Çalıkuşu 3. Bölüm (Altyazılı)

İşitme Engelliler İçin Altyazı projesi, işitme engelli kişiler için Youtube'da bulunan videolara Türkçe altyazı eklemeyi hedefleyen gönüllü bir çalışmadır.
Youtube'da bulduğunuz ve altyazı eklenmesini istediğiniz videolar için:
- www.facebook.com/isitme.engelliler.icin.altyazı Facebook sayfasına
veya
- [e-mail]­m mail adresine
videonun linkini gönderebilirsiniz.

(Çalıkuşu müziği)

(müzik)

Kamuran Bey'e söyleyin, hazırladığı tiyatroya bayıldım.

Tiyatro?

Dahiyane bir oyun doğrusu. Sizi de gözcülük etmek için yolladı zannımca.

Eee, yaptıklarıyla yüzleşecek kadar yürekli olmayınca...

Kamuran mı yüreksiz?

Aşığım olmayı beceremedi, hercaim oldu demek.

Fevkalade bir çözüm. Tebriklerimi iletin lütfen.

Aşığın mı?

Biraz daha kal.

Akşama Bursa'ya gideceğim, hazırlık yapmam lazım.

Ne işin var Bursa'da?

Birkaç gündür babamdan haber alamıyoruz. Müşteriye gidecekti.

Canım daha önce de böyle seyahatleri olmamış mıydı?

[????] akıl işi mi Allah aşkına Kamuran?

Oldu, oldu da. İşte anneme [???] yaptı.

Benim de için rahat değil.

Peki. Git madem. Nasıl rahat edeceksen.

Ben de akşama bana gelirsin diye düşünüyordum. Çok özlemiştim seni, hasret giderirdik.

Mmm.. Bakalım vakit var mı?

I-ıı, şimdi olmaz.

Çok inandırıcısın.

Hayır..

Durmuş.

Ne zaman geleceksin?

Bilsem...

Sen her şeyi bilirsin ama.

(slow müzik)

Al bunu evlat. [???] zembereği farzet. Her gün kur ki iyi şeylere vesile olsun.

Dermana, şifaya, dayanma kabiliyetine.

Ne zaman durdu, kes benden o zaman umudunu.

(slow müzik)

Keşke saati geri alabilseydik, taaa o adamın camını kırdığım güne kadar.

O zaman kırmazdım. O zaman bunlar olmazdı.

(slow müzik)

Ah be Seyfettin. Ah be.

Ulan aklıma da geldi haa, keşke almasaydık arabaya.

İnsanlık ettik.

Nerden bileydim oğlum bunların bulaşıcı olduğunu?

Hadi yardım edin de taşıyalım dışarı.

Arabacı. Arabayı getir buraya.

Koymam o şeyi arabama ben!

O şey dediğin insan be adam.

İnsan mı? Tövbe! Azrail'in ta kendisi.

Ben canımı sokakta bulmadım. Yahh!

Tu!

Ne yani, Kamuran göndermedi mi sizi?

Yahu neden anlatamıyorum? Buraya geldiğimden haberi dahi yok.

Kim gönderdi peki?

Kimse göndermedi, sen çağırdın.

Ben mi? Rüyanda ancak.

Bu da mı rüya? (kağıt hışırtısı)

Üfff. Komik olduğunu mu zannediyorsun?

Ciddiyim en fevkaladesinden.

Bu çok çirkin bir latife. Latife bile denemez. İftira bu.

Bu pusulayı sen yazmadın mı? Kapımın altından atıp kaçan sen değil misin?

Hayır.

Kim peki?

(müzik)

Bir kere benim yazım böyle çirkin değil. Ispat edebilirim.

Bakın, ben eliflerin kürsüsünü böyle yaparım. Bakın orada nasıl yapılmış.

Cim böyle.

Dal.

Zel.

Bakın orada yazılmış.

Kamuran mı yazdı acaba?

Onun yazısı değil.

Haklısın, değil. Muhtemelen benim ahbablarımdan.

Neden böyle bir fenalık düşünmüş olsunlar?

Eğlenmek istemişler işte. Karnavalda tesadüf ettiğimiz günden beri...

...seni düşünmekten alıkoyamıyorum kendimi.

Düşünmeseniz daha iyi.

Bir an bile vazgeçmeyeceğim.

Siz kimsiniz Allah aşkınıza? Ne sanıyorsunuz kendinizi?

Önce Necmiye'ye ümit verdiniz, şimdi çıkmış karşıma...

Yahu Necmiye'ye ümit vermiş falan değilim. Tamamen kendi tasarufu.

Ortada bir yanlış anlaşılma var, o kadar. Konuştuk. O da biliyor.

Neyse ne. Beni alakadar etmez. Yalnız size şu kadarını söyleyeyim.

Benim sizinle en ufak bir münasebetim dahi olamaz.

Bu yüzden düşün yakamdan.

Sen ne kadar kibirli bir şeysin.

Ne düşünürsen düşün. Sizi tabiatıma aşikar edecek değilim.

İyi günler!

İyi günler küçük hanım. Ben de biraz evvel sizin kendinizi ne kadar komik duruma düşürdüğünüzü...

...aşikar edecek değilim.

Ne hususta, pardon?

Artık alemin fikri neyse zikri de odur mu demeliyim, bilmiyorum.

Lakin sen beni tamamiyle yanlış anladın.. be güzelim.

Haddinizi bilin. Ben sizin güzeliniz falan değilim.

Lafın gelişi o. O kadar da güzel sayılmazsın zaten.

Neyse ne. Zannettiğiniz gibi sizinle yakınlık tesis etmeye çalışmıyorum.

Evet, düşünüyorum. Ama yalnızca bir hekim olarak.

Seninle değil, hastalığınla alakadarım.

Bu da Bursa'ya gideceğim diyor, ortalarda yok.

Abimi mi diyorsun?

Nerde o bu vakte kadar?

E Çalıkuşu'yla buluşacağım dedi ya anne.

Hmmm...

Hayırlısıyla gelseler de artık.

O nasıl lakırdı öyle?

Aman anne ya, Çalıkuşu. Çalıkuşu işte. Abimle yan yana ateşle barut gibiler, bilmiyor musun?

Ondan öyle dedimdi.

Hmmm...

O davet gecesinde Kamuranla konuşmanıza şahit oldum. Siz hastalığımı iyi etmeye çalışıyordunuz,

Kamuran umursamadı bile.

Esasen çok münakaşa ettik bu hususta. Kamuran yanaşmadı nedense.

Uğraşmak istemiyor seninle.

Herkes yerinde sağolsun. Bana karşı öyle bir sorumluluğu yok neticede.

Ben seve seve üstelenirim o sorumluluğu, Feride.

Seni iyi edebilirim.

Boş yere ümitlenmek istemem. Hem hasta da hissetmiyorum.

Bilakis, çok sağlıklıyım.

Sana öyle geliyor çünkü. Çok sinsi bir hastalık seninki.

Gerçi evet, haklısınız. Annem hastalandığında da anlamamıştım.

Öyle bir gün, ansızın gitti.

Bana bir şans verirsen eğer, seni yaşatırım.

Zor zamanlar geçiriyorsun, onun için hemen kestirip atma. Bir düşün, sonra karar ver.

Lakin fazla da vaktinin olmadığını bil.

Sağolun.

Hastalığımdan kimseye bahsetmenizi istemiyorum.

Zira insanların bana acımasına tahammülüm yok.

Endişe buyurma. Sırrın benimle güvende.

(müzik)

Altı üstü bir saat, üzülme rica ederim.

Oldu Neriman. Sen üzülme deyince üzülmem zaten. Sağol.

Ne dedim ben şimdi ayol?

Afedersin. Benim için çok kıymetli bir saat.

Ben küçük sevgilimi böyle görmeye alışkın değilim. Derhal tamire ver o zaman.

Sen merak buyurma, ben hallederim.

Tez gel olur mu? Yemene içmene dikkat et oralarda. Bir de kızlara bakma. Bir de hep beni düşün.

Bilhassa bile çıkmıyorsun ki aklımdan.

Hadi, yolumdan çıkarma beni, lütfen.

Şşşt, elleşme len.

Soğumuştur diye.

Tamam bırak. Bana bak, bu kap kaç şeker alıyor? Getirdiğinde kaç tane vardı içinde?

Ne bileyim beyim?

Nasıl bilmezsin. Sermayen değil mi bu senin?

Ben çırağım burada.

İşte bunlar hep Marx hep Lenin.

Bilakis beyim, sermayeye karşı bacak omuza benim halim ahvalim.

Hahahaha. Aferim. Sevdim seni. Lakin ıhlamuruna kaç şeker atıyor bilmem lazım. Elzem.

Neden sebep?

Çünkü az evvel buradaydı. Şurada, tam karşımda. Şeker attı, karıştırdı.

Gözümün önündeydi işte, ama dikkati nazarımdan kaçmış yine de.

Ihlamuru kaç şekerli içtiğini bilmiyorum ve böylece ben sanki ona geç kalmışım gibi hissediyorum.

Feride!

Feride!

Ferideee!

Küs müyüz?

Feride!

Umrundaymışım gibi poz kesme bana.

Hee.. Bu sefer hakikaten kızdırmışım.

Hm! Kendini o kadar kabiliyetli sanma. Bende hiçbir duygu uyandırmaya gücün yetmez senin.

Ooooo, nasıl yani? Böyle mi teşekkür ediyorsun bana?

Ferideeee, artık arkadaşlarına yalan söyleme mecburiyetinde değilsin.

Aşağılık herifin tekiydi, ayrıldım diyeceksin. Ve bitecek işte bu saçma sapan oyun.

Bana ihanet ettin!

Teoride evet. Lakin pratikte doğru değil.

Hem de mektep arkadaşlarımla.

Ferideciğim, Çalıkuşucuğum, bal kabağım, patizim, serçe parmağım.

Seni aldatmış sayılmam için aramızda hususi bir bağın olması gerekiyor.

Sana ümit vermiş olmam...

Feride?

Farkında olmadan ümit mi verdim ben sana?

Sen kim ümit vermek kim be!

Gördün mü pattiz, boş yere küsüyorsun bana. Sana ihanet etmiş sayılmam için hakikatte sevgili olmamız gerekiyor.

Ne bileyim, incinin inciye nasıl baktığını. Kaçmaya çalıştığında boynunu nasıl kaşıdığını.

Köşeye sıkışıp edecek iki kelam bulamadığında görünmez olmak için elbiselerinin yakalarıyla oynadığını...

Uçuşan çiçek tozları yüzünden hapşırdığını, yine de en çok ilk baharı sevdiğini...

lakin üşüdüğünü, yaz kış mütemadiyen üşüdüğünü, çayına 5 kaşık şeker attığını...

Hakikatte sevgili olabilmemiz için benim bütün bunları biliyor olmam lazım.

Beş değil artık.

Ohhh... Canııım, küçük sevgilim. Yakışıklı beyzadem.

Çalıkuşu'na ne güzel oyun oynamış. İçimin yağları eridi vallaha.

Sen bizi mi dinledin yine?

Ha yok, mahrem, dinler miyim hiç? Öte beri getirirken duydum.

Bir daha Kamuran geldiğinde çarşıya pazara komşuya kime istiyorsan git Münevver.

Beyim evdeyken seni bu evde istemiyorum.

Benim ne ziyanım var ki size?

Gözetliyorsun bizi! Kapı dinliyorsun, sürekli gözün üzerimizde.

Nazar edecen diye korkuyorum. Yazık ki birkaç gün sana meşkale yok. Hı.

Gözetleyemeyeceksin malesef. Sevgilim Bursa'ya gitti.

Güya gitti.

O ne demek şimdi?

He yok, estağfurullah. Ben kimim ki Kamuran Bey hakkında bir şey söyleyeyim?

Sen onun Bursa'ya gideceğine inanmadın.

Haşa. Öyle demek istemedim. Ben şunlara su tutayım.

Anca lafını sok, kaç yılan gibi. Sinir oluyorum. Hain şey.

Canın sağolsun Neriman Hanım, ama bu Bursa işinin altından başka bir iş çıkarsa...

...Kamuran Bey Çalıkuşu'yla aşk oyunu oynamak için sana yalan söylediyse..

.. işte o zaman gelip gene benim omzumda ağlayacaksın.

Eğer öyle bir şey olursa, eğer beni aldatmışlarsa, iki gün ağlarım. Üçüncü gün ikisini de mahvederim.

Ahh, üzerimi değiştiriyorum Necmiye!

(kapıyı tıklıyor) Çalıkuşucuuuk.

Nasıl geçti randevunuz?

Hangi randevu, pardon?

Abimle randevun yok muydu?

Yoktu.

Kiminle vardı peki?

Kimseyle.

İnanmıyorum. Lütfediyorsun değil mi?

Lütfedecek halim mi var Necmiye?

- Yok mu?
- Yok!

- Niye?
- Ahhhh!

Bir şey olmuş sen bana anlatmıyorsun. Abimle de küsmüşsünüz.

Bak ölümü ye anlatmazsan.

Yok bir şey diyorum, dimağın mı kurudu, almıyor mu? Başım çatlıyor zaten.

Bir de sen bıdı bıdı. Yeniçeri ocağı kazan kaldırıyor zaten kafamda, yeter ama.

Aman tamam, bana niye kızıyorsun? Ne saklıyorsan o yüzden işkillenmiştir seni Yeniçerililer.

İyi tamam, gittim.

Ufff.

Of yok. Of yok! Of denmez. Allaha sükürler olsun denir. Oflaya puflaya sıkıntıyı musallat edeceksin başımıza.

Nolmuş bunlara? Münakaşa mı etmişler? Neymiş? Kabahat kimdeymiş?

Bilmiyorum söylemedi.

- O senin beceriksizliğin. Abin nerede?
- Odasına giriyordu.

Yola çıkacaksın Kamuran, hala çantanı hazırlamamışsın çocuğum.

Hazırlarız anne.

Ferideyle ikinizin bahçedeki halinden hiç haz etmedim bilesiniz.

Ya ne alıp veremediğiniz var birbirinizle? Aaah, artık büyüyün çocuğum.

Tamam, büyürüz anne.

İkiniz de evlenecek çağınızdasınız. Bir küs bir barışık olmaz ki. Ulu orta konuşuyorsunuz.

Baban gelsin, adını koyalım şu işin.

Haklısın, koyalım anne.

A aaa, Hhihihihihi, paşam! Paşaların paşası. Annen kurban olsun sana. Bursa'ya giderken kaç kat [???] istersin? Hı?

Hazırlatayım ona göre.

Bir kat kafi anne.

Ayyy, Feride ütülesin madem. Hihihih.

Hayrola Emir?

Lazar Hoca sizi çağırdı, ivedi gelsin dedi.

Seyahate çıkacaktım, eğer mühim değilse..

Mühim. Arabacısını da getirsin dedi.

Aaaa, Cuma Ali Efendi'yi öteberi almaya pazara yolladım ben.

Neyse, yolda çeviririz. Geliyorum.

Feridem, meleğim. Hadi şunlara bir ütü basıver canım.

Kamuran'ın esapları değil mi onlar?

Artık senin alakadarın olman yakışık kalır.

Nedenmiş o?

Bundan böyle oğlum ütüsüz kolasız dolaşmasın olur mu?

Hadi bakalım. Hihihih.

(ütünün yaptığı buhar sesi)

Sakladın mı arabayı?

Buradan defolup gittiklerinde çadırı yakacağız. Herkes yıkansın paklansın iyice.

Katina. İçerdeki hekimden ilaç al kendine. Pek alakadar oldun leşle.

Geberip gidip teknemize kan dolama sonra (?)

Leş diyor. Mefta olmuş galiba.

Görürüz şimdi.

Tiyatrocu muymuş?

Hayır, yolda bulmuşlar.

Seyyah mı, deli mi? Akıllı adamın ne işi olur burada?

Şu tarafta, çadırda olacaklar.

(müzik)

Lazar Hocam, beni çağırtmışsın.

Baba!

(müzik)

Sıntır, her yere izini bırakır.

Dur! Dur! Dur! (nefes nefese)

Allah Kahretsin. Allah Kahretsin. Yardım edin, yardım edin. Yalvarırım yardım edin.

Atınız, arabanız, bir şeyiniz yok mu?

Ne arabası lan? At pazarı mı burası?

Nasıl getirdiniz peki?

Bak, içerideki benim babam. Yalvarırım yardım et. Karşılığı neyse veririm. Fazla fazla veririm.

Nolur rica ederim yardım edin.

Bak kurtarıp getirdiğimize dua etmiyorsun. Bize bir şey olursa nolacak?

Zaten mınar etti ortalığı.

Babaaaa!

(Çalıkuşu okuyor) Aç gözlerini. Kıyamet kıyam olsun. Ölmek dediğin dirilmeye eş değil mi?

Kıyam uyanmaksa, son dediğin o fazladan iki harf mı yani? Ah o iki harf.

Ah o yaramaz, küçüldükçe büyüyen et. Ruhum yaradanınsa, sen al etimi.

Etini şifa et.

Yeter ki uyan bu kan uykulardan. Uyan ki yaradana şahitlik et. Sevmedim bu denizi.

Tuzu derimi kavurdu geçti.

Sevmedim bu karanlığı. Gözümün ferini aldı gitti.

Sevmedim ben gitmeleri senden. Sevmedim kaybetmeyi ben.

Sevmedim bu vedayı. Canımdan öte can, yanı başımdayken.

Aç gözlerini, ziyadır göreceğin, kamaştırır ama geçer.

Kısacık bir bebek çığlığıdır şimdi hayat. eee, kolay mı başlamanın yükü?

Bu ufacık bir omza konmuş heyhat. O omuz ben olurum istersen.

İstersen yaren, istersen yoldaş. Bak ettik mi sana iki baş şimdi?

Bir omuz, iki baş.

Gölgesi serin, kökleri derin mi derin bir ağaç olduğun o günlerin hatrına,

beraber gidelim. Küçücük elimin avcunda kaybolduğu, uykumun olmadığı o zamanlar.

Ahh. Yavaş. Yavaş.

Babam.

Evet, açalım. Açalım.

Başka.

Evet.

(Nefes nefese) babam. Babam. Burada da var.

Of...

Babam... Baba.

Baba.

Baba?

Baba?

Hadi sen dışarı çık aslanım. Elbiselerini de değiştir, temizlen.

Ben buradayım hocam.

Kamuran,

hadi. Dışarı çık. Hava al. Hadi.

(insanlar koridorda konuşuyor)

Bu kısma benden başka hiç kimseyi almayın.

Ama baş hekim?

Boşaltım diyorum, duymadınız mı beni?

Çok fazla susuz, gıdasız kalmış. İlaçlar tesir etsin, takviye yapacağız.

Bacağını napacağız hocam?

Müsterih ol Kamuran.

Seyfettin'i kurtaracağız.

Hadi, temizlenmen lazım. Burada gömleğin var mı?

Hadi. Hadi hadi.

Hocam. Babam küçücük kalmış.

Nerde bu çocuk? Kaç saat oldu, dönmedi daha.

Bak bu da Seyfettin gibi yapmazsa bana da Besime demesinler.

Lazer Beyin oradan fıyyyt Bursa'ya. Ben bu ikisine inanmayacağım.

Ne Seyfettin'e, ne Kamuran'a.

Bundan böyle Allah bir deseler de güvenmeyeceğim.

Sen niye burada oturuyorsun böyle löp gıdısı gibi acaba? Hı?

Kalk bir servisi yap.

Niye ben yapıyorum ya?

Yarın sen kaynanana da böyle yanıt ver, o da söylesin niye yapacağını.

Çalıkuşu Hanım yayılsın odasında, biz burada iş yapalım. Oh.

Ebesi şibidik.

Sahi. Feride nerede? Niye çıkmadı geldiğinden beri odasından o?

Feride, hadi kızım. Napıyorsun aynanın karşısında?

Kendi kendimi muayene ediyorum. Teyze?

Annem hastalandığında ben yaşlarda mıydı?

Tövbe tövbee. Akşam akşam nasıl sualler soruyorsun Feride?

Merak ettim.

Gençti. Çok gençti. Yaşın ne emmiyeti var ki?

Haklısın. Hepimiz ölecek yaştayız neticede değil mi?

Yok öyle yağma. Tövbe estağfurullah. Yukarıdakinin işine karışmak gibi olmasın ama,

benden bir tane daha sevdiğimi almaya niyetliyse, iki kişilik yer ayırması lazım öte tarafta.

Çenem malum, canından bezdirir melekleri. Eee, çok iş var orada, nasıl olucak?

Kim tutacak o defterleri, amelleri?

Yoook. Ben daha sevdiğimi toprağa veremem.

Billahi de vermem. Yani vermesem iyi olur esasen.

Vermeyecek kadar kudretim olsa. Ya da Rabb'im almasa.

Bağışlasa.

Tövbe tövbe.

Akşam akşam günaha soktun beni.

Geride kalan bizler gidenler adına da yaşamakla mükellefmişiz.

Öyle buyurdu Seyfettin Efendi. Annen babanın adına da üç ömürlük yaşamak mecburiyetindesin.

Kısmet.

Kısmet ya. Mektebi bitirir bitirmez evleneceksin, yuva kuracaksın.

Bir kızın olacak, adını Güzide koyacaksın.

E bravo teyze. Bu mevzunun sonunda evliliğe bağladın ya.

Hihihih.

Eee? Erkek olursa?

Hııı. Güzide. Olma mı?

E olmasa iyi olur.

Hihihihi.

E Kamuran'ın ismini de sen mi verdin?

Haşa. Paşa babam dururken Besime mi koyacakmış oğlanın adını? Görülmüş şey değil. Hhihihih.

(kapı tıklanıyor) Ha, işte bak, iyi insan lafının üstüne.

Bismillah, dedem mi geldi diyorsun yani?

Hihihih. Dedem mi diyor. Kamuran ayol, Kamuran.

İşte oradan dönünce hemen tepedeki kırmızı köşk.

Mektebin sokağından dönünce miydi? Hay Allah iyice karıştırdım. Yazabilir misin?

Yazayım.

Hadi gel.

Hadi bakalım. Hayydi bakalıııım.

(yutkunuyor ve öksürüyor)

Baba! Baba! Yanındayım. Yanındayım. Hastanedeyiz.

Tamam, yavaş, sakin ol. Rahatla baba. Tamam. Tamam tamam tamam konuşma, yorma kendini. yorma.

ırak eni...

Konuşma nolur konuşma. Bak, elini ver bana. Bak, elimi sık.

Sen sık ben söylediklerini anlayacağım.

Bırak beni evlat. Vazgeç.

Otuz yaşında olmam babaya ihtiyacım olmadığı anlamına gelmiyor Seyfettin Efendi.

Bırakamam.

Kızım yürüsene, yapma böyle a-a. Necmiye şu masa.... aaaa!

E hani Kamuran? Kapı çalmadı mıydı az evvel?

Yok yok, Selim Bey'di gelen. Kamuran'ı sordu, ben de hocası çağırdı oraya gitti deyince adresi alıp onun yanına gitti.

Gidenin gelesi yok bu haneye. Ben anladım. Ben anladım.

Artık ne kadar canını sıktıysak paşaların. Hı.

Sen niye oturuyorsun acaba orada kös kös?

Kös kösüm anne olamaz mı? Benim de kendime göre sıkıntım derdim olamaz mı?

Olamaz efendim. ne sıkıntın derdin olabilirmiş acaba senin bacak kadar boyunla?

Yırtarım bak ağzını.

Of diyorum, of deme. Başımı kaşıyorum, kaşıma.

Kaşıma. Bitli derler.

Az yiyorum, çok ye. Çok yiyorum, az ye.

Otur şuraya yemeğini ye.

Yemeyeceğim!

Necmiye, yemekle domuşulmaz!

Oturmayacağım, oturmayacağım işte, of yeter ya, öleyim de kurtulun inşallah!

Necmiye!

Teyze. Sen dur.

Bunlar otursunlar odalarında. Hadi anam. Oturun. Karılı kızlıyız bu akşam. Hadi oturun birlikte yiyelim. Hmmm

Peki. Konuşmak istemiyorsan konuşmayız. İkimiz de burada sessizce oturabiliriz.

Gider misin lütfen?

Im-m. Yalnız kalmana müsade edebilirim, ama yalnız hissetmene asla.

- Hanımım?
- Hm?

Herifsemiş bu kız, derdi tasası o.

Hmm, öyle mi diyon Dilber Kalfa?

Heee, asiliği isyanı hep ondan zair. Evlenmesi lazım.

Kız senin ağaların takımından Nürten vardı, bildin mi? Ona da böyle olduydu.

Kız get, Nurtenle Necmiye bir mi?

Niye?

Şer akıyordu sıfatsızın yüzünden.

Eyi de, o da böyle hallenmemiş miydi?

Noldu sonra Nurten'e?

Hüüç, kocaya verdiler geçti.

Aman bunun isteyeni, görücüsü filan da yok.

Accık yaşı olsa iyiydi, varsa iyi yoksa aramaz da. Körpecik kız yoktan anlamaz ki.

Eyvah eyvah.

Eh kısmeti çıkana kadar evlilikten soğutak biz de.

Ellam ellam.

Hı.

Saçmalama oğlum. Setfettin amca o. Bir şey olmaz.

Bunu Hekim Selim olarak mı söylüyorsun?

Bunun dostun Selim olarak söylüyorum. Bak göreceksin, Seyfettin amca kalkacak.

Dergiye son yazdığın yazı yüzünden senin ağzına tükürecek.

Yerinde olsam şimdiden tırsmaya başlardım.

İnşallah ulan, inşallah.

Göreceksin, iyileşecek. Müneccim >£#£># yedim ben oğlum, geleceği görüyorum.

Seyfettin amca kalkacak, biz gene rakı içmeye gideceğiz.

Biliyorum.

(Seyfettin Bey öksürüyor)

Baba.

Hocam!

Daha fazla ilaç veremeyiz.

Karanfil. Sarı kantaron. Okaliptüs yaprağı.

Hadi bağırmaya mı başlayacan yoksa gelecen mi?

Hadi Kamuran, hadi. Yürü.

Ben bir kabahat işledim Çalıkuşu.

Eyvah. Duyunca elemlere karkulacağımı hissediyorum.

Çok behdbahtım Çalıkuşu. Fakat evvela öğrenmem lazım, sen aynı zamanda hem abimle..

..hem Selim Bey'le mi gönül eğlendiriyordun?

Ne?

Zaide vukatından sonra bıraktığını söylüyordun?

Hani uğraşmayacaktın bu kocakarı ilaçlarıyla?

Hale bak ki şuan baban için o küçümsediğin kocakarı ilaçlarına ihtiyacımız var.

O bahsettiğin bitkiler neye benziyordu?

Dokunma. Yanarsın. Safi zehir.

Sarı kantaron.

Senin mektepli bir akraban vardı.

Hangisi?

Şu Fransız mektebindeki.

Feride?

Hmm. Nasıl biri o?

Delinin bayrak taşıyanıdır. Niye sordun?

Çamlıca'da tesadüf ettik bugün. Düştüğü durumu görmem için beni senin gönderdiğini zannetti.

Alıngan keçi. Öyle bir şey olmadığını söyleseydin.

Elbette söyledim.

Senin ne işin vardı Çamlıca'da?

Şair adama sorduğun suale bak. İlham arıyordum. Feride'ye rast geldim.

Siz nereden tanışıyorsunuz peki? Ben sizi tanıştırdığımı anımsamıyorum.

Of Kamuran, amma pimpiriklisin. Geçen gün konuştuk ya.

Medreseler, umuma açık bütün yerler, uyarılacak birer birer diye. Veba vukatı sebebiyle.

Ben de fransız mektebine gitmiştim geçen gün. Orada tanıştım.

Yalnız, bugün müthiş hayal kırıklığı içindeydi.

Alırım ben onun gönlünü.

Kızağı küser ama darılmaz, kıyamaz bana.

O iğrenç pusulayı sen yazdın yani, öyle mi?

Nasıl yaparsın böyle bir şeyi Necmiye ya?

Hiç mi halsiyetin, hiç mi vicdanın yok senin?

Maksadım Selim'i senden uzak tutmaktı.

İyi de Selim Bey bana hiçbir zaman yakın değildi ki gerizekalı.

Kamuranla Çamlıca'da buluşacağımızı nereden öğrendin?

Mmmm. Anımsayamadım birden.

Anımsayamazsın tabi. Kimbilir bunun altında çevirdiğin hangi dolaplar çıkacak.

O kadar yalan söylüyorsun ki, unutursun elbette ki.

Yeter ama ya, özür diledik ya. Niye aşağılıyorsun hala?

Senin gibi hısmım varken hasma ihtiyacım yok benim.

Hadi ama kızlar, çıkın artık şu odadan.

Ben aç değilim, Allah rahatlık versin.

Aaaa, olmaz ama öyle şey. Sofra bekliyor ne zamandır.

Ya teyze.

A bak bakayım sen benim gözüme. Hmmmm!

Ya iştahım yok, inan.

Üzülürüm ama, açı açına yatılır mı hiç? Hadi bakalım.

Peki.

Hmmm. Hmmm.

Oy.. Canım kızım.

(öksürüyor)

Bana niye evlenmiyon diye soruyorlar. E alımımı almışım zamanında.

Görüyon başı bağlıların halini. Eh, koca dediğin şey zaten güzel bir şey olsa o da boncuğu olurdu.

Yaşa süttüş. Vallah koca düşkünleri evlensin. Biz yalnız başımıza iyiyiz.

Huzurluyuz. Öyle yalanır yağa tama etmeyiz bir erkek için.

(fısıltıyla) Biz bunları Feride'nin yanında konuşmayacaktık ya. Ya ben bunları evlendirmeye çalışıyorum.

Aşk da her şeye mübah. Saadetinin o beyle olacağına inanıyorsan, ki öyle, kimse kusura bakmasın.

E senin kız herif diye ölüyor ya.

(fısıltıyla) ona da vaz geçirmeye çalışıyorum ya.

Vallaha benim tanıdığım bacılar arasında öyle gün yüzü gören yok.

Eh geçim sıkıntısı, çoluk çocuk patırtısı, koca takırtısı, ıııı.

İki gönül bir olunca..

Saman mı yiyeceğiniz gadasını aldığım. Avrat tuz der, herif >£#>£#!' cız der.

Hmm.

Hayır, sermet sahibi alsan bir dert. Bir yerden veriyor, bir yerden alıyor.

Letafet yok mu, senin akran.

Hmm

Her gün gidip gidip ağlıyormuş anasına.

Aman, o bulup bunayanlardan. Kocası dışında karışanı görüşeni var mı ki?

Mis gibi hayat işte.

Mis gibi değil efendim o hayat. Aaa!

Bazı genç hanımların aşk hisvesi altında hürriyetlerine kavuşabilmeleri için bir yüzükle prangalanmak zorunda..

..hissetmeleri ne acı, ne talihsizlik.

Pranga değil o! aaa!Şunlara bir şey desene Gülmisar Kalfa.

İnsan evlenmeden durur mu? Durmaz! Duramaz! Hem dinimizde de farz evlenmek.

Amma, vakitlice olacak.

Ne güzel söyledin Gülmizar Kalfa. Her şey vakitlice güzel, değil mi?

E bak, ben 13 yaşında evlendim. Noldu? Telef. Vallah bak.

Şuradan yatağa gitmek nasip olmasın ki telef.

Evlilik değil efendim telef. 13 yaşında evlenmek telef. Mühim olan önce bir kısmetimizin çıkmasıdır.

Çıkar çıkmaz evlenmeliyizdir. Dereyi görmeden paçayı sıvamamalıyızdır.

Eğer bir kısmetimiz çıkmazsa annemizin dizinin dibinde oturup, onun sözlerini dinlemeliyizdir.

Öyle bir takım hissiyatlanmalar içine girersek..

Ay beni bir ateş basar. Asabileşilirim. Böyle dikleşirim yani.

Kız bu Nurtene döndü, Nurtene.

Yanıyor ella.

Yani bir takım hissiyatlarımız olursa maneviyatlarımızı güçlendirmeliyizdir.

Oldu oldu, eyi oldu.

Sabaha kadar başımda tıkır tıkır. Bir uyutmadın müslüman.

Senden bir huzur yok mu bana ya?

Yok.

Ah, öncelikle vücut direncini arttırtık. Düne nazaran daha iyisin baba. Tedavine mürresafi ve müzdibeçle...

Dur dur dur. Konakta kim var kadınların başında, sen onu de bana.

İkimiz de burada olduğumuza göre. Dua edelim de kimse olmasın.

Güldürme!

Nasılsın merim?

turp gibiyim, turp.

- Sen git dinlenç
-Biz de babamla sohbet ediyoruz hocam.

Uyuyacağım ben, kesin hadi.

Hadi git artık.

Pekala. Ben birkaç saate dönerim.

Evdekilere bir şey söyleme iki gözüm. Telaşeye lüzum yok. Ben rahatım burada, kafamı dinliyorum.

Sen hiç merak buyurma.

Hah. Durumu nasıl?

İdrar sonuçları iyi değil. Zayıf görünüyor. Derideki ülseri temizledik, lakin içerisi...

Demir. Demir takviyesini yaparsak dalağın vazifesini görmesini sağlayabiliriz.

Hadi,git.

Şükür kavuşturana.

Anca oğlum.

Ne ganimetlerle geldin, bilsen.

Bir daha gönderme hastahaneye veletlerini.

Sadakanın hası oradan çıkıyor. Millet rüşvet verince iyileşeceğini zannediyor.

Feride'nin Kamuran'ın teyze kızı olduğundan haberin var mıydı?

Öyle miymiş?

Öyleymiş.

Aralarında hissi bir münasebet olduğunu da düşünüyorum.

Sen kızı almaya bak, Kamuran'ı ben hallederim.

Niye söylemedin ki başından?

Öğrenmişsin işte, fark eder mi senin için? Hem servet sahibi olup borcunu ödeyeceksin..

.. hem de ailene kavuşacaksın oğlum.

Hadi bakalım.

Allah zihin açıklığı versin çocuğum.

Sağol teyzeceğim.

Hadi.

Benim peynirimden kalmadı mı?

Vallaha olanı koydum hanımım.

Kaldır sofrayı, yemeyeceğim. At hepsini çöpe, kedi köpek yesin.

Lakin, mutfaktan takır kuru bakır.

Halep işi gerdanımı emanetçiye ver.

Sonra da pazara çık eve doğru dürüst alışveriş yap.

Bana da kırışık ütüleyici krem al.

Besime'nin konağa da uğra bir bugün. Çalıkuşu denen yabaninin Kamuran'a kızıp da münasebetimizi aşikar etmiş olmasından korkarım.

Dün Kamuran Bey çok emindi, Çalıkuşu kimseye bir şey söylemez diyordu.

Kamuran Çalıkuşu'na itimat ettiğini zannediyor, lakin onun itimat ettiği tek şey...

..Feride'nin ona olan duyguları. Farkında değil şapşal.

Sen Çalıkuşu Kamuran Bey'e aşık mı diyon?

Ne ya? Mektepteki arkadaşlarına oynadığı oyun moyun bahane.

Hem niye bir insan durduk yere böyle saçma sapan bir yalan uydursun Münevver?

Vallaha bunca yıllık çöpçatanım, benim bile aklıma gelmezdi böylesi.

Tevekkili müşterin boş yere azalmamış.

Çok mu zordu birini göndermek, anneciğim hastadayım demek.

Gecenin bir yarısı arabacıyı Lazer Bey'e yolladım da, soruşturdum, öyle öğrendim vazife başında olduğunu.

Ay bizim ne hakkımız var gecenin bir köründe elin kapısını çalmaya?

Senin ne hakkın var beni böyle merakta bırakmaya?

Haklısın anneciğim, düşüncesizlik ettim.

Babana çektin sen. O da böyle düşünemiyor, sen de düşünemiyorsun.

Besime düşünsün kara kara. Rahatsınız siz, rahat.

Hayır aklıma mı kastınız var, canıma mı kastınız var?

Anlamadım ki. Vah talihsiz Besime vaaah! Kimlerle eş oldun sen?

Necmiye, bana bir sade kahve yap sen.

Uykun kaçmaz mı?

Uykum yok zaten.

İki lokma yemeden hayatta olmaz.

Aç değilim anne.

Sende bir hal var. Bildim. Vallahi bir hal var sende. Sen yüzümüze bak.

Babanla ilgili değil, dimi oğlum. Bak sen Bursa'ya da ondan ötürü gitmedin.

Evhamlanma annem, yok öyle bir şey.

Bursa'ya gitmeme lüzum kalmadı. Babamdan havadis geldi, iyiymiş. İşleri uzamış birazcık.

Bu deniz aşırıdan beklediği mallar gelmemiş hala.

İnşallah bir hafta on güne kadar hanemizi şereflendirecek Nedim oğlu Seyfettin Reis.

Yalan söyleme Kamuran. Allah dilini yakar. Annelere yalan söylenmez oğlum. Sakın benden bir şey saklama.

Besime Sultan. Senden bir şey saklamak mümkün mü?

Geciktim Sör Aleksi, özür dilerim.

Velinden kağıt getireceksin.

Nasıl isterseniz efendim.

Parluvarda misafirin var.

Ne işiniz var burada?

Nasıl olduğunu görmek istedim.

Gördüğünüz üzere turp gibiyim.

- Kim küstürdü seni bu denli?
- Kimse.

Duvar ustası gibisin Feride. Etrafına kocaman bir kale örüyorsun, görüyorum. Niçin ulaşamıyorum sana?

Bir adım daha gelirseniz bir kat daha çıkarım.

Bu mesafe iyi mi?

Eh, parluvarın dışına, oradan ana kapının, oradan da mektebin dışına çıkarsanız, sonra solunuza dönün. Arkanıza bakmadan dümdüz ilerleyin.

Belki anlaşırız.

Dünkü pusulayı kimin yazdığını öğrendim.

Sen de biliyorsun zannımca.

Kapatalım bu bahsi.

Benimki de laf. Nereden bileceksin ki.

Hastaneden bir ahbabım. Pek latif şinaz bizat, kötü bir niyeti yok. Düşüncesizlik etmiş, yapıvermiş işte.

Anlayışınıza teşekkür ederim.

Onun adına özür dilerim.

Ben de.

Benim derse gitmem lazım.

Feride.

Zaman aleyhine işliyor. Sağlığını geri kazanman her geçen vakit daha da zorlaşacak.

Onun için bir an evvel karar vermek zorundasın. Tedaviye başlayalım.

Kimsenin bilmesine lüzum yok. Kamuran'ın bile.

Ben bunu biraz düşüneyim.

Umarım geç kalmayız.

Şimdi. Böööyle yatıyor ya. Muradını diliyon, gözünü kapatıyon. Sonra böööyle gözünü açtığında eğer yönün ters dönmüşse..

.. o muradın hayırlı değil, ümidini kes diyor. Çok değerli bir zat-ı muhteremin türbesi, Sualci Baba diyorlar.

Amaaan, her sorduğuna cevap vermiyorsa ben ne anladım o işten.

E veriyor.

Yani şimdi ben gitsem, Sualci Baba, benim kocam nerede desem, bana şurada diye gösterecek mi?

Başında bir iş mi var desem cevap verecek mi?

Abdestini alıyon, iki rekat namazını kılıyon, o yatırın ayağından akan sudan içiyooon, sualini diyon, sonra oracıkta rüyaya yatıyon.

Öyle ulu orta.

E canım seni kim ne yapsın, herkes dermanının derdinde.

Kalk kalk kalk Gülümser Kalfa, gidiyoz. Benim rüyaya yatmam lazım.

Otur bakayım sen >£#>£ın üstüne. Kırmayayım çenedini.

Maneviyatını geliştir diyordun anne?

Ayy belki hakkında hayırlısı olur. Sonra Nurten'e dönmesin Nurten'e.

Ben şaştım kaldım bu işe canım. Genç kız öyle ulu orta mağbadını devirip uyusun. Olacak şey mi canım

Gülmisar Kalfa uyusun benim yerime? Ben onun başında beklerim.

Olur mu ki?

E olur zaar.

İyi, hazırlanın madem. Sen önce Seyfettin efendiyi sor bakalım. Nerelerdeymiş, naparmış. Sonra bakarsınız işte.

Bu oralarda ulu orta uyumasın yatmasın, bak ona göre.

Kamuran'ın da kulağına gitmesin, çok kızar. Pazara gittiler diyeceğim sizin için.

Tamam tamam.

Hadi inşallah.

(kızlar konuşuyor)

Bizim kızlar da ayıp etmiş ama.

Nadideyle Nebibe'ye hiç güven olmaz zaten.

Yalnız sizin yaptığınız da çok ayıp. Resmen sırtından kamalladınız Çalıkuşu'nu.

Kamuran Feride'ye ihanet etmiş.

Acıyorum Çalıkuşu'na.

Alışkınmış Kamuran Bey'in memnu maceralarına.

Yok yok, Çalıkuşu hayatta bağışlamaz onu, gururlu kız.

Canım benim, duydum, çok üzüldüm.

Kalbin sağolsun.

Allah sabır versin hemşire, çok zor.

Mağaranın kapısına arkaları dönük olarak oturmaya mahkumdurlar. Başlarını dahi arkaya çeviremeyen bu insanlar...

..mağaranın kapısından giren ışığın aydınlattığı karşı duvarda...

[??]çok güzel, gelsene.

Bol veriyorum bak, mezu derin değil

..ve gölgelerin asıl kaynağını görür. İçeri girip hakikati anlatmaya başladığında sırtı ışığa dönük olanları, duvarda gördüklerinin..

..zahiri olduğuna..

Sör Matilde. Nadide Nebibe Felike dersi dinlemiyor.

Kendi aralarında konuşuyolar.

Nadide Nebibe Felike! Mağara alegorisi hangi feylosofa aittir?

Yanıt verebilir miyim masör?

Platon.

Hakikatin mağaranın dışında...

Masör! Muzo dersi dinlemiyor.

İdealar alemi nedir?

Ben biliyorum!

İçlerinden biri dışarı..

Masör! Mari ve Michelle dersi dinlemiyor.

Ceza olarak akşam yemeğine kadar kütüphaneyi temizleyip düzenleyeceksiniz.

O vakte kadar yetiştiremezseniz, hem aç kalacak, hem de akşam yemeğine çıkmadığınız için müzik odasını temizlemekle..

..cezalandırılacaksınız.

Ayriyetten, yarınki dersimize kadar her biriniz ayrı ayrı birer kitap özeti çıkaracaksınız.

Kitapları senin seçmeni rica ediyorum Feride.

Memnuniyele masör.

Menemen yaptım sana.

Eline sağlık annem.

Kim bu hasta?

Kim?

Şu sabaha kadar başını beklediğin.

Lazer hocanın bir ahbabı.

Benim de çok kıymet verdiğim bir zat-ı muhterem.

İyi mi bari?

İyileşecek.

Oğlum öyle söylüyorsa.

Bana itimat et anne.

İyileşecek.

Burada bir parça olacaktı.

Burada bir parça olacaktı. Allah kahretsin. Allah kahretsin. Bir tarafını düzeltiyorsun..

..başka bir tarafı dağılıyor. Nasıl olacak? Nasıl düzelecek?

Tamam. Yemeklerden önce birer kaşık, her gün. Haftaya tekrar gelin bakalım ilaç işe yaramış mı.

Sağolun hekim bey.

Tamam. Haftayı geçirme ona göre, tamam?

Tamam.

Selim Bey, ben dün için çok özür dilerim. Çok fena bir şey yaptığımın farkındayım.

Çok çok üzgünüm.

Eyvallah.

Bu kadar mı?

Ne bekliyordun?

Bana kızmayacak mısınız?

Neden yaptığımı sormayacak mısınız?

Sebepleriyle ilgilenmiyorum. Merakımı cezbetmiyor.

Fakat Selim Bey, ben çok behdbahttım. Sizin Çalıkuşu'yla aranızda bir münasebetinizin olduğunu sandım.

- Hislerime...
- Haysiyet! Necmiye. Biraz haysiyet. Rica ederim.

Kamuran'ın kız kardeşine yakışır şekilde davran.

Bekleyen hastalarım var.

Sefil >£#>£#!'^.

Ekmeğe gel ekmeğe, taze ekmek var, tazeee. taze ekmek var.

Tefecii, tefeci burada buyrun.

Hayırlı işler Levent Efendi.

Hoş geldin Münevver Hanım.

Hanımımın selamı var. Layıkı neyse Levent Bey öder dedi.

Valla evvelki emanetleriniz duruyor, daha alamam.

E vadesi çoktan doldu onların, satıp savıp paraya çevirebilin.

Alıcı çıksa.

Boşuna kıvrandırma beni. Çıkar ağzındaki baklayı.

Hanımınla genci-aşığının arası nasıl?

İyi.

Yetiyor mu o küçük çocuk hanımına? Ateşini söndürebiliyor mu?

Gel gel gel, otur. Seninle anlaşalım. O gerdanlığı alırım, iki misli de para öderim..

..ama sen de benim için bir şey yapacaksın.

Hindistan'dan mal gelecekti.

Şimdi anlaşıldı.

Manifaturacıya sür Cuma Ali Efendi. Babamın çırağını bulmamız lazım.

Adem'i mi?

Adem'i yaa. Kaç gündür dükkanını açmıyor. Oradaysa ala, değilse evini arayıp bulacağız.

Ben evini biliyorum beyim.

Ha sen çok yaşa Cuma Ali Efendi. Niye daha evvel söylemiyorsun, kaç gündür arıyorum çocuğu.

Sormadın beyim.

E hadi Cuma Ali Efendi, hadi.

Dehh dehhh.

Sıfatına nolmuş bunun gı?

Şirke azmış iyice. Kılıksız.

Çarşı pazarım vardı da, bir uğrayayım dedim.

E ayran çırpayım ben sana.

Haaa, iki lokma da bir şey koyuver yanına.

Hemen hemen.

İçim ezildi sıcaktan.

Eee? Ne var ne yok? Nasılsınız?

Şükürler olsun bu günlerimize, iyiyiz. Sen nasılsın? Hanımın nasıl?

İyi, iyi. Sizinkiler nasıl?

Seyfettin Efendi seyahatte sanırsam.

Yooo, burada, işinde gücünde.

Buyur.

Bursa'ya giderdi ya, ondan mütevellit.

Yok, eskisi gibi sık gitmiyor, burada, hanesinin başında.

Kamuran Bey?

O da burada, niye soruyon ki Münevver abla?

Hanımın siparişini unuttum. Gideyim de halledeyim, şimdi kıyameti koparır.

E karnını doyuraydın.

Kız bu gene laf aramaya gelmiş, gara gırnak.

Başka neye geliyor ki zaten? Ya lafa ya mamaya.

Mmmm ye sen de, eyice süzülmüştün.

Bravo Çalıkuşu, sayende sabaha kadar buradayız.

Vallaha duydunuz, akşama kadar burası bitmezse müzik odasını da temizlemek zorunda kalacaksınız.

Eeee, aç kaldığınız da cabası.

E üstüne bir de kitap okuyacağız.

Fena mı olur? Dimağınız açılır.

O güzel kafalarınızı benden başka mevzulara yormayı öğrenirsiniz.

- hapşı.
- iyi yaşa.

Hadi, hızlanın, daha çok işiniz var. E malum, ben de daha gece boyunca sizin okuyacağınız kitapları seçeceğim, öyle değil mi?

Annem evde bana bardağı şuradan şuraya koydurtmuyor be

Bu kadar kıtabı okuyan var mıdır ya?

Neler yaptırıyorsun bize ya of.

Şşşşş, sesizlik. Ben diğer grubu kontrole gidiyorum. Çıtınızı duymayayım.

Beyim, yapmayın, kıymayın canımıza, merhamet edin.

Ölüsünü toprağa gömsen illet zerzevata yürür. Veba öyle bir illet ki onu ancak cehennem alevi paklar.

Yapmayın, nolur yapmayın.

Merhamet edin. Merhamet edin. Yalvarırım merhamet edin. Karım çocuğum hasta değil, hiç olmazsa onların canına kıymayın.

Haşa. Biz kimiz ki can bağışlayacağız! Tövbe. Girmem o günaha ben.

Adem!

Şeytanın illeti korkup da kaçanların başına gelsin.

Yapmayın! Adem! Adem!

Adem!

Adeeem!

Oğlunuzun da sizin de sağlığınız gayet iyi.

Allah sizden razı olsun. Seyfettin'im. Nur'um.

Adı Seyfettin mi?

Adem'in iş başı yaptığı manifaturacının bize çok iyiliği dokunduğundan iki yaşından sonra adını kulağına okuttuk.

-Allah bağışlasın.
-Sağolun.

Eşinizin tedavisi devam ediyor. Evinizden başka kalacak yeriniz var mı?

Kardeşim var.

Cuma Ali Efendi, Hanım'ı gideceği yere kadar götürüver.

-Sağolun, Allah razı olsun.
-Siz de sağolun.

Bundan evdekilerin haberi olmazsa sevinirim.

Beyim nerde? Seyfettin Beyim?

Gözüm gibi bakıyorum beyine. Sen merak buyurma.

Hadi Cuma Ali Efendi, hadi.

Manifaturanın teyiz edilmesi lazım

Tamam, ben yarın alakadar olurum, merak etme. Götürürüm buradan iki kişiyi, sen işine bak.

-Emin misin?
-Vallaha öyle söylediler hanımım. Kamuran Bey Bursa'ya gitmemiş, buradaymış.

Niye bana yalan söyledi o vakit? Benden mi uzaklaşmak istedi?

Çalıkuşu'yla alakalı bir şey öğrenebildin mi?

Besime'nin söyledikleri gerçek olmasın!?

Kamuran Bey'in burada olduğunu duyunca hemen çıkıverdim. Ama yüksek telaşeleri olsa..

.. ağızlarını yaya yaya caka satardı kalfaları.

Duyulurdu değil mi?

Hııı. Davul bile dövdürürlerdi.

Ahh...

Gel bakalım baba.

Artık gıda almaya da başladı ya hocam, kim tutar Seyfettin Amca'yı.

Fakat hakikatte öyle değil Selim. Her an kaybedebiliriz.

Yapmayın hocam.

Malesef. Nasıl ki en acı zemheri tatlı bir bahardan sonra gelir..

.. Seyfettin'in durumu da böyle. Her an her şey olabilir.

Haaaydi bakalım.

Çorba güzelmiş evlat, sen de iç.

Sen bir iç hele de.

Ev ahalisi nasıl?

İyi, herkes iyi. Lakin annem dehşetengiz bir merak içerisinde.

Tufaya düşme, çok fena hafiyelik yapar, lafı alır ağzından. Feleğin şaşar, neye uğradığını anlamazsın.

Muhattab olmamak için ciddi çaba sarfediyorum zaten.

O ne cadıdır o. Burnumda tutuyor ki hem de nasıl.

O da seni çok özlemiş belli ki. Evde herkese kök söktürüyor. Hadi bir an evvel iyileş de, yoksa herkes evden kaçacak baba.

Taktiri ilahi. Lazerle lafladık sen yokken. Hani siz hekimler nasıl diyorsunuz.

Ahvali sıhhiyesinde ehemmiyetini muhafaza ediyor. Biliyorum evlat. Ahvali sıhhiyem ehemmyetini muhafaza ediyor.

Benim de.

Benim de umudum ehemmiyetini muhafaza ediyor. Hadi bakalım baba.

Aç baba ağzını. Eveeet.

33.

Sevmek bir fikirdir.

204.

Bize acı çektiren herkes bizim kendisine atfettiğimiz tanrısal bir varlığın kısmi bir yansıması ve en alt basamağıdır.

Mari? Bir sayı söyle.

Kusura bakma, fal tutacak kadar aylaklık edemeyeceğim, malum.

Michelle?

Muzo?

62

Ahh...

Mari?

Paylaşalım mı? Yarısını sen okursun, yarısını da ben. Hemencecik çıkartırız özetini, ne dersin?

Merci. Paragraf başlarını yazıyorum zaten, birazdan biter.

Özür dileriz.

Kamuran aklımızı çeldi.

Şeytana uyduk.

Bizi nolur bağışla Feride. Nadide, Nebibe, Felike.

Özür dilemenize lüzum yok. Size kıymet verseydim, ya da arkadaşım olsaydınız, muhakkak yaptığınız karşısında çok kırılırdım.

Lakin arkadaşım değilsiniz. Bu sebeple aramızda kırgınlık, küskünlük yok.

Bizden nefret ediyorsun, dimi?

Tembelim ben. Öfkemi nefrete dönüştüremeyecek kadar da rahatına düşkün.

Kin de tutamam. Unuturum. Sıkılırım. Uykum gelir bir kere. İyi geceler. Allah rahatlık versin.

Aaaa, ne yani hemşire, şimdi bu söylediklerine göre, biz sana kıymet verdiğimizi ıspat için..

..uzun süre mi küsmeliyiz?

Ben dayanamam ayol.

Mektepli nasıl peki?

İyi.

Bak bakayım bana.

Limoniyiz bu aralar biraz.

Gene neye gücendirdin kızı?

Sanki hiç onun kabahati olmazmış gibi.

Kabahat sende ki, iyi deyip geçiştirmeye çalıştın.

Anneme hafiye diyene de bakın.

Bana bak, Feride babasının bana, benim de sana emanetim. Gücendirme yavrucağı.

Git gönlünü al kızın.

Şimdi mi?

Hmm...

-Önce iğne.
-Tı.

(cama tıklanıyor)

Feride, gelir misin?

Sıntır, ne işin var burada?

Feride rica ediyorum gelir misin?

Gelmiyorum, git!

Sen gelmezsen ben gelirim oraya!

şşşşş, zor gelirsin.

İyi o vakit günah benden gitti.

Şşşş, şşş! DUR DUR! Git, arkaya git.

He şöyle, yola gel, hadi bakalım.

Ufff.. Hii!

Feride!

Barıştık mı?

Öyle gecenin bir vakti kıyın kıyın yanaşıp gözlerini kırpıştırdığında özür dilemiş olmuyorsun.

Özür dilerim.

Öyle sesini hörül hörül yaptığında da özür dilemiş olmuyorsun.

Feride gerçekten özür dilerim.

Özür dilediğinde geçeceğini mi sanıyorsun?

Öf tamam! Napmam lazım? Beni bağışlaman için napmamı istiyorsun?

Hiçbir şey. Git buradan yeter.

Gidemem.

Hı. Peki. Ben de o zaman bekçiyi çağırırım. Sana yolu gösterir. Bekç...

Şşşt şt şt. Tamam.

Beni iki saniye daha dinle, ondan sonra gideceğim, tamam mı? Seni bu denli inciteceğimi bilseydim..

..yemin ediyorum yapmazdım. Lakin bana darılmaz, gücenmezsin sanıyordum.

Hem, aslında iyi de oldu. Sendeki kıymetimi gördüm. Çünkü benim tanıdığım Feride'yi..

..yalnızca sevdiği insanlar üzebilir.

(nefes nefese)

Özür dilerken bile öldürmeye çalışır gibisin.

Sen hala ağzından mı nefes alıyorsun? Kaç defa söyledim Feride sana?

Sıhhatimi düşünüyormuşsun gibi davranma. Ben kötü kalpli insanları artık hayatımdan çıkardım.

Küsüm sana. Hep de küs kalacağım.

Feride?

Gerçekten benim kötü kalpli biri olduğuma inanıyor musun?

İnanmak değil ki insanı yıkan, inanamamak.

Eğer bana bir şans verirsen sana kalbimi ispat edebilirim. Düzeltebilirim aramızda yaşanan her şeyi.

Temize çekebilirim.

Mümkün mü sanıyorsun? Zamanı geri alabilir misin? Geri döndürebilir misin olup bitenleri? Hı?

Kötü kalpliymişim de, küsmüşmüş de. Küsersen küs be. Koyun!

Hihihihih.

İdrak edemiyorum, bir insan neden?

Nasıl bir izahı olabilir bunun...

Şşşşş...

Hihihihih

şşşşşş.

Hahahahahaha.

Sabahı şerifeniz hayırlı olsun.

Senin de cicim.

Sağol cicim.

Asabiye koğuşunu müsademiz olmadan kapatmışsın.

Hususi bir hastam için lazım geleni yaptım.

Başka hastaların sağlığını hiçe sayarak.

Koğuştaki hasta geçen hafta Toptaşı bimarhanesine nakledilmiştir, hatırlatırım.

Fakat o koğuşu nasıl değerlendireceğimiz hususunda bir karara varmamıştık.

Biz değerlendiriyoruz, fena mı.

Hastanemizde çalışmayan bir hekimle üstelik.

Lazer Hocamızın engin tecrübelerinden faydalanyoruz.

Yasaklanmış bazı çalışmalar içinde değilseniz tabi. Malum.

Aramızda bu hususta vesikalı olanlar var.

Verilmeyecek hesabımız yok çok şükür.

Beyler. Hastanemde gizli saklı hiçbir şeye müsade edemem. Koğuşu derhal boşaltın.

Boşaltamam.

..Efendim.

Feride, Feride! Feride bak yakalanırsan çok fena ceza alırsın, sonra hiç af yok inan.

Şşşş, yakalanmayacağım tamam.

Bak Nefeser bu sebeple atıldı mektepten haberin olsun.

O şapşallıktan atıldı, yakalanmasındı.

Sen şimdi burada gözcülük et, peder gelirse şarkı söyle ben anlarım tamam?

Feride!

Geldiniz mi peder?

Hmhm.

Peder ben bir rüya gördüm.

Eee?

Sesinizde bir gariplik mi var peder?

Peder?

Peder?

Buradayım kızım.

Allah kahretsin. Biz neyi tartışıyoruz? Konulması daha elzem mevzular var. Lazer Hocaydı, asabiye katıydı.

Bunları tasa edeceğinize vakayı düşünün. Hastalık günden güne ilerlemekte. Sebebi deniz aşırıdan yapılan alışveriş.

Peki tespit edilen kaç vaka var demiştin?

10

11

Asabiye koğuşunda da bir veba vakası var demek.

İvediyetle Bağbıaliye istida gönderin, limanlarda, mekteplerde, umuma açık her yerde tetkik başlatmanız lazım.

Lüzumsuz. Burası hastane. Hasta doktorun ayağına gelsin diye var.

Senin gibi biriye vazifemizi, hipokratı, insanlığı ve niçin hekim olduğumuzu tartışmayacağım.

Zira kabalaşabilirim.

Şayet halkın tepkisi yüzünden hastalığa yakalanan [??]

Kendilerini aşikar etmeyip, yok yere ölüyorlar.

Bir hekim heyeti oluşturalım. Mümkünse meslek ahlakı olan hekimlerden oluşan.

Birazcık hümanizmanın kimseye zararı dokunmaz.

Başka hastanelerden de yardım almalıyız.

Gerekirse sokak sokak, kapı kapı dolaşıp, başka vaka varsa tespit edilip müşade altına alınmalı.

Hadi bakalım, beyler, o zaman gazanız mübarek ola.

Sen bizim dükkanla ilgilenecektin.

Anahtarlar Adem'deydi. Onda da yok. Kaybetmiş herhalde.

Evde yedeği var.

Eyvah. Annen.

-Noldu bana?
-Bayıldın hemşire.

Nasıl hissediyorsun?

Özür dilerim masör.

Quoi? Qu'est-ce que tu dit?

İnsan hasta olduğu için hiç pardon der mi? Ha? Hadiii, dinlen biraz.

Kızlar, kız kardeşinizin yanından ayrılmayın. Haydi geçmiş olsun.

Merci.

Akşam yemedin ya doğru dürüst, eh sabah da yemedin, eh bir de korktun ya üstüne. Ondan olmuştur.

A ah. Kim korkuttu benim Çalıkuşu'mu?

Kızlar, ben ölüyorum galiba.

Napcakmış dükkanın anahtarını Kamuran?

Ne bileyim? Yani Kamuran'ın işlerine akıl sır ermiyor zaten.

Niye? Adem yok muymuş manifaturada?

Besime Teyzeciğim, benim hiçbir şeyden haberim yok. Ben emir eriyim, elçiyim, aracıyım..

..bilimum meseleden haberi olmayan kişiyim. Masumum. Ben sadece Seyfettin eniştemin yedek anahtarını istiyorum..

.. o kadar.

Ha yok, bana itimat etmeyip vermek istemiyorsanız, o ayrı.

Yok canım, sen de benim bir çocuğum sayılırsın. Dur bakayım. İçerde çekmecede olacaktı.

Siz bir işler çeviriyorsunuz ama, hadi hayırlısı.

Söyle o Kamuran'a, anneler hisseder.

Aynen söyleyeceğim Besime Teyzeciğim.

Hmm. Sen de ak kaşık değilsin ama.

Vallahi günahımı alıyorsunuz.

Sen şu işi baştan anlat bakayım bana.

Hocam, dalağı çıkartacağız, içeri temizleyip karaciğerin de hasta kısmını alacağız.

Ne dediğine aklın eriyor mu senin? Kan kaybından masada kalır

Transfizyon yapacağız hocam.

Burhanettin hoca transfizyon çalışmalarına başladı, lakin henüz aşama kaydetmedi.

Hem kanı nereden bulacağız?

Benden.

İmkanı yok. Daha evvel duymadığımız, görmediğimiz, sonuçlarını kestiremediğimiz..

..hiçbir şey yapamayız.

Başka çaremiz yok hocam, buyrun gelin. Size bir şey göstereceğim. Buyrun.

-Daha iyisin ya?
-İyiyim iyiyim.

Yaa, hasta muamelesi yapmayın bana rica ederim.

E sen de bayılma madem cicim.

E bir daha da öyle ölüyorum deme.

Latife ettiğimi söyledim ya.

E espri anlayışını gözden geçir rica ederim. Geçen hafta da tuhaf tuhaf konuşuyordun.

Ne hususta?

Annemin hastalığı bana da esaret etmiş olabilir diyordun.

Kamuran yüzünden ölesin gelmiş olmasın senin?

Kamuran mı?

Hıı.

Benim onun yüzünden uykum bile gelmez.

Orası malum.

Hiç de bile. Ben o manada demedim bile.

Hmhm. Tabi tabi.

Tabi tabi tabi tabi tabi.

Tabi.

Uuuuf.

Ferideee.

Bakın hocam, Avustralyalı hekim burada gruplara ayırmış. Tespit edebilmemiz için izah ediyor.

İş şu ki babamla aynı kan grubunda olayım.

Evet. Başka bir hekim de 5ten 0a kadar numaralandırmış. Kamuran..

Bunlar transfizyon için müsbet gelişmeler. Lakin kafi değil.

Hocam, bundan yüz sene evvel amerikalı bir hekim ilk kan naklini gerçekleştirmiş. Demek ki bu mümkün.

Evet, ama hastası mefta olmuş.

-Ne kaybederiz?
-Seni. Babanı.

Hocam. Bunu yapmazsak zaten kaybedeceğiz babamı. Ben hakikatin farkındayım.

En kıymetli talebemi tehlikeye atamam. Müsade etmiyorum.

Müsade istemiyorum zaten.

Şikayet ederim.

Durmayın.

Edin o vakit.

(öksürüyor)

Baba! Baba! Baba!

Baba!

Baba!

Baba!

Aynayı biraz yukarı. Yukarı.

Ah tamam. Tamam.

Hocam, safra kesesine de mi sıçramış?

Gazlı bez.

Selim, Kamuran'ı eve götür.

Napıyorsun, bırak şunu. BIRAK ŞUNU!

Kafi tamam!

Afedersin

Dediğin gibi, çokça şeker koydum içine.

Sağol Besime Teyzeciğim

O ne o? Mor mu o? Çocuğum kavgaya mı karıştın? Hasta filan mı oldun?

Bir şeyim yok anne, hastahanede yoruldum biraz.

Bak Münevver, bugün de gelmedi. Günlerdir hiç sesi soluğu çıkmıyor.

Bursa'ya gidiyorum bahanesiyle beni terketmesine gerek yoktu.

Kamuran Bey hayatta bırakmaz seni. Var bu işin içinde bir bit yeniği.

Çalıkuşu'yla aşk oyunu oynuyor muhakkak. Ben müsade etmiyorum diye geldi gönlümü aldı.

Bursa bahanesiyle o densiz mekteplinin yanına gitti.

SEN NİYE BENİM KIRIŞIK ÜTÜLEYİCİ KREMLERİMİ ALMIYORSUN?

Yokmuş. 2-3 güne gelir dedi Levent Efendi.

Tabi, Çalıkuşu genç benden. Şu gözlerimin haline bak. Bak nasıl yorgun, bak nasıl yaşlı.

Bin tane kız olan kızı cebinden çıkarırsın sen.

Bak, sen bunu al, Kamuran Bey'in evine koy, yastığının içine iliştir.

Ben de sabaha ilk iş hastaneye gider işin aslını astarını soruştururum.

Hayrola sabahın bu saatinde?

Kırışık losyonları bitti.

Şaplı nötronlu su.

Çalıkuşu sana tedavi olmayı kabul etti mi?

Etse nolucak ki? Yalanım ortaya çıkabilir, kız her an hasta olmadığını öğrenebilir.

O zaman sen de ilk evvela hasta et.

Nasıl?

Binbir türlü zehir var burada. Zehirlersin yavaştan. Kızı kendine muhtaç edersin, olur biter.

Dert mi sanki?

(saat işliyor)

Feride'nin sesi: Zamanı geri alabiir misin? Geri döndürebilir misin olup bitenleri?

Şey, ben Kamuran Bey'i arıyordum.

Buralardadır, çağırtalım.

Yok yok, ben burada olup olmadığına bakmaya geldim. Ona göre çocuğu getireceğim de muayeneye.

Burada değil mi, bir yere gitmedi.

Burada, lakin bacım ben sizin yerinizde olsam daha kendi babasını iyileştiremeyen..

..bir hekime evladıma emanet etmem.

Kamuran Bey'in babası mı hasta?

Veba.

Amanın.

Kan örneklerini tetkik için laboratuvara götür.

Babam uyuyor.

Ben bir-iki saate gelirim. Babam sana emanet.

Merak etmeyin Kamuran Bey.

Kamuran Bey'in babası nasıl?

Daha iyice.

Hala ölmemiş olması hayrete şayan doğrusu.

Bak, bu Kamuran'ın babasını kurtarmak için bir çılgınlık yapmasından, başını yakmasından korkuyorum.

İçerde yasaklı işler çevirmiyorsunuz değil mi?

Ben bir şey bilmiyorum Vazfi Bey.

Estetik, değer teorisi adı verilen felsefenin bir dalıdır.

Duygu ve beyninin yargılanması olarak da geçen duygusal, duyusal değerleri inceler. (kapı tıklanıyor)

Sör Matilde. Feride'nin ziyaretçisi var.

Feride parluvara inebilirsin.

Kamuran zannımca.

Barışıcan mı?

Yine mi siz?

Adabı muhaşeret dersleri almanı öneririm.

Nezaket 0. Ama gözler yıldızlı pekiyi.

Aklımda bulunur. Fakat rica edeceğim, bir daha ziyaretime gelmeyin.

Ziyaretine geldiğimi de nereden çıkardın? Seyfettin Amca yolladı beni, seni görmek istiyor.

Eniştem döndü mü?

Nerede? Konakta mı? Manifaturada mı?

Noldu, bir şey öğrenebildin mi?

Kamuran Bey'in boş yere günahını almışız. Babası hastanede yatıyor.

A-a! Nesi varmış?

Veba! Vebaya tutulmuş!

Hii!!

Ay çok üzüldüm. Çabuk şarlamı getir çabuk çabuk, bizim eve geçmiş olsuna gitmemiz lazım.

Efenim ben Feride'yi görmek için gelmiştim.

Talebemizin parluvardan çıktığı yok zaten. Buyrun.

Cevap ver, konağı geçtik, nereye gidiyoruz?

Konağa gitmiyoruz.

Nereye gidiyoruz peki?

Gidince görürsün.

Durdurun, ineceğim ben.

Oturur musun? Lütfen. Rencide oluyorum ama sen böyle yapınca, sanki fenalık peşindeymişim gibi.

Kamuran Bey?

Afedersiniz, Feride için gelmiştim.

Babanız çağırtmış, bizden müsade istedi, gönderdik.

Babam mı çağırttı?

Ne zahmet ettin hemşire?

Ne zahmeti ayol, şöyle bir günde.

Duyar duymaz geldim hemşire, çok üzüldüm çok.

Ne duydun ki?

Canım. Seyfettin Bey hastanede yatıyormuş ya.

Seyfettin hastanede mi yatıyormuş?

Heee, veba diyesiler.

Ağlama iki gözüm, uğraşıyorlar, didiniyorlar kaç gündür.

Lakin dikiş tutar mıyım bilinmez.

İçimin öldüğünü hissediyorum Feride.

Bana bir söz vermeni istiyorum. Daima güçlü olacaksın. Dimdik duracaksın ayakta.

Babanın kızına yakışır gibi.

Oğlumu, Kamuran'ı önce Allah'a, sonra sana emanet ediyorum. Ne olursa olsun..

..yüz çevirmeyin birbirinizden. Küslük etmeyin. Gücendirmeyin birbirinizi.

Siz ikiniz ne derseniz deyin, birbirinizin kaderisiniz.

Bezmi erest gününden beri, hatta.

Feride'yi sen mi aldı mektepten?

Baban istedi.

Benden niye istemedi de senden istedi ki?

Ayrıca Feride'nin ne işi var burada?

Sinirleneceğini düşünüp söylememiş olabilirim sana.

İçerde mi?

Gel buraya gel. Hususi olduğunu söyledi baban. Gel.

Kamuran, Feride ıhlamuru kaç şekerli içiyor?

Niye sordun?

Geçen gün dikkatimden kaçmış. Bahse tutuştuk da. Ihlamuru kaç şekerli içtiğini bilmem lazım.

Siz Ferideyle ıhlamur mu içtiniz? Nerede?

Ah eyvah eyvah. Kamuran. Biz Feride'yle konuşuyoruz. Yani müsaden olursa.

Niyetim ciddi.

Yaşı küçük.

Ayrıca talebe, mektebi var.

Biz beklemeye razıyız. Senin de onayını almak bizim için önemli.

Ha siz konuştunuz anlaştınız yani.

Yani.

Beni gerçekten iyi edebilir misin?

Biraz zaman alır, ama evet.

O zaman hemen bugün başlayalım.

Fikrini değiştirmene ne sebep oldu.

Sahip çıkmaya söz verdiğim emanetlerim var.

Sabahkine nazaran çok daha iyi görünüyorsun Seyfettin Reis.

Sayende evlat. Gel bakalım gel.

Gel şöyle.

Bana sormadan Feride'yi getirtmişsin?

Ne vakit senden müsade alıyoruz evlat?

Estağfurullah, seni bu halde görmesi..

Kıza ne eşeklik ettiysen onu telafi etmeye çalışıyordum. İncitmişsin, gönlünü de almamışsın hala.

Sen bunları tasa etme baba, kendisi fevkalade onarıyor incinen yanlarını.

O nasıl lakırdı evlat?

Bu defa bacaktan yapalım iğneyi. Antiseptiğe ihtiyacı var Kamuran.

Seradan mı hocam?

Uygun olur.

Masanın en ucundaki iki büyük kavanoz.

Çok mahcup etme.

Ne kadar güzel bir yer. Selim Bey'in bu denli yararlı uğraşlar içinde olduğunu bilmiyordum doğrusu.

Hakkında her şeyi biliyorsun da bir o sürpriz oldu sanki.

Son derece centilmen bir bey olduğunu da biliyorum mesela.

O kadar vaktin oldu yani?

Ihlamur içmişsiniz?

Hayrola, kıskandın mı?

Ne münasebet.

Selim benim çok kıymetli bir arkadaşım, kendisine itimadım sonsuz. Akıllı, keyifli, gelecek vadeden

..genç bir hekim. Seninle görüşmek için müsade istedi benden.

Sen ne dedin peki?

Münasip oldğunu düşünüyorum. Seni mutlu edeceğine yürekten inanıyorum.

Lakin evvela sana sormak istedim.

Feride?

Selimle görüşmeyi istiyor musun?

Evet.

O halde mutluluklar size.

Ne yalan söyleyeyim, çok memnun oldum aslında, iki sevdiğim insan.

Hani desem biriniz sağ kolum diğeriniz sol kolum. İki deli.

Çok yakışırsınız birbirinize.

Git hadi, Selim seni bekliyor.

Feride?

Yapma.

Kolsuz kanatsız bırakma beni.

Feride gitme ona.

Gitme.