< Return to Video

Dil engelini yıkmak | Tim Doner | TEDxTeen

  • 0:26 - 0:30
    Yaklaşık iki yıl önce,
    New York Times'ta
  • 0:30 - 0:33
    "Genç bir poliglotun serüvenleri" adlı,
  • 0:33 - 0:35
    benim dil öğrenme
    konusundaki tutkumu,
  • 0:35 - 0:38
    sahip olduğum bu tuhaf hobiyi
    anlatan bir makale yayınlandı.
  • 0:38 - 0:40
    Başta bunun harika
    olduğunu düşünmüştüm.
  • 0:40 - 0:42
    Dil öğreniminin daha çok ilgi
    çektiği gerçeğini sevmiştim.
  • 0:42 - 0:46
    Beni birden dünyanın her yerinden
    insanlarla iletişime sokan ve
  • 0:46 - 0:49
    pek de göründüğü gibi insanı izole eden
    bir hobi olmayışı hoşuma gitmişti.
  • 0:49 - 0:52
    Medyanın ilgi odağı
    olarak zaman geçirdikçe
  • 0:52 - 0:55
    hikayemin odak noktası
    değişmeye başladı.
  • 0:55 - 0:57
    Ben her zaman nedeni ve nasılı,
  • 0:57 - 0:59
    neden yabancı dil öğrendiğimi,
  • 0:59 - 1:02
    bunu nasıl yaptığımı
    konuşmakla ilgilenirken
  • 1:02 - 1:06
    medya şovları hikayemi
    sansasyonelleştimek isteyince,
  • 1:06 - 1:09
    olay biraz gösteriye döndü.
  • 1:09 - 1:12
    Yani sonuçta şöyle bir şey oldu,
  • 1:12 - 1:15
    "Merhaba, bugün 20 dilde akıcı konuşabilen
  • 1:15 - 1:17
    17 yaşındaki Timothy Doner ile birlikteyim.
  • 1:17 - 1:18
    Ah, özür dilerim.
  • 1:18 - 1:21
    Aslında sizi tam
    25 dilde aşağılayabilir
  • 1:21 - 1:23
    ve ayrıca bir 10 dilde
    daha akıcı konuşabiliyor.
  • 1:23 - 1:26
    Tim, seyircilerimize
    Müslümanca'da günaydın deyip
  • 1:26 - 1:29
    izledikleri için teşekkür
    etmeye ne dersin?
  • 1:29 - 1:32
    (Gülüşmeler)
  • 1:32 - 1:35
    "Iıı... Arapça'da."
  • 1:36 - 1:40
    (Arapça)
  • 1:40 - 1:41
    "Harika, Tim. Şimdi de Almanca'da
  • 1:41 - 1:43
    kendini tanıtıp, 23 dil konuşabiliyorum
  • 1:43 - 1:45
    de bakalım."
  • 1:45 - 1:47
    "Bu tam olarak doğru değil... Ama..."
  • 1:47 - 1:49
    "Hayır, hayır, sen sadece söyle."
  • 1:50 - 1:58
    (Almanca)
  • 1:58 - 1:59
    "Mükemmel. Şimdi de Çince
  • 1:59 - 2:01
    bir tekerlemeye ne dersin?"
  • 2:01 - 2:02
    (Gülüşmeler)
  • 2:02 - 2:05
    "Şey, Çince
    hakkında konuşabiliriz,
  • 2:05 - 2:07
    bilirsiniz, bugünlerde bir sürü
    Amerikalı Çince öğreniyor
  • 2:07 - 2:09
    ve bence bu çok önemli bir şey."
  • 2:09 - 2:10
    "Hayır, hayır, hayır.
    Sadece bir tekerleme söyle."
  • 2:10 - 2:13
    (Gülüşmeler)
  • 2:13 - 2:19
    (Çince)
  • 2:19 - 2:20
    "Ah bu çocuk! Tim, bir başka Çince
  • 2:20 - 2:22
    tekerlemeye ne dersin?"
  • 2:22 - 2:23
    "Söylememeyi tercih ederim,
  • 2:23 - 2:25
    ama Çin hakkında konuşabiliriz.
  • 2:25 - 2:27
    Dil öğrenerek kazanabileceğiniz bir sürü şey var.
  • 2:27 - 2:29
    "Ah Tim, üzgünüm.
    Zamanımız doldu."
  • 2:29 - 2:31
    (Kahkahalar)
  • 2:31 - 2:37
    (Alkışlar)
  • 2:38 - 2:39
    "Şimdi neden seyircilerimize
  • 2:39 - 2:41
    Türkçe hoşçakal demiyorsun
  • 2:41 - 2:42
    ve hemen sonra burda olacağız."
  • 2:42 - 2:44
    "Daha hiç önemli
    bir konuda konuşmadık yalnız."
  • 2:44 - 2:46
    "Ama Türkçe lütfen."
  • 2:46 - 2:52
    (Türkçe)
  • 2:52 - 2:53
    "Ne çocuk ama, değil mi,
  • 2:53 - 2:55
    hiç kız elde edecek mi bakalım..."
  • 2:55 - 2:59
    (Kahkahalar)
  • 2:59 - 3:01
    "Şimdi kaykay yapan mayolu
  • 3:01 - 3:03
    bir buldog için bizimle kalın."
  • 3:03 - 3:05
    (Kahkahalar)
  • 3:05 - 3:11
    (Alkışlar)
  • 3:11 - 3:14
    Bu komik olduğu kadar,
  • 3:14 - 3:16
    hikayem yayınladığı gibi
  • 3:16 - 3:18
    oldukça büyük iki
    sorunu da öne çıkardı.
  • 3:18 - 3:19
    Şahsen,
  • 3:20 - 3:22
    dil öğrenimi şimdi sanki
  • 3:22 - 3:25
    bir görev haline geliyor
    gibi hissediyordum.
  • 3:25 - 3:27
    Birden sıkı bir
    şekilde organize edilmesi
  • 3:27 - 3:29
    gereken bir şey gibi hissettirdi.
  • 3:29 - 3:31
    Bölümlere ayrılıp rasyonalize edilmesi,
  • 3:31 - 3:33
    somut bir sayıyla ifade
    edilmesi gereken bir şey.
  • 3:33 - 3:35
    X dil konuşuyorum.
  • 3:35 - 3:37
    Y dil biliyorum.
  • 3:37 - 3:38
    Her zaman yaptığımın,
  • 3:38 - 3:40
    yani sırf eğlencesine dil öğrenmenin tam tersi.
  • 3:41 - 3:42
    İnsanlarla iletişim
    kurmayı öğrenmek,
  • 3:42 - 3:44
    yabancı kültürleri öğrenmek.
  • 3:44 - 3:47
    Daha ileri bir seviyede, bir dil konuşmanın
  • 3:47 - 3:49
    veya bir dil bilmenin değeri düşürüldü.
  • 3:49 - 3:52
    Eğer bugün TEDxTeen'de
    size bir şeyler katacaksam,
  • 3:52 - 3:54
    o şudur ki; bir dil bilmek,
  • 3:54 - 3:57
    bir sözlükten birkaç kelime
    bilmekten daha fazlasıdır.
  • 3:57 - 3:58
    Birine lavabonun
    yerini sorabilmekten
  • 3:58 - 4:00
    veya saatin kaç
    olduğunu söylemekten
  • 4:00 - 4:02
    çok daha fazlasıdır.
  • 4:02 - 4:04
    Ama kendimi geçiyorum.
  • 4:05 - 4:07
    Benim öyküme
    aşina olmayanlar için,
  • 4:07 - 4:08
    belki de bir çoğunuz poliglot
  • 4:08 - 4:10
    kelimesinin anlamını
    bilmiyorsunuzdur,
  • 4:10 - 4:12
    ki bu oldukça garip.
  • 4:14 - 4:16
    Buradan başladım.
  • 4:17 - 4:20
    Bu ufaklık ben oluyorum,
    tahminen 2001 yılı.
  • 4:20 - 4:22
    Ve bu da benim dil öğrenme
    yolculuğumun başlangıcı.
  • 4:22 - 4:24
    Aslında daha dil
    öğrenmeden önce,
  • 4:24 - 4:25
    ben bir oyuncuydum.
  • 4:25 - 4:28
    Ve her zaman aksanlar
    konusunda biraz yeteneğim olmuştur.
  • 4:28 - 4:30
    Radyo veya TV reklamları için
  • 4:30 - 4:32
    seçmelere giderdim
  • 4:32 - 4:34
    ve Austin Powers taklidi yapardım.
  • 4:34 - 4:36
    Şimdi yapmayacağım.
  • 4:37 - 4:40
    (Kahkahalar)
  • 4:40 - 4:41
    Bazen de Simpson'lardan
  • 4:41 - 4:43
    Apu'yu taklit ederdim.
  • 4:43 - 4:45
    Aslında bir keresinde seçmelerde
    benden gitmemi istemişlerdi,
  • 4:45 - 4:47
    çünkü bana peltek küçük bir çocuk
    gibi konuşmamı söylediler
  • 4:47 - 4:49
    ve ben de Fransız aksanıyla
    Darth Vader yapmak istemiştim.
  • 4:49 - 4:53
    (Kahkahalar)
  • 4:53 - 4:56
    Ama bu bana sesleri
    nasıl analiz edeceğimin
  • 4:56 - 4:58
    temelini öğretti.
  • 4:58 - 5:00
    Yabancı bir aksanı veya
  • 5:00 - 5:01
    söz kalıplarını nasıl kapacağımı
  • 5:01 - 5:03
    ve onunla nasıl yaşayacağımı.
  • 5:03 - 5:05
    Şimdi biraz ileri saralım,
  • 5:05 - 5:07
    3. sınıfta falanım
  • 5:07 - 5:09
    ve ilk kez Fransızca
    öğrenmeye başladım.
  • 5:09 - 5:10
    Ama altı ay sonra,
  • 5:10 - 5:12
    hatta iki yıl sonra bile
  • 5:12 - 5:13
    kimseyle konuşamıyordum.
  • 5:13 - 5:15
    Fransızca sadece
    okuldaki derslerden biriydi
  • 5:15 - 5:17
    ve size dirsek, diz,
    kemik, ayakkabı bağcığı
  • 5:17 - 5:19
    gibi kelimeleri
    söyleyebilmeme rağmen
  • 5:20 - 5:23
    kimseyle akıcı bir
    diyalog kuramadım.
  • 5:24 - 5:26
    Biraz daha ileri saralım.
  • 5:26 - 5:27
    Yedinci sınıfta
    Latinceye başladım.
  • 5:27 - 5:29
    Latince tabi ölü bir dil
  • 5:29 - 5:31
    ve Latince öğrenirken gerçekten
  • 5:31 - 5:32
    dili nasıl analiz edeceğinizi,
  • 5:32 - 5:35
    dili nasıl kurallarıyla bir sistem
    ve bir bulmacanın parçası gibi
  • 5:35 - 5:36
    göreceğinizi öğreniyorsunuz.
  • 5:36 - 5:37
    Bu harikaydı
  • 5:37 - 5:40
    ama yine de dil bana
    göre değil gibi hissediyordum.
  • 5:40 - 5:43
    Şimdi birazcık daha ileri alalım.
  • 5:43 - 5:44
    13 yaşlarındayım
  • 5:44 - 5:45
    ve İsrail-Filistin
    çatışması hakkında
  • 5:45 - 5:47
    daha fazla bilgi edinmekle ilgiliyim.
  • 5:47 - 5:48
    İbranice çalışmaya başladım.
  • 5:48 - 5:49
    Bunu yapabilmemin
    hiçbir yolu yoktu.
  • 5:49 - 5:52
    Ne yapmam gerektiğini
    hiç bilmiyordum.
  • 5:52 - 5:54
    Ben de çokça Rap müzik dinledim.
  • 5:54 - 5:57
    Sözleri ezberledim, söyledim
  • 5:57 - 5:59
    ve ana dili İbranice
    olanlarla konuşmaya çalıştım.
  • 5:59 - 6:01
    Haftada bir, ayda bir
  • 6:01 - 6:04
    ve adım adım daha da fazla
  • 6:03 - 6:05
    anladığımı fark ettim.
  • 6:05 - 6:07
    Ana dilimmiş gibi telaffuz edemiyordum.
  • 6:07 - 6:09
    Pek anlaşılır konuşamıyordum ve
  • 6:09 - 6:10
    kesinlikle grameri de bilmiyordum.
  • 6:10 - 6:13
    Ama okulda asla
    yapamadığımı yapmıştım.
  • 6:13 - 6:15
    Bir dilin temelini
  • 6:15 - 6:16
    tamamen kendi kendime kavramıştım.
  • 6:17 - 6:18
    Birazcık daha ilerleyelim.
  • 6:19 - 6:20
    14 yaşındayken,
    9. sınıfa geçmeden,
  • 6:20 - 6:22
    bir yaz programında
    Arapça'ya başladım.
  • 6:22 - 6:24
    2010 yazı bu.
  • 6:24 - 6:26
    Bir ay sonra
    sorunsuz bir şekilde
  • 6:26 - 6:27
    okuyup yazabildiğimi anladım.
  • 6:27 - 6:28
    Resmi dilin temelini
  • 6:28 - 6:30
    ve başlıca ağızlarından
    birini öğrenmiştim.
  • 6:30 - 6:32
    Ve bu beni dillerle bir hobi olarak
  • 6:32 - 6:34
    uğraşabileceğim gerçeğiyle
    ilgilenmeye itti.
  • 6:35 - 6:39
    Böylece, sonunda tarihler
    24 Mart 2011'i gösterdi.
  • 6:39 - 6:41
    Bende berbat bir uykusuzluk hastalığı var.
  • 6:41 - 6:42
    Gramer kitaplarını kullanarak
  • 6:42 - 6:44
    veya TV şovları izleyerek
  • 6:44 - 6:46
    giderek daha fazla dil öğrenmek,
  • 6:46 - 6:48
    -- örneğin Arapça veya İbranice'yi --
  • 6:48 - 6:51
    zamanımı idare etmenin
    bir yolunu buldum.
  • 6:51 - 6:56
    Böylece o gece, gecenin
    köründe hala uyanıkken
  • 6:56 - 6:59
    kendimi bilgisayarımda
    Arapça konuşurken kaydettim,
  • 6:59 - 7:00
    altyazı ekledim
  • 7:00 - 7:01
    ve "Tim Arapça Konuşuyor" başlığıyla
  • 7:01 - 7:03
    YouTube'a yükledim.
  • 7:03 - 7:05
    (Arapça)
  • 7:05 - 7:07
    Ertesi gün yine aynısını yaptım.
  • 7:07 - 7:08
    (İbranice)
  • 7:08 - 7:09
    Tim İbranice Konuşuyor.
  • 7:09 - 7:12
    Ve baktığımda,
    yorumlar inanılmazdı.
  • 7:12 - 7:14
    "Vay canına, daha önce hiç bir Amerikalının
    Arapça konuştuğunu görmemiştim."
  • 7:14 - 7:15
    gibi yorumlar aldım.
  • 7:15 - 7:19
    (Kahkahalar)
  • 7:19 - 7:22
    Onları suçlayabilir misiniz?
  • 7:23 - 7:26
    Bunun yanında "Sanırım şuradaki sesli
    harflerini düzeltmelisin."
  • 7:26 - 7:28
    veya "Bu kelime şöyle telaffuz ediliyor galiba."
  • 7:28 - 7:29
    gibi şeyler de vardı.
  • 7:29 - 7:32
    Birdenbire dil öğrenimi
    bir kitabın ıssız sayfalarından
  • 7:32 - 7:33
    ya da bilgisayar ekranımdan
  • 7:33 - 7:35
    dünyaya ulaştı.
  • 7:36 - 7:38
    Bundan sonra bağlandım.
  • 7:38 - 7:40
    Etkileşimde bulunabileceğim
    bir konuşmacı topluluğu
  • 7:40 - 7:43
    ve aslında öğrenmek istediğim
    herhangi bir dil için bir öğretmenim
  • 7:43 - 7:45
    veya sohbet edebileceğim insanlar vardı.
  • 7:45 - 7:47
    Size hemen bir
    montajını göstereyim.
  • 7:48 - 7:54
    Video:[Arapça] Arapça öğrenmeye
    yaklaşık 6 ay önce başladım,
  • 7:54 - 7:57
    Bu... bir, iki, üç, dört...
  • 7:58 - 8:00
    belki dört gün önce başladı.
  • 8:01 - 8:06
    Aslında okuma ve yazma
    Arapça'da daha kolay gibi.
  • 8:06 - 8:10
    Kesinlikle Ojibva Dili'ni zor buluyorum!
  • 8:10 - 8:14
    Ama evvelki gün eve geldim
  • 8:14 - 8:18
    Telaffuzum nasıl?
    Çok teşekkürler!
  • 8:18 - 8:22
    İyi günler!
    Hoşçakalın!
  • 8:24 - 8:29
    (Alkışlar)
  • 8:29 - 8:30
    Bu benim dünyaya ulaşma
  • 8:30 - 8:31
    yöntemim haline geldi.
  • 8:31 - 8:33
    Ama bu dilleri öğrendikçe
  • 8:33 - 8:34
    bir dizi engelle karşılaştım.
  • 8:34 - 8:37
    İlk olarak, kendi başıma nasıl
    öğreneceğimi hiç bilmiyordum.
  • 8:37 - 8:38
    Aslında çoğunuza,
    gelecek aya kadar Peştunca
  • 8:38 - 8:40
    öğrenmek zorunda olduğunuz söylense
  • 8:40 - 8:41
    ne yapacağınızı bilemezdiniz.
  • 8:41 - 8:43
    Ben de denedim.
  • 8:44 - 8:46
    İşte bir örnek.
  • 8:46 - 8:49
    Latince dersimde, Cicero'nun
  • 8:49 - 8:51
    "Loci Yöntemi"
    dediği bir şey okudum,
  • 8:51 - 8:52
    teknik olarak Locurum.
  • 8:52 - 8:55
    Ama bu ipuçları
    aldığınız bir tekniktir.
  • 8:55 - 8:56
    Diyelim ki bir listeden
  • 8:56 - 8:58
    10 kelime öğrenmek istiyorsunuz.
  • 8:58 - 8:59
    Bu kelimelerin her birini alıp
  • 8:59 - 9:01
    toplu halde ezberlemektense
  • 9:01 - 9:02
    onları mekansal
    hafızanızda birleştiriyorsunuz.
  • 9:02 - 9:04
    Demek istediğim şu.
  • 9:04 - 9:06
    Burası Union Meydanı.
  • 9:06 - 9:07
    Her gün gittiğim bir yer.
  • 9:07 - 9:08
    Gözlerimi kapatırsam
  • 9:08 - 9:10
    çok canlı bir şekilde
    tasavvur edebilirim.
  • 9:10 - 9:13
    Kendimi Union Meydanı'nda
    yürürken hayal ediyorum
  • 9:13 - 9:15
    ve zihnimde karşılığı
    olan her noktayı
  • 9:15 - 9:17
    bir kelimeyle bağdaştırıyorum.
  • 9:19 - 9:20
    Şimdi size göstereceğim.
  • 9:20 - 9:22
    Park Avenue'de yürüyorum
  • 9:22 - 9:24
    ve "iku" Japonca'da
    "yürümek"tir.
  • 9:24 - 9:25
    Biraz daha ilerleyip
    sağa dönüyorum;
  • 9:25 - 9:28
    "suwaru" yapabileceğim bir
    yerde basamaklara oturuyorum.
  • 9:28 - 9:30
    Tam kuzeyde
    George Washington'un
  • 9:30 - 9:32
    eskiden çeşme olduğunu
    sandığım bir heykeli var;
  • 9:32 - 9:33
    yani "nomu", "içmek".
  • 9:33 - 9:36
    Hemen sağda "kiru" yapabileceğiniz,
    yani "kesebileceğiniz" bir ağaç var.
  • 9:36 - 9:37
    Barnes & Noble için
    kuzeye giderseniz
  • 9:37 - 9:39
    "yomu" yapabilirsiniz,
    yani "okuyabilirsiniz".
  • 9:39 - 9:42
    Karnım açsa ve en sevdiğim
    falafelciye gitmek istiyorsam,
  • 9:42 - 9:45
    bir blok batıya gidebilirim;
    böylece "taberu" yani "yiyebilirim".
  • 9:45 - 9:47
    Bir taneyi atladım.
  • 9:47 - 9:49
    Pekala, 10'da 8.
    Fena değil!
  • 9:50 - 9:51
    Çoğu zaman bu
    gibi yöntemleri denemenin
  • 9:51 - 9:53
    dil öğrenimi çok daha etkileşimli
  • 9:53 - 9:56
    bir hale getirdiğini anladım.
  • 9:56 - 9:58
    Daha iyi hatırlayabildiğim
    ve daha çok eğlendiğim
  • 9:58 - 9:59
    bir şey haline getirdi.
  • 9:59 - 10:00
    Belki bu size göre değildir.
  • 10:00 - 10:02
    İşte başka bir tane.
  • 10:03 - 10:04
    Birçok insan sık sık soruyor bana,
  • 10:04 - 10:06
    aynı anda bu kadar
    çok dil çalışıyorsun,
  • 10:06 - 10:07
    nasıl birbirine
    karıştırmıyorsun?
  • 10:07 - 10:09
    Ya da nasıl bu kadar
    çok kelime öğreniyorsun?
  • 10:09 - 10:10
    İspanyolca "masa"
    kelimesini öğreniyorum
  • 10:10 - 10:12
    ve kitaba karşılık olan sözcük
    diğer kulağıma geliyor.
  • 10:12 - 10:14
    Yaptığım şey onları kucaklamak.
  • 10:14 - 10:16
    Mesela,
  • 10:16 - 10:18
    şu üç Endonezce
    kelimeyi ele alalım.
  • 10:18 - 10:20
    Bunlar aslında öğrendiğim
    ilk 50 kelime arasındaydı.
  • 10:20 - 10:22
    "Kepala", "Kabar", "Kantor".
  • 10:22 - 10:24
    Kelime anlamı olarak birbiriyle
    bağlantısız kelimeler.
  • 10:24 - 10:25
    "Kepala" baş demek.
  • 10:25 - 10:26
    "Kabar" haber demek.
  • 10:26 - 10:27
    "Kantor" ise ofis.
  • 10:27 - 10:30
    Ama hepsi benzer okunuyor,
    "K" ve "A". Öyle değil mi?
  • 10:30 - 10:32
    Yani yapacağım şey şu,
  • 10:32 - 10:35
    yakın sesli kelimeleri bir
    grup halinde ezberleyeceğim.
  • 10:35 - 10:37
    Böylece Endonezce
    "Kepala" kelimesini duyarsam,
  • 10:37 - 10:39
    otomatikmen "Kebar" ve
    "Kentor" kelimeleri aklıma gelir.
  • 10:39 - 10:42
    Arapça'da da öyle,
    "İktisat", "İstiklal", "Sükut"
  • 10:42 - 10:43
    Bu üç sözcük bağlantısız.
  • 10:43 - 10:45
    Biri ekonomi, biri bağımsızlık, biri ise düşüş.
  • 10:45 - 10:47
    Ama birini duyarsam, tetikler...
  • 10:47 - 10:51
    (Kahkahalar)
  • 10:51 - 10:53
    diğerlerini tetikler.
  • 10:53 - 10:55
    Aynı şey İbranice'de de,
  • 10:55 - 10:56
    (İbranice)
  • 10:56 - 10:59
    Bunlar geri dönmek,
    hatırlamak ve parlamak olsa bile.
  • 10:59 - 11:01
    Ya da Farsça'da
    -ki bunlar bağlantılı.
  • 11:01 - 11:02
    Ben eğer "Pedar"
    kelimesini duyarsam,
  • 11:02 - 11:03
    baba anlamına gelen,
  • 11:03 - 11:05
    kendiliğinden aklıma
  • 11:05 - 11:07
    "Mada", "Barodar", "Dokhtar"
  • 11:07 - 11:09
    yani anne, erkek kardeş,
    kız evlat kelimeleri gelir.
  • 11:09 - 11:10
    Bu, yöntemlerden sadece biri
  • 11:10 - 11:13
    ve bu sizi bir dilde
    akıcı yapacak demiyorum
  • 11:13 - 11:14
    ama bu, o engelleri aşma
  • 11:14 - 11:16
    yollarımdan biri oldu.
  • 11:17 - 11:18
    Merak ediyor olabilirsiniz,
  • 11:19 - 11:20
    bunun yapmanın amacı ne diye.
  • 11:21 - 11:23
    Neden New York'ta yaşıyorken
  • 11:23 - 11:24
    Peştunca veya Ojibva Dili öğrenesin ki?
  • 11:24 - 11:27
    Bunun bir mantığı var.
  • 11:27 - 11:29
    Aslında hayatım boyunca
    New York'ta yaşadım
  • 11:29 - 11:31
    ve hep bir günde
    duyulabilecek
  • 11:31 - 11:33
    dil sayısına şaşırmışımdır.
  • 11:33 - 11:36
    Sokakta yürürken Çince veya
    İspanyolca tabelalar görüyorum.
  • 11:36 - 11:39
    Rus kitapçılar, Hint restoranları,
    Türk hamamları.
  • 11:39 - 11:41
    Ama bunca dilsel
    çeşitliliğe rağmen
  • 11:41 - 11:43
    genel Amerikan kültürü
  • 11:43 - 11:45
    kararlı bir şekilde
    tek lisanlı kalıyor.
  • 11:45 - 11:46
    Ve eğer bunun doğru
    olmadığını düşünüyorsanız
  • 11:46 - 11:50
    Coca-Cola Super Bowl
    videosuna gelen tepkilere bakın.
  • 11:51 - 11:54
    Dil öğrenimiyle
    daha da vakit geçirdikçe
  • 11:54 - 11:56
    New York'ta kendi
    öğrenci topluluğum
  • 11:56 - 11:58
    olduğunu anladım.
  • 11:58 - 11:59
    Arka mahallelere gittim
  • 11:59 - 12:02
    ve en kibar şekliyle, kendimden utandım.
  • 12:02 - 12:04
    Her gün insanlarla
    konuşmaya çalışıyorum,
  • 12:04 - 12:05
    bir şeyler hakkındaki
    görüşlerini alıyorum
  • 12:05 - 12:07
    ve yeni dil yeteneklerimi kullanıyorum.
  • 12:07 - 12:09
    Video: (Rusça) Adın ne?
    -Natan.
  • 12:09 - 12:11
    Natan.
    -İyi günler.
  • 12:11 - 12:12
    Adın ne?
  • 12:12 - 12:14
    Ben Tim.
  • 12:14 - 12:16
    Tanıştığımıza memnun oldum.
  • 12:16 - 12:17
    Tanıştığımıza memnun oldum.
  • 12:17 - 12:18
    Nerelisin?
  • 12:18 - 12:20
    (Urduca) Bu kitap bizzat
  • 12:20 - 12:22
    Kudretullah Şahab tarafından yazıldı.
  • 12:24 - 12:25
    "Nawist" ne demek?
  • 12:26 - 12:28
    Bunun anlamı, yazar kendi hayatını yazmış.
  • 12:30 - 12:33
    Ah, tamam, Hod-Navist (kendini-yazma),
  • 12:33 - 12:34
    Farsça'daki hod-nevaştan'dan!
  • 12:34 - 12:36
    Belki de çok kez İngilizce
    kullanmak zorundasınız,
  • 12:36 - 12:37
    belki de konuşurken
  • 12:37 - 12:39
    çok da ilginç değilsiniz,
  • 12:39 - 12:40
    ama mesele
    sizin oraya gitmeniz
  • 12:40 - 12:42
    ve kendinizi
    ortaya koymanız.
  • 12:42 - 12:43
    Çok da iyi Urduca
    konuşmuyorum,
  • 12:43 - 12:44
    birazcık garip
    bir konuşmaydı,
  • 12:44 - 12:48
    ama o konuşmadan yeni bir
    kelime öğrendim: "Khod-Nawist"
  • 12:48 - 12:50
    Artık unutmam.
  • 12:50 - 12:53
    Devam edelim,
    yine merak edebilirsiniz,
  • 12:53 - 12:55
    bunu yapmaktaki amaç nedir?
  • 12:55 - 12:57
    Ve ben de insanlara
    sıkça çeşitli nedenlerimi
  • 12:57 - 12:58
    açıklamaya çalışıyorum ama çoğu kez
  • 12:58 - 13:01
    Nelson Mandela'dan bu sözün
  • 13:01 - 13:02
    en iyi açıklama
    olduğunu hissediyorum.
  • 13:02 - 13:04
    "Bir insanla anladığı
    bir dilde konuşursanız
  • 13:04 - 13:06
    bu onun aklına hitap eder.
  • 13:06 - 13:09
    Onunla kendi dilinde konuşursanız,
    bu onun kalbine hitap eder."
  • 13:09 - 13:10
    Yani dil ile kültür,
  • 13:10 - 13:12
    dil ile düşünce arasında
  • 13:12 - 13:14
    muazzam bir bağlantı
  • 13:14 - 13:16
    görmeye başladım.
  • 13:16 - 13:18
    Açıkçası, örneğin Farsça
    öğrenmek istiyorsanız,
  • 13:18 - 13:21
    bir sözlük alıp da "Nasıl
    teşekkür edebileceğimi,
  • 13:21 - 13:22
    'Bu ne kadar?' demeyi ve
  • 13:22 - 13:24
    nasıl 'Hoşçakal' deneceğini
    biliyorum," dersiniz.
  • 13:24 - 13:25
    "Bakın Farsça konuşuyorum."
  • 13:25 - 13:28
    Muhtemelen hayır,
    hadi görelim.
  • 13:28 - 13:31
    Aslında, bir İran kitapçısından
    bir şey almak isterseniz,
  • 13:31 - 13:33
    "Bu ne kadar?"
    diye sorabilirsiniz.
  • 13:33 - 13:35
    Genelde size şunu söylerler:
  • 13:35 - 13:36
    "Ghabeli nadareh."
  • 13:37 - 13:38
    Bu "değersiz" anlamına gelir.
  • 13:38 - 13:40
    (Gülüşmeler)
  • 13:40 - 13:42
    Aslında bu "Taaraf" adı verilen
  • 13:42 - 13:45
    iki kişinin konuşurken birbirlerinden
    daha mütevazi davranmaya çalıştığı
  • 13:45 - 13:47
    kökleşmiş bir kültürel uygulamadır.
  • 13:47 - 13:49
    Eğer kitap almaya gidersem
  • 13:49 - 13:51
    onun bana "beş dolar"
    demesi kaba bir harekettir.
  • 13:51 - 13:52
    Şöyle demeli; "Bu değersiz, lütfen.
  • 13:52 - 13:54
    Çok yakışıklısın,
    çok yeteneklisin
  • 13:54 - 13:55
    her neysen."
  • 13:55 - 13:56
    (Gülüşmeler)
  • 13:56 - 13:58
    "Bedavaya al, çok alçakgönüllüyüm,
    bedavaya al."
  • 13:59 - 14:01
    (Gülüşmeler)
  • 14:01 - 14:04
    Ya da şunun gibi
    bir ifade bulabilirsiniz:
  • 14:04 - 14:06
    Birine teşekkür
    etmek istiyorsanız,
  • 14:06 - 14:07
    minnettarlığınızı
    göstermeye veya
  • 14:07 - 14:09
    "tanıştığıma memnun oldum"
    demeye çalışıyorsanız,
  • 14:09 - 14:11
    "Farsça nasıl teşekkür
    edeceğimi biliyorum,
  • 14:11 - 14:12
    Farsça biliyorum," diyebilirim.
  • 14:12 - 14:13
    Belki de öyle değil.
  • 14:13 - 14:16
    Aslında İranlılarla konuşurken
    şu ifadeyi duydum.
  • 14:16 - 14:17
    "Ghorbanet beram."
  • 14:17 - 14:18
    Ki şu anlama gelir,
  • 14:18 - 14:20
    "Sizin için hayatımı
    feda edebilir miyim"
  • 14:20 - 14:22
    (Gülüşmeler)
  • 14:23 - 14:24
    Yine, şiirsel,
  • 14:24 - 14:27
    aşırı duygusal diyebilirsiniz,
  • 14:28 - 14:32
    ama bu kültürü anlamak için gerçekten
    kavramanız gereken bir şey.
  • 14:33 - 14:34
    Bunu çok abartmak istemiyorum,
  • 14:34 - 14:36
    çünkü bir düşünün,
    İngilizce'de de bu var.
  • 14:36 - 14:38
    Birine "nasılsın?"
    diye sorarsanız
  • 14:38 - 14:39
    ne duymayı beklersiniz?
  • 14:39 - 14:40
    "İyiyim"
  • 14:40 - 14:42
    Başka bir şey söylerseniz,
    ilgilenmiyorum.
  • 14:42 - 14:43
    (Gülüşmeler)
  • 14:43 - 14:44
    Ama hep yapıyoruz.
  • 14:44 - 14:45
    Birisi hapşırdığında
  • 14:45 - 14:46
    "Tanrı seni korusun" diyoruz,
  • 14:46 - 14:48
    artık hiç dini anlamları
    olmadığı halde.
  • 14:48 - 14:50
    Değil mi?
  • 14:52 - 14:55
    Bir çok dilbilimcinin,
    lisanın kendiliğinden
  • 14:55 - 14:57
    düşünme tarzınızı
    etkilemediğine
  • 14:57 - 14:59
    inanması ilginç.
  • 14:59 - 15:01
    Doğru. Sizi bir matematik
    dehası yapacak bir dil yok.
  • 15:01 - 15:03
    Mantık problemlerini anlamayı
  • 15:03 - 15:05
    imkansız kılacak bir dil yok.
  • 15:05 - 15:08
    Ama dil ve kültür
    arasında gerçek bir bağ var.
  • 15:08 - 15:09
    Size bir kültürün zihniyetini
  • 15:09 - 15:12
    anlatabilecek bir sürü dil var.
  • 15:12 - 15:14
    Ve aslına bakarsanız, dünyada
  • 15:14 - 15:16
    her iki haftada
    bir dil daha ölüyor.
  • 15:16 - 15:18
    Artık kimse o
    dili konuşmuyor.
  • 15:18 - 15:20
    Savaş yüzünden,
    kıtlık yüzünden,
  • 15:20 - 15:22
    çoğu kez sırf
    asimilasyon yüzünden.
  • 15:22 - 15:24
    Belki benim için
    ana dilimi konuşmaktansa
  • 15:24 - 15:26
    diyelim ki Arapça
    konuşmak daha kolay.
  • 15:26 - 15:29
    Veya Amazon'dan
    bir kabiledenim,
  • 15:29 - 15:30
    yaşam alanım yok edildi
  • 15:30 - 15:33
    ve Portekizce öğrenmek
    bana daha mantıklı geliyor,
  • 15:33 - 15:34
    dolayısıyla kültürümü kaybetmek.
  • 15:35 - 15:36
    Bir düşünün.
  • 15:36 - 15:38
    Tam iki ay sonra 1 Nisan.
  • 15:38 - 15:40
    Çoğunuz için
    o gün stresli olabilir,
  • 15:40 - 15:41
    çünkü ödev teslim gününüz
  • 15:41 - 15:43
    veya kiranızın ödeme günü.
  • 15:43 - 15:44
    Ama dünyadaki iki topluluk için,
  • 15:44 - 15:47
    iki kültür için bu
    lisanlarının ölümü demek.
  • 15:47 - 15:50
    Mitolojilerinin ölümü,
    tarihlerinin, kültürlerinin.
  • 15:50 - 15:52
    Dünyaya bakış açılarının.
  • 15:52 - 15:55
    Yine de, sizin
    İspanyolcanızı tazelemeniz,
  • 15:55 - 15:56
    Japonca derslerinize gitmeniz
  • 15:56 - 15:59
    dillerin ölümünü durdurmayacak.
  • 15:59 - 16:03
    Ama durduracak olan şu ki,
    dillerin kendi manası içinde,
  • 16:03 - 16:06
    özünde kültürel bir
    hayat felsefesini temsil ettiği
  • 16:06 - 16:09
    fikrine zihninizi açmak.
  • 16:09 - 16:11
    Ve eğer bugün TEDxTeen'de size
    bir şeyler katacaksam,
  • 16:11 - 16:13
    o şudur,
  • 16:13 - 16:15
    sözcükleri kolayca
    tercüme edebilirsiniz
  • 16:15 - 16:17
    ama anlamı bütünüyle
    çeviremezsiniz.
  • 16:17 - 16:19
    Teşekkür ederim.
  • 16:19 - 16:22
    (Alkışlar)
Title:
Dil engelini yıkmak | Tim Doner | TEDxTeen
Description:

Bu konuşmada, Timothy Doner, 17 yaşındaki bir hiperpoliglot, medyayla olan maceralarını ve dil öğrenmenin zorluklarını aşmasını sağlayan başlıca hususları paylaşarak bizi kendisinin dil öğrenme yolculuğuna çıkarıyor. Yalnızca dili değil, dilin yansıttığı kültürü de öğrenmeye teşvik ediyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDxTalks
Duration:
16:27

Turkish subtitles

Revisions