< Return to Video

Genç bir şair, Darfur'un hikâyesini anlatıyor

  • 0:01 - 0:05
    "Soykırım" kelimesinin ne anlama
    geldiğini öğrendiğimde 10 yaşımdaydım.
  • 0:07 - 0:08
    2003 yılıydı ve
  • 0:08 - 0:13
    insanlarıma ırklarından
    ötürü vahşice saldırılıyordu --
  • 0:13 - 0:14
    yüz binlercesi öldürüldü,
  • 0:14 - 0:16
    milyonlarcası yerinden edildi,
  • 0:16 - 0:20
    bir ulus, kendi
    devletinin elleriyle parçalara ayrıldı.
  • 0:20 - 0:24
    Annem ve babam
    kriz hakkında eleştiri yapmaya başladılar.
  • 0:24 - 0:26
    Aslında anlamıyordum, sadece
  • 0:26 - 0:29
    bunun, aileme zarar verdiğini biliyordum.
  • 0:29 - 0:33
    Bir gün annemi ağlarken gördüm ve
  • 0:33 - 0:38
    ona neden bu kadar çok
    insanı gömdüğümüzü sordum.
  • 0:38 - 0:41
    10 yaşındaki kızına soykırımı anlatmak
  • 0:41 - 0:45
    için seçtiği kelimeleri hatırlamıyorum,
  • 0:45 - 0:47
    fakat o hissi hatırlıyorum.
  • 0:48 - 0:51
    Tamamen yalnız hissetmiştik,
  • 0:51 - 0:53
    kimse bizi duymuyor gibiydi,
  • 0:53 - 0:56
    görünmez gibiydik.
  • 0:56 - 1:00
    Darfur hakkındaki ilk şiirimi de
    o zaman yazdım.
  • 1:01 - 1:06
    İnsanların bizi görmesini ve
    duymasını sağlamak için şiir yazdım
  • 1:06 - 1:09
    ve beni değiştiren
    şeyi de bu şekilde öğrendim.
  • 1:09 - 1:11
    Bunu görmek çok kolay.
  • 1:11 - 1:16
    Yani, bakın bana -- kafasında
    eşarp olan, genç Afrikalı bir kadınım,
  • 1:16 - 1:18
    dilimde ise Amerikan aksanı var ve
  • 1:18 - 1:23
    Pazartesi sabahlarının en vahşisini
    oluşturan bir hikâye cazip görünüyor.
  • 1:24 - 1:28
    Fakat insanları görülmeye değer
    olduklarına ikna etmek zor bir şey.
  • 1:29 - 1:31
    Bunu lisedeyken, öğretmenim
    bir gün benden Darfur'la ilgili
  • 1:31 - 1:34
    sunum yapmamı istediğinde öğrendim.
  • 1:34 - 1:38
    Projektörü ayarlarken sınıf
    arkadaşlarımdan birisi şöyle dedi;
  • 1:38 - 1:40
    "Neden bundan bahsetmek zorundasın?
  • 1:40 - 1:43
    Bunun bize ne hissettireceğini
    düşünemiyor musun?"
  • 1:43 - 1:45
    (Gülüşmeler)
  • 1:45 - 1:49
    14 yaşımdaki hâlim ona
    ne cevap vereceğini veya o anda
  • 1:49 - 1:53
    hissettiğim acıyı nasıl
    açıklayacağını bilmiyordu
  • 1:53 - 1:57
    ve her dakika "bundan"
    bahsetmemeye zorlanıyorduk.
  • 1:57 - 2:02
    Sözleri beni Darfur'daki
    günlere ve gecelere götürdü,
  • 2:02 - 2:05
    sessiz kalmaya zorlandığımız;
  • 2:05 - 2:07
    sabah çay içerken,
  • 2:07 - 2:11
    savaş uçakları tüm sesleri
    bastırdığı için konuşmadığımız;
  • 2:11 - 2:14
    yalnızca duyulmayı
    hak etmediğimizin değil,
  • 2:14 - 2:16
    aynı zamanda var olma hakkımızın
  • 2:16 - 2:19
    olmadığının söylendiği zamanlara götürdü.
  • 2:20 - 2:22
    Ve orada olmayı hak etmediğim hissi,
  • 2:22 - 2:26
    oraya ait olmadığım hissi
    veya sessizliği kırma hakkımın olmadığı
  • 2:26 - 2:27
    hissi yeniden ortaya
  • 2:27 - 2:31
    çıkmasına rağmen, sınıfta tüm
    öğrenciler yerini almaya başladığında ve
  • 2:31 - 2:32
    konuşmaya başladığımda
  • 2:32 - 2:35
    bir büyü oluştu.
  • 2:35 - 2:37
    Konuştuğumda ve
  • 2:37 - 2:39
    sınıf arkadaşlarım dinlediğinde,
  • 2:39 - 2:41
    korku yavaş yavaş azalmıştı.
  • 2:42 - 2:44
    Zihnim sakinleşti ve
  • 2:44 - 2:45
    güvende hissettim.
  • 2:47 - 2:50
    Bu bizim kederimizin sesiydi,
  • 2:50 - 2:52
    bana sarıldıkları hissiydi ve
  • 2:52 - 2:55
    o sabit duvarlar bizi bir arada tutuyordu.
  • 2:56 - 2:58
    Boşluk hissi değildi.
  • 2:59 - 3:02
    Şiiri seçtim çünkü şiir çok içgüdüsel.
  • 3:03 - 3:06
    Birisi önünüzde durduğunda,
    zihni, bedeni ve ruhu size
  • 3:06 - 3:07
    "Bana tanıklık et" dediğinde,
  • 3:07 - 3:11
    insanlığınızın farkına
    varmamanız imkânsızdır.
  • 3:12 - 3:13
    Bu benim için her şeyi değiştirdi.
  • 3:13 - 3:15
    Bana cesaret verdi.
  • 3:16 - 3:18
    Her gün tanıklığın
    gücünü tecrübe ediyorum ve
  • 3:18 - 3:21
    bundan dolayı ben bir bütünüm.
  • 3:21 - 3:22
    Şimdi soruyorum:
  • 3:22 - 3:24
    Bana tanıklık edecek misiniz?
  • 3:25 - 3:28
    Bu stres altında omuzlarım çöktüğünde,
  • 3:28 - 3:31
    bana mikrofonu verdiler.
  • 3:32 - 3:34
    Bir kadın şöyle dedi,
  • 3:34 - 3:37
    "Bir milyonuncu mülteci de
    Güney Sudan'ı terk etti.
  • 3:37 - 3:38
    Yorum yapabilir misiniz?"
  • 3:38 - 3:42
    Annemin aldığı ayakkabılar
    içerisinde ayaklarım ileri geri sallandı,
  • 3:42 - 3:43
    şu soru yankılandı:
  • 3:44 - 3:46
    Kalıyor muyuz, yoksa
    kaçmak daha mı güvenli?
  • 3:47 - 3:49
    Zihnimde sayılar yankılandı:
  • 3:50 - 3:51
    Darfur'da bir milyon gitti,
  • 3:51 - 3:53
    iki milyon yerinden edildi,
  • 3:53 - 3:56
    400.000 ölü var.
  • 3:56 - 3:58
    Ve boğazım düğümlendi,
  • 3:58 - 4:00
    sanki bu bedenler benim boğazımda
  • 4:00 - 4:02
    mezarlarını bulmuşlar gibi.
  • 4:03 - 4:04
    Eski ülkemiz,
  • 4:04 - 4:06
    kuzeyi ve güneyi ve doğusu ve batısı,
  • 4:06 - 4:09
    öyle huzursuzdu ki
    Nil bizi bir arada tutamadı ve
  • 4:09 - 4:11
    siz benden özet geçmemi istiyorsunuz.
  • 4:11 - 4:14
    Hâlâ gerçekleşmiyor gibi,
    sayılardan bahsediyorlar,
  • 4:14 - 4:18
    sanki Suriye'de 500.000 kişi ölmemiş gibi,
  • 4:18 - 4:21
    sanki 3.000 kişi Akdeniz'in
    dibinde son savaşlarını
  • 4:21 - 4:23
    vermiyormuş gibi,
  • 4:24 - 4:28
    sanki soykırımlarımız hakkında
    gerçeklerle dolu kitaplar yokmuş gibi
  • 4:29 - 4:30
    ve şimdi benden yazmamı istiyorlar.
  • 4:31 - 4:32
    Gerçek:
  • 4:34 - 4:36
    Kahvaltıda hiç konuşmadık,
  • 4:36 - 4:39
    çünkü savaş uçakları sesimizi bastırdı.
  • 4:39 - 4:40
    Gerçek:
  • 4:41 - 4:43
    Büyükbabam evi terk etmek istemedi,
  • 4:43 - 4:45
    böylece bir savaş alanında öldü.
  • 4:46 - 4:47
    Gerçek:
  • 4:47 - 4:50
    Tanrısız yanan bir çalı, yalnızca yangındır.
  • 4:51 - 4:53
    Bildiğim şey ve
    mikrofonda söylenmesi güvenli
  • 4:53 - 4:55
    olan şey arasındaki mesafeyi ölçtüm.
  • 4:55 - 4:58
    Kederden bahsediyor muyum?
    Yer değişiminden?
  • 4:58 - 4:59
    Şiddeti, televizyonda
  • 4:59 - 5:02
    gördüğünüz kadar basit olmadığını,
    kameralar açılmadan önce
  • 5:02 - 5:06
    haftalarca yaşanan
    korkuyu vurguluyor muyum?
  • 5:08 - 5:10
    Ona bedenlerimizden,
    yüzde 60'ının su olduğundan, fakat
  • 5:10 - 5:12
    yine de ağaç gibi yanışımızdan
  • 5:12 - 5:14
    ve bunun da feda edilişimizin
  • 5:14 - 5:16
    yakıtı olduğundan bahsediyor muyum?
  • 5:16 - 5:20
    Önce erkeklerin öldüğünü ve annelerin
    izlemeye zorlandığını söylüyor muyum?
  • 5:20 - 5:21
    Çocuklarımız için geldiklerini,
  • 5:21 - 5:25
    evlerimiz yıkılana kadar
    onları kara boyunca dağıttıklarını?
  • 5:25 - 5:28
    Ufacık bir bombada
    kalelerin bile yıkıldığını?
  • 5:30 - 5:32
    Yaşlılardan, kahramanlarımızdan,
  • 5:32 - 5:33
    kaçmak için güçsüz, vurmak için
  • 5:33 - 5:36
    güçlü olanlardan, onları ateşe doğru
  • 5:36 - 5:37
    elleri yukarıda, sırtlarında
  • 5:37 - 5:40
    tüfeklerle nasıl götürdüklerinden
  • 5:40 - 5:41
    bahsediyor muyum?
  • 5:41 - 5:43
    Bastonlarının ateşi
    nasıl körüklediğinden?
  • 5:43 - 5:48
    Bir tomar kablo ve zaptedilecek
    seyirciler çok acımasız hissettiriyor.
  • 5:48 - 5:50
    Çok insafsızca,
  • 5:50 - 5:54
    tıpkı ölülerimizin kötü kokan
    dumanıyla dolan vadi gibi.
  • 5:54 - 5:55
    Düz yazıda daha mı iyi?
  • 5:56 - 5:59
    Bir kıta, kefene dönüşebilir mi?
  • 5:59 - 6:01
    Yavaşça söylersem daha mı az acıtır?
  • 6:01 - 6:03
    Beni ağlarken görmeseniz
    daha iyi mi dinlersiniz?
  • 6:03 - 6:05
    Mikrofon gittiğinde acı da gider mi?
  • 6:05 - 6:08
    Neden her söz son
    sözümmüş gibi hissettiriyor?
  • 6:10 - 6:12
    Konuşma için otuz saniye
  • 6:12 - 6:15
    ve şimdi, şiir için üç dakika.
  • 6:15 - 6:19
    Dilim, öldüğümüz zamanki gibi kuruyor,
  • 6:19 - 6:23
    küle dönüşüyor, hiç kömür olmadan.
  • 6:24 - 6:26
    Sol bacağım uyuşuyor
  • 6:26 - 6:29
    ve çarpışmaya hazırlanır gibi
  • 6:29 - 6:31
    dizlerimi kilitlediğimi fark ediyorum.
  • 6:32 - 6:35
    Koşamayacağım bir ayakkabıyı asla giymem.
  • 6:36 - 6:37
    Teşekkürler.
  • 6:38 - 6:44
    (Alkışlar)
  • 6:45 - 6:48
    Olumlu bir mesajla ayrılmak istedim,
  • 6:49 - 6:52
    çünkü yaşamın paradoksu da bu:
  • 6:53 - 6:56
    Ağlamayı en çok öğrendiğim
    yerlerde, aynı zamanda
  • 6:56 - 6:59
    nasıl gülümseneceğini öğrendim.
  • 7:00 - 7:02
    İşte, geliyor.
  • 7:05 - 7:08
    "Geniş bir Hayal Gücün Var
  • 7:08 - 7:10
    veya
  • 7:10 - 7:13
    Ağlamanın 400.000 yolu."
  • 7:14 - 7:16
    Zeinab için.
  • 7:17 - 7:18
    Ben üzgün bir kızım,
  • 7:19 - 7:22
    fakat yüzüm başka planlar yapıyor,
  • 7:22 - 7:27
    enerjimi bu gülümsemeye
    odaklıyorum, acıya harcamamak için.
  • 7:27 - 7:29
    Önce uykumu çaldılar,
  • 7:29 - 7:32
    yorgun fakat açık gözler,
  • 7:32 - 7:34
    bir şeyler kaçırdığımı düşünürken,
  • 7:34 - 7:36
    belki de süvari hâlâ geliyordur.
  • 7:36 - 7:37
    Gelmediler,
  • 7:37 - 7:39
    ben de daha büyük yastıklar aldım.
  • 7:39 - 7:40
    (Gülüşmeler)
  • 7:42 - 7:45
    Büyükannem çok konuşarak
  • 7:45 - 7:48
    her şeyi tedavi edebilir.
  • 7:48 - 7:51
    Ve savaşın ortasında
    bana depodaki bir hırsızı
  • 7:51 - 7:53
    güldürebileceğimi söyledi.
  • 7:53 - 7:58
    Savaş, hüzünden
    bozulmuş evlilik yatağı yapar.
  • 7:58 - 8:00
    Yalnızca yok olmak istersiniz,
  • 8:00 - 8:04
    ama kalbiniz, kaçabilmeye
    yetecek kadar kalıntı toplayamaz.
  • 8:05 - 8:06
    Fakat neşe --
  • 8:06 - 8:11
    neşe, kırgın ana vatanımızın
    sınırlarından taşıdığımız zırhımız.
  • 8:13 - 8:16
    Tadı gittikten sonra bile devam eden
  • 8:16 - 8:19
    hikâyelerin, yüzlerin hızlı bir karışımı.
  • 8:20 - 8:24
    Bir kas hafızası en
    zor zamanları bile atlatır,
  • 8:24 - 8:29
    benim hafızam ağlayana kadar
    güldüğüm ya da gülene kadar ağladığım
  • 8:29 - 8:30
    günlerle dolu.
  • 8:30 - 8:34
    Kahkaha ve gözyaşı
    istemsiz insan tepkileridir,
  • 8:34 - 8:37
    ifade kapasitemiz için bir vasiyettir.
  • 8:37 - 8:39
    İfade etmeme izin verin,
  • 8:39 - 8:41
    eğer sizi güldürüyorsam,
  • 8:41 - 8:43
    bu genellikle kasıtlıdır.
  • 8:43 - 8:45
    Ve eğer sizi ağlatırsam,
  • 8:45 - 8:47
    hâlâ güzel olduğunuzu düşüneceğim.
  • 8:47 - 8:50
    Bu, kuzenim Zeinab için,
  • 8:51 - 8:54
    bir ikindi vakti yatalak oluverdi.
  • 8:54 - 8:58
    Sudan'da beraber olduğumuz
    zamandan beri onu görmedim,
  • 8:58 - 9:02
    Fransa'da 400 yıllık bir binada
  • 9:02 - 9:06
    hastane yatağının yanındaydım.
  • 9:07 - 9:09
    Zeinab şiir dinlemek istemişti.
  • 9:10 - 9:14
    Birden İngilizce, Arapça ve
    Fransızca yetersiz gelmişti.
  • 9:14 - 9:18
    Bildiğim her kelime boş bir sese dönüştü
  • 9:18 - 9:20
    ve Zeinab de "Tamam, devam et." dedi.
  • 9:20 - 9:21
    (Gülüşmeler)
  • 9:21 - 9:24
    Ona okuyabildiğim her şeyi okudum
  • 9:24 - 9:26
    ve güldük
  • 9:26 - 9:27
    ve bunu çok sevdik
  • 9:27 - 9:31
    ve bulunduğum en önemli sahne orasıydı,
  • 9:31 - 9:33
    aile ile ve bir savaşa kurban edilmiş
  • 9:33 - 9:37
    fakat yine de yaşama
    tutunmuş insanlarla çevriliydim,
  • 9:37 - 9:41
    bana yalnızca gülmeyi değil, aynı zamanda
  • 9:41 - 9:45
    ellerini gökyüzüne yerleştirmiş olan
  • 9:45 - 9:48
    ölümle yüz yüze yaşamayı öğretmiş olan
  • 9:48 - 9:50
    insanlarla çevriliydim,
  • 9:50 - 9:53
    güneşin mesafesini ölçüp
    ona "Gülümse, seninle orada
  • 9:53 - 9:55
    buluşacağım." diyordum.
  • 9:56 - 9:57
    Ve Zeinab için --
  • 9:58 - 10:02
    Zeinab Fransa gibi bir
    yerde bana sevgiyi öğretti,
  • 10:02 - 10:07
    Zeinab, ölüm döşeğinde
    şiir dinlemek istedi --
  • 10:08 - 10:11
    Kronik ağrı sendromundan öldü.
  • 10:12 - 10:14
    Kalp kasları, işlevsiz kalana
  • 10:15 - 10:17
    kadar genişledi.
  • 10:17 - 10:21
    Beni tuttu ve bana
    kendimi altın gibi hissettirdi.
  • 10:21 - 10:23
    "Zeinab, tek sorununun
  • 10:23 - 10:27
    kalbinin çok büyük olması garip
  • 10:27 - 10:30
    değil mi?" dedim.
  • 10:32 - 10:34
    Teşekkürler.
  • 10:34 - 10:38
    (Alkışlar)
Title:
Genç bir şair, Darfur'un hikâyesini anlatıyor
Speaker:
Emtithal Mahmoud
Description:

Emtithal "Emi" Mahmoud, Darfur'daki soykırımdan kaçma tecrübesi ile zıtlaşarak, direnişin şiirini yazıyor. Mülteciler, aile, neşe ve keder hakkında iki heyecan verici şiir paylaşıyor ve "bana tanıklık edecek misiniz?" diye soruyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
10:51

Turkish subtitles

Revisions