-
Merhaba arkadaşlar;
-
Epistemoloji dersimizin bu programında
-
Şüphecilik ve Bilginin Olanaklılığı Sorunu konusunu ele alacağız.
-
Dilerseniz, başlayalım.
-
Şüphe, felsefe tarihinde önemli bir yer tutar.
-
Şüpheci düşüncenin adım adım nasıl ilerleyebileceğini
-
en iyi gösteren felsefecinin ise Dekart olduğu genel olarak kabul edilir.
-
Dekart’ın şüpheciliğini anlamak için
-
onun içinde bulunduğu toplumsal ve tarihsel konumu anlamak gerekir.
-
Dekart’ı kapsayan tarihsel dönem,
-
Ortaçağ’dan çıkışı ve kilise örgütlenmesinin düşünce
-
üzerine koyduğu kısıtlamaların çözülmeye başlamasını
-
temsil eden Modern Dönem’dir.
-
Yaklaşık olarak 16. ve 19. yüzyıllar arasına denk gelen
-
Modern Dönem düşünürlerinin çoğu,
-
kendileri oldukça dindar kişiler olmakla birlikte
-
insan aklının kavrama ve keşfetme yeteneğine
-
büyük bir güven duyarlar.
-
Dünyanın anlaşılmasında dinsel kabullerden
-
ziyade matematik ve fiziği öncül olarak kabul ederler.
-
Dekart, “Düşünceler” adlı yapıtında önemli şüpheci düşünceler sergiler.
-
Aldığı eğitimin ve eleştirmeden benimsediği fikirlerin sonucu olarak,
-
kişisel bilgi dünyasının güvenilirlikten oldukça uzak bir yapıda
-
oluştuğuna ilişkin inancını açık yüreklilikle ifade eder.
-
Ayrıca inandığı önermeler arasında ne kadar çok yanlışın
-
bulunduğunu görmenin kendisini düşünmeye sevk ettiğini belirtir.
-
Dekart’ın sorgulama sistemine bir örnek olarak
-
onun şu ilerleyişi örnek verilebilir:
-
• Kabul ettiğimiz inançlar veya önermeler,
-
algı yoluyla edindiğimiz bilişsel unsurlardır.
-
• Algı yoluyla ulaşılan bilgiler kesin ve mutlak anlamda güvenilir midir?
-
• Algılarımız bizi çeşitli durumlarda yanıltabilirler.
-
• Ancak bu algılarımızın, büyük oranda gerçeklikten
-
uzak olabileceğini düşünmemiz zordur.
-
Dekart’a iki önemli eleştiri getirilir.
-
Öncelikle, eğer kafamızın içinde kötü niyetli bir varlık
-
veya insanları sürekli aldatan güçlü bir varlık varsa bu durum,
-
kozmik varlığın Tanrı’da değil onda olduğunu gösterir.
-
Bu da Tanrı inancı güçlü olan Dekart için çelişkili bir düşüncedir.
-
İkincisi ise matematiğin ve bilimin bulgularına
-
büyük bir güven duyuyorsa, nasıl oluyor da
-
şüphe kavramıyla birlikte anılıyor? şeklindedir.
-
Dekart için şüphe, akıl yürütmenin yöntemidir.
-
Bu şüphe yöntemsel şüphe olarak bilinir.
-
Buna göre Dekart’ın fikirleri üzerine bahsedilen iki eleştiri noktası,
-
çelişkilerin olmadığı bir durum da olabilir.
-
Birincisi için Dekart’ın yaptığı şey,
-
Tanrı’nın varlığını ve gücünü doğrudan kabul edip
-
felsefi sorgulamasını sonlandırmak yerine
-
sahip olduğu tüm inanışları askıya alarak şüphesine
-
ve sorgulamalarına devam etmektir.
-
İkinci eleştiri için de denilebilir ki Dekart,
-
matematiksel ve bilimsel bilgi tiplerinin güvenilirliğini varsayarak değil,
-
onlara kritik bir test uygulayarak başlar.
-
Dekart’tan sonra şüpheci eğilimleri en belirgin olan düşünür David Hume’dur.
-
Şüpheciliğin en kökten hali, gerçekliğin
-
bilinebilmesine ilişkin sorgulamalar içerir.
-
Ancak bunun dışında günlük durumlarda da daha az
-
metafizik gerektiren, olgusal düzenlilikler ya da olgusal düzenliliklerin
-
gözlemlenmesine dayanan tümevarımsal çıkarımlar da mevcuttur.
-
Konuyla ilgili olarak bilinmesi gereken kavramlar şu şekilde sıralanabilir:
-
Çıkarım, en az bir öncülden hareket edilen ve
-
bir sonuca varılan düşünce zincirine verilen addır.
-
Tümdengelimsel çıkarım, öncüllerden sonucun
-
yüzde yüz kesinlikle çıktığı durumlardır.
-
Tümdengelimde doğru öncüller bizi kesinlikle doğru olan önermelere taşır.
-
Tümevarımsal çıkarım ise öncüllerden sonucun kesin bir şekilde
-
çıkmadığı durumlar için kullanılır.
-
Eğer öncüller doğruysa,
-
bu yalnızca sonuç önermesinin doğru olma olasılığını yükseltir.
-
Tümevarımsal bir bilgi örneği olan Olgusal düzenlilikleri bilme ise
-
sahip olunduğu düşünülen bilginin temelinin aslında sanıldığından
-
daha az sağlam olduğunun ortaya koyulmasıyla ilgilidir.
-
Burada dikkate alınması gereken iki kavram vardır:
-
Fiziksel olanaksızlık, bir durumun fiziksel olarak olanaksız olması,
-
o olgunun yaşanılan ve anlaşılan fiziksel dünyanın görünen yapısıyla çelişmesidir.
-
Mantıksal olanaksızlık ise evrenin mantıksal yapısıyla çatışan durumlar için kullanılır.
-
Şüpheciliğin rahatsız edici sonuçlarıyla
-
ilgilenen ve çözüm üretmeye çalışan düşünürlerden biri
-
George Edward Moore’dur.
-
Onun önemli argümanı ‘sağduyusal argüman’dır.
-
Sağduyusal tavır, genelde pratik ve işe yarar sonuçlar verebilen
-
kararlar alma ya da yargılarda bulunma eğilimi ile ilintilidir.
-
Şüphecilik, sağduyu ile ciddi oranda çatışmaktadır.
-
Ancak önemli olan ‘düşünsel sorumluluk’tur.
-
Yani kişiye uygun bir düşünce olmadığı zaman bu düşünceyi
-
bertaraf etmek değil, o görüşün neden zayıf olduğunu anlatma,
-
üzerine düşme çabasıdır.
-
Moore’un şüpheciliğe yanıtı ve karşı çıkışı da
-
bu bağlamda değerlendirilmelidir.
-
Moore’un konuyu irdelerken yaptığı ilk şey,
-
kesinlikle bildiğine inandığı bazı önermeleri sıralamaktır.
-
Moore, kanıtlama işinde birden dazla
-
yöntem yolunun olabileceğini söyler.
-
Gündeme getirdiği önemli konulardan biri ‘nesnelerin varlığı’
-
kavramının açıklamasıdır.
-
Moore için nesneler, öznelerden bağımsız olarak
-
fiziksel özelliklere sahiptir.
-
Bu görüşü ile nesnenin özneden bağımsız olmadığını
-
düşünme eğiliminde olan düşünürlerle ters düşer.
-
Moore’a göre, biz ‘varlık’ kavramını zihinden
-
ve özneden bağımsız şeyler için kullanırız.
-
Moore’a göre, argümanlar çıkarımsal biçime uygun olmaları için
-
şu adımlar ile irdelenmelidir:
-
Öncüller iyi bilinen önermeler olmalıdır.
-
Sonuç önermesi öncülleri bilgisel olarak aynen tekrarlamamalıdır.
-
ve öncüller sonucu yeterince güçlü bir düzeyde desteklemelidir.
-
Böylece sonuç, öncüllerden kesin bir şekilde çıkabilir hale gelir.
-
Programımızı Şüpheci Tavrın Felsefi Değerine ilişkin
-
bazı saptamalar yaparak bitirelim.
-
Felsefi ‘tavırlar’ ile sonu –izm ile biten ‘akımlar’ arasında,
-
önemli bir fark vardır.
-
Öncelikle, bu farkı anlamak için şüphecilik ile şüpheci tavır
-
arasındaki ayrım incelenmelidir.
-
Şüphecilik, felsefede bilginin olanaklılığı konusunda sunulan çok kökten
-
ve sıra dışı bir görüş veya akımdır.
-
Şüpheci tavır, anlaşılması için tersi olan kavramlara
-
değinilmesi gereken bir kavramdır.
-
Şüpheci tavrın zıttı olan bir kavram dogmatizmdir.
-
Yani belli bir kişi veya topluluk tarafından benimsenen,
-
tartışmadan ve sorgulamadan kabul edilmesi beklenen
-
inanç ya da inanç kümesidir.
-
Ancak burada önemli olan bir nokta,
-
dogmatiklik karşıtı duruşun insanlar için tahminen
-
ancak belli bir dereceye kadar olanaklı olabileceği gerçeğidir.
-
Sürekli şüphe halinde olmak insanların
-
kolayca yapabileceği bir şey değildir.
-
Evet arkadaşlar; Epistemoloji dersimizin bu programında
-
Şüphecilik ve Bilginin Olanaklılığı Sorunu konusunu ele aldık.
-
Bir başka programda görüşmek üzere, hoşça kalın.