hideApril is World Autism Month and we want to bring awareness to the importance of inclusion in the classroom!
💡Learn with Amara.org how Captioning Can Empower Diverse Learners!

< Return to Video

Scott McCloud çizgi romanı konuşuyor

  • 0:00 - 0:01
    Beş duyudan
  • 0:01 - 0:04
    en çok takdir ettiğim
  • 0:04 - 0:07
    ve en az cepte görebildiğim biri, görme duyusudur.
  • 0:07 - 0:10
    Bu, bir dereceye kadar kör olan babamdan dolayı böyledir.
  • 0:11 - 0:13
    Gerçi o, çoğu zaman kör olmasını mesele yapmadı.
  • 0:13 - 0:14
    Bir zaman Nova Scotia'ya,
  • 0:14 - 0:16
    tam güneş tutulmasını izlemeye gittik --
  • 0:17 - 0:19
    Carly Simon şarkısında adı geçen güneş tutulmasını
  • 0:19 - 0:21
    ve belki de James Taylor'ın,
  • 0:21 - 0:24
    Warren Beatty'nin ve Mick Jagger'in de atıfta bulunduğu tutulmayı, emin olamayız.
  • 0:24 - 0:27
    Bize, gözlerimize zarar vermeden
  • 0:27 - 0:29
    güneşe doğru bakmamızı mümkün kılan
  • 0:29 - 0:30
    bu koyu plastik parçaları dağıttılar.
  • 0:31 - 0:32
    Ama babam gerçekten korktu:
  • 0:32 - 0:33
    bunu yapmamızı istemedi.
  • 0:34 - 0:37
    Bunun yerine, gözlerimizin hasar görmesi tamamen imkansız olsun diye
  • 0:37 - 0:40
    bu ucuz, karton parçaları kullanmamızı istedi.
  • 0:41 - 0:42
    O zaman bunu biraz tuhaf sandım.
  • 0:43 - 0:44
    O zaman bilmediğim şey şu ki
  • 0:44 - 0:46
    babam mükemmel görme gücü ile doğmuştu.
  • 0:47 - 0:49
    O ve kız kardeşi Martha çok küçükken
  • 0:49 - 0:52
    anneleri onlara tam güneş tutulmasını --
  • 0:52 - 0:53
    yok, parçalı tutulmayı -- gösterdi
  • 0:53 - 0:54
    ve çok geçmeden
  • 0:54 - 0:57
    ikisinin de gözleri bozulmaya başladı.
  • 0:58 - 0:59
    Yıllar sonra
  • 0:59 - 1:01
    kör olmalarının nedeninin muhtemelen
  • 1:01 - 1:04
    bir bakteriyel enfeksiyon olduğu ortaya çıktı.
  • 1:04 - 1:05
    Tahmin edebildiğimiz kadarıyla
  • 1:05 - 1:09
    gözlerinin bozulması, bu güneş tutulmasıyla hiç alakalı değildi.
  • 1:09 - 1:11
    Fakat babaannem zaten bunun kendi suçu olduğunu düşünerek
  • 1:11 - 1:12
    ölmüştü.
  • 1:14 - 1:17
    Babam 1946'da Harvard'dan mezun olmuş,
  • 1:17 - 1:18
    annemle evlenmiş,
  • 1:18 - 1:21
    ve Massachusetts devletindeki Lexington'da ev almıştı.
  • 1:21 - 1:25
    (Orada 1775'te İngilizlere karşı ilk kez ateş etmiş,
  • 1:25 - 1:27
    ama Concord'a kadar hiçbirini öldürememiştik.)
  • 1:27 - 1:29
    Babam, Raytheon'da güdüm sistemleri
  • 1:29 - 1:31
    tasarlayıcısı olarak çalışmaya başladı.
  • 1:31 - 1:34
    Raytheon, 70'lerin Silikon Vadisi olan Route 128 ileri teknoloji ekseninin
  • 1:34 - 1:37
    bir parçasıydı o sıralar.
  • 1:37 - 1:40
    Babam aslında militarist biri değildi.
  • 1:40 - 1:43
    Yalnızca özürlülüğü yüzünden II. Dünya Savaşında savaşamadığından
  • 1:43 - 1:44
    kendini çok kötü hissederdi.
  • 1:44 - 1:46
    Gerçi askerde bir kaç saat süren sağlık muayenesi
  • 1:46 - 1:50
    yapmasına izin verdiler ama
  • 1:50 - 1:51
    sadece muayenenin sonundaki
  • 1:51 - 1:52
    görme duyusu testine varana kadar.
  • 1:52 - 1:56
    (Gülüşmeler)
  • 1:56 - 1:59
    Babam bütün bu patentler toplamaya
  • 1:59 - 2:02
    ve bilim adamı, kör dahi, kaşif namını almaya başladı.
  • 2:02 - 2:03
    Ama bizim için sadece baba idi
  • 2:03 - 2:07
    ve evdeki yaşamımız oldukça sıradan sayılırdı.
  • 2:07 - 2:09
    Çocukken bol televizyon izledim,
  • 2:09 - 2:11
    ve mineraloji, mikrobiyoloji, uzay keşfi gibi
  • 2:11 - 2:14
    çok sayıda garip hobilerim vardı.
  • 2:14 - 2:15
    Biraz da politikayla ilgileniyordum.
  • 2:15 - 2:17
    Bir de bol satranç oynadım.
  • 2:17 - 2:18
    Ama 14 yaşındayken
  • 2:18 - 2:19
    arkadaşlarımdan biri, bende çizgi roman ilgisini uyandırdı
  • 2:19 - 2:22
    ve ben bunu geçimimi sağlamak için yapmak istediğime karar verdim.
  • 2:23 - 2:24
    Şimdi babam var, tamam mı?
  • 2:24 - 2:29
    Bilim adamı, mühendis, ordu müteahhidi.
  • 2:30 - 2:33
    Dört çocuğu da var.
  • 2:33 - 2:34
    Biri bilgisayar uzmanı,
  • 2:34 - 2:36
    biri bahriye askeri,
  • 2:37 - 2:38
    biri de mühendis oluyor,
  • 2:39 - 2:40
    ben ise
  • 2:41 - 2:43
    çizgi roman sanatçısıyım.
  • 2:43 - 2:46
    (Gülüşmeler)
  • 2:46 - 2:47
    Ki tesadüfen beni Dean Kamen'in zıddı eder:
  • 2:47 - 2:49
    Ben, bir kaşifin oğlu çizgi roman sanatçısıyım,
  • 2:49 - 2:51
    o ise çizgi roman sanatçısının oğlu kaşiftir.
  • 2:52 - 2:53
    (Gülüşmeler)
  • 2:53 - 2:55
    Evet, doğrudur.
  • 2:55 - 2:58
    (Alkışlar)
  • 2:58 - 3:00
    Komik olan, babamın bana duyduğu inanç çok güçlüydü.
  • 3:00 - 3:03
    Her şeyi bulanık bir şekilde gördüğünden
  • 3:03 - 3:06
    güzel resim çizdiğime hiç bir kesin delili olmamasına karşın,
  • 3:06 - 3:08
    yine de çizme yeteneklerime inanıyordu.
  • 3:08 - 3:10
    Hani "kör inanç" var ya...
  • 3:10 - 3:14
    Aslında benim için bu sözün çağrıştırdığı anlam diğer insanlardaki gibi olumsuz değil.
  • 3:15 - 3:18
    Yani, görülemeyen, kanıtlanamayan şeylere inanç,
  • 3:18 - 3:22
    benim önem verdiğim bir tür inanç asla olmazdı.
  • 3:22 - 3:23
    Ben daha çok, bildiğimizin temellerinin
  • 3:23 - 3:25
    görüp tespit edebileceklerimizde bulunduğu
  • 3:25 - 3:28
    bilime eğilimliyimdir.
  • 3:29 - 3:31
    Ama bu iki eğilimin ortak noktası da var.
  • 3:31 - 3:34
    Zavallı Charles Babbage ve hiç bir zaman yapılmamış
  • 3:34 - 3:38
    buharla çalıştırılan bilgisayarının bulunduğu bir ortak yer.
  • 3:38 - 3:40
    Ada Lovelace haricinde hiç kimse aklında neyin olduğunu
  • 3:40 - 3:43
    tam kestiremedi ve o,
  • 3:44 - 3:47
    bu düşün peşinde koşarak ta mezara kadar gitti.
  • 3:47 - 3:49
    Vannevar Bush ve Memex'i --
  • 3:49 - 3:52
    tüm insan bilginin elinin altında bulunması fikri --
  • 3:52 - 3:54
    onun bir hayali vardı.
  • 3:54 - 3:55
    Ve tahminen gününde pek çok insan,
  • 3:55 - 3:57
    biraz çılgın olduğu kanısındaydı.
  • 3:57 - 3:59
    Şimdi de geçmişe baktığımızda, ha, evet, diyoruz,
  • 3:59 - 4:03
    bu işte bildiğimiz mikrofilm.
  • 4:03 - 4:06
    Ama mesele bu değil. O, geleceğin biçimini kavradı.
  • 4:06 - 4:10
    Tam bilgisayar-insan arası ilişki hakkındaki fikirleriyle J.C.R. Liklider gibi.
  • 4:10 - 4:13
    Aynısı: Geleceğin biçimini kavradı,
  • 4:13 - 4:16
    neden sonra
  • 4:16 - 4:19
    gerçekleşitirilse bile.
  • 4:19 - 4:22
    Veya paket anahtarlama hayaliyle Paul Barron.
  • 4:22 - 4:24
    Gününde neredeyse hiç kimse onu dinlemedi.
  • 4:25 - 4:27
    Veya bunu aslında beceren kişiler:
  • 4:27 - 4:30
    Boston'daki Bolt, Beranek ve Newman'da çalışanlar.
  • 4:30 - 4:32
    Onlar, sonunda dünya çapında ağ
  • 4:32 - 4:35
    olacak şeyin şekilleri
  • 4:35 - 4:39
    peçetelerin arkalarında ve mektup kağıdında tasarlıyorlardı,
  • 4:39 - 4:41
    Massachusetts devletinde, Lexington'da, Route 128'deki
  • 4:41 - 4:43
    Howard Johnson'da yemek yerken tartışıyorlardı,
  • 4:43 - 4:46
    benim Queen's Gambit Deferred'i okuduğum ve Gladys Knight & the Pips
  • 4:46 - 4:48
    dinlediğim ve "Midnight Train to Georgia" söylediğim
  • 4:48 - 4:50
    yerden sadece iki mil uzaklığında, ben ise o anda --
  • 4:50 - 4:51
    (Gülüşmeler)
  • 4:51 - 4:54
    -- babamın büyük koltuğundaydım, tamam mı?
  • 4:54 - 4:56
    Peki, üç tür görme var, değil mi?
  • 4:56 - 4:59
    Görülemeyene dayalı görme,
  • 4:59 - 5:02
    yani görülmeyeni, bilinmeyeni görme.
  • 5:02 - 5:05
    Kanıtlanmış veya tespit edilebilecek olanı görme.
  • 5:05 - 5:07
    Ve üçüncü
  • 5:08 - 5:10
    görme tipi:
  • 5:10 - 5:11
    bilime dayanabilen ama bu yana
  • 5:12 - 5:15
    kanıtlanmamış olanı görme.
  • 5:15 - 5:20
    Şimdi bilim alanında bu tür görmenin peşinde koşan pek çok insanın örneğini gördük
  • 5:20 - 5:22
    ama bu aynı zamanda sanat, siyaset,
  • 5:22 - 5:25
    hatta kişisel girişimler için de doğru olabilir.
  • 5:25 - 5:27
    Aslında bunu dört temel kurala indergeyebiliriz:
  • 5:27 - 5:29
    Herkesten öğren,
  • 5:29 - 5:31
    hiç kimseye uyma,
  • 5:31 - 5:33
    değişmeyen kalıpları izle,
  • 5:33 - 5:34
    harıl harıl çalış.
  • 5:34 - 5:37
    Bu dört noktayı, bu görmenin içerdiği birer ilke sanıyorum.
  • 5:37 - 5:39
    Özellikle de üçüncüsünde
  • 5:39 - 5:41
    gelecek hayalleri
  • 5:41 - 5:43
    belirmeye başlar.
  • 5:43 - 5:45
    İlginç olan, bu özel dünyayı görme şekli
  • 5:46 - 5:48
    kanımca değişik girişim alanlarında beliren
  • 5:48 - 5:50
    dört ayrı şeklin sadece birisidir.
  • 5:50 - 5:52
    Çizgi romanda, nasıl işlediğine ilişkin
  • 5:52 - 5:55
    kavrama çabalarını bir türlü
  • 5:55 - 5:57
    biçimci kılar diye sanırım.
  • 5:57 - 6:00
    Bundan başka, güzelliğe ve ustalığa odaklı,
  • 6:00 - 6:02
    daha klasik bir yaklaşım var.
  • 6:02 - 6:06
    Ayrıca, içeriğin mutlak saydamlığına inanan yaklaşım var.
  • 6:06 - 6:08
    Ve sonunda,
  • 6:08 - 6:10
    insan deneyinin özgünlüğünü, dürüstlüğünü ve saflığını
  • 6:10 - 6:12
    vurgulayan yaklaşım.
  • 6:12 - 6:14
    Bu, dünyayı görmenin dört şeklidir. Onlara birer ad taktım bile.
  • 6:14 - 6:18
    Klasik, canlıcı, biçimci ve ikonoklast.
  • 6:18 - 6:19
    İlginç olan, bunun az çok Jung'un insan düşüncesini
  • 6:19 - 6:22
    bölme şekline benzemesi.
  • 6:24 - 6:26
    Bir de, solda sanatı,
  • 6:26 - 6:28
    sağda yaşamı;
  • 6:28 - 6:30
    üstte geleneği, altta devrimi yansıyor.
  • 6:30 - 6:32
    Köşegenlere de bakarsanız, içerik-biçim ve
  • 6:32 - 6:34
    güzellik-gerçeklik karşıtlıkları görürsünüz.
  • 6:34 - 6:35
    Bu şema aynı şekilde müzik, sinema,
  • 6:35 - 6:38
    ve güzel sanatlar için de uygulanabilir
  • 6:38 - 6:41
    ama bunun görme ile hiç alakası yok.
  • 6:41 - 6:44
    Hatta konferansımızın başlığı olan "Doğadan Esinti" ile
  • 6:44 - 6:45
    hiç ilgisi de yok.
  • 6:45 - 6:48
    Şu hikayenin çağrıştırdığı anlamın dışında:
  • 6:48 - 6:51
    Kurbağa akrebi ırmağın karşı yakasına taşımayı kabul eder
  • 6:51 - 6:53
    çünkü akrep, kurbağayı sokmayacağını söz verdi.
  • 6:53 - 6:55
    Ama akrep yine de sokar ve ikisi de ölür.
  • 6:55 - 6:58
    Fakat bir an önce kurbağa akrebe, niçin soktuğunu sorar ve akrep,
  • 6:58 - 6:59
    "Doğamda olan bir şey" diye cevaplar --
  • 6:59 - 7:01
    bu anlamda, evet.
  • 7:01 - 7:03
    (Gülüşmeler)
  • 7:03 - 7:04
    Yani, doğamda
  • 7:05 - 7:08
    olan bir şeydi. Aslında yürüdüğüm yolu,
  • 7:08 - 7:10
    yani eserlerimde bu görüşün olduğunu ve
  • 7:10 - 7:13
    benim kim olduğumu keşfetmeye giden yolu,
  • 7:13 - 7:15
    beni bu keşfe doğru götürecek
  • 7:15 - 7:17
    araç olarak gördüm sadece.
  • 7:17 - 7:19
    Yani aslında doğamda olan şeyi kabul ettim
  • 7:19 - 7:21
    ve öyleyse
  • 7:21 - 7:24
    ailemden o kadar uzaklaşmadım.
  • 7:26 - 7:28
    Peki, "bilimsel akıl"ın
  • 7:28 - 7:30
    sanatta işi ne?
  • 7:31 - 7:32
    Ben, çizgi roman yapmaya ve
  • 7:32 - 7:34
    neredeyse eşzamanlı olarak çizgi romanı anlamaya çalışmaya başladım.
  • 7:34 - 7:37
    Ve keşfettiğim en önemli şeylerden biri,
  • 7:37 - 7:39
    çizgi romanın görsel bir araç olduğu
  • 7:39 - 7:43
    ama içinde bütün duyuları bulundurmaya çalıştığı idi.
  • 7:43 - 7:47
    Çizgi romanda bulunan, resim, kelimeler, farklı semboller
  • 7:47 - 7:50
    ve aralarında kalan her şey gibi
  • 7:50 - 7:51
    çeşitli öğelerin hepsi,
  • 7:51 - 7:53
    tek görme duyusu aracılığıyla bize ulaşır.
  • 7:53 - 7:55
    Öyleyse, benzerlik var ve
  • 7:55 - 7:58
    fiziksel dünyaya benzeyen bir öğe bir kaç yöne doğru
  • 7:58 - 8:00
    soyutlanabilir:
  • 8:00 - 8:02
    benzerlikten soyutlanıp
  • 8:02 - 8:04
    bütün anlamını saklayabilir;
  • 8:04 - 8:08
    veya hem benzerlik hem de anlamdan soyutlanarak resim sahasına getirilebilir.
  • 8:08 - 8:10
    Bu üç nokta, çizgi romanın
  • 8:10 - 8:13
    görsel tarafınının sınırlarını beliren
  • 8:13 - 8:15
    birer kutuptur.
  • 8:15 - 8:18
    Sağa doğru giderseniz, dile ulaşacaksınız
  • 8:18 - 8:21
    çünkü dil, benzerlikten daha ileri soyutlanarak elde alınır
  • 8:21 - 8:23
    ama anlamı saklıyor.
  • 8:24 - 8:26
    Görme, sesi teslim etmek
  • 8:26 - 8:29
    ve ikisinin ortak özelliklerini ve mirasını
  • 8:29 - 8:31
    anlamak için çağrılır.
  • 8:31 - 8:34
    Bir de, görsel içinde sesin dokumunu teslim etmek,
  • 8:34 - 8:38
    öz karakterini kavramak için.
  • 8:39 - 8:41
    Çizgi romanda aynı zamanda görülen ile
  • 8:41 - 8:43
    görülmeyen arasındaki denge var.
  • 8:44 - 8:46
    Çizgi roman, çağrı-cevap şeması
  • 8:46 - 8:47
    üzerinde kurulur:
  • 8:47 - 8:48
    Sanatçı size, pano içinde göreceğiniz
  • 8:48 - 8:52
    ve panolar dışında hayal edeceğiniz öğeleri verir.
  • 8:53 - 8:55
    Bir de çizgi roman görmesinin
  • 8:55 - 8:58
    teslim ettiği başka bir duyu: zaman.
  • 8:59 - 9:02
    Sıralama, çizgi romanın çok önemli yönüdür.
  • 9:03 - 9:05
    Çizgi roman bir zaman haritasıdır.
  • 9:06 - 9:09
    Ve bu zaman haritası, modern çizgi romana enerji veren unsurdur.
  • 9:09 - 9:12
    Ben ise "belki başka biçimlere de enerji veriyor"
  • 9:12 - 9:14
    diye düşündüm ve tarih içinde
  • 9:14 - 9:15
    buldum.
  • 9:16 - 9:19
    Aynı fikrin eskiçağ versiyonlarında
  • 9:19 - 9:22
    aynı ilkeyi görebilirsiniz.
  • 9:22 - 9:24
    Sanatsal biçim, mevcut teknolojiyle
  • 9:24 - 9:25
    uyum içindedir,
  • 9:25 - 9:29
    ister Mısır'daki Katibin Mezarı'nda olduğu gibi taş üzerine boya olsun,
  • 9:29 - 9:31
    ister taş sütun boyunca yukarıya doğru giden yarım kabartma olsun,
  • 9:32 - 9:34
    ister 60 metre uzunluğunda nakış olsun,
  • 9:34 - 9:36
    ister 88 akordeonvari katlanmış sayfa boyunca
  • 9:36 - 9:39
    uzanan geyik derisi ve ağaç kabuğu olsun.
  • 9:39 - 9:41
    İlginç olan şudur ki,
  • 9:41 - 9:43
    matbaanın keşfinden, yani 1450'den itibaren
  • 9:43 - 9:45
    tüm modern çizgi roman teknikleri görülmeye başlar:
  • 9:45 - 9:47
    düz çizgili pano sıralanması,
  • 9:47 - 9:49
    basit tonsuz çizgi çizmeler,
  • 9:49 - 9:52
    soldan sağa okuma sırası.
  • 9:53 - 9:54
    Ve 100 yıl içinde
  • 9:54 - 9:57
    artık balonları ve başlıkları fark etmeye başlarsınız.
  • 9:58 - 10:00
    Ve bu resimlerle çağımızın çizgi romanı arasında mesafe çok kısadır.
  • 10:01 - 10:03
    1993'te bunun üzerine bir kitap yazdım
  • 10:03 - 10:05
    ve kitabı bitirecekken
  • 10:05 - 10:06
    biraz dizgi yapmam gerekiyordu
  • 10:06 - 10:08
    ve bitişikteki kırtasiyeye gitmekten usandığım için
  • 10:08 - 10:10
    bilgisayar aldım.
  • 10:11 - 10:14
    Basit bir şeydi -- metin girişi dışında pek işe yaramıyordu --
  • 10:14 - 10:17
    ama babam bana, 70'lerde Moore Yasası'ndan
  • 10:17 - 10:20
    bahsettiğinden geleceğin farkındaydım.
  • 10:21 - 10:23
    Dolayısıyla gözlerimi dört açıp
  • 10:23 - 10:25
    matbaa öncesi çizgi romanından matbaa dönemi çizgi romanına
  • 10:25 - 10:28
    geçişte olduğu gibi, matbaa sonrası çizgi romanına geçtiğimizde
  • 10:28 - 10:31
    çizgi romanın aynı şekilde değişip değişmeyeceğini görmeye çalıştım.
  • 10:31 - 10:33
    İleri sürülen ilk savlardan biri,
  • 10:33 - 10:35
    çizgi romanın görsel tarafının
  • 10:35 - 10:37
    o günlerde yapılan CD-ROM'ların ses, hareket ve interaktifliğiyle
  • 10:37 - 10:39
    karıştırılabilmesi oldu.
  • 10:39 - 10:41
    Bu İnternet öncesinde bile oldu.
  • 10:41 - 10:42
    Ve yaptıkları ilk şeylerden biri,
  • 10:42 - 10:44
    çizgi roman sayfasını olduğu gibi alarak
  • 10:44 - 10:45
    ekrana taşımaları oldu.
  • 10:45 - 10:47
    Bu da klasik McLuhan'vari bir hataydı:
  • 10:48 - 10:51
    Önceki teknolojinin biçimini, yeni teknolojinin
  • 10:51 - 10:53
    içeriği olarak kabul ettiler.
  • 10:53 - 10:54
    Öyleyse,
  • 10:54 - 10:56
    basılmış çizgi roman sayfalarına benzeyen çizgi roman sayfaları vardı
  • 10:56 - 10:59
    ve bu sayfalara ses ve hareket eklediler.
  • 11:00 - 11:02
    Ama şöyle bir sorun ortaya çıktı: Bu temel fikrindeysen
  • 11:02 - 11:05
    yani çizgi romanda mekanın zaman ile eşit olduğu fikrindeysen,
  • 11:05 - 11:07
    ve içine birer zamansal olgu olan ve sadece zaman içerisinde
  • 11:07 - 11:11
    var olabilen ses ve hareket koyarsan,
  • 11:11 - 11:16
    bunlar çizgi romanın akıcılığıyla çarpışıyor.
  • 11:17 - 11:18
    İnteraktiflik başka bir şeydi.
  • 11:18 - 11:19
    Hipermetin çizgi romanı da vardı.
  • 11:19 - 11:20
    Ama hipermetinde
  • 11:20 - 11:23
    ya her şey buradadır, ya burada değildir, ya da buraya bağlıdır:
  • 11:23 - 11:25
    Hipermetin, derinlemesine gayri mekansaldır.
  • 11:25 - 11:28
    Abraham Lincoln'dan Lincoln penny'ye,
  • 11:28 - 11:30
    Penny Marshall'a, Marshall Planı'na,
  • 11:30 - 11:31
    "Plan 9"a, dokuz yaşama mesafe,
  • 11:31 - 11:33
    hep aynıdır.
  • 11:33 - 11:34
    (Gülüşmeler)
  • 11:34 - 11:36
    Fakat çizgi romanda
  • 11:37 - 11:39
    eserin her tarafının, her öğesinin
  • 11:40 - 11:43
    daima her diğer öğesine mekansal bir bağlılığı vardır.
  • 11:43 - 11:44
    Ve şu soru belirdi:
  • 11:44 - 11:47
    Bu mekansal bağlılığı muhafaza etmenin ve
  • 11:47 - 11:49
    aynı zamanda dijital çağın bize sunduğu tüm fırsatlardan
  • 11:49 - 11:51
    istifade etmenin bir yolu var mı?
  • 11:51 - 11:53
    Ben kendi kişisel cevabımı size göstermiş olduğum
  • 11:53 - 11:55
    eski çağ çizgi romanlarda buldum.
  • 11:56 - 11:59
    Onlardan her birisinde, tek, aralıksız okuma çizgisi var,
  • 11:59 - 12:01
    ister duvarlar üzerinde zikzak olsun,
  • 12:01 - 12:03
    ister sütun boyunca yükselen helezon olsun,
  • 12:03 - 12:06
    ister soldan sağa, ister 88 akordeonvari sayfa boyunca
  • 12:06 - 12:08
    geriye giden zikzak olsun.
  • 12:08 - 12:10
    Bütün bunlarda aynı şey oluyor, ki bu temel bir fikirdir:
  • 12:11 - 12:13
    Mekan içinde hareket ettikçe, zaman içinde de hareket ediyorsun fikri,
  • 12:13 - 12:15
    istisna olmaksızın beliriyor.
  • 12:15 - 12:18
    İstisnalar, matbaa ile birlikte başladı.
  • 12:18 - 12:21
    Bitişik yerler, bitişik anlar değildi artık
  • 12:21 - 12:24
    ve çizgi romanın temel fikri reddediliyordu tekrar tekrar,
  • 12:24 - 12:25
    tekrar tekrar.
  • 12:25 - 12:26
    Ben de şöyle düşündüm:
  • 12:26 - 12:28
    Peki, bu doğruysa günümüzün matbaasının
  • 12:29 - 12:31
    ötesine giderek bunu geri getirmemizin
  • 12:31 - 12:33
    bir yolu var mı?
  • 12:34 - 12:36
    Şimdi ekran, teknik olarak sayfa kadar
  • 12:37 - 12:39
    sınırlıdır, değil mi?
  • 12:39 - 12:41
    Şekli farklıdır ama bunun dışında
  • 12:41 - 12:43
    aynı temel sıralama söz konusudur.
  • 12:43 - 12:46
    Ama bu yalnızca ekrana sayfa muamelesi yaparsanız geçerlidir.
  • 12:47 - 12:49
    Ekranı bir pencere olarak görürseniz, geçerli değildir.
  • 12:50 - 12:52
    Ve ben şunu teklif ettim: Belki çizgi romanları sonsuz bir tuval
  • 12:52 - 12:53
    üzerinde yapabilirdik,
  • 12:54 - 12:58
    X ve Y eksenleri ve merdivenler boyunca.
  • 12:59 - 13:01
    Kelimenin tam anlamıyla döngüsel hikayeler kurabilirdik.
  • 13:01 - 13:04
    Hikayede kelimenin tam anlamıyla dönüşleri yapabilirdik.
  • 13:05 - 13:07
    Gerçekten paralel olacak paralel anlatılar.
  • 13:09 - 13:11
    X, Y, bir de Z.
  • 13:12 - 13:14
    Geç 1990'larda bütün bu sezilerim vardı
  • 13:14 - 13:17
    Ve meslektaşlarım beni oldukça çılgın sandı
  • 13:18 - 13:20
    ama pek çok kişi, devam ederek sezdiklerimi gerçekleştirdi.
  • 13:20 - 13:22
    Şimdi bir kaç örnek göstereceğim.
  • 13:23 - 13:26
    Jason Lex adındaki meslektaşımın yaptığı erken bir kolaj çizgi roman bu.
  • 13:30 - 13:32
    Burada neyin olup bittiğini fark edin.
  • 13:32 - 13:34
    Benim aradığım, hepimizin aradığı şey,
  • 13:34 - 13:36
    kalıcı bir değişimdir.
  • 13:36 - 13:38
    Medya bu yeni çağa girerken
  • 13:38 - 13:41
    biz değişimleri arıyoruz,
  • 13:41 - 13:45
    kalıcı, kalma gücü olan değişimleri.
  • 13:45 - 13:49
    Şimdi bu basit fikri, görsel bir araç içerisinde çizgi romanı sunma fikrini benimseyip
  • 13:49 - 13:52
    çizgi romana başından sonuna kadar görsel araç muamelesi yapıyoruz.
  • 13:52 - 13:54
    Biraz önce gördüğünüz çizgi romanın bütünü
  • 13:54 - 13:56
    şu an ekranda.
  • 13:56 - 13:59
    Gerçi onu yalnızca küçük parçalarla algılayabiliyoruz ama
  • 13:59 - 14:01
    bu, teknolojinin şu an bulunduğu yerden dolayı böyledir.
  • 14:01 - 14:03
    Teknoloji geliştiği,
  • 14:03 - 14:06
    tamamen kaptıran görünüşleri ve bilmem neleri elde ettiğimiz sürece
  • 14:06 - 14:08
    bu gibi şeyler de gelişecektir.
  • 14:08 - 14:10
    Benimsenecek,
  • 14:10 - 14:12
    çevresine uydurulacak:
  • 14:12 - 14:14
    Kalıcı bir değişim olacak.
  • 14:15 - 14:17
    Başka bir çizgi romanı göstereceğim size. Drew Weing'in yaptığı,
  • 14:17 - 14:18
    adı
  • 14:18 - 14:20
    "Pop, Evrenin Isıl Ölümü Üzerine Kafa Yoruyor" olan bir çizgi roman.
  • 14:46 - 14:47
    Burada neyin olup bittiğine bakın:
  • 14:48 - 14:51
    Sonsuz tuval üzerinde çizdiğimizde
  • 14:53 - 14:56
    aracın kendisiyle ilgili saf bir dışavurum
  • 14:57 - 14:59
    yaratıyoruz.
  • 15:04 - 15:06
    Bunu çabuk gözden geçireceğiz: Anlıyorsunuzdur.
  • 15:06 - 15:08
    Son panoya gelmek istiyorum sadece...
  • 15:14 - 15:17
    (Gülüşmeler)
  • 15:17 - 15:18
    Buyurun.
  • 15:20 - 15:22
    (Gülüşmeler)
  • 15:25 - 15:28
    (Gülüşmeler)
  • 15:31 - 15:32
    Bir tane daha.
  • 15:34 - 15:36
    Hani sonsuz tuval.
  • 15:37 - 15:39
    Daniel Merlin Goodbrey adlı bir İngiliz tarafından yapıldı.
  • 15:40 - 15:42
    Peki, bu niçin önemli?
  • 15:43 - 15:45
    Bence, medya,
  • 15:46 - 15:47
    tüm medya, bize
  • 15:48 - 15:51
    dünyamıza geri bakan bir pencere verdiği için önemlidir.
  • 15:51 - 15:53
    Şimdi, belki bir gün filmler,
  • 15:53 - 15:56
    nihayet de sanal gerçeklik veya bir karşılığı,
  • 15:56 - 15:58
    yani bizi tamamen kaptıran bir araç,
  • 15:58 - 16:03
    bize bulunduğumuz dünyadan en etkili kaçış yolunu verecektir.
  • 16:03 - 16:06
    Çoğu insanın hikaye anlatmaya başvurmasının nedeni, kaçma isteğidir zaten.
  • 16:06 - 16:09
    Ama medya bize, yaşadığımız dünyaya geri
  • 16:09 - 16:12
    bakan bir pencere veriyor.
  • 16:13 - 16:15
    Ve medya geliştikçe
  • 16:16 - 16:21
    kimliği giderek daha çok benzersiz olmaya başlar.
  • 16:21 - 16:24
    Çünkü şu an küplü çizgi romana bakıyorsunuz.
  • 16:24 - 16:27
    Her zamankinden daha çok kendine özgü bir çizgi romana bakıyorsunuz.
  • 16:28 - 16:31
    Böyle bir şey olunca insanlara, dünyaya çeşitli pencerelerden
  • 16:31 - 16:34
    geri dönmenin çok fazla yolunu veriyorsunuz.
  • 16:35 - 16:38
    Ve bunu yaptığınızda onlara dünyaya düzen verme fırsatını,
  • 16:38 - 16:40
    dünyanın şeklini görme fırsatını veriyorsunuz.
  • 16:40 - 16:42
    Bu yüzden bunun önemli olduğunu düşünüyorum.
  • 16:42 - 16:44
    Bu, bir çok nedenden biri ama şimdi gitmem lazım.
  • 16:44 - 16:45
    Teşekkürler.
Title:
Scott McCloud çizgi romanı konuşuyor
Speaker:
Scott McCloud
Description:

Çizgi roman büyüsüne kaçırılmaması gereken bu bakışta Scott McCloud, sunum biçimini çizgi romana benzeterek içinde rengarenk eğlenceler, çocukluk tutkuları ve gözlerimizin işitip dokunabildiği düşlenmiş gelecekler için yer buluyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
16:45
Retired user added a translation Mar 8, 2011, 2:01 AM

Turkish subtitles

Revisions