< Return to Video

IWOW - Part 4 - Beyond Thinking

  • 0:14 - 0:21
    Hayat, özgürlük ve mutluluk arayışı.
  • 0:25 - 0:28
    Hayatlarımızı sanki bir eşyaymış
    gibi, ''dışarıda bir yerlerde''olan
  • 0:28 - 0:30
    mutluluğun peşinden koşarak geçiriyoruz.
  • 0:30 - 0:37
    Bizler, kendi arzu ve ihtiraslarımızın
    birer kölesi haline geldik.
  • 0:39 - 0:41
    Mutluluk, peşine düşülebilecek
    veya ucuz bir takım elbise gibi
  • 0:41 - 0:45
    satın alınabilecek bir şey değildir.
  • 0:45 - 0:46
    Bu Maya'dır...
  • 0:46 - 0:47
    ilüzyondur...
  • 0:47 - 0:52
    Biçimlerin sonsuz oyunudur.
  • 0:52 - 0:53
    Budist geleneğinde,
  • 0:53 - 0:56
    Samsara veya ızdırap döngüsü,
    zevk almayı arzulama
  • 0:57 - 0:59
    ve acıdan kaçınma devam ettikçe,
  • 0:59 - 1:03
    kendini sürekli kılar.
  • 1:03 - 1:07
    Freud bunu ''haz
    prensibi''olarak tanımlamıştır.
  • 1:08 - 1:10
    Esasında, yaptığımız her
    şeyin altında haz alma,
  • 1:10 - 1:12
    istediğimiz bir şeyi elde etme
  • 1:12 - 1:19
    veya hoşlanmadığımız bir şeyi
    kendimizden uzaklaştırma amacı yatmaktadır.
  • 1:20 - 1:24
    Bunu terliksi hayvan gibi basit
    bir organizma bile yapar.
  • 1:24 - 1:26
    Buna, ''uyartıya tepki''adı verilir.
  • 1:26 - 1:31
    Terliksi hayvandan farklı olarak insanlar,
    daha fazla seçeneğe sahiptir.
  • 1:31 - 1:34
    Bizler düşünmekte özgürüz ve sorunumuzun
    en can alıcı noktası da burası.
  • 1:35 - 1:42
    Ne istediğimize dair düşüncelerimiz
    kontrolden çıkmış durumda.
  • 2:10 - 2:12
    Modern toplumun çelişkisi,
    dünyayı anlamak için,
  • 2:12 - 2:17
    kadim içsel bilincimiz yerine,
    dış dünya olarak algıladığımız şeyi,
  • 2:18 - 2:20
    bilimsel metotlar ve
    yaklaşımlar kullanarak,
  • 2:20 - 2:26
    nicel ve nitel değerlendirmeye tabi
    tutuyor olmamızdan kaynaklanıyor.
  • 2:26 - 2:30
    Düşünmek, bizi yalnızca daha fazla
    düşünmeye ve daha çok soruya götürür.
  • 2:30 - 2:34
    Dünyayı yaratan ve izlediği yolda ona
    rehberlik eden en içteki güçleri,
  • 2:34 - 2:36
    öğrenmek ve bilmek istiyoruz.
  • 2:36 - 2:39
    Fakat bu özün, kendi doğamızın da özünde
    olan canlı bir varlık olduğunu
  • 2:39 - 2:45
    düşünmek yerine, onun bizim
    dışımızda olduğunu varsayıyoruz.
  • 2:45 - 2:48
    Ünlü psikiyatrist Carl Jung:
  • 2:48 - 2:55
    ''Dışına bakan kişi rüya görür,
    içine bakan kişi ise uyanır,'' demiştir.
  • 2:56 - 3:00
    Uyanık olmayı, mutlu olmayı
    istemek yanlış değildir.
  • 3:01 - 3:04
    Yanlış olan şey, mutluluğun
    bulunabileceği tek yer kendi içimizken,
  • 3:04 - 3:11
    onu uzaklarda, kendi dışımızda aramaktır.
  • 3:24 - 3:31
    BÖLÜM IV DÜŞÜNCE'NİN ÖTESİ
  • 3:35 - 3:40
    4 Ağustos 2010 tarihinde Kaliforniya Tahoe
    Gölü'nde yapılan Techonomy konferansında
  • 3:40 - 3:46
    Google CEO'su Eric Schmidt, insanı hayrete
    düşüren bir istatistikten bahsetti.
  • 3:46 - 3:48
    Schmidt'e gore medeniyetin başlangıcından,
  • 3:49 - 3:51
    2003 yılına kadar ürettiğimiz
    bilgi miktarını,
  • 3:51 - 3:55
    günümüzde her iki günde bir üretmekteyiz.
  • 3:55 - 4:00
    Bu, yaklaşık olarak 5 exabyte'lık
    veriye tekabül eder.
  • 4:02 - 4:06
    İnsanlık tarihinin hiçbir döneminde, şu
    anki kadar fazla düşünce üretilmediği gibi,
  • 4:06 - 4:09
    gezegen üzerinde bu denli çalkantılı
    bir dönem daha görülmemiştir.
  • 4:11 - 4:15
    Ne zaman bir soruna
    çözüm arasak, kendimize
  • 4:15 - 4:18
    iki yeni sorun daha
    yaratıyor olabilir miyiz?
  • 4:18 - 4:20
    Eğer daha büyük mutluluklara
    sebep olmuyorsa,
  • 4:21 - 4:23
    bunca düşüncenin ne yararı olabilir ki?
  • 4:24 - 4:25
    Daha mı mutluyuz?
  • 4:25 - 4:27
    Daha mı huzurluyuz?
  • 4:27 - 4:30
    Tüm bu düşüncelerin
    sonucunda, daha mı neşeliyiz?
  • 4:30 - 4:33
    Yoksa bu düşünceler bizi tecrit ederek,
  • 4:33 - 4:40
    hayatı daha derin, daha anlamlı bir şekilde
    deneyimlememize engel mi olmaktadır?
  • 4:42 - 4:45
    Varoluş; düşünme, harekete geçme
  • 4:45 - 4:48
    ve faaliyet ile dengelenmelidir.
  • 4:48 - 4:55
    Çünkü varoluş eylem halinde
    değil, oluş halindedir.
  • 5:04 - 5:10
    Aynı anda hem değişim, hem
    de istikrâr arzuluyoruz.
  • 5:10 - 5:13
    Düşünen zihinlerimiz bizleri
    istikrâra, güvenliğe
  • 5:13 - 5:15
    ve duyuların terbiye
    edilmesine doğru götürdükçe,
  • 5:15 - 5:18
    kalplerimiz yaşam sarmalıyla,
    değişim kanunuyla olan
  • 5:18 - 5:23
    bağlarını yitirmeye başlıyor.
  • 5:25 - 5:28
    Dehşet verici bir merakla cinayetleri,
    tsunamileri, depremleri
  • 5:29 - 5:32
    ve savaşları izliyoruz.
  • 5:34 - 5:38
    Zihnimizi sürekli olarak meşgul etmeye
    ve bilgiyle doldurmaya çalışıyoruz.
  • 5:38 - 5:41
    Akla gelebilecek her cihazdan izlenebilen
    aralıksız TV programları,
  • 5:41 - 5:44
    oyunlar ve bulmacalar,
  • 5:44 - 5:44
    telefon mesajlar.
  • 5:44 - 5:48
    Ve olanca ıvır zıvır.
  • 5:48 - 5:50
    Durmaksızın akan yeni görüntülerin,
    yeni bilgilerin,
  • 5:50 - 5:53
    duyuları yatıştırmaya ve boş ümitlerle
    aldatmaya yarayan yeni yolların,
  • 5:53 - 5:58
    bizleri hipnotize etmesine izin veriyoruz.
  • 6:01 - 6:04
    Sessiz içsel düşüncelerimize daldığımız
    zamanlarda kalplerimiz bize,
  • 6:04 - 6:08
    hayata dair mevcut gerçekliğimizden
    çok daha fazlasının var olduğunu,
  • 6:08 - 6:12
    aç hayaletlerle dolu bir dünyada
    yaşamakta olduğumuzu söyleyebilir.
  • 6:12 - 6:19
    Durmaksızın bir şeyler isteyen ve
    asla tatmin olmayan hayaletler.
  • 6:24 - 6:27
    Gezegenin etrafında dönüp duran
    bir veri girdabı yarattık;
  • 6:28 - 6:30
    daha fazla düşünebilelim diye,
  • 6:30 - 6:33
    dünyayı nasıl düzelteceğimize dair
    daha fazla fıkir üretebilelim diye.
  • 6:33 - 6:39
    Sadece zihin onları yarattığı için var olan
    sorunları giderebilmek adına.
  • 6:39 - 6:46
    Şu an içinde bulunduğumuz bu büyük
    karmaşayı yaratmış olan şey düşüncedir.
  • 6:46 - 6:51
    Hastalıklara, düşmanlara ve
    sorunlara karşı savaş açıyoruz.
  • 6:51 - 6:55
    Çelişki şudur ki; neye karşı direnç gösterirseniz,
    o şeyin devamlılığını sağlarsınız.
  • 6:55 - 6:59
    Neye karşı direnç gösterirseniz,
    onu daha güçlü kılarsınız.
  • 6:59 - 7:02
    Tıpkı bir kası çalıştırmak gibi,
    aslen kurtulmak istediğiniz şeyi,
  • 7:02 - 7:06
    bizzat güçlendirmektesinizdir.
  • 7:06 - 7:10
    O halde, düşünmenin alternatifi nedir?
  • 7:10 - 7:17
    İnsanlar, bu gezegende var olabilmek için
    başka nasıl bir mekanizma kullanabilir?
  • 7:33 - 7:36
    Son yüzyıllarda Batı kültürü,
    fıziksel olanı
  • 7:36 - 7:40
    düşünce ve analiz yöntemleriyle
    keşfetmeye odaklanmışken,
  • 7:40 - 7:43
    diğer antik kültürler, içsel mekânı
    keşfetmek için,
  • 7:44 - 7:49
    aynı ölçüde sofıstike
    teknolojiler geliştirmişlerdir.
  • 7:49 - 7:51
    Gezegenimizdeki dengesizliği
    yaratmış olan şey,
  • 7:51 - 7:56
    içsel dünyamızla bağlantımızı
    kaybetmiş olmamızdır.
  • 7:56 - 8:00
    Eskiden burada olan ''kendini bil'',
    yerini, dışsal biçim dünyasını
  • 8:00 - 8:04
    deneyimleme arzusuna bırakmıştır.
  • 8:04 - 8:06
    ''Ben kimim?''sorusuna cevap vermek,
  • 8:07 - 8:14
    kartvizitinizde yazılı olanları
    izah etme meselesi değildir.
  • 8:16 - 8:19
    Budizme göre kişi, bilincinin
    içeriğinden ibaret değildir.
  • 8:20 - 8:23
    Yalnızca düşünce veya fıkirlerden oluşmuş
    bir derlemeden ibaret değildir.
  • 8:23 - 8:30
    Zira düşüncelerin ardında, o düşüncelere
    tanıklık eden kişi vardır.
  • 8:36 - 8:41
    ''Kendini bil''buyruğu; bir Zen koan'ıdır,
    cevaplanması mümkün olmayan bir bilmecedir.
  • 8:41 - 8:46
    Bir cevap bulmaya çabalayan zihin
    nihayetinde yorulacaktır.
  • 8:46 - 8:48
    Tıpkı bir köpeğin kuyruğunu
    kovalaması gibi.
  • 8:48 - 8:55
    Bir cevap veya bir amaç bulma arzusunda
    olan yalnızca ego kimliğimizdir.
  • 8:57 - 9:01
    Kim olduğunuz gerçeği, bir
    cevaba ihtiyaç duymaz
  • 9:01 - 9:08
    çünkü tüm sorular egosal
    zihin tarafından yaratılır.
  • 9:08 - 9:15
    Siz, zihniniz değilsiniz.
  • 9:17 - 9:24
    Gerçek, daha çok cevabın altında değil,
    daha az sorunun altında yatar.
  • 9:25 - 9:27
    Joseph Campbell'ın dediği gibi,
  • 9:27 - 9:30
    ''İnsanların, hayatta olma
    deneyimini aradıkları kadar,
  • 9:30 - 9:37
    hayatın anlamını
    aradıklarına inanmıyorum.''
  • 9:53 - 9:57
    Buda'ya ''Nesin sen?''diye sorulduğunda,
    basitçe şöyle cevap vermiş:
  • 9:57 - 9:59
    ''Uyanığım''.
  • 9:59 - 10:04
    Uyanık olmak ne anlama gelir?
  • 10:08 - 10:11
    Buda tam olarak bunu açıklamaz,
    zira her bireyin hayatının,
  • 10:11 - 10:13
    çiçeklenme biçimi farklıdır.
  • 10:13 - 10:20
    Fakat söylediği bir şey vardır;
    "uyanış ıstırabın sonudur."
  • 10:22 - 10:24
    Belli başlı dinsel geleneklerin hepsinde,
  • 10:24 - 10:27
    uyanık olma halini
    tanımlayan bir sözcük vardır.
  • 10:27 - 10:28
    Cennet...
  • 10:28 - 10:29
    Nirvana...
  • 10:29 - 10:32
    veya Moksha.
  • 10:33 - 10:38
    Akışın doğasını fark etmek için ihtiyacınız
    olan tek şey sessiz bir zihindir.
  • 10:38 - 10:41
    Zihin sustuğunda, her şey
    kendiliğinden oluverir.
  • 10:41 - 10:44
    O sessizlikte, içsel enerjiler uyanır
  • 10:44 - 10:48
    ve sizin çabanız olmaksızın
    kendiliğinden çalışır.
  • 10:49 - 10:56
    Taocuların dediği gibi, ''Ki,
    bilincin peşinden gider.''
  • 10:56 - 10:59
    Sükûnet halinde olan kişi,
    bitkilerin ve hayvanların,
  • 10:59 - 11:01
    bilgeliğini duyabilmeye başlar.
  • 11:01 - 11:06
    Sessizlik, rüyalarda fısıldar.
  • 11:06 - 11:08
    Kişi, rüyaların maddesel
    forma dönüşmesini sağlayan,
  • 11:08 - 11:12
    bilinç mekanizmasını öğrenir.
  • 11:12 - 11:17
    Tao te Ching'de bu yaşam
    tarzı, ''wei wu wei'':
  • 11:17 - 11:23
    ''yapmamayı yapmak''şeklinde adlandırılır.
  • 11:23 - 11:27
    Buda, ''orta yol''un aydınlanmaya giden yol
    olduğundan bahsetmiştir.
  • 11:28 - 11:32
    Aristoteles, 'iki uç noktanın
    ortası' dediği Altın Orta'yı,
  • 11:32 - 11:36
    güzellik yolu olarak tanımlamıştır.
  • 11:36 - 11:39
    Ne çok fazla çaba
    gösterilmelidir, ne de çok az.
  • 11:40 - 11:47
    Kusursuz bir denge içindeki yin ve yang.
  • 11:57 - 12:00
    Vedanta'nın Maya veya
    illüzyon kavramına göre,
  • 12:00 - 12:03
    çevremizi olduğu gibi deneyimlemek yerine,
  • 12:03 - 12:08
    düşünceler tarafından yaratılan
    bir izdüşümünü deneyimlemekteyiz.
  • 12:08 - 12:11
    Düşüncelerimiz elbette bu titreşimsel
    dünyayı
  • 12:11 - 12:13
    belirli bir şekilde deneyimlemenize
    izin verir,
  • 12:13 - 12:19
    fakat içsel huzurumuzun,dışsal
    olaylara bağlı olmasına gerek yoktur.
  • 12:22 - 12:27
    Algılayan kişiden bağımsız bir dışsal
    dünyanın varlığına inanmak,
  • 12:27 - 12:30
    bilimin temelini oluşturur.
  • 12:30 - 12:34
    Ne var ki duyularımız bize ancak
    dolaylı bilgiler verir.
  • 12:34 - 12:38
    Zihnin yarattığı bu fıziksel
    dünyaya ilişkin görüşlerimiz,
  • 12:38 - 12:44
    duyularımızdan geçerek
    fıltrelendiğinden, daima eksiktir.
  • 12:44 - 12:49
    Tüm duyuların altında yatan ortak
    bir titreşimsel alan vardır.
  • 12:49 - 12:53
    ''Sineztezi''adı verilen bir
    duruma sahip insanlar,
  • 12:53 - 12:57
    bu titreşimli alanı değişik
    şekillerde deneyimlerler.
  • 12:57 - 13:02
    Sineztezikler, sesleri, renkler
    veya şekiller halinde görebilirler
  • 13:02 - 13:05
    veya bir duyunun özelliklerini
    bir diğeriyle birleştirebilirler.
  • 13:06 - 13:13
    Sineztezi, duyuların sentezlenmesini
    veya birbirine karışmasını ifade eder.
  • 13:13 - 13:16
    Çakralar ve duyular, bu titreşim
    ortamını fıltreleyen,
  • 13:16 - 13:20
    bir prizma gibidir.
  • 13:20 - 13:26
    Evrendeki her şey, farklı oranlarda
    ve frekanslarda titreşmektedir.
  • 13:28 - 13:31
    Horus'un Gözü her biri duyulardan
    birini temsil eden,
  • 13:31 - 13:35
    altı sembolden oluşur.
  • 13:35 - 13:37
    Eski Vedik (Hint) sisteminde düşünce,
  • 13:37 - 13:44
    bir duyu olarak kabul edilir.
  • 13:45 - 13:47
    Düşünceler, duyuların
    bedende deneyimlenmesi ile
  • 13:47 - 13:49
    eşzamanlı olarak algılanır.
  • 13:49 - 13:54
    Aynı titreşimsel kaynaktan doğar.
  • 13:54 - 13:56
    Düşünce yalnızca bir araçtır.
  • 13:56 - 13:58
    Altı duyudan biri.
  • 13:59 - 14:01
    Ancak bizler onu, zaman içinde kendimizi,
  • 14:02 - 14:07
    düşüncelerimizle tanımlamaya başlayacak
    kadar yüksek bir konuma çıkardık.
  • 14:07 - 14:11
    Düşünceyi altı duyudan biri olarak
    tanımlamadığımız gerçeği,
  • 14:11 - 14:13
    büyük önem arz eder.
  • 14:13 - 14:18
    Kendimizi düşünceye o kadar kaptırdık ki,
    onu bir duyu olarak tanımlamaya çalışmak
  • 14:18 - 14:21
    bir balığa suyu anlatmaya
    çalışmaktan farksız hale geldi.
  • 14:21 - 14:28
    Su mu, ne suyu?
  • 14:32 - 14:35
    Upanişad'da dendiği üzere;
  • 14:35 - 14:41
    ''Gözün gördüğünün değil,
    sayesinde gördüğünün
  • 14:41 - 14:48
    İnsanların tapındığı değil, ebedi
    olan Brahma olduğunu bil.
  • 14:48 - 14:54
    Kulağın duyduğunun değil,
    sayesinde duyduğunun
  • 14:54 - 15:01
    İnsanların tapındığı değil, ebedi
    olan Brahma olduğunu bil.
  • 15:03 - 15:09
    Sözün aydınlattığının değil,
    sayesinde aydınlandığının
  • 15:09 - 15:16
    İnsanların tapındığı değil, ebedi
    olan Brahma olduğunu bil.
  • 15:23 - 15:29
    Zihnin düşünebileceğinin değil,
    sayesinde düşündüğünün
  • 15:29 - 15:36
    İnsanların tapındığı değil, ebedi
    olan Brahma olduğunu bil.
  • 16:05 - 16:07
    Geçtiğimiz on yılda, beyin
    araştırmaları alanında
  • 16:07 - 16:10
    büyük atılımlar gerçekleştirildi.
  • 16:10 - 16:13
    Bilimadamları nöroplastisite
    denen şeyi keşfetti:
  • 16:14 - 16:18
    beynin fıziksel şebekesinin, içinden
    geçen düşüncelere bağlı olarak,
  • 16:18 - 16:21
    değiştiğini belirten bir terim.
  • 16:21 - 16:24
    Kanadalı fızyolog Donald
    Hebb'in sözleriyle,
  • 16:24 - 16:31
    ''birbirlerini ateşleyen nöronlar, aynı
    zamanda birbirlerini etkiler.''
  • 16:35 - 16:41
    Nöronlar, kişinin dikkatini uzun bir süre koruması
    durumunda en yoğun etkileşimi gösterirler
  • 16:41 - 16:43
    Bu, kişinin kendi öznel
    gerçeklik deneyimini,
  • 16:43 - 16:46
    yönlendirebileceği anlamına geliyor.
  • 16:46 - 16:52
    Kelimenin tam anlamıyla düşünceleriniz korku,
    endişe, kaygı ve olumsuzluk üzerine yoğunlaştığında
  • 16:52 - 16:56
    bu tür başka düşüncelerin de gelişebilmesi
    için, şebekeyi büyütürsünüz.
  • 16:56 - 16:59
    Düşüncelerinizi sevgi, şefkat,
  • 16:59 - 17:02
    şükran ve neşe üzerine yönelttiğinizde,
  • 17:02 - 17:06
    şebekenizi bu deneyimlerden daha fazla
    yapabilmek için genişletirsiniz.
  • 17:06 - 17:10
    Ancak şiddet ve ıstırap dolu bir
    ortamda bunu nasıl başarabiliriz?
  • 17:10 - 17:15
    Şu durumda bu bir tür yanılgı ya
    da hayalden ibaret olmaz mı?
  • 17:15 - 17:18
    Nöroplastisite, gerçekliğinizi olumlu
    düşünceler ile yarattığınız doğrultusundaki
  • 17:18 - 17:22
    yeniçağ sanrısıyla aynı şey değil.
  • 17:22 - 17:25
    Bu aslında Buda'nın 2500 yıl önce,
  • 17:25 - 17:29
    öğrettiği şeyin ta kendisi.
  • 17:30 - 17:34
    Vipassana Meditasyonu ya
    da içgörü meditasyonu,
  • 17:34 - 17:39
    özerk bir nöroplastisite
    olarak tanımlanabilir.
  • 17:39 - 17:46
    gerçekliğinizi tam anlamıyla olduğu gibi
    kabullenirseniz, OLDUĞU gibi:
  • 17:46 - 17:51
    ancak bunu, önyargı ya da düşüncelerin
    etkisi olmaksızın,
  • 17:51 - 17:53
    algının ana seviyesinde,
    titreşimsel ya da
  • 17:53 - 17:56
    enerjisel seviyede deneyimlersiniz.
  • 17:57 - 18:01
    Dikkat, bilincin ana seviyesinde tutularak,
    gerçekliğin tümüyle
  • 18:01 - 18:08
    farklı bir açıdan algılanabilmesi için,
    gerekli olan şebeke yaratılmış olur.
  • 18:19 - 18:21
    Çoğu zaman bunu tersten yaparız.
  • 18:21 - 18:28
    Dış dünyadan edindiğimiz fıkirlerin sürekli olarak
    sinirsel ağlarımızı şekillendirmesine izin veririz
  • 18:28 - 18:35
    ancak içsel metanetimizin dışsal
    olaylara bağımlı olmaması gerekir.
  • 18:35 - 18:38
    Koşullar önemsizdir.
  • 18:38 - 18:42
    Önem arz eden tek şey, bilincimin
    içinde bulunduğu haldir.
  • 18:42 - 18:44
    Sanskritçe'de meditasyon, ölçülerden
    bağımsız olmak anlamına gelir.
  • 18:45 - 18:47
    Tüm kıyaslamalardan bağımsız.
  • 18:47 - 18:49
    Tüm 'başka şey'lerden bağımsız.
  • 18:50 - 18:52
    Başka bir şey haline gelmeye çalışmazsınız.
  • 18:52 - 18:57
    Zaten olan şey, size yeter.
  • 18:57 - 19:01
    Fiziksel âlemin ıstırabının
    üzerine yükselmenin yolu,
  • 19:01 - 19:03
    onu bütünüyle kucaklamaktır.
  • 19:03 - 19:05
    Ona evet demek.
  • 19:06 - 19:08
    Böylece artık siz onun değil,
  • 19:08 - 19:15
    o sizin bir parçanız haline gelir.
  • 19:21 - 19:26
    Kişi, artık içeriğiyle çelişmeyen
    bir bilinç hali ile nasıl yaşar?
  • 19:28 - 19:32
    Kişi, nasıl değersiz tutkularla
    dolu kalbini arındırabilir?
  • 19:32 - 19:35
    Bunun için bilinçte, kökten
    bir devrim yaşanmalıdır.
  • 19:35 - 19:42
    Bilincin dış dünyadan, iç dünyaya doğru
    tamamen yön değiştirmesi gerekir.
  • 19:42 - 19:46
    Bu, tek başına istek ya da çaba ile
    gerçekleştirilebilecek bir devrim değildir.
  • 19:46 - 19:48
    Teslimiyet de gerekir.
  • 19:48 - 19:52
    Gerçekliği olduğu gibi kabullenme.
  • 19:52 - 19:59
    Yalnızca kalpten gelen erişebilir gökyüzüne
    - RUMİ
  • 20:01 - 20:05
    İsa'nın tasvir edilen cömert
    mizacı, kişinin bütün acılara,
  • 20:05 - 20:09
    kucak açması gerektiği fıkrini vurgular.
  • 20:09 - 20:12
    Kişi, kendini evrimsel
    kaynağa açmak istiyorsa,
  • 20:12 - 20:15
    HER şeyi kabullenmelidir.
  • 20:15 - 20:17
    Bu bir mazoşist olmanız
    gerektiği anlamına gelmez.
  • 20:18 - 20:19
    Sürekli acı peşinde koşmazsınız
  • 20:19 - 20:23
    ancak size uğradığında,
    -ki bu kaçınılmazdır-
  • 20:23 - 20:27
    yalnızca başka bir gerçeklik
    için kıvranmak yerine,
  • 20:27 - 20:32
    gerçekliği OLDUĞU gibi kabullenirsiniz.
  • 20:32 - 20:36
    Hawaii'liler, gerçeğin kalp ile
    öğrenildiğine inanırlardı.
  • 20:37 - 20:44
    Kalp belirgin bir biçimde,
    tıpkı beyin gibi kendi zekâsına sahiptir.
  • 20:45 - 20:48
    Mısırlılar ise, insan
    bilgeliğinin beyin değil,
  • 20:48 - 20:49
    kalpten kaynaklandığına inanırlardı.
  • 20:49 - 20:54
    Kalp, ruh ve kişiliğin merkezi
    olarak kabul edilirdi.
  • 20:55 - 20:58
    Antik Mısırlılara, gerçek yolun
    bilgisini bahşeden tanrısallık,
  • 20:58 - 21:03
    kalp vasıtasıyla konuşurdu.
  • 21:06 - 21:09
    Bu papirüs ''kalbin tartımı''nı betimler.
  • 21:09 - 21:11
    Ölümden sonraki yaşama
    hafıf bir kalple gitmek
  • 21:11 - 21:14
    iyi bir şey olarak görülürdü.
  • 21:14 - 21:18
    Bu, kişinin iyi bir yaşam
    sürdüğü anlamına gelirdi.
  • 21:22 - 21:25
    İnsanların kalp merkezinin uyanışı
    sırasında deneyimledikleri
  • 21:25 - 21:28
    evrensel ya da arketipik evrelerden biri,
  • 21:28 - 21:35
    kişinin kendi enerjisini evrenin
    enerjisi olarak deneyimlemesidir.
  • 21:45 - 21:47
    Kendinize bu sevgiyi hissetme,
  • 21:47 - 21:50
    "bu sevgi" olma hakkı tanıdığınız zaman,
  • 21:50 - 21:53
    iç dünyanızı dış dünyaya bağladığınız zaman
  • 21:53 - 21:57
    her şey birdir.
  • 21:57 - 22:01
    Kişi kürelerin müziğini nasıl deneyimler?
  • 22:01 - 22:05
    Bir kalp nasıl açılır?
  • 22:07 - 22:09
    Sri Ramana Maharshi'nin dediği gibi,
  • 22:09 - 22:12
    ''Tanrı senin içinde, sen olarak yaşar.
  • 22:12 - 22:14
    Tanrıyı ya da kendinizi
    gerçekleştirmek için,
  • 22:14 - 22:17
    hiçbir şey yapmanıza gerek yoktur.
  • 22:17 - 22:20
    Bu sizin, gerçek ve doğal halinizdir.
  • 22:20 - 22:23
    Sadece tüm arayışları bir kenara bırakın.
  • 22:23 - 22:25
    Dikkatinizi içe yöneltin
  • 22:25 - 22:30
    ve zihninizi, öz varlığınızın
    kalbinden yayılan kendinize feda edin.
  • 22:31 - 22:35
    Bunun şu anda yaşadığınız deneyim
    olabilmesi için
  • 22:35 - 22:42
    en hızlı yol, kendinizi sorgulamaktır.
  • 22:49 - 22:52
    Meditasyon yaparak, içinizdeki sezgileri ve
  • 22:52 - 22:58
    içsel canlılığınızı gözlemlerken,
    asılında değişimi gözlemlersiniz.
  • 22:58 - 23:01
    Enerji şekil değiştirdikçe,
    bu değişim kuvveti,
  • 23:01 - 23:04
    yükselir ve söner.
  • 23:05 - 23:09
    Bir kişinin ne derecede evrimleştiği
    ya da aydınlandığı,
  • 23:09 - 23:11
    onun her ana adapte olabilme
  • 23:12 - 23:14
    ya da sürekli bir şekilde değişen
    insan koşullarını,
  • 23:14 - 23:16
    acılarını ve sevinçlerini,
  • 23:16 - 23:22
    kusursuz bir hoşnutluğa
    dönüştürebilme yetisine bağlıdır.
  • 23:29 - 23:33
    ''Barış ve Savaş'' eserinin
    yazarı Leo Tolstoy,
  • 23:33 - 23:37
    ''Herkes dünyayı değiştirmeyi düşünür
  • 23:37 - 23:44
    ama kimse kendini değiştirmeyi
    düşünmez,'' demiştir.
  • 23:45 - 23:48
    Darwin, türlerin hayatta kalabilmeleri için
  • 23:48 - 23:52
    en önemli karakteristiğin,
    güç ya da zeka değil,
  • 23:52 - 23:59
    değişime adapte olabilme becerisi
    olduğunu söylemiştir.
  • 24:09 - 24:12
    Kişi, uyumlanabilmeye uyumlanmalıdır.
  • 24:12 - 24:15
    Budist öğretisi ''annica'',
    bunun üzerinedir.
  • 24:15 - 24:19
    her şey yükselir, söner ve değişir.
  • 24:19 - 24:21
    Sürekli değişir.
  • 24:22 - 24:28
    Iztırap, yalnızca belirli bir
    forma bağlandığımızda var olur.
  • 24:32 - 24:35
    İçinizdeki, tanıklık eden
    parçaya odaklanırsanız,
  • 24:35 - 24:42
    bu anlayış ile birlikte kalp de,
    kusursuz bir mutluluk dolar.
  • 25:24 - 25:27
    Tarihteki azizler, bilgeler ve yogiler
    ağız birliği etmişçesine,
  • 25:27 - 25:31
    kalpte meydana gelen kutsal
    bir birlikten bahsederler.
  • 25:31 - 25:34
    Hıristiyan azizi John'ın yazmaları,
  • 25:34 - 25:36
    Rumi'nin şiirleri,
  • 25:37 - 25:40
    ya da Hindistan'ın tantra öğretileri.
  • 25:40 - 25:42
    Bütün bu farklı öğretiler,
    kalbin ince gizemini
  • 25:42 - 25:47
    ifade etmeye çalışırlar.
  • 25:47 - 25:51
    Kalp, Shiva ve Shakti'nin birliğidir.
  • 25:51 - 25:55
    Yaşam sarmalına nüfuzun erilliği ile,
  • 25:55 - 25:59
    değişime teslimiyetin dişilliği.
  • 25:59 - 26:00
    Tekliğe tanıklık etme
  • 26:00 - 26:07
    ve koşulsuz kabulleniş.
  • 26:07 - 26:08
    Kalbinizi açabilmek için,
  • 26:08 - 26:12
    kendinizi değişime açmalısınız.
  • 26:12 - 26:14
    Görünüş açısından katı bir dünyada yaşamak,
  • 26:14 - 26:16
    onunla dans etmek,
  • 26:16 - 26:17
    onunla birbirinize tutunmak,
  • 26:17 - 26:18
    tümüyle yaşamak,
  • 26:19 - 26:21
    tümüyle sevmek
  • 26:21 - 26:23
    ancak yine de bunun geçici olduğunu
  • 26:23 - 26:30
    ve her şeyin eninde sonunda, her
    formun çözülerek değiştiğini bilmek.
  • 26:30 - 26:34
    Kusursuz mutluluk, dinginliğe
    karşılık veren enerjidir.
  • 26:34 - 26:38
    Bilinci tüm içeriğinden arındırmayla gelir.
  • 26:38 - 26:42
    Bu enerjinin dinginlikten doğan
    içeriği, bilincin KENDİSİDİR.
  • 26:42 - 26:45
    Bu bilinç, kalbe aittir.
  • 26:45 - 26:49
    Bu bilinç, VAR olan TEK şey
    ile ilişki halindedir.
  • 28:06 - 28:17
    Varolan gerçeklikle savaşarak, asla bir
    şeyleri değiştiremezsiniz.
  • 28:17 - 28:29
    Bir şeyi değiştirmek için,mevcut modeli
    geçersiz kılacak yeni bir model inşa edin.
Title:
IWOW - Part 4 - Beyond Thinking
Description:

more » « less
Video Language:
English
Team:
Awaken the World
Project:
02- Inner Worlds, Outer Worlds
Duration:
31:56

Turkish subtitles

Revisions