< Return to Video

Davranışlarını sahiplen, iletişimini geliştir, başarını kendin belirle | Louise Evans | TEDxGenova

  • 0:21 - 0:25
    Sizi bu beş sandalye
    ile tanıştırayım
  • 0:25 - 0:30
    çünkü konuşmamda gerçek baş rolü
    onlar oynayacak.
  • 0:31 - 0:35
    Hepimize özel bir mesaj verecekler
  • 0:35 - 0:37
    ve bu mesaj
  • 0:37 - 0:43
    dünyaya her an sunduğumuz
    tavır ve davranışlarla ilgili.
  • 0:44 - 0:46
    Bundan ne kastettiğimi
  • 0:46 - 0:49
    size yaşadığım bir olayla anlatayım.
  • 0:49 - 0:52
    Benim için çok önemli
    olan biriyle,
  • 0:52 - 0:54
    partnerimin 20 yaşındaki kızıyla,
  • 0:54 - 0:58
    yakınlık kurmaya çalışıyordum.
  • 0:59 - 1:00
    Bu düşünceyle ona,
  • 1:00 - 1:03
    "Haydi akşam çıkıp, iki kız iyi
    vakit geçirelim" dedim.
  • 1:03 - 1:07
    Özel bir buluşma yeri seçmiştim,
  • 1:07 - 1:10
    Milano Blue Note Jazz Klübü.
  • 1:10 - 1:14
    O gece benim en sevdiğim
    caz grubu Manhattan Transfer
  • 1:14 - 1:15
    çalıyordu.
  • 1:15 - 1:18
    Buluştuk, şahane bir ortamdı.
  • 1:18 - 1:20
    Gayet iyi anlaşıyorduk
  • 1:20 - 1:22
    ve mutlu olmuştum.
  • 1:24 - 1:27
    Savaş sonrası kuşaktan
    müziği seven biri olarak
  • 1:29 - 1:31
    aklıma şu geldi
    "Acaba o da, bu müzikten hoşlanmış mıydı?"
  • 1:31 - 1:35
    ve o anda dönüp ona baktım.
  • 1:36 - 1:39
    Bir de ne göreyim! Şu.
  • 1:40 - 1:42
    Cep telefonuyla ilgileniyordu.
  • 1:43 - 1:46
    Peki, nasıl tepki vermeliydim?
  • 1:46 - 1:48
    Bazı seçeneklerim vardı.
  • 1:48 - 1:49
    İlk seçenek.
  • 1:53 - 1:56
    Pardon ama, ne yapıyor öyle?
  • 1:56 - 1:57
    Telefonla uğraşıyor.
  • 1:57 - 2:00
    Yani ben o kadar zaman ve para harcayıp
  • 2:00 - 2:03
    güzel bir akşam geçirsin diye
    onu buraya getirmişken, bu ne şimdi?
  • 2:03 - 2:05
    İki dakikalığına
    gözümü üstünden ayırdım,
  • 2:05 - 2:06
    telefona mı dalmış?
  • 2:06 - 2:09
    Bu gençlerin nesi var böyle?
  • 2:09 - 2:12
    Yani dikkatleri bir
    sirke sineğininki kadar.
  • 2:12 - 2:14
    Tanrı aşkına.
  • 2:14 - 2:16
    (İç geçirme)
  • 2:18 - 2:20
    İki numaralı seçenek.
  • 2:24 - 2:26
    Bu bir hataydı.
  • 2:26 - 2:27
    (Kahkahalar)
  • 2:27 - 2:29
    Onu neden buraya getirdim ki?
  • 2:29 - 2:33
    Canı sıkıldı, ilgisini çekmedi,
    bu müziği de sevmedi.
  • 2:33 - 2:37
    Hangi akla uydum ki ?
    Hem bu müziği neden sevsin?
  • 2:37 - 2:40
    Bu şeyler 60'lıklara göre.
  • 2:40 - 2:44
    Herhalde içinden, geceyi
    bir dinozorla geçiriyorum diyordur.
  • 2:44 - 2:46
    Ah, Tanrım!
  • 2:47 - 2:49
    Üç numaralı seçenek.
  • 2:53 - 2:55
    Biraz bekle bakalım.
  • 2:55 - 2:58
    Ona kadar say, derin bir nefes al.
  • 2:58 - 3:01
    Çabuk karar verme.
  • 3:01 - 3:03
    Telefonla ne yaptığını bilmiyorsun.
  • 3:03 - 3:05
    Rahatla. Acele etme.
  • 3:07 - 3:08
    Bir içki daha al.
  • 3:08 - 3:11
    (Kahkahalar)
  • 3:11 - 3:13
    Dört numaralı seçenek.
  • 3:15 - 3:17
    Şimdi, biliyorsunuz
    benim için asıl önemlisi
  • 3:17 - 3:21
    birlikte geçirdiğimiz gecenin özel olması
  • 3:21 - 3:25
    ve bu geceden sonra onun bana
    içini açabileceğini hissetmesi
  • 3:25 - 3:27
    bana güven duyması ve -
  • 3:27 - 3:31
    kapımın ona daima açık olduğunu
    bilmesi benim için çok önemli.
  • 3:31 - 3:33
    Böyle olacağını ümit ediyorum-
  • 3:33 - 3:36
    Sadece ümit ediyorum.
  • 3:36 - 3:38
    Beş numaralı seçenek.
  • 3:44 - 3:46
    O neye önem veriyor acaba?
  • 3:46 - 3:49
    Acaba kendi dünyasında neler yaşıyor?
  • 3:49 - 3:51
    O neye önem veriyor?
  • 3:51 - 3:53
    Onunla iletişim kurmayı çok istiyorum.
  • 3:53 - 3:55
    Bunun için ne yapmam gerekir?
  • 3:55 - 3:56
    (İç geçirme)
  • 3:56 - 4:00
    Ben bu sorulara cevap bulmada
    ciddi sorunlar yaşarken
  • 4:00 - 4:04
    tam o anda bana döndü ve
    şöyle söyledi
  • 4:05 - 4:08
    " Louise, burası bütün Avrupa'daki
  • 4:08 - 4:10
    tek Blue Note'muş, biliyor muydun?
  • 4:10 - 4:13
    Bir tane New York'ta ve
    iki de Japonya'da varmış
  • 4:13 - 4:15
    ama burada bir tek Milano'da varmış.
  • 4:15 - 4:17
    Bu inanılmaz;
    İtalyanlar açmış."
  • 4:17 - 4:21
    Ve ekledi
    " Manhattan Transfer'i de araştırdım.
  • 4:21 - 4:25
    40 yıldır birlikte çalıp söylediklerini
    biliyor muydun?
  • 4:25 - 4:27
    İnanamıyorum!"
  • 4:27 - 4:30
    Ve devam etti " Ayrıca şuna bak" dedi
  • 4:31 - 4:35
    ve telefonu bana uzattı;
    Facebookta bir mesaj paylaşmış,
  • 4:35 - 4:38
    şöyle yazmıştı " Milano Blue Note'da
  • 4:39 - 4:44
    Manhattan Transfer
    ve Louise ile birlikteyim, süper!"
  • 4:46 - 4:49
    Kıl payı kurtarmıştım.
  • 4:49 - 4:52
    Yani her şeyi berbat edebilirdim.
  • 4:52 - 4:56
    Ona şu sandalyeden
    ters bir bakış atabilir
  • 4:56 - 5:00
    ve o da içinden benimle ilgili
    şöyle şeyler düşünebilirdi;
  • 5:00 - 5:04
    Louise, kontrolcü biri.
  • 5:04 - 5:06
    Zor biri.
  • 5:06 - 5:08
    İnsanı geriyor, gibi.
  • 5:08 - 5:11
    Ve niyetim hiç de öyle değilken.
  • 5:11 - 5:14
    Ama aslında o tamamen ilgiliydi.
  • 5:14 - 5:15
    Oradaydı
  • 5:15 - 5:19
    ve aynı anda dijital bir iş yapıyor
    ama o anımıza zenginlik katıyordu.
  • 5:19 - 5:21
    Yani saliseler içinde
  • 5:21 - 5:25
    birlikte geçirdiğimiz
    o güzel anı mahvedebilirdim.
  • 5:26 - 5:29
    Bu sürekli yaptığımız bir şeydir;
  • 5:29 - 5:34
    dünyaya sunacağımız davranışlarla
    ilgili seçimler yapmak.
  • 5:35 - 5:38
    Yaptığımız bu seçimler de,
    girdiğimiz sohbetleri,
  • 5:38 - 5:41
    kurduğumuz ilişkileri
  • 5:41 - 5:44
    ve genel olarak yaşam kalitemizi
  • 5:44 - 5:47
    doğrudan etkiler.
  • 5:48 - 5:53
    Peki bu konuda uygulama seviyesinde
  • 5:53 - 5:55
    bilincimizi artırmada ne yapabiliriz.
  • 5:55 - 5:57
    Bize bunu okulda öğretmiyorlar.
  • 5:57 - 6:01
    Okul müfredatlarında
    nasıl iyi davranılır konusu yok.
  • 6:01 - 6:02
    Öyleyse ne yapabiliriz?
  • 6:02 - 6:06
    Bu beş sandalye fikri bana
  • 6:06 - 6:11
    dokuz günlük şiddet içermeyen
    iletişim kursuna,
  • 6:11 - 6:16
    kurucusu ve dünya barışı için çok şey
    yapan olağanüstü insan, müteveffa
  • 6:16 - 6:19
    Marshall Rosenberg ile katıldığımda geldi
  • 6:19 - 6:22
    ve o andan itibaren
    bir bakıma hayatım değişti.
  • 6:22 - 6:25
    O andan itibaren bunun
    iş yerlerine ulaştırmam gereken
  • 6:25 - 6:28
    bir mesaj olduğuna karar verdim.
  • 6:28 - 6:31
    Hayatımın çoğunu
    bir özel eğitimci, yardımcı
  • 6:31 - 6:35
    veya eğitmen olarak
    iş yerlerinde geçirdim.
  • 6:36 - 6:42
    Ve ayrıca en tartışmaya açık
    ve bazen zehirleyici (yıkıcı) olan
  • 6:42 - 6:44
    davranışlar sergilediğimiz yerlerde.
  • 6:45 - 6:50
    Bu beş sandalye fikri
    frene basmamıza ve
  • 6:50 - 6:54
    hayatımızın her anındaki
    davranışlarımızı ve olanları
  • 6:54 - 6:56
    analiz etmemize yardımcı olmak içindir.
  • 6:56 - 6:58
    Şimdi bu beş sandalyeye
  • 6:58 - 7:02
    daha yakından bakıp
    onları açıklayalım.
  • 7:02 - 7:04
    Kırmızı sandalye.
  • 7:08 - 7:11
    Bu çakal sandalye.
  • 7:11 - 7:17
    Anlamı; çakallar olağanüstü zeki
    ve olağanüstü fırsatçı hayvanlardır.
  • 7:17 - 7:20
    Saldırı için daima tetiktedirler.
  • 7:20 - 7:26
    Aslında yanlış davranışlarımızın
    çoğu bu sandalyede yapılır.
  • 7:26 - 7:33
    Bu sandalyede iken suçlama, şikayet,
    cezalandırma ve dedikoduya bayılırız
  • 7:33 - 7:38
    fakat bu sandalyenin
    en büyük oyunu yargılamaktır.
  • 7:38 - 7:43
    Eğer bana inanmıyorsanız
    sizi zihinsel bir diyete davet ediyorum;
  • 7:44 - 7:49
    sizi herhangi bir kişiyle
    bir saat geçirmeye ve bu sürede
  • 7:50 - 7:54
    aklınızdan onu yargılayan
    tek bir düşünce bile geçip
  • 7:54 - 7:56
    geçmediğini izlemeye davet ediyorum.
  • 7:56 - 7:58
    Yani kendimizi takip edelim
  • 7:58 - 8:01
    Kapıdan biri girse
    hemen vızzzt:
  • 8:01 - 8:04
    Sevdim, sevmedim, çok ilgimi çekmedi.
  • 8:04 - 8:07
    Halbuki o kişi hakkında
    hiçbir şey bilmiyoruz.
  • 8:07 - 8:09
    Yani bu sandalye
  • 8:10 - 8:12
    yargılama sandalyesi.
  • 8:12 - 8:15
    Bu sandalyenin sevdiğim
    başka bir oyunu daha var;
  • 8:15 - 8:17
    "ben haklıyım" oyunu.
  • 8:17 - 8:20
    Ben bu oyunu eskiden,
    sürekli ama sürekli oynardım
  • 8:20 - 8:22
    ta ki bir gün erkek kardeşim
    tepki verene kadar.
  • 8:22 - 8:26
    Anneme bunu çok yapardım
    çünkü annem abartmayı sever.
  • 8:26 - 8:28
    Annem şöyle bir şey demişti
  • 8:28 - 8:31
    " Ah evet, aile toplantısında
    30 kişi vardı"
  • 8:32 - 8:34
    İşi onu düzeltmek olan ben, hemen
  • 8:34 - 8:38
    "Hayır anne 30 değil,
    13 kişi vardı" dedim.
  • 8:38 - 8:42
    Yani polisliğe soyunmuştum.
  • 8:42 - 8:45
    Erkek kardeşim koluma dokunup
  • 8:45 - 8:50
    " Fark etmez, boş ver " deyince,
    tepkiyi koydum;
  • 8:50 - 8:53
    " Ne demek fark etmez! Tabii ki
    fark eder. Yanlış söylüyor.
  • 8:53 - 8:56
    Kendi iyiliği için düzeltiyorum" dedim.
  • 8:58 - 9:00
    Kardeşim tekrar koluma dokundu
    ve şunu sordu;
  • 9:00 - 9:03
    " Annenle iyi bir ilişkin
    olmasını mı istiyorsun
  • 9:03 - 9:07
    yoksa, haklı olmayı mı?''
  • 9:08 - 9:10
    Büyük bir dersti.
  • 9:10 - 9:11
    O andan itibaren,
  • 9:11 - 9:17
    annemin bütün abartmalarına
    bir tür bolluk olarak bakmaya başladım.
  • 9:18 - 9:20
    Yani bu sandalyede otururken
  • 9:20 - 9:23
    diğer insanlardaki doğrulardan çok
  • 9:23 - 9:26
    yanlışları görme eğilimde oluruz.
  • 9:26 - 9:28
    Rahibe Teresa şöyle diyor;
  • 9:28 - 9:32
    " İnsanları yargıladıkça onları
    sevdiğimiz zaman kısalır"
  • 9:34 - 9:37
    Sıradaki sandalye kirpi sandalye,
  • 9:37 - 9:39
    sarı sandalye.
  • 9:39 - 9:40
    Şimdi kirpi-
  • 9:40 - 9:44
    Kirpi gibi davrandığımızda
    kendimizi çok kırılgan hissederiz
  • 9:44 - 9:49
    kendi kabuğumuza çekilir ve
    zalim dünyadan korunmaya çalışırız.
  • 9:50 - 9:54
    Ve bu sandalyede
    acımasızca kendimizi yargılarız.
  • 9:54 - 9:59
    Yani kırmızı sandalyeyi
    kendimize döndürmüş gibi.
  • 10:00 - 10:02
    Kendimize şu tür şeyler deriz
    " Yeterince zeki değilim.
  • 10:02 - 10:05
    Yapamam. Bana kimse inanmıyor"
  • 10:06 - 10:08
    Ve belli başlı korkularımız vardır,
  • 10:08 - 10:14
    reddedilme, hayal kırıklığına uğrama,
    başarısız olma korkularımız vardır.
  • 10:14 - 10:17
    Ve ayrıca kurban rolü oynarız.
  • 10:17 - 10:21
    Yani " Kimsenin umurunda değilim,
    hiç sevenim yok" durumu.
  • 10:21 - 10:23
    Ama aslında,
  • 10:23 - 10:27
    şirketlerde bunu uyguladığımda
    yöneticilere şunu sorduğumda
  • 10:27 - 10:30
    " Zamanınızın çoğunu nerede geçirirsiniz?"
  • 10:31 - 10:34
    neredeyse hiçbiri
    bu sandalyeye oturmaz.
  • 10:34 - 10:38
    Çünkü zayıf olduğunu kabullenmek
    bazen oldukça zor gelir.
  • 10:38 - 10:40
    Çok cesur olmamız gerekir.
  • 10:40 - 10:43
    Ama yine de hepimiz kendimizden
    şüphe ederiz.
  • 10:43 - 10:47
    Kendimizden şüphe etmesek
    gerçekten nasıl olur?
  • 10:47 - 10:49
    Vazgeçip kabullenir miyiz?
  • 10:50 - 10:52
    Yoksa, hayır mı deriz?
  • 10:52 - 10:54
    Kaynaklara ulaşıp büyümeyi isterdim.
  • 10:54 - 10:57
    Krishnamurti çok güzel
    bir şey söylüyor;
  • 10:57 - 11:00
    " Zekânın en yüksek biçimi
  • 11:00 - 11:05
    kendini yargılamadan
    gözlemleme yeteneğidir.
  • 11:06 - 11:09
    Sıradaki sandalye.
  • 11:11 - 11:14
    Mirket (firavun faresi) sandalye.
  • 11:14 - 11:17
    Bilmem hiç mirket gördünüz mü?
  • 11:17 - 11:21
    İtalyada pek bulunmazlar
    ama inanılmaz hayvanlar.
  • 11:21 - 11:23
    Nöbet tutarken
  • 11:23 - 11:26
    bir saat boyunca aynen böyle durabilirler;
  • 11:26 - 11:30
    bir saat boyunca sadece
    başlarını hareket ettirirler,
  • 11:30 - 11:32
    son derece dikkatlidirler.
  • 11:32 - 11:35
    Ve bu sandalyede bizim
    yaptığımız da odur.
  • 11:35 - 11:37
    Dikkatli ve farkındayızdır
  • 11:37 - 11:40
    gözlemleriz, dururuz, duraklarız.
  • 11:40 - 11:43
    Derin bir nefes alırız
    ve bilincimiz keskindir.
  • 11:43 - 11:47
    Bu BEKLE sandalyesidir. BEK-LE.
  • 11:48 - 11:52
    Ne düşünüyorum?
    Kendime ne söylüyorum?
  • 11:53 - 11:56
    Burada çok meraklı oluruz.
  • 11:56 - 12:00
    Eğer biri öfkelenmişse, ona
    "Tanrı aşkına: çocukluk yapma, büyü biraz"
  • 12:01 - 12:04
    demek yerine " Acaba neden kızdı?"
    diye düşünürüz.
  • 12:04 - 12:06
    Ve bu ilgimizi çeker.
  • 12:06 - 12:08
    Buradaki sandalye...
  • 12:09 - 12:11
    Nietzsche' yi hatırlayınca
  • 12:11 - 12:13
    bu sandalyeye uyan
    önemli bir alıntı yapayım
  • 12:13 - 12:17
    Şöyle diyor; " Senin bir yolun var,
    benim de bir yolum var.
  • 12:17 - 12:22
    Tek doğru yola gelirsek;
    yok öyle bir yol.
  • 12:23 - 12:25
    Yani bir seçim yapmalıyız.
  • 12:26 - 12:29
    Kırmızı hap mı yoksa mavi hap mı ?
    (Gerçek mi hayal mi?)
  • 12:29 - 12:32
    Bu açılan sürgülü kapı sandalyesi.
  • 12:32 - 12:35
    Ve doğru seçimi yaptığımız o anda
  • 12:35 - 12:39
    başarılı bir yaşama giriş yaparız.
  • 12:40 - 12:41
    Sıradaki sandalye.
  • 12:42 - 12:45
    Burada saptama dünyasına gireriz.
  • 12:45 - 12:47
    Şimdi, neden saptama?
  • 12:47 - 12:50
    Saptama çünkü kendimizin
    dedektifi oluruz,
  • 12:50 - 12:53
    kendimize Sherlock Holmes oluruz.
  • 12:53 - 12:57
    Elimize bir büyüteç alır ve
    kendi davranışlarımızı inceleriz.
  • 12:57 - 13:00
    Güzel bir sandalyedir
    çünkü kendimizi tanırız.
  • 13:00 - 13:03
    Kim olduğumuzu ve
    ne istediğimizi biliriz.
  • 13:03 - 13:06
    Nereye doğru gittiğimizi biliriz.
    Kendi gerçeğimizi konuşmaktan korkmayız.
  • 13:06 - 13:09
    Ama aynı zamanda
    kendi sınırlarımızı yaratırız.
  • 13:09 - 13:11
    Kendimize bu sandalyede bakarız.
  • 13:11 - 13:13
    Ama çok çok güçlüyüzdür.
  • 13:13 - 13:15
    Gücümüzü kimseye de vermeyiz.
  • 13:15 - 13:17
    Gücümüzü başkasına burada veririz.
  • 13:17 - 13:20
    Burada büyürüz, özgürleşiriz.
  • 13:20 - 13:22
    Tam gücümüze ulaşırız.
  • 13:22 - 13:26
    Hakkımızı savunur ama saldırgan olmayız.
  • 13:27 - 13:32
    Aristo şöyle demiş; " Kendini tanımak
    bütün bilgeliğin başlangıcıdır."
  • 13:32 - 13:35
    Bütün hayatımız boyunca burada olabiliriz.
  • 13:35 - 13:37
    Neden yunus?
  • 13:37 - 13:42
    Çünkü yunus muhteşem bir hayvandır.
  • 13:42 - 13:46
    Oyuncudur, zekidir
    ve güzel iletişim kurar.
  • 13:46 - 13:48
    Yunusları düşününce
  • 13:48 - 13:52
    insan olarak en iyi hâlimiz aklıma gelir.
  • 13:54 - 13:56
    Ve sıradaki sandalye.
  • 14:02 - 14:05
    Bu zürafa sandalye.
  • 14:06 - 14:08
    Çok güzel bir sandalye
  • 14:09 - 14:11
    ve çok zor.
  • 14:11 - 14:13
    Bilir misiniz bilmem,
  • 14:13 - 14:20
    kara hayvanları içinde
    en büyük kalp zürafanın kalbidir.
  • 14:20 - 14:21
    Şu boyutlardadır.
  • 14:21 - 14:24
    Zürafa, sadece en büyük kalbe değil
  • 14:24 - 14:27
    en uzun boyuna da sahiptir.
  • 14:28 - 14:30
    Yani görüş açışı inanılmazdır.
  • 14:30 - 14:33
    Yani bu sandalyedeyken
  • 14:33 - 14:39
    empati yapar, şefkat duyar
    ve anlayış gösteririz.
  • 14:39 - 14:44
    Bu sandalyede egomuzu arkaya atar
  • 14:44 - 14:46
    ve insanları dinleriz.
  • 14:46 - 14:51
    İnsanları kendimizden önde tutar
    ve onları önemseriz.
  • 14:53 - 14:57
    Kendini başkasının yerine koymak
    ve onları anlamak
  • 14:57 - 15:00
    büyük bir âlicenaplıktır.
  • 15:01 - 15:03
    Abraham Lincoln bir seferinde şöyle demiş;
  • 15:03 - 15:08
    " Şu adamı sevmedim.
    Onu daha iyi tanımalıyım."
  • 15:09 - 15:12
    Yani bu sandalye bir davettir,
  • 15:12 - 15:15
    diğer görüş açılarını anlamaya
  • 15:15 - 15:17
    diğer gerçekleri kabullenmeye
  • 15:17 - 15:20
    çeşitliliği kabullenmeye
  • 15:20 - 15:23
    ve gönlü geniş olmaya davettir.
  • 15:23 - 15:28
    Bu sandalyenin en önemli
    sorusu şudur; önümde duran
  • 15:28 - 15:31
    bu kişi için önemli olan ne?
  • 15:31 - 15:36
    Ve bu sandalyede amaç (niyet),
    ne olursa olsun bağlantıyı koparmamaktır.
  • 15:37 - 15:39
    Sandalyeler bunlar.
  • 15:40 - 15:43
    Bunu gündelik hayata nasıl uyarlarız?
  • 15:43 - 15:46
    İşe gittiğini haya et
  • 15:46 - 15:49
    belki gidip bir sunum yapıyorsun
  • 15:49 - 15:51
    ve gayet güzel geçiyor.
  • 15:51 - 15:54
    Yani buradasın " Şahane, muhteşem"
    diye düşünüyorsun.
  • 15:54 - 15:58
    Sonra bir toplantıdasın
    ve işler kötü gidiyor,
  • 15:58 - 16:01
    şu sandalyeye çöküyorsun.
  • 16:01 - 16:06
    Her gün bu dengeyi nasıl
    sağlayacağını anlaman gerekiyor
  • 16:07 - 16:10
    buraya mı oturacaksın, şuraya mı.
  • 16:10 - 16:14
    Buraya oturursan hayat
    o kadar da mutlu geçmiyor.
  • 16:15 - 16:17
    Ama eğer buraya oturursan
    bu sandalyelere
  • 16:17 - 16:19
    daha akılcı ve daha açık olursun;
  • 16:19 - 16:22
    daha zeki olursun,
    daha düşünceli olursun.
  • 16:27 - 16:31
    İlk okuduğumda beni çok çok
    derinden etkileyen bir şey vardı
  • 16:31 - 16:36
    bu Viktor Frankl'ın kitabı
    İnsanın Anlam Arayışı idi
  • 16:36 - 16:40
    şöyle diyordu " İnsanın bir şeyi
    hariç her şeyi elinden alınabilir.
  • 16:40 - 16:43
    O şey insanın son özgürlüğü,
  • 16:43 - 16:49
    şartlar ne olursa olsun davranışını
    seçebilme özgürlüğüdür.
  • 16:49 - 16:51
    Bu çok güçlü bir söz.
  • 16:51 - 16:55
    Yani içinden çocuklara bağırıp
    çağırmak geçerse
  • 16:56 - 16:58
    sevgilinle, eşinle tartıştırsan
  • 16:58 - 17:01
    veya iş yerinde birini cezalandıracaksan
  • 17:01 - 17:04
    bu sandalyeye gelip
    düşünmeyi dene.
  • 17:05 - 17:09
    Ve eğer şans eseri
    kendini bu sandalyede bulursan
  • 17:09 - 17:11
    sıklıkla olur-
  • 17:12 - 17:15
    " Özür dilerim" deme cesaretini gösterip
  • 17:15 - 17:18
    işleri düzeltebilecek misin?
  • 17:19 - 17:24
    Sana önerim bu sandalyeleri
    yanına alıp eve götür.
  • 17:25 - 17:28
    Onlarla oyna. Senin olsun.
  • 17:28 - 17:30
    Çocuklarına öğret,
    bunu hemen kaparlar.
  • 17:30 - 17:33
    İş yerinde yönetim kurulu odasına koy
  • 17:33 - 17:35
    ve toplantıların nasıl iyileştiğini izle.
  • 17:36 - 17:41
    Ve biri yine sinirlerine dokunduğunda
  • 17:42 - 17:48
    sadece bu beş sandalye
    ve beş seçeneği düşün.
  • 17:50 - 17:55
    Evlerimizi, işyerlerimizi ve dünyayı
  • 17:55 - 17:59
    daha iyi bir yer yapmaya
    girişebilir miyiz?
  • 18:00 - 18:03
    Her seferinde bir davranış.
  • 18:04 - 18:06
    Teşekkürler.
  • 18:06 - 18:08
    (Alkışlar)
Title:
Davranışlarını sahiplen, iletişimini geliştir, başarını kendin belirle | Louise Evans | TEDxGenova
Description:

Bu konuşma bir eylem çağrısı. Zamanımızın %80'ini işte geçiririz, kalanını ise evde. Eğer işte kötü bir gün geçirirsek bu olumsuzluğu eve taşırız veya tam tersini yaparız. Elimizden gelenin en iyisini vererek ve karşılığını da alarak hayatlarımız üzerinde en büyük etkiye sahip olan sağlıklı ortamlar inşa etmemiz çok büyük bir öneme sahiptir. 5 sandalye yöntemi kendi davranışlarımızı ve etrafımızdaki insanların davranışlarını yönetmede güçlü ve sistematik bir yöntem. İyi bir lider olmak için işte ve evde bilinç seviyesinden herkesin başarısı ve mutluluğuna katkı yapmak gereklidir. 5 sandalye 5 seçenek demektir. Sen hangisini seçeceksin?
Davranış Danışmanı, Kurumsal Eğitmen ve 5 Sandalye 5 Seçenek kitabının yazarı Louise Evans İtalya Floransa'da kendi kuruluşuna başkanık yapıyor ve uluslararası liderlik gelişimi, kültürler arası geçişgenlik ve kişisel gelişim konularında bireylere ve uluslararası bağlamda çalışan takımlara eğitimler veriyor. Bir İngiliz ancak Almanya ve Fransa'da yaşadı ve çalıştı, son 30 yıldır ise İtalyada.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDxTalks
Duration:
18:31

Turkish subtitles

Revisions