< Return to Video

Tercihler, mutluluk ve spagetti sosu

  • 0:00 - 0:03
    Yeni kitabım "Göz Kırpma" hakkında konuşmam
  • 0:03 - 0:08
    gerektiğini düşünüyordum. Kitabım ani yargılamalar ve ilk izlenimler hakkında.
  • 0:08 - 0:12
    Ocak'ta çıkacak ve umarım hepiniz üçer tane alırsınız.
  • 0:12 - 0:15
    Fakat düşünüyordum da,
  • 0:15 - 0:18
    yeni kitabımın beni mutlu ettiğini fark etmeme rağmen,
  • 0:18 - 0:22
    -- ve sanırım annemi de mutlu ederdi --
  • 0:22 - 0:24
    söz konusu olan şey mutluluk değil.
  • 0:24 - 0:28
    Bu yüzden onun yerine başka birinden
  • 0:28 - 0:31
    bahsetmeye karar verdim. 20 yıldır belki Amerikalılar'ı
  • 0:31 - 0:35
    mutlu etmiş olanlarla aynı değerdeki bir şeyi yapmış biri.
  • 0:35 - 0:38
    Benim kişisel kahramanım olan bir adam.
  • 0:38 - 0:41
    Adı Howard Moskowitz olan,
  • 0:41 - 0:45
    spagetti sosunu yeniden icat etmesiyle ünlü biri.
  • 0:45 - 0:50
    Howard'ın boyu bu kadar ve yuvarlak biri
  • 0:50 - 0:54
    ve altmış yaşlarında ve kocaman gözlükleri var,
  • 0:54 - 1:00
    seyrelmiş gri saçlı ve kabına sığamayan ve inanılmaz canlı biri,
  • 1:00 - 1:04
    bir papağanı var ve operaya bayılır
  • 1:04 - 1:08
    ve ortaçağ tarihi konusunda müthiş tutkulu biri.
  • 1:08 - 1:11
    Mesleği ise psikofizik.
  • 1:11 - 1:15
    Bu noktada belirtmeliyim ki psikofizikçinin ne olduğu konusunda bir fikrim yok.
  • 1:15 - 1:19
    Gerçi hayatımın bir döneminde iki yıl boyunca doktorasını psikofizik
  • 1:19 - 1:21
    alanında yapan bir kızla çıkmıştım.
  • 1:21 - 1:27
    Bu da bu ilişki hakkında sizlere bir şeyler anlatıyordur.
  • 1:27 - 1:30
    Bildiğim kadarıyla psikofizik bir şeyleri ölçmeyle ilgili
  • 1:30 - 1:32
    ve Howard bir şeyleri ölçmeye çok meraklıdır.
  • 1:32 - 1:34
    Harvard'dan doktora ile mezun oldu,
  • 1:34 - 1:38
    ve New York White Plains'te küçük bir danışmanlık dükkanı açtı
  • 1:38 - 1:43
    ve ilk müşterilerinden biri -- bu uzun yıllar önce oluyor, 70'lerin başında --
  • 1:43 - 1:45
    ilk müşterilerinden biri Pepsi'ydi.
  • 1:45 - 1:47
    Pepsi Howard'a geldi ve dedi ki:
  • 1:47 - 1:49
    "Biliyorsun aspartam diye yeni bir şey var,
  • 1:49 - 1:52
    ve biz Diyet Pepsi yapmak istiyoruz.
  • 1:52 - 1:55
    Mükemmel içeceği yaratmak için her bir kutu Diyet Pepsi'ye
  • 1:55 - 2:00
    ne kadar aspartam koymamız gerektiğini bulmak istiyoruz". Tamam mı?
  • 2:00 - 2:04
    Şu anda bu, cevaplamak için inanılmaz kolay bir soru gibi geliyor.
  • 2:04 - 2:06
    Howard da böyle düşünmüştü. Çünkü Pepsi ona şöyle demişti:
  • 2:06 - 2:09
    "Bak, biz yüzde sekiz ve 12 arasında bir aralıkta çalışıyoruz.
  • 2:09 - 2:12
    Yüzde sekizin altındaki herhangi bir şey yeterince tatlı olmuyor,
  • 2:12 - 2:16
    ve yüzde 12'nin üzeri de çok fazla tatlı oluyor.
  • 2:16 - 2:20
    Sekiz ve 12 arasındaki en iyi nokta hangisidir onu bulmak istiyoruz."
  • 2:20 - 2:23
    Şimdi bu problemi size versem, hepiniz çok kolay dersiniz.
  • 2:23 - 2:27
    Yapacağımız şey, Pepsi'den tüm tatlılık seviyelerini içeren
  • 2:27 - 2:31
    büyük bir deneysel yığın yapmak olur -- yüzde 8, 8.1, 8.2, 8.3,
  • 2:31 - 2:35
    yüzde 12'ye kadar -- ve bunu binlerce kişi ile deneyip,
  • 2:35 - 2:38
    sonuçları bir eğri üzerinde işaretleriz
  • 2:38 - 2:42
    ve en beğenilen yoğunluğu alırız. Değil mi? Gerçekten kolay.
  • 2:42 - 2:45
    Howard deneyi yapar, veriyi alır ve eğri üzerinde işaretler
  • 2:45 - 2:49
    ve birdenbire fark eder ki, bu düzgün bir çan eğrisi değildir.
  • 2:49 - 2:50
    Aslında veriler hiç bir anlam ifade etmiyordur.
  • 2:50 - 2:53
    Bu tam bir karmaşadır. Sonuçlar her yere dağılmıştır.
  • 2:53 - 2:58
    Şimdi yiyecek ve benzerlerini test etme işinde olan bir çok kişi,
  • 2:58 - 3:01
    veriler karmaşa halinde gelince ümitsizliğe kapılmıyorlar.
  • 3:01 - 3:05
    Şöyle düşünüyorlar, "Tamam insanların kola hakkında düşündüklerini bulmak o kadar kolay değil.
  • 3:05 - 3:07
    Belki yol üzerinde bir yerde hata yaptık.
  • 3:07 - 3:10
    Haydi deneyime dayalı bir tahmin yapalım."
  • 3:10 - 3:14
    ve basitçe tam ortadaki yüzde 10'a karar veriyorlar.
  • 3:14 - 3:16
    Howard bu kadar kolay teskin edilen biri değil.
  • 3:16 - 3:19
    Howard zeka standartlarının belli bir seviyede olmasını savunan bir adam.
  • 3:19 - 3:21
    Ve bu, onun için yeterince iyi değildi
  • 3:21 - 3:23
    ve bu soru onu yıllarca çileden çıkarttı.
  • 3:23 - 3:26
    Üzerinde düşünüp, şöyle deyip durdu: ne yanlıştı?
  • 3:26 - 3:30
    Neden Diyet Pepsi'yle yapılan bu deneyden anlam çıkartamadık?
  • 3:30 - 3:33
    Ve bir gün, White Plains'teki bir restoranda otururken,
  • 3:33 - 3:36
    Nescafe için bazı işler yaptığını düşlemeye başlamak üzereydi.
  • 3:36 - 3:40
    Ve aniden, şimşek çakması gibi, yanıtı buldu.
  • 3:40 - 3:43
    Yanıt şuydu: Diyet Pepsi'nin verilerini incelerken
  • 3:43 - 3:45
    yanlış soruyu soruyorlardı.
  • 3:45 - 3:47
    Mükemmel Pepsi'yi arıyorlardı,
  • 3:47 - 3:52
    aslında mükemmel Pepsiler'i aramaları gerekiyordu. Bana güvenin.
  • 3:52 - 3:54
    Bu müthiş bir keşifti.
  • 3:54 - 3:57
    Bu gıda biliminin en parlak buluşlarından biriydi.
  • 3:57 - 3:59
    Ve Howard hemen yola düştü,
  • 3:59 - 4:01
    tüm ülkede konferanslar verecek,
  • 4:01 - 4:03
    ayağa kalkacak ve şöyle diyecekti:
  • 4:03 - 4:07
    "Siz mükemmel Pepsi'yi arıyordunuz. Yanlış yaptınız.
  • 4:07 - 4:10
    Mükemmel Pepsiler'i aramanız gerekiyordu."
  • 4:10 - 4:12
    Ve insanlar ona boş boş bakıp şöyle diyeceklerdi:
  • 4:12 - 4:14
    "Sen ne diyorsun? Bu delilik."
  • 4:14 - 4:16
    Ve bilirsiniz "Hadi yaylan! Sıradaki!" diyeceklerdi.
  • 4:16 - 4:19
    İş almaya çalıştı, kimse ona iş vermedi -- ama takıntılıydı,
  • 4:19 - 4:22
    bunun hakkında konuştu, konuştu, konuştu.
  • 4:22 - 4:23
    Yidce'deki şu deyimi çok seviyordu
  • 4:23 - 4:26
    "Yabanturpundaki bir kurt için dünya yabanturpudur."
  • 4:26 - 4:32
    Bu da onun yabanturpuydu. (Gülüşmeler) Buna takılmıştı!
  • 4:32 - 4:37
    Ve sonunda bir atılım yaptı. Vlasic Turşuları geldi ve
  • 4:37 - 4:40
    "Mr. Moskowitz -- doktor Moskowitz,
  • 4:40 - 4:42
    biz mükemmel turşuyu yapmak istiyoruz." dediler,
  • 4:42 - 4:46
    ve o "Mükemmel turşu yok, sadece mükemmel turşular var" dedi.
  • 4:46 - 4:50
    Ve onlara gidip "Sadece normal işinizi geliştirmeyeceksiniz,
  • 4:50 - 4:52
    lezzetli olanı yaratmanız gerekiyor." dedi.
  • 4:52 - 4:55
    Ve işte bu noktada lezzetli turşularımız oldu.
  • 4:55 - 4:57
    Sonra sıradaki kişi geldi, bu Campbell Çorba idi.
  • 4:57 - 4:59
    Ve bu daha da önemliydi. Aslında
  • 4:59 - 5:03
    Cambell Çorba Howard'ın ününü kazandığı yerdi.
  • 5:03 - 5:08
    Campbell Prego'yu üretiyordu ve Prego, 80'lerin başında, 70'ler ve 80'lerin baskın spagetti sosu olan
  • 5:08 - 5:11
    Ragu'nun yanında zorlanıyordu.
  • 5:11 - 5:14
    Şu anda sektörde -- bilmiyorum bu ne kadar ilginiz çeker,
  • 5:14 - 5:15
    ya da buna girmek için ne kadar vaktim var.
  • 5:15 - 5:18
    Ama teknik olarak -- bu yan bir konu --
  • 5:18 - 5:21
    Prego, Ragu'dan daha iyi bir domates sosu.
  • 5:21 - 5:25
    Domates püresinin kalitesi çok daha iyi ve baharat karışımı çok daha ileri seviyede,
  • 5:25 - 5:28
    makarnaya çok daha memnun edici bir şekilde tutunuyor. Aslında
  • 5:28 - 5:33
    70'lerde Ragu ve Prego ile ünlü kase testini yapıyorlardı.
  • 5:33 - 5:36
    Bir tabak spagettiniz vardı ve sosu üstüne döküyordunuz,
  • 5:36 - 5:41
    Ragu'nun hepsi dibe giderken, Prego hala üstte kalıyordu.
  • 5:41 - 5:43
    "Tutunmak" işte buna deniyor.
  • 5:43 - 5:47
    Her neyse, tutunma konusunda çok daha üstün olmalarına
  • 5:47 - 5:52
    ve domates pürelerinin kalitesine rağmen, Prego zorlanıyordu.
  • 5:52 - 5:55
    Bu yüzden Howard'a geldiler ve bizi düzelt dediler.
  • 5:55 - 5:57
    Howard ürün çeşitlerine baktı ve şöyle dedi:
  • 5:57 - 6:01
    elinizde ölü bir domates toplumu var.
  • 6:01 - 6:03
    Yapmak istediğim şu dedi
  • 6:03 - 6:05
    ve Campbell Çorbaları'nın mutfağı ile bir araya geldi,
  • 6:05 - 6:10
    ve 45 çeşit spagetti sosu yaptı. Ve onları bir domates sosunun
  • 6:10 - 6:14
    akla uygun her şekli ile çeşitlendirdi.
  • 6:14 - 6:18
    Tatlılığına, sarmısak seviyesine, mayhoşluğuna, ekşiliğine, domatesliliğine göre,
  • 6:18 - 6:25
    gözle görülür parçalı olmasına göre -- bu spagetti sosu işindeki en sevdiğim terim.
  • 6:25 - 6:30
    Spagetti sosunun akla uygun her şekli ile spagetti soslarını çeşitlendirdi.
  • 6:30 - 6:35
    Ve bir yığın halinde olan 45 spagetti sosunu aldı ve yola çıktı.
  • 6:35 - 6:37
    New York'a gitti, Şikago'ya gitti, Jacksonville'e gitti,
  • 6:37 - 6:43
    Los Angeles'a gitti. Kamyonla insan topladı, büyük salonlara koydu.
  • 6:43 - 6:45
    İnsanları iki saatliğine oturttu ve bu iki saat boyunca
  • 6:45 - 6:48
    10 tane kase verdi.
  • 6:48 - 6:52
    10 küçük makarna kasesi ve her birinin üzerinde değişik bir spagetti sosu.
  • 6:52 - 6:56
    Her kaseyi yediklerinde, spagetti sosunun ne kadar iyi olduğuna göre,
  • 6:56 - 6:59
    0 ile 100 arası bir değerlendirme yapmalarını istedi.
  • 6:59 - 7:02
    Bu sürecin sonunda, aylar ve aylar süren çalışmadan sonra,
  • 7:02 - 7:04
    Amerikan halkının spagetti sosu hakkında ne hissettiği konusunda
  • 7:04 - 7:08
    bir dağ kadar veriye sahip oldu.
  • 7:08 - 7:10
    Ve sonra bu veriyi analiz etti.
  • 7:10 - 7:14
    Spagetti sosunun en sevilen marka çeşitliliğine mi baktı? Hayır!
  • 7:14 - 7:16
    Howard böyle bir şey olduğuna inanmıyordu.
  • 7:16 - 7:18
    Onun yerine, veriye baktı ve şöyle dedi,
  • 7:18 - 7:24
    bakalım bütün bu farklı veri noktalarını kümeler halinde toplayabilecek miyiz?
  • 7:24 - 7:27
    Bakalım insanlar belli fikirler etrafında toplanacaklar mı?
  • 7:27 - 7:33
    Ve beklendiği gibi, eğer spagetti sosu hakkında bütün bu verileri analiz ederseniz,
  • 7:33 - 7:36
    Amerikalılar'ın üç gruptan birinde yer aldığını fark edersiniz.
  • 7:36 - 7:39
    Spagetti sosunu sade sevenler,
  • 7:39 - 7:42
    spagetti sosunu baharatlı sevenler
  • 7:42 - 7:45
    ve ekstra topaklı sevenler.
  • 7:45 - 7:49
    Ve bu üç gerçeğin içinde en fazla dikkate değer olan üçüncüsüydü.
  • 7:49 - 7:51
    Çünkü o zamanlarda, 80'lerin başında,
  • 7:51 - 7:53
    bir süpermarkete gittiğinizde,
  • 7:53 - 7:57
    ekstra topaklı spagetti sosu bulamazdınız.
  • 7:57 - 7:59
    Prego Howard'a döndü ve şöyle dedi,
  • 7:59 - 8:05
    "Bana Amerikalılar'ın üçte birinin ekstra topaklı spagetti sosu sevdiğini
  • 8:05 - 8:09
    ve hala kimsenin bu ihtiyacı karşılamadığını mı söylüyorsun?" Ve o "Evet!" dedi.
  • 8:09 - 8:11
    (Gülüşmeler) ve sonra Prego,
  • 8:11 - 8:13
    spagetti sosunu tamamen yeniden formüle etti,
  • 8:13 - 8:17
    ve ekstra toplaklı bir ürün çizgisi ile çıktı. Bu çizgi hemen ve tamamen
  • 8:17 - 8:20
    ülkedeki spagetti sosu işini ele geçirdi.
  • 8:20 - 8:24
    Ve sonraki 10 yıl boyunca ekstra topaklı soslarından
  • 8:24 - 8:28
    600 milyon dolar kazandılar.
  • 8:28 - 8:31
    Ve sektördeki herkes Howard'ın yaptığına baktı ve şöyle dedi,
  • 8:31 - 8:34
    "Aman Tanrım! Tamemen yanlış düşünüyormuşuz!"
  • 8:34 - 8:37
    Ve böylece yedi farklı çeşit sirke,
  • 8:37 - 8:42
    ve 14 farklı çeşit hardal ve 71 farklı çeşit zeytinyağınız oldu --
  • 8:42 - 8:46
    ve sonunda Ragu bile Howard'a iş verdi,
  • 8:46 - 8:49
    ve Howard Prego için yaptığı işin tamamen aynısını Ragu için de yaptı.
  • 8:49 - 8:50
    Bugün süpermarkete giderseniz, gerçekten iyi bir tanesine,
  • 8:50 - 8:53
    ve kaç tane Ragu olduğuna bakarsanız --
  • 8:53 - 8:56
    Kaç tane var biliyor musunuz? 36!
  • 8:56 - 9:02
    Altı çeşitte: Peynirli, Light, Robusto,
  • 9:02 - 9:11
    Zengin ve Bol, Eski Dünya Geleneksel, Ekstra Topaklı Bahçe. (Gülüşmeler)
  • 9:11 - 9:15
    İşte Howard'ın yaptığı bu. Bu Howard'ın Amerikan halkına hediyesi.
  • 9:15 - 9:19
    Şimdi, bu neden önemli?
  • 9:19 - 9:23
    Bu aslında müthiş önemli. Nedenini açıklayacağım.
  • 9:23 - 9:26
    Howard'ın yaptığı, gıda endüstrisinin sizi mutlu etme konusundaki düşüncesini
  • 9:26 - 9:29
    kökten değiştirdi.
  • 9:29 - 9:32
    Gıda endüstrisinin bir numaralı varsayımı şöyleydi:
  • 9:32 - 9:35
    insanların ne yediklerini bulmanın yolu --
  • 9:35 - 9:38
    onları neyin mutlu ettiğini bulmanın yolu -- onlara sormaktır.
  • 9:38 - 9:40
    Ve yıllar, yıllar, yıllar, yıllar boyunca Ragu ve Prego odak grupları
  • 9:40 - 9:44
    oluşturup, tüm insanları oturtup şöyle diyordu,
  • 9:44 - 9:48
    "Bir spagetti sosunda ne istersiniz? Spagetti sosunda ne istediğinizi söyleyin."
  • 9:48 - 9:51
    Ve tüm bu yıllar boyunca -- 20, 30 yıl --
  • 9:51 - 9:53
    tüm o odak grupları seansları boyunca,
  • 9:53 - 9:57
    kimse ekstra topaklı istediğini söylemedi.
  • 9:57 - 10:00
    Gerçekte en azından üçte birinin bunu kalpten istiyor olmasına rağmen.
  • 10:00 - 10:03
    (Gülüşmeler)
  • 10:03 - 10:05
    İnsanlar ne istediklerini bilmiyorlar! Değil mi?
  • 10:05 - 10:08
    Howard'ın söylemeyi sevdiği gibi, "Dilin istediğini akıl bilmez."
  • 10:08 - 10:11
    Bu bir gizem!
  • 10:11 - 10:16
    Ve kendi tutkularımızı ve tatlarımızı anlamamızdaki çok önemli bir adım da,
  • 10:16 - 10:21
    aslında ne istediğimizi her zaman anlatamayacağımızın farkına varmamızdır.
  • 10:21 - 10:25
    Mesela şu anda bu odadaki herkese kahvenizi nasıl alırdınız diye sorsaydım,
  • 10:25 - 10:31
    ne diyecektiniz biliyor musunuz? Her biriniz "Koyu, zengin ve sert" diyecektiniz.
  • 10:31 - 10:33
    Kahveyi nasıl sevdiklerini sorduğunuzuda, insanların daima verdikleri yanıt budur.
  • 10:33 - 10:36
    Nasıl seversiniz? Koyu, zengin ve sert!
  • 10:36 - 10:40
    Acaba yüzde kaçınız gerçekten koyu, zengin ve sert seviyor?
  • 10:40 - 10:43
    Howard'a göre yüzde 25 ile 27 arasında.
  • 10:43 - 10:47
    Çoğunuz sütlü ve yumuşak kahve sever.
  • 10:47 - 10:50
    Ama size ne istediğinizi soran birine hiç bir zaman
  • 10:50 - 10:52
    "Sütlü ve yumuşak kahve istiyorum." demezsiniz.
  • 10:52 - 10:57
    İşte bu Howard'ın yaptığı bir numaralı işti.
  • 10:57 - 11:00
    Howard'ın yaptığı iki numaralı iş ise bize şunu fark ettirmekti --
  • 11:00 - 11:02
    bu da diğer bir kritik nokta --
  • 11:02 - 11:08
    bize yatay segmentasyon adını verdiği şeyin önemini fark ettirdi.
  • 11:08 - 11:10
    Bu neden kritik? Kritik çünkü
  • 11:10 - 11:12
    Howard'dan önce gıda endüstrisinin düşünme şekil buydu. Değil mi?
  • 11:12 - 11:17
    80'lerin başında neye takıntılıydılar? Hardala takıntılıydılar.
  • 11:17 - 11:20
    Özellikle de Grey Poupon'un hikayesine takmışlardı, değil mi?
  • 11:20 - 11:23
    Önceden iki hardal vardı. French'inki ve Gulden'inki
  • 11:23 - 11:25
    Bunlar neydi? Sarı hardal. Sarı hardalın içinde ne var?
  • 11:25 - 11:29
    Sarı hardal tohumları, hint safranı ve paprika. Hardal buydu.
  • 11:29 - 11:32
    Sonra Grey Poupon, Dijon ile geldi. Değil mi?
  • 11:32 - 11:38
    Çok daha uçucu kahverengi hardal tohumu, biraz beyaz şarap , azıcık,
  • 11:38 - 11:41
    çok daha fazla hassas aroma. Ve ne yaptılar?
  • 11:41 - 11:46
    Bunu ufacık bir cam kavanoza koydular, üzerinde emayeden müthiş bir etiket ile,
  • 11:46 - 11:50
    Fransızmış gibi gösterdiler, halbuki Oxnard California'da yapılıyordu.
  • 11:50 - 11:55
    Ve 200 gramlık şişeye bir dolar 50 cent fiyat koyacaklarına,
  • 11:55 - 11:58
    French'in ve Gulden'in yaptığı gibi, 4 dolar almaya karar verdiler.
  • 11:58 - 12:01
    Ve sonra o reklamları vardı, değil mi? Rolls Royce'da bir adam,
  • 12:01 - 12:03
    Grey Poupon yiyor, başka bir Rolls Royse yaklaşıyor,
  • 12:03 - 12:05
    ve "Grey Poupon var mı?" diye soruyor.
  • 12:05 - 12:08
    Ve tüm bunları yaptıktan sonra, Grey Poupon havalanıyor!
  • 12:08 - 12:10
    Hardal işini tamamen ele geçiriyor!
  • 12:10 - 12:13
    Ve herkesin buradan alacağı ders şuydu:
  • 12:13 - 12:17
    insanları mutlu etmenin yolu
  • 12:17 - 12:22
    onlara daha pahalı bir şey vermek, arzulanacak bir şey. Değil mi?
  • 12:22 - 12:27
    İnsanların şu anda sevdikleri bir şeye sırtlarını döndürmek,
  • 12:27 - 12:31
    ve hardal hiyerarşisinde daha üstlerde olan bir şeye uzanmalarını sağlamaktı.
  • 12:31 - 12:33
    Daha iyi bir hardal! Daha pahalı bir hardal!
  • 12:33 - 12:36
    Daha karmaşık, kültürlü ve anlamlı bir hardal.
  • 12:36 - 12:39
    Ve Howard bu duruma baktı ve bu yanlış dedi!
  • 12:39 - 12:42
    Hardal bir hiyerarşi içinde bulunmaz.
  • 12:42 - 12:47
    Hardal, tıpkı domates sosu gibi yatay bir düzlemde bulunur.
  • 12:47 - 12:50
    İyi hardal veya kötü hardal yoktur.
  • 12:50 - 12:52
    Mükemmel hardal veya mükemmel olmayan hardal yoktur.
  • 12:52 - 12:56
    Sadece farklı insanların beğendiği farklı hardal tipleri vardır.
  • 12:56 - 13:01
    Tat ile ilgili düşüncelerimizi kökten demokratikleştirdi.
  • 13:01 - 13:06
    Ve bunun için de Howard Moskowitz'e büyük bir teşekkür alkışı borçluyuz.
  • 13:06 - 13:10
    Howard'ın yaptığı üçüncü ve belki de en önemli şey,
  • 13:10 - 13:13
    Platonik yemek algısına karşı gelmesiydi. (Gülüşmeler)
  • 13:13 - 13:16
    Bununla ne demek istiyorum?
  • 13:16 - 13:18
    Gıda endüstrisinde çok uzun zamandır bir yemek yapmak için,
  • 13:18 - 13:25
    sadece tek yol olduğuna dair bir kanı vardı, tek mükemmel yol.
  • 13:25 - 13:29
    Chez Panisse'e gidersiniz ve size bir şeyler bir şeyler üzerinde
  • 13:29 - 13:33
    kavrulmuş balkabağı çekirdeği ile birlikte kırmızı kuyruklı saşimi verirler.
  • 13:33 - 13:36
    Üzerindeki şeyler için beş seçenek sunmazlar değil mi?
  • 13:36 - 13:40
    Ekstra topaklı mı yoksa başka bir şey mi diye sormazlar -- hayır!
  • 13:40 - 13:43
    Sadece üzerindeki alırsınız. Neden? Çünkü Chez Panisse'deki şef,
  • 13:43 - 13:46
    kırmızı kuruklı saşimi hakkında Platonik bir kanıya sahiptir.
  • 13:46 - 13:49
    Bu böyle olmalıdır.
  • 13:49 - 13:53
    Ve bu şekilde tekrar tekrar servis eder.
  • 13:53 - 13:55
    Eğer tartışırsanız şöyle diyecektir:
  • 13:55 - 14:00
    "Yanlış düşünüyorsun! Bu restoranda olması gereken en iyi şekil budur."
  • 14:00 - 14:04
    Aynı fikir ticari gıda endüstrisini de ateşledi.
  • 14:04 - 14:07
    Domates sosunun ne olduğu hakkında Platonik bir kanıları vardı.
  • 14:07 - 14:10
    Ve nereden geliyordu? İtalya'dan.
  • 14:10 - 14:14
    İtalyan domates sosu nedir? Harmanlanmış ve ince.
  • 14:14 - 14:17
    Domates sosunun kültürü ince olmasıydı.
  • 14:17 - 14:20
    1970'lerdeki özgün domates sosundan bahsedersek,
  • 14:20 - 14:23
    İtalyan domates sosunu kastederiz. En erken Ragu'lardan bahsederiz.
  • 14:23 - 14:26
    Bunların içinde de görünür parçalar yoktu değil mi?
  • 14:26 - 14:28
    İnceydi ve makarnanın üzerine bir parça koyunca,
  • 14:28 - 14:30
    en dibine kadar inerdi.
  • 14:30 - 14:32
    İşte böyleydi. Peki niye buna bağlıydık?
  • 14:32 - 14:35
    Çünkü insanları mutlu etmenin yolunun, onlara kültürel olarak en otantik
  • 14:35 - 14:41
    domates sosunu vermekten geçtiğini sanırdık, bu A maddesi,
  • 14:41 - 14:45
    ve B maddesi, eğer onlara kültürel olarak otantik sosu verirsek
  • 14:45 - 14:47
    onu kabul edeceklerini zannederdik.
  • 14:47 - 14:50
    Ve bu da en fazla sayıda insanı memnun edecekti.
  • 14:50 - 14:52
    Ve bunu düşünmemizin sebebi -- başka bir deyişle,
  • 14:52 - 14:56
    yemek dünyasındaki insanların yemek için evrensel kurallar arıyor olmasıydı.
  • 14:56 - 14:59
    Hepimize tek bir şekilde davranmak istiyorlardı.
  • 14:59 - 15:02
    Ve bu şekilde evrensel kurallar fikrine takıntılı olmalarının iyi bir nedeni vardı,
  • 15:02 - 15:06
    çünkü 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın büyük bölümündeki bilim,
  • 15:06 - 15:08
    evrensel kuralları takıntı haline getirmişti.
  • 15:08 - 15:14
    Psikologların, tıp bilimcilerinin, ekonomistlerin tümü,
  • 15:14 - 15:17
    hepimizin davranışlarını yöneten kuralları bulmayla ilgileniyorlardı.
  • 15:17 - 15:19
    Ama bu değişti, değil mi?
  • 15:19 - 15:22
    Son 10 - 15 yılda bilimdeki büyük devrim nedir?
  • 15:22 - 15:28
    Evrensel kuralları aramaktan, çeşitliği anlamaya doğru giden hareket.
  • 15:28 - 15:32
    Şu anda tıp bilminde kanserin nasıl işlediğini bilmek istemiyoruz,
  • 15:32 - 15:37
    senin kanserinin, benim kanserimden ne farkı var onu bulmak istiyoruz.
  • 15:37 - 15:40
    Sanırım benim kanserim, sizin kanserinizden farklı.
  • 15:40 - 15:44
    Genetik, insan çeşitliliğini araştırmanın kapılarını açtı.
  • 15:44 - 15:47
    Howard Moskowitz'in dediği de, aynı devrimin domates sosu için
  • 15:47 - 15:51
    yapılması gerektiğiydi.
  • 15:51 - 15:55
    Ve bunun için kendisine büyük bir teşekkür borçluyuz.
  • 15:55 - 16:00
    Çeşitlilik konusunda size son bir örnek vereceğim -- ah özür dilerim.
  • 16:00 - 16:03
    Howard sadece buna inanmakla kalmadı, ikinci bir adım daha attı,
  • 16:03 - 16:09
    yemekte evrensel ilkelerin peşinde koştuğumuzda sadece hata yapmıyoruz,
  • 16:09 - 16:14
    aslında kendimize de muazzam bir kötülük ediyoruz dedi.
  • 16:14 - 16:16
    Ve kullandığı örnek de kahveydi.
  • 16:16 - 16:21
    Ve Nescafe sayesinde kahve üzerinde oldukça fazla çalışmıştı.
  • 16:21 - 16:24
    Eğer size bana hepinizi mutlu edecek bir kahve markası -- kahve tipi,
  • 16:24 - 16:27
    söyleyin desem,
  • 16:27 - 16:29
    ve sonra bu kahveyi puanlamanızı istesem,
  • 16:29 - 16:34
    bu odadaki ortalama skor, 0'dan 100'e kadar olan ölçekte 60 seviyesinde olur.
  • 16:34 - 16:37
    Ancak eğer sizi gruplara ayırsam,
  • 16:37 - 16:39
    üç veya dört kahve grubu,
  • 16:39 - 16:44
    ve her bir grup için özel bir kahve yapsam,
  • 16:44 - 16:48
    puanlarınız 60'tan 75 veya 78'e yükselirdi.
  • 16:48 - 16:53
    60 puanlık kahve ile 78 puanlık kahve arasındaki fark,
  • 16:53 - 16:56
    sizi ürküten bir kahve ile
  • 16:56 - 17:00
    sizi delicesine mutlu eden bir kahve arasındaki farktır.
  • 17:00 - 17:04
    Sona geldik, sanırım Howard Moskowitz'in en güzel dersi şuydu.
  • 17:04 - 17:08
    İnsanoğlunun çeşitliliğini kucaklayarak,
  • 17:08 - 17:11
    gerçek mutluluğa giden daha emin bir yol bulabiliriz.
  • 17:11 - 17:13
    Teşekkürler.
Title:
Tercihler, mutluluk ve spagetti sosu
Speaker:
Malcolm Gladwell
Description:

Tipping Point kitabının yazarı Malcolm Gladwell, mükemmel spagetti sosunu yakalama peşinde olan yiyecek endüstrisinin içine giriyor -- ve seçimlerimiz ve mutluluk hakkında daha geniş bir argüman sunuyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
17:13
Meric Aydonat edited Turkish subtitles for Choice, happiness and spaghetti sauce
Ozlem Ercan added a translation

Turkish subtitles

Revisions Compare revisions