< Return to Video

Afrika tasarımlarının kalbindeki fraktallar

  • 0:01 - 0:04
    Hikayeme Almanya'da, 1887'de
    Georg Cantor adında
  • 0:04 - 0:06
    bir matematikçi ile başlamak istiyorum.
  • 0:06 - 0:11
    Cantor bir çizgi almaya karar verdi ve
    bu çizginin ortasını sildi
  • 0:11 - 0:16
    ve elindeki bu iki çizgiyi aynı işlemden
    geçirdi, ve aynı işlemi tekrarladı.
  • 0:16 - 0:18
    İlk başta tek çizgi le başladı, sonra iki
  • 0:18 - 0:21
    ardından 4, sonra 16 ve böyle devam etti.
  • 0:21 - 0:24
    Eğer bunu sonsuz kere yaparsa,
    ki matematiksel olarak mümkün,
  • 0:24 - 0:26
    her birinin sonsuz noktaları olan
  • 0:26 - 0:29
    sonsuz sayıda çizgi elde eder.
  • 0:29 - 0:33
    Böylece eleman sayısı sonsuzdan büyük
    bir kümesi elde ettiğini fark etti.
  • 0:33 - 0:36
    Bu onu delirtti. Gerçekten.
    Bir sanatoryuma giriş yaptı.
  • 0:36 - 0:38
    Ve sanatoryumdan çıktıktan sonra,
  • 0:38 - 0:44
    kendini bu dünyaya sonsuz küme
    teoremini bulmaya geldiğine inandırdı,
  • 0:44 - 0:47
    çünkü sonsuzluğun en büyük kümesi
    Tanrının kendisi olmalıydı.
  • 0:47 - 0:48
    Çok dindar bir adamdı.
  • 0:48 - 0:50
    Misyonu olan bir matematikçiydi.
  • 0:50 - 0:52
    Başka matematikçiler de benzerlerini yaptı.
  • 0:52 - 0:54
    İsveçli bir matematikçi, von Koch,
  • 0:54 - 0:58
    çizgileri çıkarmak yerine
    çizgileri eklemeye karar verdi.
  • 0:58 - 1:00
    Sonuç olarak bu güzel eğriye ulaştı.
  • 1:00 - 1:03
    Bu çekirdek şekil ile başlamak için
    özel bir neden yok,
  • 1:03 - 1:07
    istediğimiz bir çekirdek
    şekil ile başlayabiliriz.
  • 1:07 - 1:11
    Bunu yeniden ayarlayacağım, şuraya bir
    yere sabitleyeceğim --tam burası, tamam-
  • 1:11 - 1:18
    tekrarlamalarla çekirdek şekil açılarak
    çok farklı görünümde bir yapıya ulaşacak.
  • 1:18 - 1:19
    Yani bunların hepsinin
  • 1:19 - 1:21
    kendine-benzer özelliği var:
  • 1:21 - 1:22
    parça bütün gibi görünüyor.
  • 1:22 - 1:24
    Birçok farklı ölçekte aynı model var.
  • 1:25 - 1:27
    Matematikçiler bunun garip
    olduğunu düşündü.
  • 1:27 - 1:32
    Çünkü cetveli küçülttükçe
    daha büyük uzunluklar ölçüyorsunuz.
  • 1:32 - 1:34
    Tekrarlamalar sonsuz sayıda yapıldığından
  • 1:34 - 1:40
    cetvel sonsuza doğru küçülürken
    uzunluk da sonsuzluğa gider.
  • 1:40 - 1:41
    Bu hiç mantıklı gelmedi,
  • 1:41 - 1:44
    böylece bu eğriler matematik kitaplarının
    arkasına atıldı.
  • 1:44 - 1:48
    Dediler ki bunlar hastalıklı eğriler
    ve bunları tartışmak zorunda değiliz.
  • 1:48 - 1:49
    (Gülüşmeler)
  • 1:49 - 1:51
    Bu, 100 yıl böyle devam etti.
  • 1:52 - 1:57
    Ve sonra 1977'de Fransız matematikçi
    Benoit Mandelbrot,
  • 1:57 - 2:02
    fraktal ismini verdiği bu şekilleri
    eğer bilgisayar grafiklerinde kullanırsa
  • 2:02 - 2:04
    doğanın şekillerine ulaşacağını fark etti.
  • 2:04 - 2:08
    İnsan akciğeri, akasya ağaçları,
    eğrelti otları..
  • 2:08 - 2:10
    Bu güzel doğal şekillerini elde edilir.
  • 2:10 - 2:14
    Eğer başparmağınız ile işaret parmağınızın
    buluştukları yere bakarsanız--
  • 2:14 - 2:16
    hadi bunu şimdi yapın--
  • 2:16 - 2:19
    --elinizi rahat bırakın, bir kırışıklık
    göreceksiniz ve sonra
  • 2:19 - 2:22
    kırışık içinde kırışıklık
    kırışıklık içinde kırışık. Değil mi?
  • 2:22 - 2:24
    Tüm vücudunuz fraktallar ile kaplıdır.
  • 2:24 - 2:27
    Matematikçiler patolojik yararsız şekiller
    olduğunu mu söylüyordu?
  • 2:27 - 2:29
    Fraktal akciğerleri ile
    bu kelimeler nefes buldu.
  • 2:29 - 2:33
    Bu çok ironik. Şimdi size
    küçük bir doğal tekrarlama göstereceğim.
  • 2:33 - 2:38
    Yine bu çizgileri aldık ve tekrarlayarak
    tüm şekil ile yer değiştirdik.
  • 2:38 - 2:43
    Bu ikinci tekrarlama, bu üç,
    dört ve devam ediyor.
  • 2:43 - 2:45
    Yani tabiat, kendine-benzer yapıya sahip.
  • 2:45 - 2:47
    Doğa kendini organize eden sistem kullanır.
  • 2:47 - 2:50
    1980'lerde farkettim ki bir Afrika köyünün
  • 2:50 - 2:54
    havadan çekilmiş fotoğaflarına bakarsanız
    fraktallar görürsünüz.
  • 2:54 - 2:58
    "Bu çok güzel! Acaba neden?"
    diye düşündüm. Tabi ki,
  • 2:58 - 3:00
    Afrika'ya gidip
    halka sebebini sormalıydım.
  • 3:00 - 3:06
    1 yıl boyunca sadece Afrika'yı gezmek
    ve onlara neden fraktal inşa ettiklerini
  • 3:06 - 3:08
    sormak için
    Fulbright bursu aldım,
  • 3:08 - 3:10
    eğer alabilirseniz bu harika bir iş.
  • 3:10 - 3:11
    (Gülüşmeler)
  • 3:11 - 3:18
    Ve sonunda bu kente gittim,
    sadece nasıl açıldığını görmek için
  • 3:18 - 3:21
    o şehire küçük bir
    fraktal model yapmıştım--
  • 3:21 - 3:24
    fakat oraya ulaştığımda,
    şefin sarayına gittim
  • 3:24 - 3:27
    ve Fransızcam da pek iyi değildi;
    şöyle bir şeyler dedim:
  • 3:27 - 3:30
    "Ben bir matematikçiyim ve
    ben senin çatında durmak istiyorum."
  • 3:30 - 3:33
    Fakat o bu konuda gayet rahattı
    ve beni oradan aldı,
  • 3:33 - 3:34
    fraktallardan konuştuk.
  • 3:34 - 3:37
    Dedi ki "Evet, evet! Dörtgen içinde
    dörtgen konusunu biliyoruz
  • 3:37 - 3:39
    hepimiz bunu biliyoruz."
  • 3:39 - 3:43
    Böylece kraliyet ambleminin bir
    dörtgenin içindeki dörtgenin
  • 3:43 - 3:47
    içindeki dörtgen olduğu ortaya çıktı,
    saray içindeki yol ise gerçekten spiral.
  • 3:47 - 3:51
    Yola devam ettikçe
    daha çok nazik olmalısınız.
  • 3:51 - 3:54
    Çünkü toplumun düzeyini geometrik
    ölçekleme ile haritalıyorlar.
  • 3:54 - 3:59
    Bu bilinçli bir desen, karınca yuvaları
    gibi bilinçsiz bir fraktal değil.
  • 3:59 - 4:01
    Burası Güney Zambiya'da bir köy.
  • 4:01 - 4:05
    Ba-ila bu köyü 400 metre
    çapında inşa etmiş.
  • 4:05 - 4:07
    Burada büyük bir halka var.
  • 4:07 - 4:13
    Bu halka, arkaya doğru gittikçe büyüyen
    aile muhafazasını simgeliyor,
  • 4:14 - 4:18
    ve arkaya doğru şefin halkası.
  • 4:18 - 4:21
    Bu halkada da şefin yakın ailesi var.
    Bunun için küçük bir
  • 4:21 - 4:22
    fraktal model var.
  • 4:22 - 4:25
    Burada kutsal sunağı ile bir ev,
  • 4:25 - 4:28
    burada ise evlerin evi, aile muhafazası
  • 4:28 - 4:31
    kutsal sunağın olması gerektiği
    yerde insanlarla birlikte,
  • 4:31 - 4:33
    ve burada köyün tamamı --
  • 4:33 - 4:38
    halkaların halkasının halkasında
    şefin geniş ailesi, yakın ailesi burada,
  • 4:38 - 4:41
    buradaysa bu büyüklükte
    küçücük bir köy var.
  • 4:41 - 4:45
    Şimdi merak edebilirsiniz, bu kadar küçük
    bir köye insanlar nasıl sığabilir?
  • 4:45 - 4:48
    Çünkü buradakiler ruhlardır. Atalarıdır.
  • 4:48 - 4:53
    Ve tabi ki köyün içinde ruhlara
    ait minyatür bir köy var, değil mi?
  • 4:53 - 4:56
    Georg Cantor'un dediği gibi,
    tekrarlama sonsuza dek devam eder.
  • 4:56 - 5:00
    Burası Mandara Dağları, Nijerya sınırına
    yakın Kamerun, Mokoulek'te.
  • 5:00 - 5:03
    Fransız bir mimarın çizdiği
    bu diyagramı gördüm.
  • 5:03 - 5:05
    "Vay be! Ne güzel bir fraktal!"
    diye düşündüm
  • 5:05 - 5:11
    Böylece çekirdek bir şekil
    oluşturmayı denedim.
  • 5:11 - 5:13
    Şöyle bir yapıyla sonuçlandı:
  • 5:13 - 5:17
    Bir bakalım, birinci tekrarlama,
    ikinci, üçüncü, dördüncü.
  • 5:17 - 5:19
    Simülasyonu yaptıktan sonra,
    fark ettim ki
  • 5:19 - 5:22
    tüm köyün etrafında spiraller var,
    aynı bunun gibi.
  • 5:22 - 5:28
    Burada tekrarlanan çizgi ise -- fraktala
    dönüşen kendini-yenileyen çizgi.
  • 5:28 - 5:33
    Bu çizginin, köydeki tek kare şekilli
    yapının üstünde olduğunu fark ettim.
  • 5:33 - 5:35
    Bu yüzden köye gittiğimde,
  • 5:35 - 5:37
    "Beni kare binaya götürür müsünüz?" dedim,
  • 5:37 - 5:39
    "zannedersem orada bir şeyler oluyor."
  • 5:39 - 5:42
    Onlar da dedi ki:
    "Evet, seni oraya götürebiliriz. Ama
  • 5:42 - 5:45
    içeri giremezsin. Çünkü orası
    tarlaların bereket döngülerini
  • 5:45 - 5:48
    sağlamak için her yıl kurbanlar
    verdiğimiz kutsal sunak."
  • 5:48 - 5:50
    Bereket döngüsünün,
    bunu inşa eden
  • 5:50 - 5:54
    geometrik algoritmadaki tekrarlamalı
    döngü ile aynı olduğunu fark ettim.
  • 5:54 - 5:58
    Bu tekrarlamalar bazı köylerde
    çok küçük ölçeklere kadar devam ediyor.
  • 5:58 - 6:00
    Burada Mali'deki Nankani köyü var.
  • 6:00 - 6:03
    Gördüğünüz gibi, aile muhafazası--
  • 6:03 - 6:07
    içeri bakılınca ocağın içinde yinelemeli
    dizilmiş tencereler var.
  • 6:07 - 6:11
    Burada ise Issa'nın bize
    gösterdiği su kabakları --
  • 6:11 - 6:13
    ve bunlar da yinelemeli olarak yığılmış.
  • 6:13 - 6:15
    En küçük sukabağı
    kadın ruhunu saklar.
  • 6:15 - 6:17
    Öldüğünde, zalanga denilen yığının kırılıp
  • 6:17 - 6:22
    ruhunun sonsuzluğa
    gittiği merasimleri var.
  • 6:22 - 6:25
    Bir kere daha, sonsuzluk önemli.
  • 6:26 - 6:30
    Şimdi bu noktada kendinize
    üç soru sorabilirsiniz:
  • 6:30 - 6:34
    Bu ölçekli modeller tüm yerli mimaride
    evrensel değil midir?
  • 6:34 - 6:36
    Aslında bu benim orijinal hipotezimdi.
  • 6:36 - 6:38
    İlk defa Afrika fraktallarını gördüğümde
  • 6:38 - 6:42
    Vay be! Devleti olmayan yani bir çeşit
    hiyerarşi olmayan yerli toplumların
  • 6:42 - 6:45
    aşağıdan-yukarı mimariye sahip
    olması gerekli." diye düşündüm.
  • 6:45 - 6:47
    Fakat bunun doğru olmadığı ortaya çıktı.
  • 6:47 - 6:51
    Amerikan Yerlileri ile Güney Pasifik
    mimarisinin hava fotograflarını topladım;
  • 6:51 - 6:53
    sadece Afrikalılarınkiler fraktaldı.
  • 6:53 - 6:56
    Düşünürseniz, tüm bu
    toplumların kullandığı
  • 6:56 - 6:59
    farklı geometrik tasarım konuları var.
  • 6:59 - 7:05
    Amerikan yerlileri, dairesel ve dört kat
    simetrinin kombinasyonunu kullanmışlardır.
  • 7:05 - 7:07
    Bunu çömlek ve sepetlerden görebilirsiniz.
  • 7:07 - 7:10
    Bu, Anasazi kalıntılarının havadan
    fotoğraflarından biri;
  • 7:10 - 7:15
    büyük ölçekte dairesel fakat
    küçük ölçekte dörtgensel, değil mi?
  • 7:15 - 7:16
    İki farklı ölçekte, aynı desen değil.
  • 7:19 - 7:20
    İkinci soru olarak:
  • 7:20 - 7:21
    "Peki, Dr. Eglash,
  • 7:21 - 7:24
    Afrika kültürünün çeşitliliğini
    göz ardı etmiyor musunuz?"
  • 7:24 - 7:26
    Ve buna cevabım üç kere hayır.
  • 7:26 - 7:30
    Öncelikle, Mudimbe'nin muhteşem kitabı
    "Afrika'nın Keşfi" 'ne katılıyorum.
  • 7:30 - 7:33
    Afrika, önce sömürgeciliğin ve sonra
  • 7:33 - 7:35
    muhalif hareketlerin yapay bir icadıdır.
  • 7:35 - 7:37
    Hayır, çünkü ortak bir
    tasarımın yaygın
  • 7:37 - 7:40
    olarak kullanılması, kültür birliği
    oluşturmak zorunda değil
  • 7:40 - 7:43
    ve bu kesinlikle DNA'da değil.
  • 7:43 - 7:45
    Nihayetinde fraktallar,
    kendine benzerdir
  • 7:45 - 7:49
    birbirlerine benzer fakat birbirlerinin
    aynısı olmak durumunda değildir--
  • 7:49 - 7:51
    fraktalların farklı
    kullanımını görürsünüz.
  • 7:51 - 7:53
    Afrika'da ise bu, ortak bir teknolojidir.
  • 7:54 - 7:57
    Son olarak, bu sadece bir sezgi değil mi?
  • 7:57 - 7:59
    Bu, aslında matematiksel bir bilgi değil.
  • 7:59 - 8:00
    Afrikalılar gerçekten
  • 8:00 - 8:02
    fraktal kullanıyor olamazlar, değil mi?
  • 8:02 - 8:04
    1970'lere kadar icat bile edilmemişti.
  • 8:05 - 8:10
    Bana kalırsa bazı Afrika fraktallarının
    sadece saf bir sezgi olduğu doğru.
  • 8:10 - 8:13
    Dakar sokaklarında
    dolaşırken insanlara soruyorum:
  • 8:13 - 8:16
    "Algoritma nedir?
    Bunu yapmanın kuralı nedir?"
  • 8:16 - 8:17
    bana şöyle diyorlar:
  • 8:17 - 8:20
    "Öyle yapıyoruz çünkü güzel görünüyor,
    seni aptal." (Gülüşmeler)
  • 8:20 - 8:23
    Fakat bazen, olay böyle olmuyor.
  • 8:23 - 8:28
    Bazı durumlarda çok karmaşık
    algoritmalar söz konusu olabiliyor.
  • 8:28 - 8:31
    Manghetu Heykeli'nde tekrarlanan
    geometriyi görürsünüz.
  • 8:31 - 8:36
    Etiyopya haçlarında bu harika
    açılmış şekli görürsünüz.
  • 8:36 - 8:40
    Angola'da Ckokwe yaşayanları
    kumlara çizgiler çizerler,
  • 8:40 - 8:43
    Alman matematikçi Euler buna grafik dedi
  • 8:43 - 8:45
    şimdiyse Eulerin yolu diyoruz --
  • 8:45 - 8:47
    mili yüzeyden asla kaldıramazsınız
  • 8:47 - 8:50
    ve aynı çizgiden iki kere geçemezsiniz.
  • 8:50 - 8:51
    Ama bunu yineleyerek
  • 8:51 - 8:53
    yaş-derece sistemine göre yaparlar,
  • 8:53 - 8:56
    yani küçük önce öğrenirken,
    sonra büyükler bunu öğrenir.
  • 8:56 - 8:59
    Daha sonraki yaş grubu bunu öğrenir.
  • 8:59 - 9:02
    Algoritmadaki her bir tekrarlamayla
  • 9:02 - 9:04
    tekrarlamadaki miti öğrenirsiniz.
  • 9:04 - 9:06
    Bilginin bir üst seviyesini öğrenirsiniz.
  • 9:07 - 9:09
    Son olarak, tüm Afrika'da
    bir masa
  • 9:09 - 9:10
    oyunu görürsünüz. Okuduğum yer
  • 9:10 - 9:12
    Gana'da
    buna 'Owari' denir,
  • 9:12 - 9:17
    Doğu kıyısında 'Mancala', Kenya'da 'Bao'
    ve başka yerde 'Sogo'.
  • 9:17 - 9:22
    Kendini organize eden desenlerin bu oyunda
    kendiliğinden ortaya çıktığını görürsünüz.
  • 9:22 - 9:25
    Gana'daki insanlar kendinden
    organize olan desenleri bilirler.
  • 9:25 - 9:27
    Bunu stratejik olarak kullanırlar.
  • 9:27 - 9:29
    Bu gayet bilinçsel bir bilgidir.
  • 9:29 - 9:31
    İşte burada harika bir fraktal var.
  • 9:31 - 9:35
    Sahel'de nereye giderseniz gidin
    bu ön camı görürsünüz.
  • 9:35 - 9:39
    Ve tabi ki çitler tüm dünyada Kartezyen,
    hepsi kesinlikle doğrusal.
  • 9:39 - 9:43
    Fakat Afrika'da, doğrusal olmayan
    ölçeklerde çitler var.
  • 9:43 - 9:45
    Ben de bunları yapan bir kavmi takip ettim
  • 9:45 - 9:49
    Bu, Bamoka'nın hemen dışında Mali'de bir
    adam, ona sordum: "Neden siz fraktal çit
  • 9:49 - 9:51
    yapıyorsunuz? Çünkü
    başka kimse yapmıyor."
  • 9:51 - 9:53
    Bana verdiği cevap çok ilginçti:
  • 9:53 - 9:58
    "Eğer ormanda yaşasaydım sadece
    samanların uzun sıralarını kullanırdım.
  • 9:58 - 10:00
    Çünkü çok hızlı büyüyorlar ve çok ucuzlar.
  • 10:00 - 10:03
    Çok uzun zaman almıyorlar
    ve çok fazlasına gerek yok.
  • 10:03 - 10:05
    Fakat rüzgar ve toz kolayca geçiyor." dedi
  • 10:05 - 10:09
    En üstteki sımsıkı sıra gerçekten
    rüzgar ve tozu tutabiliyor.
  • 10:09 - 10:14
    Ama çok zaman alıyor çünkü çok miktarda
    samana ihtiyaç var ve bunlar çok sert.
  • 10:14 - 10:16
    Şimdi," dedi, "yerden yukarılara çıktıkça
  • 10:16 - 10:21
    rüzgarın güçlü estiğini
    deneyimlerimizden biliyoruz."
  • 10:21 - 10:24
    Değil mi? Bu sanki
    değer-kar analizi gibi.
  • 10:24 - 10:26
    Daha sonra samanların boylarını ölçtüm.
  • 10:26 - 10:28
    log-log çizime koyup
    ölçekleme kuvvetini buldum.
  • 10:28 - 10:31
    Rüzgar ile yükselti arasındaki bu değer,
  • 10:31 - 10:33
    rüzgar mühendisliği el kitabındaki ile
  • 10:33 - 10:34
    neredeyse aynıydı.
  • 10:34 - 10:39
    Bu adamlar, pratik kullanımda
    teknolojiyi ölçeklemede başarılılar.
  • 10:39 - 10:44
    Fraktallarda algoritmik yaklaşım
    açısından bulduğum en karışık örnek
  • 10:44 - 10:46
    geometride değil, bir sembolik koddaydı.
  • 10:46 - 10:49
    ve bu Bamana kum kehanetidiydi.
  • 10:49 - 10:52
    Tüm Afrika'da bulunan
    aynı kehanet sistemi.
  • 10:52 - 10:57
    Bu hem Doğu hem de Batı kıyısında bulunur,
  • 10:57 - 10:59
    ve bazen bu semboller çok iyi korunur,
  • 10:59 - 11:05
    her bir sembol 4 kısımdan oluşur
    --4-kısımlı ikililer dünyası--
  • 11:05 - 11:10
    Eğer kuma rastgele çizgiler çizersiniz
    ve ardından sayarsınız
  • 11:10 - 11:12
    bu bir tek sayı ise bir çizgi,
  • 11:12 - 11:14
    eğer çift sayı ise iki çizgi koyarsınız.
  • 11:14 - 11:17
    Bunu çok hızlı yaptılar. Bununla
  • 11:17 - 11:19
    nereye vardıklarını anlayamamıştım --
  • 11:19 - 11:21
    bu rastgeleliği sadece dört kez yaptılar--
  • 11:21 - 11:22
    diğer 12 sembolü nereden
  • 11:22 - 11:24
    aldıklarını anlamadım.
  • 11:24 - 11:25
    Bana anlatmadılar, zaten.
  • 11:25 - 11:27
    "Hayır, sana bunu anlatamayız." dediler.
  • 11:27 - 11:29
    "Bak, ödeme yaparım,
    öğretmenim olursun, ve
  • 11:29 - 11:31
    her gün gelip sana para veririm." dedim.
  • 11:31 - 11:34
    "Bu parasal değil, bu
    dinsel bir öğe." dediler.
  • 11:34 - 11:35
    Çaresizce dedim ki:
  • 11:35 - 11:38
    "Size 1877'de George Cantor'u
    açıklayayım."
  • 11:38 - 11:42
    Ve neden Afrika'da olduğumu
    anlatmaya başladım, Cantor'un
  • 11:42 - 11:44
    kümesini görünce
    çok heyecanlandılar.
  • 11:44 - 11:48
    Ve içlerinden biri "Buraya gel. Sana bu
    konuda yardım edebilirim sanırım." dedi.
  • 11:48 - 11:53
    Beni kabul töreni için
    bir Bamana rahibine götürdü.
  • 11:53 - 11:55
    Tabii ki sadece
    matematikle ilgileniyordum,
  • 11:55 - 11:57
    tüm zaman boyunca
    kafasını salladı.
  • 11:57 - 11:58
    "Bunu böyle öğrenmedim."
  • 11:58 - 11:59
    Yatağımın yanında
  • 11:59 - 12:02
    kuma gömülü bir kola cevizi
    ile uyumak zorundaydım
  • 12:02 - 12:05
    ve 7 cüzzamlı için
    7 madeni para gibi şeyler...
  • 12:05 - 12:09
    Nihayet, meselenin
    aslını ortaya çıkardı.
  • 12:10 - 12:11
    Bunun belirleyici
  • 12:11 - 12:14
    kaos kullanan sözde raslantısal
    sayı üreticisi olduğu ortaya çıktı.
  • 12:14 - 12:20
    4-kısımlı sembolünüz olduğunda
    tek taraflılar ile birlikte koyarsınız.
  • 12:20 - 12:22
    Çift artı tek, tektir.
  • 12:22 - 12:24
    Tek artı çift, size tek verir.
  • 12:24 - 12:27
    Çift artı çift, çifttir.
    Tek artı tek, çifttir.
  • 12:27 - 12:31
    Modulo 2'ye ek olarak
    bilgisayardaki eşlik testi gibi.
  • 12:31 - 12:35
    Bu sembolleri alırsınız,
    sonra yeniden koyarsınız
  • 12:35 - 12:37
    buna kendi-oluşan çeşitleme sembol denir.
  • 12:37 - 12:41
    Bunu yaparken tamamen
    belirleyici kaos kullanıyorlar.
  • 12:41 - 12:43
    Şimdi, bu ikili bir kod olduğundan
  • 12:43 - 12:45
    esasen bunu donanıma
    da ekleyebilirsiniz --
  • 12:45 - 12:50
    Afrika'daki mühendislik okulları için
    ne harika bir öğretim tekniği.
  • 12:50 - 12:53
    En ilginç bulduğum noktaysa
    bunun tarihsel oluşu.
  • 12:53 - 12:59
    12. yüzyılda Hugo Santalla bunu
    tasavvuftan İspanya'ya getirmiştir.
  • 12:59 - 13:05
    Ve toprak falı olarak
    kimya topluluğuna girmiş oldu:
  • 13:05 - 13:07
    toprak yolu ile kehanet.
  • 13:07 - 13:12
    Bu, 1390'da Kral II. Richard
    tarafından çizilen bir şekil.
  • 13:12 - 13:15
    Leibniz, Alman matematikçi,
  • 13:15 - 13:19
    "De Combinatoria" adlı tezinde
    bu toprak falından bahseder.
  • 13:19 - 13:23
    Der ki:
    "Bir çizgi ya da iki çizgi kullanmak
  • 13:23 - 13:27
    yerine gelin 1 ve 0 kullanalım ve
    ikinin kuvveti olarak sayalım."
  • 13:27 - 13:29
    Değil mi? Birler ve Sıfırlar,
    ikili kod.
  • 13:29 - 13:30
    George Boole,
  • 13:30 - 13:32
    Leibniz'in binary koduyla
    Boolean cebiri
  • 13:32 - 13:33
    ve John von Neumann, Boolean cebiriyle
  • 13:33 - 13:35
    dijital hesaplamayı yaratmış.
  • 13:35 - 13:38
    Yani tüm bu PDA ve laptoplar
  • 13:38 - 13:41
    dünyadaki tüm dijital devreler --
    Afrika'da başladı.
  • 13:41 - 13:46
    Ve biliyorum ki Brian Eno bilgisayarda
    yeterince Afrika olmadığını söyler
  • 13:46 - 13:51
    ama biliyor musunuz bence Brian
    Eno'da yeterince Afrika tarihi yok.
  • 13:51 - 13:54
    (Gülüşmeler) (Alkış)
  • 13:54 - 13:58
    Bu konuda bulduğumuz birkaç uygulamadan
    bahsederek konuyu bitirmeme izin verin.
  • 13:58 - 14:00
    Website'mizi ziyaret edebilirsiniz,
  • 14:00 - 14:02
    uygulamalar ücretsiz; tarayıcıda çalışır.
  • 14:02 - 14:04
    Dünyadaki herhangi biri kullanabilir.
  • 14:04 - 14:09
    Bu tasarım araçlarının programlanabilir
    versiyonunu yapmak için
  • 14:09 - 14:16
    Ulusal Bilim Vakfı'nın Katılımı Genişletme
    programı tarafından hibelendirildik
  • 14:16 - 14:18
    ve umarım 3 yıl içinde,
    Web'e giren herkes
  • 14:18 - 14:21
    kendi simülasyonunu ve
    eserini oluşturabilecek.
  • 14:21 - 14:23
    ABD'de yaşayan Afro-Amerika ile
  • 14:23 - 14:26
    Amerikan Yerlileri ve Latin
    öğrencilere odaklandık.
  • 14:26 - 14:29
    Matematik derslerinde bu yazılımı
  • 14:29 - 14:32
    kullanan çocuklarla kullanmayan
    kontrol grubunu kıyasladığımızda
  • 14:32 - 14:35
    istatiksel olarak ilerleme
    olduğunu bulduk.
  • 14:35 - 14:41
    Çocuklara, matematikle ilgili mirasları
    olduğunu gösteren başarılı bir öğretimdi,
  • 14:41 - 14:45
    bu sadece şarkı söylemek ya da
    dans etmek değildi.
  • 14:45 - 14:48
    Gana'da pilot bir uygulama başlattık.
  • 14:48 - 14:50
    Halkın bizimle çalışma isteğini
  • 14:50 - 14:53
    görebilmek için küçük bir hibemiz var,
  • 14:53 - 14:56
    gelecekteki fırsatlar
    hakkında çok heyecanlıyız.
  • 14:56 - 14:58
    Ayrıca tasarım üzerine de çalıştık.
  • 14:58 - 15:03
    Adını buraya yazmadım--Kenya'daki ortağım
    Kerry şu harika fikirle geldi
  • 15:03 - 15:08
    fraktal yapıya sahip köylerde posta
    adresleri için fraktal yapı kullanmak,
  • 15:08 - 15:12
    çünkü eğer fraktal köyler için
    posta sistemini karesel yapı ile
  • 15:12 - 15:14
    oluşturursanız, bu pek uymaz.
  • 15:14 - 15:16
    Columba Üniversitesi'nden
    Bernard Tschumi,
  • 15:16 - 15:19
    Bir Afrika sanat müzesi için bunu
    tasarımda kullanmayı bitirdi.
  • 15:19 - 15:27
    Ohio Eyalet Üniversitesi'nden David Hughes
    bazı fraktal yapıları da kullandığı
  • 15:27 - 15:29
    Afro-merkezli mimari el kitabı yazdı.
  • 15:29 - 15:34
    Son olarak şuna dikkat çekmek istiyorum
    kendi kendine organize olabilme fikri
  • 15:34 - 15:36
    daha önce duyduğumuz
    gibi beyindedir.
  • 15:36 - 15:41
    Google'ın arama motorundadır.
  • 15:41 - 15:43
    Aslında Google'ın bu kadar başarılı olma
  • 15:43 - 15:47
    sebebi web'in kendini organize edebilme
    özelliğini ilk kullanan olmasıdır.
  • 15:47 - 15:49
    Bu, ekolojik sürdürülebilirliğin içinde.
  • 15:49 - 15:51
    Girişimciliğin geliştirilebilir gücünde,
  • 15:51 - 15:53
    demokrasinin ahlaki gücünde.
  • 15:54 - 15:56
    Aynı zamanda kötü şeylerde.
  • 15:56 - 15:59
    Kendi kendine organize olabilme AIDS'in
    çok hızlı yayılmasında.
  • 15:59 - 16:03
    Eğer kapitalizmin yıkıcı etkileri
    olmadığını düşünüyorsanız,
  • 16:03 - 16:05
    gözlerinizi yeterince açmamışsınız.
  • 16:05 - 16:09
    Daha önce konuştuğumuz gibi,
    kendiliğinden organize olabilmeleri için
  • 16:09 - 16:10
    geleneksel Afrika yöntemleri
  • 16:10 - 16:12
    üzerine düşünmeliyiz.
  • 16:12 - 16:13
    Bunlar,
  • 16:13 - 16:14
    dayanıklı algoritmalardır.
  • 16:14 - 16:17
    Bunlar, hassas ve eşitlikçi olan
    kendi kendine örgütlenebilme
  • 16:17 - 16:19
    yollarıdır. -- girişimciliktir --
  • 16:19 - 16:23
    Bu işleri yapabilmek için daha
    iyi bir yol bulmak istiyorsak, sağlam ve
  • 16:23 - 16:28
    kendini organize eden algoritmaları bulmak
    için Afrika'dan uzağa bakmaya gerek yok.
  • 16:28 - 16:29
    Teşekkürler.
Title:
Afrika tasarımlarının kalbindeki fraktallar
Speaker:
Ron Eglash
Description:

"Ben bir matematikçiyim ve senin çatında durmak istiyorum." İşte Ron Englash, kıta boyunca köylerde fark ettiği fraktal modelleri araştırırken karşılaştığı bir çok Afrikalı aileyi bu şekilde selamladı.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
16:34

Turkish subtitles

Revisions Compare revisions