Return to Video

Y jenerasyonu hakkında anlattığımız hikâye -- ve dışarıda bıraktıklarımız

  • 0:01 - 0:03
    Görünüşte
  • 0:03 - 0:06
    Troy, her şeyin mümkün olduğunu
    düşünen bir Y kuşağı insanı.
  • 0:06 - 0:08
    Kibirli, benmerkezci,
  • 0:08 - 0:12
    insanların düşündüğünden
    daha zeki olduğuna ikna olmuş.
  • 0:12 - 0:16
    Favori sohbet konuları kızlar,
    spor ayakkabılar ve arabalar --
  • 0:16 - 0:20
    sadece birkaç yıl önce ergen olan
    biri için büyük bir sürpriz değil.
  • 0:20 - 0:22
    Ama Troy'un kişisel özellikleri --
  • 0:22 - 0:26
    korkmuş, sıkıntılı
    ve gelecekten emin olmayan birinin
  • 0:26 - 0:28
    izlerini ortaya çıkarıyor.
  • 0:29 - 0:33
    Troy aynı zamanda jenerasyonunun
    bilinen birçok pozitif özelliğini de
  • 0:33 - 0:35
    bünyesinde barındırıyor.
  • 0:35 - 0:37
    Girişimci bir ruh,
  • 0:37 - 0:38
    bağımsız bir özellik
  • 0:38 - 0:40
    ve ebeveynlerine bağlılık.
  • 0:40 - 0:42
    Sıkı çalışmaya inanıyor,
  • 0:42 - 0:46
    hem yasal hem de kayıt dışı
    ekonomilerde işler denemiş
  • 0:46 - 0:47
    ama bir şansı olmamış
  • 0:47 - 0:49
    ve sadece yolunu bulmaya çalışıp
  • 0:49 - 0:51
    hâlâ iki dünya arasında dans ediyor.
  • 0:52 - 0:55
    Birkaç yıl önce Troy ile tanıştığımda
  • 0:55 - 0:58
    yerel bir golf kulübünde
    takım taşıyıcılığı yapıyordu,
  • 0:58 - 1:00
    çoğunlukla varlığının
    farkında bile olmayan
  • 1:00 - 1:03
    zengin insanların çantalarını taşıyordu.
  • 1:03 - 1:06
    Ondan önce Facebook'ta
    spor ayakkabı satıyordu.
  • 1:06 - 1:09
    Çubuk şeker ve su satmayı bile denedi
  • 1:09 - 1:13
    ama ailesine yardım edebilecek
    veya bir araba alacak
  • 1:13 - 1:15
    yeterli parayı biriktirmekten çok uzaktı.
  • 1:16 - 1:20
    Troy, Jamaikalı göçmen annesinin
    ne kadar çalıştığını
  • 1:20 - 1:22
    ve ne kadar az karşılık aldığını gördü
  • 1:22 - 1:23
    ve bir ant içti --
  • 1:23 - 1:25
    farklı bir yönde gitmeye ant içti.
  • 1:25 - 1:27
    Kendini uyuşturucu satarken buldu.
  • 1:27 - 1:28
    Sonra yakalandı
  • 1:28 - 1:31
    ve şimdi sonraki adımlarını
    planlamaya çalışıyor.
  • 1:32 - 1:34
    Paranın güce eşdeğer olduğu bir ülkede,
  • 1:34 - 1:39
    hızlı para, kısa süreliğine de olsa
    onun gibi genç insanlara
  • 1:39 - 1:42
    hayatları üzerinde kontrol hissi veriyor
  • 1:42 - 1:45
    ama o, bunu daha çok
    istikrar istediği için yapmıştı.
  • 1:45 - 1:47
    Bana "İyi bir hayat istedim" dedi.
  • 1:47 - 1:49
    "Açgözlü davrandım ve yakalandım."
  • 1:49 - 1:52
    Ama Troy ile ilgili harika olan şey
  • 1:52 - 1:55
    hâlâ Amerikan rüyasına inanıyor olması.
  • 1:55 - 1:57
    Hâlâ sıkı çalışarak,
  • 1:57 - 1:59
    tutuklanmış olmasına rağmen,
  • 1:59 - 2:00
    yükselebileceğine inanıyor.
  • 2:01 - 2:04
    Troy'un hayalleri
    gerçekleşti mi bilmiyorum.
  • 2:05 - 2:09
    Girdiği sorunlu gençler programında
    ortadan kayboldu
  • 2:09 - 2:10
    ve unutulmaya yüz tuttu
  • 2:10 - 2:12
    ama konuştuğumuz o günde,
  • 2:12 - 2:15
    şunu söyleyebilirim ki Troy her şeyden çok
  • 2:15 - 2:18
    biri hayallerini dinlediği
    ve geleceğini sorduğu için
  • 2:18 - 2:20
    mutluydu.
  • 2:21 - 2:23
    Bu yüzden ne zaman bir sürü genç,
    siyahi Y kuşağının
  • 2:23 - 2:28
    hayallerini gerçekleştirmek için
    yüzleştiği gerçekliği düşünsem
  • 2:28 - 2:30
    Troy ve iyimserliğini düşünüyorum.
  • 2:30 - 2:31
    Onlara sıkı çalıştıkları sürece
  • 2:31 - 2:34
    istedikleri her şey
    olabileceklerini söyleyen
  • 2:34 - 2:38
    ama gerçekten oturup
    onların hayallerini dinlemeyen,
  • 2:38 - 2:40
    mücadelelerini anlamayan bir dünyada
  • 2:40 - 2:42
    bir sürü siyahi Y kuşağı gencin
  • 2:42 - 2:45
    katlanmak zorunda olduğu
    tüm zorlukları düşünüyorum.
  • 2:45 - 2:48
    Eğer ilerleyen, sağlıklı ve medeni
    bir toplum istiyorsak
  • 2:48 - 2:51
    bu jenerasyonu gerçekten
    dinlememiz gerekiyor
  • 2:51 - 2:53
    çünkü beyaz ırktan olmayan Y kuşağı,
  • 2:53 - 2:59
    ABD ve dünya nüfusunun
    büyük bir bölümünü onlar oluşturuyor.
  • 2:59 - 3:01
    Y kuşağı hakkında konuşurken
  • 3:01 - 3:04
    yani sıklıkla ayrıcalıklı olduğunu
    düşünen, tembel, fazla eğitimli,
  • 3:04 - 3:07
    suya sabuna dokunmayan
    ve narsist olarak etiketlenen bir grup,
  • 3:07 - 3:10
    konuşmalar genelde
    avokadolu tost, pahalı latteler
  • 3:10 - 3:12
    ve yurt dışında havalı işler
    etrafında dönüyor --
  • 3:12 - 3:15
    tüm bunları muhtemelen daha önce duydunuz.
  • 3:15 - 3:18
    Ama Y kuşağı, tamamen birbirine
    benzeyen bireylerden oluşmuyor.
  • 3:18 - 3:20
    Oyuncu Lena Dunham
  • 3:20 - 3:22
    bu jenarasyonun
    medyadaki temsilcisi olabilir
  • 3:22 - 3:27
    ama Troy ve onunki gibi sesler de
    hikâyenin parçası.
  • 3:27 - 3:32
    Hatta Y kuşağı bu ülkedeki
    en geniş ve en kapsamlı
  • 3:32 - 3:33
    yetişkin popülasyonu.
  • 3:33 - 3:37
    Amerikalı Y jenerasyonunun
    yüzde 44'ü beyaz ırktan değil
  • 3:37 - 3:39
    ama genellikle bunu hiç bilmezsiniz bile.
  • 3:40 - 3:43
    Tabii, 1981 ve 1996 arası doğan
    bu popülasyon içinde
  • 3:43 - 3:45
    benzerlikler var.
  • 3:46 - 3:49
    Belki birçoğumuz avokadolu tostu
    ve latteleri seviyoruz --
  • 3:49 - 3:50
    ben seviyorum, değil mi?
  • 3:51 - 3:54
    Ama aynı zamanda
    olağanüstü farklılıklar da var,
  • 3:54 - 3:57
    genelde beyaz olmayan
    ve beyaz Y kuşağı arasında.
  • 3:57 - 3:59
    Hatta hepsinden çok,
  • 3:59 - 4:02
    neredeyse farklı dünyalarda
    yaşıyormuşuz gibi görünüyor.
  • 4:03 - 4:04
    Siyahi Y kuşağı,
  • 4:04 - 4:08
    son zamanlarda yazdığım
    bir kitap için araştırdığım bir grup,
  • 4:08 - 4:11
    bu gruba geldiğimizde mükemmel örnek
  • 4:11 - 4:13
    veya sahip olduğumuz kör nokta.
  • 4:13 - 4:14
    Örneğin,
  • 4:14 - 4:17
    ev sahipliği oranımız daha düşük,
  • 4:18 - 4:19
    öğrenci borcumuz daha yüksek,
  • 4:20 - 4:23
    seçmen kaydı kabinlerinde
    daha çok kimlik sorgulamamız var,
  • 4:24 - 4:26
    daha yüksek oranda hapse atılıyoruz...
  • 4:28 - 4:29
    daha az para kazanıyoruz,
  • 4:30 - 4:32
    işsizlik oranımız daha yüksek --
  • 4:33 - 4:35
    üniversiteye gitsek bile,
    bunu söylemeliyim--
  • 4:36 - 4:38
    ve daha az oranda evleniyoruz.
  • 4:38 - 4:40
    Dürüstçe, bu aslında sadece başlangıç.
  • 4:41 - 4:43
    Bu sıkıntıların hiçbiri
    özellikle yeni değil, değil mi?
  • 4:43 - 4:46
    Amerika'daki genç siyahi insanlar
    hikâyelerini anlatmak için
  • 4:46 - 4:49
    yüzyıllardır gerçekten mücadele ediyor.
  • 4:50 - 4:52
    1800'lerdeki İç Savaş'tan sonra
  • 4:52 - 4:55
    Yeniden Yapılanma,
    köleliğin bitişiyle gelecek olan
  • 4:55 - 4:57
    eşitliği sağlamakta başarısız oldu,
  • 4:57 - 5:00
    bu yüzden genç insanlar
    ayrımcı Jim Crow politikasından
  • 5:00 - 5:02
    kaçmak için Kuzey'e ve Batı'ya taşındı.
  • 5:03 - 5:06
    Sonra, ülkenin büyük kısmında
    ayrımcılık şiddetle devam ederken
  • 5:06 - 5:09
    1950 ve 1960'larda genç siyahiler
    insan hakları mücadelelerine
  • 5:09 - 5:11
    öncülük ederek yardımcı oldular.
  • 5:11 - 5:16
    Ondan sonra, bazı insanlar siyah gücünü
    benimseyip Kara Panterler oldular
  • 5:16 - 5:17
    ve sonraki jenerasyon,
  • 5:17 - 5:20
    seslerinin duyulduğundan emin olmak için
    hip-hop'a başvurdu.
  • 5:20 - 5:21
    Sonra Barack Obama,
  • 5:21 - 5:24
    o da bir fark yaratmayı umuyordu.
  • 5:24 - 5:25
    Bu başarısız olduğunda,
  • 5:25 - 5:28
    hâlâ vahşice hırpalandığımızı
    fark ettiğimizde,
  • 5:28 - 5:32
    dünyaya bizim hayatlarımızın hâlâ
    önemli olduğunu haber vermek zorundaydık.
  • 5:32 - 5:38
    Şimdi, teknoloji,
    acımızın ve mücadelemizin
  • 5:38 - 5:40
    dünyaya yayınlanmasına izin verdiğinde
  • 5:40 - 5:42
    merak ediyoruz, sırada ne var?
  • 5:42 - 5:45
    Ülkemiz her zamankinden daha kutuplaşmış
  • 5:45 - 5:49
    ama bize hâlâ pantolonumuzu
    yukarı çekmemizi,
  • 5:49 - 5:51
    saygı göstermemizi,
    daha az kızgın olmamızı,
  • 5:51 - 5:54
    daha çok gülmemizi,
    sıkı çalışmamızı söylüyorlar.
  • 5:54 - 5:59
    Y jenerasyonunun kendi tavırlarının bile
    güncellemesi gecikmiş.
  • 5:59 - 6:05
    Bu "uyanık" grup hakkında 2015'te
    Washington Post'un yaptığı araştırmada
  • 6:05 - 6:10
    beyaz Y jenerasyonunun %31'inin
    siyahilerin daha tembel olduğunu düşündüğü
  • 6:10 - 6:14
    ve %23'ünün siyahilerin, onlar kadar
    zeki olmadığını söylediği bulundu.
  • 6:14 - 6:17
    Bunlar benim için
    şaşırtıcı ve şok edici şeyler.
  • 6:17 - 6:19
    Ve bu cevaplar,
    geçmişteki jenerasyonlardan
  • 6:19 - 6:21
    çok da farklı değil,
  • 6:21 - 6:22
    bu da maalesef gösteriyor ki
  • 6:22 - 6:26
    bu jenerasyon, geçmişteki
    basma kalıp yargıları ve klişeleri
  • 6:26 - 6:28
    tekrar ediyor.
  • 6:28 - 6:33
    2014'te David Binder ve MTV tarafından
    yürütülen bir araştırma --
  • 6:33 - 6:37
    ailelerinin, genç Y jenerasyonunun
    %84'üne herkesin eşit olması gerektiğini
  • 6:37 - 6:39
    öğrettiğini ortaya çıkardı.
  • 6:39 - 6:42
    Bu çok güzel bir şey,
    gerçekten pozitif bir adım.
  • 6:42 - 6:44
    Ama bu grubun sadece yüzde 37'si
  • 6:44 - 6:47
    aileleriyle gerçekten
    ırk hakkında konuşmuş.
  • 6:47 - 6:51
    Bir şeylerin neden bazı insanlara
    karışık geldiğini anlayabiliyorum.
  • 6:51 - 6:54
    Kesinlikle başarı elde eden
    siyahi Y jenerasyonlular var.
  • 6:54 - 6:55
    Marvel'ın "Kara Panter"i,
  • 6:55 - 6:59
    siyahi bir Y jenerasyonlu Ryan Coogler
    yönetti, başkaları sergilendi,
  • 6:59 - 7:01
    türlü türlü rekor kırdı.
  • 7:01 - 7:05
    Donald Glover, Lena Waithe, Issa Rae
    gibi yaratıcıların
  • 7:05 - 7:07
    televizyon dizileri var.
  • 7:07 - 7:08
    Beyoncé tam bir kraliçe, değil mi?
  • 7:08 - 7:10
    O her şey.
  • 7:10 - 7:12
    Genç siyahi yazarlar ödüller kazanıyor,
  • 7:12 - 7:16
    Serena Williams hâlâ
    tenis kortlarına hükmediyor,
  • 7:16 - 7:17
    onu sevmeyenlere rağmen
  • 7:17 - 7:21
    ve adaylığını koyan
    bir sürü yeni siyasetçi ve aktivist var.
  • 7:21 - 7:24
    Ben de zevk aldığım
    tüm bu siyahi neşe anlarını
  • 7:24 - 7:26
    öldürmek istemiyorum
  • 7:26 - 7:28
    ama şunu açıklamak istiyorum,
  • 7:28 - 7:31
    bu kazançlar, 400 yıldır
    burada olan insanlar için
  • 7:31 - 7:34
    fazla seyrek.
  • 7:34 - 7:35
    Bu çılgınca, değil mi?
  • 7:35 - 7:39
    Ve çoğu insan hâlâ büyük resmi
    anlayamıyor, değil mi?
  • 7:39 - 7:42
    Hikâyelerimiz hâlâ yanlış anlaşılmış,
  • 7:42 - 7:44
    vücutlarımızdan hâlâ faydalanılıyor
  • 7:44 - 7:45
    ve sesimiz?
  • 7:45 - 7:46
    Her gün verdiğimiz mücadeleyi
  • 7:46 - 7:50
    hâlâ pek de önemsemeyen bir dünyada
    sesimiz susturuluyor.
  • 7:51 - 7:52
    Bu yüzden hikâyelerimiz anlatılmalı,
  • 7:52 - 7:54
    çok çeşitli şekillerle,
  • 7:54 - 7:56
    bir dizi ses tarafından,
  • 7:56 - 7:58
    çeşitli ve incelikli konularda konuşulmalı
  • 7:58 - 8:00
    ve gerçekten dinlenmeliler.
  • 8:00 - 8:03
    Üstelik sadece Amerika'da değil, değil mi?
  • 8:03 - 8:04
    Tüm dünyada böyle.
  • 8:04 - 8:08
    Y jenerasyonu, dünya popülasyonunun
    yüzde 27'sini oluşturuyor.
  • 8:08 - 8:10
    Bu yaklaşık iki milyar insan demek.
  • 8:10 - 8:14
    Birleşmiş Milletler'in yanı sıra
    Hindistan'da, Çin'de,
  • 8:14 - 8:16
    Endonezya'da, Bali'de
  • 8:16 - 8:19
    dünyadaki Y jenerasyonunun
    %50'sini oluşturan bu yerlerde,
  • 8:19 - 8:24
    Y jenerasyonunun beyaz, genelde erkek,
    heteroseksüel hikâyesi,
  • 8:24 - 8:26
    hikâyenin sadece yarısını anlatıyor.
  • 8:26 - 8:29
    Paleti genişletmeye çalışan
    bir sürü insan var.
  • 8:29 - 8:33
    Hikâyelerini anlatmaya ve Y jenerasyonu
    kalıp yargısını kırmaya çalışıyorlar.
  • 8:33 - 8:37
    Güney Afrika'da Cecil Rhodes heykellerini
    protesto eden öğrenciler de,
  • 8:37 - 8:40
    İngiltere'den bizi güldüren
    Michaela Coel de,
  • 8:40 - 8:44
    Nijeryalı hayatı hakkındaki görüşleri
    online olarak şekillendiren Uche Eze de.
  • 8:45 - 8:46
    Ama şunu belirtmek istiyorum--
  • 8:46 - 8:48
    şunu herkese açıklamak istiyorum,
  • 8:48 - 8:51
    bir şeylerin 20. yüzyılda olduğundan
  • 8:51 - 8:52
    daha eşit görünmesi,
  • 8:52 - 8:55
    her şeyin adil olduğu anlamına gelmiyor.
  • 8:55 - 8:57
    Deneyimlerimizin adil olduğu
    anlamına gelmiyor
  • 8:57 - 9:01
    ve kesinlikle ırkçılığı aşmış
    bir toplumun,
  • 9:01 - 9:03
    hakkında bu kadar çok konuştuğumuz şeyin,
  • 9:03 - 9:05
    gerçekleşmeye yaklaştığı
    anlamına gelmiyor.
  • 9:06 - 9:07
    Joelle'i düşünüyorum,
  • 9:07 - 9:11
    orta sınıflı 20 yaşlarında
    her şeyi "doğru yoldan" yapan biri
  • 9:11 - 9:15
    ama hayallerindeki okula gidemedi
    çünkü çok pahalıydı.
  • 9:15 - 9:16
    Veya Jalessa,
  • 9:16 - 9:19
    beyaz yaşıtları gibi işini
    orta derecede yapamayacağını
  • 9:19 - 9:22
    bilen biri.
  • 9:22 - 9:26
    Veya Trina, eğer beyaz bir kadın olsaydı
    insanların alışılmadık ailevi kararlarını
  • 9:26 - 9:29
    daha farklı yargılayacağını bilen biri.
  • 9:29 - 9:31
    Veya oyuncu AB,
  • 9:31 - 9:35
    Hollywood'da aldığı rollerin
    ten rengi yüzünden farklı olduğunu
  • 9:35 - 9:36
    bilen biri.
  • 9:37 - 9:39
    Bir de Simon var.
  • 9:39 - 9:43
    Simon, şüphesiz bir şekilde
    bir başarı örneği olurdu.
  • 9:43 - 9:46
    San Francisco'da bir teknoloji şirketinin
    mali işler müdürü,
  • 9:46 - 9:48
    MIT'den mezun olmuş
  • 9:48 - 9:52
    ve dünyanın en yeni teknoloji
    şirketlerinin bazılarında çalışmış.
  • 9:52 - 9:59
    Ama Simon'a Amerikan rüyasına ulaşıp
    ulaşamadığını sorduğumda
  • 9:59 - 10:01
    cevap vermesi biraz zaman aldı.
  • 10:02 - 10:06
    Gerçekten rahat bir hayatı olduğunu
    kabul ederken,
  • 10:06 - 10:09
    kabul etti ki farklı şartlar altında
  • 10:09 - 10:11
    daha farklı bir yol seçebilirdi.
  • 10:11 - 10:13
    Simon fotoğrafçılığı çok seviyor
  • 10:14 - 10:16
    ama bu, onun için
    hiç gerçek bir seçenek olmamış.
  • 10:17 - 10:19
    "Ailem bana böyle bir şey için
  • 10:19 - 10:21
    para yardımı yapamazdı," dedi Simon.
  • 10:22 - 10:24
    "Belki bunu çocuklarım yapabilir."
  • 10:24 - 10:26
    İşte bu tarz hikâyeler --
  • 10:26 - 10:28
    daha sessiz olan, göze çarpmayanlar --
  • 10:28 - 10:33
    genelde Y jenerasyonunun eşsiz
    ve söylenmemiş hikâyelerini ortaya çıkarıp
  • 10:33 - 10:37
    topluluklar arasında hayal etmenin bile
    nasıl farklı olduğunu gösteriyor.
  • 10:37 - 10:41
    Bu yüzden bu jenerasyonun hikâyelerini
    gerçekten dinlemeli ve duymalıyız,
  • 10:41 - 10:42
    her zamankinden çok şimdi,
  • 10:42 - 10:46
    1946-1964 arası doğanlar yaşlanıp
    Y jenerasyonu öne çıkarken.
  • 10:46 - 10:52
    İstediğimiz kadar Brooklyn'de
    iş paklamaları veya avokadolu tostlar
  • 10:52 - 10:53
    hakkında konuşabiliriz
  • 10:54 - 10:56
    ama siyahi Y jenerasyonunun,
    nüfusun büyük bir kısmının
  • 10:56 - 10:59
    seslerini ve hikâyelerini duymazdan gelmek
  • 10:59 - 11:00
    sadece bölünmeyi arttıracaktır.
  • 11:00 - 11:03
    Bu yüzden siyahi ve beyaz olmayan
    Y jenerasyonunun
  • 11:03 - 11:04
    ve tüm renklerdeki insanların
  • 11:04 - 11:05
    hikâyeleri anlatılmalı
  • 11:05 - 11:07
    ve aynı zamanda dinlenmeli.
  • 11:07 - 11:10
    Ülkemiz ve dünyamız
    çok daha iyi bir durumda olur.
  • 11:10 - 11:12
    Teşekkürler.
  • 11:12 - 11:15
    (Alkış)
Title:
Y jenerasyonu hakkında anlattığımız hikâye -- ve dışarıda bıraktıklarımız
Speaker:
Reniqua Allen
Description:

Y jenerasyonu şimdi ABD'deki en geniş ve en çeşitli yetişkin popülasyonu -- ama sık sık tembel, yetkili avokadolu tost hayranları olan eski bama kalıp düşüncelere indirgeniyorlar, diyor yazar Reniqua Allen. Bu açıklayıcı konuşmada beyaz olmayan Y jenerasyonunun gözden kaçmış hikâyelerini paylaşıyor ve jenerasyona dair daha geniş, daha incelikli bir görüş sunuyor.
"Y jenerasyonu bir bütün değildir," diyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
11:28

Turkish subtitles

Revisions