Return to Video

Merak bilim ve tıp için neden önemlidir

  • 0:01 - 0:02
    Bilim.
  • 0:03 - 0:06
    Lisedeki biyoloji veya fizik
    derslerinde yaşadığımız
  • 0:06 - 0:09
    sıkıcı mutsuz anılarımızı
    canlandıran ilk kelime.
  • 0:09 - 0:12
    Ama size garanti ederim,
    orada yapılan şeyin
  • 0:12 - 0:14
    bilimle çok az ilgisi vardı.
  • 0:14 - 0:17
    O aslında bilimin "Ne" olduğuydu,
  • 0:17 - 0:19
    birilerinin icat ettiği
    şeylerin tarihiydi.
  • 0:21 - 0:23
    Bir bilim insanı olarak
    en çok merak ettiğim şey
  • 0:23 - 0:25
    bilimin "nasıl" olduğudur.
  • 0:25 - 0:29
    Çünkü bilim, işletilen bilgidir.
  • 0:29 - 0:33
    Bir gözlem yaparız, o gözleme
    bir açıklama tahmin ederiz
  • 0:33 - 0:35
    ve sonra diğer gözlem ve
    deneyleri yaparak
  • 0:35 - 0:37
    test edebileceğimiz
    bir öngörüde bulunuruz.
  • 0:37 - 0:38
    Birkaç örnek.
  • 0:38 - 0:42
    Başlangıçta insanlar Yer'in aşağıda
    göğün ise yukarıda olduğunu fark etti
  • 0:42 - 0:46
    ve hem Güneş hem Ay, Dünya'nın
    etrafında dönüyor gibiydi.
  • 0:47 - 0:48
    Tahmin ettikleri açıklama
  • 0:48 - 0:51
    "Evrenin merkezi Dünya olmalı." idi.
  • 0:52 - 0:55
    Öngörü: Her şey Dünya'nın
    etrafında dönmelidir.
  • 0:56 - 0:58
    Bu öngörü sonunda test edildi.
  • 0:58 - 1:01
    Galileo ilk teleskoplardan
    birini eline alıp
  • 1:01 - 1:03
    gece gökyüzüne baktığında,
  • 1:03 - 1:07
    gördüğü şey etrafında dönen,
  • 1:07 - 1:11
    dört uydusuyla Jüpiter gezegeniydi.
  • 1:12 - 1:16
    Sonra, Jüpiter'in yörüngesini takip
    etmek için o uyduları kullandı
  • 1:16 - 1:20
    ve Jüpiter'in de,
    Dünya değil, Güneş'in etrafında
  • 1:20 - 1:22
    döndüğünü anladı.
  • 1:23 - 1:25
    Yani, öngörü testi geçememişti.
  • 1:26 - 1:28
    Bu da Dünya'nın evrenin
    merkezinde olduğu
  • 1:29 - 1:31
    kuramını boşa çıkarmış oldu.
  • 1:31 - 1:33
    Başka bir örnek: Sir Isaac Newton
  • 1:33 - 1:35
    nesnelerin yeryüzüne
    düştüğünü fark etmişti.
  • 1:35 - 1:38
    Tahmini açıklama yer çekimiydi.
  • 1:39 - 1:42
    Öngörü her nesnenin
    dünyaya düşmesi gerektiği idi.
  • 1:42 - 1:45
    Fakat tabii ki, her şey
    yeryüzüne düşmüyordu.
  • 1:46 - 1:48
    Öyleyse yer çekimini ret mi ettik?
  • 1:49 - 1:53
    Hayır. Teoriyi revize ettik ve başka
    yönde eşit ve zıt bir kuvvet olmadıkça,
  • 1:53 - 1:58
    yer çekiminin nesneleri
    Dünya'ya çekeceğini söyledik.
  • 1:58 - 2:00
    Bu, bizim yeni bir şey
    öğrenmemizi sağladı.
  • 2:01 - 2:04
    Kuşlara ve kanatlarına daha dikkatli
    bakmaya başladık
  • 2:04 - 2:07
    ve bu düşünce
    silsilesininden türemiş
  • 2:07 - 2:09
    uçabilen icatlara bir bakın.
  • 2:10 - 2:15
    Yani başarısız testler,
    istisnalar, aykırılıklar
  • 2:15 - 2:19
    bize bilmediğimiz şeyleri öğretir
    ve bizi yeni bir yere götürür.
  • 2:20 - 2:23
    Bilim bu şekilde ilerler.
    Bilim bu şekilde öğrenir.
  • 2:24 - 2:26
    Bazen medyada ve
    bazen daha da nadiren,
  • 2:26 - 2:29
    ama bazen bilim insanları bile
  • 2:29 - 2:31
    şu veya bu şeyin bilimsel olarak
    kanıtlandığını söylüyor.
  • 2:32 - 2:37
    Ama umarım, bilimin hiç bir zaman
    bir şeyi kesin olarak sonsuza kadar
  • 2:37 - 2:39
    kanıtlamadığını anlıyorsunuzdur.
  • 2:40 - 2:43
    Neyse ki bilim, aramaya devam edecek ve
  • 2:43 - 2:45
    aykırılıkları ve
  • 2:45 - 2:47
    Jüpiter'in uyduları gibi
  • 2:47 - 2:48
    bir sonraki istisnayı
  • 2:48 - 2:50
    tanımlayacak ve bize
  • 2:50 - 2:52
    bilmediğimiz şeyleri
  • 2:52 - 2:54
    öğretmeye devam edecek kadar
  • 2:54 - 2:56
    meraklı ve alçakgönüllüdür.
  • 2:57 - 3:00
    Burada birkaç saniyeliğine
    vites değiştirelim.
  • 3:00 - 3:02
    Caduceus ya da tıbbın sembolü,
  • 3:02 - 3:04
    farklı insanlar için
    farklı anlamlar taşır
  • 3:04 - 3:06
    ancak tıp konusundaki genel
    söylemlerimizin çoğu
  • 3:06 - 3:09
    gerçekten bir mühendislik
    problemine dönüşüyor.
  • 3:09 - 3:11
    Kongre salonlarında
    ve sigorta şirketlerinin
  • 3:11 - 3:15
    yönetim kurulu odalarında
    ödemenin nasıl yapılacağı düşünülüyor.
  • 3:15 - 3:17
    Ahlak bilimciler ve Epidemiyolojistler
  • 3:17 - 3:20
    tıp hizmeti sağlamanın en iyi
    yöntemlerini arıyor,
  • 3:20 - 3:23
    hastane ve hekimler ise
    protokoller ve kontrol listelerine
  • 3:23 - 3:25
    kafayı takmış durumdalar ki
  • 3:25 - 3:28
    tıbbı güvenli bir şekilde uygulamanın
    en iyi yöntemlerini arıyorlar.
  • 3:28 - 3:30
    Bunlar iyi şeyler.
  • 3:31 - 3:34
    Bununla birlikte herkes az ya da çok
  • 3:34 - 3:36
    tıp kitabının,
  • 3:36 - 3:38
    kapanmış olduğunu varsayıyor.
  • 3:39 - 3:42
    Sağlık hizmetinin kalitesini
    ona ulaşma hızımızla
  • 3:42 - 3:44
    ölçmeye başladık.
  • 3:44 - 3:46
    Böyle bir iklimde, sağlık hizmeti veren
  • 3:46 - 3:49
    kuruluşların çoğunun gerçekten
    hızlı yağlama dükkânı gibi
  • 3:49 - 3:52
    görünmeye başlaması beni şaşırtmıyor.
  • 3:52 - 3:54
    (Gülüşmeler)
  • 3:54 - 3:58
    Ben tıp fakültesinden mezun
    olduğumda tek sorun
  • 3:58 - 4:00
    tamircinizin arabanıza takıp
  • 4:00 - 4:03
    sonra da arızayı tam olarak bulduğu
  • 4:03 - 4:05
    şu küçük zımbırtılardan birine
    sahip olmamamdı,
  • 4:05 - 4:07
    çünkü tıp kitabı
  • 4:07 - 4:09
    kapanmamıştı.
  • 4:09 - 4:11
    Tıp bir bilimdir.
  • 4:12 - 4:14
    Tıp işleyen bilgidir.
  • 4:15 - 4:17
    Bir gözlem yaparız,
  • 4:17 - 4:19
    bu gözleme dayanan
    bir açıklama tahmin ederiz,
  • 4:19 - 4:21
    sonra test edebileceğimiz
    bir öngörüde bulunuruz.
  • 4:21 - 4:25
    Tıptaki çoğu öngörünün
    test edilebileceği alan
  • 4:25 - 4:27
    insan nüfusudur.
  • 4:27 - 4:30
    Sıkıcı biyoloji derslerinden
    belki hatırlarsınız,
  • 4:30 - 4:32
    popülasyonlar, bir ortalama
  • 4:32 - 4:34
    etrafında bir Gaus veya
  • 4:34 - 4:36
    normal eğri dağılımı gösterir.
  • 4:36 - 4:37
    Bu nedenle tıpta
  • 4:37 - 4:40
    tahmini bir açıklamadan yola
    çıkıp bir öngörü yaptıktan sonra
  • 4:40 - 4:42
    bunu nüfus üzerinde test ederiz.
  • 4:43 - 4:46
    Bunun anlamı, tıp konusunda bildiklerimiz
  • 4:46 - 4:49
    bilgi birikimimiz ve teknik bilgilerimiz
  • 4:49 - 4:51
    nüfustan gelir
  • 4:51 - 4:54
    ancak bunun sınırı
  • 4:54 - 4:55
    bir sonraki aykırılık
  • 4:55 - 4:57
    ve Jüpiter'in uyduları gibi
  • 4:57 - 4:58
    bize bilmediğimiz bir şeyi öğreten
  • 4:58 - 5:01
    bir sonraki istisnaya kadardır.
  • 5:02 - 5:03
    Şimdi, ben bir cerrahım
  • 5:03 - 5:06
    ve sarkomlu hastalara bakıyorum.
  • 5:06 - 5:08
    Sarkom çok nadir bir kanser türüdür,
  • 5:09 - 5:11
    kemik ve et dokusunda görülür.
  • 5:11 - 5:16
    Size şunu söyleyeyim, benim
    hastalarımın her biri bir aykırılıktır,
  • 5:16 - 5:17
    bir istisnadır.
  • 5:18 - 5:21
    Şimdiye kadar hiç bir sarkom hastasına
    tıpta popülasyona dayalı
  • 5:21 - 5:25
    bilginin en iyi türü olduğunu
    düşündüğümüz, rastgele bazlı
  • 5:26 - 5:30
    klinik deneylere göre biçimlenen
    tekniklerle (bulgu) operasyon yapmadım.
  • 5:30 - 5:33
    İnsanlar kalıpların dışında
    düşünmekten bahsediyor,
  • 5:33 - 5:35
    sarkom için bir kalıbımız bile yok.
  • 5:35 - 5:38
    Sarkom konusunda elimizde olanlar;
  • 5:38 - 5:43
    bir belirsizlik bulutu bilinmezlikler
    ve isitisnalar ve aykırıklıklar.
  • 5:43 - 5:48
    Ne hissettiğimi tahmin etmeniz kolay.
    Bunlar her bilim dalının
  • 5:48 - 5:49
    en önemli iki kuralı;
  • 5:49 - 5:51
    alçakgönüllülük ve merak.
  • 5:52 - 5:54
    Alçakgönüllü ve meraklı olduğum için,
  • 5:54 - 5:57
    hasta bana bir soru sorduğunda,
  • 5:57 - 5:58
    cevabı bilmiyorsam,
  • 5:59 - 6:00
    sarkomalı bir hastası
  • 6:00 - 6:03
    olma ihtimali düşük de olsa
    bir meslakdaşıma danışırım.
  • 6:03 - 6:06
    Hatta uluslararası bir işbirliği
    bile başlattık.
  • 6:06 - 6:09
    Hastalar sohbet odaları aracılığı
    ile birbirleri ve destek
  • 6:09 - 6:10
    gruplarıyla konuşuyor.
  • 6:11 - 6:14
    Bu alçakgönüllü
    ve meraklı iletişim sayesinde
  • 6:14 - 6:18
    yeni şeyler öğrenmeye çalışıyoruz.
  • 6:19 - 6:21
    Örnek olarak , bu benim bir hastam,
  • 6:21 - 6:23
    dizine yakın yerde kanser vardı.
  • 6:23 - 6:26
    Uluslararası işbirliğinin alçakgönüllü
  • 6:26 - 6:28
    ve meraklı iletişimi sayesinde
  • 6:28 - 6:32
    kanserli diz alındıktan sonra
    hastanın ayak bileğini diz olarak
  • 6:32 - 6:35
    yeniden tasarlayabileceğimizi öğrendik.
  • 6:35 - 6:38
    O zaman bir protez takabilir,
    koşar, sıçrar ve oynayabilirdi.
  • 6:38 - 6:41
    O bu fırsatı uluslararası işbirliği
  • 6:41 - 6:44
    sayesinde kullanabildi.
  • 6:44 - 6:46
    Bunu istiyordu,
  • 6:46 - 6:49
    çünkü bunu yaptıran diğer
    hastalarla temasa geçmişti.
  • 6:50 - 6:54
    Yani, tıptaki istisna ve aykırılıklar
  • 6:54 - 6:58
    bize bilmediğimiz bir şey öğretir
    ve ayrıca bizi yeni bir düşünceye götürür.
  • 6:59 - 7:01
    Şimdi, şu çok önemli;
  • 7:01 - 7:05
    tıptaki aykırılık ve istisnaların
    bizi götürdüğü yeni düşünceler
  • 7:05 - 7:08
    sadece aykırılık ve
    istisnalara uygulanmıyor.
  • 7:09 - 7:12
    Sarkom hastalarından sadece
    sarkom tedavi etme
  • 7:12 - 7:14
    yöntemleri öğrenmiyoruz.
  • 7:15 - 7:17
    Bazen, aykırılıklar
  • 7:17 - 7:19
    ve istisnalar
  • 7:19 - 7:22
    bize genel nüfus için çok
    önemli şeyler öğretir.
  • 7:23 - 7:25
    Bu ormanın dışındaki bir ağaç gibidir,
  • 7:25 - 7:29
    aykırılık ve istisnalar dikkatimizi çeker
  • 7:29 - 7:34
    ve belki de, bizi bir ağacın ne olduğunu
    daha iyi anlamaya götürür.
  • 7:34 - 7:36
    Sık sık ağaçlara bakıp ormanı
    görmüyoruz deriz
  • 7:36 - 7:38
    ama ormanın içindeki
  • 7:38 - 7:40
    bir ağacı da görmeyiz.
  • 7:41 - 7:43
    Ancak bu ağaç tek başına durduğunda
  • 7:43 - 7:46
    bir ağacı oluşturan bağlantıları
  • 7:46 - 7:49
    gövde, kök ve dalların ilişkilerini
  • 7:49 - 7:51
    çok daha net anlatır.
  • 7:51 - 7:53
    Bu ağaç eğri büğrü bile olsa
  • 7:53 - 7:57
    bu ağacın kendi gövdesi, kökleri
    ve dallarıyla çok anormal
  • 7:57 - 7:58
    ilişkileri bile olsa
  • 7:58 - 8:01
    her şeye rağmen dikkatimizi çeker
  • 8:01 - 8:03
    ve gözlem yapmamızı mümkün kılar
  • 8:03 - 8:06
    ve sonra gözlemi genel
    nüfusta test edebilmeyi.
  • 8:06 - 8:08
    Sarkom'un nadir görüldüğünü söyledim.
  • 8:08 - 8:11
    Bütün kanser vakalarının %1'idir.
  • 8:11 - 8:15
    Muhtemelen siz de bilirsiniz,
    kanserin genetik olduğu düşünülüyor.
  • 8:16 - 8:19
    Genetik olmasından kastettiğimiz;
    kanser, kansere dönüşen
  • 8:19 - 8:21
    onkojenler ve tümör baskılayıcı
  • 8:21 - 8:24
    genlerin devre dışı kalmasından
    kaynaklanır.
  • 8:24 - 8:27
    Onkojenler ve tümör baskılayıcı
    genler hakkındaki bilgileri
  • 8:27 - 8:29
    meme kanseri, prostat kanseri
    ve akciğer kanseri gibi
  • 8:29 - 8:31
    yaygın kanser türlerinden öğrendiğimizi
  • 8:31 - 8:32
    düşünebilirsiniz
  • 8:32 - 8:34
    ama yanılıyorsunuz.
  • 8:34 - 8:37
    Onkojenler ve tümör baskılayıcı
    genler hakkındaki bilgileri
  • 8:37 - 8:38
    ilk kez
  • 8:38 - 8:42
    bu minicik %1'lik, sarkom denen
    kanser sayesinde öğrendik.
  • 8:43 - 8:45
    Peyton Rous, tavukların geçirilebilen
  • 8:45 - 8:47
    bir sarkom formuna sahip
  • 8:47 - 8:51
    olduklarını fark etti ve
    1966'da Nobel Ödülü aldı.
  • 8:51 - 8:54
    30 yıl sonra Harold Varmus ve Mike Bishop
  • 8:54 - 8:57
    bu aktarılabilen ögenin ne olduğunu buldu.
  • 8:57 - 8:58
    Bu bir virüstü,
  • 8:58 - 9:00
    bir gen taşıyordu:
  • 9:00 - 9:01
    src onkojen.
  • 9:02 - 9:06
    Şimdi size src'nin en önemli
    onkojen olduğunu söylemeyeceğim.
  • 9:06 - 9:07
    Size src'nin
  • 9:07 - 9:10
    bütün kanserlerde en sık onkojen
    başlatan olduğunu söylemeyeceğim.
  • 9:10 - 9:13
    Ancak bu ilk onkojendir.
  • 9:14 - 9:16
    Bir aykırılıktı, bir istisnaydı,
  • 9:16 - 9:19
    dikkatimizi çekti ve bizi biyolojinin
  • 9:20 - 9:24
    geri kalanına dair çok önemli
    şeyler öğreten bir şeye yöneltti.
  • 9:25 - 9:29
    En önemli tümör
    baskılayıcı gen TP53'dür.
  • 9:29 - 9:32
    Neredeyse bütün kanser
    türlerinde en sıklıkla
  • 9:32 - 9:34
    devre dışı kalan baskılayıcı gendir
  • 9:34 - 9:37
    ama biz bunu yaygın kanser
    türlerinden öğrenmedik.
  • 9:37 - 9:39
    Biz bunu Doktor Li ve Fraumeni'nin
  • 9:39 - 9:41
    ailelere bakıp bu ailelerde
  • 9:41 - 9:43
    çok fazla sarkom görüldüğünü
  • 9:43 - 9:45
    fark etmeleriyle öğrendik.
  • 9:46 - 9:48
    Söylemiştim, sarkom nadirdir.
  • 9:48 - 9:51
    Unutmayalım, milyonda bir tanıdır,
  • 9:51 - 9:53
    eğer bu bir ailede iki kez çıkmışsa
  • 9:53 - 9:55
    o ailede çok yaygın demektir.
  • 9:57 - 9:59
    Bunların nadir olması gerçeği
  • 9:59 - 10:01
    dikkatimizi çeker
  • 10:02 - 10:05
    ve bizi yeni bir düşünme biçimine götürür.
  • 10:05 - 10:07
    Şimdi pek çoğunuz şöyle diyebilir
  • 10:07 - 10:08
    veya haklı olarak der:
  • 10:09 - 10:10
    "Tamam Kevin bu güzel ama
  • 10:10 - 10:12
    anlattığın şey kuşların
    kanatları değil ki,
  • 10:13 - 10:16
    Jüpiter denen bir gezegenin etrafında
    süzülen uydulardan bahsetmiyorsun.
  • 10:17 - 10:18
    Bu bir insan.
  • 10:18 - 10:22
    Bu aykırılık, bu istisna bilimde
    bir ilerlemeye yol açabilir,
  • 10:22 - 10:23
    ama bu bir insan."
  • 10:24 - 10:26
    Tek söyleyebileceğim
  • 10:26 - 10:28
    bunu çok iyi biliyor olduğum.
  • 10:30 - 10:33
    Nadir ve ölümcül hastalıkları olan
    hastalarla konuşuyorum.
  • 10:34 - 10:36
    Bu konuşmalar hakkında yazıyorum.
  • 10:36 - 10:38
    Bu konuşmalar korkunç şekilde yüklü.
  • 10:38 - 10:40
    Bu konuşmalar, "Size kötü bir haberim var"
  • 10:40 - 10:44
    veya "Artık yapabileceğimiz bir şey yok"
    gibi iğrenç sözlerle yüklü.
  • 10:44 - 10:47
    Bazen bu konuşmalar
    tek bir kelimeye iniyor:
  • 10:48 - 10:50
    "Ölümcül."
  • 10:53 - 10:56
    Sessizlik de oldukça
    rahatsız edici olabiliyor.
  • 10:57 - 11:00
    Tıptaki boşluklar, bizim bu
  • 11:00 - 11:02
    konuşmalarda kullandığımız
  • 11:02 - 11:04
    kelimeler kadar önemli olabilir.
  • 11:05 - 11:07
    Bilinmeyenler neler?
  • 11:07 - 11:09
    Yapılmakta olan deneyler neler?
  • 11:09 - 11:11
    Birlikte küçük bir alıştırma yapalım.
  • 11:11 - 11:15
    Yukarıda ekranda bir söz
    görüyorsunuz: "hiçbir yerde"
  • 11:15 - 11:16
    Boşluğun yerine dikkat edin.
  • 11:17 - 11:20
    Eğer bu boşluğu bir tık kaydırırsak,
  • 11:21 - 11:22
    "hiçbir yerde"
  • 11:22 - 11:25
    "şimdi burada" olur,
  • 11:25 - 11:27
    tam ters bir anlama dönüşür.
  • 11:27 - 11:29
    Boşluğu sadece bir yana kaydırdık.
  • 11:32 - 11:33
    Asla unutmayacağım;
  • 11:33 - 11:36
    bir gece hastalarımdan
    birinin odasına gittim,
  • 11:36 - 11:38
    o gün çok uzun
    ameliyatlar yapmıştım
  • 11:38 - 11:40
    ama yine de gidip bir görmek istedim.
  • 11:40 - 11:43
    Birkaç gün önce kemik kanseri
    tanısı konmuş bir oğlandı.
  • 11:44 - 11:47
    O gün sabah, annesiyle birlikte
    kemoterapi
  • 11:47 - 11:48
    uzmanlarıyla görüşmüştü
  • 11:48 - 11:51
    ve kemoterapi için hastaneye yatmıştı.
  • 11:51 - 11:53
    Odasına gittiğimde
    neredeyse gece yarısıydı.
  • 11:53 - 11:56
    Uyuyordu ama annesi oradaydı,
  • 11:56 - 11:57
    yatağın kenarında el feneriyle
  • 11:57 - 11:59
    kitap okuyordu.
  • 11:59 - 12:02
    Benimle bir iki dakika
    konuşmak için koridora çıktı.
  • 12:02 - 12:04
    Okuduğu şey kemoterapi doktorlarının
  • 12:04 - 12:07
    ona o gün verdikleri
  • 12:07 - 12:08
    protokoldü.
  • 12:08 - 12:10
    Onu ezberlemişti.
  • 12:11 - 12:15
    Dedi ki: "Doktor Jones, bize
  • 12:15 - 12:17
    bu tür bir kanserde, her zaman
  • 12:17 - 12:19
    kazanamayız dediniz,
  • 12:20 - 12:23
    ama ben bu protokolü inceledim
    ve sanıyorum bunu yapabilirim.
  • 12:24 - 12:28
    Bu çok zor bir tedavi ama
    sanırım buna izin verebilirim.
  • 12:28 - 12:31
    İşten ayrılacağım,
    annemlere taşınacağım
  • 12:31 - 12:33
    ve bebeğime bakacağım."
  • 12:35 - 12:37
    Ona söylemedim.
  • 12:38 - 12:41
    Düzeltmek için sözünü kesmedim.
  • 12:42 - 12:44
    Protokole güveniyordu,
  • 12:44 - 12:47
    ben bile razı olsam,
  • 12:47 - 12:50
    bu oğlunu kurtarmayabilirdi.
  • 12:52 - 12:53
    Ona söylemedim.
  • 12:54 - 12:56
    O boşluğu doldurmadım.
  • 12:57 - 12:59
    Bir buçuk yıl sonra
  • 12:59 - 13:02
    oğlu yine de kanserden öldü.
  • 13:03 - 13:05
    Ona söylemeli miydim?
  • 13:05 - 13:08
    Şimdi çoğunuz şunu diyebilir:
    "Ne olmuş yani?"
  • 13:08 - 13:09
    Bende sarkom yok.
  • 13:09 - 13:11
    Ailede kimsede sarkom yok.
  • 13:11 - 13:12
    Her şey gayet güzel
  • 13:12 - 13:15
    ama bu benim hayatımla
    bir sorun olmaz."
  • 13:15 - 13:16
    Muhtemelen haklısınız.
  • 13:16 - 13:19
    Sarkom hayatınızda çok
    önem kazanmaz.
  • 13:21 - 13:23
    Ama tıptaki boşluklar
  • 13:23 - 13:25
    hayatınız için önemlidir.
  • 13:26 - 13:29
    Size küçük pis bir sırrı söylemedim.
  • 13:29 - 13:33
    Size tıbbın öngörülerini nüfus
    üzerinde test ettiğini söyledim,
  • 13:33 - 13:34
    ama şunu söylemedim
  • 13:35 - 13:37
    ve tıp bunu genelde söylemez,
  • 13:37 - 13:40
    bir birey ne zaman tıpla
  • 13:40 - 13:41
    karşılaşsa
  • 13:42 - 13:46
    hatta bu birey genel nüfusun
    içinde iyice erimiş de olsa
  • 13:47 - 13:50
    ne bu birey, ne de hekim
  • 13:50 - 13:53
    bireyin genel nüfus içinde
    konumlanacağı yeri bilmez.
  • 13:53 - 13:56
    Dolayısıyla, tıpla her karşılaşma
  • 13:56 - 13:58
    bir deneydir.
  • 13:58 - 14:00
    Deneyde bir
  • 14:00 - 14:02
    denek olursunuz.
  • 14:03 - 14:07
    Ve sonuç sizin için
    iyi de olabilir, kötü de.
  • 14:08 - 14:10
    Tıp iyi işlediği sürece,
  • 14:10 - 14:13
    hızlı hizmettten, kurusıkı atmaktan
  • 14:13 - 14:17
    ve özgüvenin coştuğu konuşmalardan
    şikâyetimiz yok.
  • 14:17 - 14:19
    Ama işler iyi gitmediğinde
  • 14:19 - 14:21
    bazen farklı şeyler isteriz.
  • 14:23 - 14:26
    Bir meslektaşım bir hastanın
    bacağından bir tümör aldı.
  • 14:27 - 14:29
    Bu tümörden endişeleniyordu.
  • 14:29 - 14:31
    Hekim toplantısında
    bu endişesini dile getirdi,
  • 14:32 - 14:33
    bu tömör aynı bacakta
  • 14:33 - 14:36
    tekrarlama riski yüksek tipten
    bir tümördü.
  • 14:37 - 14:38
    Fakat hastasıyla konuşması
  • 14:38 - 14:41
    tam da bir hastanın istediği konuşmaydı,
  • 14:41 - 14:42
    özgüvenle dolup taşıyordu.
  • 14:42 - 14:45
    Şöyle demişti:
    "Hepsini aldım, rahatça git."
  • 14:45 - 14:47
    O ve kocası çok mutluydu.
  • 14:47 - 14:51
    Çıktılar, güzel bir yemekle kutladılar,
    şampanya açtılar.
  • 14:52 - 14:54
    Tek sorun, birkaç hafta sonra
  • 14:54 - 14:57
    aynı bölgede başka bir nodül
    olduğunu fark etmesiydi.
  • 14:57 - 15:02
    Anlaşıldı ki hepsini almamıştı
    ve henüz iş bitmemişti.
  • 15:02 - 15:05
    Ama o noktada olan şey beni
    kesinlikle mest etti.
  • 15:05 - 15:07
    Meslektaşım bana gelip şunu dedi:
  • 15:07 - 15:10
    "Kevin, sakıncası yoksa benim için
    bu hastaya bakabilir misin?"
  • 15:10 - 15:13
    Cevaben: "Neden, yapılacak doğru şeyi
    sen de benim kadar biliyorsun,
  • 15:13 - 15:15
    yanlış bir şey yapmadın ki." dedim.
  • 15:15 - 15:20
    Bana: "Lütfen, hastaya
    benim için bak." dedi.
  • 15:21 - 15:23
    Utanmıştı --
  • 15:23 - 15:24
    yaptığı şeyden değil,
  • 15:25 - 15:27
    aşırı güvenle yapmış olduğu
  • 15:27 - 15:29
    konuşmadan utanmıştı.
  • 15:30 - 15:33
    Böylece hastaya çok daha
    yaygın bir operasyon yaptım
  • 15:33 - 15:36
    ve daha sonra hastayla çok farklı
    bir konuşma yaptım.
  • 15:36 - 15:39
    Şöyle dedim:
    "Büyük ihtimalle hepsini aldım
  • 15:39 - 15:41
    ve büyük ihtimalle rahatça gidebilirsiniz
  • 15:41 - 15:44
    ama bu bizim yaptığımız bir deney.
  • 15:45 - 15:47
    Bu sizin gözleyeceğiniz şey.
  • 15:47 - 15:49
    Bu benim gözleyeceğim şey.
  • 15:49 - 15:53
    Operasyonun işe yarayıp yaramadığını
    kanserden kurtulup kurtulmadığınızı
  • 15:53 - 15:55
    görmek için beraber çalışacağız."
  • 15:55 - 15:57
    Size garanti ederim benimle konuştuktan
  • 15:57 - 16:01
    sonra kocasıyla bir şampanya
    patlatmamıştır.
  • 16:02 - 16:04
    Şimdi o bir bilim kadınıydı
  • 16:04 - 16:09
    sadece kendi deneyinde bir denek değildi.
  • 16:10 - 16:12
    Yani, doktorunuzda
  • 16:12 - 16:15
    alçakgönüllülük ve merak
  • 16:15 - 16:16
    arayın.
  • 16:17 - 16:20
    Yılda neredeyse 20 milyon kişi
  • 16:20 - 16:24
    bir doktorun odasına giriyor
  • 16:24 - 16:26
    ve bir hastaya dönüşüyor.
  • 16:27 - 16:31
    Siz veya sevdiğiniz biri yakın bir
    zamanda hasta olacak.
  • 16:32 - 16:34
    Doktorunuzla nasıl konuşacaksınız?
  • 16:34 - 16:37
    Onlara ne anlatacaksınız?
  • 16:37 - 16:39
    Onlar size ne anlatacak?
  • 16:40 - 16:43
    Size bilmedikleri bir şeyi
  • 16:43 - 16:44
    anlatamazlar
  • 16:46 - 16:49
    ama sadece sorduğunuzda, bilmediklerini
  • 16:50 - 16:52
    size söylerler.
  • 16:52 - 16:55
    Öyleyse lütfen, sohbete katılın.
  • 16:56 - 16:57
    Teşekkürler.
  • 16:57 - 17:00
    (Alkışlar)
Title:
Merak bilim ve tıp için neden önemlidir
Speaker:
Kevin Jones
Description:

Bilim, deney yapma, yanılma ve revizyonu içeren bir öğrenme sürecidir ve tıp bilimi bunun bir istisnası değildir. Kanser araştırmacısı Kevin B. Jones cerrahi ve tıbbi bakım konusundaki derin bilinmezlikleri basit bir cevapla karşılıyor: Dürüstlük. Jones, bilginin doğasına dair özenli konuşmasında, bilim insanlarının bazı şeyleri henüz anlamadıklarını alçakgönüllülükle kabullendiklerinde bilimin nasıl parıldadığını anlatıyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
17:13

Turkish subtitles

Revisions