Return to Video

Paul Zak: Güven, ahlak -- ve oksitosin

  • 0:00 - 0:03
    İnsanoğluna özgü olan eşsiz herhangi bir şey var mı?
  • 0:03 - 0:05
    Var.
  • 0:05 - 0:07
    Tümüyle gelişmiş ahlak anlayışına
  • 0:07 - 0:09
    sahip olan tek canlılar bizleriz.
  • 0:09 - 0:12
    Sosyal yaratıklar olarak ahlak konusunda takıntılıyız.
  • 0:12 - 0:15
    İnsanların yaptıklarını, ne için yaptıklarını bilmeye gereksinim duyuyoruz.
  • 0:15 - 0:18
    Ve kişisel olarak ben ahlaka kafayı takmış durumdayım.
  • 0:18 - 0:20
    Hepsi bu kadın yüzünden
  • 0:20 - 0:22
    Rahibe Mary Marastela,
  • 0:22 - 0:25
    kendisi annem olarak da bilinir.
  • 0:26 - 0:29
    Çocukken kilisede çok fazla tütsü soludum
  • 0:29 - 0:31
    ve bazı ifadeleri Latince söylemeyi öğrendim,
  • 0:31 - 0:33
    ama aynı zamanda annemin tepeden tırnağa
  • 0:33 - 0:35
    ahlakının her insana uygulanıp uygulanamayacağı
  • 0:35 - 0:37
    hakkında düşünmek için zamanım oldu.
  • 0:37 - 0:40
    Şunu gördüm ki, dindar olan ve olmayan insanlar
  • 0:40 - 0:42
    ahlak konusunda aynı oranda takıntılı.
  • 0:42 - 0:44
    Düşündüm ki, belki de ahlaki kararlar için
  • 0:44 - 0:46
    bir takım maddi esaslar vardır.
  • 0:46 - 0:48
    Beynimizin bizi ahlaklı yaptığını
  • 0:48 - 0:50
    söylemek yerine daha ileriye gittim.
  • 0:50 - 0:53
    Ahlakın kimyası olup olmadığını bilmek istiyordum.
  • 0:53 - 0:55
    Ahlak molekülü olup olmadığını
  • 0:55 - 0:57
    bilmek istiyordum.
  • 0:57 - 0:59
    10 yıl süren deneylerden sonra
  • 0:59 - 1:01
    onu buldum.
  • 1:01 - 1:04
    Görmek ister misiniz? Biraz yanımda getirdim.
  • 1:05 - 1:07
    Bu küçük şırınganın içinde
  • 1:07 - 1:10
    ahlak molekülü var.
  • 1:16 - 1:19
    (Kahkahalar)
  • 1:19 - 1:21
    Oksitosin olarak adlandırılıyor.
  • 1:21 - 1:24
    Oksitosin yalnızca memelilerde bulunan
  • 1:24 - 1:26
    çok basit ve çok eski bir molekül
  • 1:26 - 1:28
    Kemirgenlerde, annelerin yavrularına
  • 1:28 - 1:30
    bakmasını sağladığı biliniyordu
  • 1:30 - 1:32
    ve bazı canlılarda, yuva paylaşımına
  • 1:32 - 1:34
    tahammül etmede göz önünde bulunduruldu.
  • 1:34 - 1:36
    Fakat insanlarda, sadece kadınlarda doğumu ve
  • 1:36 - 1:38
    emzirmeyi kolaylaştırdığı ve cinsel ilişki sırasında
  • 1:38 - 1:41
    iki cinsiyetin de salgıladığı biliniyordu.
  • 1:42 - 1:45
    Böylece, aklıma oksitosinin ahlak molekülü olabileceği fikri geldi.
  • 1:45 - 1:48
    Çoğumuzun yapacağını yaptım ve bunu bazı iş arkadaşlarım üzerinde denedim.
  • 1:48 - 1:50
    Biri bana dedi ki:
  • 1:50 - 1:53
    "Paul, bu dünyanın en aptalca fikri"
  • 1:53 - 1:55
    "Bu" dedi, "sadece dişi bir molekül,
  • 1:55 - 1:57
    bu kadar da önemli olamaz."
  • 1:57 - 2:00
    Fakat karşı çıktım, "Ama bunu erkeklerin beyni de yapıyor.
  • 2:00 - 2:02
    Bunun bir sebebi olmalı."
  • 2:02 - 2:05
    Doğrusu haklıydı, aptalca bir fikirdi.
  • 2:05 - 2:07
    Ancak denenebilecek kadar aptalcaydı.
  • 2:07 - 2:10
    Başka bir deyişle, oksitosinin insanları daha ahlaklı yapıp yapmadığını
  • 2:10 - 2:13
    görmek için bir deney tasarlayabileceğimi düşündüm.
  • 2:14 - 2:16
    Ortaya çıktı ki, o kadar da kolay değildi.
  • 2:16 - 2:19
    Her şeyden önce, oksitosin utangaç bir molekül.
  • 2:19 - 2:21
    Salınım için herhangi bir uyarıcı olmadığında,
  • 2:21 - 2:24
    normal seviyeleri sıfıra yakın.
  • 2:24 - 2:26
    Ve salınım olduğunda ise, yarılanma ömrü üç dakika,
  • 2:26 - 2:29
    ve oda sıcaklığında hızla bozuluyor.
  • 2:29 - 2:31
    Yani bu deney, oksitosinin artmasına neden olmalı,
  • 2:31 - 2:33
    onu hızlıca toplamalı ve soğuk tutmalı.
  • 2:33 - 2:35
    Sanırım bunu yapabilirim.
  • 2:35 - 2:37
    Şimdi şansa bakın ki, oksitosin hem beyinde
  • 2:37 - 2:40
    hem de kanda üretilebiliyor,
  • 2:40 - 2:43
    yani bu deneyi sinir cerrahisi öğrenmeden yapabilecektim.
  • 2:44 - 2:47
    Ardından ahlakı ölçmeliydim.
  • 2:47 - 2:50
    'Ahlak' ı büyük harf "A" ile üstlenmek kocaman bir proje
  • 2:50 - 2:52
    Bu yüzden küçükten başladım.
  • 2:52 - 2:55
    Yalnız bir erdem üzerine çalıştım:
  • 2:55 - 2:57
    Güvenilirlik.
  • 2:57 - 3:00
    Neden mi? 2000'lerin başında
  • 3:00 - 3:03
    daha yüksek oranda güvenilir insana sahip ülkelerin
  • 3:03 - 3:05
    refah düzeylerinin daha fazla olduğunu göstermiştim.
  • 3:05 - 3:08
    Yani bu ülkelerde, daha fazla ticari hareket gerçekleşiyor
  • 3:08 - 3:10
    ve daha fazla zenginlik meydana geliyor,
  • 3:10 - 3:12
    yoksulluk azalıyordu.
  • 3:12 - 3:15
    Yani fakir ülkeler, genelde az güven ülkeleriydi.
  • 3:15 - 3:18
    Böylece, eğer güvenilirliğin kimyasını anlayabilirsem,
  • 3:18 - 3:20
    yoksulluğu azaltmaya yardımcı olabilirdim.
  • 3:20 - 3:22
    Fakat, aynı zamanda bir şüpheciyimdir.
  • 3:22 - 3:24
    İnsanlara sadece "Güvenilir misiniz?" diye sormak istemedim.
  • 3:24 - 3:26
    Bunun yerine, araştırma için
  • 3:26 - 3:28
    Jerry Maguire yaklaşımını kullandım.
  • 3:28 - 3:30
    Eğer gerçekten de erdemliyseniz,
  • 3:30 - 3:32
    bana parayı gösterin.
  • 3:32 - 3:34
    Laboratuvarımda şunu yaptık: insanları,
  • 3:34 - 3:36
    para kullanarak erdemli ya da ahlaksız olmaya doğru kışkırttık.
  • 3:36 - 3:38
    Bunu nasıl yaptığımızı sizlere açıklayayım.
  • 3:38 - 3:40
    Deney için biraz insan topladık.
  • 3:40 - 3:43
    Hepsi, eğer katılırlarsa, 10 dolar alacaklardı.
  • 3:43 - 3:46
    Onlara bir takım talimatlar verdik ve onları hiçbir zaman kandırmadık.
  • 3:46 - 3:49
    Ardından, hepsini bilgisayar yardımıyla eşleştirdik.
  • 3:49 - 3:51
    Ve bu çiftte; bir kişi şu mesajı aldı:
  • 3:51 - 3:53
    "Burada olduğun için hakettiğin 10 dolardan
  • 3:53 - 3:55
    vazgeçerek, bunu laborutuvardaki başka birine
  • 3:55 - 3:57
    göndermek ister misin?
  • 3:57 - 3:59
    Püf nokta, onları göremeyeceksin,
  • 3:59 - 4:01
    onlarla konuşamayacaksın.
  • 4:01 - 4:03
    Bunu bir sefer yapacaksın.
  • 4:03 - 4:05
    Şimdi, neden vazgeçtiysen
  • 4:05 - 4:08
    bunun üç katı diğer kişinin hesabına geçecek.
  • 4:08 - 4:10
    Onları çok daha varlıklı yapacaksın.
  • 4:10 - 4:12
    Ve onlar da bilgisayardan şöyle bir mesaj alacak:
  • 4:12 - 4:14
    Kişi 1, sana şu kadar para gönderdi.
  • 4:14 - 4:16
    Hepsini kendine mi alacaksın,
  • 4:16 - 4:19
    yoksa bir kısmını geri göndermek ister misin?
  • 4:19 - 4:21
    Şimdi, bir dakika bu deney hakkında düşünün.
  • 4:21 - 4:24
    Bu sert sandalyelerde bir buçuk saat boyunca oturacaksınız.
  • 4:24 - 4:26
    Bir takım deli bilim adamları kolunuza bir iğne batıracak
  • 4:26 - 4:28
    ve dört tüp kan alacaklar.
  • 4:28 - 4:31
    Ve siz şimdi benden bu paradan vazgeçip, başkasına göndermemi mi istiyorsunuz ?
  • 4:31 - 4:34
    Aslında bu vampir ekonomisinin doğuşuydu.
  • 4:34 - 4:37
    Bir karar ver ve bana biraz kan ver.
  • 4:37 - 4:39
    Aslında, deneyci iktisatçılar
  • 4:39 - 4:41
    bu testi dünyanın çeşitli yerlerinde yapmışlardı
  • 4:41 - 4:43
    ve hem de daha fazla ödüllendirme ile,
  • 4:43 - 4:45
    ve ortak görüş şöyleydi:
  • 4:45 - 4:48
    birinci kişiden ikinci kişiye ölçülen değer, güvenin ölçüsüdür,
  • 4:48 - 4:51
    ve ikinci kişiden birinci kişiye aktarılan ise
  • 4:51 - 4:53
    güvenilirliği ölçer.
  • 4:53 - 4:55
    Ama aslında, iktisatçıların neden ikinci kişinin parayı
  • 4:55 - 4:58
    geri göndermek isteyeceği konusunda kafası karışmıştı.
  • 4:58 - 5:00
    Paranin iyi olduğunu varsayıyorlardı,
  • 5:00 - 5:02
    o zaman neden hepsini kendine saklamasın ki?
  • 5:02 - 5:04
    Bizim bulduğumuz bu değildi.
  • 5:04 - 5:07
    Birinci karar vericilerin %90'nin parayı gönderdiğini,
  • 5:07 - 5:09
    ve parayı alanların %95'inin de
  • 5:09 - 5:11
    paranın bir kısmını geri gönderdiğini gördük.
  • 5:11 - 5:13
    Ama neden?
  • 5:13 - 5:15
    Evet, oksitosin seviyesini ölçerek
  • 5:15 - 5:17
    gördük ki, ikinci kişiler daha fazla para aldıkça,
  • 5:17 - 5:19
    beyinleri daha fazla oksitosin üretiyor,
  • 5:19 - 5:21
    ve daha fazla oksitosin oluştukça,
  • 5:21 - 5:24
    daha fazla parayı geri gönderiyorlar.
  • 5:24 - 5:27
    Yani güvenilirliğin biyolojisini elde ettik.
  • 5:27 - 5:30
    Ama bekleyin, bu deneyde yanlış olan ne?
  • 5:30 - 5:32
    İki şey.
  • 5:32 - 5:35
    Birincisi, vücutta hiçbir şey diğerlerinden bağımsız şekilde olmaz.
  • 5:35 - 5:38
    O zaman, biz de oksitosinle etkileşen diğer dokuz molekülü ölçtük
  • 5:38 - 5:40
    ancak hiçbir etkileri yoktu.
  • 5:40 - 5:42
    İkinci ise,
  • 5:42 - 5:44
    hala oksitosin ile güvenilirlik arasında doğrudan
  • 5:44 - 5:46
    olmayan bir ilişki vardı.
  • 5:46 - 5:48
    Kesin olarak oksitosinin güvenilirliğe
  • 5:48 - 5:50
    sebep olduğunu bilemiyordum.
  • 5:50 - 5:52
    O zaman deneyi yapmak için,
  • 5:52 - 5:54
    biliyordum ki beynin içine gitmeliydim
  • 5:54 - 5:56
    ve oksitosini doğrudan değiştirmeliydim.
  • 5:56 - 5:58
    Matkap dışında herşeyi, oksitosin maddesini
  • 5:58 - 6:01
    kendi beynime koymak için kullandım.
  • 6:01 - 6:03
    Ve bunu bir burun spreyi ile
  • 6:03 - 6:05
    yapabileceğimi buldum.
  • 6:05 - 6:07
    Sonra Zürih'teki meslekdaşlarımla beraber,
  • 6:07 - 6:09
    200 erkeğe oksitosin ya da onun plasebosunu verdik,
  • 6:09 - 6:11
    aynı para deneyini uyguladık,
  • 6:11 - 6:14
    ve gördük ki, oksitosin yalnızca daha fazla güven ortaya çıkarmıyor,
  • 6:14 - 6:17
    aynı zamanda tüm parasını bir yabancıya gönderen
  • 6:17 - 6:19
    kişi sayısını iki katına çıkarıyor --
  • 6:19 - 6:22
    hepsi ruh halini ve bilgi yetisini değiştirmeden oluyordu.
  • 6:23 - 6:27
    Buna göre, oksitosin güvenin molekülüydü,
  • 6:27 - 6:30
    ama ahlakın molekülü müydü ?
  • 6:30 - 6:32
    Oksitosin burun spreyini kullanarak,
  • 6:32 - 6:34
    daha fazla çalışma yaptık.
  • 6:34 - 6:36
    Oksitosin vererek, tek taraflı
  • 6:36 - 6:38
    parasal transferlerde cömertliğin
  • 6:38 - 6:40
    %80 arttığını
  • 6:40 - 6:42
    gösterdik.
  • 6:42 - 6:44
    Hayır kurumlarına yapılan bağışların
  • 6:44 - 6:46
    50% arttığını gösterdik.
  • 6:46 - 6:48
    Ayrıca, oksitosin seviyesini ilaç kullanmadan
  • 6:48 - 6:50
    yükselten yöntemleri inceledik.
  • 6:50 - 6:52
    Bunlar, masajı, dans etmeyi ve
  • 6:52 - 6:54
    dua etmeyi kapsıyor.
  • 6:54 - 6:57
    Evet, annem sonuncusu nedeniyle epey mutluydu.
  • 6:57 - 6:59
    Ve her ne zaman oksitosin seviyesini yükseltsek,
  • 6:59 - 7:01
    insanlar gönüllü bir şekilde kesenin ağzını açıyor
  • 7:01 - 7:03
    ve yabancılarla paralarını paylaşıyorlar.
  • 7:03 - 7:05
    Fakat neden bunu yapıyorlar?
  • 7:05 - 7:07
    Beyniniz oksitosin ile dolup taşarken
  • 7:07 - 7:09
    ne hissediliyor?
  • 7:09 - 7:12
    Bu soruyu incelemek için; insanlara
  • 7:12 - 7:14
    evladının ileri derece beyin kanseri olduğu
  • 7:14 - 7:16
    bir baba ve 4 yaşındaki oğlunun
  • 7:16 - 7:18
    videosunu izlettirdik.
  • 7:18 - 7:21
    Videoyu izlemelerinden sonra, duygularını derecelendirmelerini istedik
  • 7:21 - 7:24
    ve hepsinden önceki ve sonraki oksitosin düzeyini ölçmek için kan aldık.
  • 7:24 - 7:26
    Oksitosin düzeyindeki artış
  • 7:26 - 7:29
    empati duygularını öngördü.
  • 7:30 - 7:32
    Yani bizi diger insanlara yakınlaştıran
  • 7:32 - 7:34
    empati duygusuydu.
  • 7:34 - 7:37
    Empati bizi diğer kişilere yardım ettirtiyordu.
  • 7:37 - 7:41
    Empati bizi ahlaklı yapıyordu.
  • 7:41 - 7:43
    Şimdi bu yeni bir fikir değil.
  • 7:43 - 7:45
    O zamanlarda pek bilinmeyen felsefeci Adam Smith,
  • 7:45 - 7:47
    1759 yılında "Ahlaksal Duygular Kuramı" adında
  • 7:47 - 7:49
    bir kitap yazmıştı.
  • 7:49 - 7:52
    Bu kitapta, Smith bizlerin yukarıdan aşağıya bir sebeple değil
  • 7:52 - 7:55
    aşağıdan yukarıya olan bir sebeple
  • 7:55 - 7:57
    ahlaksal yaratıklar olduğumuzu iddia ediyordu.
  • 7:57 - 7:59
    Bizlerin sosyal varlıklar olduğumuzu,
  • 7:59 - 8:01
    yani diğerleriyle duygularımızı paylaştığımızı belirtiyordu.
  • 8:01 - 8:04
    Yani, eğer sizin canınızı yakacak bir şey yaparsam, bu acıyı ben de hissederim.
  • 8:04 - 8:06
    O zaman, bundan kaçınmalıyım.
  • 8:06 - 8:09
    Eğer seni mutlu eden bir şey yaparsam, seninle neşeni paylaşabilirim.
  • 8:09 - 8:11
    Buna göre, bunları yapmaya meyilliyim.
  • 8:11 - 8:13
    17 yıl sonra, aynı Adam Smith,
  • 8:13 - 8:16
    "Milletlerin Zenginliği" adında iktisatın
  • 8:16 - 8:18
    kuruluş belgesi olan minik kitabı yazacaktı.
  • 8:18 - 8:21
    Ama aslında, ahlak felsefecisiydi
  • 8:21 - 8:23
    ve neden ahlaksal olduğumuz konusunda haklıydı.
  • 8:23 - 8:26
    Ben sadece onun arkasındaki molekülü buldum.
  • 8:26 - 8:29
    Ama bu molekülü bilmek değerlidir,
  • 8:29 - 8:32
    çünkü bu davranışı nasıl açığa çıkaracağımızı
  • 8:32 - 8:34
    ve nasıl söndürebileceğimizi söylüyor,
  • 8:34 - 8:36
    Özellikle, neden ahlaksızlık
  • 8:36 - 8:39
    gördüğümüzü açığa çıkarıyor.
  • 8:39 - 8:41
    O zaman, ahlaksızlığı incelemek icin
  • 8:41 - 8:43
    sizi 1980 yılına geri götüreyim.
  • 8:43 - 8:45
    Santa Barbara, Kaliforniya'nın kenar mahallelerinde
  • 8:45 - 8:48
    bir benzin istasyonunda çalışıyordum.
  • 8:48 - 8:50
    Tüm gün benzin istasyonunda durarak,
  • 8:50 - 8:52
    çok fazla ahlaklılık ve ahlaksızlık görebiliyorsunuz. Öyle ki:
  • 8:52 - 8:55
    Bir pazar günü öğleden sonrasında, bir adam elinde güzel bir
  • 8:55 - 8:57
    mücevher kutusuyla kasiyer külübeme doğru yürüdü.
  • 8:57 - 8:59
    Kutuyu açtı ve içinde inci bir gerdanlık vardı.
  • 8:59 - 9:01
    Ve şöyle dedi: "Selam, tuvaletteydim ve orada bunu buldum.
  • 9:01 - 9:04
    Sence bununla ne yapmalıyız?"
  • 9:04 - 9:06
    "Bilmem, kayıp eşya bürosuna bırakın."
  • 9:06 - 9:08
    "İyi ama, bu çok değerli bir şey.
  • 9:08 - 9:10
    Bunun sahibini bulmalıyız". "Evet" dedim.
  • 9:10 - 9:12
    Ne yapacağımız konusunda karar veriyorken,
  • 9:12 - 9:14
    telefon çaldı.
  • 9:14 - 9:16
    Ve bir adam heyecanlı bir şekilde,
  • 9:16 - 9:18
    "Biraz önce benzin istasyonunuzdaydım,
  • 9:18 - 9:20
    ve karıma bir mücevher almıştım ve şimdi bulamıyorum" diyordu.
  • 9:20 - 9:22
    "İnci gerdanlık mı?" dedim. "Evet" dedi.
  • 9:22 - 9:24
    "Onu buldum"
  • 9:24 - 9:26
    "Ah, hayatımı kurtardın. İşte bu benim telefon numaram.
  • 9:26 - 9:28
    Ona bir yarım saat beklemesini söyle.
  • 9:28 - 9:30
    Oraya geleceğim ve ona 200 dolar ödül vereceğim."
  • 9:30 - 9:32
    Harika, ben de bulan kişiye "Rahat olabilirsin.
  • 9:32 - 9:35
    Kendine iyi bir ödül al. Hayat güzel" dedim.
  • 9:35 - 9:37
    "Bekleyemem ki, 15 dk. içinde Galena'da
  • 9:37 - 9:39
    bir iş görüşmem var ve
  • 9:39 - 9:42
    bu işe ihtiyacım var, gitmek zorundayım." dedi.
  • 9:42 - 9:44
    Ardından yine bana sordu, "Sence ne yapmalıyız?"
  • 9:44 - 9:47
    Ben liseye gidiyorum. Hiçbir fikrim yok.
  • 9:47 - 9:49
    Ona dedim ki "Senin için bende durabilir."
  • 9:49 - 9:52
    "Biliyor musun, çok iyisin, ödülü ikiye bölelim."
  • 9:52 - 9:54
    "Ben sana mücevheri bırakayım, sen bana 100 dolar ver,
  • 9:54 - 9:56
    ve sahibi gelince ..."
  • 9:56 - 9:58
    Gördünüz mü? Dolandırıldım.
  • 9:58 - 10:01
    Aslında bu klasik bir dolandırıcılık olan "güvercin düşürme"ydi
  • 10:01 - 10:03
    ve ben de güvercindim.
  • 10:03 - 10:05
    Yani aslında çoğu dolandırıcının yöntemi,
  • 10:05 - 10:08
    dolandırıcının kurbanı kendine güvendirmesi değil,
  • 10:08 - 10:11
    dolandırıcının kurbana güvendiğjni göstermesidir.
  • 10:11 - 10:13
    Artık ne olduğunu biliyoruz.
  • 10:13 - 10:15
    Mağdurun beyni oksitosin salgılar
  • 10:15 - 10:18
    ve kesenin ağzını açar, parayı verir.
  • 10:18 - 10:20
    Peki bizim oksitosin sistemimizi ustalıkla
  • 10:20 - 10:23
    yönetebilen bu insanlar kimler?
  • 10:23 - 10:26
    Binlerce bireyi test ederek bulduk ki,
  • 10:26 - 10:28
    nüfusun %5'i uyaran karşısında
  • 10:28 - 10:31
    oksitosin salgılamıyor.
  • 10:32 - 10:35
    Yani eğer onlara güvenirseniz, onların beyinleri oksitosin salgılamıyor.
  • 10:35 - 10:38
    Eğer masada bir para varsa, tümünü kendilerine alırlar.
  • 10:38 - 10:40
    Bu kişiler için laboratuvarımda kullanılan bir sözcük var.
  • 10:40 - 10:43
    Biz onları "piç kuruları" olarak adlandırıyoruz.
  • 10:43 - 10:45
    (Kahkahalar)
  • 10:45 - 10:47
    Bu insanlar beraber bira içebileceğiniz kişiler değil.
  • 10:47 - 10:50
    Psikopatların birçok özelliğine sahipler.
  • 10:51 - 10:53
    Bu mekanizmayı baskılayabilecek başka yöntemler de var.
  • 10:53 - 10:56
    Biri, uygunsuz bakılıp ve büyütülmekten.
  • 10:56 - 10:59
    Bu sebeple cinsel istismara uğraşmış kadınlar üzerinde çalıştık
  • 10:59 - 11:02
    ve yaklaşık yarısını uyaran karşısında oksitosin salgılamadığını gördük.
  • 11:02 - 11:04
    Bu sistemin düzgün gelişebilmesi için
  • 11:04 - 11:06
    yeteri kadar doğru bakılıp büyütülmeye gereksiniminiz var.
  • 11:06 - 11:09
    Ayrıca, aşırı stres de oksitosini baskılar.
  • 11:09 - 11:11
    Peki o zaman, hepimiz şunu biliyoruz, aşırı strese
  • 11:11 - 11:14
    girdiğimizde yapabileceğimizin en iyisini yapamıyoruz.
  • 11:14 - 11:17
    Oksitosinin baskılandığı diğer yöntem ise, bu ilginç --
  • 11:17 - 11:20
    testesteronun etkisi.
  • 11:20 - 11:23
    Biz de deneylerimizde erkeklere testesteron uyguladık.
  • 11:23 - 11:25
    Ve para paylaşmak yerine,
  • 11:25 - 11:27
    bencil oldular.
  • 11:27 - 11:30
    Fakat ilginç bir şekilde,
  • 11:30 - 11:32
    yüksek testesteronlu erkekler kendi paralarını, bencillikleri yüzünden
  • 11:32 - 11:35
    diğerlerini cezalandırmak için kullanmaya eğilimli olmalarıydı.
  • 11:35 - 11:37
    (Kahkakalar)
  • 11:37 - 11:40
    Şunu bir düşünün. Demek ki, kendi biyolojimiz içinde
  • 11:40 - 11:43
    ahlakın "yin"i (karanlığı) ve "yang"i (aydınlığı) var.
  • 11:43 - 11:45
    Bizleri diğer insanlara yakınlaştıran ve onların
  • 11:45 - 11:47
    hissettiklerini bize hissettiren oksitosine sahibiz.
  • 11:47 - 11:49
    Ve aynı zaman da testesterona.
  • 11:49 - 11:51
    Ve erkeklerin kadınların on katı testeronları var.
  • 11:51 - 11:53
    Yani erkekler bunu kadınlardan daha fazla yapıyor --
  • 11:53 - 11:56
    ahlaksız davranan insanları cezalandırmamızı
  • 11:56 - 11:58
    istettiren testesteronumuz var.
  • 11:58 - 12:00
    Tanrı'ya ya da devlete bize ne yapmamızı söyleyecekleri icin ihtiyacımız yok.
  • 12:00 - 12:03
    Hepsi bizim içimizde.
  • 12:03 - 12:05
    Peki şunu merak ediyor olabilirsiniz:
  • 12:05 - 12:07
    Bunlar çok hoş laboratuvar deneyleri,
  • 12:07 - 12:09
    bunlar cidden gerçek yaşamımızda geçerli oluyor mu?
  • 12:09 - 12:11
    Evet, bunun için ben de endişeleniyordum.
  • 12:11 - 12:13
    Bu yüzden, bunun günlük yaşamımızı etkileyip etkilemediğini
  • 12:13 - 12:15
    gözlemlemek için laboratuvarın dışına çıktım
  • 12:15 - 12:18
    Bu sebeple geçen yaz, Güney İngiltere'de bir düğüne katıldım.
  • 12:18 - 12:21
    Viktorya döneminden bir köşkte 200 kişi.
  • 12:21 - 12:23
    Bir tek kişiyi bile tanımıyordum.
  • 12:23 - 12:25
    Ve oraya kiralık bir Vauxhall'la gittim.
  • 12:25 - 12:27
    Ve yanımda bir santrifüj makinası, kuru buz,
  • 12:27 - 12:29
    iğneler ve tüpler götürdüm.
  • 12:29 - 12:31
    Gelin ve damattan, düğündekilerden ve
  • 12:31 - 12:33
    aileden ve arkadaşlardan nikah töreni
  • 12:33 - 12:35
    öncesi ve hemen sonrasında kan aldım.
  • 12:35 - 12:37
    (Kahkahalar)
  • 12:37 - 12:39
    Ve bilin bakalım ne oldu?
  • 12:39 - 12:41
    Düğünler oksitosin salgılanmasına sebep oluyor,
  • 12:41 - 12:44
    ama bunu kendine özgü bir yöntemle yapıyor.
  • 12:44 - 12:46
    Düğün güneş sisteminin merkezinde kim vardır?
  • 12:46 - 12:48
    Gelin.
  • 12:48 - 12:50
    En fazla oksitosin artışı onda oluyor.
  • 12:50 - 12:53
    Düğünleri neredeyse gelin kadar başka kim sever?
  • 12:53 - 12:55
    Gelinin annesi, evet doğru.
  • 12:55 - 12:57
    Annesi iki numarada.
  • 12:57 - 12:59
    Sonra damadın babası, sonra damat,
  • 12:59 - 13:01
    sonra aile, sonra
  • 13:01 - 13:03
    güneşin etrafındaki gezegenler gibi
  • 13:03 - 13:05
    gelinin etrafında dizili arkadaşlar.
  • 13:05 - 13:08
    Bu bana göre gösteriyor ki, bu töreni
  • 13:08 - 13:10
    bizleri yeni çifte yakınlaştırması için tasarlamışız,
  • 13:10 - 13:12
    bizi duygusal olarak yakınlaştırması için.
  • 13:12 - 13:15
    Neden? Çünkü onların başarılı olmasına insan neslinin
  • 13:15 - 13:18
    sürdürebilmesi için ihtiyacımız var.
  • 13:18 - 13:21
    Ayrıca, küçük miktarlı parayla yapılan güven deneylerim için yaşamımızda
  • 13:21 - 13:25
    ne sıklıkta yabancılara güvendiğimiz hususunu yakalamadıgı için endişeliydim.
  • 13:25 - 13:27
    Ancak yükseklik korkum olmasına rağmen
  • 13:27 - 13:29
    Geçenlerde kendimi başka bir insana iple bağladım
  • 13:29 - 13:32
    ve 12000 feet'teki bir uçaktan atladım.
  • 13:32 - 13:34
    Öncesi ve sonrasında kan örneğimi aldım
  • 13:34 - 13:37
    ve çok büyük oksitosin sıçraması olmuştu.
  • 13:37 - 13:40
    İnsanları birbirine yakınlaştıracak birçok yol var.
  • 13:40 - 13:42
    Örneğin, sosyal medya yoluyla
  • 13:42 - 13:44
    Bir çok insan şu anda tvit gönderiyor.
  • 13:44 - 13:46
    Bu yüzden sosyal medyanın rolünü de inceledik
  • 13:46 - 13:48
    ve gördük ki sosyal medyayı kullanmak
  • 13:48 - 13:51
    oksitosin seviyesinde kesintisiz iki haneli bir artış yaratıyor
  • 13:51 - 13:54
    Geçtiğimizde bu deneyi Koreli bir yayın organı için yaptım.
  • 13:54 - 13:58
    Yapımcılarının ve muhabirlerinin deneye katılmalarını sağladılar.
  • 13:58 - 14:00
    Bu kişilerden birinin, 22 yaşlarında olmalı,
  • 14:00 - 14:03
    oksitosin seviyesinde %150'lik bir sıçrama oldu.
  • 14:03 - 14:05
    Gerçekten, hayrete düşürücü; hiç kimsede bu kadar olamaz.
  • 14:05 - 14:07
    Sosyal medyayı özel yaşamında kullanıyordu.
  • 14:07 - 14:09
    Korelilere raporumu yazarken dedim ki,
  • 14:09 - 14:11
    "Bakın, bu adam ne yapıyordu bilmiyorum,
  • 14:11 - 14:14
    ama benim tahminimce annesi ya da kız arkadaşı ile etkileşim içindeydi"
  • 14:14 - 14:16
    Kontrol ettiler.
  • 14:16 - 14:18
    Kız arkadaşının Facebook sayfasında etkileşim içindeymiş.
  • 14:18 - 14:21
    İşte bu. Yakınlaştırma budur.
  • 14:21 - 14:24
    Yani bizi diğer insanlara yakınlaştıracak bir sürü yöntem var
  • 14:24 - 14:26
    ve görünüyor ki hepsi evrensel düzeyde.
  • 14:26 - 14:28
    İki hafta önce,
  • 14:28 - 14:30
    dağlık bölgerinde, çok soyutlanmış,
  • 14:30 - 14:32
    1000 yıl boyunca yaşamış gibi duran,
  • 14:32 - 14:35
    kendine ancak yetebilen çiftçi kabilelerine gittiğim
  • 14:35 - 14:38
    Papua Yeni Gine'den daha yeni dönmüştüm.
  • 14:38 - 14:41
    Dağlık bölgerinde 800 farklı dil konuşuluyor.
  • 14:41 - 14:44
    Bu insanlar, dünyadaki en ilkel insanlar.
  • 14:44 - 14:47
    Ve aslında onlar da oksitosin salgılıyorlar.
  • 14:47 - 14:51
    Yani oksitosin bizi diğer insanlara yakınlaştırır.
  • 14:51 - 14:53
    Oksitosin diğer insanların hissettiklerini bize de hissettirir.
  • 14:53 - 14:56
    Ve insanların beyinlerinin oksitosin
  • 14:56 - 14:58
    salgılamasını sağlamak çok kolay.
  • 14:58 - 15:00
    Nasıl yapıldığını biliyorum
  • 15:00 - 15:02
    ve aynı zamanda en sevdiğim yöntem,
  • 15:02 - 15:04
    aslında en basiti. Sizlere göstereyim.
  • 15:09 - 15:11
    Buraya gelin. Bana bir kucak verin.
  • 15:11 - 15:13
    (Kahkahalar)
  • 15:13 - 15:15
    İşte bu.
  • 15:15 - 15:24
    (Alkışlar)
  • 15:24 - 15:26
    Bu diğer insanları kucaklama arzum
  • 15:26 - 15:28
    bana Dr. Aşk takma adını kazandırdı.
  • 15:28 - 15:30
    Dünyada biraz fazla sevgi paylaşıyor olmaktan mutluyum,
  • 15:30 - 15:32
    çok harika bir şey,
  • 15:32 - 15:34
    fakat buyrun Dr. Aşk'tan reçeteniz:
  • 15:34 - 15:37
    Günde sekiz kucaklama.
  • 15:37 - 15:39
    Şunu gördük ki, daha fazla oksitosin salgılayan insanlar
  • 15:39 - 15:41
    daha mutlu insanlar oluyor.
  • 15:41 - 15:43
    Daha mutlular çünkü
  • 15:43 - 15:46
    her yönden daha iyi ilişkilere sahipler.
  • 15:46 - 15:49
    Dr. Aşk der ki, günde sekiz kucaklama.
  • 15:49 - 15:51
    Günde sekiz kucaklamayla -- daha mutlu olacaksınız
  • 15:51 - 15:53
    ve dünya daha iyi bir yer olacak.
  • 15:53 - 15:56
    Tabii ki, eğer insanlara dokunmayı sevmiyorsanız, bunu her zaman
  • 15:56 - 15:58
    burnunuza sokabilirim. (Kahkahalar)
  • 15:58 - 16:00
    Teşekkürler.
  • 16:00 - 16:13
    (Alkışlar)
Title:
Paul Zak: Güven, ahlak -- ve oksitosin
Speaker:
Paul Zak
Description:

Ahlaklı davranma arzumuzu harekete geçiren nedir? Nöro-ekonomist (sinir sistemi iktisatçısı) Paul Zak, oksitosin hormonunun (kendisi "ahlak molekülü" olarak adlandırıyor) neden dengeli bir toplumunun oluşmasına etkisi olan güven, empati ve diğer duyarlılıklara sebep olduğuna inandığını anlatıyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
16:14
Eray Ozkan added a translation

Turkish subtitles

Revisions