WEBVTT 00:00:13.874 --> 00:00:20.871 Hayat, özgürlük ve mutluluk arayışı. 00:00:24.724 --> 00:00:27.875 Hayatlarımızı sanki bir eşyaymış gibi, ''dışarıda bir yerlerde''olan 00:00:27.894 --> 00:00:30.362 mutluluğun peşinden koşarak geçiriyoruz. 00:00:30.394 --> 00:00:37.391 Bizler, kendi arzu ve ihtiraslarımızın birer kölesi haline geldik. 00:00:39.110 --> 00:00:40.791 Mutluluk, peşine düşülebilecek veya ucuz bir takım elbise gibi 00:00:41.134 --> 00:00:44.638 satın alınabilecek bir şey değildir. 00:00:44.684 --> 00:00:45.833 Bu Maya'dır... 00:00:45.864 --> 00:00:46.694 ilüzyondur... 00:00:46.723 --> 00:00:51.672 Biçimlerin sonsuz oyunudur. 00:00:51.694 --> 00:00:53.241 Budist geleneğinde, 00:00:53.264 --> 00:00:56.495 Samsara veya ızdırap döngüsü, zevk almayı arzulama 00:00:56.523 --> 00:00:58.866 ve acıdan kaçınma devam ettikçe, 00:00:58.913 --> 00:01:03.179 kendini sürekli kılar. 00:01:03.214 --> 00:01:07.480 Freud bunu ''haz prensibi''olarak tanımlamıştır. 00:01:07.503 --> 00:01:10.290 Esasında, yaptığımız her şeyin altında haz alma, 00:01:10.323 --> 00:01:12.314 istediğimiz bir şeyi elde etme 00:01:12.323 --> 00:01:19.320 veya hoşlanmadığımız bir şeyi kendimizden uzaklaştırma amacı yatmaktadır. 00:01:19.764 --> 00:01:23.712 Bunu terliksi hayvan gibi basit bir organizma bile yapar. 00:01:23.724 --> 00:01:25.954 Buna, ''uyartıya tepki''adı verilir. 00:01:25.984 --> 00:01:30.933 Terliksi hayvandan farklı olarak insanlar, daha fazla seçeneğe sahiptir. 00:01:30.944 --> 00:01:34.448 Bizler düşünmekte özgürüz ve sorunumuzun en can alıcı noktası da burası. 00:01:34.503 --> 00:01:41.500 Ne istediğimize dair düşüncelerimiz kontrolden çıkmış durumda. 00:02:09.902 --> 00:02:11.854 Modern toplumun çelişkisi, dünyayı anlamak için, 00:02:12.164 --> 00:02:17.009 kadim içsel bilincimiz yerine, dış dünya olarak algıladığımız şeyi, 00:02:17.524 --> 00:02:20.106 bilimsel metotlar ve yaklaşımlar kullanarak, 00:02:20.154 --> 00:02:25.865 nicel ve nitel değerlendirmeye tabi tutuyor olmamızdan kaynaklanıyor. 00:02:25.913 --> 00:02:30.384 Düşünmek, bizi yalnızca daha fazla düşünmeye ve daha çok soruya götürür. 00:02:30.413 --> 00:02:33.723 Dünyayı yaratan ve izlediği yolda ona rehberlik eden en içteki güçleri, 00:02:33.744 --> 00:02:35.735 öğrenmek ve bilmek istiyoruz. 00:02:35.764 --> 00:02:39.154 Fakat bu özün, kendi doğamızın da özünde olan canlı bir varlık olduğunu 00:02:39.204 --> 00:02:44.631 düşünmek yerine, onun bizim dışımızda olduğunu varsayıyoruz. 00:02:44.663 --> 00:02:47.973 Ünlü psikiyatrist Carl Jung: 00:02:47.984 --> 00:02:54.935 ''Dışına bakan kişi rüya görür, içine bakan kişi ise uyanır,'' demiştir. 00:02:56.104 --> 00:03:00.495 Uyanık olmayı, mutlu olmayı istemek yanlış değildir. 00:03:00.534 --> 00:03:04.083 Yanlış olan şey, mutluluğun bulunabileceği tek yer kendi içimizken, 00:03:04.112 --> 00:03:11.109 onu uzaklarda, kendi dışımızda aramaktır. 00:03:24.233 --> 00:03:30.933 BÖLÜM IV DÜŞÜNCE'NİN ÖTESİ 00:03:34.714 --> 00:03:39.788 4 Ağustos 2010 tarihinde Kaliforniya Tahoe Gölü'nde yapılan Techonomy konferansında 00:03:39.824 --> 00:03:45.799 Google CEO'su Eric Schmidt, insanı hayrete düşüren bir istatistikten bahsetti. 00:03:45.813 --> 00:03:48.395 Schmidt'e gore medeniyetin başlangıcından, 00:03:48.544 --> 00:03:51.331 2003 yılına kadar ürettiğimiz bilgi miktarını, 00:03:51.374 --> 00:03:54.639 günümüzde her iki günde bir üretmekteyiz. 00:03:54.693 --> 00:04:00.290 Bu, yaklaşık olarak 5 exabyte'lık veriye tekabül eder. 00:04:02.154 --> 00:04:05.658 İnsanlık tarihinin hiçbir döneminde, şu anki kadar fazla düşünce üretilmediği gibi, 00:04:05.683 --> 00:04:09.234 gezegen üzerinde bu denli çalkantılı bir dönem daha görülmemiştir. 00:04:11.044 --> 00:04:14.652 Ne zaman bir soruna çözüm arasak, kendimize 00:04:15.183 --> 00:04:18.234 iki yeni sorun daha yaratıyor olabilir miyiz? 00:04:18.452 --> 00:04:20.443 Eğer daha büyük mutluluklara sebep olmuyorsa, 00:04:20.582 --> 00:04:23.210 bunca düşüncenin ne yararı olabilir ki? 00:04:23.844 --> 00:04:24.887 Daha mı mutluyuz? 00:04:25.224 --> 00:04:26.562 Daha mı huzurluyuz? 00:04:26.984 --> 00:04:30.249 Tüm bu düşüncelerin sonucunda, daha mı neşeliyiz? 00:04:30.374 --> 00:04:32.741 Yoksa bu düşünceler bizi tecrit ederek, 00:04:32.974 --> 00:04:40.068 hayatı daha derin, daha anlamlı bir şekilde deneyimlememize engel mi olmaktadır? 00:04:42.493 --> 00:04:45.279 Varoluş; düşünme, harekete geçme 00:04:45.404 --> 00:04:47.554 ve faaliyet ile dengelenmelidir. 00:04:48.194 --> 00:04:55.191 Çünkü varoluş eylem halinde değil, oluş halindedir. 00:05:04.434 --> 00:05:09.622 Aynı anda hem değişim, hem de istikrâr arzuluyoruz. 00:05:09.644 --> 00:05:13.228 Düşünen zihinlerimiz bizleri istikrâra, güvenliğe 00:05:13.244 --> 00:05:15.109 ve duyuların terbiye edilmesine doğru götürdükçe, 00:05:15.144 --> 00:05:18.090 kalplerimiz yaşam sarmalıyla, değişim kanunuyla olan 00:05:18.133 --> 00:05:23.161 bağlarını yitirmeye başlıyor. 00:05:25.274 --> 00:05:28.402 Dehşet verici bir merakla cinayetleri, tsunamileri, depremleri 00:05:28.714 --> 00:05:32.364 ve savaşları izliyoruz. 00:05:34.184 --> 00:05:37.972 Zihnimizi sürekli olarak meşgul etmeye ve bilgiyle doldurmaya çalışıyoruz. 00:05:38.023 --> 00:05:41.447 Akla gelebilecek her cihazdan izlenebilen aralıksız TV programları, 00:05:41.494 --> 00:05:43.644 oyunlar ve bulmacalar, 00:05:43.694 --> 00:05:44.444 telefon mesajlar. 00:05:44.463 --> 00:05:47.933 Ve olanca ıvır zıvır. 00:05:47.944 --> 00:05:49.605 Durmaksızın akan yeni görüntülerin, yeni bilgilerin, 00:05:49.663 --> 00:05:53.326 duyuları yatıştırmaya ve boş ümitlerle aldatmaya yarayan yeni yolların, 00:05:53.363 --> 00:05:58.160 bizleri hipnotize etmesine izin veriyoruz. 00:06:00.763 --> 00:06:04.187 Sessiz içsel düşüncelerimize daldığımız zamanlarda kalplerimiz bize, 00:06:04.233 --> 00:06:08.420 hayata dair mevcut gerçekliğimizden çok daha fazlasının var olduğunu, 00:06:08.454 --> 00:06:11.924 aç hayaletlerle dolu bir dünyada yaşamakta olduğumuzu söyleyebilir. 00:06:11.954 --> 00:06:18.951 Durmaksızın bir şeyler isteyen ve asla tatmin olmayan hayaletler. 00:06:24.154 --> 00:06:27.481 Gezegenin etrafında dönüp duran bir veri girdabı yarattık; 00:06:27.723 --> 00:06:29.989 daha fazla düşünebilelim diye, 00:06:30.133 --> 00:06:33.318 dünyayı nasıl düzelteceğimize dair daha fazla fıkir üretebilelim diye. 00:06:33.364 --> 00:06:38.518 Sadece zihin onları yarattığı için var olan sorunları giderebilmek adına. 00:06:38.564 --> 00:06:45.561 Şu an içinde bulunduğumuz bu büyük karmaşayı yaratmış olan şey düşüncedir. 00:06:46.004 --> 00:06:50.589 Hastalıklara, düşmanlara ve sorunlara karşı savaş açıyoruz. 00:06:50.633 --> 00:06:55.104 Çelişki şudur ki; neye karşı direnç gösterirseniz, o şeyin devamlılığını sağlarsınız. 00:06:55.133 --> 00:06:59.206 Neye karşı direnç gösterirseniz, onu daha güçlü kılarsınız. 00:06:59.254 --> 00:07:02.155 Tıpkı bir kası çalıştırmak gibi, aslen kurtulmak istediğiniz şeyi, 00:07:02.203 --> 00:07:05.752 bizzat güçlendirmektesinizdir. 00:07:05.793 --> 00:07:09.820 O halde, düşünmenin alternatifi nedir? 00:07:09.844 --> 00:07:16.841 İnsanlar, bu gezegende var olabilmek için başka nasıl bir mekanizma kullanabilir? 00:07:32.733 --> 00:07:35.918 Son yüzyıllarda Batı kültürü, fıziksel olanı 00:07:35.964 --> 00:07:39.707 düşünce ve analiz yöntemleriyle keşfetmeye odaklanmışken, 00:07:39.763 --> 00:07:42.750 diğer antik kültürler, içsel mekânı keşfetmek için, 00:07:43.783 --> 00:07:48.558 aynı ölçüde sofıstike teknolojiler geliştirmişlerdir. 00:07:48.692 --> 00:07:51.354 Gezegenimizdeki dengesizliği yaratmış olan şey, 00:07:51.383 --> 00:07:56.047 içsel dünyamızla bağlantımızı kaybetmiş olmamızdır. 00:07:56.084 --> 00:07:59.713 Eskiden burada olan ''kendini bil'', yerini, dışsal biçim dünyasını 00:07:59.763 --> 00:08:04.132 deneyimleme arzusuna bırakmıştır. 00:08:04.363 --> 00:08:06.353 ''Ben kimim?''sorusuna cevap vermek, 00:08:06.973 --> 00:08:14.270 kartvizitinizde yazılı olanları izah etme meselesi değildir. 00:08:15.853 --> 00:08:19.482 Budizme göre kişi, bilincinin içeriğinden ibaret değildir. 00:08:19.524 --> 00:08:22.675 Yalnızca düşünce veya fıkirlerden oluşmuş bir derlemeden ibaret değildir. 00:08:22.714 --> 00:08:29.665 Zira düşüncelerin ardında, o düşüncelere tanıklık eden kişi vardır. 00:08:35.844 --> 00:08:40.747 ''Kendini bil''buyruğu; bir Zen koan'ıdır, cevaplanması mümkün olmayan bir bilmecedir. 00:08:40.794 --> 00:08:45.504 Bir cevap bulmaya çabalayan zihin nihayetinde yorulacaktır. 00:08:45.544 --> 00:08:47.535 Tıpkı bir köpeğin kuyruğunu kovalaması gibi. 00:08:48.144 --> 00:08:55.095 Bir cevap veya bir amaç bulma arzusunda olan yalnızca ego kimliğimizdir. 00:08:56.914 --> 00:09:01.021 Kim olduğunuz gerçeği, bir cevaba ihtiyaç duymaz 00:09:01.054 --> 00:09:08.051 çünkü tüm sorular egosal zihin tarafından yaratılır. 00:09:08.354 --> 00:09:15.351 Siz, zihniniz değilsiniz. 00:09:16.514 --> 00:09:23.511 Gerçek, daha çok cevabın altında değil, daha az sorunun altında yatar. 00:09:25.164 --> 00:09:26.791 Joseph Campbell'ın dediği gibi, 00:09:27.024 --> 00:09:30.294 ''İnsanların, hayatta olma deneyimini aradıkları kadar, 00:09:30.314 --> 00:09:37.311 hayatın anlamını aradıklarına inanmıyorum.'' 00:09:53.094 --> 00:09:57.246 Buda'ya ''Nesin sen?''diye sorulduğunda, basitçe şöyle cevap vermiş: 00:09:57.284 --> 00:09:59.434 ''Uyanığım''. 00:09:59.474 --> 00:10:03.571 Uyanık olmak ne anlama gelir? 00:10:07.654 --> 00:10:10.680 Buda tam olarak bunu açıklamaz, zira her bireyin hayatının, 00:10:10.704 --> 00:10:13.411 çiçeklenme biçimi farklıdır. 00:10:13.454 --> 00:10:20.451 Fakat söylediği bir şey vardır; "uyanış ıstırabın sonudur." 00:10:22.084 --> 00:10:24.154 Belli başlı dinsel geleneklerin hepsinde, 00:10:24.184 --> 00:10:26.652 uyanık olma halini tanımlayan bir sözcük vardır. 00:10:26.674 --> 00:10:27.857 Cennet... 00:10:27.904 --> 00:10:29.132 Nirvana... 00:10:29.144 --> 00:10:31.567 veya Moksha. 00:10:32.814 --> 00:10:37.510 Akışın doğasını fark etmek için ihtiyacınız olan tek şey sessiz bir zihindir. 00:10:37.634 --> 00:10:40.865 Zihin sustuğunda, her şey kendiliğinden oluverir. 00:10:40.874 --> 00:10:44.059 O sessizlikte, içsel enerjiler uyanır 00:10:44.104 --> 00:10:48.395 ve sizin çabanız olmaksızın kendiliğinden çalışır. 00:10:48.504 --> 00:10:55.501 Taocuların dediği gibi, ''Ki, bilincin peşinden gider.'' 00:10:56.294 --> 00:10:58.922 Sükûnet halinde olan kişi, bitkilerin ve hayvanların, 00:10:58.944 --> 00:11:00.889 bilgeliğini duyabilmeye başlar. 00:11:00.904 --> 00:11:05.614 Sessizlik, rüyalarda fısıldar. 00:11:05.654 --> 00:11:07.599 Kişi, rüyaların maddesel forma dönüşmesini sağlayan, 00:11:07.624 --> 00:11:11.731 bilinç mekanizmasını öğrenir. 00:11:11.744 --> 00:11:16.818 Tao te Ching'de bu yaşam tarzı, ''wei wu wei'': 00:11:16.854 --> 00:11:22.724 ''yapmamayı yapmak''şeklinde adlandırılır. 00:11:22.764 --> 00:11:27.012 Buda, ''orta yol''un aydınlanmaya giden yol olduğundan bahsetmiştir. 00:11:28.264 --> 00:11:31.529 Aristoteles, 'iki uç noktanın ortası' dediği Altın Orta'yı, 00:11:31.554 --> 00:11:35.627 güzellik yolu olarak tanımlamıştır. 00:11:35.673 --> 00:11:39.079 Ne çok fazla çaba gösterilmelidir, ne de çok az. 00:11:39.704 --> 00:11:46.701 Kusursuz bir denge içindeki yin ve yang. 00:11:57.424 --> 00:12:00.450 Vedanta'nın Maya veya illüzyon kavramına göre, 00:12:00.484 --> 00:12:03.112 çevremizi olduğu gibi deneyimlemek yerine, 00:12:03.134 --> 00:12:08.122 düşünceler tarafından yaratılan bir izdüşümünü deneyimlemekteyiz. 00:12:08.364 --> 00:12:11.071 Düşüncelerimiz elbette bu titreşimsel dünyayı 00:12:11.104 --> 00:12:12.994 belirli bir şekilde deneyimlemenize izin verir, 00:12:13.314 --> 00:12:19.025 fakat içsel huzurumuzun,dışsal olaylara bağlı olmasına gerek yoktur. 00:12:21.654 --> 00:12:26.762 Algılayan kişiden bağımsız bir dışsal dünyanın varlığına inanmak, 00:12:26.774 --> 00:12:30.437 bilimin temelini oluşturur. 00:12:30.474 --> 00:12:34.262 Ne var ki duyularımız bize ancak dolaylı bilgiler verir. 00:12:34.294 --> 00:12:37.559 Zihnin yarattığı bu fıziksel dünyaya ilişkin görüşlerimiz, 00:12:37.594 --> 00:12:44.227 duyularımızdan geçerek fıltrelendiğinden, daima eksiktir. 00:12:44.263 --> 00:12:49.257 Tüm duyuların altında yatan ortak bir titreşimsel alan vardır. 00:12:49.294 --> 00:12:53.082 ''Sineztezi''adı verilen bir duruma sahip insanlar, 00:12:53.104 --> 00:12:57.336 bu titreşimli alanı değişik şekillerde deneyimlerler. 00:12:57.354 --> 00:13:01.586 Sineztezikler, sesleri, renkler veya şekiller halinde görebilirler 00:13:01.594 --> 00:13:05.496 veya bir duyunun özelliklerini bir diğeriyle birleştirebilirler. 00:13:05.544 --> 00:13:12.541 Sineztezi, duyuların sentezlenmesini veya birbirine karışmasını ifade eder. 00:13:13.294 --> 00:13:16.036 Çakralar ve duyular, bu titreşim ortamını fıltreleyen, 00:13:16.074 --> 00:13:20.022 bir prizma gibidir. 00:13:20.054 --> 00:13:26.061 Evrendeki her şey, farklı oranlarda ve frekanslarda titreşmektedir. 00:13:27.884 --> 00:13:31.388 Horus'un Gözü her biri duyulardan birini temsil eden, 00:13:31.434 --> 00:13:34.506 altı sembolden oluşur. 00:13:34.544 --> 00:13:36.967 Eski Vedik (Hint) sisteminde düşünce, 00:13:36.984 --> 00:13:43.981 bir duyu olarak kabul edilir. 00:13:44.504 --> 00:13:46.505 Düşünceler, duyuların bedende deneyimlenmesi ile 00:13:46.533 --> 00:13:48.879 eşzamanlı olarak algılanır. 00:13:49.004 --> 00:13:54.431 Aynı titreşimsel kaynaktan doğar. 00:13:54.464 --> 00:13:56.455 Düşünce yalnızca bir araçtır. 00:13:56.484 --> 00:13:57.826 Altı duyudan biri. 00:13:58.664 --> 00:14:01.166 Ancak bizler onu, zaman içinde kendimizi, 00:14:01.804 --> 00:14:07.071 düşüncelerimizle tanımlamaya başlayacak kadar yüksek bir konuma çıkardık. 00:14:07.104 --> 00:14:10.608 Düşünceyi altı duyudan biri olarak tanımlamadığımız gerçeği, 00:14:10.634 --> 00:14:12.738 büyük önem arz eder. 00:14:12.764 --> 00:14:17.952 Kendimizi düşünceye o kadar kaptırdık ki, onu bir duyu olarak tanımlamaya çalışmak 00:14:17.974 --> 00:14:20.795 bir balığa suyu anlatmaya çalışmaktan farksız hale geldi. 00:14:20.824 --> 00:14:27.821 Su mu, ne suyu? 00:14:31.964 --> 00:14:34.706 Upanişad'da dendiği üzere; 00:14:34.763 --> 00:14:40.952 ''Gözün gördüğünün değil, sayesinde gördüğünün 00:14:40.984 --> 00:14:47.651 İnsanların tapındığı değil, ebedi olan Brahma olduğunu bil. 00:14:47.694 --> 00:14:54.122 Kulağın duyduğunun değil, sayesinde duyduğunun 00:14:54.143 --> 00:15:01.140 İnsanların tapındığı değil, ebedi olan Brahma olduğunu bil. 00:15:03.124 --> 00:15:09.359 Sözün aydınlattığının değil, sayesinde aydınlandığının 00:15:09.384 --> 00:15:16.381 İnsanların tapındığı değil, ebedi olan Brahma olduğunu bil. 00:15:22.794 --> 00:15:28.949 Zihnin düşünebileceğinin değil, sayesinde düşündüğünün 00:15:28.984 --> 00:15:35.981 İnsanların tapındığı değil, ebedi olan Brahma olduğunu bil. 00:16:04.583 --> 00:16:07.290 Geçtiğimiz on yılda, beyin araştırmaları alanında 00:16:07.324 --> 00:16:10.448 büyük atılımlar gerçekleştirildi. 00:16:10.464 --> 00:16:13.285 Bilimadamları nöroplastisite denen şeyi keşfetti: 00:16:13.643 --> 00:16:17.545 beynin fıziksel şebekesinin, içinden geçen düşüncelere bağlı olarak, 00:16:17.584 --> 00:16:21.372 değiştiğini belirten bir terim. 00:16:21.394 --> 00:16:24.101 Kanadalı fızyolog Donald Hebb'in sözleriyle, 00:16:24.134 --> 00:16:31.131 ''birbirlerini ateşleyen nöronlar, aynı zamanda birbirlerini etkiler.'' 00:16:35.084 --> 00:16:41.080 Nöronlar, kişinin dikkatini uzun bir süre koruması durumunda en yoğun etkileşimi gösterirler 00:16:41.094 --> 00:16:43.437 Bu, kişinin kendi öznel gerçeklik deneyimini, 00:16:43.454 --> 00:16:45.718 yönlendirebileceği anlamına geliyor. 00:16:45.734 --> 00:16:51.739 Kelimenin tam anlamıyla düşünceleriniz korku, endişe, kaygı ve olumsuzluk üzerine yoğunlaştığında 00:16:52.073 --> 00:16:56.462 bu tür başka düşüncelerin de gelişebilmesi için, şebekeyi büyütürsünüz. 00:16:56.484 --> 00:16:58.873 Düşüncelerinizi sevgi, şefkat, 00:16:58.884 --> 00:17:01.876 şükran ve neşe üzerine yönelttiğinizde, 00:17:01.894 --> 00:17:05.682 şebekenizi bu deneyimlerden daha fazla yapabilmek için genişletirsiniz. 00:17:05.723 --> 00:17:10.114 Ancak şiddet ve ıstırap dolu bir ortamda bunu nasıl başarabiliriz? 00:17:10.143 --> 00:17:14.909 Şu durumda bu bir tür yanılgı ya da hayalden ibaret olmaz mı? 00:17:14.954 --> 00:17:18.177 Nöroplastisite, gerçekliğinizi olumlu düşünceler ile yarattığınız doğrultusundaki 00:17:18.324 --> 00:17:21.908 yeniçağ sanrısıyla aynı şey değil. 00:17:21.933 --> 00:17:25.118 Bu aslında Buda'nın 2500 yıl önce, 00:17:25.154 --> 00:17:28.738 öğrettiği şeyin ta kendisi. 00:17:30.174 --> 00:17:33.928 Vipassana Meditasyonu ya da içgörü meditasyonu, 00:17:33.954 --> 00:17:39.381 özerk bir nöroplastisite olarak tanımlanabilir. 00:17:39.424 --> 00:17:45.897 gerçekliğinizi tam anlamıyla olduğu gibi kabullenirseniz, OLDUĞU gibi: 00:17:45.914 --> 00:17:50.942 ancak bunu, önyargı ya da düşüncelerin etkisi olmaksızın, 00:17:50.964 --> 00:17:53.207 algının ana seviyesinde, titreşimsel ya da 00:17:53.334 --> 00:17:56.184 enerjisel seviyede deneyimlersiniz. 00:17:56.924 --> 00:18:00.587 Dikkat, bilincin ana seviyesinde tutularak, gerçekliğin tümüyle 00:18:00.614 --> 00:18:07.611 farklı bir açıdan algılanabilmesi için, gerekli olan şebeke yaratılmış olur. 00:18:18.594 --> 00:18:21.301 Çoğu zaman bunu tersten yaparız. 00:18:21.344 --> 00:18:27.852 Dış dünyadan edindiğimiz fıkirlerin sürekli olarak sinirsel ağlarımızı şekillendirmesine izin veririz 00:18:27.884 --> 00:18:34.835 ancak içsel metanetimizin dışsal olaylara bağımlı olmaması gerekir. 00:18:34.864 --> 00:18:37.936 Koşullar önemsizdir. 00:18:37.964 --> 00:18:41.516 Önem arz eden tek şey, bilincimin içinde bulunduğu haldir. 00:18:41.554 --> 00:18:44.341 Sanskritçe'de meditasyon, ölçülerden bağımsız olmak anlamına gelir. 00:18:44.954 --> 00:18:47.184 Tüm kıyaslamalardan bağımsız. 00:18:47.204 --> 00:18:49.265 Tüm 'başka şey'lerden bağımsız. 00:18:49.804 --> 00:18:51.725 Başka bir şey haline gelmeye çalışmazsınız. 00:18:51.764 --> 00:18:57.430 Zaten olan şey, size yeter. 00:18:57.444 --> 00:19:01.073 Fiziksel âlemin ıstırabının üzerine yükselmenin yolu, 00:19:01.114 --> 00:19:03.184 onu bütünüyle kucaklamaktır. 00:19:03.234 --> 00:19:05.498 Ona evet demek. 00:19:05.524 --> 00:19:08.186 Böylece artık siz onun değil, 00:19:08.214 --> 00:19:15.211 o sizin bir parçanız haline gelir. 00:19:21.204 --> 00:19:26.366 Kişi, artık içeriğiyle çelişmeyen bir bilinç hali ile nasıl yaşar? 00:19:27.574 --> 00:19:32.364 Kişi, nasıl değersiz tutkularla dolu kalbini arındırabilir? 00:19:32.374 --> 00:19:35.195 Bunun için bilinçte, kökten bir devrim yaşanmalıdır. 00:19:35.244 --> 00:19:41.672 Bilincin dış dünyadan, iç dünyaya doğru tamamen yön değiştirmesi gerekir. 00:19:41.704 --> 00:19:45.970 Bu, tek başına istek ya da çaba ile gerçekleştirilebilecek bir devrim değildir. 00:19:45.994 --> 00:19:48.161 Teslimiyet de gerekir. 00:19:48.194 --> 00:19:51.891 Gerçekliği olduğu gibi kabullenme. 00:19:51.915 --> 00:19:59.015 Yalnızca kalpten gelen erişebilir gökyüzüne - RUMİ 00:20:00.844 --> 00:20:05.076 İsa'nın tasvir edilen cömert mizacı, kişinin bütün acılara, 00:20:05.114 --> 00:20:08.584 kucak açması gerektiği fıkrini vurgular. 00:20:08.594 --> 00:20:11.700 Kişi, kendini evrimsel kaynağa açmak istiyorsa, 00:20:11.714 --> 00:20:14.865 HER şeyi kabullenmelidir. 00:20:14.894 --> 00:20:17.476 Bu bir mazoşist olmanız gerektiği anlamına gelmez. 00:20:17.514 --> 00:20:18.856 Sürekli acı peşinde koşmazsınız 00:20:18.884 --> 00:20:23.196 ancak size uğradığında, -ki bu kaçınılmazdır- 00:20:23.244 --> 00:20:27.237 yalnızca başka bir gerçeklik için kıvranmak yerine, 00:20:27.254 --> 00:20:32.408 gerçekliği OLDUĞU gibi kabullenirsiniz. 00:20:32.424 --> 00:20:36.391 Hawaii'liler, gerçeğin kalp ile öğrenildiğine inanırlardı. 00:20:37.294 --> 00:20:44.291 Kalp belirgin bir biçimde, tıpkı beyin gibi kendi zekâsına sahiptir. 00:20:44.574 --> 00:20:47.725 Mısırlılar ise, insan bilgeliğinin beyin değil, 00:20:47.744 --> 00:20:49.325 kalpten kaynaklandığına inanırlardı. 00:20:49.344 --> 00:20:54.072 Kalp, ruh ve kişiliğin merkezi olarak kabul edilirdi. 00:20:54.894 --> 00:20:58.279 Antik Mısırlılara, gerçek yolun bilgisini bahşeden tanrısallık, 00:20:58.324 --> 00:21:03.321 kalp vasıtasıyla konuşurdu. 00:21:05.624 --> 00:21:08.525 Bu papirüs ''kalbin tartımı''nı betimler. 00:21:08.544 --> 00:21:11.092 Ölümden sonraki yaşama hafıf bir kalple gitmek 00:21:11.134 --> 00:21:13.682 iyi bir şey olarak görülürdü. 00:21:13.704 --> 00:21:18.001 Bu, kişinin iyi bir yaşam sürdüğü anlamına gelirdi. 00:21:21.604 --> 00:21:25.392 İnsanların kalp merkezinin uyanışı sırasında deneyimledikleri 00:21:25.404 --> 00:21:28.350 evrensel ya da arketipik evrelerden biri, 00:21:28.364 --> 00:21:35.361 kişinin kendi enerjisini evrenin enerjisi olarak deneyimlemesidir. 00:21:44.604 --> 00:21:46.947 Kendinize bu sevgiyi hissetme, 00:21:46.984 --> 00:21:49.646 "bu sevgi" olma hakkı tanıdığınız zaman, 00:21:49.664 --> 00:21:53.134 iç dünyanızı dış dünyaya bağladığınız zaman 00:21:53.154 --> 00:21:56.738 her şey birdir. 00:21:56.764 --> 00:22:00.916 Kişi kürelerin müziğini nasıl deneyimler? 00:22:00.954 --> 00:22:04.538 Bir kalp nasıl açılır? 00:22:06.974 --> 00:22:09.238 Sri Ramana Maharshi'nin dediği gibi, 00:22:09.274 --> 00:22:12.141 ''Tanrı senin içinde, sen olarak yaşar. 00:22:12.154 --> 00:22:14.404 Tanrıyı ya da kendinizi gerçekleştirmek için, 00:22:14.444 --> 00:22:16.805 hiçbir şey yapmanıza gerek yoktur. 00:22:17.354 --> 00:22:20.445 Bu sizin, gerçek ve doğal halinizdir. 00:22:20.464 --> 00:22:22.728 Sadece tüm arayışları bir kenara bırakın. 00:22:22.774 --> 00:22:24.674 Dikkatinizi içe yöneltin 00:22:24.694 --> 00:22:30.384 ve zihninizi, öz varlığınızın kalbinden yayılan kendinize feda edin. 00:22:30.584 --> 00:22:34.555 Bunun şu anda yaşadığınız deneyim olabilmesi için 00:22:35.094 --> 00:22:42.091 en hızlı yol, kendinizi sorgulamaktır. 00:22:48.584 --> 00:22:52.088 Meditasyon yaparak, içinizdeki sezgileri ve 00:22:52.114 --> 00:22:58.189 içsel canlılığınızı gözlemlerken, asılında değişimi gözlemlersiniz. 00:22:58.224 --> 00:23:01.409 Enerji şekil değiştirdikçe, bu değişim kuvveti, 00:23:01.454 --> 00:23:03.877 yükselir ve söner. 00:23:04.804 --> 00:23:08.648 Bir kişinin ne derecede evrimleştiği ya da aydınlandığı, 00:23:08.664 --> 00:23:11.326 onun her ana adapte olabilme 00:23:11.603 --> 00:23:13.674 ya da sürekli bir şekilde değişen insan koşullarını, 00:23:13.674 --> 00:23:16.416 acılarını ve sevinçlerini, 00:23:16.454 --> 00:23:22.119 kusursuz bir hoşnutluğa dönüştürebilme yetisine bağlıdır. 00:23:29.114 --> 00:23:32.823 ''Barış ve Savaş'' eserinin yazarı Leo Tolstoy, 00:23:32.864 --> 00:23:36.573 ''Herkes dünyayı değiştirmeyi düşünür 00:23:36.594 --> 00:23:43.591 ama kimse kendini değiştirmeyi düşünmez,'' demiştir. 00:23:45.494 --> 00:23:47.803 Darwin, türlerin hayatta kalabilmeleri için 00:23:47.844 --> 00:23:52.429 en önemli karakteristiğin, güç ya da zeka değil, 00:23:52.454 --> 00:23:59.451 değişime adapte olabilme becerisi olduğunu söylemiştir. 00:24:08.694 --> 00:24:11.845 Kişi, uyumlanabilmeye uyumlanmalıdır. 00:24:11.874 --> 00:24:14.778 Budist öğretisi ''annica'', bunun üzerinedir. 00:24:14.914 --> 00:24:19.339 her şey yükselir, söner ve değişir. 00:24:19.354 --> 00:24:21.254 Sürekli değişir. 00:24:21.804 --> 00:24:27.901 Iztırap, yalnızca belirli bir forma bağlandığımızda var olur. 00:24:31.783 --> 00:24:34.684 İçinizdeki, tanıklık eden parçaya odaklanırsanız, 00:24:34.704 --> 00:24:41.701 bu anlayış ile birlikte kalp de, kusursuz bir mutluluk dolar. 00:25:24.034 --> 00:25:26.831 Tarihteki azizler, bilgeler ve yogiler ağız birliği etmişçesine, 00:25:27.054 --> 00:25:31.141 kalpte meydana gelen kutsal bir birlikten bahsederler. 00:25:31.174 --> 00:25:33.722 Hıristiyan azizi John'ın yazmaları, 00:25:33.764 --> 00:25:36.073 Rumi'nin şiirleri, 00:25:36.994 --> 00:25:39.737 ya da Hindistan'ın tantra öğretileri. 00:25:39.854 --> 00:25:41.924 Bütün bu farklı öğretiler, kalbin ince gizemini 00:25:41.973 --> 00:25:47.206 ifade etmeye çalışırlar. 00:25:47.234 --> 00:25:50.818 Kalp, Shiva ve Shakti'nin birliğidir. 00:25:50.844 --> 00:25:54.632 Yaşam sarmalına nüfuzun erilliği ile, 00:25:54.674 --> 00:25:58.804 değişime teslimiyetin dişilliği. 00:25:58.914 --> 00:26:00.044 Tekliğe tanıklık etme 00:26:00.174 --> 00:26:06.507 ve koşulsuz kabulleniş. 00:26:06.823 --> 00:26:08.211 Kalbinizi açabilmek için, 00:26:08.244 --> 00:26:11.589 kendinizi değişime açmalısınız. 00:26:11.624 --> 00:26:14.286 Görünüş açısından katı bir dünyada yaşamak, 00:26:14.334 --> 00:26:15.596 onunla dans etmek, 00:26:15.634 --> 00:26:17.215 onunla birbirinize tutunmak, 00:26:17.264 --> 00:26:18.492 tümüyle yaşamak, 00:26:18.533 --> 00:26:20.558 tümüyle sevmek 00:26:20.593 --> 00:26:23.380 ancak yine de bunun geçici olduğunu 00:26:23.394 --> 00:26:29.761 ve her şeyin eninde sonunda, her formun çözülerek değiştiğini bilmek. 00:26:29.884 --> 00:26:33.672 Kusursuz mutluluk, dinginliğe karşılık veren enerjidir. 00:26:33.884 --> 00:26:37.672 Bilinci tüm içeriğinden arındırmayla gelir. 00:26:37.694 --> 00:26:42.119 Bu enerjinin dinginlikten doğan içeriği, bilincin KENDİSİDİR. 00:26:42.134 --> 00:26:45.080 Bu bilinç, kalbe aittir. 00:26:45.114 --> 00:26:48.777 Bu bilinç, VAR olan TEK şey ile ilişki halindedir. 00:28:05.501 --> 00:28:17.357 Varolan gerçeklikle savaşarak, asla bir şeyleri değiştiremezsiniz. 00:28:17.400 --> 00:28:28.943 Bir şeyi değiştirmek için,mevcut modeli geçersiz kılacak yeni bir model inşa edin.