< Return to Video

Amerikan Neo-Nazi hareketine kapılışıma ve nasıl ayrıldığıma dair

  • 0:01 - 0:06
    Irkçılığı ve inşasına destek olduğum
    beyaz ırkın üstünlüğünü savunan
  • 0:06 - 0:08
    Amerikan dazlak hareketini bırakarak
  • 0:08 - 0:11
    şiddet içeren aşırılıktan uzak
    yolculuğum başlayalı
  • 0:11 - 0:12
    22 yıl oldu.
  • 0:13 - 0:18
    (Tezahürat ve alkışlar)
  • 0:19 - 0:21
    O zaman sadece 22 yaşındaydım fakat
  • 0:21 - 0:25
    Amerika'nın en çok şiddet içeren
    nefret hareketine,
  • 0:25 - 0:28
    ilk ve en genç üyesi olarak
    14 yaşında katılıp
  • 0:28 - 0:32
    en sonunda da liderleri olarak
    hâlihazırda sekiz yılımı harcamıştım.
  • 0:33 - 0:36
    Fakat nefret duygusuyla doğmamıştım,
  • 0:36 - 0:39
    aslına bakarsanız tam tersiydi.
  • 0:40 - 0:43
    Nispeten normal bir çocukluğum oldu.
  • 0:44 - 0:46
    Ailem, ABD'ye 1960'lı yılların
    ortasında gelen ve
  • 0:46 - 0:49
    South Side, Chicago'ya yerleştikten sonra
  • 0:49 - 0:51
    birbirleri ile tanışan ve
  • 0:51 - 0:53
    küçük bir güzellik mağazası
  • 0:53 - 0:55
    açan İtalyan göçmenlerdi.
  • 0:57 - 1:00
    Ben doğduktan kısa bir süre sonra,
    işler biraz zorlaştı.
  • 1:00 - 1:03
    Genç bir aileyi ve yeni bir işi
    büyütmelerinden dolayı,
  • 1:04 - 1:07
    genellikle haftanın yedi günü
    günde 14 saat çalışıp,
  • 1:07 - 1:09
    sadece kıt kanaat geçinebilmek için
  • 1:09 - 1:13
    ikinci ve üçüncü işlere girerek
    var olma mücadelesi verdiler.
  • 1:13 - 1:17
    Ailemle geçirdiğim nitelikli zaman,
    neredeyse hiç yok gibiydi.
  • 1:17 - 1:20
    Her ne kadar beni çok sevdiklerini
    bilsem de,
  • 1:20 - 1:22
    büyürken
    kendimi terk edilmiş hissettim.
  • 1:23 - 1:26
    Yalnızdım ve
    kabuğuma çekilip,
  • 1:27 - 1:31
    aileme gücenmeye ve
    çok sinirli olmaya başladım.
  • 1:33 - 1:36
    Büyümeye devam ettiğim
    ergenlik yıllarım boyunca,
  • 1:36 - 1:40
    ailemden ilgi görmek için
    haylazlık yapmaya başladım.
  • 1:41 - 1:44
    Ve 14 yaşında olduğum bir gün,
  • 1:44 - 1:47
    sokakta durup esrar içiyordum
  • 1:48 - 1:53
    ve iki katım yaşında olan
    saçları tıraşlı, siyah botlu
  • 1:53 - 1:55
    bir adam gelerek
  • 1:55 - 1:58
    dudağımdaki esrarı attı.
  • 1:59 - 2:03
    Ardından, ellerini omuzlarıma koyarak
    gözlerimin içine baktı ve
  • 2:03 - 2:04
    şöyle söyledi:
  • 2:05 - 2:08
    "Bu, Komunistler ve Yahudilerin
    uysal kalman için
  • 2:08 - 2:09
    senden yapmanı istedikleri şey."
  • 2:11 - 2:13
    14 yaşındaydım,
  • 2:13 - 2:15
    beysbol kartlarını takas ediyor,
    "Mutlu Günler" izliyordum...
  • 2:15 - 2:17
    Gerçekte Yahudi ne demek
    bilmiyordum.
  • 2:17 - 2:19
    (Gülüşler)
  • 2:19 - 2:20
    Ciddiyim.
  • 2:20 - 2:24
    Ve bildiğim tek Komünist,
    Rocky filmindeki
  • 2:24 - 2:26
    kötü Rus adamdı.
  • 2:26 - 2:29
    (Gülüşler)
  • 2:29 - 2:31
    Hazır burada size
    ruhumu açıyorum,
  • 2:31 - 2:35
    şunu da söyleyeyim; "Uysal" kelimesinin
    ne anlama geldiğini bile bilmiyordum.
  • 2:35 - 2:37
    (Gülüşler)
  • 2:37 - 2:38
    Çok ciddiyim.
  • 2:39 - 2:43
    Fakat, sokaktaki bu adam
    bana yardım eli uzatmış gibiydi.
  • 2:43 - 2:48
    14 yıl boyunca, ötekileştirilmiş
    ve zorbalığa uğramış hissetmiştim.
  • 2:48 - 2:50
    Özgüvenim azdı.
  • 2:51 - 2:54
    Ve açıkçası, kim olduğumu,
    nereye ait olduğumu
  • 2:54 - 2:56
    ya da amacımın ne olduğunu
    bilmiyordum.
  • 2:56 - 2:58
    Kaybolmuştum.
  • 2:58 - 3:03
    Bir gecede,
    bu adamın beni çektiği
  • 3:03 - 3:07
    o yaşam halatına
    tüm varlığımla tutundum.
  • 3:08 - 3:11
    "Joanie Loves Chachi"den
  • 3:12 - 3:14
    tam gelişmiş bir
    Nazi'ye dönüştüm.
  • 3:15 - 3:16
    Bir gecede.
  • 3:18 - 3:21
    Etkili konuşmalar dinleyip
  • 3:21 - 3:22
    onlara inanmaya başladım.
  • 3:23 - 3:27
    Organizasyonun liderlerinin,
    kendisini ötekileştirilmiş hisseden
  • 3:27 - 3:32
    savunmasız gençleri
    hedef alarak
  • 3:32 - 3:36
    onları yerine getirilmeyen vaatler
    cennetine çekişini
  • 3:36 - 3:38
    çok yakından izlemeye
    başladım.
  • 3:40 - 3:42
    Daha sonra ben de
    üye alımına başladım.
  • 3:43 - 3:47
    Buna, beyaz gücüne yönelik
    şarkılar yapmakla başladım.
  • 3:48 - 3:52
    Kısa sürede, Amerika'daki ilk Neo-Nazi
    dazlaklardan olan
  • 3:52 - 3:56
    ve beni radikalleştirip üye yapan
    sokaktaki
  • 3:56 - 3:58
    o adamın yönlendirmesiyle
  • 3:58 - 4:03
    bu ünlü olmayan organizasyonun
    lideri oldum.
  • 4:03 - 4:06
    Sekiz yıl boyunca,
  • 4:06 - 4:09
    beslendiğim yalanlara inandım.
  • 4:09 - 4:13
    Ne bir delil ne bir şey gördüm
    yine de
  • 4:13 - 4:17
    dünya üzerindeki her Yahudi'yi suçlamaya
    çekinmedim
  • 4:17 - 4:21
    çünkü bir beyaz olarak,
    Avrupa soykırımının onlar tarafından
  • 4:21 - 4:25
    çok kültürlülük gündeminde
    teşvik edildiğini sanıyordum.
  • 4:27 - 4:29
    Beyaz olmayan insanları
  • 4:29 - 4:33
    şehirdeki suç, şiddet ve uyuşturucular
    için suçladım,
  • 4:34 - 4:38
    her gün şiddet içeren davranışlarda
    bulunduğum gerçeğini
  • 4:40 - 4:41
    ve birçok olayda
  • 4:41 - 4:43
    şehirleri uyuşturucuyla dolduranların
  • 4:43 - 4:45
    beyaz üstünlüğünü savunan kişiler olduğunu
  • 4:45 - 4:47
    tamamıyla göz ardı ederek.
  • 4:47 - 4:49
    Göçmenleri suçladım,
  • 4:49 - 4:53
    beyaz Amerikalıların işlerini ellerinden
    aldıkları için,
  • 4:53 - 4:57
    ailemin birilerinden yardım almak yerine,
    hayatta kalmak için
  • 4:57 - 5:00
    çok çalışan göçmenler olduğu gerçeğini
  • 5:01 - 5:04
    tamamıyla göz ardı ederek.
  • 5:06 - 5:07
    Sekiz yıl boyunca,
  • 5:08 - 5:10
    arkadaşlarımın öldüğünü,
  • 5:11 - 5:15
    hapse girenleri ve
    sayısız kurbana ve ailelerine
  • 5:15 - 5:18
    tarifsiz acılar çektirenleri gördüm.
  • 5:20 - 5:23
    Hareketteki genç kadınlardan,
    güvenmeleri gerektiği erkekler tarafından
  • 5:23 - 5:28
    vahşice tecavüze uğradıklarına ilişkin
    korkunç hikâyeler duydum
  • 5:30 - 5:33
    ve ben de sırf ten renkleri,
    kimleri sevdikleri ya da
  • 5:33 - 5:36
    dua ettikleri tanrılar yüzünden
  • 5:36 - 5:37
    insanlara karşı
  • 5:37 - 5:40
    şiddet içeren davranışlarda bulundum.
  • 5:41 - 5:45
    Bir ırk savaşının yaklaşmakta olduğu
    düşüncesiyle silah stoku yaptım.
  • 5:46 - 5:47
    Altı liseye gittim;
  • 5:47 - 5:49
    dördüden kovuldum,
  • 5:49 - 5:50
    bir tanesinden iki kez.
  • 5:52 - 5:57
    Ve 25 yıl önce kendi yazdığım
    ve icra ettiğim ırkçı şarkı,
  • 5:58 - 6:01
    onlarca yıl sonra
    internette yerini bularak
  • 6:01 - 6:04
    beyaz ırk milliyetçisi bir gence,
    Charleston, South Carolina'daki
  • 6:04 - 6:09
    kutsal kiliseye giderek
    dokuz masum insanı
  • 6:09 - 6:13
    anlamsızca katletmesinde
    kısmen ilham oldu.
  • 6:16 - 6:18
    Ama sonra hayatım değişti.
  • 6:20 - 6:24
    19 yaşındayken,
    harekete dâhil olmayan ve
  • 6:24 - 6:27
    ırkçılıktan eser taşımayan
    bir kızla tanıştım,
  • 6:28 - 6:29
    ona aşık oldum.
  • 6:30 - 6:32
    Ve 19 yaşındayken evlendik,
  • 6:33 - 6:35
    ilk oğlumuz oldu.
  • 6:36 - 6:40
    O gün, doğumhanede oğlumu
    kollarımda tuttuğumda
  • 6:41 - 6:45
    14 yaşında kaybettiğim masumiyetle
    yeniden bağlantı kurmamın yanında
  • 6:45 - 6:47
    beni, harekete girmeye
  • 6:48 - 6:50
    sürükleyen önemli şeylere de
  • 6:50 - 6:54
    meydan okumaya başladım:
  • 6:54 - 6:56
    kimlik, topluluk ve amaç gibi
  • 6:56 - 7:00
    genç bir erkekken
    mücadele ettiğim şeylerle.
  • 7:00 - 7:05
    Şimdiyse, kim olduğum kavramıyla
    mücadele ediyordum.
  • 7:05 - 7:10
    Neo-Nazi nifakçısı mı,
  • 7:11 - 7:13
    yoksa şefkatli bir baba ve koca mıydım?
  • 7:15 - 7:19
    Benim topluluğum;
    kendimden nefret ettiğim ve
  • 7:19 - 7:20
    bunu etrafıma yansıtarak
  • 7:21 - 7:25
    egomu tatmin etmesi için
    çevremde oluşturduğum mu
  • 7:27 - 7:31
    ya da fiziksel olarak hayat verdiğim mi?
  • 7:32 - 7:35
    Amacım;
    dünyayı yakıp yıkmak mı
  • 7:36 - 7:40
    yoksa, ailem için daha iyi bir yer
    hâline getirmek mi?
  • 7:41 - 7:45
    Aniden, bir ton tuğla çarpmışçasına
  • 7:45 - 7:50
    son sekiz yıldır kim olduğum
    konusundakafam karıştı.
  • 7:52 - 7:56
    Keşke, o an terk edebilecek
    ve içimdeki mücadelenin
  • 7:56 - 8:01
    ne olduğunu anlayabilecek kadar
    cesur olsaydım,
  • 8:02 - 8:05
    o zaman belki de
    facia önlenebilirdi.
  • 8:06 - 8:08
    Bunun yerine, taviz verdim.
  • 8:08 - 8:11
    Ailemin iyiliği için kendimi
    sokaklardan çektim çünkü;
  • 8:11 - 8:15
    hapse girersem ya da sonum ölüm olursa,
    kendi başlarının çaresine
  • 8:15 - 8:17
    bakmak zorunda kalmalarından
    korkuyordum.
  • 8:18 - 8:20
    Liderlikten geri çekildim,
  • 8:20 - 8:22
    bunun yerine tabii ki
    beyaz gücüne yönelik
  • 8:23 - 8:27
    şarkılar satacağım bir
    müzik mağazası açtım,
  • 8:27 - 8:29
    çünkü Avrupa'dan ithal ediyordum.
  • 8:30 - 8:35
    Tabii, ırkçı mağazada
    sadece ırkçı şarkılar satarsam,
  • 8:35 - 8:38
    halkın orada kalmama
    izin vermeyeceğini biliyordum.
  • 8:38 - 8:42
    Raflarda punk rock, heavy metal,
    hip-hop gibi
  • 8:42 - 8:44
    diğer müzik türlerini de
  • 8:44 - 8:46
    bulundurmaya karar verdim.
  • 8:47 - 8:49
    Beyaz gücüne yönelik şarkılar,
  • 8:49 - 8:52
    brüt gelirimin %75'ini oluşturuyordu
  • 8:52 - 8:55
    çünkü bunları satan tek mağaza olduğu için
  • 8:55 - 8:57
    ülkenin her tarafından insanlar geliyordu.
  • 8:58 - 9:03
    Diğer şarkılardan da satın almaya
    gelen müşterilerim oluyordu.
  • 9:03 - 9:06
    Zamanla benimle konuşmaya
    başladılar.
  • 9:07 - 9:12
    Bir gün, görünür biçimde üzgün
  • 9:12 - 9:14
    siyahi bir genç geldi.
  • 9:15 - 9:17
    Ona, neyi olduğunu sormaya karar verdim?
  • 9:18 - 9:22
    Annesine meme kanseri teşhisi
    konulduğunu söyledi.
  • 9:23 - 9:26
    Bir anda, hiçbir zaman
    anlamlı bir konuşmam
  • 9:27 - 9:31
    ya da etkileşimim olmayan
    bu siyahi gençle
  • 9:31 - 9:33
    bağ kurabilmiştim,
  • 9:33 - 9:37
    çünkü kendi anneme de
    meme kanseri teşhisi konulmuştu
  • 9:37 - 9:40
    ve acısını hissedebiliyordum.
  • 9:41 - 9:44
    Bir başka olay ise,
    oğulları ile gelen gay çiftin
  • 9:44 - 9:48
    kendi oğullarını
    benim kendi oğlumu sevdiğim gibi
  • 9:49 - 9:53
    derin bir şekilde sevdikleri
    inkar edilemez gözükmüştü.
  • 9:54 - 9:59
    Bir anda, kafamdaki ön yargıyı
    ne mantıklı bulabilmiş
  • 9:59 - 10:01
    ne de haklılaştırabilmiştim.
  • 10:02 - 10:05
    Yeni arkadaşlarımın gözleri önünde
    satmaktan utanınca,
  • 10:05 - 10:08
    beyaz gücüne yönelik şarkıları
    stoktan çıkarmaya karar verdim.
  • 10:09 - 10:11
    Hâliyle, dükkan ayakta kalamadı
  • 10:11 - 10:13
    ve kapatmak zorunda kaldım.
  • 10:13 - 10:18
    Tam o dönemde, neredeyse
    hayatımdaki her şeyi kaybettim.
  • 10:18 - 10:21
    Bunu, sekiz yıl boyunca parçası olduğum
  • 10:21 - 10:24
    ve hayatım boyunca gördüğüm tek
    kimlik, topluluk ve amaç olan
  • 10:24 - 10:28
    hareketten ayrılabilmek için
    bir fırsat olarak kullandım.
  • 10:29 - 10:31
    Kimsem kalmadı.
  • 10:32 - 10:34
    Mağazayı kapattığım için
    geçim kaynağımı kaybettim.
  • 10:34 - 10:38
    Ailemle, her ne kadar onlar
    çabalamış olsa da, iyi bir ilişkim yoktu.
  • 10:38 - 10:41
    Karım ve çocuklarım,
    hareketi yeterince hızlı bırakmadığım
  • 10:41 - 10:45
    ve bağlantılarımı koparmadığım için
    beni terk etti.
  • 10:46 - 10:47
    Ansızın yeniden
  • 10:49 - 10:51
    kim olduğumu,
  • 10:51 - 10:52
    nereye ait olduğumu,
  • 10:53 - 10:55
    amacımın ne olması gerektiğini
    bilmiyordum.
  • 10:56 - 10:58
    Zavallı bir durumdaydım,
  • 10:59 - 11:02
    sabahları
    sıklıkla uyanmamayı umarak
  • 11:02 - 11:03
    uyanıyordum.
  • 11:06 - 11:07
    Beş yıl içinde
  • 11:07 - 11:11
    kalan birkaç arkadaşımdan biri
    benim için endişelenip
  • 11:11 - 11:13
    yanıma geldi ve
  • 11:13 - 11:17
    "Bir şeyler yapman lazım,
    çünkü öldüğünü görmek istemiyorum." dedi.
  • 11:18 - 11:22
    Çalıştığı yerde iş başvurusu
    yapmamı önerdi,
  • 11:22 - 11:23
    IBM'de.
  • 11:25 - 11:27
    Ben de çıldırdığını düşünmüştüm.
  • 11:27 - 11:29
    (Gülüşler)
  • 11:29 - 11:33
    Nefret dövmeleriyle kaplı
    eski bir Nazi olduğunu saklayan
  • 11:33 - 11:35
    ve üniversiteye gitmemiş
    biriydim.
  • 11:35 - 11:39
    Birçok liseden
    birden çok kez atıldım.
  • 11:40 - 11:42
    Bir bilgisayarım bile yoktu.
  • 11:43 - 11:45
    Ama,
    yine de gittim
  • 11:45 - 11:48
    ve mucize eseri işi aldım.
  • 11:50 - 11:51
    Çok sevinmiştim.
  • 11:52 - 11:55
    Ardındansa,
    iki defa atıldığım lisede
  • 11:55 - 11:58
    bilgisayar kurulumu işine
  • 11:58 - 12:01
    verildiğimi öğrendiğimde
  • 12:02 - 12:03
    korkuyla doldum.
  • 12:04 - 12:08
    Öğrencilerine ve öğretmenlerine karşı
  • 12:08 - 12:10
    şiddet içeren davranışlarda bulunduğum;
  • 12:10 - 12:15
    okulun önünde beyazlar için eşit haklar
    protestosu yaptığım
  • 12:15 - 12:18
    ve hatta kafeteryada oturup
    beyaz öğrenci birliği için
  • 12:18 - 12:20
    çabalayıp emirler yağdırdığım liseydi.
  • 12:22 - 12:25
    Ve tabii
    kaderin cilvesine bakın ki,
  • 12:25 - 12:27
    birkaç saat içinde
  • 12:28 - 12:32
    önümde yürüyen kişi
    Mr. Johnny Holmes'tan başkası değildi;
  • 12:32 - 12:35
    yumruk yumruğa kavga ettiğim,
    beni okuldan ikinci kez attıran
  • 12:36 - 12:38
    ve kelepçeler içinde dışarı çıkartan
  • 12:38 - 12:40
    çetin siyahi güvenlik görevlisi.
  • 12:42 - 12:43
    O beni tanımadı ama
  • 12:44 - 12:45
    ben onu gördüğümde
  • 12:46 - 12:48
    ne yapacağımı şaşırmıştım.
  • 12:48 - 12:51
    Dona kalmıştım,
    hareketten ayrılalı yılları geçmiş olan
  • 12:51 - 12:54
    bu yetişkin adamdım ve şimdi
    terliyor, titriyordum.
  • 12:55 - 12:57
    Yine de bir şeyler yapmaya
    karar verdim.
  • 12:58 - 13:02
    Geçmişimin ağırlığı karşısında
    acı çekmem gerektiğine karar verdim
  • 13:02 - 13:04
    çünkü beş yıldır
    bundan kaçmaya çalışıyordum.
  • 13:05 - 13:08
    Yeni arkadaşlar yapmaya,
    uzun kollu elbiselerle dövmelerimi
  • 13:08 - 13:10
    gizlemeye çalıştım ve
  • 13:10 - 13:11
    diğer insanları yargıladığım gibi
  • 13:11 - 13:14
    yargılanmaktan korktuğum için
    itiraf edemedim.
  • 13:15 - 13:19
    Park yerinin dışına kadar Mr. Holmes'u
    takip etmeye karar verdim,
  • 13:19 - 13:21
    muhtemelen yaptığım en zekice
    seçim değildi.
  • 13:21 - 13:23
    (Kahkahalar)
  • 13:23 - 13:25
    Onu, arabasına girmeye
    çalışırken bulup
  • 13:25 - 13:27
    omzuna dokundum.
  • 13:27 - 13:30
    Kafasını çevirip
    beni tanıdığında
  • 13:30 - 13:33
    korku dolu bir şekilde
    bir adım geri attı.
  • 13:35 - 13:37
    Ne söyleyeceğimi bilemedim.
  • 13:38 - 13:42
    Sonunda, kelimeler ağzımdan çıktı
    ve tüm söyleyebildiğim
  • 13:42 - 13:43
    "Özür dilerim." idi.
  • 13:44 - 13:46
    Bana sarıldı
  • 13:46 - 13:48
    ve beni affetti.
  • 13:49 - 13:52
    Kendimi affetmem için
    beni yüreklendirdi.
  • 13:54 - 13:58
    Bunun; çeteye katılarak hapse girecek
    bir arpa boyu yol gidememiş
  • 13:58 - 14:03
    hasarlı bir çocuğun hikâyesi olmadığını
    anladı.
  • 14:03 - 14:06
    Bunun;
    kimlik, topluluk ve amaç ararken
  • 14:06 - 14:09
    duvara toslayan ve bulamayarak
  • 14:09 - 14:12
    karanlık yola sapan
  • 14:12 - 14:14
    her korunmasız gencin hikâyesi
    olduğunu
  • 14:14 - 14:16
    biliyordu.
  • 14:17 - 14:19
    Bir şey için söz vermemi istedi;
  • 14:19 - 14:23
    hikâyemi, dinlemek isteyen herkese
    anlatacaktım.
  • 14:23 - 14:24
    Bu, 18 yıl önceydi
  • 14:24 - 14:27
    ve o zamandan beri bunu yapıyorum.
  • 14:27 - 14:37
    (Alkışlar)
  • 14:37 - 14:39
    Kendinize şuan şunu soruyor olabilirsiniz:
  • 14:39 - 14:42
    Çok çalışan göçmen bir ailenin
    iyi çocuğu
  • 14:42 - 14:45
    nasıl oldu da
    böyle karanlık bir yola saptı?
  • 14:45 - 14:48
    Tek kelime: Çukurlar.
  • 14:49 - 14:50
    Evet doğru: Çukurlar.
  • 14:50 - 14:53
    Çocukken çok fazla çukurum vardı.
  • 14:54 - 14:55
    Hepimizin var,
  • 14:55 - 14:58
    bilirsiniz, hayatta rast geldiğimiz
    şeyler
  • 14:58 - 15:01
    devamlı bizi bu yola
    sürükler
  • 15:01 - 15:02
    ve eğer çözümlenmez,
  • 15:03 - 15:05
    tedavi edilmez veya
  • 15:06 - 15:08
    ilgilenilmezlerse
  • 15:08 - 15:11
    bazen, epey karanlık olan koridorlarda
    tehlikeli biçimde kaybolabiliriz.
  • 15:12 - 15:14
    Çukurlar; travma,
  • 15:14 - 15:17
    kötü muamele, işsizlik,
  • 15:18 - 15:19
    ihmal,
  • 15:20 - 15:22
    tedavi edilmemiş psikolojik rahatsızlıklar
  • 15:22 - 15:24
    hatta ayrıcalık bile olabilir.
  • 15:24 - 15:27
    Ve eğer hayattaki yolculuğumuzda
    yeterince çukura rast gelirsek
  • 15:27 - 15:31
    ve bizi, menzile ulaştıracak
    ya da çekip çıkaracak
  • 15:31 - 15:33
    yeterli kaynağımız
    ya da yardımcımız olmazsa
  • 15:34 - 15:37
    bazen iyi insanları,
    kötü şeyler yaparken buluruz.
  • 15:40 - 15:43
    Çukurları olan insanlardan
    biri de Darrell'dı.
  • 15:43 - 15:46
    Darrell, New York eyaletinin
    merkezden uzak yerinde yaşıyordu.
  • 15:46 - 15:47
    Anılarımı okumuş
  • 15:47 - 15:50
    ve sonu yüzünden gerçekten üzülmüştü.
  • 15:50 - 15:52
    İşte, ben hareketten ayrılmıştım
  • 15:52 - 15:54
    ama o hâlâ içindeydi.
  • 15:54 - 15:57
    Bana e-posta atarak
    şunu söyledi:
  • 15:57 - 16:00
    "İşlerin bu hâle gelmesinden
    hoşlanmadım."
  • 16:00 - 16:02
    Ben ise, "Özür dilerim."
  • 16:02 - 16:03
    (Gülüşler)
  • 16:03 - 16:06
    "Fakat eğer konuşmak istersen,
    bunu kesinlikle yapabiliriz." dedim.
  • 16:06 - 16:09
    Darrell'la bir ileri bir geri geçen
    birkaç haftadan sonra
  • 16:09 - 16:13
    öğrendim ki; yaralandığı için
    Müslümanları öldürmeye
  • 16:13 - 16:16
    Afganistan'a gidemediğinden
    gerçekten öfkelenen
  • 16:16 - 16:19
    gazi bir askermiş.
  • 16:21 - 16:23
    Bir gün telefonda bana,
  • 16:23 - 16:26
    parkta dua eden bir Müslüman
    gördüğünü ve
  • 16:26 - 16:30
    tüm yapmak istediğinin
    onu yüzünden tekmelemek olduğunu söyledi.
  • 16:31 - 16:34
    Ertesi gün Buffalo'ya uçtum,
  • 16:34 - 16:36
    ve Darrell'la oturup
  • 16:37 - 16:38
    ona şunu sordum:
  • 16:38 - 16:42
    "Daha önce hiç, bir Müslümanla
    tanıştın mı?"
  • 16:42 - 16:44
    Ve "Hayır!
  • 16:44 - 16:46
    Neden böyle bir şey yapmak isteyeyim?
  • 16:46 - 16:49
    Onlar şeytan. Onlarla hiç işim
    olmaz." dedi.
  • 16:49 - 16:50
    "Tamam" dedim.
  • 16:51 - 16:52
    Müsaade isteyerek,
    tuvalete gittim ve
  • 16:52 - 16:55
    tuvallette telefonumu çıkarıp
  • 16:55 - 16:57
    bölgedeki camileri Google'da arayarak
  • 16:58 - 17:00
    onları sessizce aradım ve
  • 17:00 - 17:03
    şöyle söyledim: "Affedersin İmam,
    bir iyilik yapmanızı isteyeceğim.
  • 17:03 - 17:05
    Dininiz hakkında daha fazla şey
  • 17:05 - 17:08
    öğrenmek isteyen
    Hristiyan bir adam var."
  • 17:08 - 17:11
    (Gülüşler)
  • 17:11 - 17:14
    "Uğramamızın bir mahzuru var mı?"
  • 17:14 - 17:17
    Darrell'ı oraya götürmek için
    ikna etmek gerekti,
  • 17:17 - 17:19
    ama eninde sonunda
    oradaydık
  • 17:19 - 17:21
    ve kapıyı çaldığımda
  • 17:21 - 17:23
    imam bizim için
    15 dakikası kaldığını
  • 17:23 - 17:26
    çünkü ibadet hizmeti için
    hazırlık yapacaktı.
  • 17:26 - 17:28
    "Kabul ediyoruz." dedik.
  • 17:28 - 17:29
    İçeri girdik,
  • 17:29 - 17:35
    iki buçuk saat sonunda
    sarılıp ağladık
  • 17:35 - 17:38
    ve en garibi; Chuck Norris üzerinden
    bir şekilde bağ kurduk.
  • 17:38 - 17:40
    (Gülüşler)
  • 17:40 - 17:42
    Ne hakkında olduğunu bilmiyorum
  • 17:42 - 17:43
    ama olan buydu işte.
  • 17:44 - 17:47
    Darrell ile imamı,
    yerel falafel yapan yerin orada
  • 17:47 - 17:49
    beraber öğle yemeği yerken
    görebileceğinizi söylemekten
  • 17:49 - 17:51
    mutluluk duyuyorum.
  • 17:51 - 18:00
    (Alkışlar)
  • 18:00 - 18:03
    Görüyorsunuz, bu bizim
    birbirimizden kopukluğumuz.
  • 18:03 - 18:05
    Nefret, cahillikten doğmadır.
  • 18:05 - 18:08
    Korku, babası
    ve yalnızlık ise annesidir.
  • 18:08 - 18:13
    Anlamadığımız şeylerden
    korkmaya eğilimliyizdir
  • 18:13 - 18:15
    ve eğer kendimizi uzak tutarsak
  • 18:15 - 18:18
    korku büyür ve bazen
    nefrete dönüşür.
  • 18:19 - 18:21
    Hareketi bıraktığımdan beri
    yüzün üzerinde kişiye,
  • 18:21 - 18:23
    aşırıcı hareketlerden
  • 18:23 - 18:25
    ve beyaz üstünlüğünü
    savunan gruplardan
  • 18:25 - 18:26
    ayrılabilmeleri için yardım ettim.
  • 18:26 - 18:34
    (Alkışlar)
  • 18:34 - 18:36
    Cihatçı gruplara bile.
  • 18:36 - 18:39
    Bunu;
    onlarla tartışmayarak,
  • 18:39 - 18:41
    münakaşa etmeyerek,
  • 18:41 - 18:44
    hatta hatalı olduklarını dahi
    söylemeyerek yaptım.
  • 18:44 - 18:47
    Her ne kadar bazen yapmak istesem de,
  • 18:47 - 18:48
    bunu yapmıyorum.
  • 18:48 - 18:51
    Bunun yerine,
    onları uzaklaştırmıyorum.
  • 18:51 - 18:53
    Yakınlaştırıyor,
  • 18:53 - 18:57
    çukurlarını
    çok yakından dinliyor
  • 18:58 - 19:00
    ve doldurmaya çalışıyorum.
  • 19:01 - 19:03
    İnsanları daha dirençli,
  • 19:03 - 19:05
    daha özgüvenli
    yapmaya çalıştım ve
  • 19:05 - 19:09
    daha fazla yetenekleri olması
    için uğraştım ki
  • 19:09 - 19:12
    piyasada rekabet edebilsinler
  • 19:12 - 19:15
    hiç tanışmadıkları diğer insanları
    suçlamasınlar.
  • 19:16 - 19:20
    Gitmeden önce size
    son bir şey söylemek istiyorum.
  • 19:20 - 19:24
    Çalıştığım tüm insanlar,
    size aynı şeyi söyleyecektir.
  • 19:24 - 19:28
    1- İdeoloji ya da inançtan dolayı değil,
  • 19:28 - 19:32
    ait olmak istedikleri için
    aşırıcılardan oldular.
  • 19:33 - 19:36
    2- En az hakkettikleri zamanda
  • 19:36 - 19:39
    en az hakkettikleri kişilerden
  • 19:39 - 19:41
    merhamet görünce,
  • 19:41 - 19:43
    vazgeçtiler.
  • 19:43 - 19:45
    (Alkışlar)
  • 19:45 - 19:48
    Size zorlu bir görev vermek istiyorum:
  • 19:48 - 19:51
    bugün, yarın
    -umarım her gün- dışarı çıkmanızı
  • 19:51 - 19:56
    ve sizin merhametinizi hak etmediğini
    düşündüğünüz birini bulun
  • 19:56 - 19:58
    ve onlara merhametinizi verin
  • 19:58 - 20:00
    çünkü sizi temin ederim ki
  • 20:00 - 20:02
    buna en çok ihtiyacı olanlar,
    onlar.
  • 20:03 - 20:04
    Çok teşekkür ederim.
  • 20:04 - 20:06
    (Alkışlar)
Title:
Amerikan Neo-Nazi hareketine kapılışıma ve nasıl ayrıldığıma dair
Speaker:
Christian Picciolini
Description:

Christian Picciolini; 14 yaşındaki naif gençten, beyaz ırkın diğer ırklardan daha üstün olduğuna inanan birine ve kısa sürede Amerika'daki ilk Neo-Nazi dazlak çetesinin liderine dönüştü. Nasıl radikalleşti ve en sonunda hareketten nasıl ayrılabildi? Picciolini, bu cesur konuşmasında nefretin tüm türlerine yönelik şaşırtıcı ve mantık dışı çözümleri paylaşıyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
20:18

Turkish subtitles

Revisions Compare revisions