< Return to Video

Amerikan devlet okulları çocukları nasıl fakirlik içinde bırakıyor

  • 0:01 - 0:03
    Size çocuklarımdan bahsetmek istiyorum.
  • 0:04 - 0:08
    Biliyorum, herkes çocuklarının
    dünyaya gelmiş en şahane,
  • 0:08 - 0:10
    en güzel çocuklar olduğunu düşünür.
  • 0:11 - 0:13
    Fakat benimkiler gerçekten öyle.
  • 0:13 - 0:14
    (Gülüşmeler)
  • 0:14 - 0:16
    696 çocuğum var
  • 0:16 - 0:19
    ve onlar görebileceğiniz en akıllı,
  • 0:19 - 0:25
    hünerli, yenilikçi, zeki
    ve güçlü çocuklar.
  • 0:25 - 0:30
    Sınıfımda eğitim verme onuruna sahip
    olduğum her öğrenci benim çocuğumdur.
  • 0:31 - 0:35
    Lakin, "gerçek" ebeveynleri
    zengin olmadığı için
  • 0:35 - 0:37
    ve bence çoğunlukla siyahi oldukları için
  • 0:37 - 0:40
    benim onlarda gördüğüm mükemmelliği
  • 0:40 - 0:42
    onlar kendilerinde belki de
    hiç göremeyecekler.
  • 0:43 - 0:45
    Çünkü onlarda kendimi görüyorum --
  • 0:46 - 0:48
    veya nasıl olmuş olabileceğimi.
  • 0:50 - 0:52
    Ben, memur olmayı seçmiş, çok çalışan,
  • 0:52 - 0:55
    üniversite eğitimi görmüş, Afro-Amerikan
  • 0:55 - 0:57
    bir ailenin çocuğuyum:
  • 0:57 - 1:01
    Babam, bir papaz; annem, bir eğitici.
  • 1:01 - 1:05
    Evimizde hiçbir zaman
    bir zenginlik hırsı olmadı.
  • 1:05 - 1:07
    Bu fakirlik yüzünden
  • 1:07 - 1:09
    fakir bir mahallede yaşadık
  • 1:09 - 1:12
    ve bundan dolayı da
    fakir bir okul sistemi vardı.
  • 1:12 - 1:16
    Neyse ki, şehir içinden siyah
    ve kahverengi çocukları
  • 1:16 - 1:19
    otobüsle banliyödeki zengin ve
    beyazların okullarına taşıyan
  • 1:19 - 1:22
    ırk ayrımına son veren gönüllü bir
  • 1:22 - 1:25
    eğitim progamı ikramiyesine denk geldik.
  • 1:25 - 1:28
    Beş yaşında, daha iyi eğitim almak için
  • 1:28 - 1:29
    uzak bir yere
  • 1:29 - 1:33
    otobüsle bir saat
    yol gitmek zorunda kaldım.
  • 1:34 - 1:38
    Beş yaşında, herkesin benim gibi
    bir hayatı var zannederdim.
  • 1:39 - 1:41
    Sanıyordum ki herkes okula gidiyor
  • 1:41 - 1:43
    ve aile resimlerini renklendirmek için
  • 1:43 - 1:45
    kahverengi pastel boya kullanıyor.
  • 1:45 - 1:48
    Lakin diğerleri
    şeftali rengi kullanıyordu.
  • 1:49 - 1:52
    Beş yaşında, herkesi
    kendim gibi zannederdim.
  • 1:53 - 1:56
    Fakat büyüdükçe, bir şeylerin
    farkına varmaya başladım.
  • 1:57 - 2:00
    Mahalle arkadaşım nasıl oluyor da
  • 2:00 - 2:01
    sabahın beşinde uyanıp
  • 2:01 - 2:04
    bir saat uzaktaki bir okula
    gitmek zorunda değil?
  • 2:04 - 2:07
    Nasıl oluyor da ben keman öğrenirken
  • 2:07 - 2:10
    mahalle arkadaşlarım
    müzik dersi bile görmüyor?
  • 2:11 - 2:15
    Neden mahalle arkadaşlarım benim iki ya da
  • 2:15 - 2:17
    üç sene önce okuduğum
    ders kitaplarını okuyor?
  • 2:18 - 2:20
    Büyüdükçe,
  • 2:21 - 2:25
    karnımda haksız bir his duymaya başladım,
  • 2:25 - 2:29
    sanki yapmamam gereken
    bir şey yapıyormuşum gibi;
  • 2:29 - 2:31
    benim olmayan bir şeyi alıyor;
  • 2:32 - 2:33
    bir hediye alıyor,
  • 2:34 - 2:36
    ama üzerinde başkasının adı yazıyor.
  • 2:36 - 2:39
    Maruz kaldığım bu harika şeylere
  • 2:39 - 2:41
    ve tecrübelere
  • 2:41 - 2:44
    sahip olmamam gerektiğini hissettim.
  • 2:45 - 2:49
    Kütüphane, tam donanımlı
    spor tesisleri veya
  • 2:49 - 2:52
    güvenle oynayabileceğim yerlerde
    bulunmamalıydım.
  • 2:52 - 2:54
    Sezonluk oyunları ve konserleri,
  • 2:54 - 2:57
    dijital, görsel sahne sanatları olan
  • 2:57 - 2:59
    tiyatro bölümü olmamalıydı.
  • 3:00 - 3:04
    Tam donanımlı biyoloji veya kimya
    laboratuvarları,
  • 3:04 - 3:07
    kapımdan alıp kapıma bırakan
    okul servisleri,
  • 3:07 - 3:10
    taze okul yemekleri
  • 3:10 - 3:11
    veya hatta klima olmamalıydı.
  • 3:12 - 3:14
    Bunlar çocuklarımın sahip olmadığı şeyler.
  • 3:15 - 3:16
    Gördüğünüz gibi, büyüdükçe,
  • 3:16 - 3:19
    bana verilen muhteşem fırsatlar için
  • 3:19 - 3:21
    müteşekkirken
  • 3:21 - 3:24
    hiç geçmeyen bir sancım vardı.
  • 3:24 - 3:27
    Peki ya diğerleri?
  • 3:27 - 3:31
    Benim gibi olan binlerce çocuk var,
  • 3:31 - 3:32
    bunu onlar da hak ediyor.
  • 3:32 - 3:34
    Neden herkes bu imkânlara sahip değil?
  • 3:34 - 3:39
    Neden yüksek kaliteli eğitim
    zenginlere özel?
  • 3:40 - 3:43
    Sanki bir tür kazazede pişmanlığı
    yaşıyordum.
  • 3:43 - 3:45
    Tüm mahalle arkadaşlarım
  • 3:45 - 3:48
    eğitim treni felaketi yaşarken,
  • 3:48 - 3:52
    ben otobüsle bundan kurtulmuştum.
  • 3:52 - 3:55
    Eğitim gören Musa gibi bağırıyordum,
  • 3:55 - 3:56
    "Bırakın insanlarımı gitsinler
  • 3:56 - 3:58
    daha kaliteli okullara!"
  • 3:58 - 3:59
    (Gülüşmeler)
  • 4:00 - 4:04
    Diğer yarının nasıl muamele ve
    eğitim gördüklerini ilk elden gördüm.
  • 4:04 - 4:07
    Eğitimin vadedilmiş topraklarını gördüm
  • 4:07 - 4:11
    ve bu eşitsizliği ömrüm boyunca
    haklı çıkaramam.
  • 4:14 - 4:18
    Şimdi, bir zamanlar kurtulduğum
    eğitim sisteminde öğretmenlik yapıyorum.
  • 4:19 - 4:23
    Öğrenciyken bana verilen araçlara
  • 4:23 - 4:27
    şimdi bir öğretmen olarak erişemiyorum
  • 4:27 - 4:29
    ki öğrencilerime verebileyim.
  • 4:29 - 4:34
    Sayısız geceler çaresizlik,
  • 4:34 - 4:35
    öfke
  • 4:35 - 4:37
    ve kederle ağladım,
  • 4:37 - 4:40
    çünkü çocuklarıma kendi aldığım
    eğitimi vermiyorum,
  • 4:41 - 4:45
    çünkü bana eğitim verilen
    kaynak ve araçlara
  • 4:45 - 4:47
    ulaşım sağlayamıyorum.
  • 4:47 - 4:50
    Çocuklarım çok daha iyisini hak ediyor.
  • 4:50 - 4:53
    Oturmuş sürekli şunu söyleyip duruyoruz:
  • 4:53 - 4:56
    "Başarı uçurumu, başarı uçurumu!"
  • 4:56 - 5:00
    Bu çocukların neden iyi, diğer çocukların
    neden kötü performans gösterdiğini
  • 5:00 - 5:03
    anlamak gerçekten bu kadar zor mu?
  • 5:03 - 5:04
    Hadi ama.
  • 5:05 - 5:07
    Bence hepimiz meseleyi yanlış anladık.
  • 5:07 - 5:08
    Bence biz,
  • 5:08 - 5:10
    Gloria Ladson Billings'in dediği gibi,
  • 5:10 - 5:15
    yaklaşımımızı ve dilimizi değiştirmeli
    ve olduğu şeyi söylemeliyiz.
  • 5:16 - 5:17
    Bu bir başarı boşluğu değil;
  • 5:18 - 5:20
    bu bir eğitim borcu,
  • 5:20 - 5:26
    zaman içinde siyah ve kahverengi
    çocukların eğitimine
  • 5:26 - 5:30
    hiçbir zaman yatırım yapılmayan
    okul kaynakları için bir borç.
  • 5:31 - 5:34
    Amerikan tarihinde az bilinen bir sır var.
  • 5:34 - 5:39
    Siyahi insanlar için yapılan
    tek Amerikan müessesesi
  • 5:40 - 5:41
    Amerikan köle ticaretidir --
  • 5:42 - 5:44
    ve kimisi hapis sistemini tartışıyor,
  • 5:44 - 5:46
    ama bu başka bir TED konuşması konusu.
  • 5:46 - 5:47
    (Gülüşmeler)
  • 5:48 - 5:52
    Bu ülkenin devlet okulu sistemi
    köle ticareti ve köle işçiliğinden gelen
  • 5:52 - 5:56
    ticaret kullanılarak inşa edildi,
    satın alındı ve ödendi.
  • 5:57 - 6:01
    Afro-Amerikalılar köle yapılırken
    ve eğitim görmekten alıkoyulurken,
  • 6:01 - 6:04
    onların emekleriyle mahrum bırakıldıkları
  • 6:04 - 6:06
    kurumlar kuruldu.
  • 6:06 - 6:11
    O zamandan beri, her dava,
    eğitim politikası, reform,
  • 6:11 - 6:14
    tasarım tadilatı için bir girişim oldu.
  • 6:14 - 6:17
    Hâlbuki oturup şunu kabul etmeliydik:
  • 6:17 - 6:20
    Başından beri meseleyi yanlış anlamışız.
  • 6:21 - 6:25
    Amerikan eğitim tarihinin
    basitleştirilmiş hâli şöyle.
  • 6:25 - 6:27
    Pekâlâ, biraz daha dayanın.
  • 6:28 - 6:31
    Siyahiler hariç tutuldu --
    şu köle meselesi.
  • 6:31 - 6:33
    Hayırsever beyaz insanların yardımıyla,
  • 6:33 - 6:35
    kendi okullarını inşa ettiler.
  • 6:35 - 6:37
    Ayrı fakat eşitse sorun yok.
  • 6:38 - 6:40
    Ama hepimiz ayrı olduğunu biliyorduk
  • 6:40 - 6:42
    ama asla eşit değillerdi.
  • 6:43 - 6:48
    1954'teki Topeka, Kansas'ta görülen,
    Brown'la Eğitim Heyeti davasıyla
  • 6:48 - 6:51
    ırkların yasal ayrımı artık yasa dışı.
  • 6:52 - 6:58
    Ama o zamandan beri çok az insan
  • 6:58 - 7:03
    Brown ile Heyet'in planladığı
    her çocuk için vadedilmiş eğitimi
  • 7:03 - 7:06
    bitiren davalarla ilgileniyor.
  • 7:06 - 7:10
    Bazıları bugün okullarımızın,
    ırkçı ayrımına son vermeye çalıştığımız
  • 7:10 - 7:15
    zamana göre daha çok ayrıştığını söylüyor.
  • 7:16 - 7:18
    Çocuklarıma ırkçı ayrım
    konusunu anlattığımda,
  • 7:18 - 7:21
    - Little Rock Nine,
    İnsan Hakları Hareketi -
  • 7:21 - 7:24
    sınıfımda garip bir hâl oluşuyor.
  • 7:24 - 7:27
    Çocuklardan şu şekilde sorular alıyorum:
  • 7:28 - 7:31
    "1954'te okullarda ırk ayrımı kalktıysa
  • 7:31 - 7:34
    burada neden hiç beyaz çocuk yok?"
  • 7:34 - 7:35
    (Gülüşmeler)
  • 7:35 - 7:36
    Bu çocuklar aptal değil.
  • 7:37 - 7:39
    Neler olup bittiğini
  • 7:40 - 7:41
    çok iyi biliyorlar.
  • 7:42 - 7:44
    Konu eğitim olduğunda,
  • 7:45 - 7:46
    siyahilerin önemli olmadığını
  • 7:47 - 7:49
    ve zaten hiç olmadığını biliyorlar.
  • 7:50 - 7:57
    Yıllarca, çocuklarıma
    okuma aşkını işlemek için uğraştım.
  • 7:57 - 8:00
    İkinci el dükkânlarından,
    sosyal marketlerden,
  • 8:00 - 8:04
    tavan aralarından topladığım kitaplarla
  • 8:04 - 8:06
    sade bir sınıf kütüphanesi oluşturdum.
  • 8:06 - 8:09
    Ama ne zaman şu korkunç sözleri söylesem:
  • 8:09 - 8:11
    "Kitapları çıkarıp okuyun."
  • 8:11 - 8:13
    Sanki savaş ilan ettim sanırsınız.
  • 8:13 - 8:15
    Tam bir eziyetti.
  • 8:16 - 8:17
    Bir gün,
  • 8:17 - 8:20
    DonorsChoose denilen
    bir web sitesi duydum.
  • 8:20 - 8:23
    Burada sınıf öğretmenleri
  • 8:23 - 8:25
    sınıflarının ihtiyaç listesini oluşturuyor
  • 8:25 - 8:27
    ve anonim bağışçılar da bunu
    gerçekleştiriyor.
  • 8:27 - 8:31
    Bunu göze alarak bir çocuğun
    hayalindeki kütüphane olacak
  • 8:31 - 8:35
    bir istek listesi oluşturmaya
    karar verdim.
  • 8:36 - 8:40
    Odama parça parça 200'ün üzerinde
    yepyeni kitaplar geldi.
  • 8:41 - 8:45
    Her gün yeni teslimatlar geliyordu
    ve çocuklarım sevinç çığlıkları atıyordu.
  • 8:45 - 8:47
    "Noel'de gibiyiz!"
  • 8:47 - 8:48
    (Gülüşmeler)
  • 8:48 - 8:50
    Daha sonra,
  • 8:50 - 8:52
    "Bayan Sumnur, bu kitaplar
    nereden geldi?" diye sordular.
  • 8:52 - 8:54
    Ben de şöyle cevapladım:
  • 8:54 - 8:58
    "Ülkenin dört bir yanından yabancılar
    size bunları gönderdi." diye cevap verdim.
  • 8:58 - 9:01
    Sonra kuşkuyla şöyle dediler:
  • 9:02 - 9:04
    "Ama onlar yepyeni." dediler.
  • 9:04 - 9:05
    (Gülüşmeler)
  • 9:05 - 9:07
    Ben de şöyle cevapladım:
  • 9:07 - 9:09
    "Siz yepyeni kitapları hak ediyorsunuz."
  • 9:10 - 9:14
    Kızlarımdan birisi kitabın
    cildini soyarken
  • 9:14 - 9:17
    beni can evimden vuran sözler sarf etti:
  • 9:18 - 9:22
    "Bayan Sumner --
    bu kitapları sizin aldığınızı düşündüm,
  • 9:22 - 9:25
    çünkü siz öğretmenler bize
    daima bir şeyler alıyorsunuz.
  • 9:25 - 9:29
    Ama bir yabancının, tanımadığım birinin
  • 9:29 - 9:31
    beni bu kadar önemsemesi
  • 9:31 - 9:33
    harika bir şeymiş."
  • 9:34 - 9:36
    Yabancıların sizinle ilgileneceğini bilmek
  • 9:36 - 9:39
    çocuklarımın karşılayamayacağı
    bir ayrıcalık.
  • 9:40 - 9:42
    Bağıştan beri,
  • 9:42 - 9:46
    çocuklar sürekli şekilde kitapları
    eve götürmek için yazdırıyor
  • 9:46 - 9:48
    ve kitapları getirdiklerinde
    şöyle diyorlar,
  • 9:48 - 9:50
    "Bu çok iyiydi!"
  • 9:50 - 9:51
    (Gülüşmeler)
  • 9:51 - 9:53
    Şimdi, "Bir kitap götürüp okuyun,"
    dediğimde
  • 9:53 - 9:56
    çocuklarım kütüphaneye koşuşuyor.
  • 9:57 - 9:59
    Mesele kitap okumak istememeleri değildi,
  • 9:59 - 10:03
    aksine, ellerinde imkân olsa
    seve seve okurlardı.
  • 10:06 - 10:07
    Kurumsal bazda konuşacak olursam,
  • 10:07 - 10:12
    devlet okulu sistemimiz siyah ve
    kahverengi çocuklara hiç iyi davranmadı.
  • 10:12 - 10:15
    Son ürüne, test sonuçlarına
  • 10:15 - 10:16
    odaklanıp duruyoruz
  • 10:16 - 10:18
    ve hüsrana uğruyoruz.
  • 10:18 - 10:20
    Elimizde bir facia var ve merak ediyoruz:
  • 10:20 - 10:23
    "Nasıl bu kadar kötü oldu?
    Bu noktaya nasıl geldik?"
  • 10:24 - 10:25
    Gerçekten mi?
  • 10:25 - 10:28
    Bir çocuğu yeterince ihmal ederseniz,
  • 10:28 - 10:31
    işler iyi sonuçlanmadığında
    artık şaşırma hakkına
  • 10:31 - 10:32
    sahip değilsinizdir.
  • 10:33 - 10:35
    Şunlar sizin kafanızı bulandırmasın
  • 10:35 - 10:37
    veya şaşırtmasın
  • 10:37 - 10:38
    veya afallatmasın;
  • 10:39 - 10:41
    başarı uçurumu,
  • 10:41 - 10:42
    gelir uçurumu,
  • 10:42 - 10:43
    hapsetme oranları
  • 10:44 - 10:49
    veya sosyoekonomik açıdan
    o zamanki "o" terimi her ne ise o.
  • 10:49 - 10:52
    Ülke olarak problemlerimiz
  • 10:52 - 10:54
    ülke olarak yarattığımız problemlerdir.
  • 10:55 - 10:57
    Eğitiminizin kalitesi doğrudan
  • 10:57 - 11:00
    üniversiteye erişiminiz,
  • 11:00 - 11:02
    işe erişiminiz,
  • 11:02 - 11:04
    geleceğe erişiminizle orantılıdır.
  • 11:06 - 11:11
    Her çocuğun yüksek kalitede
    eğitim aldığı bir dünyada yaşayana kadar
  • 11:11 - 11:12
    - nerede yaşadıklarına veya
  • 11:12 - 11:14
    derilerinin rengine bakılmadan -
  • 11:14 - 11:18
    makro seviyede yapabileceğimiz şeyler var.
  • 11:19 - 11:23
    Okul fonlamasına, fakir çocukların
  • 11:23 - 11:25
    ağızlarından lokmaları alınırken
  • 11:25 - 11:28
    zengin çocukların devlet yardımından
    faydalanmaya devam ettiği
  • 11:28 - 11:32
    emlak vergisi veya acayip
    ekonomik denklemlerle
  • 11:32 - 11:34
    karar verilmemeli.
  • 11:35 - 11:39
    Valiler, senatörler, belediye başkanları,
    şehir meclis üyeleri --
  • 11:39 - 11:41
    toplumsal eğitime toplumsal
    eğitim diyeceksek
  • 11:41 - 11:43
    o zaman öyle olmalı.
  • 11:44 - 11:47
    Aksi taktirde, ona neyse onu demeliyiz:
  • 11:47 - 11:48
    Fakirlik sigortası.
  • 11:49 - 11:51
    "Toplumsal eğitim:
  • 11:51 - 11:54
    1954'ten beri fakir çocukları
    fakirlikte bırakıyor."
  • 11:54 - 11:55
    (Gülüşmeler)
  • 11:57 - 12:02
    Eğer gerçekten, ülke olarak, eğitimin
    "büyük dengeleyici" olduğuna inanırsak
  • 12:02 - 12:06
    o zaman sadece şudur: Eşit ve adil.
  • 12:06 - 12:11
    O zamana kadar, demokratik
    eğitimimizde demokrasi yoktur.
  • 12:11 - 12:13
    Orta seviyede:
  • 12:14 - 12:17
    Tarihi konuşursak, siyah ve
    kahverengi çocuğun eğitimi
  • 12:17 - 12:20
    daima birilerinin hayrına bağlı olmuştur.
  • 12:20 - 12:23
    Ve ne yazık ki, bugün de öyle.
  • 12:24 - 12:28
    Eğer oğlunuz veya kızınız,
    kız veya erkek yeğeniniz veya komşunuz
  • 12:28 - 12:30
    veya alt sokaktaki küçük Tommy
  • 12:30 - 12:33
    donanımlı bir okula giderse
  • 12:33 - 12:36
    okul komitesini yoksul bir okula
    veya yoksul bir sınıfa
  • 12:36 - 12:38
    sahip çıkmaları için zorlayın.
  • 12:38 - 12:41
    Aradaki uçurumu ilişkilerinizi kullanarak
  • 12:41 - 12:43
    ve iletişime geçerek kapayın.
  • 12:44 - 12:46
    Kaynaklar paylaşıldığında,
  • 12:46 - 12:48
    bölünme olmaz;
  • 12:48 - 12:49
    katlanırlar.
  • 12:50 - 12:52
    Ve mikro seviyede:
  • 12:52 - 12:54
    Eğer bir insan evladı iseniz,
  • 12:54 - 12:55
    bağışlayın.
  • 12:56 - 13:00
    Zamanı, parayı, kaynakları, fırsatları --
  • 13:00 - 13:02
    kalbinizde ne varsa.
  • 13:03 - 13:05
    Bu eşitsizliği tanıyan ve
  • 13:05 - 13:07
    gerçekten bu konuda
    bir şeyler yapmak isteyen
  • 13:07 - 13:10
    DonorsChoose gibi siteler var.
  • 13:12 - 13:14
    Aleti olmayan marangoz ne yapar?
  • 13:14 - 13:17
    Sahnesi olmayan aktris ne yapar?
  • 13:17 - 13:19
    Laboratuvarı olmayan bilim adamı ne yapar?
  • 13:20 - 13:23
    Gereçleri olmayan bir doktor ne yapar?
  • 13:23 - 13:25
    Size söyleyeyim:
  • 13:25 - 13:26
    Bunlar benim çocuklarım.
  • 13:27 - 13:29
    Sizin çocuklarınız da olmamalılar mı?
  • 13:30 - 13:31
    Teşekkür ederim.
  • 13:31 - 13:37
    (Alkışlar)
Title:
Amerikan devlet okulları çocukları nasıl fakirlik içinde bırakıyor
Speaker:
Kandice Sumner
Description:

İyi bir eğitim neden zengin çocuklara özel olmalı? ABD genelindeki düşük gelirli mahallelerde, özellikle siyahi öğrencilerin bulunduğu okullar, daha zengin okullarda standart olan kaynaklardan yoksundur - müzik aletleri, yeni kitaplar, sağlıklı öğle yemekleri ve futbol sahaları - ve bu, öğrencilerin potansiyeli üzerinde gerçek bir etkiye sahiptir. Kandice Sumner, Boston'daki sınıfında her gün bu eşitsizliğe şahit oluyor. Bu ilham verici konuşmada, bizlerden gerçeklerle yüzleşmemizi ve bunları değiştirmemizi istiyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
13:50

Turkish subtitles

Revisions