Kızım, eşim, robotumuz ve ölümsüzlük arayışı
-
0:00 - 0:03Chris Anderson: Pekâlâ,
öyle tahmin ediyorum ki -
0:03 - 0:05hayatın hakkında konuşacağız
-
0:05 - 0:08ve benimle paylaştığınız
bazı resimleri kullanacağız. -
0:08 - 0:11Sanırım şu fotoğrafla başlamalıyız.
-
0:11 - 0:14Peki, kim bu?
-
0:14 - 0:19Martine Rothblatt: Bu benim
en büyük oğlumuz Eli ile birlikte. -
0:19 - 0:21Beş yaşlarındaydı.
-
0:21 - 0:23Bu fotoğraf Nijerya'da çekilmişti,
-
0:23 - 0:27Washington, D.C. baro sınavının
hemen ertesinde çekilmişti. -
0:27 - 0:31CA: Peki ama bu çok da
Martine'e benzemiyor. -
0:32 - 0:40MR: Evet. Bu benim erkekkenki hâlim,
büyütülüş şeklimdeki gibi. -
0:40 - 0:44Erkekten kadına, Martin'den Martine'e
dönüşümümden önce. -
0:44 - 0:46CA: Martin Rothblatt olarak yetiştirildin.
-
0:46 - 0:47MR: Doğru.
-
0:47 - 0:51CA: Bu resmin çekilmesinden yaklaşık
bir yıl sonra güzel bir kadınla evlendin. -
0:51 - 0:54İlk görüşte aşk mıydı? Ne oldu?
-
0:54 - 0:56MR: İlk görüşte aşktı.
-
0:56 - 1:00Bina'yı Los Angeles'da
bir diskotekte gördüm -
1:00 - 1:04ve sonra birlikte yaşamaya başladık
-
1:04 - 1:07ama onu ilk gördüğüm anda
onun etrafındaki enerjiyi gördüm. -
1:07 - 1:09Ona dans etmeyi teklif ettim.
-
1:09 - 1:12O da bana benim etrafımda
bir enerji gördüğünü söyledi. -
1:12 - 1:16Ben bekâr ve çocuklu bir erkektim.
O da bekâr ve çocuklu bir kadındı. -
1:16 - 1:19Birbirimize çocuklarımızın
resimlerini gösterdik -
1:19 - 1:22ve yaklaşık 33 yıldır
mutlu bir evlilik sürdürüyoruz. -
1:22 - 1:27(Alkış)
-
1:27 - 1:30CA: O zamanlarda,
uydular hakkında çalışan -
1:30 - 1:32yetenekli bir girişimciydin.
-
1:32 - 1:34Sanırım iki tane başarılı şirketin vardı
-
1:34 - 1:36ve sonra radyoları
dönüştürmek için uyduları -
1:36 - 1:40nasıl kullanabileceğimize ilişkin
problemi ele almıştın. -
1:40 - 1:42Biraz bundan bahset.
-
1:42 - 1:44MR: Evet. Her zaman uzay
teknolojisini sevmişimdir -
1:44 - 1:47ve uydular, bana, atalarımızın
-
1:47 - 1:50kanoları ilk defa
suya itmeleri gibi gelmiştir. -
1:50 - 1:53Yani, gökyüzü okyanusunda seyrüseferin
-
1:53 - 1:56bir parçası olmak benim için
çok heyecan vericiydi -
1:56 - 2:00ve farklı uydu iletişim
sistemlerini geliştirdikçe, -
2:00 - 2:06yaptığım temel şey daha büyük
ve daha güçlü uyduları fırlatmaktı, -
2:06 - 2:09bunun sonu olarak da alıcı antenlerin
-
2:09 - 2:11daha küçük olabileceğiydi
-
2:11 - 2:15ve doğrudan televizyon yayınının ardından
-
2:15 - 2:19eğer daha güçlü bir uydu yapabilirsek
-
2:19 - 2:21alıcı çanağın daha küçük
olabileceği fikri aklıma geldi. -
2:21 - 2:25Öyle ki bu çanak parabolik
çanağın sadece bir parçası, -
2:25 - 2:28bir otomobilin üstüne yerleştirilecek
küçük düz bir parça olabilirdi -
2:28 - 2:32ve ulusal uydu radyosuna sahip olabilirdi
-
2:32 - 2:35ve şu an bu sistem: Sirius XM.
-
2:35 - 2:37CA: Vay be. Kimler Sirius'u kullandı?
-
2:37 - 2:40(Alkış)
-
2:40 - 2:42MR: Aylık abonelikleriniz için
teşekkür ediyorum. -
2:42 - 2:44(Gülüşmeler)
-
2:44 - 2:49CA: Yani o zamanlardaki
tüm tahminlere karşı başarılı oldu. -
2:49 - 2:51Çok büyük bir ticari başarıydı
-
2:51 - 2:55ancak ondan kısa bir süre
sonra 1990'ların başında -
2:55 - 3:00hayatındaki bu büyük dönüşüm başladı
ve sen Martine olmaya başladın. -
3:00 - 3:03MR: Doğru.
CA: Anlatsana, nasıl oldu? -
3:05 - 3:12MR: Bina ve dört güzel
çocuğumuzla bir toplantı yaptık -
3:12 - 3:17ve her birine tek tek ruhumun
-
3:17 - 3:23her zaman bir kadın gibi hissettiğini
-
3:23 - 3:27ama eğer bunu söylersem insanların
bana güleceğinden korktuğumu, -
3:27 - 3:30bu yüzden hep saklı tuttuğumu
-
3:30 - 3:33ve sadece erkeksi tarafımı
gösterdiğimi söyledim. -
3:33 - 3:36Her biri bu konuya farklı yaklaştı.
-
3:36 - 3:40Bina: "Ben senin ruhunu seviyorum,
-
3:40 - 3:44dışı Martin ya da Martine
benim için fark etmez, -
3:44 - 3:46senin ruhunu seviyorum." dedi.
-
3:46 - 3:50Oğlum: "Eğer bir kadın olursan
-
3:50 - 3:54hâlâ benim babam
olmaya devam edecek misin?" dedi. -
3:54 - 3:57Ben de: "Evet her zaman
senin baban olarak kalacağım." dedim -
3:57 - 4:01ve hâlâ da onun babasıyım.
-
4:01 - 4:05En küçük kızım mükemmel bir
beş yaş tepkisi verdi. -
4:05 - 4:09Bana dedi ki: "Ben babamı seviyorum
-
4:09 - 4:12ve o (kadın) da beni seviyor.".
-
4:12 - 4:16Şöyle ki kızımın cinsiyetleri karıştırma
konusunda hiçbir problemi yoktu. -
4:16 - 4:19CA: Bu olaydan sonra şu kitabı yayınladın:
-
4:19 - 4:21"Cinsiyet Ayrımı".
-
4:21 - 4:23Bu kitaptaki iddian neydi?
-
4:23 - 4:28MR: Benim bu kitaptaki iddiam,
dünyada yedi milyar insanın yaşadığı -
4:28 - 4:33ve aslında bir cinsiyeti ifade etmenin
yedi milyar farklı yolu olduğuydu. -
4:33 - 4:40Her ne kadar insanların bir erkek
veya bir kadın cinsel organı olsa da -
4:40 - 4:43cinsel organlar sizin cinsiyetinizi
-
4:43 - 4:45ve hatta gerçekte
cinsel kimliğinizi belirlemez. -
4:45 - 4:47Bu sadece bir vücut yapısı
-
4:47 - 4:49ve üreme yollarıdır
-
4:49 - 4:52ve insanlar istedikleri
cinsiyeti seçebilirler, -
4:52 - 4:54eğer ki toplum tarafından
-
4:54 - 4:57erkek veya kadın kategorisini
seçmeye zorlanmazlarsa, -
4:57 - 4:59aynen Güney Afrika'nın
-
4:59 - 5:02insanları siyah veya beyaz
kategorisini seçmeye zorladığı gibi. -
5:02 - 5:06Antropoloji bilimden gelen bilgimizle
biliyoruz ki; ırk bir kurgudur, -
5:06 - 5:09her ne kadar ırkçılık
çok çok gerçek olsa da -
5:09 - 5:11ve şimdilerde ise toplumsal
çalışmalardan biliyoruz ki -
5:11 - 5:15ayrı erkek ve kadın cinsiyetleri
yaratılmış bir kurgudur. -
5:16 - 5:18Gerçek olan ise cinsiyetin değişkenliğidir
-
5:18 - 5:22ki bu da erkekten kadına
bütün bir süreçte kesişmektedir. -
5:22 - 5:26CA: Sen kendini her zaman
yüzde yüz kadın hissetmiyorsun. -
5:26 - 5:28MR: Doğru. Bazı açılardan cinsiyetimi
-
5:28 - 5:32aynen saç stilimi değiştirdiğim gibi
değiştirdiğimi söyleyebilirim. -
5:32 - 5:39CA: (Gülüşmeler) Peki, şimdi,
bu senin mükemmel kızın, Jenesis. -
5:39 - 5:44Oldukça kötü bir şey meydana
geldiğinde yaklaşık bu yaşlardaydı. -
5:44 - 5:49MR: Evet, evimizde kendi
yatak odasına çıkan merdivenleri -
5:49 - 5:51çıkamadığını fark etti
-
5:51 - 5:53ve doktorlarla geçirdiğimiz
birkaç aydan sonra -
5:53 - 5:54çok nadir görülen
-
5:54 - 5:57hemen hemen değişmeyecek
şekilde ölümcül bir hastalık olan -
5:57 - 6:01pulmoner arteriyel
hipertansiyon teşhisi konuldu. -
6:01 - 6:04CA: Peki buna nasıl tepki verdiniz?
-
6:04 - 6:07MR: Şey, öncelikle onu götürebileceğimiz
en iyi doktorlara götürmeye çalıştık. -
6:07 - 6:08Kendimizi en sonunda
-
6:08 - 6:11Washington, D.C.'deki Ulusal
Çocuk Hastanesi'nde bulduk. -
6:11 - 6:14Çocuk kardiyolojisinin başındaki kişi,
-
6:14 - 6:18kızımı akciğer nakline yönlendireceğini
-
6:18 - 6:20ama umutlu olmamamız gerektiğini,
-
6:20 - 6:22çünkü uygun akciğerin,
özellikle de çocuklar için, -
6:22 - 6:24çok az olduğu söyledi.
-
6:24 - 6:28Bize, bu teşhisin konulduğu
herkesin öldüğünü söyledi -
6:28 - 6:32ve aranızda "Lorenzo'nun yağı"
filmini izleyenleriniz varsa, -
6:32 - 6:35ana karakterin ağlayarak
merdivenlerden aşağı indiği -
6:35 - 6:41ve oğlunun kaderine
üzüldüğü bir sahne vardır, -
6:41 - 6:44işte bizim de Jenesis için
tam olarak hissettiğimiz şey buydu. -
6:44 - 6:48CA: Ama sen bunu yapabileceklerinin
bir sınırı olarak kabul etmedin. -
6:48 - 6:50Araştırmaya ve bu hastalığı
-
6:50 - 6:53tedavi edecek bir yol bulmak
için çalışmaya başladın. -
6:53 - 6:57MR: Doğru. O dönemde
haftalarca yoğun bakımda kaldı -
6:57 - 7:01ve Bina ve ben
hastanede kalacakları seçtik, -
7:01 - 7:03diğeri ise çocuklarla ilgilenecekti
-
7:03 - 7:06ve ben hastanedeyden
ve o uyuyorken, -
7:06 - 7:07hastanenin kütüphanesine gittim.
-
7:07 - 7:12Pulmoner hipertansiyon hakkında
bulabildiğim tüm makaleleri okudum. -
7:12 - 7:16Okulda bile hiç biyoloji dersi almamıştım,
-
7:16 - 7:19bu yüzden temel biyoloji kitaplarından
-
7:19 - 7:22üniversite seviyesindeki
kitaplara kadar gittim -
7:22 - 7:26ve sonra tıbbi ders kitaplarına
ve ardından dergi makalelerine, git gel, -
7:26 - 7:30sonunda birilerinin, bir tedavi bulma
ihtimali olabileceğini düşünmek için -
7:30 - 7:31yeterli bilgiyi elde etmiştim.
-
7:31 - 7:35Böylece kâr amacı
gütmeyen bir dernek kurduk. -
7:35 - 7:40İnsanlara bağış yapmaları
için bir talepte bulundum -
7:40 - 7:42ve böylece tıbbi araştırmayı
karşılayabilecektik. -
7:42 - 7:46Konu hakkında uzmanlaşmıştım--
doktorlar bana, Martine, -
7:46 - 7:50bize sağladığın tüm
destekler için çok minnetarız -
7:50 - 7:54ama kızını kurtabilecek bir tedaviyi
-
7:54 - 7:55zamanında bulamayacağız dedi.
-
7:55 - 8:03Fakat, Burroughs Wellcome
Şirketi tarafından geliştirilen -
8:03 - 8:06hastalığın seyrini
kesebilecek bir ilaç var -
8:06 - 8:11fakat Burroughs Wellcome,
Glaxo Wellcome tarafından alındı. -
8:11 - 8:13Nadir ve seyrek görülen hastalıklar için
-
8:13 - 8:16hiçbir ilaç geliştirmeme kararı aldılar
-
8:16 - 8:21ve belki sen uydu
iletişimleri alanındaki bilgini -
8:21 - 8:25pulmoner hipertansyion için bir
tedavi geliştirmek için kullanabilirsin. -
8:25 - 8:28CA: Nasıl olur da bu ilaca erişebilirsin?
-
8:28 - 8:30MR: Glaxo Wellcome'a gittim
-
8:30 - 8:36ve üç kez reddedilişimden ve kapının
yüzüme kapanmasından sonra, -
8:36 - 8:39çünkü ilaç üzerindeki lisans hakkını
-
8:39 - 8:42bir uydu iletişimleri
uzmanına vermeyeceklerdi, -
8:42 - 8:48hiç kimseye ilacı vermeyeceklerdi
-
8:48 - 8:52ve benim bu alanda
uzman olmadığımı düşündüler, -
8:52 - 8:58en sonunda küçük bir grubu
benimle birlikte çalışmaya ikna edebildim -
8:58 - 9:01ve yeterli güvenirliliği oluşturabildik.
-
9:01 - 9:03Onların direncini zayıflattım
-
9:03 - 9:06ve bu arada bu işin başarılı
olabileceğine dair hiçbir inançları yoktu, -
9:06 - 9:09bana "zamanını boşa harcıyorsun.
Kızın hakkında çok üzgünüz." -
9:09 - 9:10demeye çalıştılar.
-
9:10 - 9:13Ancak en nihayetinde, 25.000 dolara
-
9:13 - 9:18ve elde edilen gelirlerin
yüzde 10'u dâhil, -
9:18 - 9:21bana bu ilacın dünya çapındaki
haklarını verme konusunda anlaştık. -
9:22 - 9:29CA: Yani sen bu ilacı mükemmel
bir şekilde piyasaya sürdün, -
9:29 - 9:33temelde parasal dengeyi
saptayıp bir değer biçerek yaptın. -
9:33 - 9:37MR: Ah evet Chris ama bu
benim nihai sonucum değildi-- -
9:37 - 9:40onlara 25.000 dolarlık
bir çek yazdıktan sonra, -
9:40 - 9:43onlara "Peki, Jenesis için
olan ilaç nerede?" dedim. -
9:43 - 9:46Onlar bana "Ah, Martine, Jenesis
için uygun bir ilaç yok. -
9:46 - 9:48Bu bizim sadece farelerde
denediğimiz bir şey." dediler. -
9:48 - 9:52Bana, içinde az miktarda toz olan
-
9:52 - 9:54kilitlenebilir plastik torbada
bir şey verdiler. -
9:54 - 9:56Bana "Bunu hiçbir insana verme" dediler
-
9:56 - 10:00ve bana patent olduğu söylenilen
bir kâğıt parçası verdiler, -
10:00 - 10:04ondan sonra bu ilacı hayata geçirecek
bir yol bulmak zorundaydık. -
10:04 - 10:07Birleşik Devletler'de en iyi
üniversitelerde çalışan yüz kimyacı, -
10:07 - 10:12bu küçük patenti bir ilaca dönüştürmenin
mümkün olmadığına yemin ettiler. -
10:12 - 10:15Eğer ilaç ortaya çıkarsa,
bu ilaç alınamaz, -
10:15 - 10:18çünkü ilaç sadece 45 dakikalık
bir yarılanma ömrüne sahipti. -
10:18 - 10:23CA: Ve fakat, bir veya iki yıl sonra
elinde Jenesis için işe yarayan -
10:23 - 10:27bir ilaç vardı.
-
10:27 - 10:31MR: Chris, mükemmel olan şey,
-
10:31 - 10:34bu değersiz toz parçasının
sadece Jenesis için değil -
10:34 - 10:38diğer insanların yaşamaları
için de bir umut ışığı taşımasıdır, -
10:38 - 10:43ne var ki; bu toz, yıllık
-
10:43 - 10:47bir buçuk milyar dolar gelir getiriyor.
-
10:47 - 10:50(Alkış)
-
10:50 - 10:53CA: Bak işte yaptın.
-
10:53 - 10:57Bu yüzden bu şirketi halka açtın değil mi?
-
10:57 - 11:00Bundan büyük bir servet elde ettin.
-
11:00 - 11:04Peki Glaxo'ya kaç para ödemiştin,
unutmadan, 25.000 doların yanısıra? -
11:04 - 11:07MR: Evet, yani, her yıl onlara
1,5 milyar doların yüzde 10'unu ödüyoruz. -
11:07 - 11:11150 milyon dolar,
geçen yıl 100 milyon dolar. -
11:11 - 11:13Bu onlar için hayatları
boyunca yaptıkları -
11:13 - 11:14en büyük yatırımdı. (Gülüşmeler)
-
11:14 - 11:16CA: Sanırım en iyi haber ise
-
11:16 - 11:18şudur.
-
11:18 - 11:22MR: Evet. Jenesis tamamıyla
mükemmel genç bir kız. -
11:22 - 11:25Hâlâ hayatta, 30 yaşında ve sağlıklı.
-
11:25 - 11:27Beni, Bina'yı ve Jenesis'i görüyorsunuz.
-
11:27 - 11:30Jenesis hakkındaki en muhteşem şey,
-
11:30 - 11:33onun hayatta her şeyi
yapabilecek olmasıydı -
11:33 - 11:37ve inanın ki, eğer insanların
sizin yüzünüze karşı -
11:37 - 11:40ölümcül bir hastalığa yakalandığınızı
söyleyerek yetiştiyseniz, -
11:40 - 11:42muhtemelen Tahiti'ye giderdim,
-
11:42 - 11:45bunu da sadece kimseyle
karşılaşmamak için yapardım. -
11:45 - 11:48Bunun yerine o, United Therapeutics'de
çalışmayı yeğledi. -
11:48 - 11:51Nadir görülen hastaların
ilaç alabilmesi için -
11:51 - 11:54elinden gelen her şeyi
yapmak istediğini söylüyor -
11:54 - 11:58ve bugün o bizim telekonferans
etkinliklerimizin proje lideri. -
11:58 - 12:02Bu telekonferanslarda, pulmoner
hipertansiyon için tedavi bulmak amacıyla -
12:02 - 12:05tüm şirketin dijital olarak
bir araya gelmesine yardımcı oluyor. -
12:05 - 12:08CA: Ancak bu hastalığa yakalanan
herkes o kadar da şanslı değil. -
12:08 - 12:12Birçok insan bu sebeple ölüyor ve siz de
bununla uğraşıyorsunuz. Peki nasıl? -
12:12 - 12:16MR: Kesinlikle Chris. Bu hastalıktan
ölmeye devam edenler -
12:16 - 12:20sadece Birleşik Devletler'de
yılda takriben 3.000 kişi, -
12:20 - 12:22dünya çapında ise belki de bunun 10 katı,
-
12:22 - 12:24çünkü ilaçlar süreci yavaşlatıyor
-
12:24 - 12:26ama onu durdurmuyor.
-
12:26 - 12:31Pulmoner hipertansiyon, pulmoner fibroz,
-
12:31 - 12:33kistik fibroz, amfizem
-
12:33 - 12:36ve Leonard Nimoy'ın ölme
sebebi olan koah için -
12:36 - 12:39tek çare akciğer nakli
-
12:39 - 12:41ama maalesef ki akciğer nakli için
-
12:41 - 12:44Birleşik Devletler'de yılda
-
12:44 - 12:47sadece 2.000 insan için
yeterli sayıda akciğer var -
12:47 - 12:50ancak yılda yaklaşık yarım milyon insan
-
12:50 - 12:52akciğer yetersizliğinin
son aşamasında ölüyor. -
12:52 - 12:55CA: Peki bu konuda
nasıl hareket ediyorsunuz? -
12:55 - 12:57MR: Ben aynen binaların
ve makina parçalarının -
12:57 - 13:01sınırsız kaynağı ile
arabaları ve uçakları -
13:01 - 13:03ve binaları elimizde tuttuğumuz gibi,
-
13:03 - 13:07neden insanları, özellikle de
akciğer hastalığı olanları, -
13:07 - 13:11süresiz olarak hayatta tutacak
organ nakli için sınırsız bir kaynak -
13:11 - 13:16yapmayalım ihtimalini
zihnimde canlandırıyorum. -
13:16 - 13:19Böylece, insan genomunu
çözen Craig Venter -
13:19 - 13:21ve X ödülünün kurucusu olan
-
13:21 - 13:23Peter Diamandis ile birlikte
kurduğu bir şirketle, -
13:23 - 13:27domuzun genetiğini değiştirmek için
-
13:27 - 13:31bir takım oluşturduk,
-
13:31 - 13:35böylece domuzun organları
insan vücudu tarafından reddedilmeyecek -
13:35 - 13:38ve dolayısıyla da
nakledilebilir organlar için -
13:38 - 13:41sınırsız bir kaynak sağlamış olacağız.
-
13:41 - 13:44Bunu şirketimiz, United Therapeutics,
aracılığıyla yapıyoruz. -
13:44 - 13:47CA: Yani sen, neydi, bir on yıl içinde
-
13:47 - 13:51bu kişilerle, nakledilebilir akciğer
sıkıntısını çözeceğinize inanıyorsun. -
13:51 - 13:53MR: Kesinlikle, Chris.
-
13:53 - 13:57Direkt televizyon yayını, Sirius XM'de
başarılı olduğumuz kadar -
13:57 - 14:00bunda da başarılı olacağımızdan eminim.
-
14:00 - 14:02Aslına bakarsan bu atla deve değil.
-
14:02 - 14:05Bu, bir genden diğerine kadar
uzak olan, kolay bir mühendislik. -
14:05 - 14:09Genom dizilimlemenin rutin olduğu
-
14:09 - 14:12ve Synthetic Genomics'deki
mükemmel insanların -
14:12 - 14:15domuz genomu üzerinde
sıfırlama yapabildiği, -
14:15 - 14:17problemli genleri bulabildiği
ve onu düzeltebildiği -
14:17 - 14:20bir dönemde doğduğumuz için çok şanslıyız.
-
14:20 - 14:23CA: Ancak bu sadece vücutta değil --
bu tabii ki muhteşem. -
14:23 - 14:27(Alkış)
-
14:27 - 14:31Bu, şu an için sizin ilginizi çeken
dayanıklı vücutlar değil sadece. -
14:31 - 14:33Bu dayanıklı zihinler de demek.
-
14:33 - 14:39Sanırım bu grafik size oldukça
etkili bir şey söylüyor. -
14:39 - 14:40Bu ne anlama geliyor?
-
14:40 - 14:44MR: Bu grafiğin söylediği şey,
Ray Kurzweil'dan geliyor, -
14:44 - 14:46bilgisayarın donanım,
-
14:46 - 14:51aygıt ve yazılımını işleme sürecindeki
-
14:51 - 14:54oran eğri boyunca artıyor,
-
14:54 - 14:582020 yıllarında, bugün önceki
sunumlarda da gördüğümüz gibi, -
14:58 - 15:02bilgiyi ve etrafımızdaki dünyayı
-
15:02 - 15:07insan zihni ile aynı oranda işleyen
bilgi teknolojileri olacak. -
15:08 - 15:12CA: Böyle olunca da, beynimizin
içeriğini elde edeceğinize -
15:12 - 15:16ve onu sonsuza kadar
saklayacağınıza inanarak -
15:16 - 15:22aslında dünya için
hazır olmuş mu olacaksınız? -
15:22 - 15:24Bunu nasıl ifade edersin?
-
15:24 - 15:29MR: Şey, Chris, üzerinde çalıştığımız şey;
-
15:29 - 15:31insanların, kişisel özelliklerinin,
-
15:31 - 15:35kişiliklerinin, hatıralarının,
duygularının, inançlarının, -
15:35 - 15:37davranışlarının ve değerlerinin,
-
15:37 - 15:40bizim bugün Google'a, Amazon'a,
Facebook'a yüklediğimiz her şeyin -
15:40 - 15:45bütününden oluşan bir zihin dosyası
yaratabileceği bir durum oluşturmak. -
15:45 - 15:51Orada depolanmış olan tüm bilgi,
gelecek birkaç on yıl içinde -
15:51 - 15:56yazılımın bilinci yineleyebildiği
zaman geldiğinde, -
15:56 - 16:00zihin dosyamızda olması muhtemel
bilinci hayata döndürebilecek. -
16:00 - 16:03CA: Şimdi sen sadece bununla
boşa uğraşıp durmuyorsun. -
16:03 - 16:06Sen ciddisin. Yani, kim bu?
-
16:06 - 16:11MR: Bu benim sevgili eşim, Bina'nın
bir robot versiyonu. -
16:11 - 16:13Biz ona Bina 48 diyoruz.
-
16:13 - 16:17Teksas'ta Hanson Robotics
tarafından programlandı. -
16:17 - 16:20National Geographic dergisinin
orta sayfası -
16:20 - 16:22o ve bakıcılarından birisiyle,
-
16:22 - 16:24kendisi internette geziniyor
-
16:24 - 16:30ve Bina'nın kişisel özelliklerinin,
kişiliklerinin yüzlerce saatine sahip. -
16:30 - 16:32O, sanki iki yaşında bir çocuk gibi
-
16:32 - 16:35ama insanları şaşkına
çeviren şeyler söylüyor, -
16:35 - 16:38bunu en iyi ifade eden belki de
-
16:38 - 16:41Bina'nın cevaplarının genellikle
sinir bozucu olduğunu -
16:41 - 16:42ama diğer zamanlarda ise
-
16:42 - 16:44daha önce röportaj yaptığı
-
16:44 - 16:47kanlı canlı insanlar kadar
inandırıcı olduğunu söyleyen -
16:47 - 16:50Pulitzer ödülü sahibi,
New York Times gazetecisi Amy Harmon. -
16:50 - 16:55CA: Yani burada senin düşüncen,
umudunun bir parçası, -
16:55 - 17:00Bina'nın bu versiyonunun veya
ileride daha üst bir versiyonunun -
17:00 - 17:03sonsuza kadar yaşayacağı mı?
-
17:03 - 17:05MR: Evet. Sadece Bina değil, herkes.
-
17:05 - 17:08Bilirsin, sanal olarak
zihin dosyalarımızı -
17:08 - 17:10Facebook'da, Instagram'da,
neye sahipsek onda tutmak -
17:10 - 17:13bize bedavaya mal oluyor.
-
17:13 - 17:17Sosyal medya, bence,
zamanımızın en mükemmel buluşu -
17:17 - 17:21ve bize Siri'den daha iyi Siri'yi çıkaran,
gittikçe daha iyisine imkân sağlayan -
17:21 - 17:24ve bilinç işletim sistemlerini geliştiren
-
17:24 - 17:27uygulamalar kullanışlı hâle geldikçe
-
17:27 - 17:29dünyadaki herkes, milyarlarca insan,
-
17:29 - 17:33kendilerinin zihin
klonlarını geliştirebilecek, -
17:33 - 17:36bunların internette
kendi yaşamları olacak. -
17:36 - 17:37CA: Yani mesele şu Martine,
-
17:37 - 17:41herhangi normal bir konuşma içinde
bu kulağa çok delice geliyor -
17:41 - 17:45ama hayat açısından yaptığınız şey,
-
17:45 - 17:47bu hafta burada duyduğumuz şeyler,
-
17:47 - 17:49zihinlerimizin verdiği
inşa edilmiş gerçeklikler, -
17:49 - 17:53diyorum ki, buna karşı bahse giremezsin.
-
17:53 - 17:56MR: Yani, sanırım gerçekten
benden gelen bir şey yok. -
17:56 - 18:02Bilakis, belki ben, Çin'de,
Japonya'da, Hindistan'da, -
18:02 - 18:06Birleşik Devletler'de,
Avrupa'daki mükemmel şirketlerin -
18:06 - 18:09yürüttüğü olayların
birazcık da olsa haber vericisiyim. -
18:09 - 18:14İnsan bilincimizin gittikçe
artan yönlerini tanımlayan kodu -
18:14 - 18:17yazma üzerine çalışan
onlarca milyon insan var -
18:17 - 18:23ve bütün bu bağlantıların
bir araya geleceğini -
18:23 - 18:27ve sonunda insan bilincini oluşturacağını
görmek için dâhi olmaya gerek yok -
18:27 - 18:29ve bu da bizim değer verdiğimiz bir şey.
-
18:29 - 18:31Hayatta yapacak çok fazla şey var
-
18:31 - 18:32ve eğer kitapları işlememize,
-
18:32 - 18:36alışveriş yapmamıza, en iyi
arkadaşımız olmasına yardımcı olacak, -
18:36 - 18:39kendimizin bir dijital tıpatıp
aynısına sahip olabilirsek, -
18:39 - 18:41inanıyorum ki zihin klonlarımız,
-
18:41 - 18:42kendimizin dijital versiyonları
-
18:42 - 18:44bizim nihai en iyi arkadaşlarımız olacak
-
18:44 - 18:46ve kişisel olarak benim için, Bina için
-
18:46 - 18:48yine kişisel olarak,
-
18:48 - 18:50birbirimizi deli gibi seviyoruz.
-
18:50 - 18:52Her gün, diyoruz ki;
-
18:52 - 18:55"Vay be, seni 30 yıl
öncekinden daha çok seviyorum. -
18:55 - 18:58Bizim için, zihin klonlarının
-
18:58 - 19:00ve iyileştirilmiş vücutların beklentisi
-
19:00 - 19:03bizlerin gönül ilişkisidir Chris,
sonsuza kadar gidebilecek bir aşk. -
19:03 - 19:06Biz hiç birbirimizden sıkılmıyoruz.
Eminim ki sıkılmayacağız da. -
19:06 - 19:09CA: Sanırım Bina burada, değil mi?
MR: Evet, burada. -
19:09 - 19:12CA: Çok olabilir, bilmiyorum,
mikrofonumuz var mı? -
19:12 - 19:15Bina, seni sahneye davet edebilir miyiz?
Sana bir soru sormak istiyorum. -
19:15 - 19:17Ayrıca seni görmeliyiz.
-
19:17 - 19:20(Alkış)
-
19:23 - 19:25Teşekkürler, teşekkürler.
-
19:25 - 19:28Gel hadi, Martine'e katıl.
-
19:28 - 19:33Yani, bak, evlendiğinde,
-
19:33 - 19:36biri sana, birkaç yıl içinde,
-
19:36 - 19:38evlendiğin adam,
kadın olacak, -
19:38 - 19:41bundan sonraki birkaç yıl içinde de
sen bir robot olacaksın deseydi-- -
19:41 - 19:44(Gülüşmeler) --
-
19:44 - 19:47Nasıl olurdu? Nasıl düşünürdün?
-
19:47 - 19:49Bina Rothblatt: Çok
heyecanlı bir maceraydı -
19:49 - 19:52ve o zamanlar bunun
olacağını hiç düşünmezdim, -
19:52 - 19:56fakat yeni hedefler bulmaya
ve bu hedefleri değerlendirmeye -
19:56 - 19:57ve bunları başarmaya başladık
-
19:57 - 20:00ve farkına varmadan
daha ileriye sürekli ileri gidiyorduk -
20:00 - 20:02ve hâlâ da durmuş değiliz,
bu muhteşem bir şey. -
20:02 - 20:05CA: Martine bana gerçekten
çok güzel bir şey söyledi, -
20:05 - 20:08aslında buraya gelmeden
önce Skype üzerinden, -
20:08 - 20:14zihin dosyası olarak yüzlerce
yıl yaşamak istediğini -
20:14 - 20:16söyledi
-
20:17 - 20:19ama sensiz değil.
-
20:19 - 20:22BR: Doğru, bunu birlikte
yapmak istiyoruz. -
20:22 - 20:23Biz aynı zamanda
dondurulmuş canlılarız -
20:23 - 20:25ve birlikte uyanmak istiyoruz.
-
20:25 - 20:28CA: İşte gördüğünüz gibi,
benim bakış açımla, -
20:28 - 20:31bu sadece benim duyduğum en mükemmel
hayatlardan bir tanesi değil, -
20:31 - 20:34o, benim duyduğum en mükemmel
aşk hikâyelerinden birisi. -
20:34 - 20:36İkinizi de TED'de görmüş
olmak büyük bir mutluluk. -
20:36 - 20:38Çok teşekkür ederim.
-
20:38 - 20:40MR: Teşekkür ederim.
-
20:40 - 20:47(Alkış)
- Title:
- Kızım, eşim, robotumuz ve ölümsüzlük arayışı
- Speaker:
- Martine Rothblatt
- Description:
-
Sirius XM uydu radyosunun kurucusu, Martine Rothblatt şimdilerde nadir görülen hastalıklar (buna kendi kızını da kurtaran bir ilaç da dâhil) için hayat kurtaran bir ilaç şirketini yönetiyor. Bu arada, sevdiği kadının bilincinin dijital bir dosyasını... ve robot bir eşi korumaya çalışıyor. Rothblatt, TED küratörü Chris Anderson'a, olağanüstü aşk hikâyesini, kimliğini, yaratıcılığını ve sınırsız olasılıkları anlatıyor.
- Video Language:
- English
- Team:
- closed TED
- Project:
- TEDTalks
- Duration:
- 21:04
Eren Gokce approved Turkish subtitles for My daughter, my wife, our robot, and the quest for immortality | ||
Eren Gokce accepted Turkish subtitles for My daughter, my wife, our robot, and the quest for immortality | ||
Eren Gokce edited Turkish subtitles for My daughter, my wife, our robot, and the quest for immortality | ||
Eren Gokce edited Turkish subtitles for My daughter, my wife, our robot, and the quest for immortality | ||
Mehmet Şeker edited Turkish subtitles for My daughter, my wife, our robot, and the quest for immortality | ||
Mehmet Şeker edited Turkish subtitles for My daughter, my wife, our robot, and the quest for immortality | ||
ilker gül edited Turkish subtitles for My daughter, my wife, our robot, and the quest for immortality | ||
ilker gül edited Turkish subtitles for My daughter, my wife, our robot, and the quest for immortality |