Doktorların tanı koyamadığı bir hastalığınız varsa ne olur
-
0:05 - 0:07Merhaba.
-
0:08 - 0:09Teşekkürler.
-
0:09 - 0:11[Jennifer Brea sese duyarlı.
-
0:11 - 0:14Seyircilerden Amerikan işaret dilinde
alkışlamaları istendi.] -
0:15 - 0:17Beş yıl önce böyleydim.
-
0:18 - 0:20Harvard'da doktora öğrencisiydim
-
0:20 - 0:22ve seyahat etmeye bayılırdım.
-
0:22 - 0:26Hayatımın aşkıyla evlemek
için yeni nişanlanmıştım. -
0:27 - 0:3128 yaşındaydım ve sağlıklı
olduğumuzda birçoğumuz gibi -
0:31 - 0:33yenilmezmişim gibi hissediyordum.
-
0:34 - 0:38Sonra bir gün 40 derece ateşlendim.
-
0:39 - 0:41Muhtemelen doktora gitmeliydim,
-
0:41 - 0:43ama hayatımda hiç ciddi bir
şekilde hasta olmamıştım -
0:43 - 0:46ve biliyordum ki
eğer virüs kapmışsan -
0:46 - 0:49evde kalır ve biraz tavuk
çorbası yaparsın -
0:49 - 0:51ve birkaç güne her şey yoluna girer.
-
0:52 - 0:54Ama bu sefer girmedi.
-
0:56 - 0:57Ateşim düştükten sonra,
-
0:57 - 1:01üç hafta boyunca sersem gibiydim.
Evimden çıkamadım. -
1:01 - 1:04Kapı eşiklerine doğru yürüyordum.
-
1:04 - 1:07Banyoya gidebilmek için duvarlara
tutunmak zorunda kaldım. -
1:09 - 1:11O ilkbaharda enfeksiyon
üstüne enfeksiyon kaptım -
1:12 - 1:14ve doktora her gittiğimde
-
1:14 - 1:16kesinlikle hiçbir sorun
olmadığını söyledi. -
1:18 - 1:19Onun elinde sürekli normal çıkan
-
1:19 - 1:21laboratuvar testleri vardı.
-
1:22 - 1:24Benim elimdeyse sadece tarif edebildiğim
-
1:24 - 1:26ama kimsenin göremediği
-
1:26 - 1:28semptomlarım vardı.
-
1:29 - 1:31Kulağa aptalca geliyor biliyorum
-
1:31 - 1:34ama bunun gibi şeyleri kendinize
açıklamanın bir yolunu bulmalısınız. -
1:35 - 1:38Belki de yaşlanıyorum diye düşündüm.
-
1:38 - 1:42Belki de bu, 25 yaşını geçmiş
olmanın diğer yüzüdür. -
1:42 - 1:44(Gülüşmeler)
-
1:45 - 1:47Sonra nörolojik semptomlar başladı.
-
1:48 - 1:51Bazen bir dairenin sağ tarafını
çizemediğimi fark ettim. -
1:52 - 1:56Bazı zamanlar konuşamıyor
ya da hiç hareket edemiyordum. -
1:58 - 2:00Her çeşit uzmana göründüm:
-
2:00 - 2:03Bulaşıcı hastalık doktorları,
dermatologlar, endokrinologlar, -
2:03 - 2:04kardiyologlar.
-
2:05 - 2:07Psikiyatra bile göründüm.
-
2:08 - 2:11Psikiyatrım, "Çok hasta olduğun belli
-
2:11 - 2:13ama psikiyatrik bir şey değil.
-
2:14 - 2:17Umarım neyin olduğunu bulabilirler," dedi.
-
2:18 - 2:22Ertesi gün, nöroloğum bana
konversiyon bozukluğu tanısı koydu. -
2:23 - 2:24Her şeyin;
-
2:25 - 2:28ateşlerin, boğaz ağrılarının,
sinüs enfeksiyonunun, -
2:29 - 2:32tüm gastrointestinal, nörolojik ve
kalp ile ilgili semptomların -
2:33 - 2:35geçmişte hatırlayamadığım
bir duygusal travmadan -
2:35 - 2:37kaynaklanmış olduğunu söyledi.
-
2:38 - 2:40Semptomlar gerçekti
-
2:41 - 2:43ama hiçbir biyolojik sebebi yoktu dedi.
-
2:45 - 2:47Sosyal bilimci olmak
üzere eğitim görmüştüm. -
2:47 - 2:50İstatistik, olasılık teorisi,
-
2:50 - 2:54matematiksel modelleme,
deneysel tasarım gördüm. -
2:55 - 2:59Nöroloğumun tanısını öylece
reddedemeyeceğimi anladım. -
3:00 - 3:01Dediği doğruymuş gibi gelmiyordu
-
3:01 - 3:05ama eğitimimden dolayı biliyordum ki
gerçek bazen sezgilere aykırıydı, -
3:05 - 3:08üstü neye inanmak istiyorsak
onunla kolayca örtülürdü. -
3:09 - 3:12Bu yüzden haklı olma ihtimalini
hesaba katmak zorunda kaldım. -
3:14 - 3:16O gün küçük bir deney yaptım.
-
3:17 - 3:20Nöroloğumun ofisinden
evime kadar 3 km yürüdüm. -
3:21 - 3:25Bacaklarımı tuhaf, neredeyse
elektrik hissi veren bir acı sardı. -
3:26 - 3:28Bu acı üzerine derin derin düşündüm,
-
3:28 - 3:32beynimin tüm bunları nasıl üretmiş
olabileceğini düşünüp taşındım. -
3:33 - 3:35Kapıdan girer girmez
-
3:35 - 3:36yere yığıldım.
-
3:37 - 3:40Beynim ve omuriliğim yanıyordu.
-
3:41 - 3:44Boynum öyle sertti ki, çenemden
göğsüme kadar dokunamıyordum -
3:45 - 3:47ve en ufak ses bile
-
3:47 - 3:49- çarşafların hışırtısı,
-
3:49 - 3:51yan odada yalınayak yürüyen eşimin sesi -
-
3:52 - 3:54işkence eden bir acıya neden olabiliyordu.
-
3:56 - 3:58Gelecek iki yılın çoğunu yatakta geçirdim.
-
3:59 - 4:02Doktorum nasıl yanılabilmişti?
-
4:03 - 4:05Nadir görülen bir hastalığım
olduğunu düşünmüştüm. -
4:05 - 4:07Doktorların daha önce
hiç görmediği bir şey. -
4:08 - 4:09Sonra internete girdim
-
4:09 - 4:11ve tüm dünyada
-
4:12 - 4:14aynı semptomlarla yaşayan,
-
4:14 - 4:16aynı şekile izole olmuş,
-
4:16 - 4:18aynı şekilde inanılmayan
binlerce insan buldum. -
4:18 - 4:19Bazıları hâlâ çalışabiliyordu
-
4:19 - 4:22ama bir sonraki Pazartesi
ortaya çıkabilmek için -
4:22 - 4:24akşamlarını ve hafta sonlarını
yatakta geçirmek zorundaydı. -
4:24 - 4:26Spektrumun diğer ucunda ise
-
4:26 - 4:28bazıları çok hastaydı,
-
4:28 - 4:31tamamen karanlıkta yaşamak zorundaydı,
-
4:31 - 4:34insan sesine ya da
sevilen birinin dokunuşuna -
4:34 - 4:36katlanamıyordu.
-
4:37 - 4:41Bana Miyaljik Ensefalomiyelit
tanısı koyuldu. -
4:43 - 4:46Kronik Yorgunluk Sendromu (KYS)
denildiğini duymuşsunuzdur. -
4:47 - 4:48Bu isim,
-
4:49 - 4:51onlarca yıldır
-
4:51 - 4:53baskın resmi şu olan
-
4:54 - 4:57ve buradaki kadar ciddi olabilen
bir hastalığın ismi. -
4:57 - 4:59Hepimizin paylaştığı başlıca semptom,
-
4:59 - 5:03ne zaman fiziksel ve zihinsel
olarak çaba sarf etsek -
5:03 - 5:05bedelini ağır ödüyor olmamız.
-
5:06 - 5:09Eşim koşuya çıkarsa
birkaç gün ağrı çekebiliyor. -
5:09 - 5:13Ben yarım bina öteye yürümeye çalışırsam
bir hafta yatağa bağlı olabiliyorum. -
5:13 - 5:16Bu, tam bir özel hapishane.
-
5:16 - 5:19Dans edemeyen balerinler,
-
5:19 - 5:21toplama yapamayan muhasebeciler,
-
5:21 - 5:24asla doktor olamayan
tıp öğrencileri tanıyorum. -
5:24 - 5:27Bir zamanlar ne olduğunuzun önemi yok;
-
5:27 - 5:29artık o şeyi yapamıyorsunuz.
-
5:29 - 5:31Dört yıl oldu
-
5:31 - 5:34ve hâlâ nöroloğumun ofisinden eve kadar
-
5:34 - 5:37yürümeden önceki an olduğum
kadar iyi olamadım. -
5:39 - 5:42Dünyada yaklaşık 15 ila 30 milyon
insanın bu hastalığa sahip olduğu -
5:42 - 5:43tahmin ediliyor.
-
5:44 - 5:47ABD'de yaklaşık bir milyon insanda var.
-
5:47 - 5:51Bu onu aşağı yukarı MS'in
iki katı kadar yaygın yapıyor. -
5:52 - 5:55Hastalar onlarca yıl konjestif
kalp yetmezliği olan birinin -
5:55 - 5:57fiziksel performansıyla yaşayabiliyor.
-
5:57 - 6:00Yüzde 25'imiz evden
çıkamıyor ya da yatağa bağlı -
6:01 - 6:05ve yüzde 75-85'imiz yarı
zamanlı bile çalışamıyor. -
6:05 - 6:07Yine de doktorlar bizi tedavi etmiyor
-
6:08 - 6:10ve bilim bizi incelemiyor.
-
6:11 - 6:15Böylesine yaygın ve yıkıcı
bir hastalık nasıl oldu da -
6:15 - 6:18tıp tarafından unutulabildi?
-
6:19 - 6:22Doktorum bana konversiyon
bozukluğu tanısı koyduğunda, -
6:22 - 6:24kadınların vücutlarıyla
alakalı 2500 yılı aşan -
6:25 - 6:27düşüncelere başvurmuştu.
-
6:27 - 6:29Romalı hekim Galen,
-
6:29 - 6:32histerinin özellikle tutkulu kadınlarda
cinsel mahrumiyetten -
6:32 - 6:34kaynaklandığını düşünüyordu.
-
6:35 - 6:38Yunanlar rahimin kelimenin
tam anlamıyla kuruduğunu -
6:38 - 6:40ve nem arayışında vücutta
amaçsızca dolaştığını, -
6:40 - 6:42iç organlara baskı yaptığını
-
6:42 - 6:43- evet -
-
6:45 - 6:47aşırı duygulardan baş
dönmesi ve felce kadar giden -
6:47 - 6:50semptomlara neden olduğunu düşünüyordu.
-
6:51 - 6:53Çare evlilik ve anne olmaktı.
-
6:55 - 6:59Bu düşünceler birkaç bin yıl büyük
ölçüde değişmeden devam etti, -
6:59 - 7:03ta ki nörologların histeri teorisini çağa
uydurmaya çalıştıkları 1880'lere kadar. -
7:04 - 7:05Sigmund Freud, bilinçaltının
-
7:05 - 7:08bilincin üstesinden gelmesi
çok zor olan -
7:08 - 7:10anılar ve duygularla uğraştığında
-
7:10 - 7:13fiziksel semptomlar üretebileceği
teorisini geliştirdi. -
7:13 - 7:16Bilinçaltı bu duyguları fiziksel
semptomlara dönüştürdü. -
7:17 - 7:20Bu, erkekler de histeri
hastası olabilir demekti -
7:20 - 7:22ancak kadınlar hala
buna en duyarlı olanlardı. -
7:23 - 7:27Hastalığımın tarihini
araştırmaya başladığımda -
7:27 - 7:31bu düşüncelerin hâlâ ne kadar
geçerli olduğunu görünce şaşırdım. -
7:31 - 7:321934 yılında,
-
7:32 - 7:37Los Angeles County General Hastanesi'ndeki
198 doktor, hemşire ve personel -
7:37 - 7:39ciddi şekilde hastalandı.
-
7:39 - 7:43Kas güçsüzlüğü, boyunda ve sırtta
sertlik, ateşleri vardı. -
7:43 - 7:46İlk tanı koyulduğunda bende olan
semptomların aynısı. -
7:47 - 7:50Doktorlar bunu çocuk felcinin
yeni bir çeşiti sandılar. -
7:50 - 7:53O zamandan beri, tüm dünyada
şaşırtıcı şekilde benzerlik taşıyan -
7:53 - 7:54bir post-infeksiyöz hastalığının
-
7:54 - 7:5770'in üstünde salgını oldu.
-
7:57 - 8:01Tüm bu salgınlar orantısız bir şekilde
kadınları etkileme eğilimindeydi -
8:01 - 8:05ve doktorlar hastalığın asıl nedenini
bulmakta başarısız olduğunda -
8:05 - 8:09bu salgınların kitlesel
histeri olduğunu düşünmüştü. -
8:09 - 8:12Neden bu düşüncenin
böylesine kalıcı bir gücü vardı? -
8:13 - 8:15Bunun cinsiyetçilikle ilgili
olduğunu düşünüyorum -
8:15 - 8:19ama doktorların yardım etmek
istediğini de düşünüyorum. -
8:19 - 8:21Cevabı bilmek istiyorlar
-
8:21 - 8:26ve bu kategori doktorlara başka türlü
tedavi edilmeyecek şeyi tedavi etme, -
8:26 - 8:29açıklaması olmayan hastalıkları
açıklama olanağı sağlıyor. -
8:29 - 8:32Sorun şu ki bu ciddi
zarara neden olabiliyor. -
8:32 - 8:36Eliot Slater isimli bir psikiyatr, 1950'de
-
8:36 - 8:40histeri tanısı koyulmuş 85
hastalık bir grubu inceledi. -
8:41 - 8:45Dokuz yıl sonra 12'si öldü
ve 30'u engelli oldu. -
8:45 - 8:48Birçoğunda MS, epilepsi, beyin tümörü gibi
-
8:48 - 8:50tanı koyulmamış durumlar vardı.
-
8:51 - 8:55Histeri 1980'de "konversiyon bozukluğu"
olarak yeniden adlandırıldı. -
8:56 - 8:59Nöroloğum 2012'de bana
bu tanıyı koyduğunda -
8:59 - 9:02Freud'un sözlerini kelimesi
kelimesine tekrarlamıştı -
9:02 - 9:03ve bugün bile,
-
9:03 - 9:07kadınlara bu tanının koyulması
2-10 kat daha muhtemel. -
9:08 - 9:12Histeri teorisi ya da
psikojenik hastalığın sorunu -
9:13 - 9:15asla kanıtlanamıyor olması.
-
9:15 - 9:17Doğası gereği kanıt yoksunluğu mevcut
-
9:18 - 9:20ve KYS durumunda
-
9:20 - 9:24psikolojik açıklamalar biyolojik
araştırmayı engelliyor. -
9:24 - 9:27KYS, dünyada en az finanse
edilen hastalıklardan biri. -
9:27 - 9:34ABD'de AIDS hastası başına her yıl
aşağı yukarı 2500 dolar, -
9:35 - 9:38MS hastası başına 250 dolar
-
9:38 - 9:41ve KYS hastası başına yılda
sadece 5 dolar harcıyoruz. -
9:42 - 9:44Bu yalnızca şans eseri değildi.
-
9:44 - 9:46Yalnızca şanssız değildim.
-
9:46 - 9:50Hastalığım konusundaki
bilgisizlik bir seçimdi. -
9:50 - 9:54Bizi korumuş olması gereken kuruluşlar
tarafından yapılmış bir seçim. -
9:56 - 9:58KYS'nin neden bazen ailelerden geçtiğini,
-
9:58 - 10:01neden enterovirüslerden Epstein-Barr
virüsüne ve Q ateşine kadar -
10:01 - 10:05neredeyse her enfeksiyondan
sonra kapabileceğinizi -
10:05 - 10:09ya da neden kadınları erkeklerin oranının
iki-üç katı kadar etkilediğini bilmiyoruz. -
10:09 - 10:12Mesele sadece benim hastalığım
olmaktan daha büyük. -
10:12 - 10:14İlk hasta olduğumda
-
10:14 - 10:16eski arkadaşlarım bana ulaştı.
-
10:16 - 10:19Kendimi yirmilerinin sonlarında
vücutları darmadağın olan -
10:19 - 10:21kadınlar grubunun bir
parçası olarak buldum. -
10:22 - 10:25Çarpıcı olan ise sahip olduğumuz
sorunların ne kadar -
10:25 - 10:26ciddiye alındığıydı.
-
10:26 - 10:29Yıllardır her şeyin kafasında
olduğu söylenen, -
10:29 - 10:31bir özbağışıklık bağ dokusu hastalığı olan
-
10:31 - 10:33skeloderma hastası bir kadın tanıdım.
-
10:33 - 10:36Hastalık başlangıcı ve
tanı arasındaki sürede -
10:36 - 10:38yemek borusu tamamen zarar görmüş,
-
10:38 - 10:41bir daha asla yemek yiyemeyecek.
-
10:41 - 10:43Yıllardır erken menopoz olduğu söylenen
-
10:43 - 10:46yumurtalık kanseri olan
başka bir kadın tanıdım. -
10:47 - 10:49Yıllardır beyin tümörüne
-
10:49 - 10:53anksiyete olarak yanlış tanı koyulmuş
üniversiteden bir arkadaşım var. -
10:54 - 10:56Bunun beni niye
endişelendirdiğinin nedeni şu: -
10:57 - 11:011950'lerden beri, birçok
özbağışıklık hastalığının oranı -
11:01 - 11:02ikiye üçe katlandı.
-
11:03 - 11:06Bilinen bir özbağışıklık hastalığı
tanısı koyulan hastaların -
11:06 - 11:08yüzde 45'ine
-
11:08 - 11:10hastalık hastası oldukları söyleniyor.
-
11:11 - 11:14Eskiden histeriye yapıldığı gibi,
bunun toplumsal cinsiyetle -
11:14 - 11:16ve kimlerin hikâyesine
inandığımızla ilgisi var. -
11:17 - 11:21Özbağışıklık hastalarının yüzde 75'i kadın
-
11:21 - 11:24ve bazı hastalıklarda bu
yüzde 90'a çıkıyor. -
11:25 - 11:28Bu hastalıklar orantısız bir
şekilde kadınları etkilese bile -
11:28 - 11:30bunlar kadın hastalıkları değil.
-
11:30 - 11:33KYS çocukları ve milyonlarca
erkeği etkiliyor. -
11:33 - 11:35Bir hastanın bana söylediği gibi,
-
11:35 - 11:37her yönden önümüz kesilmiş;
-
11:37 - 11:40eğer kadınsan semptomlarını
abarttığın söyleniyor -
11:40 - 11:44ama erkeksen güçlü olman,
canlanman söyleniyor. -
11:45 - 11:49Erkekler de tanı koyulurken daha
zor zamanlar geçirebilir. -
11:57 - 12:00Beynim eskiden olduğu gibi değil.
-
12:14 - 12:15İşte iyi tarafı.
-
12:17 - 12:19Her şeye rağmen hâlâ umudum var.
-
12:20 - 12:24Bir zamanlar birçok hastalık,
bilim onların biyolojik mekanizmalarını -
12:24 - 12:27su yüzüne çıkarana kadar
psikolojik sanıldı. -
12:27 - 12:30Epilepsi hastaları, EGG cihazı beyindeki
anormal elektrik faaliyetini -
12:30 - 12:35ölçebilene kadar zorla
hastaneye yatırılabilirdi. -
12:36 - 12:40CAT taraması ve MRI beyin
lezyonlarını keşfedene kadar -
12:40 - 12:43MS hastalığına histeri felci diye
yanlış tanı koyulabilirdi. -
12:44 - 12:45Son zamanlarda ise,
-
12:45 - 12:48H. pylori'den kaynaklandığını
bulana kadar -
12:48 - 12:52mide ülserinin stresten
kaynaklandığını düşünüyorduk. -
12:53 - 12:56KYS, bilimden hiçbir zaman
diğer hastalıkların -
12:56 - 12:58yararlandığı kadar yararlanmadı
-
12:58 - 13:00ama bu durum değişmeye başladı.
-
13:01 - 13:04Bilim insanları Almanya'da özbağışıklığın,
Japonya'da ise beyin enflamasyonun -
13:04 - 13:07açıklamasını bulmaya başladılar.
-
13:07 - 13:10ABD'de ise Stanford'daki bilim insanları,
enerji metabolizmasındaki -
13:10 - 13:12normalden uzak
-
13:12 - 13:1616 standart sapma olan
anormallikleri buluyor. -
13:17 - 13:21Norveç'teki araştırmacılar, bazı
hastalarda tam remisyona neden olan -
13:21 - 13:24bir kanser ilacı üzerinde üç aşamalı
bir klinik araştırma yürütüyor. -
13:26 - 13:27Bana umut veren diğer şey ise
-
13:28 - 13:30hastaların direnci.
-
13:32 - 13:34İnternette bir araya geldik
-
13:34 - 13:36ve hikayelerimizi paylaştık.
-
13:37 - 13:40Olan araştırmaları yalayıp yuttuk.
-
13:41 - 13:43Kendi üzerimizde deney yaptık.
-
13:43 - 13:46Kendi bilim insanımız ve doktorumuz olduk
-
13:46 - 13:47çünkü mecburduk.
-
13:48 - 13:52Yavaş yavaş ilerleme kaydettim
-
13:52 - 13:54ve nihayet, iyi günümdeysem
-
13:54 - 13:56evimden çıkabiliyordum.
-
13:58 - 14:00Yine saçma tercihler
yapmak zorunda kaldım: -
14:01 - 14:04Bahçede 15 dakika oturacak mıyım
yoksa bugün saçımı mı yıkayacağım? -
14:05 - 14:07Ama tedavi edilebilecek
olmak bana umut verdi. -
14:08 - 14:10Hasta bir vücudum vardı, hepsi bu.
-
14:11 - 14:15Doğru bir yardımla belki
bir gün iyi olabilirdim. -
14:16 - 14:19Dünyanın her yerinden
hastalarla bir araya geldim -
14:19 - 14:21ve mücadeleye başladık.
-
14:22 - 14:25Eksiği harika bir şeyle doldurduk
-
14:26 - 14:27ama bu yeterli değil.
-
14:29 - 14:32Bir daha hiç koşabilecek miyim
-
14:33 - 14:35ya da bir mesafeyi yürüyebilecek miyim
-
14:35 - 14:39ya da sadece rüyamda yaptığım kinetik
şeyleri yapabilecek miyim hâlâ bilmiyorum. -
14:39 - 14:42Ama katettiğim yol için çok memnunum.
-
14:44 - 14:45İlerleme yavaş;
-
14:45 - 14:47inişli
-
14:47 - 14:49ve çıkışlı
-
14:49 - 14:52ama her gün biraz daha iyi oluyorum.
-
14:54 - 14:58Yatak odasında mahsur kaldığım,
güneşi aylar önce gördüğüm zamanın -
14:58 - 15:01nasıl olduğunu hatırlıyorum.
-
15:03 - 15:05Orada öleceğimi sanmıştım.
-
15:07 - 15:09Ama bugün buradayım,
-
15:09 - 15:11sizinleyim
-
15:12 - 15:14ve bu bir mucize.
-
15:17 - 15:20Şanslı olanlardan biri olmasaydım,
-
15:20 - 15:23internet bulunmadan önce hasta olsaydım,
-
15:23 - 15:25topluluğumu bulmasaydım
ne olurdu bilmiyorum. -
15:26 - 15:29Muhtemelen çoktan canıma kıymıştım,
-
15:29 - 15:31tıpkı birçoğunun yapmış olduğu gibi.
-
15:32 - 15:35Eğer doğru soruları sormuş
olsaydık onlarca yıl önce -
15:36 - 15:38kaç hayatı kurtarabilirdik?
-
15:39 - 15:41Eğer gerçek bir başlangıç
yapmaya karar verirsek -
15:42 - 15:44bugün kaç hayatı kurtarabiliriz?
-
15:45 - 15:48Hastalığımın gerçek sebebi bulunsa bile,
-
15:49 - 15:52kuruluşlarımızı ve kültürümüzü
değiştirmezsek -
15:52 - 15:55başka bir hastalığa da aynısını yaparız.
-
15:56 - 15:58Bu hastalıkla yaşamak bana
-
15:58 - 16:01bilim ve tıbbın insan çabası
olduğunu öğretti. -
16:01 - 16:04Doktorlar, bilim insanları
ve politika yapıcılar -
16:04 - 16:07hepimizi etkileyen aynı ön yargılardan
-
16:07 - 16:09muaf değiller.
-
16:11 - 16:14Kadın sağlığı konusunda daha
incelikli yolları düşünmeliyiz. -
16:15 - 16:19Bağışıklık sistemimiz, eşitlik için
en az vücudumuzun geri kalanı kadar -
16:19 - 16:21bir savaş alanı.
-
16:21 - 16:24Hastaların hikâyelerini dinlemeliyiz
-
16:25 - 16:27ve "bilmiyorum" demeye istekli olmalıyız.
-
16:28 - 16:30"Bilmiyorum" demek güzel bir şey.
-
16:31 - 16:34"Bilmiyorum" demek keşfin başladığı yer.
-
16:35 - 16:37Eğer bunu yapabilirsek,
-
16:37 - 16:41eğer bilmediğimizi
kabullenmeye yanaşırsak, -
16:41 - 16:43belirsizlikten korkmak yerine
-
16:43 - 16:46belki de bir merak
duygusuyla karşılayabiliriz. -
16:46 - 16:48Teşekkürler.
-
16:52 - 16:53Teşekkürler.
- Title:
- Doktorların tanı koyamadığı bir hastalığınız varsa ne olur
- Speaker:
- Jen Brea
- Description:
-
TED Fellow Jen Brea, beş yıl önce yaygın adıyla kronik yorgunluk sendromu olarak bilinen, sıradan eylemleri neredeyse bozan ve kötüyken yatak çarşaflarının hışırtısını bile katlanılmaz kılan, elden ayaktan düşürücü bir hastalık olan miyaljik ensefalomiyelit hastası oldu. Brea bu dokunaklı konuşmasında, asıl nedenlerini ve fiziksel etkilerini tamamen anlamadığımız hastalığının tedavisini ararken karşılaştığı engelleri ve bunun yanında, tıbbın tedavi etmeye çalıştığı hastaların hayatlarını film aracılığıyla belgeleme görevini anlatıyor.
- Video Language:
- English
- Team:
closed TED
- Project:
- TEDTalks
- Duration:
- 17:43
![]() |
Meric Aydonat approved Turkish subtitles for What happens when you have a disease doctors can't diagnose | |
![]() |
Meric Aydonat edited Turkish subtitles for What happens when you have a disease doctors can't diagnose | |
![]() |
Figen Ergürbüz accepted Turkish subtitles for What happens when you have a disease doctors can't diagnose | |
![]() |
Figen Ergürbüz edited Turkish subtitles for What happens when you have a disease doctors can't diagnose | |
![]() |
Figen Ergürbüz edited Turkish subtitles for What happens when you have a disease doctors can't diagnose | |
![]() |
Figen Ergürbüz edited Turkish subtitles for What happens when you have a disease doctors can't diagnose | |
![]() |
T. Ş. edited Turkish subtitles for What happens when you have a disease doctors can't diagnose | |
![]() |
T. Ş. edited Turkish subtitles for What happens when you have a disease doctors can't diagnose |