Emotional Wake Up Call - Teal Swan-

Merhaba

Sağlıklı bir hayat sürdürmek için

fiziksel, zihinsel ve ruhsal açıdan

sağlıklı olmalısınız.

Ama ya yanlış anladığımızı

söyleseydim?

"Ruh"u düşündüğümüz zaman

aklımıza elle tutulamayan enerji geliyor.

Çünkü duygular ve hislerimiz

- ne olduğunu kavrayamadığımız -

de öyle.

Biz buna ruh diyoruz.

Bu yüzden ruhunuzu hissedip iyileştirmeye

yönelik tüm tavsiyeler

aslında sizin duygusal olarak daha iyi
hissetmeniz için tasarlanmıştır.

Gerçekte, ruhumuz sağlıklı.

Sağlıksız bir durumda olamaz.

Ruh,

hisleri, zihni ve vücudu yaratır.

İnsanın bu üç katmanı

ruh tarafından oluşturulur.

Vücut, ruhun kendini fiziksel olarak
projekte etmiş halidir.

Zihin, ruhun kendini düşünce yoluyla
projekte etmiş halidir.

Hissetmek, ruhun biliçli bir şekilde
algılamasıdır.

Bu yüzden buna iki şekilde

bakabiliriz.

Birincisi sağlığın üç hali,

fiziksel, zihinsel ve duygusaldır.

İkincisi ise duygular

ruhun kendini ifade etme şeklidir.

Bu şekilde düşünürseniz

insanların ruhsal sağlıktan kastı

duygusal sağlık olur.

Ve duygusal sağlığın bir kısmı

bilinli bir şekilde

fiziksel olmayan bilincin, yani

ruhani kısmımızın farkına varmak

"Ruh" kelimesini kullandığımızda

birinin özünü, esas varlığını
kastediyoruz.

Bu yüzden ruh ve kalp kelimeleri

yakın anlamlı kullanılır.

Bu yüzden insanın "öz"ünden
konuşulunca

"Bunu kalbimin derinliklerinde biliyorum"

gibi ifadeler duyarız.

Bu, Dünyadaki bu deneyimimizin

fiziksel olmadığı

aslında duygusal olduğunu

bilmemizden doğar.

Dünyaya ilk geldiğimizde

tüm deneyimlerimizi hissederek yaşıyoruz.

Dünyayı görmeden önce hissediyoruz.

Duygular ve hisler sadece dünya
yaşamımızın temeli değil;

ilişkilerimizin de temelinde yatıyor.

Bir duyguyu hissetmek

ilişkilerin temelinde yattığı için;

ilişkiler oldukça zedeleyici olabilir
????????

Daha iyi anlamanız için

ilişkilere ve duyguların ilişkide nasıl bir
rol oynadığına dair

geçmiş görüşleri anlatmak istiyorum.

Yüzyıllar boyunca

iyi bir şekilde çocuk yetiştirme konusunda
fikirlerimiz

ciddi biçimde değişti.

Mesela:

Ortaçağ dönemlerinde

çocukluk dönemi denen bir şey yoktu.

Çocuklar fiziksel olarak işi kaldırabilecek
kapasiteye geldikleri anda

çalıştırılmaya başlatılırlardı;

çoğu zaman bugün kölelik denecek işlerde.

Çocuklar "saf" değil,

bir bela olarak görülürlerdi.

Ve - tabii ki o zamanlar normal görülen -

çocukları günahtan arındırmak ve iyi
insanlar haline getirmek için

çocuklar fiziksel şiddet kullanılarak
cezalandırılırlardı.

Bu devirde, en modern evlerde bile

çocuğa değer verip sevmek yerine

onların iyiliği için yaptıklarını düşünerek

ebeveynler çocuklarını küçümsemeye
başlayıp

bilerek aşağılayıp şiddet uyguladılar,

17. yüzyılın sonlarına doğru,

çocuk yetiştirmede ödül ve ceza yöntemi
keşfedildi.

Filozof John Locke, fiziksel cezalandırma
yerine

çocuğun iyi davranması için

çocuk kötü davranıyorken
"çocuğu