-
Protocol Labs Desteğiyle
-
Merakını takip et,
İnsanlığın geleceğine öncülük yap.
-
Tüm evrende,
-
Tüm evrende,
bilinen tek bir hayat ağacı var.
-
Yalnız başına mı duruyor?
-
Yalnız başına mı duruyor?
Yoksa, muazzam kozmik vahşi doğanın bir parçası mı?
-
Evrendeki her tür yaşam formunu barındıran bir müze hayal edin.
-
Böyle bir müzede ne tür garip şeyler bulunabilir?
-
Doğa kanunları altında neler mümkün olabilir?
-
ÖTEDEKİ YAŞAM
-
BÖLÜM II
-
BÖLÜM II
Uzaylı Yaşam Müzesi
-
Uzaylı yaşamı bulma umudunda önce ne aradığımızı bilmeliyiz.
-
Ama nereden başlamalıyız?
-
Sonsuz gibi görünen olasılıkları nasıl daraltabiliriz?
-
Emin olduğumuz bir şey var.
-
Doğa kendi kurallarına göre oynayacaktır.
-
Uzaylı yaşamı ne kadar garip olursa olsun,
-
bizimle aynı fiziksel ve kimyasal yasalarla sınırlı olacak.
-
Bunun üzerine, her yabancı ortam orada ne tür yaşam
formlarının evrimleşebileceğini daha da sınırlandıracak.
-
Bu doğal sınırlamalara rağmen, olasılıkları hayal bile etmek şaşırtıcı.
-
Trilyonlarca gezegenin her biri,
kendi karmaşık evrimlerini geçiren benzersiz bir kimyasal kazan.
-
Düşüncelerimize rehberlik etmesi için,
bu uzaylı yaşam müzesi iki sergiye ayrılacak.
-
SERGİ I
Bildiğimiz Yaşam
Bizimkine benzer biyokimyaya sahip canlılar.
-
SERGİ II
Bilmediğimiz Yaşam
Yaşam kavramımıza meydan okuyan canlılar.
-
Bilinmeyene çok derine girmeden önce kendimize sormalıyız.
-
Ya uzaylı yaşamı düşündüğümüzden daha çok bize benziyorsa?
-
SERGİ I
-
SERGİ I
Bildiğimiz Yaşam
-
SERGİ I
Bildiğimiz Yaşam
Karbon ve Su Temelli
-
Bizi bu müzedeki diğer örneklerle birleştiren tek özellik karbondur.
-
KARBON
Evrendeki En Bol 4. Element
Periyot: 2 / Atom Ağırlığı: 12.011
-
Karbon her yerde bulunur, evrendeki en yaygın elementlerden biridir
ve büyük kararlı moleküller oluşturmada çok iyidir.
-
Karbon, diğer elementlerle dört yönlü bağ oluşturmada
-
ve uzun kararlı zincirler halinde
kendisine bağlanma gibi nadir bir yeteneğe sahiptir.
-
Bu karmaşık moleküllerin oluşumuna imkan sağlar.
-
Bu çok yönlülük,
karbonu yaşamın moleküler mekanizmasının merkezi haline getirir.
-
Ve aynı karbon bileşikleri Dünya'dan çok uzakta,
meteorların içerisinde...
-
kozmik toz bulutlarının içerisinde yüzüyor.
-
Yaşamın yapı taşları evrende kar gibi sürükleniyor.
-
Ve eğer uzaylı yaşamı biyokimya için diğer karbon bileşiklerini seçtiyse,
-
yapabilecekleri birçok seçim olacak.
-
Bilim adamları yakın zamanda
DNA'ya bir milyondan fazla olası alternatif belirlediler,
-
hepsi de karbon bazlı.
-
Başka karbon bazlı yaşam formları keşfedersek,
çok büyük benzerliklerimiz olacaktır.
-
Kozmik kardeşimiz olacaklardır.
-
Ancak bize benzeyecekler midir?
-
Eğer dünya benzeri bir gezegenden selamlarlarsa,
-
biyokimyamızdan çok daha fazla ortak noktamız olabilir.
-
Yaşam diğer gezegenlerde evrimleşseydi nasıl olurdu?
-
Bugün Dünya'daki gibi mi olurdu?
-
Yoksa tamamen farklı mı olurdu?
-
Diğer gezegenlerdeki koşullar buradakine benzerse,
-
Dünyadakine çok benzer yaşam formları göreceğimizi savunanlar var.
-
Çok tanıdık görünen hayvan ve bitki benzeri organizmalar.
-
Dünya'da, görme, ekolokasyon ve uçuş gibi bazı özellikler
farklı türlerde bağımsız olarak birçok kez evrimleşmiştir.
-
Bu evrim süreci, canlıların benzer çevresel baskılarla karşı karşıya olduğu
Dünya gibi yabancı gezegenlere kadar uzanabilir.
-
Garantisi yok, ancak yaşamın belirli evrensellikleri olabilir.
-
Evrenin her yerinde tekrar eden benzer evrimler.
-
Her özellik, yerel ortamına uygun bir şekilde olacaktır.
-
Loş ışıklı gezegenlerde gece memelileri
ekstra ışık toplamak için büyük gözlere sahip olurdu.
-
Bazı bilim adamları,
insansıların diğer gezegenlerde de oluşacağını söyleyecek kadar ileri gitmişlerdir.
-
Bizi meydana oluşturan uzun karmaşık olaylar zinciri göz önüne alındığında,
insan benzeri başka organizmaların varlığı pek olası görünmüyor.
-
Ama bunu göz ardı edemeyiz.
-
Her 100 trilyon Dünya benzeri gezegenden sadece biri
insan benzeri bir form oluştursa, bize benzer binlerce canlı olabilir.
-
Ancak gerçekte,
besin zincirinin altında olan canlılar bulma olasılığımız daha yüksektir.
-
Yakınsak evrim bitki yaşamında yaygındır
ve C4 fotosentezi bağımsız olarak 40'tan fazla kez ortaya çıkmıştır.
-
Uzaylı bitkileri bizimkine mi benzerdi
yoksa tamamen farklı mı olurdu?
-
Dünya'da bitkiler yeşil görünürler,
çünkü Güneş'in ışık tayfındaki diğer dalga boylarını emerler.
-
Ancak birçok renkte yıldız vardır
-
ve uzaylı bitkiler
güneşlerinin eşsiz tayfına uyum sağlamak için farklı pigmentler geliştirir.
-
Daha sıcak yıldızlardan beslenen bitkiler,
enerji açısından zengin mavi ışığı emerek daha kırmızı görünebilirler.
-
Soluk Kırmızı Cücelerin etrafında, bitki örtüsü
görünür ışığın tüm dalga boylarını emecek şekilde gelişebilir ve siyah görünebilir.
-
Klorofilin erken öncüsü olan retinal mor adı verilen bir pigment nedeniyle,
bir zamanlar Dünyadaki bitkiler mor görünmüş olabilir.
-
Retinal Mor - Klorofil D
Fotosentetik Pigment - Fotosentetik Pigment
-
Bazıları bu pigmentin moleküler basitliğinin
onu daha evrensel bir pigment haline getirebileceğini düşünüyor.
-
Eğer öyleyse, mor yaşamın en sevdiği renk olabilir.
-
Ancak uzaylı bitki örtüsünün rengi bir meraktan daha fazlasıdır,
-
kimyasal yapısı ışık yılı uzaktan bile görünebilir.
-
Dünyadaki bitkiler gezegenimizden yansıyan ışıkta belirgin bir iz bırakır.
-
Başka bir dünyadan benzer bir sinyal bulmak,
yabancı bitki örtüsüne giden yolu gösterebilir.
-
Belki de bu,
farklı bir dünyadan gelen uzaylı yaşamının renklerine ilk bakışımız olacak.
-
Ancak yaşam üzerindeki en büyük etkiyi ev sahibi yıldız değil,
ana gezegen yapacak.
-
Bir gezegenin gün uzunluğunu değiştirdiğinizde ne olur?
-
Bir gezegenin eğimini değiştirdiğinizde ne olur?
-
Yörüngenin şeklini değiştirdiğinizde ne olur?
-
Bir gezegenin yerçekimini değiştirdiğinizde ne olur?
-
Uzun, eliptik yörüngeleri olan gezegenler şiddetli mevsimler yaşayacaklardır.
-
Binlerce yıl ölü gibi görünen ve birdenbire canlanan dünyalar olabilir.
-
Şimdiye kadar keşfedilen kayalık gezegenlerin çoğu devasa Süper Dünyalar olmuştur.
-
GJ 357 D
Süper Dünya
Uzaklık : 31 Işık Yılı
Kütle : 7x Dünya
Sıcaklık : -53°C
-
GJ 357 D
Süper Dünya
Uzaklık : 31 Işık Yılı
Kütle : 7x Dünya
Sıcaklık : -53°C
Bu dünyalarda yaşam nasıl gelişebilir?
-
Denizlerde, yerçekimi pek önemli olmayabilir.
-
Yerçekimi yüksek bir gezegen her yerde yüksek yerçekimine sahip demek değildir.
-
Yaşamın başladığı yer olan denizlerde neredeyse hiç yerçekimi yoktur,
-
çünkü bir canlının yoğunluğu bulunduğu ortamla aynıdır.
-
Canlılar karaya çıktıklarında yerçekimini hissederler.
-
Yüksek yerçekimi kuvveti, gelişmiş yaşam formları karaya çıktığında
büyük kemikler ve kas kütlesi gerektirecektir.
-
Ayrıca daha dayanıklı bir dolaşım sistemine ihtiyaç duyacaklardır.
-
Ve yüksek yerçekimi nedeniyle bitkiler,
kökleriyle daha zor besin taşıdıklarından daha yavaş büyüyecektir.
-
Düşük yerçekimli gezegenler, atmosferlerini uzaya daha kolay kaybedecek
-
ve kozmik ışınlardan korunmak için manyetik bir alandan yoksun olacaktır.
-
Ancak küçük dünyalar, gizli vahalara ev sahipliği yapabilir
-
yaşam için koruma sağlayan devasa mağara sistemleri.
-
Daha sabit sıcaklıklar ve kozmik ışınlardan korunma ile,
yaşam ölümcül yüzeylere sahip gezegenlerde yeraltında gelişebilir.
-
Yaşanabilir en küçük gezegenlerin
Dünya'nın kütlesinin %2.5'i olduğu tahmin edilmektedir.
-
Eğer yaşam bu dünyalarda evrimleşirse,
görülmeye değer bir manzara ortaya çıkabilir.
-
Bitkiler, düşük yerçekiminde çok fazla büyüyebilir
ve besinleri yükseklere kolayca taşıyabilir.
-
Büyük iskeletlere ve kas kütlesine ihtiyaç duymadan,
canlılar akıl almaz şekil ve boyutlara ulaşabilir.
-
Hevesli hayal gücümüze rağmen,
devasa canlılar muhtemelen çok nadir olacaktır.
-
Dünya'da, evrimin karmaşık bitki
ve hayvan yaşamı üretmesi üç milyar yıl sürdü.
-
Basit organizmalar daha dayanıklı, daha uyumlu ve daha yaygındır.
-
Uzaylı yaşam müzesindeki en büyük koleksiyon
muhtemelen Mikroplar Salonu olacaktır.
-
Yine de uzaylı bir mikrop bulmak bile çok büyük bir keşif olacaktır.
-
Küçük yaşam formları büyük bir ayak izi bırakabilir.
-
Dünyadaki stromatolitler gibi, mikrop katmanları zamanla büyük kaya tepecikleri haline gelebilir ve ardında ürkütücü yapılar bırakabilir.
-
Ve yeterince büyük miktarlarda bazı uzaylı bakteriler,
belirgin bir biyo-imza bırakabilir,
-
oksijen ve metan gibi doğal olarak bir arada bulunmayan gazları soluyarak.
-
Yaşam olmadan oksijen bulunması mümkündür.
Yaşam olmadan metan bulunması mümkündür.
Peki ya onları atmosferde bir arada bulmak?
-
Yüzeyde bu gazları üreten biyoloji yoksa neredeyse imkansızdır.
-
Bunun gezegenin renk yelpazesinde bir etkisi olacaktır.
-
Yeni nesil uzay teleskopları böyle bir sinyali,
-
Dünya'dan çok uzak olmayan bir gezegende bulabilirler.
-
Yaşanabilir bölgede Dünya benzeri bir dış gezegene sahip en yakın Güneş benzeri yıldız
-
muhtemelen sadece 20 ışık yılı uzaklıktadır ve çıplak gözle görülebilir.
-
Ancak Dünya benzeri küçük gezegenler daha kolay bir hedef olabilir.
-
Kahverengi Cüceler, yıldız olamayacak kadar küçük ve gezegen olamayacak kadar büyüktür.
-
Çoğu Kahverengi Cüce bildiğimiz hayatı desteklemek için çok sıcaktır.
-
Ama bazıları yeterince soğuk...
-
WISE 0855-0714
Kahverengi Cüce
Uzaklık : 7 Işık Yılı
Kütle : 3.10x Jüpiter
Sıcaklık : -50 / -13ºC
-
Yaşamın tüm temel unsurları atmosferlerinde tespit edilmiştir.
-
Ve bu bulutların içerisinde,
bazı katmanlar yaşanabilirlik için ideal sıcaklıklar ve basınçlar sağlayabilir.
-
Gökyüzünde, rüzgârların dalgalanmasıyla havada tutunan fotosentetik planktonlar olabilir.
-
Bu rüzgarlar yeterli kuvvetle daha büyük, daha karmaşık yaşamı bile destekleyebilir.
-
Yırtıcılar.
-
Sadece galaksimizde 25 milyardan fazla Kahverengi Cüce var
ve boyutları onları çalışma için daha kolay hedef haline getiriyor.
-
Yaşam müzesinden keşfettiğimiz ilk örnek, bir gezegenden bile olmayabilir.
-
Bu çok önemli bir soruyu gündeme getiriyor,
-
ya yanlış yerlere bakıp duruyorsak?
-
Ya doğanın başka planları varsa?
-
SERGİ II
-
SERGİ II
Bilmediğimiz Yaşam
-
SERGİ II
Bilmediğimiz Yaşam
Egzotik Biyokimya
-
Evrenin çoğu sıvı su ve bildiğimiz yaşamı destekleyen biyokimya için
çok soğuk ya da çok sıcak.
-
Eğer ön yargılarımız bizi yanıltıyorsa, bakış açımızı genişletmeliyiz.
-
Yaşanabilir bölgenin dışına, bize düşmanca ve ölümcül görünen yerlere bakmalıyız.
-
Egzotik ortamlar, egzotik biyokimyalar yaratacaktır.
-
Karbonun çok yönlülüğüyle hiçbir element karşılaştırılamaz, ancak ona yaklaşabilir.
-
SİLİKON
Evrendeki En Bol 8. Element
Periyot: 3 / Atom Ağırlığı: 28.086 / Erime Noktası: 1687 Kelvin
Kaynama Noktası: 3538 Kelvin / Yoğunluk: 2.3290 G/CM3
-
İlk bakışta silikon karbona benzeyebilir.
-
Aynı dört yollu bağları oluşturur ve ayrıca evrende bol miktarda bulunur.
-
Ancak daha yakından bakıldığında
bu iki elementin sahte ikizler olduğu ortaya çıkıyor.
-
Silikon bağları daha zayıftır
ve büyük karmaşık moleküller oluşturmaya daha az eğilimlidir.
-
Buna rağmen, daha geniş bir sıcaklık aralığına dayanabilirler
ve ilginç olasılıklar yaratabilirler.
-
Karbon yerine silikon atomuna dayalı yaşam,
aşırı soğuğa daha dayanıklı olacaktır.
-
Yepyeni bir garip form yelpazesi sunar.
-
Ancak silikonun bir sorunu var, Oksijen varlığında katı kayaya dönüşür.
-
Taşa dönüşmekten kaçınmak için silikon varlıklar oksijensiz ortamlarla sınırlandırılabilir.
-
Satürn'ün donmuş uydusu Titan gibi.
-
TİTAN
Satürn Uydusu
Uzaklık : 1,2 Milyon KM
Kütle : 0.023X Dünya
Sıcaklık : -129ºC
-
Geniş sıvı metan ve etan gölleri,
silikon bazlı yaşam veya diğer radikal biyokimyalar için ideal bir ortam olabilir.
-
Bol güneş ışığı olmadan,
Titan gibi dünyalardaki varlıklar muhtemelen kemosentetik olacaktır.
-
Enerjilerini kayaları parçalayarak elde ederler.
-
Bu tür yaşam formları,
milyonlarca yılda ölçülen son derece yavaş metabolizmalara ve yaşam döngülerine sahip olabilir.
-
Ve donmuş dünyalar egzotik yaşam için tek olası liman değildir.
-
CoRoT-7B
Süper Dünya
Uzaklık : 520 Işık Yılı
Kütle : 8x Dünya
Sıcaklık : 1026-1526ºC
-
Yüksek sıcaklıklarda, sert silikon oksijen bağları daha esnek ve reaktif hale gelir.
-
Daha dinamik kimyasal tepkimelere elverişli olur.
-
Bu gerçekten tuhaf bir fikir ortaya çıkarıyor;
-
erimiş kaya içerisinde yaşayan silikon bazlı yaşam formları.
-
Teoride bu formlar bir gölge biyosferin parçası olarak,
Dünya'nın derinliklerinde magma odaları içinde bile var olabilir.
-
Öyleyse, uzaylılar burnumuzun dibinde bile olabilir.
-
Başka gölge biyosferler de önerilmiştir;
yanımızda yaşayan, burada olduğunu bile bilmediğimiz yaşam biçimleri.
-
Mevcut teknoloji ile tespit edilemeyecek kadar küçük RNA tabanlı yaşam dahil.
-
Toz bulutları ve boş uzay,
yaşayan bir şey bulmayı bekleyeceğiniz son yer gibi görünebilir.
-
Ancak kozmik toz,
bir tür iyonize gaz olan plazma ile temas ettiğinde tuhaf bir şey ortaya çıkar.
-
ASTROFİZİKSEL PLAZMA
Yıldızlararası İyonize Gaz
-
Simülasyonlarda, toz parçacıklarının
kendiliğinden DNA'ya benzer sarmal yapılara dönüştüğü görülmüştür.
-
Plazma kristalleri, canlılara benzer davranışlar sergilemeye bile başlar;
-
çoğalır, daha kararlı formlara dönüşür ve bilgi aktarırlar.
-
Bu kristaller canlı olarak kabul edilebilir mi?
-
Bazı araştırmacılara göre,
inorganik yaşam formu olarak nitelendirmek için tüm kriterleri karşılıyorlar.
-
Şimdiye kadar, onları sadece bilgisayar simülasyonlarında inceledik.
-
Ancak bazıları onları Uranüs'ün halkalarındaki buz parçacıkları arasında bulabileceğimizi düşünüyor.
-
Plazma, Evrendeki en yaygın madde halidir.
-
Evrimleşen plazma kristalleri gerçekten varsa
ve yaşam olarak kabul edilebilirlerse, evrendeki en yaygın yaşam formları olabilirler.
-
Belki de yaşam ölü yıldızların kalbinde gizleniyor olabilir.
-
Büyük yıldızlar patladığında, bazıları nötron yıldızı adı verilen aşırı yoğun bir forma dönüşür.
-
Atomların çekirdeğinin bütün kütlesi içine çöker.
-
PSR B1509-58
Nötron Yıldızı
Uzaklık : 17,000 Işık Yılı
Dönüş Oranı : Saniyede 7 Defa
-
Yüzeydeki koşullar akıllara durgunluk verecek seviyede;
-
yerçekimi Dünyadakinden yüz milyar kat daha güçlü.
-
Ancak demir çekirdeklerinde garip bir şey yatıyor,
-
sıcak, yoğun nötronlar ve atom altı parçacıklar denizi.
-
Elektron kabuklarından sıyrılan bu çekirdekler, elektromanyetik kuvvete değil,
çekirdeklerini birbirine bağlayan güçlü nükleer kuvvete dayanan tamamen farklı kimya yasalarına uymakta.
-
Teoride, bu parçacıklar daha büyük makro çekirdekler oluşturmak için bağlanabilir
ve bunlar daha sonra daha da büyük süper çekirdeklere dönüşebilir.
-
Eğer öyleyse, bu şaşırtıcı ortam, yaşamın temel koşullarını taklit edebilir.
-
Karmaşık bir parçacık okyanusunda yüzen ağır Nötron veya Proton molekülleri.
-
Bazı bilim adamları imkansızı önerdiler;
-
tuhaf parçacık denizinde sürüklenen, akıl almaz derecede hızlı zaman ölçeklerinde yaşayan,
gelişen ve ölmekte olan egzotik yaşam formları.
-
Bu koşullar altındaki bir yaşam formunu keşfetmemiz imkansız olabilir.
-
Belki de daha ilginç yaşam formları bulabiliriz.
-
Yaşam, doğal olarak gelişmek zorunda olan bir şey değildir.
-
Tasarlanmış olabilir.
-
Ve evrim sürecine zeka dahil edildiğinde, Pandora'nın kutusu açılır.
-
Sentetik ve makineye dayalı yaşam,
diğer tüm canlılardan daha üstün ve başarılı olabilir.
-
Uzay boşluğu da dahil olmak üzere neredeyse her yerde gelişebilir
ve biyolojik canlılar için ulaşılamayan geniş ufuklar açabilir.
-
Doğal seçilimin düşük hızıyla karşılaştırıldığında,
teknolojik evrim katlanarak daha hızlı büyümeye, uyarlanabilirliğe ve esnekliğe izin verir.
-
Bazı tahminlere göre, kendini kopyalayan otonom makineler
tüm galaksiyi bir milyon yıl gibi kısa bir sürede kolonize edebilir.
-
Aşırı yüksek zekaya sahip yaşamın kendisini nasıl organize edeceğini tahmin edemeyiz,
-
ancak teoride evrim iş başında olabilir.
-
Silikon'un elektriksel özellikleri onu makine zekası için evrensel bir temel
-
ve biyolojik eksikliklerden kurtuluş haline getirebilir.
-
Tüm potansiyel avantajlarıyla, makinesel yaşam evrensel bir son nokta bile olabilir;
evrimsel sürecin doruk noktası.
-
Belki evren yaşlandıkça, doğal olarak meydana gelen biyolojik yaşam
ilginç bir başlangıç noktası olarak görülecek ve makine zekası hakim olacaktır.
-
Belki de bu geçişe biz öncülük edecek ve insanlığın gelişimi, yayılan,
galaksiler arası bir yaşam zincirinin yalnızca ilk halkası olacağız.
-
Tüm bunların sonunda, hala uzaylı yaşamı müzesinde bildiğimiz tek varlıklar bizleriz.
-
Kendimizi gerçekten tanımak için şunu bilmemiz gerek; Evrende yalnız mıyız?
-
Loren Eiseley'nin şöyle bir sözü vardır;
-
İnsan dışında başka bir gözün yansımasıyla karşılaşana dek kendimizle tanışmış sayılmayız.
-
Bir gün o göz belki de zeki bir uzaylı olabilir.
-
Dar evrim görüşümüzden ne kadar çabuk kaçarsak,
-
nihai kökenlerimizi ve varış noktalarımızı gerçekten o kadar çabuk keşfedebiliriz.
-
Nelerle karşılaşabileceğimizi gördük.
-
Ve onu nasıl bulabileceğimizi biliyoruz.
-
Yapacak tek bir şey kaldı.
-
Aramaya başlamak.
-
Çeviri
Yavuz Bulut "Nervy"
-
MELODYSHEEP TARAFINDAN HAZIRLANDI
-
Ötedeki Yaşam'ın sonraki bölümünde
Uzaylı yaşamla iletişime geçmek
Galaksiler arası medeniyetler
Evrenin sonunda hayatta kalmak