< Return to Video

100 gün reddedilerek ne öğrendim

  • 0:01 - 0:02
    Altı yaşımdayken
  • 0:02 - 0:04
    hediyelerimi aldım.
  • 0:05 - 0:08
    İlkokul öğretmenimin harika bir fikri vardı.
  • 0:08 - 0:11
    Bizim hediye alma olayını
    tecrübe etmemizi
  • 0:11 - 0:15
    ama ayrıca birbirimize iltifat etme
    erdemini öğrenmemizi de istedi.
  • 0:16 - 0:19
    Bu yüzden hepimizi sınıfın önüne getirdi
  • 0:19 - 0:21
    ve hepimize hediyeler aldı
    ve onları köşeye koydu.
  • 0:21 - 0:22
    Ve şöyle söyledi:
  • 0:22 - 0:25
    "Neden şimdi burada durup
    birbirimize iltifat etmiyoruz?
  • 0:25 - 0:27
    İsminiz çağırıldığında,
  • 0:27 - 0:29
    gidip hediyenizi alın ve oturun."
  • 0:31 - 0:32
    Ne kadar harika bir fikir, değil mi?
  • 0:33 - 0:34
    Ne olabilirdi ki?
  • 0:34 - 0:36
    (Gülüşmeler)
  • 0:36 - 0:38
    Öncelikle orada 40 kişiydik
  • 0:38 - 0:41
    ve ne zaman birinin ismini duysam
  • 0:41 - 0:43
    deli gibi alkışlıyordum.
  • 0:43 - 0:46
    Sonra 20 kişi kaldı,
  • 0:46 - 0:48
    10 kişi kaldı
  • 0:48 - 0:49
    ve beş kişi...
  • 0:50 - 0:51
    ve üç kişi.
  • 0:51 - 0:52
    Ben de onlardan biriydim.
  • 0:53 - 0:54
    Ve alkışlar sustu.
  • 0:56 - 0:58
    O anda, ağlıyordum.
  • 0:59 - 1:01
    Öğretmenin tepesi atmıştı:
  • 1:01 - 1:04
    "Bu insanlar hakkında güzel bir şey
    söyleyecek kimse yok mu?" diyordu.
  • 1:04 - 1:06
    (Gülüşmeler)
  • 1:06 - 1:09
    "Hiçkimse mi? Pekâlâ,
    neden hediyeni alıp oturmuyorsun?
  • 1:09 - 1:10
    Gelecek sene uslu ol ki--
  • 1:10 - 1:12
    birisi hakkınızda
    güzel bir şey söyleyebilir."
  • 1:12 - 1:14
    (Gülüşmeler)
  • 1:15 - 1:16
    Bunu size anlatırken,
  • 1:16 - 1:19
    muhtemelen bunu çok iyi
    hatırladığımı biliyorsunuz.
  • 1:19 - 1:20
    (Gülüşmeler)
  • 1:21 - 1:23
    Ama o gün kimin daha kötü
    hissettiğini bilmiyorum.
  • 1:23 - 1:25
    Ben mi yoksa öğretmen miydi?
  • 1:25 - 1:28
    Birleştirici bir etkinliği
    altı yaşındaki üç çocuk için
  • 1:28 - 1:31
    bir lince döndürdüğünü
    fark etmiş olmalı.
  • 1:32 - 1:33
    Hem komik olmayan bir halde.
  • 1:33 - 1:35
    Televizyonda insanların
    linç edildiğini gördüğünüzde
  • 1:35 - 1:37
    eğlencelidir.
  • 1:37 - 1:39
    O gün komik olan bir şey yoktu.
  • 1:39 - 1:42
    İşte o günkü, benim bir halimdi
  • 1:42 - 1:46
    ve o duruma bir daha düşmektense,
    milletin içinde reddedilmektense
  • 1:46 - 1:48
    ölürüm daha iyi.
  • 1:48 - 1:50
    Bu böyle.
  • 1:50 - 1:52
    Sekiz yıl ileri saralım.
  • 1:52 - 1:54
    Bill Gates memleketime geldi --
  • 1:54 - 1:56
    Pekin, Çin --
  • 1:56 - 1:57
    konuşma yapmaya
  • 1:57 - 1:59
    ve onun mesajını gördüm.
  • 1:59 - 2:01
    O adama aşık oldum.
  • 2:01 - 2:04
    Vay be, şimdi ne yapmak
    istediğimi biliyorum.
  • 2:04 - 2:06
    O gece aileme bir mektup yazdım:
  • 2:06 - 2:08
    "25 yaşına geldiğimde,
  • 2:08 - 2:11
    dünyanın en büyük şirketini kuracağım
  • 2:11 - 2:13
    ve o şirket Microsoft'u satın alacak."
  • 2:13 - 2:15
    (Gülüşmeler)
  • 2:15 - 2:17
    Dünyayı fethetme fikrini
    tamamen benimsedim --
  • 2:17 - 2:19
    Hakimiyet, anlarsınız ya?
  • 2:19 - 2:22
    Ve bunu uydurmadım, o mektubu yazdım.
  • 2:22 - 2:23
    İşte burada --
  • 2:23 - 2:25
    (Gülüşmeler)
  • 2:25 - 2:27
    Okumak zorunda değilsiniz --
  • 2:27 - 2:29
    (Gülüşmeler)
  • 2:29 - 2:32
    Kötü bir el yazısı, ama bazı
    anahtar kelimeleri vurguladım.
  • 2:34 - 2:35
    Fikri anladınız.
  • 2:35 - 2:37
    (Gülüşmeler)
  • 2:37 - 2:38
    Yani...
  • 2:39 - 2:41
    bu benim başka bir halim:
  • 2:41 - 2:43
    dünyayı kurtaracak olan.
  • 2:44 - 2:45
    İki sene sonra,
  • 2:45 - 2:49
    Amerika'ya gelme fırsatı yakaladım.
  • 2:49 - 2:51
    Üzerine atladım,
  • 2:51 - 2:53
    çünkü orası Bill Gates'in
    yaşadığı yer, değil mi?
  • 2:53 - 2:54
    (Gülüşmeler)
  • 2:54 - 2:57
    Bunun, girişimcilik maceramın
    başlangıcı olduğunu düşündüm.
  • 2:58 - 3:00
    Sonra, 14 yıl ileri saralım.
  • 3:00 - 3:01
    30 yaşındaydım.
  • 3:01 - 3:04
    Hayır, o şirketi kurmadım.
  • 3:04 - 3:05
    Hatta başlamadım bile.
  • 3:05 - 3:09
    Aslında Fortune 500 şirketinin
    pazarlama müdürüydüm.
  • 3:09 - 3:11
    Sıkıştığımı hissettim;
  • 3:11 - 3:12
    durgundum.
  • 3:13 - 3:14
    Neden?
  • 3:14 - 3:17
    O mektubu yazan 14 yaşındaki çocuk nerede?
  • 3:17 - 3:19
    Sebebi denememesi değil.
  • 3:19 - 3:23
    Sebebi, ne zaman aklıma
    yeni bir fikir gelse,
  • 3:23 - 3:25
    ne zaman yeni bir şey denemeyi istesem,
  • 3:25 - 3:26
    işte bile --
  • 3:26 - 3:28
    bir teklif yapmak istesem,
  • 3:28 - 3:31
    grup içinde insanların önünde
    konuşmak istesem --
  • 3:31 - 3:34
    o 14 aşındaki çocukla altı
    yaşındaki çocuk arasında
  • 3:34 - 3:36
    bitmek bilmez
    kavgayı hissediyorum.
  • 3:36 - 3:38
    Biri dünyayı fethetmek istiyor --
  • 3:38 - 3:39
    fark yaratmak --
  • 3:39 - 3:41
    diğeri reddedilmekten korkuyor.
  • 3:42 - 3:44
    Ve her zaman o altı yaşındaki kazandı.
  • 3:46 - 3:50
    Bu korku kendi şirketimi
    kurduktan sonra da sürdü.
  • 3:50 - 3:53
    Kendi şirketimi 30 yaşındayken kurdum --
  • 3:53 - 3:54
    eğer Bill Gates olmak istiyorsan,
  • 3:54 - 3:56
    er geç başlaman gerekir, değil mi?
  • 3:57 - 4:00
    Bir girişimciyken,
  • 4:00 - 4:03
    bana bir yatırım fırsatı buldum
  • 4:03 - 4:04
    ama sonra reddedildim.
  • 4:05 - 4:07
    Ve bu reddedilme beni incitti.
  • 4:07 - 4:10
    Beni o kadar incitti ki
    o an orada bırakmak istedim.
  • 4:11 - 4:12
    Ama sonra şöyle düşündüm:
  • 4:13 - 4:16
    Basit bir yatırım reddinden sonra
    Bill Gates bırakır mıydı?
  • 4:17 - 4:20
    Başarılı bir girişimci böyle vazgeçer mi?
  • 4:20 - 4:21
    Asla.
  • 4:21 - 4:23
    Ve işte orada işler değişti.
  • 4:23 - 4:25
    Tamam, daha iyi bir şirket kurabilirim.
  • 4:25 - 4:27
    Daha iyi bir takım ve ürün yapabilirim
  • 4:27 - 4:29
    ama bir şey kesin ki:
  • 4:29 - 4:31
    Daha iyi bir lider olmalıyım.
  • 4:31 - 4:32
    Daha iyi bir insan olmalıyım.
  • 4:33 - 4:36
    O altı yaşındaki ufaklığın artık hayatıma
    yön vermesine izin veremem.
  • 4:36 - 4:38
    Onu çıktığı yere koymalıyım.
  • 4:39 - 4:41
    İşte o zaman internetten
    yardım aramaya başladım.
  • 4:41 - 4:43
    Google benim arkadaşımdı.
  • 4:43 - 4:44
    (Gülüşmeler)
  • 4:44 - 4:46
    "Reddedilme korkusunu
    nasıl yenerim?" diye aradım.
  • 4:47 - 4:50
    Korku ve acının nereden geldiği hakkında
  • 4:50 - 4:53
    bir çok psikoloji makalesiyle karşılaştım.
  • 4:53 - 4:56
    Sonra "Üzerinize alınmayın,
    üstesinden gelin." konulu
  • 4:56 - 4:58
    birkaç ilham verici makaleyle karşılaştım.
  • 4:59 - 5:01
    Bunu kim bilmez?
  • 5:01 - 5:02
    (Gülüşmeler)
  • 5:02 - 5:05
    Fakat neden hâlâ bu kadar korkuyordum?
  • 5:05 - 5:07
    Sonra şansa bu siteyi buldum.
  • 5:07 - 5:09
    Adı rejectiontherapy.com.
  • 5:09 - 5:12
    (Gülüşmeler)
  • 5:12 - 5:16
    "Reddedilme Terapisi" Kanadalı girişimci
    tarafından icat edilen bir oyun.
  • 5:16 - 5:17
    Adı Jason Comely.
  • 5:17 - 5:22
    Olay basitçe şu: 30 gün dışarı çıkıp
    reddedilme arıyorsunuz
  • 5:22 - 5:25
    ve her gün bir konuda reddedilin
  • 5:25 - 5:28
    ve sonra sonunda,
    acıya duyarlılığınızı yitiriyorsunuz.
  • 5:29 - 5:31
    Bu fikri sevdim.
  • 5:31 - 5:32
    (Gülüşmeler)
  • 5:32 - 5:35
    Kendime: "Biliyor musun? Bunu yapacağım.
  • 5:35 - 5:38
    Ve kendimi 100 gün reddedilmiş
    hissedeceğim." dedim.
  • 5:38 - 5:40
    Ve kendi reddedilme fikirlerimi buldum
  • 5:40 - 5:43
    ve bununla bir video blog yaptım.
  • 5:44 - 5:46
    İşte bunu yaptım.
  • 5:46 - 5:48
    Blog böyle gözüküyordu.
  • 5:48 - 5:49
    Birinci gün...
  • 5:50 - 5:51
    (Gülüşmeler)
  • 5:51 - 5:55
    Bir yabancıdan 100 dolar borç al.
  • 5:56 - 5:58
    Çalıştığım yere gittim.
  • 5:58 - 6:00
    Aşağı kata indim
  • 6:00 - 6:02
    ve masanın arkasında oturan
    büyük bir eleman gördüm.
  • 6:02 - 6:04
    Güvenlik görevlisine benziyordu.
  • 6:04 - 6:06
    Ona yaklaştım.
  • 6:06 - 6:08
    Yürüyordum
  • 6:08 - 6:10
    ve bu hayatımın en uzun yürüyüşüydü.
  • 6:10 - 6:12
    Ensemdeki saç dikleşmişti,
  • 6:12 - 6:15
    terliyordum ve kalbim atıyordu.
  • 6:15 - 6:16
    Oraya vardım ve konuştum:
  • 6:16 - 6:18
    "Selam efendim, sizden
    100 dolar borç alabilir miyim?"
  • 6:18 - 6:20
    (Gülüşmeler)
  • 6:20 - 6:22
    Bana bakıp, "Hayır." dedi.
  • 6:23 - 6:24
    "Neden?"
  • 6:24 - 6:26
    "Hayır mı? Özür dilerim." dedim.
  • 6:27 - 6:28
    Sonra arkamı döndüm ve koştum.
  • 6:28 - 6:30
    (Gülüşmeler)
  • 6:31 - 6:33
    Çok utandım.
  • 6:33 - 6:34
    Çünkü kendimi kaydettim --
  • 6:34 - 6:37
    o gece kendimin reddedilişini izledim,
  • 6:37 - 6:39
    ne kadar korktuğumu gördüm.
  • 6:39 - 6:42
    "Altıncı His"teki çocuk gibi bakıyordum.
  • 6:42 - 6:43
    Ölü insanlar görüyorum.
  • 6:43 - 6:45
    (Gülüşmeler)
  • 6:45 - 6:47
    Ama sonra bu adamı gördüm.
  • 6:47 - 6:48
    O kadar korkutucu durmuyordu.
  • 6:49 - 6:51
    Şişman, sevimli bir adamdı
  • 6:51 - 6:54
    ve bana "Neden?" diye bile sordu.
  • 6:54 - 6:57
    Aslında, kendimi açıklamaya davet etti.
  • 6:57 - 6:58
    Birçok şey söyleyebilirdim.
  • 6:58 - 7:01
    Açıklayabilirdim, tartışabilirdim.
  • 7:01 - 7:02
    Hiçbirini yapmadım.
  • 7:03 - 7:04
    Tek yaptığım koşmak oldu.
  • 7:05 - 7:08
    Bunu hayatımın küçültülmüş
    bir versiyonu gibi hissettim.
  • 7:09 - 7:11
    Ne zaman zerre kadar reddedilme hissetsem
  • 7:11 - 7:14
    sadece olabildiğince hızlı koşardım.
  • 7:14 - 7:15
    Biliyor musunuz?
  • 7:15 - 7:17
    Ertesi gün, ne olursa olsun,
  • 7:17 - 7:18
    koşmayacağım.
  • 7:18 - 7:19
    Tetikte kalacağım.
  • 7:20 - 7:22
    İkinci Gün: "burger dolum" talep et.
  • 7:22 - 7:24
    (Gülüşmeler)
  • 7:24 - 7:26
    Burger mağazasına gittiğimde
  • 7:26 - 7:29
    öğle yemeğimi bitirdim
    ve kasaya gidip şöyle dedim:
  • 7:29 - 7:31
    "Selam, burgerimi doldurur musunuz?"
  • 7:31 - 7:33
    (Gülüşmeler)
  • 7:33 - 7:35
    Kafası karıştı, "Burger doldurma nedir?"
  • 7:35 - 7:37
    (Gülüşmeler)
  • 7:37 - 7:39
    "İçeceğin doldurulması gibi
    ama burgerle yapılıyor." dedim.
  • 7:40 - 7:43
    O da: "Burger doldurma
    yapmıyoruz, adamım." dedi.
  • 7:43 - 7:44
    (Gülüşmeler)
  • 7:44 - 7:48
    İşte reddedilme olmuştu
    ve koşabilirdim ama kaldım.
  • 7:48 - 7:50
    "Burgerlerinize bayıldım,
  • 7:50 - 7:52
    mağazanıza bayıldım
  • 7:52 - 7:54
    ve burger doldurma yapsanız
  • 7:54 - 7:55
    sizi daha çok severim." dedim.
  • 7:55 - 7:57
    (Gülüşmeler)
  • 7:57 - 7:59
    "Tamam, yöneticime söylerim." dedi.
  • 7:59 - 8:02
    "Belki yaparız ama üzgünüm bugün olmaz."
  • 8:02 - 8:04
    Sonra ayrıldım.
  • 8:04 - 8:05
    Ve bu arada,
  • 8:06 - 8:08
    hiç burger doldurma yaptıklarını
    sanmıyorum.
  • 8:08 - 8:09
    (Gülüşmeler)
  • 8:09 - 8:11
    Bence hâlâ oradadırlar.
  • 8:11 - 8:14
    Ama ilk seferde hissettiğim
    ölüm kalım hissi
  • 8:14 - 8:16
    artık yoktu,
  • 8:16 - 8:18
    çünkü tetikte kaldım --
  • 8:18 - 8:19
    çünkü koşmadım.
  • 8:19 - 8:22
    Kendime: "Vay be, harika,
    bu işi öğreniyorum.
  • 8:23 - 8:24
    Harika." dedim.
  • 8:24 - 8:26
    Ve Üçüncü Gün:
    Olimpiyat Çöreği Al.
  • 8:27 - 8:29
    İşte burada hayatım ters düz oldu.
  • 8:30 - 8:32
    Krispy Kreme'ye gittim.
  • 8:32 - 8:33
    Burası esasen Amerika'nın
  • 8:33 - 8:36
    Güneydoğu kısmında bulunan
    bir çörek dükkanı.
  • 8:36 - 8:37
    Burada da olduğundan eminim.
  • 8:38 - 8:39
    İçeri girdim,
  • 8:39 - 8:42
    "Olimpiyat amblemi şeklinde
    çörek yapabilir misiniz?
  • 8:42 - 8:45
    "Beş çöreği birbirine
    bağlayacaksınız." dedim.
  • 8:45 - 8:47
    Evet demelerine imkan yok, değil mi?
  • 8:48 - 8:50
    Çörek ustası beni çok ciddiye aldı.
  • 8:50 - 8:51
    (Gülüşmeler)
  • 8:51 - 8:52
    Bayan kağıt çıkardı,
  • 8:53 - 8:55
    renkleri ve halkaları çizmeye başladı,
  • 8:55 - 8:57
    ve "Bunu nasıl yapabilirim?" dedi.
  • 8:57 - 8:59
    15 dakika sonra,
  • 8:59 - 9:02
    Olimpiyat halkalarına benzeyen
    bir kutuyla geldi.
  • 9:02 - 9:04
    Çok duygulandım.
  • 9:04 - 9:06
    İnanamadım.
  • 9:06 - 9:10
    Ve bu video YouTube'da
    beş milyondan fazla izlendi.
  • 9:10 - 9:13
    Buna dünya da inanamadı.
  • 9:13 - 9:14
    (Gülüşmeler)
  • 9:15 - 9:19
    Bu yüzden gazetelere,
  • 9:19 - 9:20
    sohbet programlarına çıktım.
  • 9:20 - 9:22
    Ve ünlü oldum.
  • 9:22 - 9:24
    Birçok insan bana e-posta
    göndermeye başladı:
  • 9:24 - 9:26
    "Yaptığın şey harika."
  • 9:26 - 9:30
    Ama şan ve şöhretin bana faydası olmadı.
  • 9:30 - 9:32
    Yapmak istediğim şey öğrenmek
  • 9:32 - 9:33
    ve kendimi değiştirmekti.
  • 9:33 - 9:36
    100 gün reddedilmenin geri kalanını
  • 9:36 - 9:38
    oyun alanına çevirdim --
  • 9:38 - 9:40
    bu araştırma projesine.
  • 9:40 - 9:42
    Neler öğrenebileceğimi görmek istedim.
  • 9:42 - 9:44
    Ve çok şey öğrendim.
  • 9:44 - 9:46
    Çok fazla sır keşfettim.
  • 9:46 - 9:49
    Örneğin, koşmazsam
  • 9:49 - 9:50
    reddedildiğimde,
  • 9:50 - 9:52
    "hayır"ı "evet"e çevirebilirim
  • 9:52 - 9:54
    ve sihirli kelime ise "neden."
  • 9:54 - 9:58
    Bir gün bir yabancının evine gittim,
    elimde çiçek vardı,
  • 9:58 - 9:59
    kapıyı çaldım ve şöyle dedim:
  • 9:59 - 10:01
    "Selam, bu çiçeği avlunuza
    dikebilir miyim?"
  • 10:01 - 10:03
    (Gülüşmeler)
  • 10:03 - 10:05
    Adam: "Hayır." dedi.
  • 10:06 - 10:07
    Ama ayrılmasından evvel sordum:
  • 10:07 - 10:09
    "Nedenini öğrenebilir miyim?"
  • 10:09 - 10:12
    O da: "Köpeğim var
  • 10:12 - 10:15
    ve avluya diktiğim her şeyi söküyor."
  • 10:15 - 10:16
    Çiçeğin zayi olsun istemem.
  • 10:16 - 10:19
    İstiyorsan yolun karşısındaki
    Connie ile konuş.
  • 10:19 - 10:21
    Çiçekleri çok sever." dedi.
  • 10:21 - 10:22
    Öyle yaptım.
  • 10:22 - 10:24
    Karşıya geçtim ve Connie'nin
    kapısını çaldım.
  • 10:24 - 10:26
    Beni gördüğüne çok sevindi.
  • 10:26 - 10:28
    (Gülüşmeler)
  • 10:28 - 10:29
    Yarım saat sonra,
  • 10:29 - 10:31
    çiçek Connie'nin avlusundaydı.
  • 10:31 - 10:33
    Eminim şu anda daha güzeldir.
  • 10:33 - 10:34
    (Gülüşmeler)
  • 10:34 - 10:37
    Ama ilk reddedilmeden sonra ayrılsaydım,
  • 10:37 - 10:38
    şöyle düşünecektim:
  • 10:38 - 10:40
    Çünkü adam bana güvenmedi,
  • 10:40 - 10:42
    çünkü deli gibiydim,
  • 10:42 - 10:44
    çünkü iyi giyinmemiştim,
    iyi gözükmüyordum.
  • 10:44 - 10:45
    Bunlardan hiçbiri değildi.
  • 10:45 - 10:48
    Sebep teklifimin ona uygun olmamasıydı.
  • 10:48 - 10:50
    Ve bana beni yönlendirecek kadar
    güvenmişti,
  • 10:50 - 10:52
    bir satış terimi kullanarak.
  • 10:52 - 10:53
    Bunu fırsata çevirdim.
  • 10:55 - 10:56
    Sonra bir gün,
  • 10:56 - 10:59
    evet cevabı alma şansımı yükseltmek için
  • 10:59 - 11:01
    belirli şeyler söyleyebileceğimi öğrendim.
  • 11:01 - 11:03
    Örneğin, bir gün Starbucks'a gittim
  • 11:03 - 11:06
    ve yöneticiye sordum:
    "Starbucks karşılayanı olabilir miyim?"
  • 11:07 - 11:09
    "Starbucks karşılayanı nedir?" diye sordu.
  • 11:09 - 11:11
    "Walmart karşılayanlarını biliyor musun?
  • 11:11 - 11:14
    Hani, mağazaya girmeden önce
    sana selam veren insanlar vardır
  • 11:14 - 11:17
    ve bir şeyler çalmayacağından
    emin olurlar.
  • 11:17 - 11:20
    Starbucks müşterilerine Walmart
    deneyimi sunmak istiyorum." dedim.
  • 11:20 - 11:21
    (Gülüşmeler)
  • 11:21 - 11:24
    Aslında bunun iyi bir şey
    olduğunu düşünmüyorum.
  • 11:26 - 11:28
    Aslında, kötü bir şey olduğundan eminim.
  • 11:28 - 11:30
    Adam şaşırdı.
  • 11:30 - 11:32
    Evet, böyle bakıyordu,
    adı Eric --
  • 11:32 - 11:34
    "Emin değilim." dedi.
  • 11:34 - 11:36
    Bana böyle diyordu:
    "Emin değilim."
  • 11:36 - 11:38
    Sonra "Bu garip mi?" diye sordum.
  • 11:38 - 11:40
    O da: "Evet, bu çok garip, adamım." dedi.
  • 11:41 - 11:44
    Ama bunu der demez, tüm bu tavrı değişti.
  • 11:44 - 11:47
    Tüm şüphelerini kenara bırakıyor gibiydi.
  • 11:47 - 11:48
    "Evet, bunu yapabilirsin,
  • 11:48 - 11:50
    ama çok garipleşme." dedi.
  • 11:50 - 11:51
    (Gülüşmeler)
  • 11:51 - 11:53
    Sonraki bir saat için
    Starbucks karşılayanı oldum.
  • 11:54 - 11:56
    İçeri giren her müşteriye "selam" dedim
  • 11:56 - 11:58
    ve onlara iyi tatiller diledim.
  • 11:58 - 12:01
    Bu arada, kariyer gidişatınız
    ne yönde bilmiyorum ama,
  • 12:01 - 12:02
    karşılayan olmayın.
  • 12:02 - 12:03
    (Gülüşmeler)
  • 12:03 - 12:04
    Gerçekten çok sıkıcıydı.
  • 12:05 - 12:10
    Ama sonra bunu yapabileceğimi gördüm
    çünkü "Bu garip mi?" diye sordum,
  • 12:10 - 12:12
    yaşadığı şüpheyi dile getirdim.
  • 12:12 - 12:16
    "Bu garip mi?" diye sormam
    garip olmadığımı gösteriyordu.
  • 12:16 - 12:18
    Bunu garip bir şey olarak görmem aslında
  • 12:18 - 12:21
    tıpkı onun gibi düşündüğüm
    anlamına geliyor.
  • 12:21 - 12:22
    Tekrar ve tekrar,
  • 12:22 - 12:25
    şunu öğrendim ki, soru sormadan önce
  • 12:25 - 12:27
    insanların kuşkularından bahsedersem
  • 12:27 - 12:28
    onların güvenini kazanırım.
  • 12:28 - 12:30
    İnsanlar evet demeye daha meyilli olurlar.
  • 12:31 - 12:34
    Ve öğrendim ki, hayatımın hayalini
    soru sorarak
  • 12:34 - 12:36
    gerçekleştirebilirim.
  • 12:36 - 12:39
    Dört nesildir öğretmen olan
    bir aileden geliyorum
  • 12:39 - 12:42
    ve büyük annem hep şunu demiştir:
  • 12:42 - 12:44
    "Hey Jia, istediğin her şeyi yapabilirsin,
  • 12:44 - 12:46
    ama öğretmen olursan harika olur."
  • 12:46 - 12:47
    (Gülüşmeler)
  • 12:47 - 12:50
    Ama bir girişimci olmak istedim,
    yani olmadım.
  • 12:50 - 12:53
    Ama bir şeyler öğretmek
    her zaman hayalim olmuştur.
  • 12:53 - 12:56
    O yüzden "Bir üniversite sınıfına
    ders vermek istesem
  • 12:56 - 12:58
    nasıl olur?"diye düşündüm.
  • 12:58 - 12:59
    O dönem Austin'de yaşıyordum,
  • 12:59 - 13:01
    o yüzden Teksas Üniversitesine gittim
  • 13:01 - 13:04
    ve profesörlerin kapılarını çalarak:
    "Sınıfınıza ders verebilir miyim?" dedim.
  • 13:04 - 13:07
    İlk denemelerimde sonuç elde edemedim.
  • 13:07 - 13:09
    Ama kaçmadığım ve denemeye
    devam ettiğim için
  • 13:09 - 13:13
    üçüncü denememde profesör çok etkilendi.
  • 13:13 - 13:15
    "Bunu daha önce kimse yapmadı." dedi.
  • 13:15 - 13:19
    Dersime sunumlar yaparak hazırladım.
  • 13:19 - 13:21
    Profesör: "Bunları kullanabilirim.
  • 13:21 - 13:24
    İki ay sonra neden gelmiyorsun?
    Programımı senin için ayarlarım." dedi.
  • 13:24 - 13:26
    İki ay sonra bir sınıfta ders veriyordum.
  • 13:26 - 13:30
    Bu benim -- muhtemelen göremiyorsunuzdur,
    bu kötü bir resim.
  • 13:30 - 13:32
    Bazen ışık da sizi reddedebiliyor, değil mi?
  • 13:33 - 13:34
    (Gülüşmeler)
  • 13:35 - 13:36
    Ama --
  • 13:36 - 13:39
    sınıfa verdiğim ders bitince,
    ağlayarak dışarı çıktım
  • 13:39 - 13:40
    çünkü sadece sorarak
  • 13:40 - 13:44
    hayatımın hayalini
    gerçekleştirebileceğimi öğrendim.
  • 13:44 - 13:46
    Eskiden birçok şeyi başarmam
    gerektiğini düşünürdüm,
  • 13:46 - 13:50
    harika bir girişimci olmam veya
    doktoramı yapmam gerektiğini.
  • 13:50 - 13:52
    Ama hayır, sadece sordum
  • 13:52 - 13:53
    ve ders verdim.
  • 13:53 - 13:56
    Göremediğiniz bu resimde,
  • 13:56 - 13:59
    Martin Luther King, Jr.'dan alıntı yaptım.
  • 13:59 - 14:04
    Neden? Çünkü araştırmalarımda
    dünyayı gerçekten değiştiren insanların,
  • 14:04 - 14:07
    yaşama ve düşünme şeklimizi
    değiştiren insanların,
  • 14:07 - 14:11
    ilk başta ve çoğu kez reddedilen
    insanlar olduğunu öğrendim.
  • 14:11 - 14:13
    Martin Luther King, Jr.,
  • 14:13 - 14:15
    Mahatma Gandhi, Nelson Mandela,
  • 14:15 - 14:16
    veya hatta İsa Mesih gibi insanlar.
  • 14:16 - 14:20
    Bu insanlar reddedilmeyi önemsemediler.
  • 14:20 - 14:24
    Reddedilme sonrası gösterdikleri
    tepkiyi önemsiyorlar.
  • 14:25 - 14:27
    Ve onlar reddedilmeyi kucakladılar.
  • 14:27 - 14:31
    Reddedilmeyi öğrenmek için
    bu insanlar olmamız gerekmiyor
  • 14:31 - 14:32
    ve benim durumumda,
  • 14:32 - 14:34
    reddedilme benim lanetimdi,
  • 14:34 - 14:35
    benim öcümdü.
  • 14:35 - 14:39
    Tüm hayatım boyunca beni rahatsız etti
    çünkü sürekli ondan kaçtım.
  • 14:39 - 14:41
    Sonra onu kucaklamaya başladım.
  • 14:42 - 14:45
    Bunu hayatımın en büyük
    hediyesine dönüştürdüm.
  • 14:45 - 14:50
    İnsanlara reddedilmeleri nasıl fırsata
    çevirebileceklerini öğretmeye başladım.
  • 14:50 - 14:52
    Blogumu kullandım,
    konuşmalarımı kullandım,
  • 14:52 - 14:54
    yayınladığım kitabı kullandım.
  • 14:54 - 14:58
    Reddedilme korkusunun aşılmasına
    yardımcı olacak teknoloji geliştiriyorum.
  • 15:00 - 15:02
    Hayatınızda reddedildiğinizde,
  • 15:02 - 15:04
    bir engelle karşılaştığınızda
  • 15:04 - 15:06
    veya başarısız olduğunuzda
  • 15:06 - 15:08
    olasılıkları göz önünde bulundurun.
  • 15:08 - 15:09
    Kaçmayın.
  • 15:09 - 15:11
    Eğer onları kucaklarsanız,
  • 15:11 - 15:13
    sizin hediyeniz olabilirler.
  • 15:13 - 15:14
    Teşekkür ederim.
  • 15:14 - 15:19
    (Alkışlar)
Title:
100 gün reddedilerek ne öğrendim
Speaker:
Jia Jiang
Description:

Jia Jiang birçoğumuzun korktuğu bir alanda cesurca serüvene atılıyor: reddedilme. 100 gün boyunca reddedilme arayarak -- bir yabancıdan 100$ istemekten, bir restoranda "burger doldurma" talep etmeye kadar -- Jiang reddedilmenin neden olduğu bu acı ve utanca karşı kendisini hissizleştirmiş ve bu süreçte istediğinizi dile getirmenin, çıkmaz olduğunu düşündüğünüz zamanlarda size yeni fırsatlar sunabildiğini keşfetmiş.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
15:31

Turkish subtitles

Revisions