< Return to Video

Geleceğin öğrencilerine ilham verecek öğretim teknikleri | Joe Ruhl | TEDxLafayette

  • 0:12 - 0:15
    Dünyadaki en iyi işlerden birine sahibim;
  • 0:15 - 0:18
    çünkü eğlenceli, enerjik,
    yaratıcı ve açık fikirli
  • 0:18 - 0:21
    insanlarla çalışma şerefine nailim.
  • 0:22 - 0:25
    Yaşları genellikle 14-18 arasında oluyor.
  • 0:25 - 0:29
    Gerçekten çocukların, insanları
    genç tuttuğuna inanıyorum
  • 0:29 - 0:33
    ve muhtemelen bu sebepten dolayı,
    yetişkinlerin etrafındayken
  • 0:33 - 0:35
    bazen ne yapacağımı bilemiyorum,
  • 0:35 - 0:37
    kusura bakmayın.
  • 0:37 - 0:41
    Geleceğin öğrencilerine ilham vermek...
  • 0:42 - 0:44
    Ne yapmamız gerekir?
  • 0:45 - 0:50
    37 yıllık öğretmenlik deneyimi,
    bana iki şeyin gerekli olduğunu öğretti:
  • 0:51 - 0:55
    araştırma bazlı öğretim teknikleri
    ve ilişkiler.
  • 0:56 - 0:59
    İlişkiler çok geniş bir konu,
    onu daha sonra konuşacağız.
  • 0:59 - 1:02
    Öncelikle tekniklere bir göz atalım.
  • 1:03 - 1:07
    Çoğunuz muhtemelen
    öğretmen merkezli sınıfları hatırlarsınız:
  • 1:07 - 1:10
    bizim dönemimizde
    uygulanan teknik bu şekildeydi.
  • 1:10 - 1:14
    Öğretmen önde merkezde dururdu,
  • 1:14 - 1:18
    öğrenciler düzgün sıralar hâlinde
    oturur, aralarında konuşmaları yasaktı
  • 1:18 - 1:22
    ve otorite sahibi öğretmen,
    öğrencilere bilgi yığıyor
  • 1:22 - 1:25
    ve öğrencilerin bu bilgileri
    sınav kağıdına kusması beklenerek
  • 1:25 - 1:28
    öğretmenin söylediklerinin
    ne kadarının hatırlandığı ölçülürdü.
  • 1:28 - 1:32
    Şimdi dürüst olmak gerekirse
    ders anlatmayı seviyorum,
  • 1:32 - 1:35
    ama öğrencilerin
    her zaman hoşuna gitmiyor;
  • 1:35 - 1:38
    her zaman ilham vermiyor.
  • 1:39 - 1:42
    Bu sebeple neyin gerçekten
    ilham verebileceği üzerine kafa yordum.
  • 1:43 - 1:46
    Yıllar önce okulda
    öğle yemeğinde nöbetçiydim,
  • 1:46 - 1:48
    kantinde tüm mevcudiyetimle duruyordum,
  • 1:49 - 1:52
    öğrencilerin kantin sırasına
    girmelerini izliyordum
  • 1:52 - 1:54
    ve çocuklar sıraya girdiklerinde,
  • 1:54 - 1:57
    seçim yapmaktan
    zevk aldıklarını fark ettim.
  • 1:58 - 2:02
    Bu yüzden kendime şunu söyledim:
    "Joe, bu sınıfta da işe yarayabilir.
  • 2:03 - 2:05
    Bırak, çocuklar kendileri seçsin."
  • 2:05 - 2:06
    Öyle de yaptım.
  • 2:06 - 2:08
    Sınıfımı, öğrenci seçimlerinin
  • 2:08 - 2:12
    sınıfta önemli bir rol oynadığı
    bir mekân hâline getirdim,
  • 2:12 - 2:14
    beraberinde, bazı
    ilkeler de buna dâhil oldu:
  • 2:15 - 2:20
    İş birliği, iletişim,
    eleştirel düşünebilme ve yaratıcılık.
  • 2:21 - 2:25
    Aslında bundan on yıl önce,
    Ulusal Eğitim Derneği
  • 2:25 - 2:29
    bu ilkeleri, 21. yüzyılda öğrencilerin
  • 2:29 - 2:33
    öğrenmesi gereken
    beceriler olarak sunmuştu
  • 2:33 - 2:35
    ve buna canı gönülden katılıyorum.
  • 2:35 - 2:38
    Listenin en başına,
  • 2:38 - 2:40
    öğrencilerin öğrenmesi gereken
    beceriler yerine,
  • 2:40 - 2:43
    sınıf niteliği olarak
    seçim hakkını ekledim.
  • 2:44 - 2:46
    Seçim derken,
  • 2:46 - 2:50
    öğrencilere çeşitli öğrenme
    etkinliklerinin sunulmasını kastediyorum,
  • 2:50 - 2:54
    çeşitli öğrenme tekniği ihtiyaçlarını
    karşılayabilecek bir sistem yani.
  • 2:55 - 3:00
    Bu, öğrencilerin kantinde seçim hakkına
    sahip olmaları kadar hoşlarına gitti.
  • 3:01 - 3:02
    Evet,
  • 3:02 - 3:07
    bence bu şekilde öğrenmeye programlıyız.
  • 3:09 - 3:15
    İlkel hominid atalarımızın
    yiyecek aradığını hayal edin.
  • 3:15 - 3:19
    Bu tüylü mamutları bulmak
    ve onların izini sürmek,
  • 3:19 - 3:22
    sizce de eleştirel düşünme
    ve problem çözme becerisi gerektirmez mi?
  • 3:22 - 3:26
    İş birliği ve takım çalışması
    kesinlikle elzem.
  • 3:26 - 3:29
    Bu işi tek başınıza yapmak istemezsiniz.
  • 3:29 - 3:30
    İmkânı yok.
  • 3:30 - 3:33
    İş birliği de beraberinde
    iletişimi getiriyor.
  • 3:34 - 3:38
    Bu insanların gece vakti
    kamp ateşi etrafında oturduklarını,
  • 3:38 - 3:41
    o günün av maceralarını tekrar
    tekrar yaşadıklarını hayal ettim.
  • 3:41 - 3:44
    Av maceralarını anlattıklarında
  • 3:44 - 3:47
    yüzlerinde bir tebessüm olmuştur.
  • 3:47 - 3:49
    Mağara resimlerini
  • 3:49 - 3:51
    duvarlara çizerken de
    tebessüm ettiklerini biliyorum;
  • 3:52 - 3:56
    çünkü yaratıcılık,
  • 3:57 - 3:59
    insana has, zevkli
    ve eğlenceli bir etkinlik.
  • 4:00 - 4:04
    Bu yüzden o beş ilkenin, insan beynine
    programlanmış olduğunu düşünüyorum.
  • 4:04 - 4:06
    Bütün bu ilkeler
    birbiriyle bağlantılı olduğu için,
  • 4:06 - 4:08
    çocuklar bu ilkelerle iç içe olduğunda
  • 4:08 - 4:11
    bireysel öğrenmenin oluşması
    için ortam hazır demektir.
  • 4:11 - 4:12
    Sadece öğrenme de değil,
  • 4:13 - 4:17
    öğrenciler böyle bir
    sınıf düzeninden zevk alacak
  • 4:17 - 4:20
    ve bu şekilde ilham almış olacaklar.
  • 4:21 - 4:23
    Bunun için -
  • 4:25 - 4:29
    Bu ilkeler ile oluşturulacak
    bir sınıf düzeni için,
  • 4:30 - 4:35
    öğretmen odaklı sistem yerine
    öğrenci odaklı sisteme geçiş gerekiyor.
  • 4:35 - 4:39
    Bunun için de öğretmenin kendisini
    sınıf merkezinden, ön safhasından çıkarıp
  • 4:39 - 4:44
    sahnenin hâkimi olmaktansa,
    bir rehber hâline gelmesi gerekiyor.
  • 4:45 - 4:47
    Böylece fırsatlar doğuvermiş oluyor;
  • 4:48 - 4:50
    yalnızca öğrenme konusunda değil,
  • 4:50 - 4:52
    aynı zamanda koçluk,
  • 4:52 - 4:53
    yol gösterici olma,
  • 4:53 - 4:56
    yetiştirme ve ilham verebilme
    imkânı sunuyor,
  • 4:56 - 4:58
    işte bu yüzden çok seviyorum.
  • 5:01 - 5:02
    Molalara gelelim.
  • 5:02 - 5:06
    Bunların benim orijinal fikirlerim
    olmadığını belirteyim.
  • 5:06 - 5:08
    Büyüklerimin adımlarını takip ediyorum.
  • 5:08 - 5:10
    Plutarkhos'u hatırlar mısınız?
  • 5:11 - 5:13
    Uzun zaman önce dedi ki,
  • 5:13 - 5:15
    "Zihin, doldurulması
    gereken bir kazan değil,
  • 5:15 - 5:18
    tutuşturulması gereken bir ateştir."
  • 5:18 - 5:20
    Daha yakın bir geçmişte ise
    Albert Einstein şunu söyledi,
  • 5:20 - 5:25
    "Eğitim bilgileri öğrenmek değildir,
    zihni düşünebilmeye eğitmektir."
  • 5:26 - 5:28
    Pekâlâ, bana katlanmak zorundasınız.
  • 5:28 - 5:31
    Şimdi bir süre,
    tüylerim diken diken olacak.
  • 5:32 - 5:35
    Hayatımın, profesyonel hayatımın
    en heyecan verici anlarından biri,
  • 5:36 - 5:40
    birkaç yıl önce Albert Einstein ile
  • 5:40 - 5:42
    tanıştığımda gerçekleşti.
  • 5:42 - 5:43
    (Kahkaha)
  • 5:43 - 5:45
    Balmumu müzesinde
  • 5:45 - 5:48
    onunla karşılaşmam hayatımı değiştirdi.
  • 5:48 - 5:49
    (Kahkaha)
  • 5:49 - 5:50
    Efsane bir andı.
  • 5:50 - 5:53
    Büyüklerimin adımlarını takip ediyorum;
  • 5:54 - 5:56
    Montessori ve Piaget,
  • 5:57 - 6:00
    ve Purdue Üniversitesi'ndeki
    biyoloji sınıfında, 1960'larda
  • 6:00 - 6:02
    bunların çoğunu gerçekleştiren
  • 6:02 - 6:04
    Dr. Sam Postlewait gibi büyüklerim.
  • 6:04 - 6:07
    Purdue Biyoloji Bölümünün bir ürünüyüm;
  • 6:07 - 6:09
    biyolojiye orada tutuldum.
  • 6:09 - 6:11
    Bu ilkeleri ta 1970'lerde,
  • 6:11 - 6:13
    lise biyoloji derslerinde uygulayan
  • 6:13 - 6:18
    Tom Watts ve Steve Randak gibi
    büyüklerimin izindeyim.
  • 6:18 - 6:23
    İlkokul öğretmenlerinin
    ve özel eğitim öğretmenlerinin
  • 6:23 - 6:25
    izindeyim.
  • 6:25 - 6:29
    Bana yol gösteren bütün
    öğretmenleriminin ürünüyüm.
  • 6:30 - 6:35
    İş birliği, iletişim,
    eleştirel düşünme, yaratıcılık
  • 6:35 - 6:36
    ve öğrenci seçimi,
  • 6:37 - 6:39
    nasıl gözüküyor?
  • 6:39 - 6:43
    Bu yolu izleyerek deneyimlediğim
    bazı şeyleri sizlerle kısaca paylaşayım:
  • 6:44 - 6:46
    Lise birinci sınıf
    biyoloji sınıflarını aldım
  • 6:46 - 6:49
    ve okul yılını 2-3 üniteye paylaştırdım.
  • 6:50 - 6:51
    Her ünitenin başında,
  • 6:51 - 6:53
    öğrencilere bir menü sundum
  • 6:53 - 6:58
    ve bu menülerin içerisine, seçebilecekleri
    çeşitli etkinlikler ekledim.
  • 6:58 - 6:59
    Biraz zorlayıcı oldu,
  • 6:59 - 7:02
    çünkü bütün bu etkinlikleri listeledim
  • 7:03 - 7:07
    ve öğrenci, öğrenme şekline göre
    hangi kombinasyonu seçerse seçsin
  • 7:07 - 7:09
    ve bunları hangi
    sırada yapmak isterse istesin,
  • 7:09 - 7:12
    o ünitedeki gerekli hedeflere
  • 7:12 - 7:17
    her hâlükârda ulaşmış olacaklardı.
  • 7:17 - 7:19
    Eğlenceli oldu, kolay olmadı.
  • 7:20 - 7:21
    Ama çocuklar bayıldı.
  • 7:22 - 7:23
    Seçim hakkı olmaları hoşlarına gitti
  • 7:23 - 7:27
    ve çoğu zaman,
    sınıfta olduğumu bile unutmuşlardı,
  • 7:27 - 7:29
    bunda sıkıntı yok.
  • 7:32 - 7:35
    Gerek olmayan -
  • 7:35 - 7:39
    Genelde her ünitede, iki etkinliği
    yapmakla yükümlü değiller:
  • 7:39 - 7:41
    Birincisi ünite sonundaki test,
  • 7:41 - 7:44
    diğeriyse bilgisayardaki
    eğitici sunumlardı.
  • 7:44 - 7:46
    Birçok yaz döneminde,
  • 7:47 - 7:52
    öğrencilerin çalışabileceği,
    kişiye özel etkileşimli
  • 7:52 - 7:54
    bilgisayar sunumları hazırladım.
  • 7:54 - 7:58
    Bu sunumlar, ders anlatımı
    yaptığım konuların yerini alıyordu.
  • 7:59 - 8:01
    Çocuklar yanıma gelip şunu söylediler:
  • 8:01 - 8:04
    "Öğretmenim, bu sunumları sizin ders
    anlatımınızdan daha çok seviyoruz."
  • 8:04 - 8:06
    Sorun yok,
  • 8:06 - 8:08
    hiçbir sıkıntı yok,
  • 8:08 - 8:10
    mühim olan onların öğrenmesi.
  • 8:10 - 8:13
    Sıradan bir günde
    sınıfımı ziyaret ederseniz,
  • 8:13 - 8:16
    öğrencilerin bilgisayar sunumlarıyla
    haşır neşir olduğunu görürsünüz.
  • 8:17 - 8:21
    Büyük ihtimalle, çevrim içi sitelerde
    etkinlik yapan çocuklar görürsünüz.
  • 8:22 - 8:26
    Sınıfın bir köşesinde,
    kulağında kulaklıklarla
  • 8:26 - 8:28
    o ünitedeki konuyla alakalı
    bir video izlerken
  • 8:28 - 8:31
    videodaki soruların cevaplarını not eden
    bir çocuk da görebilirsiniz.
  • 8:33 - 8:38
    Eminim ki laboratuvar etkinlikleri
    yapan öğrenciler de görürsünüz.
  • 8:39 - 8:40
    Bilim sergisi projeleri için
  • 8:40 - 8:44
    çalışmalarına tam gaz devam
    eden öğrenciler de görebilirsiniz
  • 8:44 - 8:45
    ve kesinlikle,
  • 8:45 - 8:49
    sınıfın diğer bir köşesinde,
    o ünitedeki biyolojik bir konuyu
  • 8:49 - 8:52
    onlara öğretmeyi hedefleyerek hazırlanmış
  • 8:52 - 8:55
    eğitici bir oyun oynayan
    bir grup öğrenci de göreceksiniz.
  • 8:56 - 8:57
    Öğrencilerin bazı biyolojik terimleri,
  • 8:57 - 9:00
    zihinsel beceri ve uygulamalı alıştırma
  • 9:01 - 9:04
    öğrenceleriyle kavradığını da
    görebilirsiniz.
  • 9:04 - 9:07
    Farklı bir köşede;
  • 9:07 - 9:09
    öğrencilerin kendi
    gayretlerini değerlendirme,
  • 9:09 - 9:12
    daha önce öğrendikleri ile yeni
    bilgileri birleştirme
  • 9:12 - 9:16
    ve öğrendiği şeyleri düşünme becerisi
    üzerine tasarlanmış "yansıma formlarını"
  • 9:16 - 9:18
    doldurulduğunu gözlemleyebilirsiniz.
  • 9:19 - 9:23
    Birçok çocuğun çok sevdiği
    başka bir etkinlik daha var.
  • 9:23 - 9:25
    "Sanat ve Eğlence" etkinliği.
  • 9:25 - 9:28
    Her ünite içeriğinde var
  • 9:28 - 9:33
    ve öğrenciler bu noktada,
    o ünitede öğrendikleri bir kavram üzerine
  • 9:33 - 9:37
    evde bir proje sunumu hazırlıyorlar,
  • 9:37 - 9:39
    sonra ünitenin son gününde
  • 9:39 - 9:41
    sınıf arkadaşlarına sergiliyorlar.
  • 9:41 - 9:43
    Sanat ve Eğlence
  • 9:43 - 9:45
    geleneksel eğitime tezat,
  • 9:46 - 9:48
    tek sınır hayal güçleri.
  • 9:48 - 9:50
    Sınıfta bir şarkı seslendirebilirler,
  • 9:50 - 9:52
    skeç sunabilirler,
  • 9:52 - 9:53
    film olabilir,
  • 9:54 - 9:56
    hazırladıkları bir model
  • 9:56 - 9:57
    veya bir şiir olabilir,
  • 9:57 - 10:00
    o ünitede öğrendikleri
    bir şeyi gösterebilecekleri
  • 10:00 - 10:02
    çağdaş bir yöntem.
  • 10:02 - 10:06
    Mesela biyokimya ünitesinde
    bu iki genç hanımefendi,
  • 10:06 - 10:10
    atomlar için jelibonları kullanarak
    bir klorofil molekülü modeli hazırlamayı
  • 10:10 - 10:13
    kendilerine vazife edindiler.
  • 10:13 - 10:17
    Bu iki genç hanımefendi, ikisi kardeş,
  • 10:17 - 10:23
    genlerinin yarısını annelerinden
    ve diğer yarısını babalarından
  • 10:23 - 10:26
    aldıklarını göstermek için
  • 10:26 - 10:28
    bu yaratıcı yolu izlediler.
  • 10:28 - 10:30
    (Kahkaha)
  • 10:30 - 10:31
    Sevilmez mi bunlar!
  • 10:32 - 10:36
    Bu öğretme tekniği,
  • 10:36 - 10:38
    37 yıllık deneyimime göre
  • 10:38 - 10:41
    sadece etkili değil,
    aynı zamanda eğlenceli,
  • 10:41 - 10:45
    çünkü o on bilgisayar filosuyla
    takım öğretimi yaparken,
  • 10:46 - 10:50
    farklı öğrenci gruplarıyla birlikte;
  • 10:50 - 10:52
    iki, üç, dört, beş kişilik
  • 10:52 - 10:55
    öğrenci gruplarıyla oturma şansım oluyor
  • 10:55 - 10:58
    ve öncelikle onların başlattığı
    sorulara cevap veriyorum.
  • 10:59 - 11:04
    Onların düşüncelerine
    kulak verme imkânım oluyor
  • 11:05 - 11:08
    ve öğretmenlere sesleniyorum,
  • 11:09 - 11:10
    eğer bunu yaparsanız,
  • 11:12 - 11:15
    bütün bu durum bir çeşit
    öğretmen paradoksu yaratacaktır.
  • 11:16 - 11:19
    Çünkü kendinizi merkezden çektiğinizde,
  • 11:19 - 11:22
    görünüşte öneminiz azalıyor,
  • 11:22 - 11:24
    ama öte yandan,
  • 11:24 - 11:28
    aslında öneminiz artıyor,
  • 11:28 - 11:30
    çünkü onların yanında rehber konumundayken
  • 11:30 - 11:36
    37 yıldır karşılaştığım en güçlü
    öğretim tekniklerini kullanmaya
  • 11:36 - 11:39
    açık hâle geliyorsunuz.
  • 11:39 - 11:41
    Fi tarihinden kalmalar;
  • 11:42 - 11:46
    hangi tekniğin kullanıldığı mühim değil,
  • 11:46 - 11:49
    bu iki şey her daim işe yarar.
  • 11:49 - 11:51
    İki sevgiden bahsediyorum.
  • 11:51 - 11:56
    Birincisi; öğretmenin
    dersine olan sevgisi ve tutkusu.
  • 11:57 - 12:01
    İkincisi; öğretmenin
    çocuklara karşı içten sevgisi.
  • 12:01 - 12:03
    Öncelikle tutkudan bahsedelim.
  • 12:03 - 12:06
    Üçüncü sınıfla alakalı
    aklımda ne kaldı bilir misiniz?
  • 12:07 - 12:09
    Ayşegül Tatilde'yi hatırlıyorum.
  • 12:09 - 12:10
    Çok ciddiyim.
  • 12:11 - 12:12
    Üçüncü sınıf.
  • 12:12 - 12:16
    Üçüncü sınıftaki sınıfımla alakalı
    en iyi hatırladığım şey;
  • 12:17 - 12:22
    her gün, her öğle yemeğinden sonra,
  • 12:22 - 12:25
    öğretmenimiz 10-15 dakika boyunca
  • 12:26 - 12:30
    bizlere "Tom Sawyer"ı okurdu.
  • 12:31 - 12:33
    Ne macera ama!
  • 12:35 - 12:37
    Siyah beyaz televizyonlar vardı,
  • 12:37 - 12:39
    televizyonda çizgi filmler vardı,
  • 12:39 - 12:40
    ama bu bir başkaydı.
  • 12:41 - 12:44
    Miss Hershey'nin okumayı sevdiği aşikardı,
  • 12:44 - 12:47
    bizlere okumayı da çok seviyordu.
  • 12:47 - 12:50
    Tom Sawyer! Ne macera ama!
  • 12:51 - 12:53
    10 dakikalık okuma seansı sonunda,
  • 12:53 - 12:55
    Tom ve arkadaşlarına
  • 12:55 - 12:59
    ne olacağını öğreneceğim için,
    bir sonraki günü sabırsızlıkla beklerdim.
  • 12:59 - 13:02
    Miss Hershey farkında mıydı bilmiyorum.
  • 13:02 - 13:04
    Ona çok öncelerinde
    mektup yazmam gerekirdi.
  • 13:06 - 13:08
    Okuma konusunda bana şevk verdi.
  • 13:10 - 13:15
    Zihin buyrukları, zihin talimatları
    emretmeyle kendini sınırlamazdı,
  • 13:16 - 13:21
    bu standart ölçme sistemiyle
    öğrencileri zorlamazdı,
  • 13:22 - 13:25
    bu yüzden öğretmeye ve ilham
    vermeye tamamen açıktı.
  • 13:25 - 13:27
    Onu daima hatırlayacağım.
  • 13:28 - 13:29
    Bende yeri çok büyük.
  • 13:29 - 13:32
    Çok önceleri, bir mektup yazmam lazımdı.
  • 13:34 - 13:36
    Diğer sevgiye gelelim.
  • 13:36 - 13:38
    Öğretmenin çocuklara olan sevgisi.
  • 13:39 - 13:42
    Aranızda öğretmen varsa, gerilmeyin.
  • 13:42 - 13:46
    Karışık, sıcak, duygusal
    bir sevgiden bahsetmiyorum.
  • 13:47 - 13:54
    Hakiki, yönlendirici, o kişiyi ön planda
    tuttuğunuz bir sevgiden bahsediyorum.
  • 13:54 - 13:56
    Sizi güdüler;
  • 13:56 - 13:58
    size güçlü bir şekilde ilham verir.
  • 13:59 - 14:01
    Bahsettiğim sevgi -
  • 14:01 - 14:05
    C.S. Lewis'in "Dört Sevgi"
    adlı eserindeki sevgiden bahsediyorum.
  • 14:05 - 14:10
    Kendisi bunu, bilinen en güçlü sevgi olan
    "kutsal sevgi" olarak tanımladı;
  • 14:10 - 14:13
    kişinin kendini feda ettiği sevgi,
  • 14:13 - 14:17
    diğerinin iyiliği üzerine
    kurulu tutkulu bağlılık.
  • 14:19 - 14:22
    Bu tür bir sevgi her zaman duygusal olmaz,
  • 14:23 - 14:26
    ama daima yönlendiricidir.
  • 14:26 - 14:29
    Öğretmenler!
    Sizlere müthiş bir haberim var!
  • 14:29 - 14:32
    Çocuklar sevimli olmadığında da
    onları sevebilirsiniz demek bu.
  • 14:32 - 14:34
    Böyle bir şey hiç oldu mu?
  • 14:34 - 14:37
    Çünkü bu sevgi türü duygusal değil,
  • 14:37 - 14:39
    yönlendirici bir sevgi
  • 14:39 - 14:44
    ve kişiyi güçlü yönden
    güdülüyor ve ilham veriyor
  • 14:45 - 14:47
    ve fi tarihinden kalma.
  • 14:49 - 14:50
    Öğretmenlere sesleniyorum,
  • 14:54 - 14:57
    sağlam bir ders planı çok önemli.
  • 14:59 - 15:04
    İyi hazırlanmış, istikrarlı
    bir disiplin önemli.
  • 15:09 - 15:12
    Teknolojinin etkin kullanımı önemli.
  • 15:15 - 15:16
    Standartlar önemli,
  • 15:16 - 15:19
    ama lütfen bunların yaratıcılığı
    öldürmesine müsaade etmeyin.
  • 15:21 - 15:23
    Bunların hepsi önemli,
  • 15:24 - 15:27
    ama her şeyden önce,
    çocukların gelecekte hatırladığı
  • 15:29 - 15:30
    siz olacaksınız.
  • 15:32 - 15:34
    Altıncı ilkeyi unutmayın:
  • 15:34 - 15:35
    Önemsemek.
  • 15:35 - 15:41
    Öğretim sisteminin en etkili, en güçlü
    ve en ilham verici yöntemi bu;
  • 15:41 - 15:44
    dikkatlerini çekip, onları heveslendirip,
    onlara ilham veriyorsunuz.
  • 15:46 - 15:52
    Onların hatırında kalacak şey,
    sizlerin öğrencilerin gözünün içine bakıp
  • 15:52 - 15:55
    okul dışı hayatlarıyla,
    yarı zamanlı işleriyle alakalı
  • 15:55 - 15:57
    sorduğunuz şeyler olacak.
  • 15:57 - 16:00
    Hiç unutmayacakları şeyse,
  • 16:00 - 16:04
    okul koridorunda onlara
    nasılsın diye sormanız olacaktır.
  • 16:04 - 16:06
    Okulun ilk haftalarında,
  • 16:06 - 16:08
    ilk günlerde herkesin ismini
  • 16:08 - 16:12
    öğrenmek için gösterdiğiniz
    çabayı unutmayacaklar.
  • 16:13 - 16:14
    Onların spor müsabakalarına,
  • 16:14 - 16:16
    konserlerine gitmiş olduğunuzu
  • 16:16 - 16:18
    asla unutmayacaklar.
  • 16:18 - 16:20
    Bütün sınıfı hep bir ağızdan,
  • 16:20 - 16:22
    "Doğum günün kutlu olsun,"
  • 16:22 - 16:26
    şeklinde detone bir şekilde
    yönlendirdiğinizi unutmayacaklar.
  • 16:27 - 16:31
    Öğrencileriniz gazeteye çıktığında,
  • 16:31 - 16:34
    gazete küpürünü kesip,
    çerçeveletip duvara astığınızda
  • 16:34 - 16:37
    ve onların imzasını istediğinizde
  • 16:38 - 16:40
    ve onlara günün birinde,
  • 16:40 - 16:43
    bu imzaların çok değer kazanacağını
    ve emekliliğinize yatırım olduğunu
  • 16:43 - 16:45
    söylediğiniz zamanları unutmayacaklar.
  • 16:45 - 16:46
    (Kahkaha)
  • 16:47 - 16:50
    Onlara karşı açık olduğunuzu,
  • 16:50 - 16:52
    gerçek olduğunuzu
  • 16:52 - 16:54
    ve kendinizle alakalı şaka yapabildiğinizi
  • 16:54 - 16:57
    ve onlarla gülebildiğinizi unutmayacaklar.
  • 17:01 - 17:04
    Gerçekten mühim olan nedir?
  • 17:04 - 17:06
    Öğrencileri nasıl heveslendiririz?
  • 17:06 - 17:08
    Onlara nasıl ilham veririz?
  • 17:08 - 17:13
    Öğrencilerin kendi seçimleriyle,
  • 17:13 - 17:15
    iş birliği ile,
  • 17:15 - 17:18
    iletişimle, eleştirel düşünme becerisiyle
  • 17:18 - 17:21
    ve yaratıcılıklarıyla sınıfa dahil
    olmalarına müsaade edin.
  • 17:22 - 17:24
    Ama altıncı ilkeyi asla unutmayın.
  • 17:25 - 17:27
    Bunların arasında en mühim olanı o,
  • 17:28 - 17:31
    çünkü sevgi her şey demektir.
  • 17:31 - 17:32
    Teşekkürler.
  • 17:32 - 17:35
    (Alkış)
Title:
Geleceğin öğrencilerine ilham verecek öğretim teknikleri | Joe Ruhl | TEDxLafayette
Description:

İdealist bir öğretmen olan Joe Ruhl, öğretim tekniklerindeki temel ilkelerden bahsediyor: iş birliği, iletişim, eleştirel düşünebilme, yaratıcılık ve seçim hakkı ile önemsemek. Bu ilkeleri, lise biyoloji derslerine nasıl uyguladığını anlatıyor ve öğrencilerin yıllar sonra, okula dair en iyi neyi hatırlayacaklarını anlatıyor.

Joe Ruhl, 37 yıldır çocuklarla biyolojinin keyfini sürüyor. Şu anda Indiana, Lafayette'deki Jefforson Lisesi'nde; biyoloji, genetik ve bilim araştırmaları dersleri veriyor.

Bu konuşma TED konuşması formatında, fakat yerel bir topluluk tarafından hazırlanmış bağımsız bir TEDx konferansında yapılmıştır.
Daha fazla bilgi için: http://ted.com/tedx

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDxTalks
Duration:
17:42

Turkish subtitles

Revisions