< Return to Video

Michael Pollan bitkilerin gözünden anlatıyor

  • 0:00 - 0:02
    Doğa üzerine basit bir düşünceden bahsetmek istiyorum
  • 0:02 - 0:04
    ve yine doğa için bir kaç söz söylemek istiyorum
  • 0:04 - 0:06
    çünkü, son bir kaç gündür doğa hakkında pek konuşamadık.
  • 0:06 - 0:11
    Toprak, arılar, bitkiler ve hayvanlar için bir kaç şey söylemek istiyorum.
  • 0:11 - 0:16
    Ve size bir araçtan, bulduğun çok basit bir araçtan söz etmek istiyorum.
  • 0:16 - 0:21
    Bu sadece bir istiareden fazlası değilse de -- bir teknolojiden bahsetmiyorum ---
  • 0:21 - 0:27
    bence, doğa ile olan ilişkimizi değiştirmek için çok güçlü bir araç
  • 0:27 - 0:30
    ve yaşamak için muhtaç olduğumuz diğer türlerle de.
  • 0:30 - 0:33
    Ve bu araç, çok basitçe, Chris'in de önerdiği gibi,
  • 0:33 - 0:38
    bizi, bize bitkilerin ve hayvanların gözünden baktırıyor.
  • 0:38 - 0:42
    Bu benim fikrim değil, başkası bulmuş,
  • 0:42 - 0:45
    fakat ben bunu başka yerlere taşımaya çalışıyorum.
  • 0:46 - 0:48
    Size nerden aldığımı söyleyeyim.
  • 0:48 - 0:51
    Benim bir çok düşüncem gibi ve kullandığım bir çok araç gibi,
  • 0:51 - 0:55
    bunu bahçemde buldum. Ben bahçesine düşkün biriyim.
  • 0:55 - 0:59
    Yedi yıl kadar önce bir gün, patates ekiyordum.
  • 0:59 - 1:01
    Mayıs'ın ilk haftasıydı.
  • 1:01 - 1:06
    New England'da oldu bu, elma ağacı çiçeklenmişti ve titriyordu.
  • 1:06 - 1:08
    Üzerimde beyaz bulutlar.
  • 1:08 - 1:11
    Orada, patatesleri ekiyordum,
  • 1:11 - 1:13
    parçalara ayırıp ekiyordum.
  • 1:13 - 1:16
    Ve arılar, elma ağacında çalışıyorlardı.
  • 1:16 - 1:18
    Yabanarıları ağacın sallmasını sağlıyordu.
  • 1:18 - 1:21
    Ve bahçe ile uğraşmaktan keyif aldığım şeylerden biri
  • 1:21 - 1:24
    bütün konsantrasyonunuzu almamasıdır.
  • 1:24 - 1:26
    Yaralanamazsınız mesela, marangozluk gibi değildir
  • 1:26 - 1:30
    Ve size, düşünüp taşınmak için kocaman bir zihinsel alan yaratır.
  • 1:30 - 1:34
    Ve bahçede o öğleden sonra yabanarılarıyla yanyana çalışırken
  • 1:34 - 1:37
    kendime sorduğum şuydu:
  • 1:37 - 1:41
    Ben ve bu yabanarısı ile ortak olan şeyimiz nedir?
  • 1:41 - 1:45
    Bahçedeki rollerimiz benzeşiyor mu, yoksa farklı mı?
  • 1:45 - 1:47
    Ve farkettim ki, aslında biraz ortak yanımız var.
  • 1:47 - 1:53
    İkimiz de bir türün genlerini diğerine yayıyorduk.
  • 1:53 - 1:58
    Ve ikimiz de, büyük ihtimalle, bir arının açısından düşünürsem,
  • 1:58 - 2:00
    bir şeylere karar veriyorduk.
  • 2:00 - 2:04
    Ben patates ekmeye karar vermiştim.
  • 2:04 - 2:08
    Yukon Gold ya da Yellow Finn türünü seçmiştim.
  • 2:08 - 2:13
    Ülkenin öbür ucundan bu genleri bir tohum kataloğundan istetmiştim,
  • 2:13 - 2:15
    yanımda getirmiş ekiyordum.
  • 2:15 - 2:19
    Ve o arı şüphesiz zannediyordu ki,
  • 2:19 - 2:22
    Ben o ağaç için, yani onun çiçeği için ordaydım,
  • 2:22 - 2:25
    Nektarı alıp gidecektim.
  • 2:25 - 2:30
    Bizim kim olduğumuzu tanımlayan bir gramer var,
  • 2:30 - 2:35
    öyle ki, biz doğada kendi kendine egemen olan nesneleriniz, tıpkı arılar gibi.
  • 2:35 - 2:41
    Patates ekerim, ot yolarım, canlıları evcilleştiririm.
  • 2:41 - 2:43
    Fakat o gün, başıma gelen,
  • 2:43 - 2:46
    ya bu gramer dediğimiz şey kendi kibirimizden başka bir değilse?
  • 2:46 - 2:50
    çünkü elbette ki arı, kontrolun kendisinde olduğunu düşünüyor.
  • 2:50 - 2:52
    ve fakat biz daha iyi biliyoruz.
  • 2:52 - 2:56
    Arı ile çiçek arasında neler döndüğünü biliyoruz,
  • 2:56 - 3:00
    yani, bu arı çiçek tarafından akıllıca manipule ediliyor.
  • 3:00 - 3:03
    Ve manipulasyon derken, Darwinist açıdan konuşuyorum, değil mi?
  • 3:03 - 3:06
    Yani, çiçek çok kendine özgü özelliklere evrimleşmiş --
  • 3:06 - 3:11
    renk, koku, aroma, doku -- böylece arıyı kendine çekebiiyor.
  • 3:11 - 3:15
    Ve bu arı da akıllı bir şekilde nektarın içine çekilmiş oluyor,
  • 3:15 - 3:18
    ve bir yandan da bacaklarına tozlar yapışıyor,
  • 3:18 - 3:20
    ve oradan bir sonraki çiçeğe geçiyor.
  • 3:20 - 3:23
    Burada patron arı değil.
  • 3:23 - 3:25
    Ve farkettim ki ben de değilim.
  • 3:25 - 3:28
    O patates tarafından ayartılmıştım, başkası tarafından değil,
  • 3:28 - 3:33
    habitatını biraz daha genişletmek ve genlerini serptirmek için.
  • 3:33 - 3:37
    Ve o zaman bu aklıma geldi -- eğer diğer türlerin bakış açısıyla
  • 3:37 - 3:40
    kendimize bakabilseydik, neler olurdu?
  • 3:40 - 3:45
    ve birden, ziraat bana bir icat gibi görünmekten çıktı, bir insan teknolojisi falan da değildi,
  • 3:45 - 3:47
    aslında, bir birlikte evrimleşme söz konusuydu
  • 3:47 - 3:53
    ki bir grup çok akıllı tür, genelde yenilebilir çimenler, bizi sömürmüşlerdi
  • 3:53 - 3:58
    ve bizi kullanarak dünyayı biraz daha ormansızlaştırmanın yolunu bulmuşlardı.
  • 3:58 - 4:01
    Çimenlerin mücadelesi, değil mi?
  • 4:01 - 4:03
    Ve birden her şey farklı görünmeye başladı.
  • 4:03 - 4:07
    Ve birden o gün çimleri kesmek benim için tamamen farklı bir deneyimdi.
  • 4:07 - 4:10
    Hep şöyle düşünmüş, ve aslında ilk kitabımda da şöyle yazmıştım --
  • 4:10 - 4:11
    bahçecilik hakkında bir kitaptı bu --
  • 4:11 - 4:16
    çimler yetiştiricilerin postalları altındadır.
  • 4:16 - 4:18
    Totaliter yönetilen alanlardadırlar yani.
  • 4:18 - 4:22
    Böylece onları biçtiğimiz zaman, acımasızca zorlarız
  • 4:22 - 4:26
    ve bir daha asla tohum saçmalarına, ölmelerine veya üremelerine izin vermeyiz.
  • 4:26 - 4:28
    Çimleri böyle tanımlamıştım.
  • 4:28 - 4:32
    Fakat sonra farkettim ki, "Hayır, bu kesinlikle çimenlerin bizden istediği şey.
  • 4:32 - 4:39
    Kandırılmıştım. Yaşamdaki amacı, güneş ışığı elde etmek için mücadele ettikleri ağaçları
  • 4:39 - 4:42
    ekarte etmek olan çimenler tarafından kandırılmıştım."
  • 4:42 - 4:46
    Ve aslında çimleri biçerek, biz ağaçların geri dönmesini sağlıyorduk,
  • 4:46 - 4:49
    ki bu New England'da çok çok hızlı olur.
  • 4:49 - 4:52
    Böylece, bu işe bu açıdan bakmaya başladım,
  • 4:52 - 4:54
    ve tümü bunun üzerine "Arzunun Botaniği" adında başka bir kitap daha yazdım.
  • 4:54 - 4:58
    Ve farkettim ki, bir çiçeğe bakışımız ile aynı şekilde
  • 4:58 - 5:03
    ve arıların sevebileceği tüm tat ve arzulardan aynı çıkarımla,
  • 5:03 - 5:09
    ki tatlı şeyleri severler, şu rengi severler ve bunu sevmezler, ve simetriden hoşlanırlar.
  • 5:09 - 5:12
    biz kendimiz hakkında neler bulabiliriz?
  • 5:12 - 5:15
    Şöyle ki, belli bir tip patates, belli bir tip uyuşturucu,
  • 5:15 - 5:21
    bir sativa-indica-cannabis çaprazlanması bize bir şeyler anlatabilir.
  • 5:21 - 5:26
    Sizce de dünyaya bu açıdan bakmak enteresan olmaz mıydı?
  • 5:26 - 5:30
    Şimdi, bu fikti test etmek için -- bunun sadece bir kibir olduğundan bahsetmiştim --
  • 5:30 - 5:33
    diyebiliriz ki, bunun bize faydası ne?
  • 5:33 - 5:37
    Ve doğa hakkında konuşurken, ki bir yazar olarak benim konumdur,
  • 5:37 - 5:40
    bir fikir, Aldo Leopold testini karşılıyor mu, diye bakılır.
  • 5:40 - 5:44
    Şöyle ki, mesela bu fikir bizi yaşadığımız biyotik toplumun daha iyi vatandaşları haline getiriyor mu?
  • 5:44 - 5:51
    Bizi, habitatımızı sürdürmek ve onu desteklemek için yönlendiriyor mu,
  • 5:51 - 5:52
    yoksa onu yok etmeye mi hizmet ediyor?
  • 5:52 - 5:54
    Bence, ben teslim ederim ki bu fikir daha iyi bir habitat için bizi yönlendiriyor.
  • 5:54 - 5:57
    Bu açıdan baktığınızda ne kazandığımızı açıklamaya çalışayım,
  • 5:57 - 6:02
    bir yandan, biliyorsunuz, insandaki arzuyu anlamak için eğlenceli sezgiler bunlar.
  • 6:02 - 6:09
    Bir entellektüel konu olarak, dünyaya başka türlerin gözünden bakmak
  • 6:09 - 6:12
    bize bu garip anomaliyle baş etmek için yardımcı olabilir,
  • 6:12 - 6:16
    -- bu entellektüel tarihin kesin bir hükmüdür --
  • 6:16 - 6:21
    şöyle ki, biz bu Darwinist devrimi 150 sene önce yaptık
  • 6:21 - 6:24
    ah, küçücük ben --
  • 6:26 - 6:32
    biz bu entellektüel birikimi, Darwinist devrimi, Darwin sağolsun,
  • 6:32 - 6:34
    anladık ki bir çok türün arasında biz sadece tek bir türden ibaretiz.
  • 6:34 - 6:38
    Evrim diğerlerinin üzerinde nasıl etkili oluyorsa bizde de aynı şekilde işliyor.
  • 6:38 - 6:40
    Oynadığımız gibi oynatılıyoruz da.
  • 6:40 - 6:44
    tam bu telin içindeyiz, hayat kumaşında yani.
  • 6:44 - 6:48
    Fakat garip şey şu ki, bu dersi 150 sene önce öğrenemedik.
  • 6:48 - 6:50
    Hiç birimiz gerçekten buna inanmıyor.
  • 6:50 - 6:55
    Hepimiz hâlâ Kartezyenistiz -- Decartes'ın çocuklarıyız --
  • 6:55 - 7:00
    nesnellik, bilinç bizi diğerlerinden ayırdığını düşünürüz.
  • 7:00 - 7:03
    Dünya nesnelere ve öznelere ayrılmış durumda.
  • 7:03 - 7:06
    Bir yanda doğa var, diğer yanda kültür.
  • 7:06 - 7:11
    Dünyayı bir bitkinin ya da hayvanın gözünden bakmaya başladığınız andan itibaren,
  • 7:11 - 7:15
    farkediyorsunuz ki gerçek kibir burada.
  • 7:15 - 7:19
    peki bu, doğa kültüre karşıdır mı demek oluyor acaba.
  • 7:19 - 7:23
    Bilinç herşeydir.
  • 7:23 - 7:26
    Ve fakat bilincin başabildiği çok önemli bir başka şey de
  • 7:26 - 7:29
    dünyaya diğer canlıların bakış açısından bakabilmek
  • 7:29 - 7:33
    insanın, sadece kendini önemli sayma hastalığına çaredir.
  • 7:33 - 7:38
    Birden farkedersiniz ki, çok değer verdiğimiz ve
  • 7:38 - 7:42
    doğa üzerindeki başarımızı taçlandıran
  • 7:42 - 7:44
    bilinç, yani insan bilinci
  • 7:44 - 7:49
    dünyayı anlayabilmek için kullandığımız araçlardan biridir.
  • 7:49 - 7:53
    Ve aslında doğal olarak bilincimizin bu iş en iyi araç olduğunu düşünüyoruz.
  • 7:53 - 7:55
    Ama, biliyorsunuz, bir komedyenin şöyle bir sözü var:
  • 7:55 - 7:59
    "Kim bana bilincimizin çok iyi ve çok önemli bir şey olduğunu söyler?
  • 7:59 - 8:01
    Bilincimiz."
  • 8:01 - 8:05
    Bu yüzden bitkilere baktığınızda, farkedersiniz ki onlar başka tip araçardır,
  • 8:05 - 8:07
    ve yine o kadar ilginçtirler.
  • 8:07 - 8:11
    Size iki örnek vereyim, yine bahçeden.
  • 8:11 - 8:16
    Lima fasülyeleri. Örümcek maytları tarafından saldırılırsa lima fasülyesinin ne yaptığını bilir misiniz?
  • 8:16 - 8:19
    Dünyamıza uçucu bir kimyasal salgılar
  • 8:19 - 8:22
    ve başka bir mayt türünü oraya çağırır
  • 8:22 - 8:26
    bu da gelir ve örümcek maytlarına saldırır, ve lima fasülyesini korur.
  • 8:26 - 8:32
    Yani, bizim bilince, araç yapımına, dile sahip olduğumuz gibi
  • 8:32 - 8:34
    bitkilerin de biyokimyası vardır.
  • 8:34 - 8:39
    Ve bu yetilerini bizim hayal edebileceğimizden daha öteye götürürler.
  • 8:39 - 8:44
    Ve onların karmaşıklığı, gelişmişliği gerçekten mucize gibi görülebilecek şeylerdir.
  • 8:44 - 8:46
    Ve bence bu İnsan Genom Projesi'nde gerçekten bir skandal.
  • 8:46 - 8:51
    Malum, 40 veya 50.000 insan genine sahip olduğumuzu düşünüyorduk.
  • 8:51 - 8:55
    Ve sadece 23.000 olduğunu anladık.
  • 8:55 - 9:03
    Size kıyaslama yapmak için örnek vereyim, pirinç: 35.000 gen.
  • 9:03 - 9:06
    Yani, kim daha gelişmiş şimdi?
  • 9:06 - 9:07
    Eşit derecede gelişmişiz.
  • 9:07 - 9:10
    Evrimleşegeldik -- beraberce,
  • 9:10 - 9:12
    farklı yollardan.
  • 9:13 - 9:21
    O yüzden bu kendini önemli sayma hastalığına çare, Darwinist fikri anlayabilmenin yolu.
  • 9:21 - 9:24
    Ve bu gerçekten benim bir yazar ve hikaye anlatıcısı olarak yapmaya çalıştığım şey,
  • 9:24 - 9:31
    yani insanları bildikleri şeyleri göstermek ve onlara meseleleri ekolojik açıdan da
  • 9:31 - 9:32
    düşünebilemeleri için hikayeler anlatmak.
  • 9:32 - 9:34
    Şimdi, bunun diğer bir faydası daha pratik.
  • 9:34 - 9:36
    Ve şundan bahsedeceğim -- sizi şimdi bir çiftliğe götüreceğim.
  • 9:36 - 9:40
    Çünkü bunu gıda sistemi konusunda kendi kavrayışımı geliştirmek için ben de kullandım
  • 9:40 - 9:45
    ve öğrendiğim şey, aslında, biz mısır tarafından manipule edilen canlılarız.
  • 9:45 - 9:50
    Ve etanol hakkında dinlediğiniz önceki konuşma,
  • 9:50 - 9:55
    bana göre, mısırın son zaferidir.
  • 9:55 - 10:03
    Bu -- (alkışlar) mısırın dünyayı ele geçirme planlarının bir parçası.
  • 10:03 - 10:04
    (Gülüşmeler)
  • 10:04 - 10:08
    Ve göreceksiniz ki bu sene ekilen mısır geçen senekine göre çarpıcı bir şekilde artacak,
  • 10:08 - 10:10
    ve daha fazla habitatları olacak,
  • 10:10 - 10:12
    çünkü ethanol'un bize yardımcı olacağına karar verdik.
  • 10:12 - 10:16
    Böylelikle, endüstriyel tarımı anlamam kolaylaştı,
  • 10:16 - 10:18
    elbette bu da bir Kartezyen sistemdir.
  • 10:18 - 10:21
    Şu fikre dayanarak, canlıları kendi isteklerimize göre bize bağlı kılabiliyoruz,
  • 10:21 - 10:24
    ve onları yönetip, bu fabrikaları açıyoruz,
  • 10:24 - 10:27
    ve oradan gıda veya yakıt veya ne istersek elde edebilmek için
  • 10:27 - 10:29
    teknolojik girdilerimizi de kullanıyoruz.
  • 10:30 - 10:32
    Sizi çok farklı bir çiftliğe götürmeme izin verin.
  • 10:32 - 10:35
    Bu çiftlik, Virginia'nın Shenandoah Vadisi'nde .
  • 10:35 - 10:38
    Dünyaya başka canlıların gözünden bakma fikrini daha iyi incelemek için
  • 10:38 - 10:42
    bir çiftliğe gitmiştim.
  • 10:42 - 10:44
    Ve bunu başka bir adamda daha gördüm, çiftçinin adı Joel Salatin,
  • 10:44 - 10:47
    ve o çiftlikte bir hafta kadar çırak olarak kaldım.
  • 10:47 - 10:53
    Ve doğayla ilişkimiz üzerine en umutlu haberlerden birini almış olarak döndüm.
  • 10:53 - 10:56
    Bu, bu son 25 yıl içinde doğa üzerine yazdıklarımdan çok farklı bir şeydi.
  • 10:56 - 10:57
    Ve işte bu.
  • 10:57 - 11:00
    Çiftliğin adı Polyface (çok yüzlü). Aslında şu demek oluyor --
  • 11:00 - 11:04
    Adamın yetiştirdiği bitkilerden başka altı cins hayvanı var.
  • 11:04 - 11:07
    hepsi beraberce ortak yaşama uygun, simbiyotik, bir ortamda büyüyorlar.
  • 11:07 - 11:09
    Buna permakültür deniyor, bazılarınız bunun hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz,
  • 11:09 - 11:17
    şöyle ki inekler, domuzlar, koyunlar ve hindiler ve -- ve --
  • 11:17 - 11:19
    başka, başka neyi vardı?
  • 11:19 - 11:21
    Hepsi altı tane farklı canlı türü -- tavşanlar --
  • 11:21 - 11:24
    hepsi birbirlerine ekolojik hizmetler sunuyorlar,
  • 11:24 - 11:27
    öyle ki, birinin gübresi diğerinin öğle yemeği olabiliyor
  • 11:27 - 11:29
    ve birbirlerinin böceklenmemesini sağlıyorlar.
  • 11:29 - 11:32
    Ve inanılmaz -- çok özenli ve güzel bir dans gibi
  • 11:32 - 11:35
    ama size detaylandırarak sadece bir parçasını sunacağım.
  • 11:35 - 11:41
    Bu bahsedeceğim, sığır ve yumurtlayan tavuklar arasındaki ilişki üzerine.
  • 11:41 - 11:46
    Size bu yaklaşımı kullanırsanız ne kazanacığınızı göstereceğim, tamam mı?
  • 11:46 - 11:48
    Ve bu yiyecek yetiştirmekten daha fazla, göreceksiniz.
  • 11:48 - 11:50
    Doğa üzerine düşünmenin başka bir yolu bu,
  • 11:50 - 11:54
    ve de sıfır-toplamı ilkesinden kurtulmanın bir yolu --
  • 11:54 - 11:57
    Kartezyen düşünce ya doğanın ya da bizim kazanan olacağını söyler
  • 11:57 - 12:00
    ve bizim istediğimizi elde edebilmemiz için, doğa yok olur.
  • 12:01 - 12:03
    Bir gün, sığır ağıldayken.
  • 12:03 - 12:06
    Eldeki tek teknoloji ise ucuz elektrik çitleme,
  • 12:06 - 12:08
    görece yeni bir araba aküsüne bağlanıyor.
  • 12:08 - 12:12
    Ben bile bir dönümlük çayırı 15 dakikada çevirebilirim.
  • 12:12 - 12:16
    İnekler bir gün otluyor. Sonra götürülüyorlar, tamam mı?
  • 12:16 - 12:18
    O gün her şeyi yiyorlar - yoğun bir şekilde otluyorlar.
  • 12:18 - 12:20
    Joel üç gün bekliyor.
  • 12:20 - 12:23
    Ve sonra yumurtamobil denen şeyi ağıla çekiyoruz.
  • 12:23 - 12:26
    Bu yumurtamobil denen şey döküntü bir araç.
  • 12:26 - 12:29
    tahtadan yapılmış bir bozkır yelkenlisi gibi,
  • 12:29 - 12:31
    ama 350 tavuğa ev sahipliği yapabiliyor.
  • 12:31 - 12:37
    Joel bunu ağılın içine üç gün sonra çekiyor ve iskeleyi indiriyor,
  • 12:37 - 12:41
    ters çevirip 350 tavuğu gıdaklamalar içinde
  • 12:41 - 12:43
    iskeleden aşağıya yuvarlıyor.
  • 12:43 - 12:47
    Ve bunlar inek dışkıları içinden kendilerine yollar yapıyorlar.
  • 12:48 - 12:50
    ve yaptıkları şey çok ilginçti.
  • 12:50 - 12:52
    Kurtçukları ve sinek larvaları bulmak için
  • 12:52 - 12:56
    İnek dışkılarını didikliyor.
  • 12:56 - 12:58
    Ve üç gün beklenmesinin nedeni ise
  • 12:58 - 13:03
    Joel biliyor ki dördüncü veya beşinci gün o larvalar çatlıcak,
  • 13:03 - 13:05
    ve dev bir sinek sorunu oluşacak.
  • 13:05 - 13:11
    Ama Joel larvaları büyük, sulu ve lezzetli haline gelene kadar bekletiyor
  • 13:11 - 13:14
    çünkü bunlar tavukların favori protein kaynağı aynı zamanda.
  • 13:14 - 13:16
    Derken tavuklar breakdansa başlıyorlar,
  • 13:16 - 13:20
    ve larvaları almak için dışkının etrafında tepinmeye başlıyorlar,
  • 13:20 - 13:23
    ve bu süreç boyunca, dışkıyı dağıtıyorlar.
  • 13:23 - 13:27
    Çok faydalı. İkinci ekosistem hizmeti.
  • 13:27 - 13:30
    Ve üçüncüsü, onlar ağıldalarken,
  • 13:30 - 13:33
    elbette ki, fena halde dışkılıyorlardı
  • 13:33 - 13:39
    ve onların nitrojenli dışkıları araziyi gübreliyordu.
  • 13:39 - 13:41
    Sonra bir sonraki ağıla geçiyorlar,
  • 13:41 - 13:49
    ve sadece bir kaç hafta içinde çimenler büyümeye başlıyordu.
  • 13:49 - 13:51
    Ve dört veya beş hafta içinde, bu tekrar yapılabiliyor.
  • 13:51 - 13:54
    İster tekrar otlatabilir, ister keser, isterse de başka canlıları getirebilir,
  • 13:54 - 13:59
    mesela koyunları, veya kış için saman yapabilir.
  • 13:59 - 14:03
    Şimdi, buraya daha yakından bakmanızı istiyorum.
  • 14:03 - 14:04
    Bu çok üretken bir sistem.
  • 14:04 - 14:06
    Ve size söylemem gereken şu ki 400 dönüm araziden
  • 14:06 - 14:11
    18 ton sığır eti, 13 ton domuz eti, 25.000 düzine yumurta,
  • 14:11 - 14:14
    20.000 piliç, 1.000 hindi, 1.000 tavşan --
  • 14:14 - 14:16
    kocaman miktarda gıda.
  • 14:16 - 14:18
    Malum, "organik dünyayı doyurabilir mi?" diye duyarız
  • 14:18 - 14:23
    Eğer bu şekilde yaparsanız, bakın 400 dönümden ne kadar gıda çıkarılabiliyor --
  • 14:23 - 14:26
    tekrar ediyorum, her canlıya istediğini verin.
  • 14:26 - 14:30
    İsteklerini gerçekleştirmesini sağlayın, onun fizyolojik özgünlüğünü.
  • 14:30 - 14:32
    Bunu sahneye koyun.
  • 14:32 - 14:35
    Fakat buna çimenlerin gözünden bakın şimdi.
  • 14:35 - 14:37
    Bunu yaptığınızda çimenlere ne oluyor?
  • 14:37 - 14:43
    Ne zaman bir geviş getiren hayvan çimende otlasa, çimler bu boydan bu boya düşer.
  • 14:43 - 14:45
    Ve birden çok ilginç bir şey oluverir.
  • 14:45 - 14:49
    Bahçecilikle uğraşanlarınızın bilebileceği gibi kök-gövde oranı diye bir şey vardır.
  • 14:49 - 14:53
    Ve bitkiler kök ağırlığını yaprak ağırlıkları ile
  • 14:53 - 14:56
    kabaca bir dengede tutarlar.
  • 14:56 - 15:00
    Böylece çok yaprak kaybettiklerinde, köklerini bırakırlar.
  • 15:00 - 15:03
    Bir çeşit dağlama yaparlar ve kökler ölür.
  • 15:03 - 15:06
    Ve topraktaki canlılar çalışmaya başlar,
  • 15:06 - 15:10
    esasında bu kökleri çiğnerler ve onları ayrıştırırlar --
  • 15:10 - 15:16
    solucan, mantar ve bakteriler -- sonuç yeni topraktır.
  • 15:16 - 15:19
    Böylece toprak yaratılmış olur.
  • 15:19 - 15:20
    Aşağıdan yukarıya yaratılır.
  • 15:20 - 15:22
    bozkırlar böyle oluşur,
  • 15:22 - 15:24
    bizonlar ve çimler arasındaki ilişki.
  • 15:25 - 15:28
    Ve farkettiğimde, bunu anladığımda --
  • 15:28 - 15:32
    ve Joel Salatin'e onun neci olduğunu sorarsanız, size bir tavuk çiftçisi olmadığını söyleyecektir,
  • 15:32 - 15:37
    koyun çiftçisi de değildir, sığır bakıcısı da, o bir çimen çiftçisidir,
  • 15:37 - 15:41
    çünkü çim böyle bir sistemde kilit canlı türüdür--
  • 15:41 - 15:50
    bu bizim kafamızdaki doğa tasavvuruyla çelişir.
  • 15:50 - 15:56
    bu da istediğimizi elde edebilmemiz için doğanın yok olması demektir.
  • 15:56 - 15:58
    Bizim için daha çok, doğa için daha az.
  • 15:58 - 16:03
    Burada, tüm gıdalar bu çiftlikten geliyor, ve sezon sonunda
  • 16:03 - 16:09
    aslında daha fazla toprak, bereket ve biyoçeşitlilik oluşur.
  • 16:10 - 16:13
    Bu yapılabilecek son derece umutlu bir şey.
  • 16:13 - 16:15
    Bugün bunu yapabilen bir çok çiftçi var.
  • 16:15 - 16:18
    Bu organik tarımın epey ötesinde bir şey,
  • 16:18 - 16:21
    ki hala aşağı yukarı Kartezyen sistem içinde sayılır.
  • 16:21 - 16:27
    Ve size anlatmaya çalıştığı şey şudur ki, eğer diğer canlıları da
  • 16:27 - 16:34
    toprağı da dikkate alırsanız, ki bu perspektiften ötesi gerekli değil,
  • 16:34 - 16:38
    -- çünkü burada o çitler haricinde bir teknoloji yok,
  • 16:38 - 16:43
    malum, çok ucuz bir şey, ve kısa bir sürede Afrika'nın her yanında bundan kurulabilir --
  • 16:43 - 16:47
    ve böylece, dünyadan ihtiyacımız kadar gıdayı temin edebiliriz,
  • 16:47 - 16:51
    ve aslında dünyamızı bu süreçte iyileştirebiliriz.
  • 16:52 - 16:54
    Bu dünyayı yeniden canlandırmak için bir yol.
  • 16:54 - 16:56
    İşte bu bakış açısından çok heyecan verici olan da budur.
  • 16:56 - 17:00
    Darwin'in sezgilerini kemiklerimizde hissetmeye başladığımızda,
  • 17:00 - 17:05
    bu basit fikirlerden daha ötesi olmayan bu şeyler
  • 17:05 - 17:07
    çok umut vaad eden şeyler olurlar.
  • 17:07 - 17:08
    Çok teşekkür ederim.
Title:
Michael Pollan bitkilerin gözünden anlatıyor
Speaker:
Michael Pollan
Description:

Ya insanın bilinci Darwinizmin olmazsa olmazlarından biri değilse? Ya biz bir mısırların akıllı bir stratejiyle dünyayı yönetirken kullandığı piyonlarsak? Yazar Michael Pollan, bizden dünyayı bir de bitkilerin gözünden görmemizi istiyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
17:08
Bulut Aslan added a translation

Turkish subtitles

Revisions