-
Merhaba.
-
Adım Latife El Maktum.
-
5 Aralık 1985 tarihinde doğdum.
-
Annem Huriye Ahmed Lamara
-
Cezayirli.
-
Babam Birleşik Arap Emirlikleri Başbakanı
-
ve Dubai hükümdarı,
-
Muhammed bin Raşid Sait El Maktum.
-
Onun Latife adında üç kızı var.
-
Ben ortanca olanım.
-
bir benden büyük ve bir de benden küçük (Latife) daha var.
-
Ayrıca Meryem adında iki kızı var.
-
Toplam 30 kardeşim var.
-
Bunu 'Hayır bakın Latife burada' diye
-
bu videonun herhangi bir şekilde
-
yalanlanmaması için söylemek zorundayım.
-
Evet, üç tane Latife var, ben onlardan biriyim.
-
Ben ortanca Latife'yim.
-
Öz kardeşlerim Maitha ve Şemsa.
-
İkisi de benden büyük
-
ve Macit benden küçük.
-
Bu videoyu çekiyorum çünkü bu çektiğim son video olabilir.
-
Evet.
-
Çok yakında bir şekilde kaçacağım
-
ve sonuçtan pek emin değilim ama
-
işe yarayacağından yüzde doksan dokuz eminim.
-
Ve işe yaramasa da bu video bana yardım edebilir
-
Çünkü babamın umurunda olan tek şey itibarı.
-
Kendi itibarını korumak için insanları öldürür.
-
O .. o sadece kendisini ve egosunu önemser.
-
Yani bu video hayatımı kurtarabilir.
-
Ya da bu videoyu izliyorsanız bu o kadar da iyi bir şey değil.
-
Ya öldüm ya da çok, çok,
çok kötü bir durumdayım demektir.
-
Şimdi nereden başlayayım?
-
2000 yılında,
-
ablam Şemsa İngiltere'de tatildeyken.
-
18 yaşında on dokuza girecekti.
-
Kaçtı.
-
Ve özgür olmasının iki ayında
-
temas halindeydik ve ben annem ve
-
diğer kardeşimle birlikte Dubai'deydim.
-
Üvey annesiyle seyahat etmişti..
-
ve saire.
-
Yani ..
-
O kaçtı çünkü Dubai'de özgür değildi.
-
Onun araba kullanmak, seyahat etmek ya da kendi geleceği için seçimler yapmak
-
gibi uygar dünyadaki
-
herhangi birinin hafife alacağı şeyleri
-
yapma özgürlüğü yoktu.
-
Seçme özgürlüğü bizim sahip olduğumuz bir şey değil
-
Yani buna sahipken, bunu hafife alırsınız ve buna sahip değilseniz, bu çok çok özeldir.
-
Yani, o kaçtı ve başından beri
benimle iletişim halindeydi.
-
Ben o zaman on dört yaşındaydım.
-
Ve, Şemsa..
-
Ben onu neredeyse bir anne figürü olarak gördüm.
-
Evet, o benim büyük kardeşim.
-
Ayrıca o benim için bir anne gibiydi çünkü o beni gerekten önemsedi.
-
Ben her gün onunla konuşurdum.
-
O gittiğinde biraz zorlandım
-
Onun adına mutluydum ama aynı zamanda onun için endişeleniyordum.
-
Dubai'de yaşayan Leyla Harab adlı bir arkadaşıyla da
-
iletişim halindeydi
-
ve Leyla'yı sürekli aradı.
-
Babam ise Leyla'nın evine gidip
-
bir Rolex saati rüşvet teklif etti
-
ve (Leyla'ya) Şemsa'nın yerini tespit edebilmemiz için
-
senin telefonunu kullanmamız gerek dedi.
-
İşte böyle yaptılar.
-
Ve Leyla Şemsa'ya anlattı, ona
-
'Telefonum dinleniyor.'
-
'Onlar seni bulmaya çalışıyor. Dikkatli ol.' dedi
-
Ve, Şemsa bana anlattı, ben ona
-
'Leyla'yı arama. Çünkü onu ararsan seni bulacaklar.' dedim
-
Bence o İngiltere'de tek başına çok yalnızdı.
-
Konuşacak kimsesi yoktu. O da sürekli bizle ve Leyla'yla konuştu.
-
İki ay sonra, onu buldular.
-
Esasen, (Şemsa) sokaklardaydı
-
ve birkaç adam gitti ve onu buldu
-
yakaladılar, tekme ve çığlıklarla arabaya attılar
-
ve o bir yere götürüldü
-
O bir şekilde helikoptere götürüldü
-
Fransa'ya vardı ve Fransa'dan Dubai'ye geldi.
-
Uçakta uyuşturulmuş.
-
Uçak özel bir jet, bu yüzden kimse bir şey kontrol etmiyordu.
-
O, uyuşturuldu, Dubai'ye geri getirildi
-
ve bir binaya koyuldu.
-
Bu binanın adı 'Kheima', Arapça'da 'Çadır' demek.
-
Ancak, sadece adı 'Çadır', gerçek bir çadır değil
-
ve
-
Ve.. Zabeel Sarayı'nda bulunuyor
-
Üvey annem Hind'e ait.
-
Ve Şemsa oraya kilitlendi ve orada tutuldu.
-
Ve bu süre içinde,
-
ona kıyafet ve benzeri gibi şeyler göndermemize izin vardı.
-
Biz de (kıyafetlerin arasına) onun için bir telefon sıkıştırdık.
-
'Biz' derken ben ve evlatlık kız kardeşim Mona
-
Mona ?? El Lamara ??
-
Biz onunla temas halindeydik ve
-
onunla konuşabilelim diye gizlice bir telefon koyduk.
-
O içerdeyken,
-
o İngiltere'deki bazı gazetecilerle iletişime geçti
-
ve onlar Guardian gazetesinde bu olayı yayınladı.
-
Sanırım hikaye yayınlandığında Mayıs 2001 civarıydı, tam emin değilim.
-
Hikayeler..
-
Google'da 'Shamsa El Maktum'u aratın ve bu haber sonuçlarda çıkan ilk şey.
-
O, onun kaçışı ve saire.
-
Hikaye çıktığında bence onlar bir şekilde birileriyle temasta olduğunu ya da
-
birinin ona yardım ettiğini anladılar.
-
Polis gitti ve Mona'yı üniversitesinden alıp
-
onu sorguladı, işkence etti
-
Ve ablam Maitha akşam aynı gün içinde
-
odama geldi ve
-
'Mona polis tarafından götürüldü ve sorgulanıyor
-
dayak yiyor
-
Şemsa hakkında ne biliyorsun?' dedi
-
Ve Maitha bir tür sorgucu gibi hareket ediyordu.
-
Tıpkı şey gibi..
-
Benden bilgi almak için beni sorguluyormuş gibi.
-
Ben hiçbir şey bilmiyorum dedim.
-
Ve .. her neyse
-
Gittim ve diğer evlatlık kardeşim Fatima'ya anlattım
-
Fátima ?? Lamara ??
-
Evimizin müştemilatında tutulan kardeşim bu arada.
-
O oradaydı..
-
Bu başka bir hikaye.
-
Evimizin müştemilatında kalıyordu, ama kilitli.
-
Ailenin geri kalanından "yaramaz" olduğu için ayrıydı.
-
Yaramaz davranışlarından dolayı.
-
O.. O asiydi.
-
Yani kısaca bizim evde bir kafeste tutuluyordu.
-
Her neyse.. ben.. Ona bir not yazdım ve
-
hizmetçimize notu ona götürmesini
-
ve kapının altından uzatmasını söyledim ve götürdü.
-
Ve Fatima'ya Mona'nın götürüldüğünü ve polis tarafından sorgulandığını söyledim.
-
Ve sonra Fatima deliye döndü, pencere ve kapıyı kırdı
-
O pencerenin dışındaki .. Metal şeyi attı.
-
Ve kırdı.
-
Çıktı.
-
Bir bıçak aldı.
-
Şef ama aynı zamanda babamın sağ kolunun
-
eniştesi olan
-
Ali'yi tehdit ediyordu.
-
Yani personelden görevli bir çalışandı.
-
Yani bir bıçak aldı ve onu
-
`Mona'yı görmek istiyorum, Mona'yı görmek istiyorum diye tehdit ediyordu
-
Böylece Fatima'yı aldılar.
-
Cezaevine koyup ona da işkence ettiler.
-
Sonra da onun hiçbir şey bilmediğini fark ettiler.
-
Ona söylemedik çünkü ona Şemsa'yla iletişim halinde olduğumuzu söyleyemezdik.
-
Her neyse sonra ne oldu.. o gün bir bakıma herkesi kaybettim.
-
Bütün arkadaşlarım, bütün .. kızkardeşlerim, herşey.
-
O gün herkesi kaybettim.
-
O.. O gün benim için çok zor bir gündü.
-
Ve tabii ki Şemsa ile bağlantım kesildi.
-
Yaklaşık bir yıl sonra
-
16 yaşındayken kaçmaya karar verdim.
-
O zamanlar internetim yoktu.
-
Benim..
-
.. 2002 yılıydı.
-
İnternet vardı ama bende yoktu,
internete erişmeme izin vermiyorlardı.
-
İnternetim yoktu.
-
Telefonum yoktu.
-
Tek telefonum bana arkadaşımın verdiği telefondu
-
yani ailem tarafından onaylanmamıştı.
-
Kaçmaya karar verdim.
-
Gidecektim, BAE'yi terk edecektim.
-
Başka bir ülkede bir avukat bulacaktım.
-
Umman'a gidecektim.
-
Oraya gidecektim ve bir avukat bulacaktım
-
ve Şemsa'ya yardım edecektim.
-
Beni yakalarlarsa en kötü ihtimalle beni de onun yanına götürürlerdi.
-
Onunla birlikte hapiste olurdum ve en azından onu görebilirdim ve mutlu olurdum ve o da
-
yanında birisinin olduğunu bilip delice bir şey yapmazdı.
-
Kendine zarar vermezdi.
-
Yanında kızkardeşi olduğu için hiçbir şey yapmazdı.
-
Böylece ya ona yardım etmeyi ya da onunla beraber hapse girmeyi düşünüyordum.
-
2002 yılında kaçtım.
-
Ve onlar sınırda beni yakaladı.
-
Öylece gidebileceğimi düşünmem çok safçaydı.
-
Düşündüm ki öylece.. bir sınır ve kum vs vardır ..
-
Sınır neye benzediğini bilmiyordum.
-
Hayatımda hiç sınır kapısında bulunmamıştım.
-
Bunu araştırmak için İnternetim yoktu.
-
Benimle konuşacak ya da bana tavsiye verecek kimsem yoktu.
-
Yapamadım ..
-
Tamamen kendi planımdı.
-
Kimsem yoktu.
-
Hiç kimse bilmiyordu bile.. yani.. insanlar.. okuldan arkadaşlarım
-
onlar ne yaşadığımı bilmiyordu.
-
Bu konuda kimseyle konuşamadım.
-
Ve dışarı çıkmama izin verilmiyordu.
-
Dışarıya çıkmam yasaktı.. Sadece okula gidiyordum.
-
Bazen ailemizin at çiftliğine at binmeye giderdim
-
ve bunun dışında başka bir şey yapmazdım ve sonra eve giderdim.
-
Benim..
-
Ben...
-
Hiçbir şey bilmiyordum.
-
Yani, evet, onlar kısaca sınırda beni yakaladı ve sonra kim olduğumu öğrendiler.
-
Onlar beni Dubai'ye geri getirdi ve babamın sağ kolu beni babamın
-
emri üzerine hapse attı. Ve onun tüm korumaları, onlar...
-
evet, onlar .. onlar beni hapse koyup bana işkence ettiler.
-
Bir adam beni tutuyordu ve diğeri beni dövüyordu..
-
ve onlar bunu defalarca yaptılar.
-
Onlar bana ilk kez işkence ettiklerinde, hiç acı hissetmedim sanırım
-
Şok içerisindeydim çünkü.
-
Ben..
-
Birisi bana yastıkla vuruyor gibi bir şeydi.
-
Ben ne yaptıklarını görebiliyordum ama ..
-
Bunlar benim vücudumu mu harap ediyorlar? dedim
-
Neler oluyor?
-
Ben.. hatta .. ağrı bile hissetmedim çünkü bence ben aşırı derecede
-
şoktaydım ve az uykuyla geçmiş uzun bir gündü.. acı vermedi ..
-
Ben..
-
Acıyı hissetmedim ve neredeyse yarım saat işkence gördüm.
-
İkinci sefer işkence gördüğümde
-
işkence 3 saat sürdü ve yataktan çekip çıkarılıp
-
Sarayda başka bir konuma götürüldüm
-
Aynı binada,
-
Kheima, çadır olmayan çadır.
-
Bana işkence ettiler.
-
Ne kadar sürdüğünü biliyordum çünkü saatim vardı
-
ve onlar bana babamın onların beni öldürene
-
kadar dövmelerini istediğini söylediler.
-
Bu onun emri, babanın emri.
-
Babanın, Dubai'nin hükümdarının, söylediği şey bu dediler.
-
Bu yüzden halk üzerinde oluşturmaya çalıştığı insan hakları imajı
-
Saçmalık.
-
O hayatımda tanıdığım en kötü insandır.
-
O safi kötülük.
-
Onda iyi hiçbir şey yok.
-
O birçok insanın ölümünden sorumlu
-
ve birçok insanın hayatını mahvediyor.
-
Hiç kimse umurunda değil.
-
O sadece imajını, itibarını umursar
-
ve memnuniyetle, birilerini öldürür
-
ama bunu kendisi yapmaz.
-
O sadece .. O .. O kirli işi, kendi yapmıyor.
-
Bunu yapacak diğer insanları kiralar.
-
O umursamaz.
-
Amcam öldükten sonra, onun eşlerinden birini öldürdü
-
Öldürdü .. onu öldürdüğünü
-
Herkes bilir, Faslı olan.
-
o da fazla..
-
Onun davranışları da çok "çirkindi".
-
O fazla ..
-
Sanırım o çok konuşuyordu
-
ve babam onu tehdit olarak gördü.
-
Onu öldürdü.
-
Tabii ki, amcam hayatta iken bunu yapamazdı,
-
ama o amcam öldükten sonra bunu yaptı.
-
Herkes onun ne tür bir insan olduğunu bilir.
-
Yani toplamda üç yıl dört ay boyunca hapsedildim.
-
Haziran 2002 yılında girdim ve Ekim 2005 çıktım.
-
Bilmiyorum .. hesap edin.
-
Ama 2003 yılında bir haftalığına hapisten çıktım.
-
Onlar, beni eve geri götürdüler
-
ev, orası bir yuva değil.
-
Benim evim, annemin evi.
-
Bir hafta boyunca beni oraya geri götürdüler
-
ve bu gerçeküstüydü.
-
Annemi görmek için eve gittiğimde
-
Bazı şefkat bekledim?
-
belki?
-
Cezaevi normal bir cezaevi deneyimi olmadığı için ve
-
sürekli ama sürekli işkence olduğu için.
-
Bana fiziksel olarak bir işkence uygulamazlarken bile
-
bana işkence ederlerdi.
-
Onlar tüm ışıkları kapatırlardı.
-
Tamamen tek başıma hücre hapsinde olurdum
-
ne bir pencere ne de bir ışık olurdu
-
bu yüzden ışık kapatıldığında, zifiri karanlık olurdu.
-
Günlerce ışığı kapatırlardı ve bir günün bitip
-
diğer günün başladığını bilemezdim
-
ve sonra onlar ..
-
Onlar ben taciz edecek sesler çıkarırlardı ve
-
gecenin bir yarısı gelirlerdi
-
beni dövmek için beni yataktan çıkarırlardı
-
ve bu ..
-
hiçbir şekilde normal bir cezaevi deneyimi değildi.
-
Sadece işkenceydi.
-
Ve bana bir şey vermediler.
-
Kıyafetlerimi değiştiremedim.
-
Bu yüzden aynı kıyafetleri giydim ve mümkün olduğunca temiz kalmaya çalıştım
-
Ama işkencelerden sonra yürüyemiyordum bile.
-
Bu yüzden banyoya musluğu açmak için, su almak için sürünerek giderdim.
-
Ellerim ve dizlerim üzerinde sürünürdüm.
-
Hiçbir tıbbi yardım yoktu.
-
Onlaınr umurunda değildi.
-
Zaten benim ölmemi istiyorlardı.
-
Hiçbir şeyim yoktu.
-
İçinde delikler olan ince bir yatağım vardı ve üzerinde kan ve bok lekeleri vardı
-
ve iğrençti, çok kötü kokuyordu.
-
İnce bir battaniyem vardı o da çok iğrençti.
-
Üzerimde giydiğim kıyafetler vardı.
-
Ve sanırım son birkaç ayda bana diş fırçası verdiler, sadece 1 diş fırçası
-
Temiz kalmak çok ordu ve sonlara doğru bana birkaç giysi verdiler,
-
toz deterjan,verdiler.
-
Ben temiz kalabilmek için vücuduma toz deterjanı sürerdim
-
Gerçekten iğrençti.
-
Bu deneyimden sonra 1 haftalığına eve gittim ve..
-
bu yerden içinde sabun, kıyafet ve saire bulunan bir eve gitmek beni şoka uğrattı.
-
Günde 5 kere duşa girerdim çünkü bunu yapabilirdim.
-
Sıcak su vardı.
-
.. Sabun vardı.
-
Havlu vardı.
-
Giysi vardı.
-
İnanamadım.
-
Diş fırçası vardı.
-
Doğru düzgün yemek vardı.
-
küçük bir kapta değil
-
et ve pirinç.
-
Küçük konserve kutuları gibi değildi.
-
Taze yemek yiyebilirim.
-
Çıktığımda çok solgundum.
-
Çok kilo kaybetmiştim.
-
Tüm giysilerim bana bol geliyordu ..
-
Yeni kıyafetler almak gerekiyordu.
-
Ve her şey benim için şok ediciydi.
-
Yani hatırlıyorum, çok garip, ama
-
Ben ilk defa cezaevinden çıkmamı hatırlıyorum
-
arabanın çok hızlı gittiğini hissetmiştim çünkü
-
Bir yıl ve bir ay boyunca hiç kımıldamadım.
-
Bir lunapark hız treninin içinde gibiydim
-
Kendi kendime vay çok hızlı gidiyoruz dedim.
-
Ve eve gittiğimde benimle hiçbir şey olmamış gibi konuşan insanlar vardı.
-
Normal? Başıma gelenlerden sonra normal?
-
Artık normal ne bilmiyorum, hiçbir şey normal değil gibi.
-
Her an.. Yani şimdi bile..
-
Bir ses duysam bile uyanıyorum ve
-
Hapisten çıktıktan sonraki birkaç yılımı hatırlıyorum
-
Kapının ardından bir gürültü duyduğum her an
-
Yataktan dışarı zıplıyorum
-
ayağa kalkıyorum çünkü (işkenceye) hazırım
-
Her şeye hazırım.
-
Evet.
-
Evet .. bu iyi bir zaman değildi.
-
Annemle ve kız kardeşimle tekrar evde olmamdan 1 hafta sonra
-
O hiç bana merhamet göstermedi.
-
Aslında, bana
-
'Cezaevi deneyiminin kötü olduğunu mu düşünüyorsun? '
-
'Bundan ok daha kötü hallerde olanlar var' dedi
-
Bu olduğunda
-
Gerçekten, gerçekten hayal kırıklığına uğradım ve üzgün hissettim.
-
Gerçekten ondan biraz şefkat bekledim..
-
Herhangi bir anne gibi
-
ama hiçbir merhamet yoktu.
-
Ablam Maitha'dan da hiçbir merhamet göremedim.
-
Göstermedi, ama sorun değil.
-
onlar isteselerdi bana yardım edebilirlerdi ..
-
ama yapmadılar ..
-
Ama aynı zamanda beni hapse koyanlar onlar değildi ama bana yardımcı olabilirlerdi.
-
Onlar isterse Beni ziyaret edebilirdi.
-
Onlar biraz daha benim için savaşabilirlerdi.
-
Onlar biraz merhamet edebilirdi, ama onlar
bana şöyle baktılar
-
'Bunu kendine sen yaptın'
-
Hayır yapmadım.
-
Ben Şemsa'ya İngiltere'ye kaç demedim.
-
Ben ona Leyla'yı sürekli ara demedim.
-
Ona yakalan demedim.
-
Ben yapmadım ..
-
Bunu kendime yapmadım.
-
Yaptığım tek şey şuydu..
-
Kardeşimi savunmaya çalışıyordum ve ona yardım etmeye çalışıyordum
-
sonra da başıma bunlar geldi
-
Şimdi eve geri dönmeme geri dönelim .
-
Evde sadece 1 hafta kaldım
-
Çünkü 1 hafta sonra bir tür cinnet yaşadım
-
Ben kavganın nasıl başladığını tam olarak hatırlamıyorum,
-
Şemsa'yı görmek istiyorum diye çığlıklar
-
atıyordum ve susmuyordum
-
Şey gibiydi..
-
Bunu açıklamak mümkün değil.
-
'Şemsa'yı görmek istiyorum, Şemsa'yı görmek istiyorum' diye
-
bağırıp duruyordum
-
Ve bu insanlara saldırmaya çalışmamla sona erdi.
-
Beni tutuyorlardı ve kimi aradıklarını hatırlamıyorum.
-
Onlar polisi aradı, ancak bir noktada
bazı adamlar beni tekrar tutuyordu.
-
Ve sonra bir doktor vardı.
-
Bir doktor gördüm, bana iğne yaptı ve beni bir araba ya da ambulansa aldılar
-
Hatırlamıyorum.
-
Bence bir arabaydı çünkü sürekli bağırdığım için
-
Hatırlayamadım.
-
Beni sakinleştirmeye çalıştılar.
-
İlkinde işe yaramadı.
-
Onlar beni hastaneye kaldırdılar.
-
Onların üzerime bir şeyler yapıştırdığını.. beni tekrar sakinleştirdiklerini hatırlıyorum
-
Hayal meyal hastanede uyandığımı ve insanların bana yemek yedirdiklerini ve sonra
-
Banyoda yürüdüğümü ve tekrar uyandığımı hatırlıyorum
-
Kaybettiğim zamandan sonra birkaç gün daha kaybetmiş oldum
-
Sesim gitmişti çünkü bağırmaktan sesimi kaybetmiştim.
-
Bana ne kadar sakinleştirici verdier ya da başka ne verdiler bilmiyorum ama birkaç gün kaybettim
-
Hastanede 1 hafta geçirdim
-
..Sesim olmadan ve hemşireler
-
Çok, çok, çok iyilerdi.
-
Ve onlar benim için durumu olabildiğince normalleştimeye çalışıyorlardı
-
yani bana akıl hastasıymışım gibi davranmamaya çalışıyorlardı..
-
Ben akıl hastası değilim çünkü.
-
Kısık sesimle onlara yaşadıklarımı anlattım..
-
Onlarla konuşabilir ve neler yaşadığımı anlatabilirdim ve onlar çok iyiydi
-
onlar beni normal hissettirmeye çalıştı.
-
Her neyse evde geçen 1 haftadan ve hastanede geçen 1 haftadan sonra,
-
beni hapse geri koydular.
-
Yani toplamda hapiste üç yıl dört ay geçirdi.
-
Ve ben orada ne kadar kalacağımı bilmiyordum.
-
Bana sadece babamın beni öldürene kadar dövmelerini emrettiğini söylediler.
-
Beni öldürmeyi başaramadılar.
-
İstediler ama başaramadılar.
-
Yani, hapisten ikinci defa çıktığımda..
-
Tabii ben ..
-
Ben sadece..
-
Herkesten nefret ediyordum.
-
Ben hiç kimseye güvenmedim bile..
-
Benim için tüm insanlar kötüydü
-
tüm insanlar güvenilmezdi
-
Bütün insanlar bana karşı idi
-
işte böyle hissettim.
-
Bu yüzden hayvanlarla çok zaman geçirdim
-
kuşlarla, kedilerle, köpeklerle, atlarla
-
çeşitli hayvanlarla.
-
Günlerimi sadece hayvanlarla geçirir
-
ve sonra odama gider ve film falan izlerdim,
-
ama insanlarla iletişime geçmezdim.
-
Güvenebileceğim kimsem yoktu.
-
Sonra .. evet, bu yüzden .. o ..
-
Bilmiyorum..
-
Hapisten sonra bu olayın etkilerinden kurtulmam
-
kaç yılımı aldı bilmiyorum.
-
Bilmiyorum.
-
Daha normal olmaya ne zaman başladım bilmiyorum.
-
Şu an bile normal miyim bilmiyorum.
-
Yani bu
-
sizi değiştiren,
-
insanlara güveninizi kaybettiren bir şey.
-
2017 yazı birçok şey değiştirdi
-
beni şuna itti ..
-
Şemsa'nın iyileşmesini daha fazla bekleyemem, ama onu yanıma alabilirim.
-
Burada olmamın ona hiçbir yardımının dokunmadığını
-
anlamamın en az 10 yılımı aldığını fark ettim.
-
Burada ona yardım edemem.
-
Gitmem lazım.
-
Ve ona yardım edebilmenin tek yolu bu.
-
Kendime yardımcı olabilirim.
-
Ona yardımcı olabilirim.
-
Giderek birçok insana yardımcı olabilirim ama burada olarak..
-
Ona hiç yardım edemem.
-
Yani .. ve ayrıca 2017 yılında,
-
Yaz mevsiminde iyi bir arkadaşımı kaybettim
-
ve bu hayatın ne kadar kısa olduğunu görmemi sağladı.
-
Hiçbir garantisi yok.
-
Birinin bir değişim yapmasını veya bir şeye hazır olmasını bekleyip durmak için
-
bir sebep yok.
-
Bekleyip durmak için bir sebep yok, git işte.. Bir yerden başla ve git.
-
Şemsa sensiz de iyi olacak ve eğer gidersen ona yardım edebilirsin
-
Bu yüzden bu videoyu yapma gereği duydum.
-
Başaramazsam da.
-
Boşa gitmiş bir şey olmayacak, birisine bu görüntüler ulaşacak.
-
Hiçbir ayrıntıyı unutmadan her şeyi söylemeliyim çünkü bu son videom olabilir.
-
Başka ne söyleyebilirim bilmiyorum.
-
Başka ne diyebilirim bilmiyorum.
-
Onlar kesinlikle bu videoyu yalanlamaya çalışacaklar ve bunun bir yalan veya benim
-
bir tiyatrocu falan olduğumu söyleyecekler.
-
Kendi hakkımda başka ne söyleyebilirim bilmiyorum.
-
Kendi hakkımda biraz daha bilgi vereceğim.
-
Çocukken Dubai'de İngilizce eğitim veren bir okula gittim
-
ve sonra Choueifat Uluslararası Okulu'na gittim
-
ve daha sonra bir yıl süreyle Latife Kız Okulu'na gittim.
-
Hapisten çıktığım zaman,
Zabeel at çiftliğinde binicilik yaptım.
-
Sonra Füceyre'de su altı dalgıçlığı aptım ardından Skydive Dubai'de hava dalışı yapmaya başladım.
-
Yani beni tanıyan bir sürü insan var.
-
Yüzümü tanıyorlar. Nasıl konuştuğumu biliyorlar.
-
Beni tanıyorlar.
-
Beni yalanlamaya çalışsalar bile, umarım
-
bazı arkadaşlarım 'Ben Latife'yi tanıyorum
-
ve bu gerçekten o' derler.
-
Neyse ablam Maitha'ya benziyorum.
-
Kardeşim Macit'e benziyorum ve ikisi de ünlü simalar.
-
Beni yalanlamaya çalışsalar bile, akrabalarıma benziyorum.
-
Ve pasaportumun ve sertifikalarımın fotokopileri de bende var
-
bu arada..
-
Pasaportum benim elimde değil, bana pasaportumu vermiyorlar.
-
Benim BAE pasaportum asla elime geçmedi.
-
Bende sadece fotokopisi var..
-
sınavlara girdiğim zaman
-
Ben hapisten çıktıktan sonra, bazı sınavlara girdim ve benden pasaport fotokopisi istediler.
-
O zaman pasaportumun resmini çektim
-
ve hava dalışında tandem notunu aldığımda,
-
FAI? Adı buydu sanırım.. Sağlık raporu ve pasaport fotokopisi
-
gerektiriyordu
-
bu yüzden .. Pasaportumu kopyaladım.
-
Onlar bana pasaportumu bile vermedi sadece bir kopyasını verdiler.
-
Araba kullanmam yasak.
-
Seyehat etmem ya da Dubai'den ayrılmam bile yasak.
-
Yapamam. Ben 2000 yılından bu yana ülkeden ayrılmadım.
-
Çevrem yurt dışında okumak ya da seyahat etmek isteyip istemediğimi soruyorlar.
-
Ailem izin vermiyor.
-
Dışarı çıkma yasağım var, dışarı çıktığımda hemen geri dönüyorum..
-
Belli bir zamanda geri dönmek zorundayım.
-
Onlar .. annem nerede olduğumu hep bilmek zorunda.
-
Şoförler nereye gittiğimi babamın ofisine rapor eder vs vs.
-
Şoförlerimiz var.
-
Başkasının arabasına binmemiz yasak.
-
Ben şoförle gitmek zorundayım.
-
Şoför tam olarak nerede olduğumu bilmek zorunda.
-
Hayatım kısaca böyle.
-
Çok kısıtlı.
-
Hatta izin olamadan başka bir Emirliğe bile geçiş yapamam.
-
Bu yüzden Dubai'de olmak zorundayım.
-
Yani, evet, beni gözden yalanlamaya çalışsalar bile,
-
Onların beni yalanlayamayacağı birçok bilgiye sahibim.
-
Deneyecekeler ama kendileri yalancı durumuna düşecek.
-
Yani, evet, bu benim son videom olacak.
-
Umarım olmaz..
-
Umarım bu videoyu hiç kullanmam.
-
Umarım bu video silinir ve hepimiz mutlu oluruz
-
ama bu videonun çekilmesi gerekiyordu.
-
Ne söylemem gerek başka bilmiyorum.
-
Gittikten sonra umduğum şey
-
Pasaportumu almak
-
ve hayatımda seçim özgürlüğümün olması
-
ve ben nerede olursam olayım Şemsa'ya yardımcı olabilirim.
-
Pasaportunu geri verin diyebilirim.
-
Bırakın seyahat etsin.
-
Beni görmesine izin verin.
-
Ve
-
Bence bu ben de dahil olmak üzere herkese yardım etmemin tek yolu.
-
Başka ne demeliyim bilmiyorum.
-
Hayatımda gördüğüm birçok şey hakkında konuşabilirim.
-
Ben altı aylıkken halam beni istemiş.
-
Beni annemden ayırmış.
-
Yani hayatımın ilk on yılını sarayda halamın
-
annem olduğuna inanarak geçirdim
-
ve gerçek annemi yılda sadece 1 kez gördüm.
-
Orada asla yatmazdım.
-
sadece günü geçirir ve gece saraya geri dönerdim.
-
Ve benim küçük kardeşim, üç aylıkken
-
annem onu da verdi.
-
O kardeşimin gitmesini istedi çünkü yalnız kalmamı istemedi
-
kardeşimi bana verdi ve ikimiz birlikteydik artık.
-
Hayatımın ilk 10 yılı bir yalanla yaşayarak geçti
-
sora kim olduğumu öğrendim ve annemle yaşamaya gittim
-
annemle yaşamak için savaşıyordum
-
Şemsa bizim onunla yaşamamız için savaşıyordu.
-
Şemsa'yı hep beni kurtaran insan olarak görüyorum.
-
Bu yüzden, onu kurtarmak için gerçekten çok çalışıyordum ..
-
Ama şimdiye kadar başarılı olmadım.
-
Muhtemelen başka ne yapacaklarını biliyorum.
-
Muhtemelen Şemsa'dan benim bir yalancı olduğumu söylediği bir video çekmesini
-
isteyecekler ya da beni yalanlamaya çalışacaklar.
-
Elbette bunu yapmaya çalışacaklar ..
-
Tabii, yapacak. (Şemsa)
-
Hiçbir özgürlüğe sahip değil.
-
Hiçbir şey yapamaz.
-
Şu an o ..
-
o psikiyatriste gidiyor
-
ve etrafı hemşirelerle çevrili.
-
O uyurken bile onun odasındalar.
-
Ne zaman uyuyor, ne zaman uyanıyor,
-
ne zaman yemek yiyor, ne yiyor, ne diyor
-
söylediği şeyleri not alıyorlar
-
ilaçlarını almasını izliyorlar
-
tüm ilaçlarını alıp almadığından emin oluyorlar
-
bu ilaçlar beynini uyuşturmak için
-
Ne olduklarını bilmiyorum.
-
Hayatı tamamen kontrol altında.
-
Aynı zamanda yazın da bir şey oldu
-
Bunu söylemeliydim
-
Şemsa birkaç tane telefonla yakalandı..
-
annem ve diğer kız kardeşim, Şemsa'nın İngiltere'deki
-
gazeteciyle yeniden iletişime geçeceğinden ve durumuyla ilgili
-
konuşacağından şüphe duydular,
-
Babamın itibarını lekeleyeceğinden şüphelendiler.
-
Bundan korktular.
-
Bu olaydan sonra Şemsa'nın hayatı daha fazla kontrol altına alındı.
-
Böylece onunla birlikte 24 saat kalacak bir psikiyatrist getirildi.
-
O zaten psikiyatriste gidiyordu ama kimse onunla kalmıyordu
-
şimdi olduğu gibi.
-
Onunla tam zamanlı hemşireler her zaman onunla.
-
Kısaca sürekli bir kafeste dolaşmak gibi,
-
hiçbir özgürlüğü yok.
-
Sanırım beni yalancı çıkarmak için onu kullanmaya çalışacaklar
-
Bu harika olurdu
-
Çünkü..
-
evet beni yalanlamak için onu kullanacaklar.
-
onlar asla benim kendimi yalancı çıkarmamı sağlayamayacaklar çünkü
-
işte..
-
beni canlı olarak geri döndürmeyecekler
-
buolmayacak.
-
Başka ne demeliyim bilmiyorum.
-
Bu delice.. 2000 yılından bu yana neredeyse 20 yıl olacak.
-
2018 yılındayız şu an... bu delice
-
Bir çok insan..
-
bir çok insanın hayatları mahvoldu,
-
Bir sürü insan işkence gördü,
-
birçok insan hayatını kaybetti
-
bir çok şey oldu ...
-
Bir sürü cinayetin üstünü kapatıyor.
-
Babam, hiç umursamıyor.
-
Hayatta hayal edebileceğiniz en kötü suçludur o
-
ve çok yenilikçiymiş gibi bir imajı var
-
ve bu tamamen saçmalık.
-
Otuz tane kardeşim var.
-
Aile babasıymış gibi imaj yaptığı fotoğraflarını paylaşır,
-
hepsi saçmalık.
-
Bu sadece PR.
-
Lübnan'da hiç görmediği bir oğlu var.
-
Oğlu Dubai'ye geldiğinde belki 1 ya da 2 kez
-
görmüştür ve el sıkışmıştır..
-
Bir çok çocuğunu ihmal etmiştir.
-
O bir baba değil.
-
O, gerçekten, gerçekten iğrenç
-
gerçekten iğrenç bir insan.
-
yaşam tarzı ve diğer insanlara karşı davranışları
-
Medyada, kendi medyasında gösterildiği gibi değil.
-
Unutmayın Dubai'de, medya kontrol altındadır
-
ve Orda Doğu'da.
-
Başka ne demem gerek bilmiyorum.
-
Eğer bu beni öldürürse
-
ya da canlı olarak kaçamazsam en azından bir video var.
-
Olayların video çekmek isteyeceğim raddeye gelmedi üzücü ama bunu yapmak zorundayım
-
Başka ne demem lazım bilmiyorum.
-
her şeyi düşünmeye çalışıyorum,
-
hayatım hakkında başka ne diyebilirim.
-
Başka ne söylemeliyim bilmiyorum.
-
Bu video ihtiyacımın olmamasını gerçekten umuyorum.
-
Ve ihtiyacımın olmayacağını hissediyorum.
-
Gelecek hakkında olumlu hissediyorum
-
ve bu bir maceranın başlangıcıymış gibi hissediyorum.
-
Benim hayatımı, özgürlüğümü, seçme özgürlüğümü elime almamın başlangıcı.
-
Kolay olmasını beklemiyorum hiçbir şey kolay değildir
-
ama bunun hayatımda yeni bir dönem olmasını bekliyorum
-
söz sahibi olduğum
-
susturulmak zorunda olmadığım
-
kendim ve Şemsa hakkında konuşabileceğim
-
Bize olanlar hakkında konuşabileceğim bir hayat.
-
Evet, gerçekten bunu bekliyorum.
-
Evet, bilmiyorum,
-
Bir sabah uyanıp o gün ne istersem yapabileceğimi
-
düşünmek ..
-
bana neler hissettirecek bilmiyorum.
-
İstediğim her yere gidebilirim.
-
Hayatta herkesin yaptığı seçimlerim var (olacak).
-
Bu oldukça farklı ve yeni bir his olurdu.
-
Bu harika olurdu.
-
Gerçekten bunu bekliyorum.
-
Bir ülkede ve bu kadar kısıtlamalarla kapana sıkıştığınızda
-
çok şey yapamazsınız.
-
Bir insanın yapabileceği şeyler kısıtlı.
-
Şemsa'nın iyi bir hayat yaşamasını istiyorum.
-
Ben bir çok şey bekliyorum.
-
Bunun hayatımda yeni bir dönemin başlangıcı olduğunu hissediyorum
-
Benim Dubai'de kalmak için hiçbir sebebim yok.
-
Benim buraya geri gelmek için hiçbir sebebim yok.
-
Sevdiğim insanlar var, ama onlar beni görmeye gelebilir.
-
Önemsediğim akrabalarım, arkadaşlarım
-
onlar ben neredeysem beni görmeye gelebilir.
-
Bu da zor çünkü bundan sonra nerede olacağımı bilmiyorum.
-
Nerede yaşayacağımı bilmiyorum.
-
Nerede... nerede yaşayacağımı bilmiyorum.
-
Hiçbir şey bilmiyorum.
-
Nereye gittiğimi bilmiyorum.
-
Bilmiyoruz.
-
Nerede duracağımı biliyorum.
-
Bir süre nerede kalacağımı biliyorum ama sonrasını bilmiyorum.
-
Bu da biraz iyi.
-
Sonra tüm seçeneklere sahip olacağım, umarım.
-
Evet .. Bir şey söylemeyi unuttum mu?
-
Ne hakkında konuşayım?
-
Bütün cinayetler hakkında konuştum mu?
-
Gördüğüm her tacizi anlattım mı?
-
Neden bahsedeceğimi bilmiyorum
-
Çünkü bu çok çok uzun bir hikaye olurdu.
-
Bilmiyorum.
-
Yapmalıyım, değil mi?
-
O birçok ölümden sorumlu.
-
O çok çok büyük bir suçlu.
-
Burada adalet yok.
-
Umursamazlar, özellikle de kadınsanız, hayatınız kullanılıp atılır.
-
Onların umurunda değil.
-
Babam delilleri gizlemek için evleri bile yaktı hatta.
-
O evleri yaktı.
-
O delinin teki.
-
Hayatında yaptığı her şeyin bedelini ödeme zamanı geldi bence.
-
Ödeyecek.
-
O kesinlikle sonuçlarına katlanacak.
-
Bana yapacaklarına, tüm işkencelere rağmen... her şeye rağmen.. ondan korkmuyorum.
-
Beni korkutmuyor.
-
O acınası
-
Acınası bir insan.
-
Ve o yaptığı her şeyin bedelini ödeyecek
-
Sadece benim için değil, herkes için.
-
Sonuçlarına katlanacak.
-
Evet.
-
Tamam, galiba söyleyecek başka bir şey kalmadı.
-
Umarım, bu videoya ihtiyacım olmaz.
-
Son sözüm var mı..
-
Son bir söz..
-
Tüm arkadaşlarıma ve beni gerçekten önemseyen insanlara, beni önemseyen
-
aile üyelerime teşekkür ederim,
-
Kim olduğunuzu biliyorsunuz
-
Çoğunuz beni önemsemedi ama bazılarınız önemsedi.
-
O insanlara teşekkür ederim.
-
Ve ben bunu yüklemezsem,
-
Gerekten bütün bunlar biraz olumlu değişim sağlar.
-
Pekala.