-
Uyanış
-
Uyanış, insan gelişiminin bir sonraki
doğal aşamasıdır.
-
Yani uyanış basitçe öz varlığımızın
doğasını tanımaktır.
-
Sadece birkaç kişinin yaşayabileceği
-
tuhaf, mistik, dini bir deneyim değildir.
-
Herkes için mevcuttur.
-
Esasen olduğumuz şey zaten tamamen uyanık, tamamen farkında.
-
Ve tamamen sınırsızdır.
-
Gerçek doğanız,
-
size düşündüğünüzden daha yakındır.
-
Bilinç, evrenin nihai gerçekliğidir.
-
Bilimdeki bir sonraki adım,
bilincin asli olduğunu anlamaktır.
-
Uyanış nedir ki?
-
Biri bana bunu açıklasın.
-
Uyanan Zihin Bölüm 1: Kendini Bil
-
Uyanış nedir?
-
Buna ister gerçek benlik,
ister yakın benlik, ister benliksizlik,
-
ister Buda doğası, Tao ya da
Mesih bilinci deyin.
-
Gerçekten fark etmez
-
Bu filmde ona farkındalık diyeceğiz.
-
Farkındalık
-
herhangi bir dinin ürünü değildir.
-
Uyanış ya da farkındalığı kavramak
-
bir rüyadan uyanmak gibidir.
-
Hayat oyunundaki karakterinizin
-
rüyası.
-
Karakterlerimiz aracılığıyla dünyayı
-
tüm güzelliği ve tüm çirkinliğiyle
-
deneyimliyoruz.
-
Bu deneyimi yaşam ve ölüm ikiliği olarak
adlandırabiliriz.
-
Karakterlerin düşünce ve hislerinde
-
sabitlenmiş bir şekilde dönüp dururuz.
-
İyi ve kötü.
-
Savaş ve barış.
-
Aydınlık ve karanlık.
-
Doğum ve ölüm.
-
Ta ki uyanıp bu filmdeki karakterin
-
biz olmadığımızı anlayana kadar.
-
Çağrı
-
Bu filmde,
gerçek doğanızı, entelektüel olarak değil
-
doğrudan deneyimlemeniz,
doğrudan keşfetmeniz için
-
size
bir davet gönderiyoruz.
-
Siz kimsiniz?
-
Bu daveti
-
farklı şekillerde tekrarlayacağız.
-
Kim olduğunuzu sorgularken,
-
her şeyin tam olarak olduğu gibi
olmasına izin verin.
-
Zihninizi bir şey olması için
-
ya da zihin düzeyinde bir yanıt bulmak
için hareket ettirmeyin.
-
Ve aynı zamanda zihni uzaklaştırmaya
çalışmayın.
-
Sadece kim olduğunuzu doğrudan
deneyimlemeye niyet edin.
-
‘Bilmeyen’ zihne izin verin.
-
Uyanış, dünyanın her seviyesindeki
tüm sorunların cevabıdır.
-
Ve eğer dünya sorunlarının
kökü bir yanılsamadan,
-
zihnin temel yanılsamasından
kaynaklanıyorsa
-
bu yanılsama,
benim bu sınırlı karakter olduğumdur.
-
Küçük, ayrı bir benlikle yaşadığımızda,
-
her zaman bir tür kesintisiz
tatminsizlik vardır.
-
Bu travma gibi büyük bir tatminsizlik
olabileceği gibi
-
arka planda hissedilen bir
duygu da olabilir.
-
Bir şeyler doğru değil.
-
Bir şeyler yanlış gibi.
Bir şeyleri kaçırıyorum.
-
Biraz zevk aldığımda,
dünyada bir şeyler başardığımda
-
İyi bir ilişkim olduğunda bile.
-
Bir an için duraklasam
-
izole edilmiş ya da bir şeylerden
kopmuşum gibi
-
tatminsiz bir his var.
-
Dolayısıyla, çoğu insanda varmış gibi
görünen bu his,
-
doğası bir tür ayrılık kaygısı olan o küçük,
-
ayrı benlikten uyanmamız için
-
bizi motive edebilir.
-
Bu sınırlı karakterin istediği şeyi
elde etmeye yönelik bir eğilimi vardır.
-
Bu sadece koşullanmış kalıpların
toplamıdır;
-
istediği şeyi arzulamak ya da
istemediği şeyi uzaklaştırmaya çalışmak.
-
Bu, haz ilkesi diyebileceğiniz
sonsuz bir süreçtir,
-
bilirsiniz, hazzın peşinden gitmek,
acıdan kaçınmak.
-
Ve eğer bu karakter,
-
bu koşullanmış kalıp olduğumuza inanırsak,
-
o zaman acı çekeriz ve dünyada
acı yaratırız.
-
Dünya bu egoik bilincin bir yansıması
haline gelir.
-
Uyanmanın faydası sizin ve
-
etrafınızdaki
-
insanların daha az acı çekmesidir.
-
Tanrı anlayışımla ilk bağlantımın
-
hayatımda benim için en büyük uyanış
-
olduğuna dair hiç şüphem yok.
-
Sanki 50 yıldır gerçekten
uyuyormuşum gibi.
-
Etrafta bir robot gibi dolaşıyor,
gençliğimden beri
-
bana öğretilen şeyleri yapıyordum
bilirsiniz, tüm formülü biliyordum,
-
kızı elde et, arabayı elde et, işi elde et,
evi elde et, eşi elde et.
-
Hayatın nasıl işlemesi gerektiğini düşündüğüm bir formül.
-
Ta ki 53 yaşıma gelene kadar.
-
Ve bunların çoğunu yapmış ve profesyonel
olarak bir dereceye kadar
-
başarılı olmuş olsam da, bunun öneminin
olmadığını fark ettim.
-
53 yaş civarında uyandım ve
-
bunun bir önemi olmadığını fark ettim ve
-
gerçekte ne kadar
az şey ifade ettiğini
-
her şeyin ne kadar anlamsız olduğunu
-
görünce şok oldum...
-
Kimsin sen?
-
Ebeveynlerden, toplumdan ve
-
biyolojik koşullanmadan miras kalan,
-
karakteriniz için belirlenmiş senaryoyu
-
takip etmeyi bıraktığınızda,
-
oyun içinde yeni boyutlar açılır.
-
Yol açılır ama bu bir
-
hedefe ulaşmak için bir yol değildir.
-
Bu patikasız bir yoldur,
-
tam olarak mevcut anda
bulunduğunuz yere varmak için
-
illüzyondan sıyrılmaktır.
-
Benim adım Rupert Spira.
-
Tüm büyük dini ve ruhani geleneklerin
temelinde
-
yatan ikili olmayan anlayış
-
hakkında konuşuyorum.
-
Ve bu anlayışın deneyimsel olarak
-
tanınmasını amaçlayan
-
rehberli meditasyonlar yazıyor,
-
yönetiyor ve sohbetler yapıyorum.
-
Hepimizin her şeyden çok arzuladığı
-
huzur ve mutluluğun,
-
tanımı gereği
-
asla nesnel deneyimde
-
bulunamayacağını anlayın.
-
Nesneler, maddeler, eylemler ve ilişkiler
-
aracılığıyla asla sağlanamaz.
-
Bunu net bir şekilde anlamanızı ve
-
hayatınızın geri kalanını,
-
bulamayacağınız bir yerde
içsel doygunluğun verdiği
-
mutluluğu arayarak geçirmemenizi
öneririm.
-
Bu filmi izleyen herkes
-
bunu tam da özlemini duydukları
huzur ve mutluluğun
-
nesnel deneyimde
bulunamayacağını anladıkları
-
ya da en azından sezdikleri ve
gerçek doğalarına ilişkin
-
bu araştırmaya
başladıkları için izliyor.
-
Bu araştırma,
-
kişinin yapabileceği en önemli ve
-
mutluluğumuzun bağlı olduğu araştırmadır.
-
Hayatımın en büyük sorusu,
-
tabii ki çoğu insanın er ya da geç
karşılaştığına inandığım,
-
amacın ne olduğu? Gerçekten?
-
Hayatın amacı nedir?
-
Beni çok şaşırtan bir şekilde,
-
hayatın amacının yaptığım
hiçbir şeyle ilgisi olmadığı söylendi.
-
İşimle ilgili değildi,
-
kariyerimle ilgili değildi,
-
fiziksel hayatımdaki neredeyse
hiçbir şeyle ilgili değildi.
-
Bunlar hayatımın yönleriydi
ama amacı değildi.
-
Anladığım kadarıyla hayatımın amacı,
-
gerçek kimliğimi deneyimlemem,
-
ifade etmem, göstermem ve
-
yerine getirmemdi.
-
Bence çoğu insanın karşılaştığı
en büyük soru,
-
neredeyse hiç kimsenin kendisine
sormadığı ya da
-
asla yanıtlamadığı bir sorudur.
-
Benim anlayışıma göre
hayatın en büyük sorusu,
-
ben kimim?
-
Ben kimim?
-
Ben sadece gökyüzündeki bir kuş ya da
-
denizdeki bir balık gibi fiziksel bir
varlık mıyım?
-
Belki daha sofistike bir kimlik
ama sadece fiziksel bir varlık.
-
Doğuyorum, yaşıyorum, ölüyorum.
-
Başlangıcı ve sonu.
-
Yoksa bundan daha fazlası olmam
-
mümkün mü?
-
Fiziksel bir deneyim yaşayan
-
ruhani bir varlık olmam mümkün mü?
-
Hayatınızdaki her deneyim sizi bu tek
-
evrensel soruya getirdi.
-
Siz kimsiniz?
-
Zihninizle bir cevap aramayın.
-
Her şeyin tam olarak olduğu gibi
olmasına izin verin.
-
Zihnin farkında olan kim?
-
Karşınıza çıkan her şeyi hissedin.
-
Bu duyguların farkında olan kim?
-
Sorgulamanızın sonucunda ortaya çıkan
her şey hakkında
-
eksiksiz bir deneyime sahip olun.
-
Ben Donald Hoffman.
Irvine'deki Kaliforniya
-
Üniversitesi'nde bilişsel bilimler
alanında emekli profesörüm.
-
İşim öğrencilere ders vermekti,
ancak emekli olduğum
-
için ders vermiyorum.
Şimdi de araştırma yapıyorum.
-
Bilincin matematiksel modelleri ve
bütün yönüyle matematiksel olarak
-
kesin bir bilinç teorisinden
fizik ve uzay-zamanın nasıl ortaya
-
çıkabileceği üzerine
araştırmalar yapıyorum.
-
Benim kendi yolculuğum
-
hem ruhani hem de bilimsel yönden oldu.
-
Babam bir papazdı, köktendinci bir
Hıristiyan papazı.
-
Pazar günleri bunu, okulda da
bilimi öğreniyordum
-
ve bunlar birbiriyle çelişiyordu.
-
Edindiğim hikayeler de çelişkiliydi.
-
Ergenlik çağına geldiğimde
bir şeyleri kendi başıma
-
çözmem gerektiğini fark ettim.
Cevaplamak istediğim
-
sorunun şu olduğuna karar verdim:
Bizler makine miyiz?
-
İnsanlar makine midir
yoksa değil midir?
-
Fiziksel bakış açısına göre,
biz sadece makineydik.
-
Ruhani bakış açısıyla, makine olmazdık
-
ama kesin olarak ne olduğumuz da
söylenemezdi..
-
Bu yüzden soruyu bilimsel olarak
sormaya karar verdim,
-
biz sadece makine miyiz?
-
Ve bunu yapmanın en iyi yolunun
yapay zeka çalışmak
-
olduğunu düşündüm.
Ve MIT'de yapay zeka üzerine
-
çalışırken Beyin ve Bilişsel Bölümünde
-
insan tarafını inceledim.
-
Çünkü her ikisini de yapmak istiyordum.
-
Bu soruyu yanıtlamak için makinelerin
neler yapabildiğini,
-
insanlar ve insan sinirbilimi hakkında,
eğer varsa,
-
özel olan nelerin manevi gelenekler
olduğunu görmek istedim.
-
Makinelerden daha fazlası mıyız
-
yoksa fizikalist,
bilimsel bakış açısı mı doğru?
-
Ve biz sadece makineyiz
-
bilinç de yalnızca beyin
-
aktivitesinin bir eseri.
-
Son yüzyılda hakim olan bilimsel
materyalist paradigma,
-
fiziksel olanın ötesinde,
bilimsel yöntemle doğrulanamayan
-
herhangi bir şeyin varlığını
-
reddetmektedir.
-
Bilim bir çıkmazdadır.
-
Kuantum fiziği için temel olan ve
onu gözlemciyle,
-
bilincin kendisiyle yüz yüze getiren
-
paradoksun ötesine geçemez.
-
Aynı şekilde, dinler de çoğunlukla,
kim ve ne
-
olduğumuza dair
hakikatin doğrudan deneyimlenmesini
-
sağlama olan asıl amaçlarını
kaybettikleri
-
için yalnızca inanç düzeyinde
işlev görmektedir.
-
Bilim ve maneviyat arasındaki bölünme
-
her ikisini de verimsizleştirmiştir.
-
Dinler ve ruhani sistemler, uyanışın
gerçekleşmesi için gerekli koşulları
-
yarattığını gösterebilen sıkı yöntemlere
ihtiyaç duymaktadır.
-
Bilimin de fiziksel olanın ötesinde
bir şeylerin
-
olabileceğine dair bir açıklığa
umutsuzca ihtiyaç duyar.
-
Mesele dinden ya da bilimden vazgeçmek değil,
-
daha derine inmek, daha iyi
bir araştırma aracı
-
olabilmek için kendimizi değiştirmeye
istekli olmaktır.
-
Deney de, deneyi yapan da
-
biziz.
-
Din, yazılı hale getirilmiş ve
-
nesiller boyunca aktarılmış olan
bu meditasyon,
-
maneviyat geleneklerinin dili ve
-
kabı olmuştur.
-
Her şey tam anlamıyla alındığında
-
dinleri ve kültürleri bölen
-
kesinlikle çok gerçekçi diller vardır.
-
Ancak dinin ruhunu hissederseniz,
-
hakiki uyanışa giden yolu
-
takip edebilirsiniz.
-
İster inançlı ister inançsız olsun,
herkesin uyanma potansiyeli vardır,
-
çünkü uyanış insan bilincimizin
doğasında,
-
sadece insan olarak doğmamızla vardır.
-
Dolayısıyla adına ne derseniz deyin ve hangi dili kullanırsanız kullanın,
-
farklı bu dinlerde,
-
maneviyat ve meditasyon geleneklerinde
-
aynı gibi görünen belirli ilkeler vardır.
-
Ben gençken, bu anlayış esas olarak
-
Doğu ruhani geleneklerinde mevcuttu,
-
ancak bu geleneklerde
-
o kadar gizlenmiş ve kodlanmıştı ki
-
neredeyse erişilemezdi.
-
Benim neslimden pek çok insan bu anlayışı bulmak için
-
fiziksel ya da en azından
entelektüel olarak
-
doğuya gitti ve Doğu kültürü
-
Batı kültürüne kıyasla egzotikti.
-
Dolayısıyla bu anlayış, ifade edildiği
kültürlerden
-
egzotik bir tat aldı.
-
Ben de dahil olmak üzere pek çok kişi
-
bunun sonucunda ikili olmayan anlayışın
-
egzotik bir yanı olduğunu ve
sıradışı bir yaşam tarzı
-
gerektirdiğini düşündü.
-
Aile hayatından vazgeçmeniz,
-
saç uzatmanız, özel bir isim almanız,
bir tür öğretmene
-
ya da tuhaf uygulamalara
katılmanız gerekiyordu.
-
Tüm bu tür şeylerin temel anlayışla
hiçbir ilgisi
-
yoktu ve bunlar anlayışın
-
belirli bir zamanda ifade edildiği
kültürle ilgiliydi.
-
Dolayısıyla şimdi bu anlayış,
birçoğumuzun
-
onu ilk kez duyduğu geleneksel kutusundan
tamamen çıkarılmış durumda
-
ve artık bu temel anlayış,
-
hayatlarımızı olduğu gibi sürdürmemizi
sağlayacak şekilde mevcut.
-
Aile hayatı, iş hayatı. Kişinin hayatında
herhangi bir dışsal
-
değişiklik yapması gerekli değildir.
-
Bu gezegende yaşadığımız zorluk,
-
birden fazla hakikat olduğunu
-
düşünmemizdir.
-
Bu yüzden benim
-
dualite olarak adlandırdığım
bir dünyada yaşıyoruz.
-
erkek ve dişi, siyah ve beyaz.
Büyük ve küçük, hızlı ve yavaş
-
yukarı ve aşağı
orada burada, önce ve sonra.
-
Ama aslında sadece tek bir şey vardır.
-
Her şey tek bir şeydir.
-
Ve sadece tek bir şey vardır.
-
Yani her şeye derinlemesine
baktığımızda, büyük ve küçük,
-
hızlı ve yavaş, yukarı ve aşağı,
sol ve sağ, erkek ve dişinin hepsinin
-
aynı şey olduğunu,
sadece farklı özellikleri ifade ettiğini
-
ama hiçbir şekilde birbirlerinden
ayrı olmadıklarını görürüz.
-
Ben hepimizin
-
Tanrı'nın bireyleri
-
olduğumuza inanıyorum.
-
Tanrı'nın her insanda ve
her insan
-
aracılığıyla var olduğuna ve bu nedenle de
evrendeki her duyarlı
-
varlığın içinde var olduğuna inanıyorum.
-
O halde bir dalganın okyanusla
olan ilişkisi gibi benim de Tanrı ile
-
bir ilişkim olduğunu görüyorum.
-
Bir dalga okyanustan ayrı değildir.
-
O sadece okyanusun bireysel
bir biçimde ortaya çıkmasıdır.
-
Ve bu bireyselleşme tamamlandığında,
dalga başka bir gün
-
tekrar ortaya çıkmak üzere geldiği
-
okyanusa geri çekilir.
-
Bu yüzden hepimizin
ilahiliğin bireyleşmeleri
-
olduğumuza inanıyorum ve her şeyi
-
kutsal olarak gördüğümüzde,
her şeyle ilişkimizi değiştiririz
-
ve deneyimimizde her şey
-
farklılaşır.
-
Dünya bu şekilde değişir.
-
Bilinç nedir?
-
Bilinç evrenin nihai gerçekliğidir,
-
o halde şunu sorabiliriz:
eğer bilinç evrenin ve her şeyin nihai
-
gerçekliğiyse ve herkes öyleyse,
o zaman nasıl oluyor da dünya bize ayrık
-
ve bağımsız olarak var olan insanların,
hayvanların ve madde denen
-
şeylerden yapılmış nesnelerin
çokluğu ve çeşitliliği olarak görünüyor.
-
Bilincin, maddeden yapılmış nesnelerin
-
çokluğu ve çeşitliliği olarak göründüğü
evrenin nihai gerçekliği
-
olduğuna dair bu ifadeyi nasıl
-
uzlaştırabiliriz?
-
Yani, bilincin temel olduğunu
öne sürmek için
-
kullandığım kanıtın birçok yönü var.
-
Bunlardan biri fiziğin uzay zamanın
temel olmadığını söylemesi ve
-
evrim teorisinin de uzay, zaman
-
ve fiziksel nesnelerin
temel gerçeklik olmadığını
-
kabul etmesidir.
-
Şimdi, bu teorilerin ikisi de bize sadece
uzay-zamanın temel olmadığını söylüyor.
-
Bize uzay-zamanın ötesinde
ne olduğunu söylemiyorlar.
-
Bu yüzden benim tezim,
fizikçilerin uzay zamanın
-
ötesinde buldukları şeyin
matematiksel yapılar olduğudur.
-
Bunların ne hakkında
olduğu gerçekten net değil.
-
Uzay zamanın ötesindeki bu alem
ne hakkında? Ben de uzay zamanın
-
ötesindeki alemin bilinçle ilgili
olduğunu öne sürüyorum.
-
Ve sonsuz bilincin kendisini çok sayıda
ayrı deneyim öznesi
-
olarak, yani tüm hissedebilen varlıklar,
insanlar veya hayvanlar olarak
-
konumlandırma yeteneğine
sahip olduğunu öne sürebilirim.
-
Her birimiz, sonsuz bilinçte oluşan
-
kendi eylemini kendi perspektifinden
-
dış dünya olarak gördüğü
-
sonsuz bilincin yerel noktalarıyız.
-
Dolayısıyla, yerel perspektiflerimizden
-
bize maddeden yapılmış
bir dünya olarak görünen şey,
-
gerçeklik açısından, sadece
tek bir sonsuz bilincin faaliyetidir.
-
Başka bir deyişle, nihai analizde,
ayrı veya bağımsız olarak
-
var olan şeyler veya insanlar yoktur.
-
Tek bir sonsuz, bölünmez bütün vardır.
-
Kişi, kendi eylemine sonlu zihnin
-
algılama yetileri aracılığıyla baktığında
-
Varlığın birliği, nesnelerin ve şeylerin
-
görünürdeki çokluğuna ve çeşitliliğine
-
ayrılır.
-