< Return to Video

Hiç bir canavarla tanıştınız mı? | Amy Herdy | TEDxSanJuanIsland

  • 0:09 - 0:12
    Hiç bir canavarla tanıştınız mı?
  • 0:12 - 0:14
    Peki, beyninizin sürüngen kısmını
  • 0:14 - 0:17
    harekete geçirecek kadar
    korkutucu biriyle?
  • 0:17 - 0:21
    Bir gün, Denver'a ceza adaleti
    muhabirliği yapmaya gidiyordum.
  • 0:21 - 0:23
    Kalabalık bir asansöre girdim,
  • 0:23 - 0:24
    önüme döndüm
  • 0:24 - 0:27
    ve arkamda birinin
    beni izlediğini hissettim.
  • 0:27 - 0:29
    Omzumun üstünden bakınca,
  • 0:29 - 0:33
    korkunç, soğuk gözlerle
  • 0:33 - 0:36
    kurnazca bana bakan adamı gördüm.
  • 0:36 - 0:37
    Ben de dönüp ona baktım,
  • 0:37 - 0:39
    kaba biri olduğunu ima ederek ona baktım
  • 0:39 - 0:41
    ama gözlerini indirmedi.
  • 0:41 - 0:44
    Böylece yarışmayı bitirdim
    ve geri arkamı döndüm,
  • 0:44 - 0:47
    kafamda alarm zilleri çalıyordu.
  • 0:47 - 0:50
    Birden karar verdim, hangi katta
    ineceğimi bilmesini istemiyordum.
  • 0:50 - 0:53
    Bir sonraki katta, kapılar
    kapanmadan hemen önce,
  • 0:53 - 0:55
    son anda kendimi dışarı attım.
  • 0:55 - 0:59
    Merdivenleri uçarak çıktım
    ve haber merkezine koştum,
  • 0:59 - 1:01
    kalbim dışarı fırlayacak gibiydi.
  • 1:01 - 1:03
    Canavarlardan korkmak içgüdüseldir.
  • 1:04 - 1:06
    2005'te Denver'da,
  • 1:06 - 1:09
    seri tecavüzcü haberleri
    yerlileri öylesine korkutmuştu ki,
  • 1:09 - 1:11
    bazıları yanında beyzbol sopası taşıyordu.
  • 1:12 - 1:15
    Polis, Brent Brents ismini vermişti
  • 1:15 - 1:19
    ve medya bu adam hakkında
    neler yapılabileceğini araştırıyordu.
  • 1:19 - 1:23
    Rakip gazeteden bir muhabir Brent'in
    Arkansas'taki kız kardeşiyle görüştü
  • 1:23 - 1:25
    ve kadın telefonu kapatmadan önce,
  • 1:25 - 1:27
    "Ne hali varsa görsün," dedi.
  • 1:28 - 1:31
    Söylediği sadece bir cümleydi
    ama haber atlatmışlardı.
  • 1:31 - 1:35
    Editörler "Arkansas'a
    bir uçak bulun," dedi.
  • 1:35 - 1:38
    "Ailesini bulun ve onları konuşturun."
  • 1:38 - 1:39
    Ben de öyle yaptım.
  • 1:39 - 1:43
    Annesi, Brent'i inatçı, zeki
    biri olarak tanımladı.
  • 1:43 - 1:45
    Avlanarak ve balık tutarak büyümüştü,
  • 1:45 - 1:48
    pistte koşar, güreşir, boks yapardı.
  • 1:48 - 1:49
    Bir öğrenme bozukluğu vardı
  • 1:49 - 1:52
    ve okulda önce kafası karışmış,
    sonra sinirli biri olmuştu.
  • 1:52 - 1:55
    10 yaşında esrara başlamıştı,
    sonra da içkiye
  • 1:55 - 1:58
    ve sonra da annesine vurmaya.
  • 1:58 - 2:01
    13 yaşında, bir demir yolunda
    makas çevirmiş
  • 2:01 - 2:03
    ve ıslahevine gönderilmişti,
  • 2:03 - 2:06
    18 yaşında iki çocuğa tecavüz
    etmekten hüküm giyene kadar
  • 2:06 - 2:08
    ıslahevine bir girip bir çıkmıştı.
  • 2:09 - 2:13
    16 yıl hapiste kalmış
    ve denetimsiz çıkmıştı.
  • 2:14 - 2:18
    Kız kardeşi, Brent'in önceki
    yıl ölen babasına karşı
  • 2:18 - 2:20
    büyük bir öfke duyduğunu söylüyordu.
  • 2:20 - 2:21
    Ben de annesine dönüp sordum,
  • 2:21 - 2:23
    "Bunu sorduğum için üzgünüm
  • 2:23 - 2:26
    ama cinsel suçlarda bu
    standart bir sorudur:
  • 2:26 - 2:29
    Brent çocukken istismara uğramış mıydı?"
  • 2:30 - 2:31
    Uzun bir sessizlik oldu
  • 2:31 - 2:33
    ve sonra başını öne eğip dedi ki,
  • 2:33 - 2:36
    "Brent her türlü yalanı uydurur."
  • 2:37 - 2:40
    Polis Brent'i sevgililer gününden
    birkaç gün sonra yakaladı.
  • 2:40 - 2:41
    O hafta sonunun başında,
  • 2:41 - 2:43
    bir dedektif ona telefonda,
  • 2:43 - 2:46
    "Teslim ol, seni küçük serseri," demişti.
  • 2:46 - 2:48
    Brent de "Gelip beni bulun
    o zaman," diyordu.
  • 2:49 - 2:53
    O hafta sonu beş kişiye tecavüz etti,
    iki tanesi çocuktu
  • 2:53 - 2:55
    ve bir kadını neredeyse
    döverek öldürüyordu.
  • 2:56 - 2:59
    O vakalardaki DNA saatler içinde işlendi
  • 2:59 - 3:00
    ve sonrasındaki yakalamaca,
  • 3:00 - 3:05
    dağlarda, polisin onu silah
    zoruyla yakaladığı yerde sona erdi.
  • 3:06 - 3:09
    Bu tür hikâyeler
    medyada taşkınlık yaratır.
  • 3:09 - 3:12
    Muhabirler hapishaneye akın etti
    ama ben gitmedim.
  • 3:12 - 3:14
    Hiçbir faydası olacağını düşünmüyordum.
  • 3:14 - 3:18
    Bunun yerine, ona el yazımla,
    dümdüz bir kağıda,
  • 3:18 - 3:20
    iki cümle yazdım:
  • 3:20 - 3:21
    "Sevgili Brent,
  • 3:21 - 3:25
    Arkansas'a gittim, annenle
    ve kız kardeşinle tanıştım.
  • 3:25 - 3:26
    Eğer onlara sorarsan
  • 3:26 - 3:29
    onlara şerefli ve saygılı
    davrandığımı söylerler
  • 3:29 - 3:31
    ve sana da aynı böyle davranırdım."
  • 3:31 - 3:34
    Ona haber merkezinin
    telefon numarasını verdim
  • 3:34 - 3:36
    ve her zaman arayabileceğini söyledim.
  • 3:36 - 3:39
    Muhtemelen nefretle dolu
    birçok mektup alıyordu,
  • 3:39 - 3:40
    o yüzden zarfın arkasına şunu yazdım:
  • 3:40 - 3:43
    "Lütfen bunu açmaktan korkma."
  • 3:45 - 3:46
    O haftanın sonunda,
  • 3:46 - 3:50
    polis Brent'in başka bir kurbanı
    olduğunu duyurdu.
  • 3:50 - 3:54
    Cinsel saldırı kurbanının kimliğini
    gizli tutacakları için
  • 3:54 - 3:58
    sadece olayın geçtiği yere yakın
    çapraz sokakların ismini yayınladılar.
  • 3:58 - 4:02
    "Sen ve bir fotoğrafçı, oraya
    gidin," dedi editörler,
  • 4:02 - 4:05
    "O anonim kurbanı bulun,
    ve onu konuşturun."
  • 4:06 - 4:07
    Peki o zaman.
  • 4:07 - 4:09
    Biz de o sokaklara gittik
  • 4:09 - 4:13
    ve kocaman Legolara benzeyen
  • 4:13 - 4:15
    bir kiralık ev deryası gördük.
  • 4:15 - 4:18
    Saatlerce zillere bastık,
    hiç şansımız yoktu.
  • 4:18 - 4:22
    Hava kararmaya başlamıştı ki
    köpeğini gezdiren bir kadın gördük.
  • 4:22 - 4:25
    Köpek gezdirenler
    bilgi almak için harikadır
  • 4:25 - 4:26
    ve tahmin edersiniz ki
  • 4:26 - 4:29
    tamircinin ona saldırıya uğramış
    bir kadını anlattığından bahsetti.
  • 4:29 - 4:31
    Bize tamircinin kapı numarasını verdi,
  • 4:31 - 4:33
    o da bize kurbanın kapı numarasını verdi.
  • 4:33 - 4:35
    Kapıya vurdum ve bir adam açtı,
  • 4:35 - 4:38
    kapının arkasına saklanmış küçük,
    koyu saçlı kadını görebiliyordum.
  • 4:38 - 4:41
    Kim olduğumu söyledim
    ve kadın dışarı çıkıp
  • 4:41 - 4:43
    "Beni korkuttun," dedi.
  • 4:45 - 4:46
    Adı Margaret idi
  • 4:46 - 4:48
    ve bana hikâyesini anlattı.
  • 4:48 - 4:51
    Saldırıya uğrayalı üç hafta olmuştu
  • 4:51 - 4:55
    ve boynundaki yaraların
    sarı izleri hâlâ duruyordu.
  • 4:55 - 4:57
    İşlerini bitirip eve dönerken
  • 4:57 - 4:59
    Brents onu ön kapıda yakalamıştı.
  • 4:59 - 5:00
    Ona karşı gelmişti,
  • 5:00 - 5:02
    adam onu dövüp boğmaya çalışmış
  • 5:02 - 5:04
    ve sonra tecavüz etmişti.
  • 5:04 - 5:06
    Margaret kanepesini gösterdi,
  • 5:06 - 5:09
    üstünde büyük bir
    döşemelik kumaş yığını duruyordu.
  • 5:09 - 5:11
    Polis, tecavüz burada yaşandığı için
  • 5:11 - 5:13
    bunu kanıt olarak almıştı.
  • 5:14 - 5:15
    Yeni bir kanepe almaya da,
  • 5:15 - 5:18
    kira kontratını bozup taşınmaya da
    maddi durumunuz yetmediğinde
  • 5:18 - 5:20
    - ki Margaret'in yetmiyordu -
  • 5:20 - 5:23
    en kötü kabusunuzun kalıntılarıyla
    yaşamak zorundasınızdır.
  • 5:25 - 5:26
    Polis ona,
  • 5:26 - 5:29
    olaydaki DNA sonuçlarının gelmesinin
    iki ay süreceğini söylemiş.
  • 5:29 - 5:32
    Ona olayın çözüleceğine dair
    umut vermemişler.
  • 5:32 - 5:35
    Sonra Brents'e ait
    bir aranan kişi ilanı görmüş
  • 5:35 - 5:38
    ve fotoğraftan ona saldıran kişi
    olduğunu anlamış.
  • 5:38 - 5:42
    Bana o gece söylediği son şeylerden biri
    beni gerçekten çok etkiledi.
  • 5:42 - 5:44
    Dedi ki, "Ondan nefret ediyorum.
  • 5:44 - 5:46
    Ama ona acıyorum da.
  • 5:46 - 5:48
    Bir hayvan, zavallı yaratık."
  • 5:49 - 5:52
    Bir hafta sonra, Brents beni aradı.
  • 5:52 - 5:56
    Bana söylediği ilk şeylerden biri,
    "Sana hiçbir şey vermeyeceğim," oldu.
  • 5:56 - 5:57
    İnsanların beni arayıp
  • 5:57 - 5:59
    "Seninle konuşmayacağım,"
    demesi hoşuma gidiyor.
  • 5:59 - 6:01
    Peki öyle olsun.
  • 6:02 - 6:03
    Sonra dedi ki
  • 6:03 - 6:05
    "Sana bir sorum var,
  • 6:05 - 6:07
    bundan sonrası da cevabına bağlı."
  • 6:07 - 6:11
    İnsanlar benden nefret ettiklerini,
    benim bir canavar olduğumu söylüyor.
  • 6:11 - 6:12
    Sence öyle miyim?"
  • 6:12 - 6:15
    Hiç düşünmeden "Hayır," dedim.
  • 6:16 - 6:18
    "Canavarca şeyler yaptın
  • 6:18 - 6:20
    ama seni bir canavar olarak görmüyorum."
  • 6:21 - 6:23
    Yazışma sürecimiz böyle başladı.
  • 6:24 - 6:26
    Bir mektubunda, Brents şöyle yazdı:
  • 6:26 - 6:29
    "Korkma ama - bir keresinde bir asansörde
    senden iki adım uzakta durdum."
  • 6:29 - 6:33
    Gözlerimi devirdim, hemen bir
    kağıt çıkarıp şunu yazacaktım:
  • 6:33 - 6:37
    "Dalga geçme, her zaman doğruyu
    söylemek için bir anlaşma yapmıştık,"
  • 6:37 - 6:42
    O sabah asansörde arkamda olan
    kişinin o olduğunu anladım.
  • 6:42 - 6:47
    Sırf varlığıyla beni korkmuş bir tavşan
    gibi haber merkezine koşturan o adam.
  • 6:48 - 6:51
    Ortaya çıktı ki Brents
    işlerimi takip ediyormuş.
  • 6:51 - 6:53
    Hapisten çıkmadan birkaç ay önce,
  • 6:53 - 6:56
    ordunun, cinsel saldırı
    ve aile içi şiddet vakalarını
  • 6:56 - 7:00
    yönetemediğini anlatan
    üç bölümlük bir serinin eş yazarıydım
  • 7:00 - 7:05
    ve bu, bir fail olduğu için değil,
  • 7:06 - 7:09
    içinde, kendisini kurban olarak gören
    kızgın bir çocuk adam olduğu için
  • 7:09 - 7:11
    ilgisini çekmişti.
  • 7:12 - 7:16
    Bu Brent'in birinci sınıftaki bir resmi.
  • 7:16 - 7:19
    Babasının ona tecavüz etmeye
    başlamasının üçüncü yılı.
  • 7:19 - 7:24
    Sağdaki fotoğraf çekildikten
    birkaç hafta sonra,
  • 7:24 - 7:26
    12 yaşındayken, babası onu
    öyle kötü dövmüş ki
  • 7:26 - 7:30
    sonucu tıbbi kayıtlara
    "sol göz çukuğu kırığı" olarak geçmiş.
  • 7:32 - 7:34
    Göz çukuru parçalanarak kırılmış.
  • 7:35 - 7:38
    Aile bireyleriyle yapılan
    kayıtlar ve görüşmeler
  • 7:38 - 7:42
    babasının şiddet dolu, sadist
    bir adam olduğunu gösteriyor.
  • 7:42 - 7:44
    İkinci evliliğinden olan iki çocuğu da
  • 7:44 - 7:46
    uğradıkları istismar yüzünden
    evden alınmış,
  • 7:46 - 7:49
    Brent ve erkek kardeşi geri dönmüş,
  • 7:49 - 7:51
    nedeni belli değil.
  • 7:52 - 7:53
    Brent'in babası ona,
  • 7:53 - 7:56
    kendisinin de çocukken dövülüp
    cinsel istismara uğradığını söylemiş,
  • 7:56 - 7:59
    kendi babası tarafından,
    Brent'in büyükbabası.
  • 7:59 - 8:02
    Böylece, düzen tekrar etmiş:
  • 8:02 - 8:07
    Acı, aşağılanma, utanç.
  • 8:07 - 8:11
    Brent Brents, çocukken ona yapılanı
    başkalarına yapıyordu.
  • 8:11 - 8:15
    Çocukken de, birçok kurbanın
    yaptığı gibi kendisini suçlamıştı.
  • 8:15 - 8:17
    Bir mektubunda şöyle yazmıştı:
  • 8:17 - 8:19
    "Küçüklüğümden korku,
    utanç ve güvensizlik dışında
  • 8:19 - 8:23
    pek bir şey hatırlamıyorum."
  • 8:23 - 8:26
    Brents bana, o dedektif kendisine
  • 8:26 - 8:28
    "Teslim ol, seni küçük serseri,"
    dedikten sonra
  • 8:28 - 8:32
    öfkeden çıldırdığını söyledi.
  • 8:33 - 8:36
    Sonra gidip son korkunç
    suçlarını işlemişti.
  • 8:38 - 8:42
    Tüm bunların
    Brent'in gösterdiği şiddet için
  • 8:42 - 8:44
    bir mazeret olduğunu söylemiyorum.
  • 8:45 - 8:47
    Seçimleri o yaptı.
  • 8:47 - 8:51
    Hayatının geri kalanını hapiste
    geçirmeyi kesinlikle hak ediyor.
  • 8:52 - 8:54
    Yine de ona yapılanı bilmek,
  • 8:54 - 8:58
    neden Brent gibi birinin böyle
    bir empati yoksunluğuyla
  • 8:58 - 9:01
    şiddete başvurduğunu
    açıklamaya yardımcı oluyor --
  • 9:01 - 9:04
    beyni buna önceden hazırlanmıştı
  • 9:04 - 9:07
    ve önündeki örnek, uğradığı istismardı.
  • 9:09 - 9:12
    Onun gibi birinden
    kendimizi uzak tutmaya çalışmak,
  • 9:12 - 9:15
    onu "canavar" olarak damgalamak,
    kötü olarak addetmek
  • 9:15 - 9:16
    insanın doğasıdır.
  • 9:16 - 9:19
    Böyle bir canavarla
    hiçbir ortak noktamız olmasını istemeyiz
  • 9:19 - 9:22
    çünkü bu bizim de canavarca şeyler
    yapabileceğimiz anlamına gelir.
  • 9:24 - 9:28
    Fakat bugün bir tecavüzcüyü "canavar"
    kategorisine koymak güvenli görünse de,
  • 9:28 - 9:31
    bu, yarın için çok tehlikeli olabilir
  • 9:31 - 9:35
    çünkü o zaman bu "canavar"ın
    komşumuz, meslektaşımız
  • 9:35 - 9:38
    veya güvendiğimiz bir arkadaşımız
    olabileceğine inanmayız.
  • 9:38 - 9:41
    Bu da göz önünde oldukları halde
    fark edilmemelerini sağlar.
  • 9:42 - 9:45
    Cinsel saldırının önlenmesi hakkında
    bugünkü hakim görüş
  • 9:45 - 9:49
    "Yalnız yürüme, çok içme,
    kendini riske atma," gibi
  • 9:49 - 9:51
    çok faydalı öğütlerde gizleniyor.
  • 9:52 - 9:54
    Yani, özellikle kadınlara
    verilen mesaj şu:
  • 9:54 - 9:57
    "Tecavüze uğrama."
  • 9:57 - 10:00
    Acaba dikkatimizi
    başka bir topluluğa yöneltip
  • 10:00 - 10:01
    şunu desek nasıl olur:
  • 10:01 - 10:04
    "Tecavüz etme."
  • 10:04 - 10:05
    Sonra da bir adım ileri gidip
  • 10:05 - 10:07
    kendimize şunu sorsak:
  • 10:07 - 10:12
    toplum olarak neyi yanlış yapıyoruz da
    tecavüzcü yaratmaya devam ediyoruz?
  • 10:13 - 10:16
    Çünkü bu kişi yabancılara saldıran
    eski bir mahkûm da olsa
  • 10:16 - 10:20
    kız arkadaşına tecavüz eden
    üniversiteli genç de olsa
  • 10:20 - 10:23
    kurbanlarına uyuşturucu verip
    onlara saldıran ünlü de olsa -
  • 10:23 - 10:29
    hepsi başkaları üzerinde hiddet, güç
    ve kontrol sahibi olmayı seçiyor.
  • 10:30 - 10:34
    Bu seçim, onları aynılaştırıyor.
  • 10:34 - 10:38
    Hepsi arkalarında acı bırakıyor.
  • 10:38 - 10:41
    Sadece geçtiğimiz iki yıl içinde,
  • 10:41 - 10:44
    kampüste cinsel tacize uğramış
    elliden fazla mağdurla görüştüm.
  • 10:44 - 10:47
    Saldırganlarına dair öğrendiğim detaylar
  • 10:47 - 10:51
    birçok genç adamın mağdurlarını
    kasıtlı olarak seçtiğini gösterdi.
  • 10:52 - 10:55
    Müstakbel kurbanlarını izole ediyorlar,
  • 10:55 - 10:58
    onları uyuşturucu ve alkole boğuyorlar,
  • 10:58 - 11:00
    kapıları kilitliyorlar,
  • 11:00 - 11:04
    gözyaşlarını, yalvarmaları
    görmezden geliyorlar,
  • 11:04 - 11:07
    kurbanlarının korkudan donmuş
    veya bilinçsiz olmalarını önemsemiyorlar.
  • 11:08 - 11:13
    10 yıl önce, Brent Brents
    1.509 yıl hapse mahkum edildi.
  • 11:13 - 11:18
    Bugün, ülke genelinde, seri tecavüzcülerin
    yeni nesillerini görüyoruz.
  • 11:19 - 11:22
    Bu neden hâlâ olmaya devam ediyor?
  • 11:22 - 11:26
    Neden oğlan çocuklarına ve genç adamlara,
  • 11:26 - 11:31
    kişisel değerlerinin hükmetme güçlerine
    bağlı olduğu mesajını veriyoruz?
  • 11:32 - 11:37
    Güçten çok şefkati
    ödüllendirsek nasıl olur?
  • 11:38 - 11:39
    Küçükken çocuklarımıza
  • 11:39 - 11:42
    "Kum havuzunda güzelce oyna," diyoruz.
  • 11:43 - 11:46
    Biraz büyüyorlar, bu sefer
    "Oyun alanında kavga etme," diyoruz,
  • 11:46 - 11:49
    "Nefes al, ona kadar say ve uzaklaş."
  • 11:50 - 11:52
    Yaşları biraz daha ilerleyince,
  • 11:52 - 11:56
    onlara seksin biyolojik yönlerini
    öğretiyoruz: sağlık ve üreme.
  • 11:58 - 12:01
    Peki, ya gençlerle kurduğumuz
    bu diyalogları geliştirip
  • 12:01 - 12:05
    onlara utanç duymanın,
    güçsüz ve öfkeli hissetmenin
  • 12:05 - 12:10
    - incinmişliği ve reddedilmişliği
    örten duyguların -
  • 12:10 - 12:14
    onlarda başkalarına hükmetme isteği
    oluşturabileceğini öğretsek?
  • 12:15 - 12:18
    Böylece tetikleyici hisleri tanıyıp
    onları eyleme dökmezler.
  • 12:19 - 12:22
    En azından bu diyalogu başlatın.
  • 12:22 - 12:26
    Eğer kurban seçme davranışına
    tanık olursanız sesinizi yükseltin -
  • 12:26 - 12:27
    gördüğünüzde tanıyacaksınız.
  • 12:27 - 12:32
    Bahane uydurmayın, başınızı çevirmeyin,
    üstünü örtmeyin.
  • 12:33 - 12:40
    Cinsel saldırı, sözlü tacizle başlayıp
    fiziksel saldırıya uzanan bir süreç,
  • 12:40 - 12:43
    bu yüzden cinsel saldırı
    veya mağduriyetle ilgili
  • 12:43 - 12:47
    bir şaka duyar veya okursanız
    sesinizi yükseltin.
  • 12:48 - 12:50
    Bu komik değil, seksi değil.
  • 12:50 - 12:53
    Bu tehlikeli.
  • 12:53 - 12:56
    Biri size güvenip cinsel saldırıya
    uğradığını söylerse
  • 12:56 - 12:58
    onlara inanın.
  • 12:58 - 13:01
    Haksız suçlamalar çok nadir,
    yani evet, onlara inanın.
  • 13:02 - 13:04
    Onları yargılamadan dinleyin.
  • 13:04 - 13:05
    Kaynak bulmalarına yardımcı olun
  • 13:05 - 13:08
    ve ne yapmaya karar
    verirlerse onları destekleyin.
  • 13:09 - 13:11
    Kurbanlar için, Brents bana
  • 13:11 - 13:14
    hapishanede cinsel suç failleri için
    yapılan grup terapisinin
  • 13:14 - 13:16
    işe yaramadığını söyledi.
  • 13:16 - 13:19
    Bir tutuklunun cinsel suç faili
    grubuna giderken görülmesi bile,
  • 13:19 - 13:21
    güvenliklerini riske atıyor.
  • 13:21 - 13:24
    Bir kez oraya gittiklerinde de,
    savunmasız görünmek istemiyorlar.
  • 13:24 - 13:27
    Korkuyla yaşarken değişmek zordur.
  • 13:28 - 13:31
    Gerçekten değişmelerine
    yardım etmek istiyorsak
  • 13:31 - 13:34
    neden onlara birebir
    odaklanmayla hissedilebilecek
  • 13:34 - 13:38
    daha çok saygı ve şefkat sunmuyoruz?
  • 13:39 - 13:42
    Zarar görmüş bir insanın
    çaresizce ihtiyaç duyduğu bir şey bu.
  • 13:43 - 13:45
    Daha çok hapishane inşa edip
  • 13:45 - 13:47
    saldırganları cezalandırmaya
    odaklanmak yerine,
  • 13:47 - 13:50
    neden baştan önlem almaya çalışmıyoruz?
  • 13:50 - 13:52
    Brents birçok kez, dokuz yaşındayken
  • 13:52 - 13:55
    beyninin çoktan bozulmuş
    olduğunu söylemişti.
  • 13:57 - 14:00
    Ya biri hayatına erkenden
    müdahale etmiş olsaydı?
  • 14:00 - 14:02
    Bir komşusu, bir öğretmeni.
  • 14:02 - 14:05
    Okula morluklarla gelen
  • 14:05 - 14:10
    ve gece tuvalete gidip babasını
    uyandırma riskini almak yerine,
  • 14:10 - 14:12
    yatağını ıslattığı için
    idrar kokan bir çocuğu
  • 14:12 - 14:15
    nasıl hiç kimse fark etmemiş olabilir?
  • 14:16 - 14:18
    İstismara uğramış bir çocuğa
    yardım ederseniz
  • 14:18 - 14:23
    birden fazla kişinin hayat boyu
    acı çekmesini önlemiş olursunuz.
  • 14:25 - 14:28
    Bugün birçok insan, benim
    "garaj ev" dediğim yerlerde yaşıyor,
  • 14:28 - 14:31
    garaj burada baskın özellik.
  • 14:31 - 14:33
    Gece garajlarına doğru
    araçlarını sürüyorlar,
  • 14:33 - 14:35
    kapı açılıyor, araba giriyor,
    kapı kapanıyor.
  • 14:35 - 14:39
    Ertesi gün çıkana kadar orada kalıyorlar.
  • 14:39 - 14:42
    Caddenin aşağısında yaşayan
    ailenin ismini bile bilmezler.
  • 14:42 - 14:45
    İletişim kurmazlar,
    müdahale de etmezler elbette.
  • 14:45 - 14:51
    Ya çekinmeden, koşulsuz şartsız
    önemseme cüretini gösterirsek?
  • 14:52 - 14:54
    Bu acı bir gerçek
  • 14:54 - 14:56
    ama toplumumuz cinsel saldırı
    kurbanlarını,
  • 14:56 - 14:59
    eğer "doğru çeşit" kurban iseler,
    daha çok umursuyor.
  • 14:59 - 15:00
    Polis'in Margaret'e,
  • 15:00 - 15:03
    onun davasındaki DNA'nın
    iki ay rafta bekleyeceğini söyleyişini
  • 15:03 - 15:04
    hatırladınız mı?
  • 15:05 - 15:08
    Brents yüksek gelirli bir mahallede
    oturan kurbanlara saldırdığında
  • 15:08 - 15:10
    DNA saatler içinde işlenmişti.
  • 15:11 - 15:15
    Adaletin gözü kör olabilir
    ama kesinlikle şampanyadan anlıyor.
  • 15:17 - 15:19
    Davası mahkemeye ulaşana kadar
  • 15:19 - 15:21
    Margaret'le iletişim halinde kaldım.
  • 15:21 - 15:25
    Temmuz 2005'te, Brents ona
    saldırmaktan suçlu bulundu.
  • 15:26 - 15:29
    Travma sonrası stres bozukluğu
    yaşayan birçok kurban gibi,
  • 15:29 - 15:32
    Margaret evden çıkmaktan çok korkuyordu.
  • 15:32 - 15:35
    Kabuslar görüyordu, o güne geri dönüyordu.
  • 15:35 - 15:38
    Bir işi sürdüremiyordu.
  • 15:38 - 15:40
    Evliliği dağılmıştı.
  • 15:41 - 15:42
    Duruşmadan önceki gün,
  • 15:42 - 15:45
    Margaret onun adına Brents'e
    bir mesaj iletmemi istedi,
  • 15:45 - 15:46
    kabul ettim.
  • 15:46 - 15:47
    Mesajı şuydu:
  • 15:48 - 15:49
    "Söyle ona,
  • 15:50 - 15:52
    onu affediyorum."
  • 15:54 - 15:56
    Büyüleyici bir şey, değil mi?
  • 15:56 - 16:01
    Kendisini böyle yaralayan
    bir adamı nasıl affedebildi?
  • 16:01 - 16:04
    Kendisinden neredeyse her şeyini
    alan birini nasıl affedebildi?
  • 16:05 - 16:06
    Sonra dedi ki,
  • 16:06 - 16:08
    "Beni öldürmeye çalışan adamı
    düşünmüyorum."
  • 16:09 - 16:12
    "Bana yapılanın aynısını yaşayan
    küçük çocuğu düşünüyorum."
  • 16:13 - 16:16
    Dedi ki, "Nefret etmek zor değil."
  • 16:16 - 16:20
    Fakat ondan nefret etmeye devam edersem
    bunu hiç aşamayacağım."
  • 16:21 - 16:22
    Sonra ekledi,
  • 16:22 - 16:26
    "Onun yerinde olsam, beni dinleyip
    yardım edecek birini isterdim,
  • 16:26 - 16:29
    beni sadece hayvan veya canavar gibi
    gören birini değil."
  • 16:31 - 16:33
    Margaret bana ilham veriyor.
  • 16:33 - 16:37
    Margaret Brent Brents'i affedebiliyorsa
    biz herkesi affedebiliriz.
  • 16:40 - 16:43
    Bu davanın hayatımda
    çok derin bir etkisi oldu.
  • 16:44 - 16:47
    Bana hepimizin birbirine bağlı olduğunu,
  • 16:48 - 16:52
    başkalarına sırtımızı çevirmenin aslında
    kendimizi terk etmek olduğunu öğretti.
  • 16:53 - 16:57
    Dönüştüğüm muhabiri sevmediğimi
    fark etmemi sağladı.
  • 16:57 - 17:00
    Aslında ikimizin ortak bir noktası
    olduğunu bana gösteren
  • 17:00 - 17:01
    Brents oldu,
  • 17:01 - 17:03
    ikimiz de yönetiliyorduk.
  • 17:04 - 17:07
    Bu dava bittikten kısa süre sonra
    işten ayrıldım
  • 17:07 - 17:10
    ve bir daha asla haber merkezinde
    çalışmayacağım
  • 17:10 - 17:12
    çünkü reyting için edilen çaresiz rekabet
  • 17:12 - 17:15
    benim için birçok yönden sağlıksız.
  • 17:15 - 17:20
    Bir daha asla, bir mağdurun kapısını
    davet edilmeden çalmayacağım.
  • 17:21 - 17:23
    Brents'le bir yazışma süreci başlattım
  • 17:23 - 17:26
    çünkü hayatı boyunca cinsel saldırıyı
    işlemiş bir gazeteci olarak,
  • 17:27 - 17:30
    "Neden?" sorusuna bir cevap istiyordum.
  • 17:31 - 17:34
    Mikroskop altındaki bir böcek gibiydi,
    ona da bunu söyledim.
  • 17:36 - 17:40
    Brent Brents insanlık ve şefkat
    üstüne bir ders oldu.
  • 17:42 - 17:46
    Sözde "canavar"ların bile
    korktukları şeyler vardır.
  • 17:46 - 17:49
    Brents bana kendi korkularını yazdı.
  • 17:49 - 17:50
    Dedi ki,
  • 17:50 - 17:51
    "En büyük korkum,
  • 17:51 - 17:57
    hiç iyi bir şey yapmamış olarak ölmek."
  • 17:59 - 18:01
    Hikâyesini bu yüzden anlatıyorum.
  • 18:02 - 18:04
    Dinlediğiniz için teşekkür ederim.
  • 18:04 - 18:09
    (Alkış)
Title:
Hiç bir canavarla tanıştınız mı? | Amy Herdy | TEDxSanJuanIsland
Description:

Cinsel saldırıyı önleme konusundaki mesajlar büyük ölçüde kadınlara yönelik ve faydalı öğütlerde gizleniyor: yalnız yürüme, sarhoş olma, kendini riske atma. Özetle, tecavüze uğrama.

Acaba dikkatimizi başka bir topluluğa yöneltip "Tecavüz etme," desek nasıl olur?
Neyi yanlış yapıyoruz da, toplum olarak tecavüzcü üretmeye devam ediyoruz?

Ödüllü yazar ve araştırmacı yapımcı Amy Herdy, dokunaklı hikâye anlatımıyla cinsel istismar döngüsünü inceliyor ve en acımasız saldırganları "canavar" olarak damgalamanın tehlikelerini sorguluyor.

Gazeteci yazar Amy Herdy, yirmi yıldan fazla süredir travma muhabirliğinde, özellikle cinsel saldırı konusunda, uzmanlık yapıyor. Bayan Herdy'nin profesyonel uğraşları arasında Lahore, Karachi ve Islamabad, Pakistan'daki ABD Devlet Dairesi'nde araştırmacı muhabirlik ve travma gazeteciliği üzerine atölyeler düzenlemek var. Bir Emmy, bir Profesyonel Gazeteciler Topluluğu ödülü, bir Radyo Televizyon Dijital Haber Derneği ödülü, bir Associated Press ödülü, iki Amerikan Haber Editörleri Derneği ödülü, ve bir Askeri Muhabir ve Editörler ödülüne sahip.

2011'de Bayan Herdy, The Denver Post'ta Brent Brents adındaki bir seri tecavüzcünün davasını çalıştığı zamanlar hakkında "Diary of a Predator" adında ödüllü bir anı kitabı yayınladı. 2015'te "The Hunting Ground" isimli belgeselin araştırmacı yapımcılığını yaptı. Şu anda Chain Camera Pictures için araştırmacı yapımcılık yapıyor ve Washington eyaletine bağlı San Juan Adası'nda yaşıyor.

Bu konuşma TED konferansı formatında, bağımsız bir yerel topluluk tarafından düzenlenen TEDx etkinliğinde yapılmıştır. Daha fazlası için: http://ted.com/tedx

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDxTalks
Duration:
18:11

Turkish subtitles

Revisions