< Return to Video

(h) TROM - 2.18 Yetenek ve Yaratıcılık

  • 0:02 - 0:06
    [ Yetenek ve Yaratıcılık]
  • 0:09 - 0:11
    Yetenek nedir?
  • 0:11 - 0:14
    Sesi güzel olan bir erkek mi?
  • 0:14 - 0:16
    Resim yapan bir erkek mi?
  • 0:16 - 0:18
    İyi bir futbol oyuncusu mu?
  • 0:18 - 0:20
    Nedir yetenek?
  • 0:20 - 0:23
    Yetenek, insanın gerçekleştirdiği ve yaratıcı sayılan
  • 0:23 - 0:25
    bir faaliyettir.
  • 0:26 - 0:28
    Bir kişi bir başkasından daha iyi resim yapabiliyorsa,
  • 0:29 - 0:32
    bir başkası da ilk kişiden daha iyi resim yapmasını öğrenebilir.
  • 0:32 - 0:36
    O zaman yetenek, bir kişinin beceri seviyesini temsil eder.
  • 0:36 - 0:37
    Bir kişi güzel resimler yapabilir,
  • 0:38 - 0:40
    bir diğeri sıradışı derecede güzel şarkı söyleyebilir,
  • 0:40 - 0:42
    bir diğeri ise hayret verecek şekilde dans edebilir.
  • 0:42 - 0:45
    Ancak bir resmin güzel,
  • 0:45 - 0:47
    bir sesin melodik
  • 0:47 - 0:49
    ve de bir dans rutininin ritmik olması için
  • 0:49 - 0:53
    onları bir şeyle ilişkilendirmen gerekir. Bu şey de kültürdür,
  • 0:53 - 0:55
    içinde bulunduğun çevredir.
  • 0:55 - 0:57
    Mona Lisa'ya, bu iyi bilinen
  • 0:57 - 0:59
    tabloya bakalım.
  • 0:59 - 1:01
    Çoğu insana göre bu büyük bir başarıdır,
  • 1:01 - 1:03
    sanattır, yüce bir şeydir,
  • 1:04 - 1:05
    şaşalıdır ve değerlidir.
  • 1:06 - 1:07
    Ama neden?
  • 1:07 - 1:10
    Resmin kendisi midir sıradışı olan?
  • 1:10 - 1:13
    Yoksa onu önemli olan yapıldığı yıl mıdır?
  • 1:13 - 1:16
    Sanat dünyasında etkisi midir?
  • 1:16 - 1:18
    Ressamın kim olduğu mudur?
  • 1:18 - 1:21
    Bu resme değerini veren nedir?
  • 1:21 - 1:23
    Eğer bu tabloyu daha önce duymadıysanız,
  • 1:23 - 1:27
    ve ilk kez bilgisayarınızda bir resim olarak görüyorsanız
  • 1:27 - 1:29
    fikriniz ne olurdu?
  • 1:29 - 1:33
    Kültürel etkilerin veya çevrenin etkisinin altında kalmadan ne düşünürdünüz?
  • 1:34 - 1:35
    Düşün!
  • 1:36 - 1:38
    Aynı şey, ses için de geçerli.
  • 1:38 - 1:40
    Sağır bir adam, etkisini bilmediği için
  • 1:41 - 1:42
    böyle bir yeteneği anlamazdı.
  • 1:42 - 1:46
    Senin gibi beğenemezdi.
  • 1:46 - 1:52
    Ya da bir köpek, daha hassas kulaklara sahip olduğu için güzel sayılan bir sesten rahatsız olabilirdi.
  • 1:53 - 1:56
    Yeteneğin ne olduğunu kültür tanımlar.
  • 1:56 - 1:58
    Yeteneği yaratan beceri seviyesi
  • 1:58 - 2:02
    ve yetiler özneldir.
  • 2:02 - 2:04
    İnsanlar pek çok şeye isim verirler.
  • 2:04 - 2:07
    Eğer güzel resimler yapan bir çocuk görürlerse,
  • 2:07 - 2:09
    çocuğun yetenekli olduğuna karar verirler.
  • 2:09 - 2:11
    Bu da, altı yaşında bir çocuğun
  • 2:12 - 2:15
    nasıl olup da insan profilini mükemmel şekilde çizdiğini
  • 2:15 - 2:16
    hiç anlamadıklarını gösteriyor.
  • 2:16 - 2:17
    Dedikleri şu:
  • 2:17 - 2:19
    Bir kişi yeteneklidir dediklerinde,
  • 2:19 - 2:21
    bu yeteneğin nasıl ortaya çıktığını hiç bilmezler.
  • 2:21 - 2:25
    Balıklar, anneleri olmadan doğdukları yerin
  • 2:26 - 2:27
    binlerce mil ötesine yüzüp çiftleşecekleri yere varıyorlar.
  • 2:27 - 2:29
    Dünya haritasını açıp
  • 2:29 - 2:32
    çiftleşecekleri yere nasıl ulaşacaklarına bakmalarına gerek yok.
  • 2:32 - 2:35
    İnsanlar, bunun için de bir kelime icat etti: içgüdü.
  • 2:35 - 2:39
    Bu da, 'balıkların bunu nasıl yaptığı hakkında en ufak fikrim yok' anlamına geliyor.
  • 2:39 - 2:43
    İçgüdü ölü bir kelimedir, gürültüden ibarettir. Bize hiç bir şey ifade etmez.
  • 2:43 - 2:46
    Ancak bu kelime aynı zamanda, 'Balıkların bunu
  • 2:46 - 2:48
    nasıl yaptıklarını anlamaya çalışacağım' anlamına da geliyor.
  • 2:48 - 2:51
    Dolayısıyla Gulf Stream'deki manyetik alanları inceliyorlar.
  • 2:51 - 2:52
    Balıklar bu manyetik dalgaları takip ediyor.
  • 2:52 - 2:54
    Kuşların da manyetik akımları takip ettiğini
  • 2:54 - 2:57
    öğreniyorsun.
  • 2:57 - 2:59
    Kuşun kafasına küçük bir mıknatıs takarsan,
  • 3:00 - 3:01
    göç etmeyi bırakır.
  • 3:01 - 3:02
    Kafası karışır.
  • 3:02 - 3:07
    Buna yıllar önce mekanik dünya görüşü deniyordu.
  • 3:07 - 3:09
    Ve insanlar bu kelimeden nefret ediyordu.
  • 3:09 - 3:12
    Mekanik mi? Ben bir makine değilim!
  • 3:12 - 3:14
    Et ve kandan oluşuyorum.
  • 3:14 - 3:15
    Düşünüyorum, hissediyorum.
  • 3:17 - 3:19
    Mekanik dünya görüşünü terkettiler. Bu da
  • 3:19 - 3:21
    topluma sonsuz miktarda zarar verdi.
  • 3:21 - 3:24
    Çünkü mekanik dünya görüşü diyor ki:
  • 3:24 - 3:27
    Eğer gerekli kaslara ve bu kasları besleyen sinir hücrelerine sahip değilsen
  • 3:28 - 3:30
    gözüne sağa çeviremezsin.
  • 3:30 - 3:34
    Eğer doğru şekilde uzanan kaslara sahip değilsen, kolunu çeviremezsin.
  • 3:34 - 3:37
    Bunlar hep mekanik dünya görüşünün ispatladığı şeyler.
  • 3:37 - 3:39
    Ancak bir şey olmuyor.
  • 3:39 - 3:43
    Mekanik dünya görüşü hiç bir şeyin kendi
  • 3:43 - 3:45
    kendine olmadığını öne sürer.
  • 3:45 - 3:48
    Bu da insanların kabullenmekte en çok zorluk çektiği iddia.
  • 3:48 - 3:52
    Basitleştirirsek, rüzgar hareket ettirmediği sürece
  • 3:52 - 3:54
    yelkenliler yerinden oynamaz.
  • 3:54 - 3:57
    Bitkiler büyümez, bütün bu saçmalıkları hala tartışıyoruz.
  • 3:58 - 4:02
    Bitkilerin, ısıya, sıcağa, neme ve yer çekimine ihtiyacı var.
  • 4:02 - 4:05
    Tüm bu şeyler gerekli, aralarındaki ilişkiyi göremesen bile!
  • 4:05 - 4:07
    Bunların hepsi bir birine bağlı.
  • 4:07 - 4:11
    Canlılar bilgilerini esrarengiz yollarla edinmiyorlar.
  • 4:12 - 4:16
    Kafalarını çarparak
  • 4:16 - 4:18
    buzda kayıp düşerek öğreniyorlar.
  • 4:18 - 4:21
    Sonra da kaymayı önleyici sistemler geliştiriyorlar.
  • 4:21 - 4:24
    Önce buzda kayıp düşmen lazım.
  • 4:24 - 4:27
    Benim bildiğim kadarıyla hiç bir hükümet
  • 4:27 - 4:29
    geleceği tahmin edemedi.
  • 4:29 - 4:33
    'Gideceğimiz yol bu, dolayısıyla sosyal değişikler için hazırlıklı olalım' demedi.
  • 4:33 - 4:37
    Hayır, yapmaya çalıştıkları şey, herşeyin aynı kalmasını sağlamak.
  • 4:42 - 4:45
    Herkes Leonardo da Vinci gibi bir sanatçı olabilir.
  • 4:45 - 4:48
    Bu doğuştan gelen bir yetenek değil. Doğuştan gelen yetenek bir masaldan ibaret.
  • 4:48 - 4:53
    Yaratıcı olmanın ne anlama geldiğini bilmeyen, yaratıcı insanları
  • 4:54 - 4:57
    ortaya çıkaran şartlanmaları, deneyimleri anlamayan
  • 4:57 - 5:00
    insanlar tarafından anlatılan bir masal.
  • 5:00 - 5:05
    Yaratıcılık, bilinen parçaları alıp
  • 5:05 - 5:08
    onları yepyeni şekillerde bir araya getirmekten başka bir şey değil.
  • 5:08 - 5:11
    Tüm hikayelere, yazılara, kitaplara bak.
  • 5:11 - 5:14
    Hikayeler hep aynı, sadece karakterler değişiyor.
  • 5:14 - 5:16
    Televizyondaki diziler,
  • 5:16 - 5:22
    hepsi aynı hikayenin farklı bir şekilde dizilmesinden ibaret.
  • 5:22 - 5:24
    O kadar orijinal değiller.
  • 5:24 - 5:28
    Leonardo da Vinci gibi birini duyguğunda da,
  • 5:28 - 5:30
    'Aman tanrım, çağının ne kadar ötesinde bir adam' diye düşünüyorsun.
  • 5:30 - 5:32
    Hayır, çağının ötesinde değildi.
  • 5:32 - 5:35
    Birlikte vakit geçirdiği insanlar çıkrıklardan ve dişlilerden bahsediyordu.
  • 5:35 - 5:39
    Okul kitabında eksik olan şey de bu.
  • 5:39 - 5:41
    İnsanlar, Leonardo da Vinci'nin tüm fikirlerinin orijinal olduğunu
  • 5:41 - 5:44
    düşünüyorlar. Bu doğru değil.
  • 5:44 - 5:48
    Birlikte vakit geçirdiği insanlar farklı şeylerden bahsediyordu.
  • 5:49 - 5:55
    Arkadaşları normal olmayan insanlardı. Normal insan, toplum tarafından mahvedilen insandır.
  • 5:56 - 6:01
    Keşke o hafızalı metallerden getirseydim.
  • 6:01 - 6:04
    Bunları icat eden adamın aklına nasıl böyle bir şey gelmiş?
  • 6:04 - 6:10
    Metalleri karıştırarak daha güçlü bir metal üretmeye çalışan İsveçli bir adam vardı.
  • 6:10 - 6:14
    Titanyum ve nikeli karıştırdı.
  • 6:15 - 6:21
    Kıvırıp ne kadar güçlü olduğunu görmeye çalıştı. Ondan sonra ısı veren bir lambanın yanına, masaya koydu.
  • 6:21 - 6:23
    Geri geldiğinde metal tekrar düzelmişti.
  • 6:24 - 6:29
    Fransa'da bir adam bir metrelik bir kanat yaptı ve sırtına taktı.
  • 6:29 - 6:35
    Eyfel kulesinin tepesine çıktı, atladı ve öldü.
  • 6:36 - 6:39
    Kardeşi Orville, daha büyük kanatlar yaptı.
  • 6:40 - 6:43
    Sence fikir nereden çıktı?
  • 6:44 - 6:47
    Kimse baştan nasıl bir uçak yapacağını bilemez.
  • 6:48 - 6:55
    Edison, lambanın içindeki teli icat etmeden 7000 şey denediğini söylemişti.
  • 6:55 - 6:58
    Kimse gerçekten bir şey icat etmedi.
  • 6:58 - 7:01
    Bunların hepsi keşif.
  • 7:07 - 7:11
    Büyürken size gösterilen şeylerin hiçbiri, sinema yıldızları,
  • 7:11 - 7:13
    televizyon dizileri, tüm bu saçmalıklar
  • 7:14 - 7:16
    size hiç biri size bir şey öğretmiyor.
  • 7:16 - 7:20
    Avustralya'da büyümüşsen 'Nasılsın dostum?' dersin.
  • 7:20 - 7:23
    Amerika'nın güneyinde, eğitimsiz insanların yanında
  • 7:23 - 7:26
    yetişmişsen, 'Bir zenci bulup onu paralayacağım!' diyebilirsin.
  • 7:29 - 7:32
    Bunu söyleyen sen misin, çevrenin etkisi mi?
  • 7:32 - 7:37
    Bireysellikten bahsediyorsan, bu tamamen yalan. Öyle bir şey yok.
  • 7:37 - 7:40
    Eğer bir bireysen, kimseyle konuşamazsın.
  • 7:40 - 7:42
    Neden bahsettiğini kimse anlamaz.
  • 7:42 - 7:46
    Aynı diğer insanlar gibisin. Soruların ise yeni değil.
  • 7:46 - 7:49
    Yıllardır hiç yeni soru duymadım.
  • 7:49 - 7:51
    Çünkü bir birimize çok benziyoruz.
  • 8:03 - 8:08
    [ Alternatif Çözümler ]
  • 8:14 - 8:19
    Dansın evrilme hikayesi şu: Savaşa gitmek üzere olan bir kabilenin
  • 8:19 - 8:20
    üyeleri iyice gerilmişti.
  • 8:20 - 8:24
    Sonra ateşin etrafında dans ettiler, bağırdılar
  • 8:24 - 8:27
    ateşin etrafında dans edip, savaşa gitmeden önce
  • 8:27 - 8:28
    rahatladılar, gevşediler.
  • 8:29 - 8:31
    Askerler yürürken şarkı söyler.
  • 8:31 - 8:34
    Bunun amacı ise 'Hayatım nasıl gidiyor?' sorusunu
  • 8:34 - 8:35
    kafalarından atmaktır.
  • 8:36 - 8:38
    Acaba çocuklarım nasıl?
  • 8:38 - 8:43
    Bunları düşünmemeleri için, komandolara 'Kan çimleri yeşertir' diye şarkı söyletiyoruz.
  • 8:43 - 8:46
    Evlerini kafalarından atmaya çalışıyoruz.
  • 8:47 - 8:48
    Onları küçük oyunlarla,
  • 8:48 - 8:50
    dansla, sporla meşgul edip
  • 8:50 - 8:53
    sosyal problemleri unutmalarını sağlarsan
  • 8:53 - 8:57
    işin daha kolaylaşır.
  • 8:57 - 9:01
    Box, güreş, gelecekleri sporların hiç biri böyle olmayacak.
  • 9:01 - 9:05
    Kimse kimseye vurmayacak, çünkü bu darbeler beyne zarar verir.
  • 9:05 - 9:09
    Şimdi kimsenin bunu düşündüğü yok. Seyretmeyi seviyorlar.
  • 9:09 - 9:14
    Yaşlanınca balerinler, ayak bileklerinden rahatsızlanırlar.
  • 9:14 - 9:17
    Yaptıkları şey, vücutları için faydalı değil.
  • 9:17 - 9:20
    Uzun saatler prova yapıyolar.
  • 9:20 - 9:24
    Ve vücutlarına zarar veriyorlar. Biz baleyi ön plana çıkarıyoruz,
  • 9:24 - 9:26
    çünkü seyretmeyi seviyoruz.
  • 9:26 - 9:28
    Eski Romalıları düşün,
  • 9:28 - 9:31
    Hristiyanları aslanlara atarlardı.
  • 9:31 - 9:33
    Çocuklar da babalarına dönüp,
  • 9:33 - 9:36
    haftaya tekrar gelip hristiyanların aslanlara yem olmalarını seyredebilir miyiz derdi.
  • 9:36 - 9:39
    Baba, uslu dur diyebilirdi.
  • 9:39 - 9:41
    Bu çocuklar akıl hastası değil,
  • 9:41 - 9:44
    sadece çarpık bir toplum içinde yetişmişler.
  • 9:44 - 9:46
    Çarpık bir toplumda yaşıyoruz.
  • 9:46 - 9:48
    Normal insanların sevdiği şeylerden
  • 9:48 - 9:51
    bahsetmem kolay değil.
  • 9:51 - 9:52
    Anlıyor musun?
  • 9:52 - 9:55
    Bir kızılderiliye gidip, neden ateşin
  • 9:55 - 9:57
    etrafında dans ediyorsun diye sormak gibi.
  • 9:57 - 9:59
    Tüy şapkan da gülünç duruyor.
  • 9:59 - 10:03
    Kızılderili dönüp sana 'Aa, sağol. Hiç böyle düşünmemiştim.' demez.
  • 10:03 - 10:07
    Görmüyor musun? İnsanlar bir konuşma dinleyerek
  • 10:07 - 10:10
    veya bir film seyrederek kültürlerinin dışına çıkamazlar.
  • 10:10 - 10:12
    Bu, çok uzun zaman alır.
  • 10:12 - 10:15
    Bu şeylerin nereden geldiğini, nasıl ortaya çıktığını,
  • 10:16 - 10:17
    nasıl geliştiklerini görmek zaman alır.
  • 10:18 - 10:25
    Şimdi, kulaklarına dekoratif şeyler takıyorsun. Kulağını delip, delikten bir şey sarkıtıyorsun.
  • 10:26 - 10:30
    Başka bir gezegenden biri gelse ve kolundaki saati görse
  • 10:30 - 10:37
    'Bu nedir?' diye sorabilir. Sen de bu makineyle zamanı kesin bir şekilde ölçebiliyorum diyebilirsin.
  • 10:39 - 10:44
    Gözüne taktığın o transparan şeyler ne?
  • 10:44 - 10:49
    Görüşüm zayıflıyor, okuyamıyorum, uzaktaki şeyleri göremiyorum diyebilirsin.
  • 10:49 - 10:53
    'Eşinin kulağından sarkan o şeyler ne?' dese
  • 10:53 - 10:56
    O öyle bir aksesuar... -Peki, nedir yani?
  • 10:56 - 10:58
    Anlıyor musun?
  • 10:59 - 11:06
    İlkel insanlaırn yüzlerini farklı renklere boyayıp kötü ruhları uzak tutmaya çalışması gibi.
  • 11:06 - 11:12
    Bunu ciddiyetle söylüyorsun. Yaptığın şeyin ilkel bir şey olduğunu söyleyemezsin.
  • 11:12 - 11:14
    Birey olmak, yüzünde veya burnunda kaç piercing olduğuyla,
  • 11:14 - 11:19
    saç renginle, saç modelinle ilgili değil.
  • 11:19 - 11:22
    Önemli olan giysilerin değil, nasıl düşündüğün.
  • 11:22 - 11:26
    Farklı modaların da ne işe yaradığını düşünmen gerek.
  • 11:26 - 11:30
    Modayı her sene değiştirerek büyük paralar kazanan insanlar var.
  • 11:30 - 11:34
    Bunların hepsinin arkasındaki motivasyonları dikkate alman gerekiyor.
  • 11:34 - 11:39
    Aynı şey arabalar için de geçerli. Kuyruk takıyorlar, krom kaplıyorlar...
  • 11:39 - 11:41
    Bunların hepsi suni.
  • 11:41 - 11:44
    Ben bu paranın hepsini güvenlik için harcardım.
  • 11:44 - 11:46
    Kuyruk almak yerine...
  • 11:46 - 11:50
    Eğer gaziler için bir anıt dikince, gaziler bunun iyi bir şey olduğunu düşünüyor.
  • 11:50 - 11:52
    Bence bu, berbat bir fikir.
  • 11:53 - 11:57
    Eğer anıt yapacak paran varsa, parayı askeri hastaneye bağışla!
  • 11:57 - 12:03
    MRI makineleri, röntgen makineleri yap, gazilerin sağlıklı olmak için ihtiyaç duydukları şeyleri sağla.
  • 12:04 - 12:05
    Anıt dikme.
  • 12:05 - 12:11
    Eskiden kameralar yoktu, ondan insanlar bir birinin resmini çiziyordu.
  • 12:12 - 12:14
    Resimler epey iyiydi.
  • 12:14 - 12:16
    Ancak bugün, fotoğraf makinelerimiz var.
  • 12:16 - 12:20
    Röntgen makineleriyle insanların ta içine kadar bakabiliyoruz.
  • 12:20 - 12:24
    İnsanların portre çizmeye artık ihtiyacı yok.
  • 12:24 - 12:27
    Çoğu zaman fotoğraf makinesi daha iyi bir iş çıkarıyor.
  • 12:27 - 12:32
    Ancak bunu zorla kabul ettiremezsin, çünkü insanlar sanattan keyif alıyor.
  • 12:32 - 12:35
    Gelecekte yok olacak bir sürü
  • 12:36 - 12:38
    faydasız inancımız var.
  • 12:38 - 12:42
    İnsanların bir konuşmama gelip tamamen değişmesini beklemiyorum.
  • 12:42 - 12:45
    Ama düşüneceklerini umuyorum.
  • 12:45 - 12:50
    Diyorsun ki tüm bunların bir faydası yok,
  • 12:50 - 12:54
    ancak gelecekte insanlar hala bu günahları işlemeye devam edecek.
  • 12:54 - 12:57
    Fotoğraf makineleriyle, enstrümanlarla,
  • 12:57 - 13:01
    tüm bu suni aletlerle, insanlar bu suni törenleri gerçekleştirmeye devam edecek.
  • 13:01 - 13:03
    Evet.
  • 13:03 - 13:05
    Geçiş sürecinde.
  • 13:05 - 13:07
    Geçiş sürecinde?
  • 13:07 - 13:11
    Normal insanların bunlara ihtiyacı var... 'Normal' dediğimiz insanların...
  • 13:11 - 13:20
    Normal bir Nazi, Nazi sistemini kabul eder, Fransız Fransız sistemini, normal bir kafa avcısı da kafa avcılığını.
  • 13:20 - 13:25
    Bir noktada bu tip günahlara ihtiyacımız olmayacak.
  • 13:25 - 13:29
    Yeni sanat formları gelişecek.
  • 13:29 - 13:32
    Sanat kelimesini kullanıyorum, çünkü insanlar böyle şeylere sanat diyorlar.
  • 13:33 - 13:39
    Ancak gelecekte, yeni sanat formları olacak. Biraz anlatayım...
  • 13:39 - 13:45
    Yeni sanat formları şu demek: Mobilyayı sanatçılar veya tasarımcılar değil
  • 13:45 - 13:49
    anatomi veya fizyoloji uzmanları tasarlayacak.
  • 13:49 - 13:51
    İnsan vücuduna göre mobilyalar yapacaklar.
  • 13:52 - 13:57
    Sandalye ayağa kalkmak istediğinde sana yardım edecek. Sandalye, basınca tepki gösterecek.
  • 13:57 - 14:03
    Sen sandalyede devamlı hareket ederek basınç noktalarını ayarlamak zorunda kalmayacaksın. Sandalye hareket edecek.
  • 14:03 - 14:06
    Anatomi uzmanı dediğimde kastettiğim bu.
  • 14:07 - 14:13
    Akşam yemeğini de insan fizyolojisini bilen insanlar tarafından tasarlanacak.
  • 14:13 - 14:19
    Tasarlanan çatallar ve bıçaklar insanın özelliklerine mükemmel bir şekilde uyum gösterecek.
  • 14:19 - 14:23
    Sanat, yüz yıl öncesi için müthiş bir şeydi.
  • 14:23 - 14:25
    Ancak insanların hiç fikri yoktu.
  • 14:26 - 14:30
    Onlar da gidip herkes gibi Kennedy tipi sallanan sandalye alıyorlardı.
  • 14:30 - 14:34
    Kennedy tipi sallanan sandalye dünyadaki en rahatsız sandalye.
  • 14:34 - 14:35
    Ancak Kennedy'de bir tane vardı.
  • 14:35 - 14:41
    O da önemli biriydi. Dolayısıyla insanlar onu taklit ettiler.
  • 14:41 - 14:45
    Bu, insan vücudu için en faydalı şey değil.
  • 14:45 - 14:48
    Bir sürü film, bir çok eğitim gerekiyor.
  • 14:49 - 14:52
    Tıbbi bir ortama girmeden doktorlar yapamazsın.
  • 14:53 - 14:54
    Önce tıp fakültesinde okuman gerekiyor.
  • 14:55 - 14:58
    Mühendis olmak istiyorsan, mühendislik fakültesine gideceksin.
  • 14:58 - 15:03
    Mühendislik ortamına girmen gerekiyor. Dolayısıyla bu şekilde yetişiyoruz.
  • 15:03 - 15:10
    Bir sürü sorunumuz var. Daha pek çok yeni sorun yaratıp, bir yığın da kanun yapıyoruz.
  • 15:11 - 15:13
    Kanunlar sorunları çözmez.
  • 15:13 - 15:15
    Onlar, sorunları hızlı yoldan çözmeye çalışır.
  • 15:16 - 15:18
    Ama sorunun özüne dokunmazlar.
  • 15:18 - 15:22
    Seri katilleri üreten koşulları ortadan kaldırmamız lazım.
  • 15:23 - 15:28
    Gelecek bir değişim dönemi olacak. Golf sahaları, tenis kortları,
  • 15:28 - 15:30
    bunların hepsi değişecek.
  • 15:30 - 15:37
    Birden bire yeni bir toplum ortaya çıkarıp, insanların alıştığı, şartlandığı şeyleri yasa dışı hale getiremezsin.
  • 15:37 - 15:41
    Bunları, bilgilendirerek yapacağız.
  • 15:41 - 15:43
    Şehirlerde kiliseler olacak. Sorunlar böyle çözülmez.
  • 15:43 - 15:48
    Yapacağın tek şey bu insanları yer altına itmek olur. İşe yaramaz.
  • 16:14 - 16:17
    Dünyayı duyularınla gözlemlediğini düşün.
  • 16:17 - 16:21
    Duyuyorsun, görüyorsun, kaslarını hareket ettiriyorsun.
  • 16:21 - 16:23
    Sen, çevrenin bir ürünüsün.
  • 16:24 - 16:26
    Kolayca etki altında kalıyorsun.
  • 16:26 - 16:29
    Atomları ve evrenin ne kadar büyük olduğunu düşün.
  • 16:29 - 16:32
    Şimdi de yeteneği düşün.
  • 16:32 - 16:34
    Yetenek öznel bir güzelliktir.
  • 16:34 - 16:39
    Yeteneği bir değer veya bir rekabet haline getirmeden
  • 16:39 - 16:42
    keyfini çıkaralım..
Title:
(h) TROM - 2.18 Yetenek ve Yaratıcılık
Description:

http://tromsite.com - Full documentary, very well organized (download, youtube stream, subtitles, credits, share, get involved, and many more)

Documentary´s description :
-------------------------------------------------------------------------
TROM (The Reality of Me) represents the biggest documentary ever created, it is also the only one that tries to analyse everything : from science to the monetary system as well as real solutions to improve everyone's life.

A new and ´real´ way to see the world.

"Before the Big-Bang, till present, and beyond."
-------------------------------------------------------------------------

more » « less
Video Language:
English
Duration:
16:52
harunkucuk added a translation

Turkish subtitles

Revisions