Return to Video

Tony Robbins neyi neden yaptığımızı soruyor

  • 0:00 - 0:01
    (Alkışlar)
  • 0:02 - 0:05
    Teşekkürler. Şunu söylemeliyim ki hem zor durumdayım hem de heyecanlıyım.
  • 0:05 - 0:08
    Heyecanım şundan; karşılık olarak bir şeyler verme şansı elde ettim.
  • 0:08 - 0:12
    Zorlanmam da şundan; genelde verdiğim en kısa seminer 50 saat olur.
  • 0:12 - 0:13
    (Gülüşmeler)
  • 0:13 - 0:16
    Abartmıyorum. Hafta sonu seminerleri veriyorum, ve yaptığım şey --
  • 0:16 - 0:17
    bu kadarla kalmıyor, tabii, insanlara koçluk yapıyorum --
  • 0:17 - 0:20
    ama ben işin içine girilmesinden hoşlanırım. Çünkü konuşmayı nasıl öğrendiniz?
  • 0:20 - 0:22
    Gidip temel ilkeleri öğrenerek değil,
  • 0:22 - 0:25
    kendinizi içinde buldunuz ve o kadar çok kullandınız ki gerçekleşiverdi.
  • 0:25 - 0:28
    Ve burada olmamın esas nedeni, çatlağın biri olmam dışında,
  • 0:28 - 0:30
    tam bir modda olduğumdur.
  • 0:30 - 0:32
    Buraya sizi motive etmek için gelmedim, besbelli ki; buna ihtiyacınız da yok.
  • 0:32 - 0:34
    Ve çoğu zaman insanların yaptığımı düşündüğü şey bu,
  • 0:34 - 0:37
    ama aslında alakası bile yok. Buna karşın, genelde
  • 0:38 - 0:39
    insanlar bana gelip, "Motivasyona ihtiyacım yok." diyorlar.
  • 0:39 - 0:41
    Ben de, "Ne kadar ilginç. Zaten yaptığım bu değil." diyorum.
  • 0:41 - 0:45
    Ben "Neden" diye soran adamım. Neyi neden yaptığınızı bilmek istiyorum.
  • 0:45 - 0:47
    Davranışlarınızın altında hangi güdüler yatıyor?
  • 0:48 - 0:51
    Bugün, hayatınızda sizi harekete geçiren ne? 10 yıl önce değil.
  • 0:51 - 0:53
    Yoksa hep aynı düzenin içinde misiniz? Çünkü inanıyorum ki
  • 0:53 - 0:56
    bizi içimizden harekete geçiren görünmez güç, etkinken,
  • 0:56 - 0:58
    dünyadaki en önemli şey.
  • 0:58 - 1:02
    Buradayım çünkü inanıyorum ki duygular hayatın temel gücü.
  • 1:02 - 1:04
    Buradaki herkes oldukça akıllı.
  • 1:04 - 1:06
    Yani, buradakilerin çoğu oldukça akıllı, değil mi?
  • 1:07 - 1:09
    Başka bir kategori var mı bilmiyorum, ama hepimiz düşünmeyi biliyoruz.
  • 1:09 - 1:10
    Ve akıllarımız aracılığıyla her şeyi mantığa vurabiliyoruz.
  • 1:11 - 1:14
    İstediğimiz her şeyi gerçekleştirebiliriz. İstersek -- birkaç gün önce anlatılan
  • 1:14 - 1:17
    şu şeye, insanların kendi çıkarları doğrultusunda çalıştığı fikrine katılıyorum.
  • 1:17 - 1:19
    Ama hepimiz biliyoruz ki bu bazen tamamen saçmalık.
  • 1:20 - 1:22
    Hep de kendi çıkarlarınız doğrultusunda çalışmazsınız,
  • 1:23 - 1:24
    çünkü duygular işin içine girdiğinde,
  • 1:24 - 1:26
    işleyişi konusundaki düzen değişiyor.
  • 1:27 - 1:29
    Ve de dünyadaki yaşamın nasıl olduğuyla ilgili
  • 1:29 - 1:31
    aklımızla düşünebilmemiz bizim için harika bir şey ve özellikle
  • 1:31 - 1:33
    çok akıllı olanlarımız, bunu kafasının içinde canlandırabilir.
  • 1:33 - 1:35
    Ama ben gerçekten sizi neyin harekete geçirdiğini bilmek istiyorum.
  • 1:35 - 1:37
    Ve bu konuşmanın sonunda sizi belki de
  • 1:37 - 1:40
    yapmaya davet ettiğim şey, bugün nerde olduğunuzu incelemeniz,
  • 1:40 - 1:43
    iki sebeple. Birincisi; böylece daha fazla katkıda bulunabilirsiniz. Ve ikincisi;
  • 1:44 - 1:46
    böylece diğer insanları daha fazla anlamakla kalmayız,
  • 1:46 - 1:49
    aynı zamanda onları daha da çok takdir eder ve bugün toplumumuzda
  • 1:49 - 1:51
    karşılaştığımız zorlukların bazılarını önleyebilecek
  • 1:51 - 1:52
    türden bağlar kurabiliriz.
  • 1:52 - 1:54
    Bu sorunlar bizzat bizi birleştiren teknoloji tarafından
  • 1:54 - 1:55
    gittikçe büyüyecekler çünkü teknoloji bizim
  • 1:56 - 1:59
    yollarımızı kesiştiriyor. Ve bu kesişim her zaman
  • 1:59 - 2:02
    "herkes herkesi anlıyor ve herkes herkesi takdir ediyor"
  • 2:02 - 2:04
    görüşünü oluşturmuyor.
  • 2:04 - 2:08
    Yaklaşık 30 yıldır bir takıntım var ve o takıntı da şu,
  • 2:09 - 2:11
    "İnsanların hayatlarının niteliğindeki farkı yaratan ne?
  • 2:12 - 2:13
    Performanslarındaki farkı yaratan ne?"
  • 2:13 - 2:14
    Çünkü yaptığım iş bu.
  • 2:14 - 2:15
    Sonucu hemen oluşturmam gerek.
  • 2:15 - 2:18
    30 yıldır yaptığım şey bu. Bir telefon geliyor,
  • 2:18 - 2:21
    atlet ulusal televizyonda mahvolmuş durumda
  • 2:21 - 2:23
    ve beş atış öndelerken
  • 2:23 - 2:24
    şimdi sahaya geri dönemiyorlar.
  • 2:25 - 2:26
    Ve sonucu almak için hemen o an bir şeyler yapmalıyım
  • 2:26 - 2:28
    yoksa hiçbir anlamı kalmaz. Bir telefon geliyor,
  • 2:29 - 2:30
    çocuk intihar etmek üzereyken
  • 2:31 - 2:33
    ve hemen o an bir şeyler yapmalıyım. Ve 29 yıl içinde --
  • 2:33 - 2:36
    bunu söylemekten minnnet duyuyorum; 29 yıl içinde bir tanesini bile kaybetmedim.
  • 2:36 - 2:38
    Bir gün kaybetmeyeceğim anlamına gelmez bu tabii. Ama şimdiye kadar hiç kaybetmedim
  • 2:38 - 2:40
    ve bunun nedeni insanların ihtiyaçlarını anlamış olmam, sizinle işte bunu konuşmak istiyorum.
  • 2:40 - 2:43
    Performansla ilgili telefonlar aldığımda böyle tabii.
  • 2:43 - 2:45
    Nasıl bir fark yaratabiliriz, ona bakıyoruz.
  • 2:46 - 2:49
    Ama ayrıca, insanların bir katkıda bulunma becerisini
  • 2:49 - 2:51
    şekillendiren, insanlara kendilerinin ötesinde bir şeyler yaptıran şeyi
  • 2:52 - 2:55
    görmeye çalışıyorum. Belki de esas soru şudur,
  • 2:55 - 2:58
    bilirsiniz, hayata bakıyorum ve diyorum ki iki önemli ders var.
  • 2:58 - 3:00
    Birincisi; başarının ilmi,
  • 3:00 - 3:02
    ki bu yapılan her şeyde en uç düzeye kadar uzmanlaşılmasıdır.
  • 3:03 - 3:05
    Bu "Görünmeyeni nasıl görünür hale getirirsiniz?" gibi bir şey, değil mi?
  • 3:05 - 3:07
    Nasıl hayal ettiğiniz şeyi alıp gerçekleştirirsiniz?
  • 3:07 - 3:09
    İşiniz olsun, topluma katkınız olsun, para olsun --
  • 3:10 - 3:11
    sizin için her ne ise -- vücudunuz, aileniz.
  • 3:12 - 3:14
    Ama hayatta çok nadir olarak ustalaşılan diğer ders memnuniyet sanatı.
  • 3:14 - 3:17
    Çünkü bilim kolaydır, haksız mıyım?
  • 3:17 - 3:19
    Kuralları biliyoruz. Kodu yazıyorsunuz. Uyguluyorsunuz --
  • 3:20 - 3:21
    ve sonuçları elde ediyorsunuz. Oyunu bildiğinizde,
  • 3:21 - 3:23
    gider, bahsi arttırırsınız, değil mi?
  • 3:24 - 3:26
    Ama konu memnuniyet olunca, bu bir sanat.
  • 3:26 - 3:28
    Ve nedeni de, değer bilmekle
  • 3:28 - 3:31
    ve katkıda bulunmakla alakalı olması. Tek başınıza bir yere kadar hissedebilirsiniz.
  • 3:32 - 3:35
    Esas soruyla alakalı şu soruya cevap bulmak için ilginç bir
  • 3:35 - 3:36
    deney yapma şansım oldu, soru da şuydu;
  • 3:36 - 3:39
    her şeyi verdiğiniz türden insanlara bakarsanız
  • 3:39 - 3:42
    bir insanın hayatındaki fark nedir? İstediklerini söyledikleri
  • 3:42 - 3:44
    bütün şu şeyler. 100 dolarlık bir bilgisayarı değil,
  • 3:44 - 3:46
    en iyi bilgisayarı veriyorsunuz. Sevgi veriyorsunuz,
  • 3:46 - 3:47
    mutluluk veriyorsunuz. İhtiyaç duyduklarında yanlarındasınız.
  • 3:48 - 3:50
    Ve bu insanlar çoğunlukla -- ve eminim ki siz de bazılarını tanıyorsunuzdur --
  • 3:51 - 3:53
    hayatlarının geri kalan kısmında tüm bu sevgi, eğitim, para
  • 3:53 - 3:56
    ve özgeçmişle kalakalıyor, hayatlarını rehabilitasyonda geçiriyorlar.
  • 3:57 - 3:59
    Ve bir de en en büyük acıları yaşamış -- psikolojik olarak, cinsel olarak,
  • 4:00 - 4:03
    ruhsal olarak, duygusal olarak istismar edilmiş -- insanlarla karşılaşıyorsunuz
  • 4:03 - 4:05
    ve her zaman olmasa da, çoğu kez topluma en çok katkı
  • 4:05 - 4:08
    sağlayan insanlardan oluyorlar.
  • 4:08 - 4:11
    Yani, aslında kendimize nedir diye sormamız gerek.
  • 4:12 - 4:14
    Bizi şekillendiren nedir? Bizler bir terapi kültüründe yaşıyoruz.
  • 4:15 - 4:17
    Çoğumuz yapmıyoruz bunu, ama kültür bir terapi kültürü.
  • 4:17 - 4:19
    Ve bununla kastettiğim bizim geçmişimizden ibaret olduğumuzu söyleyen kafa yapısı.
  • 4:20 - 4:22
    Ve bu salondaki herkes -- bunu teoriyi yutturmuş olsalar
  • 4:22 - 4:23
    bu salonda olmazdınız --
  • 4:23 - 4:25
    ama -- toplumun çoğu yaşam öykülerinin kader olduğunu düşünüyor.
  • 4:26 - 4:29
    Geçmiş eşittir gelecek. Ve tabii geçmişte yaşarsanız öyle.
  • 4:29 - 4:30
    Ama bu salondakilerin bildiği
  • 4:31 - 4:32
    ve birbirimize hatırlatmamız gereken şey de --
  • 4:32 - 4:34
    yani bir şeyi akıllıca düşünerek bilebilirsiniz, ne yapacağınızı bilebilir
  • 4:35 - 4:36
    ve onu kullanmayabilirsiniz, uygulamayabilirsiniz.
  • 4:37 - 4:38
    Yani aslında, kararların esas güç olduğunu
  • 4:38 - 4:41
    kendimize hatırlatacağız. Ki gerçekten de öyleler.
  • 4:41 - 4:43
    İnsanlara soruyorsunuz, "Hiç bir şeyi başaramadığınız
  • 4:43 - 4:44
    oldu mu?" diye.
  • 4:44 - 4:46
    Kaçınızın hayatında kayda değer bir şeyi
  • 4:46 - 4:47
    başaramadığı oldu? "Ben", deyin.
  • 4:48 - 4:49
    Seyirciler: Ben.
  • 4:49 - 4:50
    TR: Katılmak için kendinizi bu kadar zorlamasaydınız.
  • 4:51 - 4:52
    (Gülüşmeler)
  • 4:52 - 4:55
    Ama insanlara sorsanız, "Neden başaramadın?" diye,
  • 4:55 - 4:57
    sizin için çalışan birine, ne bileyim, ya da eşinize
  • 4:57 - 4:59
    ya da hatta kendinize. Bir hedefi elde etmeyi başaramadığında,
  • 4:59 - 5:01
    insanların başarısızlıklarının nedeninin ne olduğunu söyler?
  • 5:01 - 5:03
    Ne derler size? Şu şu yoktu -- şunu yeterince bilmiyordum,
  • 5:04 - 5:06
    yeterince -- bilgili değildim. Yeterince -- param yoktu.
  • 5:06 - 5:11
    Yeterince -- vaktim yoktu. Yeterince -- teknoloji yoktu. Bilirsiniz,
  • 5:11 - 5:14
    doğru yöneticiye sahip değildim. Al Gore: Yüksek Mahkeme.
  • 5:14 - 5:18
    Tony Robbins: Doğru düzgün bir Yüksek Mahkeme yoktu. (Gülüşmeler).
  • 5:28 - 5:30
    Ve --
  • 5:30 - 5:32
    (Alkışlar)
  • 5:32 - 5:33
    ve --
  • 5:33 - 5:36
    (Alkışlar)
  • 5:36 - 5:38
    -- bütün bunların, Yüksek Mahkeme dahil, ortak noktası ne?
  • 5:38 - 5:40
    (Gülüşmeler)
  • 5:41 - 5:45
    Bunların hepsi elinizde yeterli kaynaklar olmadığıyla ilgili iddialar ve doğru olabilirler.
  • 5:45 - 5:47
    Paranız olmayabilir, doğru düzgün bir Yüksek Mahkeme olmayabilir,
  • 5:48 - 5:50
    ama belirleyici etken bu değil.
  • 5:50 - 5:56
    (Alkışlar)
  • 5:56 - 5:57
    Ve eğer yanlışsam düzeltin.
  • 5:59 - 6:01
    Belirleyici etken asla kaynaklar değildir, kaynak yaratabilme yeteneğidir.
  • 6:02 - 6:04
    Ve bunu öylesine bir söz olarak söylemiyorum, asıl olarak kastettiğim,
  • 6:04 - 6:09
    eğer duygulara sahipseniz, insani duygulara, ki bu dünden önceki gün
  • 6:09 - 6:12
    şimdiye kadar hissettiğim en derin düzeyde senden hissettiğim
  • 6:13 - 6:15
    bir şey bu ve eğer bu duyguyla iletişim kurmuş olsaydın
  • 6:15 - 6:16
    inanıyorum ki kıçına tekmeyi basar ve kazanırdın.
  • 6:17 - 6:22
    (Alkışlar)
  • 6:22 - 6:26
    Ama, tabii ne yapması gerektiğini söylemek benim için kolay.
  • 6:26 - 6:28
    (Gülüşmeler)
  • 6:28 - 6:35
    Aptal Robbins. Ama biliyorum ki o zaman münazarayı izlediğimizde,
  • 6:36 - 6:38
    orada, insanların bu adamın zekasını ve kapasitesini
  • 6:38 - 6:40
    anlama becerilerini etkileyen duygular vardı.
  • 6:40 - 6:42
    Ve o gün bazı insanlarca böyle anlaşılması --
  • 6:42 - 6:45
    çünkü senin tarafına oy vermek isteyip vermeyen insanlar tanıyorum
  • 6:46 - 6:49
    ve buna üzüldüm. Ama orada -- oradaki o duygu.
  • 6:49 - 6:50
    Kaç kişi burada neyden bahsettiğimi biliyor? "Ben", deyin.
  • 6:51 - 6:52
    Seyirciler: Ben.
  • 6:52 - 6:54
    TR: Yani, duygular yüzünden. Ve eğer doğru duyguyu bulabilirsek,
  • 6:55 - 6:57
    kendimize her şeyi yaptırabiliriz. Üstesinden gelebiliriz.
  • 6:57 - 6:59
    Eğer yeterince yaratıcıysanız, yeterince neşeliyseniz, yeterince eğlenceliyseniz,
  • 6:59 - 7:00
    herkesi kendinize bağlayabilir misiniz? Evet veya hayır?
  • 7:01 - 7:02
    Seyirciler: Evet.
  • 7:02 - 7:03
    TR: Paranız yoksa ama yeterince yaratıcı ve kararlıysanız,
  • 7:03 - 7:06
    bir yolunu bulursunuz. Yani esas kaynak bu.
  • 7:06 - 7:09
    Ama insanların bize anlattığı hikaye bu değil, haksız mıyım?
  • 7:09 - 7:11
    İnsanların bize anlattığı şey bir sürü değişik hikaye.
  • 7:11 - 7:13
    Kaynaklarının olmadığını söylüyorlar, ama sonuçta,
  • 7:13 - 7:15
    eğer bir bakarsanız -- değiştirelim, mümkünse --
  • 7:16 - 7:17
    diyorlar ki, başaramamalarının nedenleri neler?
  • 7:18 - 7:21
    Bir sonraki, lütfen. Düzenimi bozdu, adi herif.
  • 7:21 - 7:25
    (Gülüşmeler)
  • 7:25 - 7:26
    Ama enerjiyi takdir etmedim değil, bunu söyleyeyim.
  • 7:26 - 7:28
    (Gülüşmeler)
  • 7:28 - 7:31
    Kaynaklarınızı neler belirliyor? Dedik ki kararlar kaderi şekillendirir,
  • 7:31 - 7:35
    ki burada odaklandığım şey bu. Eğer kararlar kaderi şekillendiriyorsa, onu
  • 7:35 - 7:37
    belirleyen de üç şey var. Neye odaklanacaksınız?
  • 7:37 - 7:39
    Şu an, neye odaklanacağınıza karar vermelisiniz.
  • 7:39 - 7:41
    Tam şu anda, bilinçli ya da bilinçsiz. Bir şeye odaklandığınız
  • 7:42 - 7:43
    dakika ona bir anlam vermelisiniz,
  • 7:44 - 7:46
    ve o verdiğiniz anlam her ne ise duyguyu oluşturur.
  • 7:46 - 7:49
    Bu başlangıç mı yoksa son mu? Tanrı beni cezalandırıyor mu
  • 7:49 - 7:51
    yoksa ödüllendiriyor mu, ya da bu zar atmak gibi mi?
  • 7:52 - 7:55
    Ve sonrasında duygu yapacağımız şeyi yaratır.
  • 7:55 - 7:56
    Kendi hayatınızı bir düşünün.
  • 7:57 - 7:58
    Kaderinizi şekillendiren kararları.
  • 7:59 - 8:01
    Bu biraz ağır gelebilir, ama geçen 5 veya 10 yıl içinde,
  • 8:02 - 8:03
    15 yıl içinde, farklı bir karar vermiş olsanız,
  • 8:03 - 8:05
    hayatınızın tamamen farklı olabileceği
  • 8:05 - 8:08
    kararlar oldu mu? Kaçınızın aklına böyle bir şey geliyor?
  • 8:08 - 8:09
    Dürüst olun, iyi ya da kötü? "Ben.", deyin.
  • 8:10 - 8:11
    Seyirciler: Ben.
  • 8:11 - 8:13
    TR: Yani mesela, belki nerede işe gideceğiniz seçimiydi
  • 8:13 - 8:14
    ve gittiğiniz yerde hayatınızın aşkıyla tanıştınız.
  • 8:15 - 8:17
    Belki bir kariyer seçimiydi. Burada gördüğüm Google dahileri --
  • 8:18 - 8:19
    Yani, başlangıçta teknolojilerini satma kararı
  • 8:20 - 8:22
    vermelerini anlıyorum. Ya kendi kültürlerini yaratmak yerine
  • 8:23 - 8:25
    o kararı verselerdi? Dünya nasıl olurdu?
  • 8:25 - 8:27
    Hayatları nasıl olurdu? Ya tesirleri?
  • 8:28 - 8:30
    Dünyamızın tarihi bu kararlardan oluşuyor.
  • 8:30 - 8:33
    Bir kadın başkaldırıp, "Hayır, otobüsün arkasına gitmeyeceğim." dediğinde
  • 8:34 - 8:37
    sadece kendi hayatını etkilemedi. O karar kültürümüzü şekillendirdi.
  • 8:37 - 8:40
    Ya da tankın önünde duran biri. Ya da Lance Armstrong gibi
  • 8:41 - 8:42
    bir durumdayken birinin size gelip "Testis kanserin var."
  • 8:43 - 8:45
    demesi, bu herhangi bir erkek için oldukça ağır,
  • 8:46 - 8:47
    özellikle de bisiklet sürüyorsanız.
  • 8:47 - 8:49
    (Gülüşmeler)
  • 8:49 - 8:51
    Beyninizde var, akciğerlerinizde var.
  • 8:51 - 8:53
    Ama o neye odaklanmayı seçti?
  • 8:54 - 8:55
    Birçok insandan farklı. Peki ne anlama geliyordu?
  • 8:55 - 8:57
    Bu son değil, başlangıç. Peki ne yapacağım?
  • 8:57 - 9:00
    Kanserden önce bir kere bile kazanamamışken, gitti ve
  • 9:00 - 9:02
    yedi şampiyonluk kazandı, çünkü duygusal olarak zindeydi,
  • 9:03 - 9:06
    psikolojik olarak güçlüydü. İşte bu etrafında bulunduğum
  • 9:06 - 9:08
    üç milyon insan arasında bazı insanlarda gördüğüm fark.
  • 9:08 - 9:10
    Çünkü bu benim deneyimle ilgili. Geçen 29 yıl boyunca
  • 9:11 - 9:13
    80 farklı ülkeden üç milyon insanla etkileşimde bulunma
  • 9:13 - 9:17
    şansı buldum. Ve bir süre sonra, benzerliği görmeye başlıyorsunuz.
  • 9:17 - 9:19
    Sana göre Güney Amerika ve Afrika
  • 9:19 - 9:22
    arasında bir açıdan bağ kurulabilir, değil mi? Diğerleriyse
  • 9:22 - 9:25
    "Çok saçma." diyor. Basit aslında. Şimdi, Lance'i şekillendiren ne?
  • 9:25 - 9:30
    Sizi şekillendiren ne? İki görünmez güç. Hızlı bir şekilde. Bir; ruh hali.
  • 9:31 - 9:32
    Hepimizin iyi ya da kötü zamanları olmuştur.
  • 9:32 - 9:34
    Sizin de bir şeyler yapıp, sonra da
  • 9:34 - 9:35
    kendi kendinize, bunu söylediğime inanamıyorum,
  • 9:36 - 9:38
    bunu yaptığıma inanamıyorum, ne kadar aptalcaydı demişsinizdir -- kimler bunu yaşadı?
  • 9:38 - 9:39
    "Ben.", deyin.
  • 9:39 - 9:40
    Seyirciler: Ben.
  • 9:40 - 9:42
    TR: Hiç bir şey yaptığınız, yaptıktan sonra da, gidip, "O bendim!" dediğiniz oldu mu?
  • 9:42 - 9:44
    (Gülüşmeler)
  • 9:44 - 9:46
    Değil mi? Yeteneğinizle ilgili değildi, ruh halinizle ilgiliydi.
  • 9:47 - 9:49
    Sizi uzun vadede şekillendiren dünyayı nasıl gördüğünüzdür.
  • 9:50 - 9:53
    Dünyayı görüş biçiminiz süzgeçtir. Bizi şekillendiren bu.
  • 9:53 - 9:54
    İnsanlara kararlar verdirten bu.
  • 9:55 - 9:56
    Birini etkilemek istediğimizde, onları halihazırda
  • 9:56 - 9:57
    neyi etkilediğini bilmemiz gerek.
  • 9:58 - 9:59
    Ve ben bunun üç kısımdan oluştuğuna inanıyorum.
  • 10:00 - 10:02
    Birincisi, hedefiniz ne? Neyin peşindesiniz?
  • 10:02 - 10:04
    Benim düşüncem -- bunlar istekleriniz değil.
  • 10:04 - 10:06
    İsteklerinizi ya da hedeflerinizi elde edebilirsiniz. Kaçınızın bir hedefi
  • 10:06 - 10:08
    veya isteği elde edip, hepsi bu kadar mı, dediği oldu?
  • 10:08 - 10:09
    Kaçınız bunu yaşadı? "Ben.", deyin.
  • 10:09 - 10:10
    Seyirciler: Ben.
  • 10:10 - 10:13
    TR: Yani, bunlar ihtiyaçlarımız. Altı insani ihtiyaç olduğuna inanıyorum.
  • 10:13 - 10:16
    İkincisi, sizi harekete geçiren hedefin ne olduğunu bildikten
  • 10:16 - 10:19
    ve bunun ne olduğunu bulduktan sonra -- onu oluşturmayacaksınız, bulacaksınız --
  • 10:19 - 10:20
    yol haritanızı belirleyeceksiniz;
  • 10:20 - 10:23
    size bu ihtiyaçları nasıl elde edeceğinizi söyleyen inanç sistemleri neler?
  • 10:23 - 10:25
    Bazıları için bu ihtiyaçları karşılamanın yolu dünyaya zarar vermek,
  • 10:25 - 10:28
    bazıları için bir şey inşa etmek, bir şey yaratmak, birini sevmek.
  • 10:29 - 10:32
    Ve bir de seçtiğiniz yakıt var. Hızlı bir şekilde, altı ihtiyaç.
  • 10:32 - 10:34
    Neler olduklarını söyleyeyim. Birincisi; kesinlik.
  • 10:34 - 10:36
    Şimdi, bunlar hedefler veya istekler değil, bunlar evrensel.
  • 10:37 - 10:38
    Acı çekmemek ve en azından rahat olabilmek için
  • 10:38 - 10:40
    herkesin kesinliğe ihtiyacı var. Peki, ne anlıyorsunuz bundan?
  • 10:40 - 10:44
    Herkesi kontrol etmek? Bir yeteneğinizi geliştirmek? Pes etmek? Bir sigara yakmak?
  • 10:45 - 10:47
    Bununla birlikte eğer her konuda kesinseniz, ironik bir şekilde,
  • 10:47 - 10:48
    her ne kadar hepimizin buna ihtiyacı olsa da --
  • 10:48 - 10:50
    mesela sağlığınızla ilgili ya da çocuklarınızla ilgili
  • 10:50 - 10:52
    ya da parayla ilgili kesin değilseniz, pek de fazla şeyi düşünmüyorsunuzdur.
  • 10:52 - 10:53
    Tavanın çöküp çökmeyeceğinden emin değilsiniz,
  • 10:53 - 10:54
    hiçbir konuşmacıyı dinlemeyeceksinizdir.
  • 10:55 - 10:58
    Ama, her ne kadar kesinliğe farklı yaklaşsak da, eğer her konuda kesinsek,
  • 10:59 - 11:00
    elimize ne geçer? Bir konuda kesinseniz nasıl hissedersiniz?
  • 11:00 - 11:01
    Bilirsiniz, ne olacağı konusunda, ne zaman olacağı konusunda.
  • 11:01 - 11:02
    Nasıl olacağı konusunda. Ne hissedersiniz?
  • 11:03 - 11:06
    Sıkıntıdan patlarsınız. Velhasılı, hikmetinden sual olunmayan Tanrı,
  • 11:06 - 11:07
    (Gülüşmeler)
  • 11:07 - 11:10
    bize ikinci bir insani ihtiyaç bahşetmiş, ki bu da belirsizlik.
  • 11:10 - 11:12
    Çeşitliliğe ihtiyacımız var. Sürprize ihtiyacımız var.
  • 11:13 - 11:14
    Kaçınız süprizleri seviyorsunuz? "Ben.", deyin.
  • 11:15 - 11:16
    Seyirciler: Ben.
  • 11:16 - 11:17
    TR: Saçmalık. İstediğiniz sürprizlerden hoşlanıyorsunuz.
  • 11:17 - 11:19
    (Gülüşmeler)
  • 11:19 - 11:22
    İstemediklerinize sorun diyorsunuz, ama onlara ihtiyacınız var.
  • 11:22 - 11:25
    Yani, çeşitlilik önemlidir. Hiç daha önce izlediğiniz bir kasedi ya da
  • 11:25 - 11:29
    filmi kiraladınız mı? Kim kiraladı? Bırakın bunları.
  • 11:29 - 11:31
    (Gülüşmeler)
  • 11:31 - 11:33
    Pekala. Niye yapıyorsunuz bunu? İyi olduğundan eminsiniz
  • 11:33 - 11:35
    çünkü daha önce okudunuz, izlediniz, ama yeterince uzun zaman
  • 11:35 - 11:37
    olduğunu ve unuttuğunuzu, farklı bir şeyler olduğunu umuyorsunuz.
  • 11:38 - 11:41
    Üçüncü insani ihtiyaç: buna dikkat -- önem. Hepimiz saygın, özel, eşsiz
  • 11:41 - 11:44
    hissetmek istiyoruz. Daha fazla kazanarak bunu elde edebilirsiniz.
  • 11:44 - 11:46
    Daha çok maneviyata yönelerek yapabilirsiniz.
  • 11:46 - 11:48
    İnsanların bilmek bile istemeyeceği yerlere dövmeler yaptırarak
  • 11:48 - 11:51
    ya da küpeler takarak yapabilirsiniz.
  • 11:52 - 11:55
    Ne gerekiyorsa. Bunu yapmanın en hızlı yolu,
  • 11:55 - 11:57
    eğer özgeçmişiniz, kültürünüz, inançlarınız ve kaynaklarınız ya da
  • 11:57 - 12:00
    kaynak yaratma beceriniz yoksa, şiddettir. Eğer kafana bir silah dayarsam
  • 12:00 - 12:02
    ve çetelerle takılıyorsam, bir anda önemli olurum.
  • 12:02 - 12:05
    Sıfırdan 10'a. Kaç? 10. Bana cevap vereceğinden
  • 12:05 - 12:08
    ne kadar eminim? 10. Ne kadar belirsizlik var?
  • 12:09 - 12:10
    Ne olabileceğini kim biliyor? Heyecanlı, değil mi?
  • 12:10 - 12:13
    Bir mağaranın içine girip, içeride yaptığınız şu
  • 12:13 - 12:15
    şeyler gibi. Tam bir çeşitlilik ve belirsizlik.
  • 12:15 - 12:18
    Ve bu önemli, değil mi? Hayatınızı bunun için riske atabiliyorsunuz.
  • 12:19 - 12:21
    İşte şiddet bu yüzden hep vardı ve insanlık olarak farkındalığımızı
  • 12:21 - 12:23
    değiştirmediğimiz sürece olacak.
  • 12:24 - 12:25
    Yani, önemi milyonlarca farklı yoldan elde edebilirsiniz,
  • 12:25 - 12:27
    ama önemli olmak için, eşsiz ve farklı olmalısınız.
  • 12:27 - 12:30
    İhtiyacımız olan şey şu; dostluk ve aşk -- dördüncü ihtiyaç.
  • 12:31 - 12:33
    Bunu hepimiz istiyoruz. Çoğu insan dostlukla yetiniyor
  • 12:33 - 12:35
    çünkü aşk fazla korkutucu. İncitilmek istemiyorlar.
  • 12:35 - 12:38
    Kimler şimdiye kadar yakın bir ilişkide incindi? "Ben.", deyin.
  • 12:38 - 12:39
    (Gülüşmeler)
  • 12:39 - 12:41
    Eğer elinizi kaldırmıyorsanız dahası da var demektir, hadi elleri görelim.
  • 12:41 - 12:42
    (Gülüşmeler)
  • 12:42 - 12:43
    Ve yine incineceksiniz.
  • 12:43 - 12:45
    Bu olumlu görüşmeye geldiğiniz için memnun değil misiniz?
  • 12:45 - 12:46
    (Gülüşmeler)
  • 12:46 - 12:49
    Ama doğru olan şu -- buna ihtiyacımız var. Bunu içtenlikle,
  • 12:49 - 12:52
    arkadaşlıkla, dualarla, doğada gezinerek yapabiliriz.
  • 12:53 - 12:55
    Eğer hiç biri sizin için işe yaramıyorsa, bir köpek alın. Kedi almayın. Köpek alın,
  • 12:55 - 12:57
    çünkü iki dakikalığına bile ayrılsanız, beş dakika sonra geldiğinizde
  • 12:57 - 12:59
    altı aydır yokmuşsunuz gibi davranıyorlar, değil mi?
  • 12:59 - 13:00
    (Gülüşmeler)
  • 13:00 - 13:02
    Yani, bunlar ilk dört ihtiyaç, her insan bunları karşılamak için bir şeyler buluyor.
  • 13:03 - 13:05
    Kendinize yalan bile söyleseniz, ancak farklı kişilikleriniz olması gerekir.
  • 13:06 - 13:09
    Ama son iki ihtiyaç -- ilk dört ihtiyaca kişilik ihtiyaçları
  • 13:09 - 13:11
    deniyor, ben öyle diyorum --
  • 13:11 - 13:13
    son ikisiyse ruhun ihtiyaçları.
  • 13:14 - 13:16
    Ve memnuniyet işte bu noktada geliyor. İlk dördünden memnuniyet
  • 13:16 - 13:19
    elde edemezsiniz. Dördünü karşılamak için -- sigara, alkol, ne yaparsanız --
  • 13:19 - 13:20
    bir şeyler bulursunuz, ama son ikisi -- beş numara:
  • 13:21 - 13:23
    gelişmelisiniz. Hepimiz cevabı biliyoruz.
  • 13:23 - 13:26
    Gelişmezseniz ne olursunuz? Eğer bir ilişki gelişmiyorsa,
  • 13:26 - 13:28
    bir iş gelişmiyorsa, siz gelişmiyorsanız,
  • 13:28 - 13:29
    ne kadar paranız olduğunun, ne kadar
  • 13:29 - 13:31
    arkadaşınız olduğunun, ne kadar insanın sizi sevdiğinin bir önemi yok,
  • 13:31 - 13:34
    iğrenç hissedersiniz. Ve gelişmemizin nedeni, bence,
  • 13:34 - 13:36
    sonuçta verebileceğimiz değerli bir şey elde etmemiz.
  • 13:37 - 13:39
    Çünkü altıncı ihtiyaç kendimizin ötesinde katkıda bulunmak.
  • 13:40 - 13:41
    Çünkü hepimiz biliyoruz ki, bize ne kadar bayağı gelse de,
  • 13:42 - 13:45
    yaşamın sırrı vermektir. Hepimiz hayatın benimle ilgili olmadığını,
  • 13:45 - 13:47
    bizimle ilgili olduğunu biliyoruz. Bu kültür bunun farkında. Bu salon bunun farkında.
  • 13:47 - 13:50
    Ve bu heyecan verici. Burada Nicholas'ı 100 dolarlık bilgisayarı hakkında
  • 13:50 - 13:52
    gördüğünüzde, en tutku dolu ve heyecanlı hissettiğiniz şey,
  • 13:52 - 13:55
    işte bu bir dahi, ama onun bir arzusu var.
  • 13:56 - 13:58
    Ondaki bu farkı görebiliyorsunuz ve bu harika.
  • 13:59 - 14:01
    Ve bu arzu diğer insanları da etkileyebilir. Benim hayatım,
  • 14:01 - 14:03
    11 yaşındayken etkilendi.
  • 14:03 - 14:06
    Şükran günü; para yok, yemek yok. Açlıktan ölmeyeceğiz,
  • 14:06 - 14:09
    ama babam işleri tam anlamıyla batırmış. Annem durmadan ne kadar
  • 14:09 - 14:12
    batırdığını ona hatırlatıyor. O an birileri kapıya gelip
  • 14:12 - 14:14
    yemek getirdi. Babam üç karar verdi.
  • 14:15 - 14:17
    Kabaca neler olduklarını biliyorum. Odaklandığı şey: "Bu sadaka.
  • 14:18 - 14:20
    Ne anlama geliyor bu? Ben işe yaramazım, ne yapmam gerek?
  • 14:21 - 14:23
    Ailemi terk etmeliyim." Ki öyle de yaptı. O an hayatımın en acı veren
  • 14:24 - 14:27
    deneyimlerinden biriydi. Benim yaptığım üç seçimse bana bambaşka bir yol sundu.
  • 14:28 - 14:31
    Dedim ki, "'Yemeğin olması'na odaklan" -- ne fikir ama.
  • 14:31 - 14:32
    (Gülüşmeler)
  • 14:32 - 14:33
    İkincisi -- ve bu hayatımı değiştiren, beni insan
  • 14:33 - 14:36
    olarak şekillendiren şey -- "Bu birinin hediyesi,
  • 14:36 - 14:39
    kim olduğunu bile bilmiyorum." Babam her zaman derdi ki,
  • 14:39 - 14:42
    "Kimsenin umursadığı yok." Ve aniden, bilmediğim birisi,
  • 14:42 - 14:44
    bir karşılık beklemeden, aileme yemek veriyor,
  • 14:44 - 14:47
    ailemi kolluyor. Bu beni şuna inandırdı: "Yabancıların umursaması
  • 14:47 - 14:50
    ne anlama gelir?" Ve karar vermemi sağlayan şey,
  • 14:51 - 14:52
    eğer yabancılar beni ve ailemi umursuyorsa, ben de onları umursuyorum.
  • 14:53 - 14:54
    Ne yapacağım? Bir değişiklik yaratmak için
  • 14:54 - 14:57
    bir şeyler yapacağım. Böylece, 17 yaşımdayken, bir Şükran Günü
  • 14:57 - 14:59
    dışarı çıktım. Senelerdir istediğim şeydi bu,
  • 14:59 - 15:00
    iki aileyi doyuracak kadar param olması.
  • 15:00 - 15:02
    Hayatımda yaptığım en eğlenceli, en dokunaklı şey.
  • 15:03 - 15:05
    Bir sonraki yıl dört aileyi doyurdum. Kimseye ne yaptığımı söylemedim.
  • 15:05 - 15:07
    Bir sonraki yıl sekiz. Gösteriş için yapmıyordum,
  • 15:08 - 15:09
    ama sekizden sonra, düşündüm ki, kahretsin, biraz yardım iyi olurdu.
  • 15:09 - 15:11
    (Gülüşmeler)
  • 15:11 - 15:13
    Kendimden çok emin, gittim ve ne yaptım?
  • 15:13 - 15:15
    Arkadaşlarımı da dahil ettim ve şirketler kurdum
  • 15:15 - 15:17
    ve de 11 şirket olduğunda vakfı kurdum.
  • 15:17 - 15:19
    Şimdi, 18 yıl sonra, bunu söylemekten gurur duyuyorum ki, geçen yıl
  • 15:19 - 15:22
    vakfımız aracılığıyla 35 ülkeden iki milyon insanı doyurduk,
  • 15:23 - 15:24
    hepsi de bayramlarda: Şükran Günü, Noel --
  • 15:24 - 15:25
    (Alkışlar)
  • 15:25 - 15:26
    -- dünyanın dört bir tarafında birçok ülkeden.
  • 15:26 - 15:27
    Harikuladeydi.
  • 15:27 - 15:28
    (Alkışlar)
  • 15:28 - 15:29
    Teşekkürler.
  • 15:29 - 15:30
    (Alkışlar)
  • 15:30 - 15:32
    Bunu size övünmek için söylemiyorum, söylüyorum çünkü
  • 15:32 - 15:35
    insanlarla gurur duyuyorum, çünkü konuşmak yerine, bir kere
  • 15:35 - 15:38
    deneme şansı elde ettikten sonra katkıda bulunmaktan heyecan duyuyorlar.
  • 15:39 - 15:43
    Yani, son olarak -- ve sürem de bitmek üzere -- sizi şekillendiren hedef --
  • 15:44 - 15:45
    işte insanların arasındaki fark bu. Hepimizin ihtiyaçları aynı,
  • 15:46 - 15:48
    ama siz bir kesinlik bağımlısı mısınız? En çok değer verdiğiniz şey
  • 15:48 - 15:52
    bu mu yoksa belirsizlik mi? Şu adam eğer tüm o mağaraları
  • 15:52 - 15:55
    tırmandıysa bir kesinlik bağımlısı olamaz. Sizi harekete geçiren saygınlık mı
  • 15:55 - 15:57
    yoksa sevgi mi? Hepimizin altısına da ihtiyacımız var,
  • 15:57 - 15:59
    ama sizin sisteminizi yöneten her neyse, sizi başka bir tarafa yönlendirir.
  • 15:59 - 16:01
    Ve o tarafa doğru ilerledikçe, bir istikametiniz veya kaderiniz olacaktır.
  • 16:02 - 16:05
    İkinci parçası da yol haritası. Bunu nereye gideceğinizi söyleyen bir
  • 16:05 - 16:07
    işletim sistemi olarak düşünün. Ve bazılarının yol haritası,
  • 16:08 - 16:10
    "Başkaları için ölsem de hayat kurtaracağım,"dır
  • 16:10 - 16:11
    ve itfaiyeci olurlar. Bir başkası,
  • 16:12 - 16:14
    "İstediklerimi elde etmek için insanları öldüreceğim." der. Aynı
  • 16:14 - 16:18
    önem ihtiyacını karşılayacaklardır, değil mi? Tanrı'yı onurlandırmak istiyorlar
  • 16:18 - 16:20
    ya da ailelerini onurlandırmak, ama farklı yol haritaları var.
  • 16:20 - 16:22
    Ve yedi farklı inanç var. Hepsinin üzerinden geçemem çünkü
  • 16:22 - 16:25
    zamanım doldu. Son parça da duygulardır.
  • 16:25 - 16:28
    Bence haritanın bir bölümü de zaman. Bazıları için uzun zaman
  • 16:28 - 16:31
    100 yıldır. Bazıları için üç saniye,
  • 16:31 - 16:32
    ki benim için öyle.
  • 16:32 - 16:33
    (Gülüşmeler)
  • 16:33 - 16:35
    Son bahsettiğim, size bağlı bir şey.
  • 16:35 - 16:37
    Eğer bir hedefiniz varsa ve bir de yol haritanız, diyelim ki --
  • 16:38 - 16:41
    Google'ı kullanamıyorum çünkü Maclere bayılıyorum ve daha Macler
  • 16:41 - 16:43
    için yeterince iyi değil -- mesela MapQuest kullansak -- kaçınız
  • 16:43 - 16:45
    MapQuest'i kulanmak gibi ölümcül bir hata yaptı?
  • 16:45 - 16:46
    (Gülüşmeler)
  • 16:46 - 16:48
    Bu şeyi kullanıyorsunuz ve istediğiniz yere gidemiyorsunuz. Yani, inançlarınızın
  • 16:48 - 16:51
    gitmek istediğiniz yere asla gidemeyeceğinizi garanti ettiğini düşünün.
  • 16:51 - 16:52
    (Gülüşmeler)
  • 16:52 - 16:54
    Son şey de duygular.
  • 16:54 - 16:58
    Size duygularla ilgili şunları söyleyeceğim. İngilizce'de bir karşılığı
  • 16:58 - 17:00
    olan 6.000 duygu var, bu sadece
  • 17:00 - 17:02
    dilbilimsel açıklaması, değil mi? Dilden
  • 17:02 - 17:06
    dile değişiyor. Ama baskın olan duygularınız --
  • 17:06 - 17:09
    daha çok vaktim olsaydı, 20.000 kişiyi ya da 1.000'ini alır
  • 17:09 - 17:11
    ve ortalama bir hafta içinde yaşadıkları tüm duyguları yazmalarını
  • 17:11 - 17:13
    isterdim. Ve istedikleri kadar süre verirdim.
  • 17:14 - 17:15
    Bir tarafa umut veren duyguları yazsınlar,
  • 17:15 - 17:16
    diğer tarafa da umut vermeyenleri.
  • 17:16 - 17:18
    Tahmin edin insanlar kaç farklı duyguyu yaşıyor? 12'den az.
  • 17:19 - 17:22
    Ve onların da yarısı iğrenç hissetmelerine neden oluyor. Hepsi topu topu
  • 17:22 - 17:25
    beş ya da altı tane hoş duyguları var. Sanki hisleri "mutlu, mutlu,
  • 17:25 - 17:28
    heyecanlı, kahretsin, sıkkın, sıkkın, bunalmış, bunalımda"dan ibaret.
  • 17:29 - 17:31
    Kaçınız ne olursa olsun sinirlenecek bir şey bulan
  • 17:31 - 17:33
    birini tanıyorsunuz? Kaçınız böyle birini tanıyor?
  • 17:33 - 17:34
    (Gülüşmeler)
  • 17:34 - 17:38
    Ya da, ne olursa olsun, mutlu veya heyecanlı olacak bir şey bulabilen birini?
  • 17:38 - 17:40
    Kaçınız böyle birini tanıyor? Söyleyin.
  • 17:40 - 17:43
    11 Eylül saldırıları sırasında -- bununla bitireceğim -- Hawaii'deydim.
  • 17:44 - 17:47
    45 farklı ülkeden 2.000 insanla birlikteydim. Benim yürüttüğüm
  • 17:47 - 17:49
    bir haftalık programı simültane olarak
  • 17:49 - 17:52
    dört dile çeviriyorduk. Bir önceki gecenin adı
  • 17:52 - 17:55
    "Duyguların Üstesinden Gelmek"ti. Kalktım, bunu planlamamıştım, ve --
  • 17:56 - 17:58
    her yerde havai fişekler var -- ben çılgınca, eğlenceli şeyler yapıyorum --
  • 17:59 - 18:01
    ve en sonunda durdum -- söyleyeceğim şeyi planlamıştım ama
  • 18:01 - 18:03
    hiçbir zaman söyleyeceğim şeyi yapmam. Ve bir anda dedim ki,
  • 18:03 - 18:07
    "İnsanlar ne zaman gerçekten yaşamaya başlar? Ölümle yüz yüze geldiklerinde."
  • 18:07 - 18:08
    Ve bütün şu şeylerden bahsettim,
  • 18:09 - 18:11
    eğer bu adadan ayrılacak olsaydınız, eğer dokuz gün içinde
  • 18:11 - 18:14
    ölecek olsaydınız, kimi arardınız, ne derdiniz,
  • 18:14 - 18:18
    ne yapardınız? Bir kadın -- o gece 11 Eylül Saldırısı oldu --
  • 18:19 - 18:21
    bir kadın seminere gelmiş ve geldiğinde,
  • 18:21 - 18:24
    eski erkek arkadaşı kaçırılmış ve öldürülmüş.
  • 18:25 - 18:28
    Arkadaşı, yeni erkek arkadaşı, onunla evlenmek istemiş ama reddetmiş.
  • 18:28 - 18:30
    Ve erkek arkadaşı da, "Eğer buradan ayrılır ve Hawaii'deki o şeye gidersen, her şey bitmiştir." demiş.
  • 18:30 - 18:32
    O da, "Bitti zaten." demiş. Ben o geceyi tamamladığımda, erkek arkadaşını
  • 18:32 - 18:35
    aramış ve bir mesaj bırakmış -- bu gerçek bir hikaye -- çalıştığı yer olan
  • 18:35 - 18:38
    Dünya Ticaret Merkezi'nin tepesine. "Hayatım, seni seviyorum, ve seninle evlenmek
  • 18:39 - 18:42
    istediğimi bilmeni istiyorum. Benim aptallığımdı." Erkek arkadaşı aradığında
  • 18:42 - 18:45
    uyuyormuş, çünkü bizim için gece 3:00'tü, erkek arkadaşı
  • 18:45 - 18:47
    şöyle demiş, "Hayatım, bunun benim için ne ifade ettiğini anlatamam."
  • 18:48 - 18:50
    "Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum,
  • 18:50 - 18:52
    ama bana en büyük hediyeyi verdin çünkü öleceğim.", demiş.
  • 18:53 - 18:55
    Ve kadın bizim için kaydı salonda oynattı.
  • 18:55 - 18:58
    Daha sonra Larry King'e çıktı, erkek arkadaşı şöyle demiş, "Muhtemelen
  • 18:58 - 19:00
    bunun nasıl olup da iki kere başına geldiğini merak ediyorsun." Ve demiş ki,
  • 19:00 - 19:03
    "Sana söyleyebileceğim yalnızca şu, bu sana Tanrı'nın bir mesajı,
  • 19:03 - 19:06
    canım. Şu andan sonra, her gün tüm kalbini ver, tüm kalbinle sev.
  • 19:06 - 19:10
    Hiçbir şeyin seni durdurmasına izin verme." Bitirdiğinde, bir adam ayağa
  • 19:10 - 19:12
    kalkıyor ve diyor ki, "Ben Pakistan'danım, Müslümanım.
  • 19:13 - 19:15
    Keşke elini tutup, üzgünüm, diyebilseydim,
  • 19:15 - 19:19
    ama, açıkçası, bu yapılanların cezası." Devamını anlatamam
  • 19:19 - 19:22
    çünkü vaktim doldu.
  • 19:22 - 19:28
    (Gülüşmeler)
  • 19:32 - 19:34
    10 saniye.
  • 19:34 - 19:37
    (Alkışlar)
  • 19:37 - 19:39
    10 saniye, hepsi bu kadar. Saygılı olmak istiyorum. 10 saniye.
  • 19:39 - 19:41
    Size şunu söyleyeyim, bu adamı, New York'lu Dünya Ticaret Merkezi'nde
  • 19:41 - 19:44
    çalışmış bir adamla birlikte sahneye çıkardım,
  • 19:44 - 19:46
    çünkü orada yaklaşık 200 New York'lu vardı. 50'den fazlası
  • 19:46 - 19:49
    şirketlerinin tamamını, arkadaşlarını kaybetmiş, Palm Pilotlarındaki
  • 19:49 - 19:52
    isimleri çiziyorlar -- bir borsa simsarı, çelik gibi sinirleri olan bir kadın, feryat ediyor --
  • 19:53 - 19:54
    ölmüş olan 30 arkadaşının adının üstünü çiziyor.
  • 19:55 - 19:58
    Ve ben insanlara şunu sordum, "Neye odaklanacağız?
  • 19:59 - 20:01
    Bu ne anlama geliyor ve ne yapacağız?"
  • 20:02 - 20:04
    Ve grubu alıp insanların odaklanmasını sağladım,
  • 20:04 - 20:06
    eğer bugün birini kaybetmediyseniz, başka birine nasıl
  • 20:06 - 20:08
    yararınız dokunabileceğine odaklanacaksınız. Bu insanlar --
  • 20:08 - 20:10
    o anda bir kadın ayağa kalktı ve çok sinirliydi ve çığlık atıyordu ve bağırıyordu.
  • 20:11 - 20:12
    Sonrasında öğrendim ki New York'tan değilmiş, Amerikan değilmiş,
  • 20:13 - 20:15
    buradaki kimseyi de tanımıyormuş. Dedim ki, "Her zaman sinirlenir misin?"
  • 20:16 - 20:18
    Dedi ki, "Evet." Suçlu insanlar suçlu hissetti, üzgün insanlar üzgün.
  • 20:19 - 20:22
    Ve ben bu iki adamı alıp dolaylı uzlaşma dediğim şeyi yaptım.
  • 20:22 - 20:25
    Bahsi geçen bölgede ailesi olan Yahudi bir adam, o gün işte olsa
  • 20:25 - 20:28
    ölmüş olabilecek bir New York'lu ve terörist olmak isteyip
  • 20:28 - 20:29
    bunu açıkça belli ettmiş bu adam.
  • 20:30 - 20:31
    Ve o gün olan birleşim filme kayıtlı,
  • 20:32 - 20:34
    ki size göndermekten mutluluk duyarım, böylece benim anlatımım
  • 20:34 - 20:35
    yerine gerçekten ne olduğunu görebilirsiniz.
  • 20:36 - 20:37
    Ama bu iki kişi sadece bir araya gelmekle kalmayıp
  • 20:38 - 20:39
    inançlarını ve dünyayla ilgili doğrularını değiştirdiler,
  • 20:39 - 20:41
    ama, yaklaşık dört yıldan beri, birçok cami ve sinagog aracılığıyla,
  • 20:42 - 20:44
    barışın nasıl oluşturulacağı fikrini aktarmak için
  • 20:44 - 20:46
    beraber çalıştılar. Ve bir kitap yazdı, adı da
  • 20:46 - 20:50
    "Cihatım, Barış Yolum." Yani, dönüşüm gerçekleşebilir.
  • 20:50 - 20:55
    Sizi davet ettiğim şey şu; ağınızı inceleyin, buradaki ağınızı --
  • 20:56 - 21:00
    sizi kontrol eden ihtiyaçlar, inançlar, duygular.
  • 21:00 - 21:03
    İki sebeple; böylece daha çok şey verebilirsiniz ve başarabilirsiniz de,
  • 21:03 - 21:05
    bunu yapmayı hepimiz istiyoruz. Ama verin diyorum,
  • 21:05 - 21:07
    çünkü sizi tamamlayacak şey bu. Ve ikinci olarak,
  • 21:07 - 21:10
    böylece takdir edebilirsiniz -- sadece anlamakla kalmazsınız, zekice,
  • 21:10 - 21:13
    akıllıca -- bununla birlikte diğer insanları harekete geçiren şeyleri de takdir edersiniz.
  • 21:13 - 21:15
    Dünyamızın değişmesinin tek yolu bu. Tanrı sizi korusun.
  • 21:15 - 21:17
    Teşekkürler. Umarım yardımcı olabilmişimdir.
  • 21:17 - 21:20
    (Alkışlar)
Title:
Tony Robbins neyi neden yaptığımızı soruyor
Speaker:
Tony Robbins
Description:

Tony Robbins insanların hareketleri altında yatan "görünmez güçler"den bahsediyor -- ön sıradaki Al Gore'a da selam ediyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
21:27
Evrim Feyyaz Persembe added a translation

Turkish subtitles

Revisions