor.
-
9:15 - 9:18Kahvaltıda bir hanımefendiyle konuştum,
-
9:18 - 9:20"Duştayken, Ella Fitzgerald'ım" dedi.
-
9:20 - 9:22(Gülüşmeler)
-
9:22 - 9:24Elbette ki haklı!
-
9:24 - 9:28Peki bu neden dışarıdan
biri dinlerken değişiyor? -
9:30 - 9:33Bu özgürlük, biz büyüdükçe ve
öğrendikçe yok oluyor -
9:33 - 9:37ve o özgürlüğü korumanın bir
yolunu bulmamız gerekiyor. -
9:37 - 9:38Bu başarılabilir!
-
9:38 - 9:40Sonsuza dek yok olmuş değil.
-
9:41 - 9:45Hayali gitar çalan bir çocuk
yüzünde bir tebessümle çalacak. -
9:47 - 9:50Ona ilk müzik dersini verin,
o tebessüm yok olur. -
9:52 - 9:54Çoğu zaman bütün müzikal
yaşamınız boyunca -
9:54 - 9:57o tebessümü geri kazanmak
için çalışmanız gerekir. -
9:57 - 10:02Öğretmenler olarak, eğer doğru
davranırsak, o tebessümü koruyabiliriz. -
10:02 - 10:05Ben müziğe bir dil olarak
yaklaşın diyorum, -
10:05 - 10:08öğrencinin özgürlüğünü
korumasını sağlayın. -
10:08 - 10:10Biraz daha büyüdükten
ve ağabeylerimle -
10:10 - 10:14turlara çıkıp fazlaca müzik
yapmaya başladıktan sonra, -
10:14 - 10:17annem, ancak yaşlanıp kendi
çocuklarım olduktan sonra -
10:17 - 10:21anlayabileceğim bir soru sorardı.
-
10:21 - 10:22Biz çocuklarına şunu sorardı:
-
10:22 - 10:25"Dünya başka iyi bir müzisyene
-
10:26 - 10:28neden ihtiyaç duysun?"
-
10:30 - 10:31Bir düşünün.
-
10:31 - 10:34Ben müzik diyorum ama
kendi kariyerinizi koyun oraya. -
10:35 - 10:37Dünya size neden ihtiyaç duysun?
-
10:40 - 10:43Yaşlandıkça bir şeyin
farkına varmamı sağladı, -
10:43 - 10:47müzik bir dilden de fazlası,
bir yaşam tarzı. -
10:49 - 10:50Benim yaşam tarzım.
-
10:50 - 10:55Yanlış anlamayın, birçok müzisyenin
sürdüğü hayattan bahsetmiyorum. -
10:56 - 11:00Çünkü sevdiğimiz eski müzisyenlere bakıp
-
11:00 - 11:02müzikal anlamda çok başarılı
olduklarını ancak hayatta -
11:02 - 11:05bir o kadar başarısız
olduklarını görebiliriz. -
11:06 - 11:10Birkaçının ismini verebilirim ama
kimseyi üzmek istemiyorum; -
11:10 - 11:14ama müzikal kahramanlarımız hakkında
düşünürsek çoğu öyleydi. -
11:15 - 11:19Sanırım ebeveynlerimiz bizi o anda
bilmediğimiz bir şeye hazırlıyorlardı, -
11:19 - 11:22sanırım annem ileride neler
olabileceğini görebiliyordu. -
11:22 - 11:24"Dünya başka iyi bir müzisyene
-
11:27 - 11:29neden ihtiyaç duysun?"
-
11:30 - 11:32Biz ise sürekli alıştırma yapıyoruz.
-
11:33 - 11:36Tüm evimizi mahallemizden,
eyaletin farklı yerlerinden gelen -
11:36 - 11:40müzisyenlerin buluştuğu
bir müzik evine çevirdik. -
11:40 - 11:42Alıştırma yapardık,
-
11:42 - 11:44ailem olmayan paralarını
-
11:44 - 11:47en yeni enstrümanlara sahip
olmamız için harcardı. -
11:47 - 11:50Her Noel'de, Noel Baba
en yeni şeyleri getirirdi. -
11:50 - 11:52Neden öyleydi?
-
11:53 - 11:56Sadece para kazanmamız için miydi?
-
11:56 - 11:59Sahnenin tadını çıkarmamız için miydi?
-
12:02 - 12:06Şimdi anlıyorum da bundan çok fazlasıydı.
-
12:07 - 12:09Müzik benim yaşam tarzım.
-
12:10 - 12:12İnsanlarla bir öğretmen olarak
müziği paylaşabilmek için -
12:12 - 12:16ciddi manada müzik
çalışmaya başladıktan sonra, -
12:16 - 12:19müzikten öğrenip hayatlarımıza
uygulayabileceğimiz birçok şeyin -
12:19 - 12:20olduğunu gördüm.
-
12:20 - 12:23İyi bir müzisyen olmak için
iyi bir dinleyici olmalısınız. -
12:26 - 12:29Ne kadar iyi bir bas gitarist
olduğumun bir önemi yok. -
12:29 - 12:31Ne kadar iyi olduğum önemsiz.
-
12:31 - 12:35Dünyanın en iyi beş müzisyenini
bu sahneye çıkartabiliriz. -
12:36 - 12:39Ama her biri birbirinden bağımsız
bir şekilde iyi çalacak olursa, -
12:39 - 12:41yaptıkları müzik çok kötü olacaktır.
-
12:44 - 12:47Eğer birbirimizi dinler
ve beraber çalarsak, -
12:49 - 12:51her birimizin en iyi
olmasına gerek kalmadan, -
12:52 - 12:55çok daha iyi müzik yapabiliriz.
-
12:58 - 13:02Birkaç yıl boyunca yeni gelen öğrencileri
karşılamak ve bir müzik grubu -
13:02 - 13:06oluşturmak amacıyla Kaliforniya'daki
Stanford Üniversitesi'ne davet edildim. -
13:06 - 13:09Müziği kullanarak onlara
önlerindeki dört senenin -
13:09 - 13:12nasıl geçeceğine dair
bir fikir verebildik. -
13:12 - 13:15Müzik kullanarak bunu
yapmak eğlenceli oldu, -
13:15 - 13:18çünkü müzik hassas konuların
konuşulmasını kolaylaştırıyor: -
13:18 - 13:22Politika, ırkçılık, eşitlik,
eşitsizlik ve din gibi. -
13:22 - 13:26Müzik kullanarak bunları hem
konuşup hem güvende olabilirim. -
13:26 - 13:28İzleyiciler arasından
daha önce hiç enstrüman -
13:28 - 13:30çalmamış birini sahneye alabiliyorduk.
-
13:30 - 13:31Genellikle bir kadını alıp
-
13:31 - 13:34boynuna bas gitarı geçiriyorduk
-
13:34 - 13:35ve grubun çalmasını işaret ediyordum.
-
13:35 - 13:37Grup çalmaya başlar başlamaz,
-
13:37 - 13:39sahneye çıkan öğrenci şunu yapıyor.
-
13:39 - 13:41(Gülüşmeler)
-
13:41 - 13:42Ben de "İşte müzik bu" diyordum.
-
13:43 - 13:46Eğer o bas gitarı dükkândaki
bir enstrüman gibi dinlerseniz, -
13:46 - 13:49öylece duruyorken bir ses çıkartmaz.
-
13:49 - 13:53Ondan müzik istiyorsanız, müziği
kendiniz oraya yerleştirmelisiniz. -
13:53 - 13:57O boynunuzdaki ritmi alıp enstrümana
koymanız gerekiyor sadece. -
13:57 - 13:59Ben de sol eliyle gitarın
klavyesini tutturdum ona -
13:59 - 14:02- herkes enstrüman tutmasını bilir,
yeni bir şey değil bu - -
14:02 - 14:07klavyeyi tut ve sağ elini
telin üstünde dans ettir. -
14:07 - 14:10O notayı çalmaya başladıktan sonra
grup da onunla çalmaya başlıyor. -
14:10 - 14:13Birdenbire, o artık bir bas gitarist.
-
14:13 - 14:16Daha da fazlası, bir müzisyen.
-
14:16 - 14:18Bir dansçı dans etmeye başlamadan
önce asla soru sormaz. -
14:18 - 14:21Bir solist genellikle hangi
anahtarda olduğumuzu sormaz. -
14:21 - 14:24Müzisyenler birçok soru
sormak durumundadırlar. -
14:26 - 14:27Bu deneyim bana şunu öğretti:
-
14:27 - 14:31"Biz harika olduğumuz için onun
bir şey bilmeye ihtiyacı yok." -
14:31 - 14:33(Gülüşmeler)
-
14:33 - 14:37Müzik yaptığımız yere o anda biri gelecek
ve sahnedeki grubu görecek olsa, -
14:37 - 14:40sahnede bu yeni gelen müzisyenle birlikte,
-
14:40 - 14:43yeni gelen müzisyenin
kim olduğunu anlayamazdı. -
14:44 - 14:46Bu da bana şunu öğretti:
-
14:46 - 14:52"Eğer kendi başarımı doğru kullanırsam,
başkalarının yükselmesini sağlayabilirim." -
14:53 - 14:56Stanford'da yaptığımız bu
etkinliğin en güzel yanı -
14:56 - 14:57bas gitarın artık ona ait olmasıydı.
-
14:57 - 14:59(Gülüşmeler)
-
14:59 - 15:02Geçenlerde gördüm, hâlâ bas gitar çalıyor,
-
15:02 - 15:04bu çok güzel.
-
15:04 - 15:08Dinlemek müzikten hayata
uygulayabileceğimiz önemli bir şey, -
15:08 - 15:12birlikte çalışarak, başarılı olarak diğer
insanların da başarılı olmasını sağlamak. -
15:12 - 15:13İnsanları sizi övdüğünde,
-
15:13 - 15:16alçakgönüllülük yapıp övgüyü reddetmeyin.
-
15:16 - 15:17Övgüyü benimseyin,
-
15:17 - 15:21çünkü o övgüyü size layık görmeleri,
sizin iyi olduğunuzu ifade eder. -
15:21 - 15:24Olduğunuz yerde kalıp
onları da yanınıza çekin. -
15:24 - 15:27Bu, sizin onların yanınıza inmenizden
daha hızlı gelişmelerini sağlayacaktır. -
15:27 - 15:31Yani müzikte iyi olduğumuz için
bu insanlara yardım edeceğiz. -
15:31 - 15:35Müzik söz konusu olduğunda siz demedikçe
ben iyi olduğumu iddia edemem. -
15:35 - 15:37"Bütün bu Grammy
Ödülleri'ni kazandı" diyorlar. -
15:37 - 15:40Siz olmadan hiçbirini kazanamam.
-
15:40 - 15:42Annemin bize öğrettiği bir başka şey de:
-
15:42 - 15:44"Siz zaten başarılısınız.
-
15:45 - 15:48Sadece dünyanın geri
kalanı henüz bunu bilmiyor." -
15:49 - 15:52O zamanlar anlamamıştım ama
şimdi gerçekten anlayabiliyorum. -
15:52 - 15:56Buradan gitmeden önce hızlıca
şunu düşünmenizi istiyorum: -
15:56 - 15:59İki nota çalıyor olsaydım,
diyelim ki bir "do" -
15:59 - 16:01- hayalgücünüzü kullanın sadece -
-
16:01 - 16:05Eğer aynı oktavda
bir do ve do diyez çalarsam, -
16:06 - 16:08bu notalar çarpışıyor
gibi ses çıkartırlar; -
16:09 - 16:11"Yanlış!", "Çirkin!"
-
16:14 - 16:17Ama do'yu bir oktav yukarı alırsam,
-
16:18 - 16:21do diyez ve do'yu tekrar çalalım.
-
16:21 - 16:23Birdenbire kulağa çok güzel gelir.
-
16:23 - 16:24Aynı iki nota.
-
16:26 - 16:29O do, do diyeze majör yedili olur;
-
16:29 - 16:35bir akoru çok güzel yapmakta
önemli bir elementtir bu. -
16:35 - 16:39Peki aynı iki nota nasıl bir durumda
kulağa kötü gelirken diğer bir durumda -
16:39 - 16:40kulağa çok güzel gelir?
-
16:41 - 16:43Bunu alıp hayata uygulayın.
-
16:44 - 16:47Hayatta kötü, berbat, korkunç
bir şey gördüğümüzde, -
16:47 - 16:49belki de ona yanlış
oktavda bakıyoruzdur. -
16:51 - 16:53Belki bakış açımızı değiştirebiliriz.
-
16:54 - 16:57Aslında eğer kötü bir şey görüyorsanız,
-
16:57 - 17:00onu yanlış oktavda gördüğünüzü bilerek
bakış açınızı değiştirmek için -
17:00 - 17:05bir yol aramanız gerektiğini bilmelisiniz.
-
17:05 - 17:08Müzikal bir terim kullanmak gerekirse-
oktavınızı değiştirmelisiniz. -
17:11 - 17:18Ülkeler insanları incitmek, korku salmak,
öldürmek, bir şeyler kanıtlamak için -
17:19 - 17:23bombalar yapıyorlar.
-
17:24 - 17:28Ülkeler, devletler bombaları yollamadan
önce onları kutsuyorlar. -
17:29 - 17:32Bu, yukarıdan aşağıya devlet
dayatmasıyla gerçekleşmekte. -
17:32 - 17:33Cevabımız burada saklı.
-
17:35 - 17:39Çözümün aşağıdan yukarı gelmesi
gerektiğini gösteriyor bana. -
17:39 - 17:42İnsanların sizi sevmesini sağlayan
bir bomba üzerinde çalışan biri var mı? -
17:43 - 17:45Belki bir Eros bombası?
-
17:46 - 17:48Hâlihazırda olduğunu düşünüyorum:
-
17:48 - 17:50Müzik.
-
17:51 - 17:54Her ülke kendi versiyonuna sahip.
-
17:54 - 17:57İşe yarıyor.
İnsanları bir araya getiriyor. -
17:57 - 18:01Onu anlamak için bir şey
bilmenize gerek yok. -
18:02 - 18:05Bir dil. Bir yaşam tarzı.
-
18:06 - 18:08Dünyayı kurtarabilir.
-
18:08 - 18:11Benim adım Victor Wooten.
Ben bir müzisyenim. -
18:12 - 18:14Bana bu savaş alanında
katılmanızı umuyorum. -
18:14 - 18:15(Gülüşmeler)
-
18:15 - 18:16Teşekkürler.
-
18:16 - 18:17(Alkışlar)
- Title:
- Bir dil olarak müzik | Victor Wooten | TEDxGabriolaIsland
- Description:
-
Bu konuşma TED konferans formatı kullanılarak bağımsız ve yerel bir TEDx etkinliğinde verilmiştir. Daha fazlası için http://ted.com/tedx
Wooten, daha doğal ve daha az bir akademik yaklaşım benimseyerek, müziği ana dilimizi öğrendiğimiz gibi öğrenmemiz gerektiğini anlatıyor. Bebekken ana dilimizin bize öğretilmediğinden veya yanlışlarımızın düzeltilmediğinden bahsediyor. Acemi olduğumuzun farkında olmadan bizden daha iyi insanlarla "doğaçlama" yapıyoruz. Wooten kendi müzik eğitiminden örnekler vererek bu yaklaşımın nasıl harika sonuçlar yaratabileceğini anlatıyor.
- Video Language:
- English
- Team:
- closed TED
- Project:
- TEDxTalks
- Duration:
- 18:31
Eren Gokce approved Turkish subtitles for Music as a language | Victor Wooten | TEDxGabriolaIsland | ||
Eren Gokce edited Turkish subtitles for Music as a language | Victor Wooten | TEDxGabriolaIsland | ||
Yunus ASIK accepted Turkish subtitles for Music as a language | Victor Wooten | TEDxGabriolaIsland | ||
Yunus ASIK edited Turkish subtitles for Music as a language | Victor Wooten | TEDxGabriolaIsland | ||
Eren Özbay edited Turkish subtitles for Music as a language | Victor Wooten | TEDxGabriolaIsland | ||
Eren Özbay edited Turkish subtitles for Music as a language | Victor Wooten | TEDxGabriolaIsland | ||
Eren Özbay edited Turkish subtitles for Music as a language | Victor Wooten | TEDxGabriolaIsland | ||
Eren Özbay edited Turkish subtitles for Music as a language | Victor Wooten | TEDxGabriolaIsland |