-
Neyden isterdiniz?
-
Sarımsakla kızartılmış, soslu bir parça danadan,
-
biberiyeyle ve biberle mi?
-
Belki de, zeytinli sosla lezzetli bir somon,
-
mantarlı aromasıyla
-
ve harika bir beyaz şaraptan?
-
Ya da mantara dahil edilmemiş bir parça kabakla
-
karamelli tatlıya kadar, fırınlanmış domateslerden mi?
-
Yemek tutkudur,
-
aşktır
-
hayattır
-
herkes için.
-
Ben aşçıyım,
-
neyden söz ettiğimi biliyorum
-
Bu ben değilim. İşte ben.
-
Ama önemli değil
-
ben de birkaç yıl sonra ünlü bir aşçı olacağım
-
Çünkü, şöhretle
-
en güzel kızlar payına düşer.
-
Ama henüz şöhretim yokken,
-
benim de kendi tarzım var.
-
Şöhret biraz zayıf ama
-
onunla yüzde yüzlük şans.
-
Duyuyor musun, andaval?
-
Nasıl davranıyorsun kıza?!
-
Acıyor mu?
-
Yok ya, yalnızca yarın mülakatım vardı
-
Ama sanırım burnum kırıldı
-
ee sonuçta bu da benim ekipmanım
-
Ne işle meşgulsünüz?
-
Şey, restoranda aşçıyım.
-
Aşçı mı?
-
Ben de restoranda çalışıyorum.
-
Yok artık!
-
Evet, çok ortak yönlerimiz varmış.
-
Sen.. nereye?
-
Oraya. Gitmem gerek
-
Ne diyorsun, kaçıyorsun gibi?
-
Hiçbir şey söylemedim.
-
Ben sadece gidiyorum.
-
İşte böyle
-
Yani bitti mi?
-
Ya ne oldu aramızda sandın?
-
Teşekkürler, eğlenceliydi.
-
Eğlenceliydi ve bu kadar mı?
-
Daha ne?
-
İyi, peki
-
ama bende para yok.
-
Hiç de seninle böyle anlaşmamıştık
-
Her zaman aşçı olacağımı biliyordum.
-
Polis değil, itfaiyeci değil,
-
astronot değil,
-
devlet başkanı bile değil
-
tam anlamıyla da aşçı
-
Nasıl oldu krepler bakayım, oğluşum?
-
Ebeveynler büyüdüğümde fikrimin değişeceğini düşünürlerdi
-
ama büyüdüm
-
ve fikrim değişmedi.
-
Yemekhane kapandı. Çıkışa!
-
Ve bir zaman...
-
Dinle ucube, seni komutan çağırıyor
-
Kader, çabam için beni mükafatlandırdı
-
Radavoy Lavrov, emriniz üzere buradayım
-
İşte, kahramanımız.
-
Performansınız çok hoşuma gidiyor
-
Benim ise,
-
Salyankanız*(yemek) Aferim!
-
Herşey neredeyse iyiydi
-
Tezkereden sonra çalışmak isterseniz,
-
iyi bir aşçı olarak iyi bir restoranda,
-
İçtenlikle rica ediyoruz, memnun olurum. Ciddiyim
-
"Klod Mone" restoranı, en iyi restoran
-
Moskova'da.
-
Büyük ihtimalle, burada Rusya'nın..
-
iyi Şef'i çalışıyor!
-
Şef! Şef! Şef!
-
Sessiz!
-
İş yeri sahibi sizi soruyor.
-
İş yeri sahibi?
-
Ne, kölelik sisteminde mi yaşıyoruz??
-
Onun bir adımı yok, hah?
-
Köylü..
-
Oh yine mi?.
-
Dün, "Spartacus".
-
Ne kadar?
-
100 tane.
-
Vay be! Bu ne hep domuzlardan önce..
-
benim değişimimle mi, oynanıyor?
-
Günaydın, Şef!
-
Orta ateşte ısıt.
-
Tamam, Şef.
-
Asla o tiksinç konyağı kullanma...
-
Artık hazır...
-
Daha küçük kes.
-
Eti döv...
-
Biberiye...
-
Tuzlar, 7 dakika sonra.
-
Etler daha nazik, gerizekalı... Uza!
-
Hazırlığa 3 dakika.
-
İzle.
-
Evet, Şef.
-
Aynura, saat kaç? =)
-
oniki buçuk, Şef
-
Bana temiz kıyafet lazım.
-
Hayde, Şef!
-
b.k gibi. b.k gibi. hımm b.k gibi.
-
Dün zıkkımlandın mı?
-
Belli mi oluyor?
-
Afiyet olsun.
-
Herhangi bir şey arzu eder misiniz?
-
Su.
-
Soda mı, su mu?
-
Bir litre!
-
Peki, getiriyorum.
-
Beni istiyor musunuz?
-
Nee?!
-
Diyorum ki menü istiyor musunuz?
-
Hayır, hayır teşekkürler.
-
Ben Dmitri Vladimiroviç'e ...
-
Bana bir sene önce iş teklifi etti.
-
A, işte orada.
-
Dmitri Vladimiroviç şuan meşgul.
-
Burada onu biraz bekleyebilir misiniz?
-
91 dakika
-
gecikildi.
-
Ne, domuzlar mı?
-
Beni bağlamaz. Bir an önce senin bağlaman lazım
-
Dima, restoran dolu. Müşteriler memnun.
-
Rekabet kızıştırır
-
Tam tersi, beni kovacaksın.
-
Bu akşam seni rekabete davet ediyorum
-
Özen göstermezsen, seni kovarım
-
Daha ne rekabeti olacak?
-
Duvarların arkasındaki restorandan,
-
mide bulandıracak.
-
Onları zehirlemek mi?
-
Kimseyi zehirlemeye gerek yok.
-
Bizim arkadaşımız halledecek.
-
Kendi yeni Şef aşçısını getiriyor.
-
Hindistan'dan diyor, getirecek. Sadece..
-
..konuşuyor züppe.Herkese zırvalıyor
-
Peki neden Tacikistan'dan değilmiş?
-
Şef Tacik'e birlik içinde tadilat yapardı
-
Gidiyorum, tamam mı?
-
Bir yere gitmene gerek yok. Otur.
-
Şimdi, gidiyorum.
-
Demek ki geri döneceğim, ve seninle..
-
dünden her şeyi münakaşa ediyoruz
-
Müşterilerimizi kovacaksın.
-
"Yok, sen kovulmayacaksın. Zaten kovuldun"
-
Aa, Dmitri Vladimiroviç, merhabalar..
-
Bir sene önce karşılaşmıştık, beni..
-
hatırladınız mı?.."Karşılaşmıştık" da ne demek?
-
Hayır, tabii ki de hatırlamıyorum.
-
Herneyse size çok teşekkür ediyorum ki..
-
..bizi mütevazi restoranımızda
-
..ziyarete zaman ayırdığınız için
-
Size afiyet olsun, iyi akşamlar.
-
Teşekkürler
-
Dikkat! "Moskova-Varonej" 3. kısımdan..
-
..kalkıyor.
-
Ee, noldu?
-
Her şey süper.
-
Beni işe aldı. Mutfağa git, dedi.
-
Sorun yok, Maks
-
o, şimdi
-
restoranın sahibi
-
yani mutfaktaki en önemli adam değil.
-
Önemli olan, Şef'in beğenip beğenmemesi.
-
Afedersiniz, Şef siz misiniz?
-
Hayır, niçin Şef'i soruyorsun?
-
Onunla muhatabım.
-
İşte, Şef.
-
Şef, afedersiniz.
-
Bu, sizinle muhatapmış.
-
Peki, tamam.
-
Gidelim, konuşalım biraz.
-
Ee, kendinden bahset bakalım biraz.
-
Bu, benim özgeçmişim.
-
Gerçek aşçının, hiçbir özgeçimişe ihtiyacı
-
..yoktu. Gözlerinden, çalışkanlığından..
-
..bellidir.
-
Ben senin potensiyelinizi hemen gördüm.
-
Takıma hoşgeldin evlat.
-
İç, tüttür.
-
Şef, özür diliyorum.
-
Orada Viktor Petroviç gidiyor
-
Yine aptallıkta..
-
Ben şimdi geliyorum
-
Haydi sen iç, tüttür.
-
Teşekkürler!
-
Bu ne biçim zırvalık?!
-
Sen de kimsin, ananı...!
-
Sakin ol, adamım!
-
Ne yapıyorsun burada?
-
Mülakattan geçiyorum.
-
Ne mülakatı, ne zırvalığı?
-
İş için. Laf aramızda Şef beni şimdi işe aldı.
-
Kim?!
-
Saşa!! Şef'e yeni menüyü sorduğumu..
-
söyledin mi?..Ben dedim... anlaşıldı.
-
Hepsi bu kadar mı?
-
Sen burada ne yapıyorsun?
-
Şef'imizle biraz lafladık işte.
-
Ayılmış. Gitmeli miyim diye düşünüyorum
-
Bizim mutfağımız, elbette sade.
-
O burada çalışmayacak!
-
O kim?
-
Bu, işte.
-
Bir saniye. Ne zamandan beri..
-
..sen burayı kontrol etmeye başladın?!
-
Senya!
-
Burada en önemli kim?
-
Nasıl yani? Siz önemlisiniz.
-
Öyle de olması lazım. Mutfağın bu kısmında ben önemliyim
-
İlginç.. ya diğer bölümde?
-
Aynura! Sizin için en önemli kişi kim?
-
Siz, Şef!
-
Orada da ben önemliyim!
-
Tek başıma karar vermem, gerekti..
-
Mutfağımda kimin olup olmayacağına..
-
Sığır budu, sen müesseseye kabul edileceksin. Yaklaşık 2 güne çalışmaya başlayacaksın.
-
Ve bazılarınız da gönderilebilir
-
Salon komutası ise,..
-
kendi garsonlarımla.. Aa, afedersiniz bir de..
-
..restoranımızın değişmeyen atmosferiyle..
-
..çalışanlarımız sorumluluğumuzu taşıyorlar.
-
Büyük sevincinizi yatıştırdınız. Herkes iş başına sakatlar..
-
Lyova,
-
Personal alıştırman var, akşam yemeği için
-
Hindistan'da bulundun mu?
-
Sen ne işe yararsın?
-
Git, üzerini değiştir!
-
Tebrik ediyorum.
-
Ben hazırım.
-
Ne yapmam lazım?
-
Neden sirk değil?
-
Anlamadım?
-
Neden sirk değil, fabrika değil, ...
-
taksi-durağı değil de..Ne seni mutfağa..
-
..çekti, Lavrov Maksim?
-
Çünkü ben Aşçıyım.
-
Ben kendi işimde profesyonelim.
-
Ne? Kimsin sen?!
-
Profesyonel? Buraya gel.
-
Orada, görüyor musun?
-
Bu Senya. Tabii ki o da aptal,
-
ayakları zorla yürüyor ama bıçakla..
-
..böyle.. farketmezsin bile.
-
Orada, bak, Aynura. 3 senedir,...
-
..bu işte ruhsatsız bizimle çalışıyor.
-
Burada da Lui.
-
Restoranda günlük yapıyor
-
Onun tatlıları sadece 1000 ediyor
-
Sen de böyle yapabilir misin?
-
Ben profesyonelim!
-
Hatta o bile..
-
..bütün zamanı işiyle, çoğunun denemesine..
-
..rağmen hiçkimseyle yatmadı.
-
İşte buradan profesyonelliği anlarım.
-
Ya sen profesyonel,
-
ne yapabilirsin?
-
Yemek yapabiliyorum.
-
Daha neler!
-
Dikkat!! Herkes!!
-
Dikkat! Sessiz!!
-
Sonunda,..
-
..mutfağımızda yemek yapmayı...
-
..bilen..
-
..biri belirdi!
-
Onu, beş senedir bekliyorduk!
-
Şükürler olsun!
-
Geldi,
-
işte, kurtarıcımız!
-
Seçilmiş kişi!
-
Sadece senin gücüne göre bir
-
..iş var.
-
Bu ne...
-
Naneyle marine edilmiş, enginarlı dana.
-
Löva,
-
Bugün, bizim Hindistan'dan misafirlerimiz var.
-
Ee, evet.
-
Sen Hindistanlı'ya dana vereceksin?!
-
Yani... nolmuş?
-
Löva,
-
Ya sana akşam yemeğinde,..
-
Melek Cebrail'i..
-
..enginarla verselerdi, ona ne derdin?!
-
Bu.. dine küfretme.
-
Doğru.
-
Bizim ise Hindistanlılarımız olacak.
-
Ve sen de onlara kutsal ineği akşam yemeği..
-
Nasıl gözükeceğini, anlıyor musun!
-
Bu ne biçim salaklık!!
-
Herşeyi benim yapmam gerekiyor !
-
Haydi, koyunu ya da domuzu getir buraya
-
Şef, bir fikrim var.
-
Benim değişmeyen yemeğim,..
-
..zeytinli sosla ıspanaklı tavuk..
-
ve sedir yağı esanslı fındıklarla.
-
Voronejde, restoranda çalışırken,..
-
...herkes ondan memnun olmuştu.
-
Müthiş bir fikir.
-
Ben de bu teklifini kabul ediyorum.
-
Anlaşıldı. Bugün,..
-
..mutfağıma tesadüfen düşen adam..
-
Ne de olsa, aynı Varonej'deki gibi..
-
..yemeğin hit olmuştu
-
Fedya!
-
Beş kutu daha muz getir!
-
Adam hiçbir şey yapmıyor, görüyorsun
-
Oldu, Şef!
-
Şef, bu ne biçim incitmek!
-
Niçin, muzlardan etiketleri sökmeliyiz?
-
Düzenin dengesi için.
-
Ki Afrika'da neredeyse,..
-
.. senin gibi hıyarlar var,..
-
..bu etiketleri yapıştırıyorlar.
-
Bu arada, bu hıyar inanılmaz yemek yapıyor.
-
İyi.
-
Sana şans veriyorum
-
Devamlı müşterimiz var,
-
..onun için tatlı hazırlar mısın?
-
Senya!
-
Elenora Andreyevna burada mı?
-
Evet, Şef şimdi onu gördüm
-
İşte eğer Elenora Andreyevna'ya yaranabilirsen,
-
Ben senin yemek yapabildiğine inanacağım.
-
Sıkı tutununuz, Elenora Andreyevna
-
Bu tatlı tek bir kadının aklını başından almadı.
-
Şef, Elenora Andreyevna için tatlı hazır.
-
Herkes! Dikkat!
-
Şimdi Elenora Andreyevna, yeni..
-
... elemanımızın yemeğini tadacak.
-
Beni izleyin
-
Elenora Andreyevna!
-
Elenora Andreyevna!
-
Elenora Andreyevna!
-
Gel buraya!
-
Rica ediyorum.
-
Baksanıza be, çiğnemiyor.
-
Aha. Bir lokma et..
-
Şef, bu çok ayıp. Köpek bu!
-
Evet, dahası da var bu fahişe.
-
Cidden, dünya bozuk
-
Yeter kişnemeyin
-
herkes iş başına!
-
Ona bir şey ispatlamak ister misin, tartış onunla.
-
Ne?
-
Onunla tartış!
-
Şef, haydi münakaşa edelim biraz!
-
Ne!?
-
...
-
Eğer köpek olmasaydı da,..
-
..yani normal bir insan,.
-
..yemeğimi severdi.
-
Haydi tartışalım.
-
Sen, benim için yemek hazırlayacaksın.
-
Eğer beğenirsem, sen kazandın,..
-
..kalıyorsun.
-
Eğer ben kazanırsam, buradan çıplak gidiyorsun.
-
Kabul!
-
Kızlar, kımıldayın! Rekabet için paralanma zamanı!
-
Aynur...
-
Evet, Şef.
-
Teşekkürler, Bayım
-
Löva, (ada) tavşanı ve yer mantarı!
-
Fedya, yuvarlak!
-
Senya, otlarla!
-
Her zamanki gibi...
-
kay, Hıyar.
-
Satırla hazırlanacak.
-
Biz, Dmitri Vladimiroviç için görüşmeye geldik
-
Merhaba, lütfen buyrunuz.
-
Merhabalar,
-
.., rica ederim.
-
Merhabalar,
-
..Rica ederim.
-
Samimiyetle, sizi Moskova'nın..
-
..en iyi restoranında ağırlamaktan,
-
..memnunum.
-
ee..
-
..en iyisi.
-
İki hafta sonra açılışımızı yapıyoruz.
-
İşte, tanışın..
-
Benim Şef'im Yelena.
-
Nasıl?
-
Şef'inin Hindistan'dan,...
-
..olduğunu söylemiştin.
-
Yüksek meblağalar..
-
gene de yeterli olmadı.
-
Aa, neden? O var artık.
-
Delhi'de en iyi restoranda..
-
..çalıştı.
-
Ama, farzedelim ki, en iyisinde değil...
-
Çok mütevazidir...
-
O zamana kadar NewYork'da, Venedik'te değil mi?
-
Evet, evet, evet.
-
Senin Şef ise alkolik
-
daha ciğerleri kopmadı mı?
-
Endişelenmeyin,
-
..onun ciğeriyle senin restoranın endişeleniyor.
-
ee, Tanrı'ya şükür..
-
Vika!
-
Evet, Dmitriy Vladimiroviç.
-
Vik, sıcak bir şeyler getiriver,..
-
..misafirlerimiz açlıktan öldüler,..
-
..özlemişlerdir normal yemekleri.
-
Tamam, sadece hiçbir şekilde biber,..
-
...olmamasına dikkat ediniz lütfen.
-
Tabi. Şimdi, önlem alıp Şef'e ileteceğim
-
Viktoriya Sergeyevna, misafirler için...
-
..ana yemeği artık verebileceğimizi söyledi.
-
Götür!
-
Löva,
-
sendeyim,..
-
..yeni menü düşünüyorum.
-
Seninki nefis oluyor
-
Sadece ne yazık ki değer verilmiyor
-
Daha bunu göreceğiz
-
Evet, o tadına bile bakmayacak
-
Tadına bakarsa eğer, her şekilde beğenecek, onu tanıyorum
-
Biraz bekle.
-
O zaman daha ziyade bize tarafsızca...
-
..eğer hiçbir şey görmezsen.
-
Nastya!
-
Daha ne kadar bekleyecek
-
Herşeyi kendim mi yapmam gerekiyor.
-
Ben, götürüyorum.
-
Çalışmaya git!
-
Ne?
-
Bir şey yok.
-
Ah, Viktor Petroviç..
-
Ne yaptılar size..
-
Ben, misafirlerimizin..
-
..beyaz biberden hoşlanmadıklarını bilmiyordum
-
Ama bilmen gerekirdi, Viktor Petroviç!
-
Şef, Şef acele gidiyoruz!
-
Ne oldu?
-
Sonunda, kuzu hazırlamayı mı öğrendin?
-
Misafir, yemeğimizden zehirlenmiş.
-
Dmitri Vladimiroviç, onunla gitti.
-
Ne olmuş?
-
Bunu ben sana soruyorum. Ne yaptın?!
-
Onun bibere alerjisi olduğunu söylediler??
-
Belki ölebilirmiş.
-
Nasıl alerji?
-
Bu benim yemeğim değildi. Bu ne Nastya?
-
Nastya, sana soruyorum!
-
Benim yemeğimdi. Şef, bu benim hatam.
-
Sizin yemeğinizle, kendiminkiyle değiştirdim.
-
Size kendimi ispatlamak istemiştim.
-
Ne oluyor burada?
-
Burası büfe mi?
-
Siz de kimsiniz?
-
Ben, müşterilerin zehirlenmediği..
-
..bir restoranda Şef'im.
-
Biber... Şef, ben biber koymadım.
-
Şef, ben zerre kadar düşünmedim, ki..
-
..bu yemek ona isabet edecek...
-
Sen nasıl buna cürret edersin!
-
Salonda senin yemeğin!!
-
Bu benim mutfağım! Benim!!!
-
Sen taklitçi tutumunla, adamın..
-
.. hayatını ve sağlığını tehlikeye attın..
-
Evet, seni bu yüzden,..
-
...kovmak, hapse atmak lazım!!
-
Defol buradan!
-
Alo!..
-
Evet, Dim
-
nolmuş, bıyıklı
-
40 yılda bir, sana iyi haberlerim var.
-
Benim arkadaşı muayene ettiler
-
Ana damarındaki şişkinlik teşhir edildi
-
Eğer yemeğinden alerji ortaya çıkmasaydı..
-
.., yarın ninesine kendi selam iletiyor olacaktı
-
olabiliyor işte,bıyıklının hayatını kurtardın.
-
Ve masadan birşey kaldırma.
-
Taburcu olacağını,.
-
..uğrayıp seni yiyeyeceğini söyledi.
-
Haydi
-
Aa, o Hıyar hala orada mı? -Şef, ben herşeyi anladım.
-
Beni daha fazla aşağılamanıza gerek yok.
-
Sen benim,beynimi ütüledin tüm gün.
-
Seni birkaç ay daha aşağılayabilirim.
-
Beni burada tutuyor musunuz?
-
Ama, neden?
-
Neden bunu yaptığımı düşünmeye başlarsam
-
, kesinlikle kovuyorum seni.
-
Şef, onu tutuyor musunuz burada?
-
Aynura ile tartıştım, 1 hafta sonra,
-
..kendi gidecek dedi.
-
Bu arada, Hıyar,..
-
..senle de tartışma geçmişti.
-
Her insan 2. bir şansı hakeder.
-
Bu şansı kim hakettiyse,
-
..uzun ve titiz bir çalışmayladır.
-
Bazıları kendine 2. şansı veriyor
-
Her kim 2. şansını almak istiyorsa,
-
..hatta kendine itiraf etmekten korkuyor.
-
Genel olarak, hayat..
-
..sürprizlerle doludur.
-
Çeviri : RG