< Return to Video

Kathryn Schulz: Yanılmak üzerine

  • 0:00 - 0:03
    Yıl 1995.
  • 0:03 - 0:05
    Üniversitedeyim,
  • 0:05 - 0:08
    arkadaşın biriyle yolculuğa çıkmışız
  • 0:08 - 0:10
    Providence, Rhode Island'tan
  • 0:10 - 0:12
    Portland, Oregon'a gidiyoruz.
  • 0:12 - 0:15
    İşte, ikimiz de genç ve işsiziz,
  • 0:15 - 0:17
    bu yüzden arka yolları
  • 0:17 - 0:19
    şehir parklarını
  • 0:19 - 0:22
    ve ulusal ormanları
  • 0:22 - 0:25
    yani gidebileceğimiz en uzun yolları tercih ediyoruz.
  • 0:26 - 0:29
    Güney Dakota'nın ortalarında bi yerde
  • 0:29 - 0:32
    arkadaşıma dönüp
  • 0:32 - 0:34
    bir soru sordum
  • 0:34 - 0:36
    uzun zamandır kafamda olan bi soru,
  • 0:36 - 0:39
    tam 3500 km'dir.
  • 0:40 - 0:44
    "Bu yol kenarında görüp durduğum Çince yazı da neyin nesi?"
  • 0:47 - 0:51
    Arkadaşım bana boş gözlerle baktı.
  • 0:51 - 0:53
    Ön koltuktaki beyefendi arkadaşımın bakışını
  • 0:53 - 0:56
    mükemmel bir şekilde taklit etti doğrusu.
  • 0:56 - 0:59
    (Kahkahalar)
  • 0:59 - 1:01
    Ben de, "Ya işte,
  • 1:01 - 1:03
    gördüğümüz panoların hepsi,
  • 1:03 - 1:06
    şu üstünde Çince bi yazı olan." falan dedim.
  • 1:07 - 1:10
    Bana bi kaç dakika bakakaldı,
  • 1:10 - 1:13
    sonra kahkahayı bastı,
  • 1:13 - 1:15
    çünkü neden bahsettiğimi anlamıştı.
  • 1:15 - 1:18
    Ve bahsettiğim şey şuydu.
  • 1:18 - 1:24
    (Kahkahalar)
  • 1:24 - 1:28
    Evet, piknik alanlarını gösteren ünlü Çince yazı.
  • 1:28 - 1:30
    (Kahkahalar)
  • 1:30 - 1:34
    Hayatımın beş yılını
  • 1:34 - 1:36
    buna benzer durumları
  • 1:36 - 1:39
    düşünerek geçirdim --
  • 1:39 - 1:41
    Bazen etrafımızdaki işaretleri
  • 1:41 - 1:43
    neden yanlış anlarız,
  • 1:43 - 1:46
    ve bu olduğunda nasıl davranırız,
  • 1:46 - 1:50
    ve tüm bunlar bize insan doğası hakkında neler anlatır.
  • 1:50 - 1:52
    Diğer bir deyişle, Chris'in dediği gibi
  • 1:52 - 1:54
    Son beş yıldır
  • 1:54 - 1:57
    yanıldığımı düşünerek geçirdim.
  • 1:57 - 2:00
    Bu da sizi değişik bir kariyer yapmaya zorlayabilir,
  • 2:00 - 2:03
    ama aslında büyük de bir avantajı vardır:
  • 2:03 - 2:05
    iş rekabeti yok.
  • 2:05 - 2:07
    (Kahkahalar)
  • 2:07 - 2:10
    Aslında, çoğumuz yanıldığımızı
  • 2:10 - 2:13
    düşünmemek için herşeyi yaparız
  • 2:13 - 2:15
    en azından kendimizin yanılma ihtimali
  • 2:15 - 2:17
    olduğunu düşünmemek için.
  • 2:17 - 2:19
    Soyut olarak anlıyoruz.
  • 2:19 - 2:21
    Hepimiz biliyoruz ki bu odadaki herkes hatalar yapmıştır.
  • 2:22 - 2:25
    İnsanoğlu, genel olarak, yanılabilir -- peki tamam.
  • 2:26 - 2:29
    Ama tam da şimdi sıra bana gelince
  • 2:29 - 2:31
    kafamdaki düşüncelerin tamamı
  • 2:31 - 2:34
    burada şimdiki zamanda,
  • 2:34 - 2:38
    birden yanılmanın soyut kabulü
  • 2:38 - 2:41
    pencereden dışarı çıkıverir --
  • 2:41 - 2:44
    ve hakkında yanıldığım birşeyin olduğunu düşünemiyorum.
  • 2:45 - 2:48
    Olay şu ki, şimdiki zaman yaşadığımız yerdir.
  • 2:48 - 2:51
    Toplantılara şimdiki zamanda gideriz;
  • 2:51 - 2:53
    ailecek tatillere şimdiki zamanda çıkarız;
  • 2:53 - 2:57
    anketlere ve seçimlere şimdiki zamanda katılırız.
  • 2:57 - 3:00
    Yani sonuçta her birimiz hayat boyu bir seyahatteyiz,
  • 3:00 - 3:02
    şu küçük baloncuğun içinde kapana kısılmış,
  • 3:02 - 3:05
    ama her konuda hep haklıyız.
  • 3:06 - 3:08
    İşte bu bir sorundur.
  • 3:08 - 3:11
    Bence, birey olarak hepimiz için,
  • 3:11 - 3:14
    özel ve mesleki hayatlarımızda olduğu kadar,
  • 3:14 - 3:17
    toplumsal olarak tamamımızı etkileyen bir sorun.
  • 3:17 - 3:19
    Bu nedenle bugün burada
  • 3:19 - 3:22
    ilk önce, haklı olma konusunda
  • 3:22 - 3:24
    neden takılıp kaldığımızdan bahsedeceğim.
  • 3:24 - 3:27
    Ve sonra, bunun neden bir problem olduğundan.
  • 3:27 - 3:29
    Ve son olarak, bu duygudan
  • 3:29 - 3:31
    kurtulmanın mümkün olduğuna
  • 3:31 - 3:33
    ve eğer kurtulabilirseniz,
  • 3:33 - 3:35
    bunun atabileceğiniz tek büyük
  • 3:35 - 3:37
    ahlaki, entellektüel ve
  • 3:37 - 3:40
    yaratıcı adım olduğuna sizi ikna edeceğim.
  • 3:42 - 3:44
    Şimdi, bakalım neden haklı olma
  • 3:44 - 3:46
    konusuna takılıp kalıyormuşuz.
  • 3:46 - 3:49
    Nedenlerden biri aslında yanılmış olma duygusuyla alakalı.
  • 3:49 - 3:51
    Şimdi size bir sorum var --
  • 3:51 - 3:55
    aslında tam da size, çünkü yakındasınız:
  • 3:55 - 3:58
    Duygusal olarak --
  • 3:58 - 4:01
    Yanıldığınızda nasıl hissedersiniz?
  • 4:01 - 4:04
    Korkunç. Berbat.
  • 4:04 - 4:06
    Utanç verici. Tamam, iyi, güzel.
  • 4:06 - 4:08
    Korkunç, berbat, utanç verici --
  • 4:08 - 4:11
    teşekkürler, bunlar harika yanıtlar,
  • 4:11 - 4:14
    ama bunlar başka bir sorunun cevapları.
  • 4:14 - 4:16
    Cevap verdiğiniz soru tam olarak:
  • 4:16 - 4:19
    Yanıldığınızı farkettiğinizde nasıl hissedersiniz?
  • 4:19 - 4:23
    (Kahkahalar)
  • 4:23 - 4:26
    Yanıldığınızı farketmek tüm bunları, hatta daha fazlasını hissetiriyor, değil mi?
  • 4:26 - 4:29
    Farketmek yıkıcı olabilir, açığa vurucu olabilir,
  • 4:29 - 4:31
    aslında, komik de olabilir,
  • 4:31 - 4:34
    tıpkı benim aptal Çince yazı hatam gibi.
  • 4:34 - 4:37
    Ama sadece yanılmak
  • 4:37 - 4:39
    hiç birşey hissettirmez.
  • 4:39 - 4:42
    Size bir örnek vereyim.
  • 4:42 - 4:44
    Şu çaresizce koşturup duran ama
  • 4:44 - 4:46
    çöldeki kuşu bir türlü yakalayamayan
  • 4:46 - 4:48
    çakalın olduğu Looney Tunes çizgi filmini hatırlıyormusunuz?
  • 4:48 - 4:51
    Bu çizgi filmin neredeyse her bölümünde,
  • 4:51 - 4:53
    çakalın kuşu kovaladığı ve kuşun uçurum kenarından
  • 4:53 - 4:55
    koşup gittiği bir an vardir,
  • 4:55 - 4:58
    tamam hoş, o bir kuş ve uçabilir.
  • 4:58 - 5:02
    Ancak, çakal da kuşun ardından uçuruma koşar.
  • 5:02 - 5:04
    Ve komik olan --
  • 5:04 - 5:06
    en azından 6 yaşındaysanız --
  • 5:06 - 5:08
    çakalın boşlukta sorunsuz koşmasıdır.
  • 5:08 - 5:10
    Öylece koşmaya devam eder --
  • 5:10 - 5:12
    ta ki aşağıya bakıp da havada olduğunu
  • 5:12 - 5:15
    anladığı ana kadar.
  • 5:15 - 5:18
    Tam da o anda düşer.
  • 5:19 - 5:21
    Bir konuda haksızsak --
  • 5:21 - 5:24
    bu durumu farketmeden önce --
  • 5:24 - 5:27
    uçuruma doğru koşan
  • 5:27 - 5:30
    ve aşağıya henüz bakmamış olan çakal gibiyizdir.
  • 5:31 - 5:34
    Yani, zaten haksızız ve
  • 5:34 - 5:36
    çoktan sorunun içine girmişiz,
  • 5:36 - 5:39
    ama hala sağlam zeminde olduğumuzu sanırız.
  • 5:40 - 5:43
    Burada, az önce söylediğim birşeyi düzeltmem gerek.
  • 5:43 - 5:46
    Yanılmak aslında bir şey hissettirir;
  • 5:46 - 5:49
    haklıymışız gibi hissettirir.
  • 5:49 - 5:52
    (Kahkahalar)
  • 5:52 - 5:55
    İşte bu da haklı olma hissine takılıp kalmamız
  • 5:55 - 5:57
    için yapısal bir neden.
  • 5:57 - 5:59
    Ben buna hata körlüğü diyorum.
  • 5:59 - 6:01
    Çoğu zaman,
  • 6:01 - 6:04
    bir konuda yanıldığımızı farkettirecek
  • 6:04 - 6:06
    hiç bir içsel ipucumuz olmaz,
  • 6:06 - 6:09
    iş işten geçene kadar.
  • 6:09 - 6:12
    Bu hisse takılıp kalmamız için ikinci bir neden daha var --
  • 6:12 - 6:14
    ve bu kültürel bir şey.
  • 6:15 - 6:18
    Bir an için ilkokul yıllarınızı düşünün.
  • 6:18 - 6:20
    Orada, sıranızda oturuyorsunuz,
  • 6:20 - 6:23
    hocanız da okuduğu yazılı kağıtlarını dağıtıyor,
  • 6:23 - 6:25
    işte onlardan biri şuna benziyor.
  • 6:25 - 6:27
    Bu arada, bu benim kağıdım değil.
  • 6:27 - 6:29
    (Kahkahalar)
  • 6:29 - 6:32
    İşte orda, ilkokuldasınız,
  • 6:32 - 6:34
    ve bu kağıdı alan öğrenci hakkında
  • 6:34 - 6:37
    ne düşüneceğinizi biliyorsunuz.
  • 6:37 - 6:40
    Aptal olan çocuk o, sorun yaratıcı,
  • 6:40 - 6:43
    ve asla ev ödevlerini yapmayan çocuk.
  • 6:43 - 6:46
    Ve dokuz yaşına vardığınızda,
  • 6:46 - 6:48
    en başta, işleri yanlış yapan insanların
  • 6:48 - 6:50
    tembel, sorumsuz aptallar olduğunu --
  • 6:50 - 6:53
    ve ikinci olarak,
  • 6:53 - 6:55
    hayatta başarmanın yolunun
  • 6:55 - 6:57
    hatalar yapmamaktan geçtiğini
  • 6:57 - 7:00
    çoktan öğrenmiş olursunuz.
  • 7:01 - 7:05
    Böylesine kötü dersleri gerçekten iyi öğreniyoruz.
  • 7:06 - 7:08
    Ve çoğumuz --
  • 7:08 - 7:12
    ve sanırım ki, özellikle bu odadakilerin çoğu --
  • 7:12 - 7:14
    böyle şeylerle başetmek için
  • 7:14 - 7:16
    küçük birer pekiyilik öğrenci,
  • 7:16 - 7:19
    mükemmeliyetçi, yüksek hedefçiler oluruz.
  • 7:19 - 7:21
    Öyle değil mi,
  • 7:21 - 7:25
    Bay Mali İşler Yöneticisi, astrofizikçi, süpermaratoncu?
  • 7:25 - 7:32
    (Kahkahalar)
  • 7:32 - 7:36
    Bakıyorum da hepiniz bir üst yönetici, astrofizikçi, süpermaratoncu çıktınız.
  • 7:36 - 7:38
    Pekala o zaman.
  • 7:38 - 7:41
    Birşeyleri yanlış yaptığımız ihtimalinde
  • 7:41 - 7:43
    çıldıracak duruma geliyor olmamızın haricinde tabi.
  • 7:43 - 7:46
    Çünkü buna göre,
  • 7:46 - 7:48
    birşeyleri yanlış yapmak
  • 7:48 - 7:51
    bizde birşeylerin yanlış olduğu anlamına gelir.
  • 7:51 - 7:53
    Bu yüzden haklı olduğumuz konusunda ısrar ederiz,
  • 7:53 - 7:55
    çünkü bu bizim sorumluluk sahibi, zeki
  • 7:55 - 7:58
    erdemli ve güvende hisetmemizi sağlar.
  • 7:59 - 8:01
    Size bit öykü anlatayım.
  • 8:01 - 8:03
    Bi kaç yıl önce,
  • 8:03 - 8:06
    bir kadın ameliyat için Beth Israel Deaconess tıp merkezine gelir.
  • 8:06 - 8:08
    Beth Israel Boston'da.
  • 8:08 - 8:10
    Harvard'ın eğitim hastanesi--
  • 8:10 - 8:12
    bölgenin en iyi hastanelerinden biri.
  • 8:12 - 8:15
    Bu kadın gelir ve ameliyat odasına alınır.
  • 8:15 - 8:17
    Anestezi uygulanır, cerrah işine yapar --
  • 8:17 - 8:20
    dikişleri atıldıkktan sonra, kadın odasına yollanır.
  • 8:20 - 8:23
    Herşey yolunda gibi görünür.
  • 8:23 - 8:26
    Sonra kadın uyanır ve kendisine bakar,
  • 8:26 - 8:30
    ve şöyle der: "Neden vücudumun yanlış tarafı bandajlı?"
  • 8:30 - 8:33
    Gerçekten de kadının yanlış yeri bandajlar içindedir
  • 8:33 - 8:35
    çünkü cerrah çok mühim bir operasyonu
  • 8:35 - 8:38
    kadının sağ yerine sol bacağına uygulamıştır.
  • 8:39 - 8:42
    Sağlık bakanı Beth Israel hakkında konuştuğu zaman
  • 8:42 - 8:45
    bu olaydan bahsetti,
  • 8:45 - 8:48
    ve çok ilginç birşey söyledi:
  • 8:48 - 8:51
    "Bir şekilde,
  • 8:51 - 8:53
    cerrah açıkça hastanın
  • 8:53 - 8:55
    doğru tarafına müdahale ettiğini düşündü."
  • 8:55 - 8:58
    (Kahkalar)
  • 9:00 - 9:02
    Bu öyküdeki mesaj şudur:
  • 9:02 - 9:05
    Doğru tarafta olduğunuz hissine
  • 9:05 - 9:08
    fazla güven duymak
  • 9:08 - 9:11
    çok tehlikeli olabilir.
  • 9:11 - 9:14
    Bu içsel haklılık hissi
  • 9:14 - 9:16
    ki hepimiz sıklıkla duyarız
  • 9:16 - 9:18
    dış dünyada neler
  • 9:18 - 9:21
    olup bittiğine dair güvenilir bir rehber değildir.
  • 9:21 - 9:23
    Ve bu şekilde davrandığımızda,
  • 9:23 - 9:27
    yanıldığımız ihtimalinyle eğlenmeyi bıraktığımızda, kendimizi
  • 9:27 - 9:29
    200 milyon galon petrolü Meksika körfezine dökmek
  • 9:29 - 9:33
    ya da global ekonomiyi bombalamak gibi
  • 9:33 - 9:36
    işler yaparken buluruz.
  • 9:37 - 9:40
    Yani bu, devasa bir fiili problemdir.
  • 9:40 - 9:43
    ama aynı zamanda, sosyal da bir problemdir
  • 9:43 - 9:47
    Bir an için haklı olmanın nasıl olduğunu düşünün.
  • 9:47 - 9:49
    İnanışlarınızın mükkemmel bir şekilde gerçeği
  • 9:49 - 9:52
    yansıttığını düşünmenizi sağlar.
  • 9:52 - 9:54
    Ve böyle düşündüğünüzde,
  • 9:54 - 9:56
    çözecek bir probleminiz var demektir,
  • 9:56 - 9:58
    bu kadar insanın sizinle aynı fikirde
  • 9:58 - 10:01
    olmayışını açıklamanızı gerektiren bir problem.
  • 10:01 - 10:04
    Anlaşılıyor ki, çoğumuz bu insanları aynı şekilde açıklıyoruz,
  • 10:04 - 10:07
    birkaç talihsiz varsayıma dayandırarak.
  • 10:08 - 10:11
    Birileri bizimle fikir anlaşmazlığı yaşadığında ilk olarak
  • 10:11 - 10:14
    onların cahil olduğunu varsayıyoruz.
  • 10:14 - 10:16
    O zavallıların bizim ulaştığımız bilgiden haberi yoktur,
  • 10:16 - 10:19
    ve biz bu bilgiyi cömertçe paylaşır, onların
  • 10:19 - 10:22
    ışığı görerek takımımıza gelmesini bekleriz.
  • 10:22 - 10:25
    Plan işe yaramadığında,
  • 10:25 - 10:27
    o insanların da bizimle aynı bilgilere sahip olduğu ve buna rağmen
  • 10:27 - 10:29
    bizimle aynı fikirde olmadığı ortaya çıktığında,
  • 10:29 - 10:31
    bir başka varsayıma sığınırız:
  • 10:31 - 10:33
    onların ahmak olduğu varsayımı.
  • 10:33 - 10:35
    (Kahkahalar)
  • 10:35 - 10:37
    Bulmacanın bütün doğru parçaları ellerinde,
  • 10:37 - 10:40
    ama bunları bir araya koyamayacak kadar gerizekalılar.
  • 10:40 - 10:42
    Bu varsayım da işlemediğinde,
  • 10:42 - 10:45
    bizimle aynı fikirde olmayanların
  • 10:45 - 10:47
    bildiklerimizi bildiği
  • 10:47 - 10:50
    ve oldukça zeki olduğu ortaya çıkınca,
  • 10:50 - 10:53
    üçüncü bir varsayımda bulunuruz:
  • 10:53 - 10:56
    gerçeği biliyorlar,
  • 10:56 - 10:58
    bilerek çarpıtıyorlar,
  • 10:58 - 11:01
    tamamen kötü niyetle.
  • 11:02 - 11:04
    Tam bir felaket.
  • 11:04 - 11:07
    Kendi haklılığımıza olan bu bağlılık
  • 11:07 - 11:09
    hatalardan sakınmamızı engeller,
  • 11:09 - 11:11
    tam da ihtiyacımız olduğunda.
  • 11:11 - 11:14
    Ve birbirimize berbat davranmamıza sebep olur.
  • 11:15 - 11:17
    Ancak bana göre, bu konuda
  • 11:17 - 11:20
    en şaşırtıcı ve trajik olan şey
  • 11:20 - 11:24
    bizi insan olmanın anlamından uzaklaştırması.
  • 11:24 - 11:26
    Tek istediğimiz, zihinlerimizin
  • 11:26 - 11:29
    şu mükemmel saydam pencerelerden olduğunu hayal etmek
  • 11:29 - 11:31
    ve onlardan dışarıyı izlemek
  • 11:31 - 11:34
    ve dünyayı göründüğü gibi tanımlamak.
  • 11:34 - 11:36
    Diğer herkesten de aynı pencereden dışarı bakmasını
  • 11:36 - 11:38
    ve aynı şeyi görmesin bekliyoruz.
  • 11:38 - 11:40
    Bu doğru değil,
  • 11:40 - 11:43
    öyle olsaydı bile, hayat çok sıkıcı olurdu.
  • 11:43 - 11:46
    Aklınızın mucizesi
  • 11:46 - 11:49
    dünyayı olduğu gibi görmesi değildir.
  • 11:50 - 11:53
    Dünyayı olmadığı gibi görmesidir.
  • 11:54 - 11:56
    Geçmişi hatırlayabilir,
  • 11:56 - 11:59
    gelecekten bahsedebilir,
  • 11:59 - 12:01
    ve başka bir yerlerde başka bir insan
  • 12:01 - 12:04
    olmanın nasıl hissettirdiğini hayal edebiliriz.
  • 12:04 - 12:06
    Ve tüm bunları değişik şekillerde yapabiliriz,
  • 12:06 - 12:08
    gece aynı semaya bakıp da farklı şeyler görmemizin nedeni de budur.
  • 12:08 - 12:10
    aynı gökyüzünde bunu
  • 12:10 - 12:12
    ve bunu
  • 12:12 - 12:15
    hatta bunu görebiliriz.
  • 12:15 - 12:18
    Ve evet, bazı şeyleri yanlış anlamamızın nedeni de budur.
  • 12:19 - 12:21
    Dekart'ın ünlü sözü "Düşünüyorum öyleyse varım."dan
  • 12:21 - 12:23
    1200 yıl önce
  • 12:23 - 12:25
    St Augustine oturup
  • 12:25 - 12:28
    şunu yazmış: "Fallor ergo sum" --
  • 12:28 - 12:32
    "Hata yapıyorum, öyleyse varım."
  • 12:32 - 12:34
    Augustine, işlerimizi
  • 12:34 - 12:36
    elimize yüzümüze bulaştırma kapasitemizin
  • 12:36 - 12:38
    insanlık sisteminde bir çeşit utanç kaynağı
  • 12:38 - 12:40
    olmadığını, ancak yok edebileceğimiz
  • 12:40 - 12:43
    ve üstesinden gelebileceğimiz birşey olduğunu görmüş.
  • 12:43 - 12:46
    Kim olduğumuzun temelinde bu yatar.
  • 12:46 - 12:48
    Çünkü, tanrıdan farklı olarak,
  • 12:48 - 12:51
    dışarıda neler olup bittiğini gerçekten bilemeyiz.
  • 12:51 - 12:54
    Ve diğer hayvanlardan farklı olarak,
  • 12:54 - 12:58
    anlamaya çalışmakta biraz takıntılıyız.
  • 12:58 - 13:00
    Bence, bu takıntı
  • 13:00 - 13:02
    yaratıcılığımızın ve üreticiliğimizin
  • 13:02 - 13:05
    kaynağı ve kökenidir.
  • 13:05 - 13:08
    Geçen yıl, birçok nedenden dolayı,
  • 13:08 - 13:10
    Public Radio'nun Amerika Hayatı adlı yayınının
  • 13:10 - 13:12
    bölümlerini dinlerken buldum kendimi.
  • 13:12 - 13:15
    Dinledin ve dinledim
  • 13:15 - 13:18
    ve bir noktada, tüm hikayelerin
  • 13:18 - 13:21
    yanılmak üzerine olduğunu farkettim.
  • 13:22 - 13:24
    İlk düşündüğüm şey şuydu:
  • 13:24 - 13:26
    "Kafayı yedim,
  • 13:26 - 13:28
    sonunda, yanılma hanımefendisi olup çıktım.
  • 13:28 - 13:30
    Heryerde bunu görüyorum"
  • 13:30 - 13:32
    gerçekten de öyleydi.
  • 13:32 - 13:34
    Ama bir kaç ay sonra,
  • 13:34 - 13:36
    yayının yaratıcısı Ira Glass'la bir röportaj yapma fırsatını yakaladım.
  • 13:36 - 13:38
    Ve hissettiklerimden ona bahsettim,
  • 13:38 - 13:41
    ve bana söylediği "Hayır, aslında haklısınız." oldu.
  • 13:41 - 13:43
    "Doğrusu," dedi
  • 13:43 - 13:45
    "takım olarak, hep
  • 13:45 - 13:47
    yayınımızın her bir bölümünün
  • 13:47 - 13:50
    aynı şifreli teması olduğuyla eğleniyoruz.
  • 13:50 - 13:52
    Ve bu şifreli tema:
  • 13:52 - 13:55
    'Bu şey olacak sandım ama bunun yerine
  • 13:55 - 13:58
    başka bir şey oldu'
  • 13:58 - 14:01
    Ve aslolan" dedi Ira Glass "buna ihtiyacımız olduğudur.
  • 14:01 - 14:03
    Böyle anlara ihtiyacımız var,
  • 14:03 - 14:05
    şaşkınlık, ani değişiklik ve yanılgı anları
  • 14:05 - 14:07
    sayesinde hikayelerimiz dinleniyor."
  • 14:07 - 14:09
    Ve geri kalan herkes, dinleyiciler,
  • 14:09 - 14:12
    seyirciler, okuyucular olarak
  • 14:12 - 14:14
    tüm bunları yutuyoruz.
  • 14:14 - 14:17
    Karmaşık hikayeleri, saptırılmış konuları,
  • 14:17 - 14:20
    ve sürpriz sonları seviyoruz.
  • 14:20 - 14:23
    Kendi hikayelerimize gelince,
  • 14:23 - 14:26
    yanılmayı seviyoruz.
  • 14:26 - 14:28
    Biliyorsunuz ki bizim hikayelerimiz böyle
  • 14:28 - 14:31
    çünkü hayatlarımız böyle.
  • 14:31 - 14:34
    Belli birşey olacak zannediyoruz ve
  • 14:34 - 14:37
    bunun yerine başka birşey oluveriyor.
  • 14:37 - 14:39
    George Bush Irak'a saldırdığında
  • 14:39 - 14:41
    kitle imha silahları bulacağını, halkı
  • 14:41 - 14:44
    özgürleştireceğini ve Orta Doğuya demokrasi götüreceğini sandı.
  • 14:45 - 14:47
    Ve bunun yerine başka birşey oldu.
  • 14:48 - 14:50
    Ve Hüsnü Mübarek
  • 14:50 - 14:52
    hayatının sonuna kadar Mısır'da diktatörlük yapabileceğini,
  • 14:52 - 14:54
    hastalandığında ya da yaşlandığında
  • 14:54 - 14:57
    saltanatını oğluna bırakabileceğini sandı.
  • 14:57 - 15:00
    Bunun yerine başka birşey oldu.
  • 15:01 - 15:03
    Ve siz de belki,
  • 15:03 - 15:05
    büyüdüğünüzde lise aşkınızla evlenebileceğinizi,
  • 15:05 - 15:08
    memleketinize dönüp bir sürü çocuk yetiştirebileceğinizi sandınız.
  • 15:09 - 15:12
    Bunun yerine başka birşey oldu.
  • 15:12 - 15:14
    Ve itiraf etmem gerek,
  • 15:14 - 15:16
    ben de asla gerçek olmayacak bir okuyucu kitlesi için
  • 15:16 - 15:18
    herkesin nefret ettiği bir konuda
  • 15:18 - 15:21
    inanılmaz derece inekçe bir kitap yazacağımı sandım.
  • 15:21 - 15:23
    Bunu yerine başka birşey oldu.
  • 15:23 - 15:25
    (Kahkahalar)
  • 15:25 - 15:27
    Demek istediğim, hayat bu.
  • 15:27 - 15:29
    İyilikte ve kötülükte,
  • 15:29 - 15:32
    etrafımızdaki dünyayla ilgili
  • 15:32 - 15:34
    inanılmaz hikayeler üretiyoruz,
  • 15:34 - 15:37
    sonra dünya dönüyor ve bizi şaşırtıyor.
  • 15:40 - 15:43
    Alınmak yok, ama bu konferansın tamamı
  • 15:43 - 15:45
    birşeyleri yanlış anlama kapasitemiz için
  • 15:45 - 15:47
    inanılmaz bir anıt oldu.
  • 15:47 - 15:49
    Koca bir haftayı
  • 15:49 - 15:51
    yenilikler, gelişmeler ve ilerlemeler hakkında
  • 15:51 - 15:53
    konuşarak geçirdik,
  • 15:53 - 15:56
    ama bu yenilik, gelişme ve ilerlemeler neden gerekli
  • 15:56 - 15:58
    biliyor musunuz?
  • 15:58 - 16:00
    Çünkü kafa karıştırıcı
  • 16:00 - 16:03
    ve dünya değiştirici şeylerin yarısı --
  • 16:03 - 16:05
    TED 1998 --
  • 16:05 - 16:07
    eh.
  • 16:07 - 16:11
    (Kahkahalar)
  • 16:11 - 16:13
    Bu şekilde olmadı, değil mi?
  • 16:13 - 16:15
    (Kahkahalar)
  • 16:15 - 16:18
    Nerede benim uçuş çantam, Chris?
  • 16:18 - 16:22
    (Kahkahalar)
  • 16:22 - 16:27
    (Alkışlar)
  • 16:27 - 16:30
    İşte yeniden buradayız.
  • 16:30 - 16:32
    Bu böyle devam eder.
  • 16:32 - 16:34
    Başka bir fikirle geliriz.
  • 16:34 - 16:37
    Başka bir hikaye anlatırız.
  • 16:37 - 16:40
    Başka bir konferans düzenleriz.
  • 16:40 - 16:42
    Bunun teması,
  • 16:42 - 16:44
    şimdiden yedi milyon defa duyduğunuz gibi,
  • 16:44 - 16:46
    merakın yeniden keşfi.
  • 16:46 - 16:48
    Ve bana göre,
  • 16:48 - 16:51
    merakı yeniden keşfetmek istiyorsanız,
  • 16:51 - 16:53
    haklılığın küçük korkmuş alanından
  • 16:53 - 16:59
    dışarı bir adım atmanız gereklidir.
  • 16:59 - 17:02
    Birbirinize bakmanız
  • 17:02 - 17:05
    ve evrenin sonsuzluğuyla
  • 17:05 - 17:08
    gizemini görmeniz
  • 17:08 - 17:11
    gerekir.
  • 17:11 - 17:14
    Ve "Vay be, bilmiyorum,
  • 17:14 - 17:18
    belki de yanılıyorumdur."
  • 17:18 - 17:20
    diyebilmelisiniz.
  • 17:20 - 17:22
    Teşekkürler.
  • 17:22 - 17:25
    (Alkışlar)
  • 17:25 - 17:27
    Teşekkürler millet.
  • 17:27 - 17:30
    (Alkışlar)
Title:
Kathryn Schulz: Yanılmak üzerine
Speaker:
Kathryn Schulz
Description:

Çoğumuz yanılmaktan kaçınmak için elimizden geleni yaparız. Peki ya bu konuda yanılıyorsak? "Wrongologist" Kathryn Schulz yanılabilirliğimizi itiraf etmekle kalmayıp, kabullenebileceğimizi anlatıyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
17:31
Diba Szamosi added a translation

Turkish subtitles

Revisions