< Return to Video

"Demans Köyü" yaşlı bakımını yeniden tanımlıyor

  • 0:01 - 0:03
    Burası Hogeweyk.
  • 0:03 - 0:07
    Hollanda'da Amsterdam'a çok yakın
    küçük bir kasabadaki bir mahalle.
  • 0:08 - 0:11
    Yirmi yedi ev var
    ve her biri altı-yedi kişilik.
  • 0:12 - 0:16
    İçinde bir restoran, bar, süpermarket
    ve kulüp olan bir alışveriş merkezi var.
  • 0:17 - 0:21
    Sokaklar, ara sokaklar,
    bir de tiyatro var.
  • 0:22 - 0:24
    Burası aslında bir bakımevi.
  • 0:25 - 0:31
    İleri derece demans yaşayan
    ve 7-24 ilgi ve desteğe ihtiyacı olan
  • 0:31 - 0:34
    insanlar için bir bakımevi.
  • 0:35 - 0:38
    Demans berbat bir hastalık
  • 0:39 - 0:42
    ve hâlâ bir tedavisi yok.
  • 0:42 - 0:46
    Demans önemli bir problem hâline geliyor,
  • 0:46 - 0:48
    insanlar için, politikacılar için,
  • 0:48 - 0:51
    tüm dünya için --
    büyük bir probleme dönüşüyor.
  • 0:51 - 0:54
    Bakımevlerinde bekleme listelerinin
    olduğunu biliyoruz.
  • 0:55 - 0:59
    Demans problemiyle bakımevlerine gelen
    insanların çoğu kadın.
  • 1:00 - 1:05
    Bunun nedeni, kadınlar
    insanlarla ilgilenmeye alışkın,
  • 1:05 - 1:09
    bu yüzden demanslı eşleriyle
    ilgilenmeyi başarabiliyorlar
  • 1:09 - 1:13
    fakat tam tersi olduğunda,
    bu beyefendiler için pek de kolay değil.
  • 1:15 - 1:19
    Demans, beyni etkileyen bir hastalık.
  • 1:19 - 1:21
    Beyin karmakarışık hâle geliyor.
  • 1:22 - 1:24
    İnsanlar artık saatin kaç olduğunu,
  • 1:24 - 1:28
    neler olduğunu,
    etraftakilerin kim olduğunu bilmiyorlar.
  • 1:28 - 1:29
    Kafaları çok karışık.
  • 1:29 - 1:31
    Bu karışıklıktan ötürü
  • 1:31 - 1:37
    huzursuzlar, karamsarlar ve agresifler.
  • 1:39 - 1:41
    Bu geleneksel bir bakımevi.
  • 1:41 - 1:43
    1992 yılında orada çalıştım.
  • 1:44 - 1:45
    Bir bakım yöneticisiydim.
  • 1:46 - 1:49
    Bazen kendi aramızda
    burada yaptığımız şeyin
  • 1:49 - 1:54
    ailemizin, arkadaşlarımızın ve kendimizin
  • 1:54 - 1:57
    başına gelmesini istemediğimizi konuşuruz.
  • 1:58 - 2:00
    Bir gün dedik ki;
  • 2:00 - 2:02
    "Biz bunu söylemeye devam ettikçe
    bir şey değişmeyecek.
  • 2:02 - 2:04
    Burada görevli olan biziz.
  • 2:04 - 2:06
    Bunun için bir şeyler yapmamız gerek,
  • 2:06 - 2:10
    böylece kendi ailemizin de bir gün
    buraya gelmesini isteyebiliriz."
  • 2:11 - 2:14
    Bunun hakkında konuştuk
    ve bizim her gün gördüğümüz;
  • 2:14 - 2:17
    bakımevinde yaşayan insanların
  • 2:18 - 2:20
    çevreleri yüzünden
    kafalarının karışık olduğuydu
  • 2:20 - 2:23
    çünkü etrafı hastaneye benzetiyorlardı,
  • 2:23 - 2:28
    her yerde üniformalı doktorlar,
    hemşireler, sağlık görevlileri vardı
  • 2:28 - 2:30
    ve hastalar koğuşlarda kalıyorlardı.
  • 2:30 - 2:33
    Neden burada yaşadıklarını anlamıyorlardı.
  • 2:33 - 2:36
    Buradan çıkmak için
    bir kaçış yolu arıyorlardı.
  • 2:37 - 2:42
    Tekrar evlerine dönebilecekleri
    bir kapı bulmayı umut ediyorlardı.
  • 2:42 - 2:46
    Burada yaptığımız şeyin
  • 2:46 - 2:51
    zaten kafası karışık olan insanların
    kafalarını daha çok karıştırmak
  • 2:51 - 2:52
    olduğunu düşündük.
  • 2:52 - 2:56
    Karmaşaya karmaşa ekliyorduk.
  • 2:56 - 2:59
    Bu da insanların
    ihtiyaç duyduğu bir şey değildi.
  • 2:59 - 3:02
    Bu insanlar demansla mücadele etmek için
  • 3:02 - 3:05
    bizim yardımımızı istiyorlar.
  • 3:06 - 3:11
    Bu insanlar normal bir evde
    yaşamak istiyor,
  • 3:11 - 3:12
    bir hücrede değil.
  • 3:12 - 3:15
    Mutfakta ocakta pişen akşam yemeğinin
  • 3:15 - 3:20
    kokusunu duyabilecekleri
    normal bir ev istiyorlar.
  • 3:21 - 3:25
    Mutfaktan özgürce
    yiyecek-içecek almak istiyorlar.
  • 3:26 - 3:28
    İnsanların ihtiyaç duydukları
    şeyler bunlar.
  • 3:28 - 3:30
    Biz de onlar için bunu sağlamalıyız.
  • 3:31 - 3:36
    Böylece, ev ortamı gibi bir ortam
    planlamalıyız diye düşündük,
  • 3:36 - 3:41
    15- 20 ya da 30 kişilik gruplar
    hâlinde hücrelerde yaşamayacaklardı.
  • 3:41 - 3:46
    Yedi ya da sekiz kişilik gruplar hâlinde
    aile ortamı gibi,
  • 3:47 - 3:50
    arkadaşlarıyla birlikte
    yaşıyorlarmış gibi yaşayacaklardı.
  • 3:51 - 3:54
    İnsanları hayat görüşlerine göre
  • 3:54 - 3:57
    seçmek için bir yol bulmalıydık,
  • 3:57 - 4:00
    böylece beraber yaşadıkları insanlarla
  • 4:00 - 4:02
    iyi arkadaş olabilme şansları olacaktı.
  • 4:02 - 4:07
    Bakımevi sakinlerimizin
    aileleriyle görüşmeler yapıp
  • 4:07 - 4:10
    "Baban için ne önemlidir,"
    "annen için ne önemlidir,"
  • 4:10 - 4:13
    "hayatları nasıldır,"
    "ne yapmak isterler" sorularını sorduk.
  • 4:13 - 4:17
    Yaşam tarzı grupları diye adlandırdığımız
    yedi tane grup türü bulduk.
  • 4:18 - 4:21
    Örneğin; resmi yaşam tarzı
    grubunu oluşturduk.
  • 4:22 - 4:23
    Bu yaşam tarzında,
  • 4:23 - 4:27
    insanlar birbirleriyle
    resmi ilişkiler kuruyorlar,
  • 4:27 - 4:28
    daha mesafeliler.
  • 4:28 - 4:30
    Günlük ritimleri daha geç başlayıp
  • 4:30 - 4:32
    daha geç bitiyor.
  • 4:32 - 4:35
    Bu grupta klasik müzik,
  • 4:35 - 4:37
    diğer yaşam tarzı
    gruplarına göre daha çok duyulur.
  • 4:37 - 4:38
    Menülerine gelirsek,
  • 4:38 - 4:43
    Fransız mutfağını,
    Hollanda mutfağına tercih ederler.
  • 4:43 - 4:44
    (Gülüşmeler)
  • 4:44 - 4:47
    Bu kalifiye yaşam tarzına karşın,
  • 4:47 - 4:49
    daha geleneksel bir yaşam tarzı var,
  • 4:49 - 4:52
    Sabahları erken kalkıp,
    akşamları erken yatarlar
  • 4:52 - 4:56
    çünkü hayatları boyunca çok çalışmış,
    çoğunlukla ellerini kullanmışlardır,
  • 4:56 - 5:01
    nadiren küçük aile işletmeleri,
    küçük bir çiftlikleri, dükkanları vardır,
  • 5:01 - 5:05
    ya da Bay B. gibi çiftçi elleri vardır.
  • 5:05 - 5:09
    Bana söylediğine göre,
    işe her sabah
  • 5:09 - 5:11
    öğle yemeğini koyduğu
    kese kâğıdı çanta
  • 5:12 - 5:14
    ve bir sigara ile giderdi.
  • 5:15 - 5:19
    O tek sigara
    parasının yettiği tek lüksüydü.
  • 5:19 - 5:23
    Öğle yemeğini yedikten sonra
    o tek sigarasını içerdi.
  • 5:23 - 5:27
    Hogeweyk'te vefat edene kadar,
  • 5:27 - 5:33
    bu küçük barakada, her öğle yemeğinden
    sonra sigarasını içmeye devam etti.
  • 5:35 - 5:36
    Bu benim annem.
  • 5:36 - 5:38
    Kültürel yaşam tarzı grubunda,
  • 5:38 - 5:41
    altı haftadır Hogeweyk'te yaşıyor.
  • 5:41 - 5:46
    Bu yaşam tarzında; seyahat,
    diğer insanlarla tanışmak,
  • 5:46 - 5:50
    farklı kültürler, sanat ve müzik var.
  • 5:50 - 5:52
    Daha fazla yaşam tarzı çeşidimiz var.
  • 5:53 - 5:57
    Konuştuğumuz şeyler,
    yaptığımız şeylerdir.
  • 5:58 - 6:03
    Bu evde; grup grup yaşayan
    insanlardan ziyade,
  • 6:03 - 6:06
    hayatlarını kendi evlerindeymiş gibi
    yaşayan insanlar var.
  • 6:06 - 6:08
    Hayatta birçok şey var,
  • 6:08 - 6:11
    herkes eğlenceli ve anlamlı
    bir hayatı olsun ister.
  • 6:12 - 6:13
    Biz sosyal varlıklarız,
  • 6:13 - 6:15
    sosyal bir yaşantıya ihtiyacımız var.
  • 6:16 - 6:18
    Başladığımız nokta burası.
  • 6:19 - 6:22
    Evden dışarı çıkıp
    alışveriş yapmak istiyoruz,
  • 6:22 - 6:24
    diğer insanlarla buluşmak istiyoruz.
  • 6:25 - 6:28
    Ya da bir bara gidip
    arkadaşlarımızla bira içmek istiyoruz.
  • 6:29 - 6:34
    Ya da Bay W. gibi, her gün dışarı çıkıp
  • 6:34 - 6:36
    etrafta güzel hanımlar var mı
    bakmak istiyoruz.
  • 6:36 - 6:38
    (Gülüşmeler)
  • 6:38 - 6:40
    Onlara karşı oldukça nazik,
  • 6:40 - 6:43
    gülümsüyor ve karşılık bekliyor.
  • 6:43 - 6:45
    Onlarla barda dans ediyor.
  • 6:46 - 6:48
    Her gün bir şölen var.
  • 6:48 - 6:50
    Arkadaşlarıyla bir restorana gidip
  • 6:51 - 6:53
    beraber şarap içmek isteyen,
  • 6:53 - 6:56
    öğle ya da akşam yemeğine gidip
    hayatı kutlamak isteyenler var.
  • 6:56 - 6:59
    Annem parkta yürüyüş yapar,
  • 6:59 - 7:02
    güneşli bir banka oturup
  • 7:02 - 7:03
    gelip geçenlerle
  • 7:03 - 7:06
    hayat hakkında
  • 7:07 - 7:10
    ya da havuzdaki ördekler
    hakkında konuşmak için.
  • 7:10 - 7:13
    Sosyal yaşam önemli.
  • 7:13 - 7:17
    Ait olduğun toplumun
    bir parçası olduğun anlamına gelir.
  • 7:18 - 7:20
    İnsan olarak ihtiyacımız olan budur.
  • 7:21 - 7:25
    Yüksek demans ile yaşıyor bile olsanız.
  • 7:26 - 7:28
    Ofis penceremin manzarası böyle.
  • 7:28 - 7:32
    Bir gün, bir köşeden
    yürüyerek gelen bir hanım gördüm,
  • 7:32 - 7:36
    diğer köşeden yürüyen
    başka bir hanımla karşılaştılar.
  • 7:36 - 7:39
    İki hanımı da çok iyi tanıyorum.
  • 7:39 - 7:42
    Genelde onları
    etrafta dolaşırlarken görüyorum.
  • 7:43 - 7:46
    Bazen de onlarla sohbet ediyorum
  • 7:47 - 7:50
    ancak onların sohbetlerini
  • 7:51 - 7:52
    anlamak oldukça zor.
  • 7:52 - 7:57
    Onların birbirleriyle buluşup, konuşup
  • 7:57 - 8:00
    el kol hareketleri yaptıklarını görüyorum.
  • 8:00 - 8:02
    Beraber eğleniyorlar.
  • 8:02 - 8:05
    Sonra da vedalaşıp
    kendi yollarına gidiyorlar.
  • 8:05 - 8:08
    İstediğimiz şey bu,
    diğer insanlarla buluşmak,
  • 8:08 - 8:10
    toplumun bir parçası olmak.
  • 8:11 - 8:14
    Bunun gerçekleştiğini gördüm.
  • 8:14 - 8:17
    Hogeweyk, ileri derece demanslı hastaların
  • 8:17 - 8:19
    yaşayabildikleri bir yer hâline geldi,
  • 8:20 - 8:22
    özgürlükçü ve güvenli
  • 8:22 - 8:26
    çünkü burada çalışan
    profesyoneller ve gönüllüler
  • 8:26 - 8:29
    demansla nasıl
    mücadele edeceklerini biliyorlar.
  • 8:29 - 8:32
    Profesyoneller burada yaşayanların
    yaşamlarına uyumlu olacak
  • 8:32 - 8:37
    en doğal şekilde
    işlerini profesyonelce yapıyorlar.
  • 8:39 - 8:44
    Bu demek oluyor ki;
    yönetim, işlerini yapabilmeleri için
  • 8:44 - 8:46
    gerekli olan her şeyi sağlamak zorunda.
  • 8:47 - 8:50
    Cesaretli bir yönetime ihtiyaç var.
  • 8:50 - 8:54
    Çünkü, işlerimizi alışılmış
    bakımevi konseptinin dışında
  • 8:54 - 8:56
    yapmaya çalışıyoruz.
  • 8:59 - 9:01
    İşe yaradığını da görüyoruz.
  • 9:02 - 9:05
    Bunun her yerde
    yapılabileceğini düşünüyoruz
  • 9:05 - 9:07
    çünkü bu, zenginlere özgü değil.
  • 9:08 - 9:12
    Ülkemizdeki herhangi
    bir geleneksel bakımeviyle
  • 9:12 - 9:16
    aynı bütçeye sahibiz.
  • 9:16 - 9:20
    Sadece devletin bize ayırdığı
    bütçe ile çalışıyoruz.
  • 9:20 - 9:29
    (Alkışlar)
  • 9:29 - 9:32
    Çünkü farklı düşünmek zorundayız,
  • 9:32 - 9:34
    karşımızdaki insana baktığımızda
  • 9:34 - 9:38
    o anda neye ihtiyacı olduğunu görmeliyiz.
  • 9:39 - 9:43
    Bu gülümsemekle, farklı düşünmekle,
  • 9:43 - 9:47
    nasıl davranacağınızla ilgili
    ve hiçbir masrafı yok.
  • 9:48 - 9:51
    Bir şey daha var:
    Tercih etmekle ilgili.
  • 9:52 - 9:56
    Paranızı neye harcayacağınızın
    tercihini yapmak.
  • 9:57 - 9:59
    Her zaman söylerim,
  • 9:59 - 10:04
    "Kırmızı perdeler de
    gri perdeler kadar pahalı."
  • 10:04 - 10:06
    (Gülüşmeler)
  • 10:06 - 10:08
    Bu her yerde mümkün.
  • 10:09 - 10:11
    Teşekkür ederim.
  • 10:11 - 10:16
    (Alkışlar)
Title:
"Demans Köyü" yaşlı bakımını yeniden tanımlıyor
Speaker:
Yvonne van Amerongen
Description:

Hayatınızın son yıllarını nasıl geçirmek isterdiniz: Steril, hastane benzeri bir kurumda mı? Ya da süpermarketi, barı, tiyatrosu ve yürüme mesafesinde parkları olan bir köyde mi? Cevap çok açık; Yvonne van Amerongen, Amsterdam'daki ezber bozan Hogeweyk demans bakımevinin 25 yıl önce geliştirilmesine yardımcı oldu, gelenekleri bozduğu için de değişim yapmak oldukça riskliydi. Amerongen ile Hogeweyk'e bir yolculuk yapıp özgürlük ve sosyal yaşama dayanan bir bakımevinin zihnimizde nasıl canlandığına bir göz atalım.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
10:30

Turkish subtitles

Revisions