< Return to Video

Bazı Kelimeler Gerçekten Çok Güzel | Onur Ertuğrul | TEDxIstanbul

  • 0:05 - 0:12
    Onur Ertuğrul
    Lûgat365
  • 0:21 - 0:23
    Biz iki kişiyiz.
  • 0:23 - 0:25
    Eşim Banu.
    Ben Onur.
  • 0:25 - 0:27
    Muvaffak olabildiğim ölçüde size
  • 0:27 - 0:30
    kelimelere inanmamızın
    hikâyesini anlatmaya çalışacağım.
  • 0:31 - 0:35
    Ben ekibin kolay inananıyım.
  • 0:35 - 0:36
    Çok kolay heyecanlanırım.
  • 0:36 - 0:38
    Yeni bir şey öğrenince gözlerim parlar.
  • 0:38 - 0:40
    Yani hemen her konuda
    harekete geçmeye inanırım.
  • 0:40 - 0:42
    Çünkü hareketin her zaman
  • 0:42 - 0:45
    güzelliği beraberinde
    getireceğine inanırım.
  • 0:45 - 0:48
    Eşim Banu o benim gibi değil ama.
    O çok temkinlidir.
  • 0:48 - 0:50
    Exel gibi insandır kendisi.
  • 0:50 - 0:52
    (Gülüşmeler)
  • 0:52 - 0:54
    O benimi gibi öyle kolay heyecanlanmaz,
  • 0:54 - 0:56
    her zaman ayakları yere bassın ister.
  • 0:57 - 1:01
    Şimdi öncelikle bizim,
    yani Lûgat365 hesabını
  • 1:01 - 1:03
    zaten çoğunuz biliyorsunuzdur
    diye varsayıyorum.
  • 1:04 - 1:06
    Çok daha eskiden birkaç
    ay önce keşfettğimiz
  • 1:06 - 1:10
    birkaç benim kişisel tweetimi
    göstermek istiyorum.
  • 1:11 - 1:15
    Bu tweet 2009 yılında yazmıştım,
    7 yıl önce.
  • 1:15 - 1:19
    ‘’Aman yarabbim ne güzel kelimeler var:
    muhatap, harfiyen, kasımpatı, karınca,
  • 1:19 - 1:22
    farkındalık, müstesna,
    hicazet, Zimbabwe…’’
  • 1:22 - 1:25
    Zimbabwe garip, o değişik bir kafaydı.
  • 1:25 - 1:28
    22.35 akşam on buçuk gibi yazmışım.
  • 1:28 - 1:30
    (Gülüşmeler)
  • 1:30 - 1:32
    Bir de hicazet diye bir kelime
    maalesef yok.
  • 1:34 - 1:36
    İcazet demek istemişimdir
    diye varsayıyorum.
  • 1:36 - 1:39
    Bir tane daha tweet,
    2012'de yazmışım.
  • 1:39 - 1:43
    ''teşebbüs çok güzel bir kelime ama
    müteşebbis daha da harika''
  • 1:44 - 1:46
    Müteşebbis değil ama teşebbüs
  • 1:46 - 1:48
    Lûgat365’in ilk kelimesi olacaktı
    yıllar sonra.
  • 1:48 - 1:50
    Ama bu arada bu
    tweetlerden daha geçenlerde
  • 1:50 - 1:52
    tamamen tesadüfen haberdar olduk.
  • 1:52 - 1:53
    Biz de bilmiyorduk böyle bir,
  • 1:53 - 1:56
    yani bu hikâyenin böyle bir mazisinin
    olduğundan haberdar değildik.
  • 1:56 - 1:59
    Son bir tweet daha göstereceğim,
    2010'da yazmışım.
  • 2:00 - 2:02
    ‘’bilakis ne güzel bi’ kelime.
  • 2:02 - 2:05
    Kızım olursa adını Bilakis koyabilir miyim
    acaba? Bilakis Ertuğrul.’’
  • 2:07 - 2:12
    Bu tweeti yazdıktan 9-10 ay kadar
    sonra oğlum Eren dünyaya geldi.
  • 2:12 - 2:13
    (Gülüşmeler)
  • 2:15 - 2:16
    Olmadı.
  • 2:16 - 2:17
    (Gülüşmeler)
  • 2:17 - 2:21
    Şimdi işte eşim Lûgat365 projesinde
  • 2:22 - 2:25
    emek emek beraber hayata
    geçirdiğim eşim Banu hamile.
  • 2:27 - 2:30
    1 hafta ila 10 gün içinde
    kızımızı bekliyoruz.
  • 2:30 - 2:33
    (Alkış)
  • 2:34 - 2:36
    Ama ''bilakis'' olmayacak ismi,
    ikna edemedim.
  • 2:37 - 2:41
    Yaklaşık iki yıl kadar önce
    biz bu kelime işi diyelim.
  • 2:41 - 2:43
    Bu iş konusunda bir yolculuğa başlarken
  • 2:44 - 2:47
    Banu’nun da heyecanımı
    paylaşmasının sebebi
  • 2:47 - 2:49
    aslında benden ziyade kelimelere ve
  • 2:49 - 2:51
    kelimelerin gücüne inanmasındandı.
  • 2:51 - 2:53
    Biz bu güzel kelimeler --
  • 2:54 - 2:57
    İşte bazı kelimeleri çok güzel
    olarak adlandırılmış değildik ama
  • 2:57 - 3:01
    aramızda bu kelimeleri
    kullanmaktan, yazmaktan
  • 3:01 - 3:04
    ve çevreden duymaktan daha
    çok büyük keyif alıyorduk.
  • 3:05 - 3:07
    Yan masamızda birinin namütenahi
    dediğini duyunca
  • 3:08 - 3:09
    hemen birbirimizi dürtüyorduk.
  • 3:09 - 3:12
    Yani ya da işte 'hemdem' kelimesinin işte
  • 3:12 - 3:15
    'aynı nefesi soluyan' gibi bir etimolojik
    kökeni olduğunu öğrenince
  • 3:15 - 3:18
    gerçekten gözlerimiz doluyordu.
  • 3:19 - 3:23
    2014'ün yazında, yaz sonuna doğru
    bir gün yolda yürürken
  • 3:23 - 3:25
    karşıdan gelen birisinin tişörtünde işte
  • 3:26 - 3:28
    yanlış hatırlamıyorsam
    'Imagine' yazıyordu.
  • 3:28 - 3:32
    Ya dedik hani şu tişört 'tahayyül' yazsa
    ne kadar muhteşem olur diye.
  • 3:32 - 3:33
    Böyle de
  • 3:33 - 3:33
    (Gülüşmeler)
  • 3:33 - 3:35
    heyecan yaşadık.
  • 3:36 - 3:38
    15 dakika kadar sürdü o heyecan.
  • 3:38 - 3:40
    (Gülüşmeler) (Alkış)
  • 3:40 - 3:43
    Çünkü dedik ki ya biz işte üstüne
    sohbet muhabbet,
  • 3:45 - 3:48
    fikir olarak hani güzel bir fikir
    gelmekle beraber dedik ki
  • 3:48 - 3:50
    yani kimin ilgisini çeker
    ki böyle bir fikir,
  • 3:50 - 3:51
    yani böyle bir tişört.
  • 3:51 - 3:55
    Çünkü hani çok kanıksadığımız şekliyle
  • 3:55 - 3:58
    tişörtlerde işte İngilizce yazar,
    işte Fransızca yazar.
  • 3:58 - 4:01
    Daha öykündüğümüz medeniyetlerin diyelim,
  • 4:01 - 4:03
    hani biraz abartı oluyor ama.
  • 4:03 - 4:05
    O tür kelimeler yazar.
  • 4:06 - 4:08
    Biz bu heyecanımız kısa sürede,
  • 4:08 - 4:13
    dedik yani böyle bir şey
    kimsenin ilgisini çekmez.
  • 4:13 - 4:15
    Şimdi nereden duyduğum, kimden,
  • 4:15 - 4:18
    işte kimin anlattığını falan
    hatırlayamadığım bir hikâye anlatacağım.
  • 4:18 - 4:19
    Kısacık.
  • 4:20 - 4:24
    İki ihtiyar bir ağacın gölgesinde
    oturmuş sohbet ediyorlarmış.
  • 4:25 - 4:29
    Biri diğerine ''Duydun mu otomobil
    diye bir şey keşfetmişler,
  • 4:29 - 4:32
    10 günlük yolu artık sadece 1 günde
    gidebilecekmişiz'' demiş.
  • 4:32 - 4:35
    Diğeri de ''muhteşem, peki geri kalan
    9 günde ne yapacakmışız?'' demiş.
  • 4:36 - 4:39
    Ben çok çok seviyorum ve
    çok etkileniyorum bu hikâyeden.
  • 4:39 - 4:41
    Bayağı bizim hepimizin
    hayatının özeti gibi.
  • 4:41 - 4:45
    İletişim çünkü kendinden menkul bir
    şekilde her gün daha da hızlanıyor
  • 4:45 - 4:49
    ve her gün, istisnasız her gün
    bunun propagandasına maruz kalıyoruz.
  • 4:49 - 4:53
    Fakat olması gereken hepimize
    daha çok vakti olması.
  • 4:54 - 4:56
    Fakat yani bu salondaki
    herkes eminim ki
  • 4:56 - 4:59
    hiçbir şeye vakti yok,
    hiçbir şeye yetişemiyor.
  • 5:00 - 5:04
    Hâl böyleyken, bu dünya yani iletişim hızı
    ve gündelik hayatın bu telaşesi,
  • 5:05 - 5:08
    sadece hızlanmak değil,
    aynı zamanda katmerleniyor.
  • 5:08 - 5:10
    Yani katman katman bir hâl alıyor.
  • 5:10 - 5:12
    Çünkü aynı anda hem
    Facebook'ta olmamız lazım,
  • 5:13 - 5:15
    hem whatsapp'ta birisiyle
    konuşmamız lazım,
  • 5:15 - 5:16
    hem evimizin salonundayız,
  • 5:16 - 5:18
    hem Instagram'da bir şey yapıyoruz,
  • 5:18 - 5:19
    hem bir dizi izliyoruz,
  • 5:19 - 5:20
    hem de birisiyle sohbet ediyoruz.
  • 5:20 - 5:23
    Böyle olunca da insanın
    kendini ifade etmesi
  • 5:23 - 5:26
    kendini ya da duygularını ifade etmesi,
    bayağı lüks hâle geliyor.
  • 5:26 - 5:29
    Pratik olduğu ölçüde sadece kabul görüyor.
  • 5:29 - 5:32
    Bu da bizi yeni araçlar keşfetmeye itiyor.
  • 5:33 - 5:37
    Hepimizin yine aşina olduğu
    işte emojiler,
  • 5:37 - 5:42
    smileyler, snapler, tweetler,
    görsel dünyanın hâkimiyetinin başladığı,
  • 5:42 - 5:46
    yani hiyeroglif devrinin yeniden
    doğumuna tanıklık ettiğimiz günler,
  • 5:46 - 5:47
    bir çağda yaşıyoruz.
  • 5:47 - 5:51
    Biz öğretmen değiliz, dilbilimci
    değiliz, yazar değiliz.
  • 5:51 - 5:52
    Biz reklamcıyız.
  • 5:52 - 5:54
    Alelade iki tane reklamcıyız.
  • 5:55 - 5:58
    Her ne kadar her reklamcı gibi,
  • 5:58 - 6:02
    işte Bodrum, Kaş hayallerimiz de baki.
  • 6:02 - 6:05
    Çünkü yani bu sektörün işte
    tekrarcı, garantici,
  • 6:05 - 6:08
    risk almaktan hazzetmeyen
    yapısı, hepimiz,
  • 6:09 - 6:12
    yani bu meslekteki herkesi iğdiş ediyor
    ve heyecanını örseliyor.
  • 6:13 - 6:18
    Fakat biz bu kelime işine aslında
    ilk parıldadığı akşam
  • 6:19 - 6:22
    ''ya'' dedik ''biz bu kelimelerin
    reklamını yapsak nasıl olur?''
  • 6:22 - 6:24
    gibi bir soru ile her
    şeye başladık aslında.
  • 6:26 - 6:31
    Şimdi işin içinde pazarlama
    müdürleri, işte KPI'lar, datalar,
  • 6:31 - 6:34
    gelir modelleri, yatırımcılar
    falan olmayacaksa olabilir dedik.
  • 6:34 - 6:36
    O zaman kendimiz girelim, ama
  • 6:36 - 6:38
    gel gör ki paramız da yok.
  • 6:38 - 6:41
    Ya dedik yapabilir miyiz acaba
    işte çalışmaya başlayalım.
  • 6:43 - 6:47
    Bayağı o gece işte bir taraftan
    kütüphaneyi indirdik.
  • 6:47 - 6:48
    İşte Sabahattin Ali'ler,
  • 6:48 - 6:50
    Ahmet Hamdi Tanpınar'lar,
    Peyami Safa'lar.
  • 6:50 - 6:53
    İşte güzel addettiğimiz kelimeleri
    çıkartmaya başladık
  • 6:53 - 6:54
    ve onların kullanımlarını.
  • 6:54 - 6:57
    Bir taraftan da sözlükler,
    etimoloji sözlükleri
  • 6:57 - 6:59
    kökenlerini iyice araştırıyoruz.
  • 6:59 - 7:00
    Bu işin derinine girdikçe girdikçe
  • 7:00 - 7:02
    daha da heyecanımız katmerlendi.
  • 7:04 - 7:06
    Böyle bir üzerimizde bir
    sorumluluk oluşmaya başladı
  • 7:06 - 7:08
    ya da bize öyle geldi en azından.
  • 7:08 - 7:11
    Ya dedik bunu gün yüzüne
    çıkarmamız lazım tekrardan
  • 7:11 - 7:14
    gibi böyle bir heyecana
    kapıldık tabiri caizse.
  • 7:15 - 7:19
    Ve o arada bir küçük, yine başka bir şey
    anlatacağım
  • 7:20 - 7:22
    izninizle.
  • 7:22 - 7:24
    Benim küçük kardeşim arkeoloji okudu.
  • 7:24 - 7:27
    İşte Arkeofili diye bir site
    yürütüyorlar.
  • 7:27 - 7:31
    Geçen yaz Bursa'da bir kazıdayken
    işte şey anlatıyor.
  • 7:31 - 7:33
    8 bin yıllık bir kumaş bulmuşlar.
  • 7:33 - 7:36
    İnanılmaz büyük bir heyecanla
    bunu anlatıyor böyle.
  • 7:36 - 7:37
    İşte ben ilgili görünmeye
    çalışıyorum.
  • 7:37 - 7:39
    Benzer durumlar yaşamışsınızdır.
  • 7:39 - 7:41
    Ama o heyecan bende yok.
    ( Gülüşmeler )
  • 7:41 - 7:45
    İşte diyor en son hani
    ''Onur abi 8 bin yıllık kumaş,
  • 7:45 - 7:46
    inanabiliyor musun'' dedi.
  • 7:46 - 7:49
    Bende ya inanabiliyorum dedim,
    niye inanamayayım yani.
  • 7:49 - 7:50
    (Gülüşmeler)
  • 7:50 - 7:53
    Arkeologsun, kazıdasın 8 bin yani.
  • 7:53 - 7:55
    Pek benim için büyük bir
    sürpriz yok orada.
  • 7:56 - 7:59
    Hani heyecanlanamıyorum maalesef.
  • 8:00 - 8:03
    O heyecanı paylaşamamamın sebebi
  • 8:03 - 8:05
    benim bilgi eksikliğim aslında.
  • 8:05 - 8:08
    Neden kumaş bulunamadığını bilmiyorum.
  • 8:08 - 8:10
    Bulunan kumaşın arkeolojik anlamda
  • 8:10 - 8:12
    ya da tarihsel anlamda,
    neye tekabül ettiği
  • 8:12 - 8:13
    hakkında en ufak bir fikrim yok.
  • 8:13 - 8:16
    Biz de dedik ki bizim bu
    işte kelimeler konusunda
  • 8:16 - 8:17
    bu kadar gözlerimizin parlaması
  • 8:17 - 8:19
    bu kadar heyecanlanmamızın sebebi
  • 8:19 - 8:21
    aslında o dünyaya gömülmek.
  • 8:22 - 8:23
    Birazcık işte o kökenleri bilince
  • 8:23 - 8:26
    işte bilakis ile makûs
    kelimesinin ikisinin de
  • 8:26 - 8:28
    akis kökünden geldiğini öğrenince
  • 8:28 - 8:30
    ya bunu kiminle paylaşsak heyecanlanıyor
  • 8:30 - 8:31
    garip bir heyecan yaratıyordu.
  • 8:31 - 8:34
    Orada tatlı bir şey var,
    farklı bir şey var bizim için.
  • 8:34 - 8:36
    Aslında biz bunu
    öğretebilirsek bir şekilde
  • 8:36 - 8:39
    bu heyecanımızı insanların da
    paylaşacağını düşündük.
  • 8:40 - 8:43
    Ve ondan sonra işte 3-4 ay kadar
  • 8:43 - 8:45
    bayağı hummalı çalıştık geceli, gündüzlü.
  • 8:46 - 8:51
    1 Ocak 2015 tarihinde
    teşebbüs kelimesiyle
  • 8:51 - 8:52
    projemizi başlattık.
  • 8:52 - 8:54
    Şöyle bir projeye soyunmuştuk.
  • 8:54 - 9:00
    Dedik ki hani 365 gün hiç ara
    vermeden bir oyun başlatalım,
  • 9:00 - 9:03
    her gün bir kelime paylaşalım
    anlamıyla, etimolojik kökeniyle
  • 9:03 - 9:06
    ve usta yazarların alıntılarıyla.
  • 9:06 - 9:11
    Bu kelimeleri tam da dili derdest
    eden o hiyeroglif çağının
  • 9:11 - 9:14
    yeniden başlamasının müsebbibi
    platformlar aracılığıyla
  • 9:14 - 9:18
    oyunu ters yüz edelim diye
    bir hayal alemine,
  • 9:18 - 9:19
    işte oyunumuza başladık.
  • 9:19 - 9:23
    Sonra müstehzi 2 Ocak, intizar,
  • 9:23 - 9:26
    tahayyül tişörtteki,
  • 9:26 - 9:28
    havsala, mütereddit gibi.
  • 9:28 - 9:31
    Böyle her gün bir kelime paylaşarak
    gitmeye başladık.
  • 9:32 - 9:35
    İlk dalga diyeyim tabiri caizse,
  • 9:35 - 9:39
    yani bu kelime heyecanını
    taşıyan insanlara
  • 9:39 - 9:45
    çok kısa sürede, hemencecik,
    1-2 hafta gibi kısa bir sürede ulaştık.
  • 9:45 - 9:46
    Onlar bizim heyecanımızı alıp
  • 9:46 - 9:50
    başka kendi yine takipçilerine
    yaymaya başladılar.
  • 9:51 - 9:55
    Tek tek tabii o zamanlarda işte
    10 takipçi, 15 takipçi, 100 takipçi falan,
  • 9:55 - 10:00
    tek tek her bir takipçinin profilinde
    Türkçe karşılığı olmadığı için
  • 10:00 - 10:02
    maalesef stalk'lıyorduk tek tek hepsini.
  • 10:02 - 10:04
    Hani nasıl birisi falan diye.
  • 10:05 - 10:07
    Ve genel olarak gördüğümüz manzara
  • 10:07 - 10:11
    hepsi 30-40 yaş ve hatta
    üzeri takipçilerdi.
  • 10:12 - 10:15
    Çünkü hani kelimelerin
    çoğunu biliyorlardı
  • 10:15 - 10:17
    ya da en kötü ihtimalle
    aşinalıkları vardı.
  • 10:17 - 10:19
    Ne zaman gençler de
  • 10:21 - 10:24
    herkes genci yaşlıyı kendinden
    referansla söylüyor tabii.
  • 10:25 - 10:27
    Gençler ne zaman ilgilenmeye
    başladı diyeyim.
  • 10:28 - 10:31
    Biz bu kelimeleri ürünlere
    taşımaya başladığımız zaman.
  • 10:31 - 10:35
    Bu kelimeler işte poster oldular, defter
    oldular, çanta oldular.
  • 10:36 - 10:43
    Ve bir anda bu çok çok büyük bir dalga
    yaratmaya başladı bu hareketle beraber.
  • 10:44 - 10:47
    Tahminimizden, hayallerimizden
    büyük değildi de,
  • 10:47 - 10:48
    tahminimizden bayağı büyüktü.
  • 10:48 - 10:51
    Bizim gayemiz kelimeleri görünür kılmaktı.
  • 10:51 - 10:55
    Gündelik hayatın, en sıradan
    hayatın her alanında çıkıp,
  • 10:55 - 10:59
    onları olabildiğince işte popüler
    modern bir tasarımla
  • 10:59 - 11:02
    insanların ilgisini cezbetmeye çalıştık.
  • 11:02 - 11:07
    Bu ürünleştirme çalışmaları işte
    katbekat farklı işbirlikleriyle
  • 11:07 - 11:10
    daha da genişleyerek devam etti.
  • 11:10 - 11:15
    Sonra işte Galata'da annemin
    yürüttüğü bir dükkân açtık.
  • 11:15 - 11:17
    ''Güzel Kelimeler Dükkânı'' açtık.
  • 11:18 - 11:20
    Orada yine uğraşmaya devam ediyoruz.
  • 11:20 - 11:22
    Ve daha da çeşitlensin.
  • 11:22 - 11:26
    Çünkü en alakası olmayan insan bile
    bunlara maruz kalsın istiyoruz.
  • 11:26 - 11:27
    Her taraftan hayata sızsın.
  • 11:27 - 11:32
    2015 senesi 365 günlük bir söz için
  • 11:32 - 11:34
    çok uygun bir sene de
    değildi bir taraftan.
  • 11:34 - 11:39
    2015 bayağı olaylı, çok ölümlü
    ve acı dolu bir yıldı.
  • 11:39 - 11:44
    Öyle bir işe giriştik ki
    her gün bir sene boyu,
  • 11:44 - 11:47
    1 Ocak'ta başladık, 31 Aralık'ta
    bitireceğiz diye bir söz verdik,
  • 11:48 - 11:52
    her gün bir güzel kelime paylaşacağız
    diye bir hikâyeye başladık.
  • 11:53 - 11:56
    Gece gündüz çalışıyoruz,
    ama öyle olaylar oluyor ki,
  • 11:56 - 11:59
    yani güzel kelimelerde, Lûgat365'de
  • 12:00 - 12:04
    işte yani hep bu salonda yaşamamış
    hiç kimse yok yani sonuçta,
  • 12:04 - 12:06
    her şey anlamını yitiriyor.
  • 12:06 - 12:08
    Ne yapalım dedik bir şey
    yaşamamız vardı hani.
  • 12:09 - 12:11
    Bitirelim dedik projeyi, hiçbir
    anlamı yok çünkü.
  • 12:12 - 12:16
    İşte orada 18 kişi ölmüş,
    biz burada ne diyeyim?
  • 12:17 - 12:20
    Müşkülpesent mi paylaşacağız yani hani?
  • 12:20 - 12:22
    Çok saçma, hiçbir anlamı yok.
  • 12:22 - 12:25
    Sözümüzden caymak yerine
    dedik ki bu acıyı tarif eden,
  • 12:25 - 12:27
    yani acıyı da değil,
    aslında ne hissediyorsak
  • 12:27 - 12:29
    o duyguları tarif eden
    kelimelere sığınalım.
  • 12:31 - 12:35
    Figan, hicap, yas, ah.
  • 12:35 - 12:36
    Bu sadece birkaçını koydum.
  • 12:36 - 12:40
    2015 öyle bir seneydi ki herhâlde
    yani tam sayısına bakmadık,
  • 12:40 - 12:43
    30-35 tane falan acıyı tarifleyen,
  • 12:43 - 12:45
    çeşitli açılardan tarifleyen
    kelime paylaştık.
  • 12:45 - 12:48
    Yaşanan olaylar ve insanın
    hissettiği duygular karşısında
  • 12:48 - 12:51
    hiçbir emoji kâfi gelmiyordu,
    hiçbir snap, hiçbir gift.
  • 12:52 - 12:56
    İnsanlar o yaşadıkları duyguları,
    özellikle naçizane gözlemimizdir
  • 12:56 - 12:58
    hani hiçbir veriye dayanmıyor.
  • 12:58 - 13:01
    Ama özellikle gençler böyle,
    lal oldular.
  • 13:01 - 13:05
    Çünkü bu duyguları nasıl dile
    getirebileceklerini bilmiyorlardı.
  • 13:06 - 13:09
    Herkes hep birlikte bu kelimelere sarıldı.
  • 13:09 - 13:11
    Çünkü evet bu kelimeler anlatıyordu.
  • 13:12 - 13:15
    Keşke bu kadar çok böyle
    kelime paylaşmasaydık tabii.
  • 13:15 - 13:20
    Ama insanlara bu kadar sirayet
    etmesinde bunun da payı oldu.
  • 13:20 - 13:24
    Yani insanların bizzat o kelimelere
    ne kadar ihtiyacımız olduğunu
  • 13:24 - 13:26
    görmüş olduğunu var sayıyoruz naçizane.
  • 13:26 - 13:30
    Öyle böyle bir sene bitti,
    31 Aralık 2015'te
  • 13:30 - 13:33
    Allah'a ısmarladık kelimesiyle
    projeyi sonlandırdık.
  • 13:34 - 13:37
    İnanılmaz yorulduk gerçekten
    nasıl tarif edeyim.
  • 13:37 - 13:40
    Bir yandan çünkü bizim diğer
    işlerimiz de devam ediyor
  • 13:40 - 13:42
    ve bu işin bu kadar
    hayatımızın her alanına,
  • 13:42 - 13:45
    yani bu kadar hayatımızda
    olacağını tahmin etmiyorduk.
  • 13:45 - 13:48
    365 günlük bir söz vermek bu arada,
    herhangi bir konu için,
  • 13:48 - 13:50
    yani hiç aksatmadan
    ardışık 365 günlük bir söz vermek,
  • 13:51 - 13:54
    tamamen cahil cesareti
    diyeceğim, evet yani.
  • 13:54 - 13:57
    Ama işte öyle çok inanmıştık hakikaten.
  • 13:57 - 14:00
    Çok yorulduk, bitti. Ama değdi.
  • 14:00 - 14:03
    Çünkü birilerine dokunmaya muvaffak olduk.
  • 14:03 - 14:07
    Birilerine o merakı cezbettiğimizi gördük.
  • 14:07 - 14:10
    İşte şu iki tane örnek tweet göstereceğim.
  • 14:10 - 14:13
    Bu iki tane Türkiye'nin farklı
    şehrinden öğretmen.
  • 14:13 - 14:19
    Bir tanesi okulunun koridoruna pano
    yapmış Lûgat365 kelimeleriyle.
  • 14:19 - 14:21
    Başka bir öğretmen yine şeyi söylüyor.
  • 14:21 - 14:26
    Her gün derse işte Lûgat365'in bir
    kelimesini anlatarak başlıyormuş.
  • 14:28 - 14:31
    Ve sonunda da bir de ilk günden
    beri hayalini kurduğumuz,
  • 14:32 - 14:35
    bez ciltli bir kitapta bu
    kelimeleri toplamaktı.
  • 14:35 - 14:39
    Burada Can Öz sağ olsun
    çok nazımızı kaprisimizi çekti.
  • 14:39 - 14:42
    Ekibiyle birlikte o bez cildi
    oluşturmak için.
  • 14:42 - 14:46
    Ve hani bizim için en büyük somut
    ödül de kitabımız oldu.
  • 14:46 - 14:50
    Bugün işte dükkâna birisi geliyor,
    işte iki tane kitap alıyor diyor ki,
  • 14:50 - 14:53
    işte birini kendime alıyorum birini de
    çocuğuma saklayacağım diyor.
  • 14:53 - 14:56
    Ya da işte genç, işte 19-20
    yaşında çocuklar gelip
  • 14:56 - 14:58
    işte orada sohbet ettiğimizde,
  • 14:58 - 15:00
    sessiz sinema oynadıklarını
    anlatıyorlar bu kitapla.
  • 15:00 - 15:03
    İşte rastgele bir kelime açıp
    birbirlerine anlatmaya
  • 15:03 - 15:04
    çalışıyorlarmış.
  • 15:04 - 15:06
    Ya da işte güne, her güne
    bir kelimeyle başlayan,
  • 15:06 - 15:11
    biraz da fal bakar gibi başlama şeyi de
    varmış, onu da öğrendik.
  • 15:11 - 15:13
    (Gülüşmeler)
  • 15:14 - 15:17
    Yani bunlar bizim için gerçekten
    tarifsiz mutluluklar oldu.
  • 15:17 - 15:22
    İşte biz birbirimize inandık,
    sonra kelimelere inandık.
  • 15:23 - 15:25
    Sonra dedik ki yani bize
    ve kelimelere inanan
  • 15:25 - 15:28
    başka insanlara ulaşabilir miyiz?
  • 15:29 - 15:32
    Her bir bize inanan
    ve kelimelere inanan insanla
  • 15:32 - 15:35
    başka daha başka insanlara
    ulaşmaya devam ettik.
  • 15:35 - 15:39
    Hakikaten hayalini kurduğumuz o yolculuğa
  • 15:39 - 15:43
    biz kendi çapımızda
    naçizane muvaffak olduk.
  • 15:44 - 15:46
    Bize bu yolculukta,
  • 15:47 - 15:52
    kelimeleri, zaten onların iltifatını
    ben kabul edecek değilim zaten.
  • 15:52 - 15:55
    Yani kelimeler kendinden menkul kelimeler.
  • 15:55 - 15:58
    Onlar orada vakur bir şekilde
    zaten duruyorlardı.
  • 15:58 - 15:59
    Biz keşfetmedik onları.
  • 15:59 - 16:02
    Onlar sadece hani eski Türk filmlerindeki,
  • 16:02 - 16:05
    işte o hayata küsmüş, yeminini bozmuş
    kahramanlar gibiydi onlar.
  • 16:06 - 16:09
    Biz onları ikna ettik, gel bak bu
    oyunda da sana yer var diye.
  • 16:10 - 16:13
    Bize ve kelimelere inanan
    herkese teşekkür ederim.
  • 16:13 - 16:14
    Ederiz.
  • 16:14 - 16:15
    Eşim de eder eminim.
  • 16:15 - 16:19
    (Gülüşmeler) (Alkış)
  • 16:22 - 16:25
    Yine son kelimemizle bitireyim ben,
  • 16:25 - 16:26
    Allah'a ısmarladık.
  • 16:26 - 16:28
    (Alkış)
Title:
Bazı Kelimeler Gerçekten Çok Güzel | Onur Ertuğrul | TEDxIstanbul
Description:

"Teşebbüs, yıllar sonra Lûgat365'in ilk kelimesi olacaktı." diye başlıyor hikâyemiz. Onur Ertuğrul, kelimelerin gücünü de arkalarına alarak eşiyle çıktığı 365 günlük yolculuğu anlatıyor bizlere. İletişim kanallarının artmasıyla aslında kelimeleri ve iletişim kurma yeteneğimizi kaybettiğimizi belirten Onur Ertuğrul ve Banu Ertuğrul çifti, bu kelimelere hak ettikleri değeri tekrar hatırlatmak için yine aynı iletişim kanallarını kullanmak gibi zekice bir hamle yaparak her yaştan insana hitap etmeyi başarıyor.

1980 yılında Eskişehir’de doğdu. Lisans eğitimini ODTÜ Felsefe Bölümü’nde tamamladı. Uzun süre medya sektöründe içerik editörlüğü yaptıktan sonra, dijital iletişim ve reklamcılık alanında çalışmaya başladı. 2015 yılında İyikafa Dijital Strateji ve İçerik Ajansı’nı kurdu. Eşi Banu Ertuğrul’la birlikte, Bazı Kelimeler Çok Güzel şiarıyla hayat bulan Lûgat365 projesini hayata geçirdi. Hâlen dijital strateji uzmanı olarak çalışmaktadır.

Bu konuşma TED’den bağımsız, yerel bir topluluğun düzenlediği bir TEDx etkinliğinde TED Konferansı formatı kullanılarak yapılmıştır. Daha fazla bilgi için: http://ted.com/tedx

more » « less
Video Language:
Turkish
Team:
closed TED
Project:
TEDxTalks
Duration:
16:35

Turkish subtitles

Revisions