Davet Eden Düş | Tsutomu Uematsu | TEDxSapporo
-
0:00 - 0:09(Alkışlar)
-
0:13 - 0:14Peki, herkese
-
0:14 - 0:16tekrar merhaba.
-
0:16 - 0:17(Merhaba)
-
0:17 - 0:19Gerginliğim biraz yatıştı.
-
0:20 - 0:22Şimdi biraz zamanınızı alıp
hikâyemi anlatmak istiyorum. -
0:22 - 0:24Hikâyem "davet eden düş" ile ilgili.
-
0:24 - 0:27Bu, ben ortaokuldayken
annemin bana öğrettiği bir söz. -
0:27 - 0:29Düşlersen gerçekleşir anlamında.
-
0:29 - 0:31Düşlemeye devam etmek önemli.
-
0:32 - 0:34Bugünkü konuşmamla içinizden
-
0:34 - 0:36arkadaşlar edinirsem ne güzel
olur diye düşünüyorum, -
0:36 - 0:39umarım arkadaş olabiliriz.
-
0:39 - 0:4347 yıl önce doğdum.
-
0:43 - 0:44İsmim Tsutomu Uematsu.
-
0:44 - 0:48Hokkaido'nun ortasında bulunan
Akabira isimli kasabada -
0:48 - 0:51ömrümde ilk defa bir şirket yönetiyorum.
-
0:51 - 0:54Aslında biz orada
-
0:54 - 0:57geri dönüşümde kullanılan
mıknatıs makinaları üretiyoruz -
0:57 - 1:00ama bir yandan da roket yapıyoruz.
-
1:00 - 1:03Uzay mühendisliğini kullanarak
-
1:03 - 1:06bir roketi tamamen üretebilip
fırlatabilir hâle geldik. -
1:06 - 1:10İlaveten, insan yapımı uydu da
tamamen uçurabilir hâle geldik. -
1:10 - 1:13Ayrıca, dünyada sadece 3 tane,
Japonya'da sadece benim şirketimde olan -
1:13 - 1:16uzaydaki sıfır yerçekimi koşulunu
yaratan deney cihazı da var. -
1:17 - 1:20Bunların hiçbiri satılmadığı için
almak mümkün değildi. -
1:20 - 1:22Ama biz azmettik ve kendimiz ürettik.
-
1:22 - 1:27Ancak, uzay mühendisliği
benim hayalim değil. -
1:27 - 1:30Benim için uzay mühendisliği sadece araç.
-
1:31 - 1:35Bundan 47 yıl önce doğdum.
-
1:35 - 1:39Küçükken, büyükannem bana
çok önemli bir şey öğretti. -
1:39 - 1:43Eskiden büyükannem Hokkaido'nun
kuzeyindeki Karafuto Adası'nda -
1:43 - 1:45araba şirketi işletip çok çalışarak
-
1:45 - 1:48para biriktirmiş ve
varlıklı bir hayat yaşamaktaymış. -
1:48 - 1:53Ama 1945'te Karafuto, aniden
Sovyet askerlerinin saldırısına uğramış, -
1:53 - 1:54birçok insan öldürülmüş.
-
1:54 - 1:56Büyükannem, biriktirdiği
paranın tamamının -
1:56 - 1:59atık kâğıt hâline geldiğini görmüş.
-
1:59 - 2:02Bu yüzden, küçükken
bana şöyle demişti: -
2:02 - 2:04"Para işe yaramaz
çünkü değeri değişiyor. -
2:04 - 2:06Paran olduğunda
-
2:06 - 2:08para biriktirme, onun yerine kitap al.
-
2:08 - 2:10Öğrendiğin her şeyi hatırla
-
2:10 - 2:12bunu kimse senden alamaz,
-
2:12 - 2:14bu sana yenilikler getirir."
-
2:14 - 2:17Bu yüzden ben kitapçıları
çok seven bir çocuk oldum. -
2:17 - 2:20Ayrıca benim çok sevdiğim
bir de büyükbabam vardı. -
2:20 - 2:22Büyükbabam çok büyük
ve nazik bir insandı. -
2:22 - 2:24Büyükbabamla en özel anım,
-
2:24 - 2:26Apollo'nun Ay'a inişiydi.
-
2:26 - 2:27Birlikte televizyonda izlemiştik.
-
2:27 - 2:29Hatırladığım, büyükbabamın
-
2:29 - 2:31hiç görmediğim kadar mutlu suratıydı.
-
2:32 - 2:33"Aa bak, bak!
-
2:33 - 2:35İnsanlar Ay'a çıktı!
-
2:35 - 2:37Sen de çıkabilirsin!"
diyerek mutlu oluyordu. -
2:37 - 2:40Büyükbabamı hiç bu kadar mutlu
görmemiştim. -
2:40 - 2:42Bu gülümsemeyi bir kez daha
görmek istiyordum. -
2:42 - 2:44Bu yüzden, kitapçıya gittiğimde
-
2:44 - 2:46uçak veya roketle ilgili
kitaplar seçiyordum. -
2:46 - 2:49Sonra büyükbabam
kocaman elleriyle başımı okşuyor, -
2:49 - 2:51beni övüyordu.
-
2:51 - 2:53Bense, sanırım,
büyükbabamın gülümsemesini -
2:53 - 2:56kesinlikle görmek istediğimden
uçak ve roketlere düştüm. -
2:57 - 3:00Sonrasında çok çeşitli
mükemmel kitaplarla karşılaştım. -
3:00 - 3:04Ortaokul öğrencisiyken,
uçak ya da roketlerle ilgili -
3:04 - 3:07bir iş yapmayı
hayal etmeye başladım. -
3:07 - 3:10Kendimce çok sıkı çalışıyordum.
-
3:10 - 3:13Ama ortaokul öğretmenim bana
-
3:14 - 3:18"Öyle hayali şeyler hakkında konuşmayı
bırak, testlerine çalış," dedi. -
3:18 - 3:21Elbette, uçak ve roketler
üzerinde çalışmaya devam ettim -
3:21 - 3:23ama okul çalışmalarını ihmal ediyor,
-
3:23 - 3:24hiçbir şey yapmıyordum.
-
3:24 - 3:27Sonra öğretmenim bu kez bana dedi ki:
-
3:27 - 3:31"Öncelikle, uzay mühendisliği gibi şeyler,
çok zeki olmadıkça imkânsızdır. -
3:31 - 3:32Çok para gerektirir.
-
3:32 - 3:34Bu yüzden bambaşka bir dünyadır.
-
3:34 - 3:37Sen böyle bir şeyi yapamazsın."
-
3:37 - 3:40Buna gerçekten çok üzüldüm.
-
3:40 - 3:42Daha sonra kendime
-
3:42 - 3:44"Hayal nedir?" diye sormaya başladım.
-
3:46 - 3:48Gerçekleşebilecek şeyler
hariç hayal kurulamaz mıydı? -
3:48 - 3:51Peki o zaman, bir hayalin
gerçekleşebilir olup olmadığına -
3:51 - 3:53kim karar veriyordu?
-
3:53 - 3:55Denemeden anlaşılamamasına rağmen
-
3:55 - 3:58hiç denememiş insanların
buna karar vermesi garip değil miydi? -
3:59 - 4:02Şu an yapamayacağımız
bir şeyin peşinden koşmak, -
4:02 - 4:04hayal etmenin ta kendisi
değil miydi? -
4:05 - 4:06Ama öyle görünmüyordu.
-
4:06 - 4:09Çünkü iyi çalışmazsam
iyi bir okula gidemeyeceğim, -
4:10 - 4:13iyi bir şirkete giremeyeceğim
yönünde -
4:13 - 4:15birçok yetişkin gözümü korkutmuştu.
-
4:15 - 4:17Notlarım çok da iyi sayılmazdı.
-
4:17 - 4:19Bu yüzden endişelendim
-
4:19 - 4:21ve "İyi şirket nedir?" diye sordum.
-
4:21 - 4:24Yetişkinler, "Zorlanmadan para kazanarak
-
4:24 - 4:27çalışabileceğimiz istikrarlı bir şirket,
iyi bir şirkettir" dediler. -
4:28 - 4:30Ben buna ikna olmamıştım.
-
4:30 - 4:35Çünkü hünerlerimiz,
üzerinde çalıştıkça parlamalıydı. -
4:35 - 4:38Ancak, rahata ermek için
güçlükle elde edilen bu yeni hüneri -
4:38 - 4:41mümkün ölçüde kullanmaktansa,
çalışmamı söylediler. -
4:41 - 4:44Öyleyse çalışmam gerekmiyor, değil mi?
diye düşündüm. -
4:46 - 4:48Paran varsa iyi şeyler gerçekleşebilir.
-
4:49 - 4:49Mesela,
-
4:50 - 4:51(Kahkahalar)
-
4:51 - 4:52bu mükemmel araba!
-
4:53 - 4:55(Alkışlar)
-
4:55 - 4:56Benim değil.
-
4:57 - 4:58Bu benim değil.
-
4:58 - 5:01(Kahkahalar)
-
5:01 - 5:05Bu arabayı zengin olduğunuz
için mi alabiliyorsunuz? -
5:06 - 5:08Kesinlikle hayır, değil mi?
-
5:08 - 5:11Bu arabayı elde edebilmeniz,
parayla alabilmeniz, -
5:11 - 5:15tamamen birilerinin çok çalışıp
onu üretmesinden kaynaklanıyor. -
5:15 - 5:17Gerçek şu ki
daha iyi şeyler üretmek adına -
5:17 - 5:19elinden geldiğince
araştırma yapıp çabalayan -
5:19 - 5:22ve bunları satılır hâle getiren insanlar
olduğu için, onu alabiliyorsunuz. -
5:22 - 5:25Aslında, para önemli bir şey değil.
-
5:25 - 5:27Çünkü para gerektiren hayaller
-
5:27 - 5:30ya da para olmazsa imkânsız olan hayaller,
-
5:30 - 5:34aslında sadece birilerinin
sunduğu hizmetten ibaret. -
5:34 - 5:36Sizin beklediğiniz, bundan ibaret.
-
5:36 - 5:41Ayrıca, kendimiz yapamadıkça,
başkasının yapmasına ihtiyaç duyarız. -
5:41 - 5:44Bu yüzden de yaşamak için
daha fazla paraya ihtiyaç duyarız. -
5:45 - 5:48Ancak, kendimiz yapabiliyorsak
-
5:48 - 5:50yapabildiğimiz bir şey olduğu müddetçe
-
5:50 - 5:51bunu yapabileceğimiz için
-
5:51 - 5:53bu, işimiz hâline gelebilir.
-
5:53 - 5:57Belki de yaşamamız için önemli olan şey
-
5:57 - 6:00daha önce yapamadığımız bir şeyi
yapabilir hâle gelmektir. -
6:00 - 6:03Belki de bu, insanlar için
muhteşem olabilir. -
6:03 - 6:06Eğer öyleyse, şu an
-
6:06 - 6:08yapamadığımız bir şeyin peşinden gitmek
-
6:08 - 6:11hayal değil midir?
-
6:12 - 6:15En sevdiğim şeylerin
peşinden gitmeye karar vermiştim. -
6:16 - 6:19Ancak, bu, çevremdekiler tarafından
anlaşılamıyordu. -
6:19 - 6:20Arkadaşlarım da, öğretmenlerim de,
-
6:20 - 6:22ebeveynlerim de
-
6:22 - 6:24"Bunu yapman doğru mu?",
"Anlamı var mı?", -
6:24 - 6:25"Gösteriş mi yapıyorsun?"
-
6:25 - 6:27diye soruyorlardı.
-
6:27 - 6:29Böylece, gitgide yapayalnız kaldım.
-
6:29 - 6:33Kendi sevdiğim konuları,
insanlarla konuşamaz olmuştum. -
6:33 - 6:36Ama, bana yardım eden insanlar da oldu.
-
6:36 - 6:39O insanlar, kitaplardaki insanlardı.
-
6:39 - 6:42Bana yardım edenler
Wright Kardeşler -
6:42 - 6:44ve Edison'du.
-
6:44 - 6:47Onlara da kimse inanmamış,
-
6:47 - 6:48onlar da kimseden destek alamamıştı.
-
6:48 - 6:51Ama, onlar da olanca
gayretleriyle azmetmişlerdi. -
6:51 - 6:54O insanlar bana yardım ettiler;
-
6:54 - 6:56ben de bu yüzden azmettim.
-
6:56 - 6:58Sayelerinde, sevdiğim şeyleri,
daha da sever hâle geldim; -
6:58 - 7:00hünerlerimi daha da geliştirdim.
-
7:00 - 7:02Kâğıt kesme konusunda uzmandım
-
7:02 - 7:04ama zamanla kendimi
daha da geliştirdim -
7:04 - 7:06ve bir şey üretebilir
hâle geldim. -
7:06 - 7:09Kendi şirketimi kurup
-
7:09 - 7:12geri dönüşümlü mıknatıs
üretmeye başladım. -
7:12 - 7:15Sonra kendimi şirket yönetirken buldum.
-
7:15 - 7:18Ömrümde ilk defa şirket yönetmekteyken
-
7:18 - 7:21şaşılacak ölçüde başarılı
bir yönetici oldum. -
7:21 - 7:23(Kahkaha)
-
7:23 - 7:27(Alkış)
-
7:27 - 7:29Yıllık ticaret hacmimiz
-
7:29 - 7:31neredeyse on katına çıktı.
-
7:31 - 7:33Kendimi birşey sanmaya başladım
ve çuvalladım. -
7:33 - 7:34(Kahkaha)
-
7:35 - 7:37İki yüz milyon borç yaptım.
-
7:37 - 7:39Benim yüzümden oldu,
-
7:39 - 7:43bir şekilde halletmeliyim diye
düşünüp tamamını üstlendim. -
7:43 - 7:43Kendimi suçladım.
-
7:43 - 7:46Sonra, Japonya'da
kapıdan pazarlama işine girdim. -
7:46 - 7:47Sırf korkunç şeylerle karşılaştım.
-
7:47 - 7:49Bu yüzden, her seferinde
-
7:49 - 7:50uçağa binerken uçağın düşmesi için
-
7:50 - 7:52tüm gücümle dua ediyordum.
-
7:52 - 7:53Ama uçak düşmüyordu.
-
7:53 - 7:55Sonunda büyüdüm,
-
7:55 - 7:58pis ve acımasız şeyler de
yapabilir hâle geldim. -
7:58 - 8:01Rakiplerimi yenip tuzağa düşürebiliyordum.
-
8:01 - 8:05Ama, onların aileleri nasıl diye
hiç düşünmüyordum. -
8:05 - 8:07Nihayet satış hacmi arttığında
-
8:07 - 8:09bir banka çalışanı beni övdü.
-
8:09 - 8:12Ama artık içim tamamen
şüpheyle dolduğundan -
8:12 - 8:14kimseye güvenmiyordum.
-
8:14 - 8:15Yapayalnızdım.
-
8:15 - 8:19Her şeyi sadece
rasyonel yönden görüyordum. -
8:19 - 8:20En sonunda
-
8:20 - 8:23benim için önemli olan her şeyi
atmayı dahi düşündüm. -
8:23 - 8:25O sıralarda şirketim
-
8:25 - 8:26zor bir dönemden geçtiği için
-
8:26 - 8:29Japonya'yı kapı kapı gezdiğimden
çeşitli insanlardan tavsiye aldım. -
8:29 - 8:32"Genç Liderler ve Girişimciler
Derneği'ne (JCI) girmek -
8:32 - 8:34satış hacmini artıracaktır." dediler.
-
8:34 - 8:36Böylelikle fena niyetlerle JCI'ye girdim.
-
8:36 - 8:38(Kahkaha)
-
8:38 - 8:40Ancak satış hacmine bir etkisi olmadı.
-
8:40 - 8:41(Kahkaha)
-
8:41 - 8:42Ancak, ben orada
-
8:42 - 8:46eşsiz insanlarla tanışma şansı yakaladım.
-
8:47 - 8:49Orada arkadaşlar edindim.
-
8:49 - 8:51O arkadaşlardan biri,
-
8:51 - 8:56beni yetimhaneye gönüllü olarak
yardım etmeye davet etti. -
8:56 - 8:59Elimden geldiğince hazırlanıp
gittiğim yetimhanede -
8:59 - 9:02ailelerinden korkunç muameleye
maruz kalmış çocuklar gördüm. -
9:02 - 9:05Başlarda kimse bize yaklaşmıyordu.
-
9:05 - 9:06Ama çocuklarla onca ilgilendikten sonra
-
9:06 - 9:08oradan ayrılırken "Gitmeyin." dediler.
-
9:08 - 9:10Fiziksel temas istediler.
-
9:10 - 9:13Arkadaşımla
"Ya, ne kadar iyi bir şey yaptık", -
9:13 - 9:15"Kapanış içkilerimizi nerede
içelim" falan diye konuşurken -
9:15 - 9:18bir erkek çocuğu gelip hayalini anlattı.
-
9:18 - 9:19O çocuğun hayali,
-
9:19 - 9:21tekrar ebeveynleriyle yaşamaktı.
-
9:21 - 9:23Duyduğuma inanamadım.
-
9:23 - 9:27Kendisine bu korkunç muameleyi gösteren
ailesini hâlâ neden seviyor diye düşündüm. -
9:27 - 9:30Sonrasında ise
iyi bir şey yapamayacağımı, -
9:30 - 9:32ne kadar para bağışlarsam bağışlayım,
-
9:32 - 9:34hatta o çocuğu evlat dahi edinmiş olsam
-
9:34 - 9:35bunun çözüm olamayacağını gördüm.
-
9:35 - 9:38Çünkü o çocuk,
hâlâ ebeveynlerini seviyordu. -
9:38 - 9:41Bu neden böyle oluyor, diye düşündüm.
-
9:41 - 9:43Peki, ben neden diğer insanları
-
9:43 - 9:46hırpalama pahasına
para kazanmaya çalışıyordum. -
9:46 - 9:48Kafam iyice karışmıştı.
-
9:48 - 9:50Kafamda düşünceler uçuşuyordu.
-
9:50 - 9:53Kilit vurduğum anılarım tekrar canlandı.
-
9:54 - 9:56İlkokula başlar başlamaz,
-
9:56 - 9:59sınıf öğretmenim benden nefret etmişti.
-
9:59 - 10:03Benim inandığım ya da
büyükannemin öğrettiği şeylerin -
10:03 - 10:06tamamını reddediyordu.
-
10:06 - 10:07Hayalim için
-
10:07 - 10:08bana defalarca
-
10:08 - 10:10"Senin bunu yapman
asla mümkün değil." demişti. -
10:10 - 10:12Büyükbabamın okşadığı başıma,
-
10:12 - 10:15öğretmenim defalarca vurmuştu.
-
10:15 - 10:16Bu çok acı vericiydi.
-
10:16 - 10:19Bana yardım edecek bir yetişkin yoktu.
-
10:20 - 10:24O öğretmenin sözlerini unutamadım.
-
10:24 - 10:28O öğretmen "asla, imkânsız"
sözlerini sıklıkla kullanıyordu. -
10:28 - 10:32Bu, "asla, imkânsız" sözlerinin
dehşet verici oldukları kanısındayım. -
10:32 - 10:37Bunlar, insanın öz güven
ve potansiyelini çalan en aşağılık sözler. -
10:37 - 10:40Ama bir o kadar da kolay sözler.
-
10:40 - 10:43Sadece bunları söyleyerek
hiçbir şey yapmadan yaşanabileceği -
10:43 - 10:46ve çok rahatlatıcı oldukları için
bu sözler dehşet verici. -
10:47 - 10:50Bu sözler yüzünden
geleceğinden vazgeçen insanlar -
10:50 - 10:52öz güvenlerini kaybederler.
-
10:52 - 10:54Ama ne olursa olsun
bir insanın yaşaması için -
10:54 - 10:56kendine güvenmeye ihtiyacı var.
-
10:56 - 10:59Bu yüzden öz güvenlerini
kaybedenlerin içinde -
10:59 - 11:01parayla öz güven satın almaya,
-
11:01 - 11:03kendilerini böyle süslemeye,
-
11:03 - 11:05kendilerini böyle övmeye,
-
11:05 - 11:08bunun için diğer insanları aşağılamaya,
-
11:08 - 11:10yine, başkalarının başarısı
onlar için sakıncalı olduğundan, -
11:10 - 11:13başkalarının çabalarını
engellemeye çalışan insanlar da var. -
11:13 - 11:15Hepinizin çevresinde
-
11:15 - 11:16bu tarz insanlar vardır.
-
11:16 - 11:18Ama bunlar,
-
11:18 - 11:21öz güvenlerini kaybetmiş,
zavallı insanlar. -
11:21 - 11:24Belki de onlar, kendi öz güvenlerini
koruyabilmek için -
11:24 - 11:28başkalarınınkini çalmak zorundalar.
-
11:28 - 11:32Bir gün, Afrikalılar
şirketimi ziyaret etti. -
11:32 - 11:36Hikâyemi dinledikten sonra
kendi hikâyelerini anlattılar. -
11:36 - 11:37Günümüzde Afrika'da,
-
11:37 - 11:40"Kendim için çalışsam da
-
11:40 - 11:41çabalasam da nafile" diyen,
-
11:41 - 11:45kendi geleceğinden,
potansiyelinden vazgeçen insanlar, -
11:45 - 11:49insan öldürmeye,
hırsızlık yapmaya başlamışlar. -
11:49 - 11:50Çünkü başaramadıkları,
-
11:50 - 11:52yeni bir şey üretemedikleri için,
-
11:52 - 11:53çalmaktan başka seçenekleri yok.
-
11:53 - 11:55Şiddet ile hırsızlık yapılabilir.
-
11:55 - 11:57Yalan söyleyerek
-
11:57 - 12:00zayıfmış gibi görünerek
ya da aldatarak da hırsızlık yapılabilir. -
12:00 - 12:01Ama hepimiz hırsızlık yaparsak
-
12:01 - 12:03toplum ayakta kalamaz.
-
12:04 - 12:09"Asla, imkânsız" sözlerinin ne kadar
dehşet verici olduğunu fark ettim. -
12:09 - 12:14"Asla, imkânsız" tipi insanlar da
en başından itibaren bunları bilmiyordu. -
12:14 - 12:17Peki o zaman bu sözleri ne zaman
öğrendik diye düşünmeye başladım. -
12:17 - 12:20Acaba uzay ile mi öğrendik?
-
12:20 - 12:22Uzay güzel olduğundan,
-
12:22 - 12:25herkes küçükken en azından bir kez
ona hayranlık duymuştur. -
12:25 - 12:29Ama acaba uzay mühendisliği
yapabileceğini düşünüyor musunuz? -
12:29 - 12:31Uzay için, çok zeki olmadığınız sürece
-
12:31 - 12:34son derece fazla para gerektiğine
inanmıyor musunuz? -
12:34 - 12:36Devlet teşebbüsü gerektiğini
düşünmüyor musunuz? -
12:36 - 12:38Bunu bize kim öğretti?
-
12:38 - 12:40Bize bunu öğreten,
-
12:41 - 12:43bunu yapmayı
hiç denememiş olan kimselerdir. -
12:43 - 12:44Bunu denememiş kimseler,
-
12:44 - 12:46yapmamak için uygun bahaneler öğretirler.
-
12:46 - 12:50Bu yüzden, ne yapmamız gerektiği
-
12:50 - 12:52ya da ne yapabileceğimiz
konusunda kafamız karışır. -
12:52 - 12:57Bu sebeple, "asla, imkânsız" sözlerini
ortadan kaldırmaya karar verdim. -
12:57 - 13:00Bunlar ortadan kalktığında, zorbalık,
şiddet ve savaşlar ortadan kalkacaktır. -
13:00 - 13:03Çocuk istismarı dahi ortadan
kalkabilir diye düşünüyorum. -
13:03 - 13:06Bu sebeple, ben, herkesin
"asla, imkânsız" diye baktığı -
13:06 - 13:08uzay mühendisliğini
denemeye karar verdim. -
13:09 - 13:11Roket tehlikeli olduğu için
-
13:11 - 13:12üretilmemesi gerektiğini biliyordum.
-
13:12 - 13:14Bu sebeple vazgeçmiştim.
-
13:14 - 13:15Ama Tanrı beni kurtardı.
-
13:15 - 13:19Tanrı beni Hokkaido Üniversitesi'nden
Profesör Nagata ile tanıştırdı. -
13:19 - 13:22Mucizevi şekilde, Profesör Nagata,
güvenli roketler üzerine çalışmaktaydı. -
13:22 - 13:25Yine mucizevi şekilde,
parası olmadığından vazgeçmek üzereydi. -
13:25 - 13:28Benim de param yoktu
ama bir şeyler üretebiliyordum. -
13:28 - 13:30İkimizin yolları birbiriyle kesişti.
-
13:30 - 13:34O zamandan beri, insanların yollarının
kesişmesinin, anlamı olduğu kanısındayım. -
13:34 - 13:35Tanrı, karşılaşman gereken kişiyle
-
13:35 - 13:37seni karşılaştırıyor.
-
13:37 - 13:38Bugün burada
-
13:38 - 13:40hepinizle karşılaşmamın bile
-
13:40 - 13:42Tanrı öyle istediği için
olduğu kanısındayım. -
13:42 - 13:43Profesör Nagata ile ben,
-
13:43 - 13:46ikimiz de yetersiz olduğumuz için
birbirimize yardım edebildik. -
13:46 - 13:50Aslında, ikimiz de eksik olduğumuz
için birbirimize yardım edebildik. -
13:50 - 13:53Yeterli olsaydık,
başka birine ihtiyaç duymazdık. -
13:53 - 13:55Yetersiz olduğumuzdan yardım edebildik.
-
13:55 - 13:58Bu yüzden yetersiz olan biriyle
dalga geçmemeliyiz. -
13:58 - 14:00Kendimizden utanmamıza da gerek yok.
-
14:00 - 14:02Önemli olan şu ki
-
14:02 - 14:04ne yapsam tam yapamıyorum diye
-
14:04 - 14:07kendimizi suçlamak tamamen yersiz.
-
14:07 - 14:09Açıkçası, bir şeyi yarım yapmak,
-
14:09 - 14:12hiçbir şey yapmamaktan yahut
yapamamaktan kesinlikle daha iyi. -
14:12 - 14:14Biraz yapabilseniz bile hiç yoktan iyi.
-
14:14 - 14:16Yani, kendinizi suçlamadan
-
14:16 - 14:18veya yetersizliklerinize dair
olumsuz düşünmeden -
14:18 - 14:21tüm gayretinizle
yapabildiğiniz kadarını yapmalısınız. -
14:22 - 14:23Birbirine yardım eden bizler,
-
14:23 - 14:26bugün uzay mühendisliği
yapabilir hâle geldik. -
14:26 - 14:30Deney ve araştırmalar için şirketimi
çok sayıda araştırmacı ziyaret etti. -
14:30 - 14:33Yine bugün, her yıl
yaklaşık 10.000 çocuk, -
14:33 - 14:37okul ya da eğitim gezisi için
şirketimi ziyaret eder hâle geldi. -
14:37 - 14:39Dürüst olmak gerekirse,
şirketimde sadece 17 kişi var. -
14:39 - 14:41(Kahkaha)
-
14:41 - 14:42Birazcık zor oluyor.
-
14:42 - 14:45Ama mümkün olduğunca
çok çocuğun potansiyelinin çalınmaması -
14:45 - 14:48ne güzel, diye düşünüyorum.
-
14:49 - 14:51"Asla, imkânsız" tavrının
ortadan kalkmasıyla -
14:51 - 14:54iyi bir toplumun
inşa edilebileceği inancındayım. -
14:54 - 14:56Tek başıma yapabileceklerim
sınırlı olduğundan, -
14:56 - 14:58ne olursa olsun,
bir arkadaşa ihtiyacım var. -
14:58 - 15:01Bu hayal, yaşamım zarfında
gerçekleşemeyebilir. -
15:01 - 15:04Bu yüzden, hepinizin desteğine
ihtiyaç duyuyorum. -
15:04 - 15:05Bugünden itibaren, hepiniz,
-
15:05 - 15:08"asla, imkânsız" sözleriyle
karşılaştığınızda -
15:08 - 15:11lütfen "o hâlde bunu
denesen nasıl olur?" deyin. -
15:11 - 15:13Sadece bu bile "asla, imkânsız"ı
ortadan kaldıracak -
15:13 - 15:15zorbalık ve istismar
dünyadan silinecektir. -
15:15 - 15:19Bu yüzden hepinizden destek rica ediyorum.
-
15:20 - 15:22Örgün öğretim diye bir şey var.
-
15:22 - 15:24Örgün öğretimde
hepimiz tüm çabamızla öğrendik. -
15:24 - 15:27Peki örgün öğretim,
değerlendirilmeye dair bir şey miydi? -
15:27 - 15:29Bu, tamamen yanlış.
-
15:29 - 15:32Örgün öğretim,
toplumun sorunlarını çözmek için -
15:32 - 15:34insanlar tarafından geliştirilmiştir.
-
15:34 - 15:36Onların çaresizce oluşturduğu bir şeydir.
-
15:36 - 15:38Peki, eğitim nedir?
-
15:38 - 15:39Eğitim, nasıl
-
15:39 - 15:42başarılı bir şekilde hata
ya da sorumluluktan kaçınılarak -
15:42 - 15:44yaşanacağını öğreten bir kılavuz mudur?
-
15:44 - 15:46Bu, tamamen yanlış.
-
15:46 - 15:49Eğitim, öldürmeyecek hataların
-
15:49 - 15:51güvenli bir şekilde deneyimletilmesidir.
-
15:51 - 15:53Ama, bir şekilde tamamen
tuhaf şekilde gelişmiştir. -
15:53 - 15:55Bunun nedeni ise
-
15:55 - 15:58hatayı olumsuz değerlendiren
çok sayıda yetişkinin bulunmasıdır. -
15:58 - 16:02O insanlar, hepimizin
potansiyel ve öz güvenini çaldılar. -
16:03 - 16:05Ama, sorun değil.
-
16:05 - 16:07Bundan sonra Japonya'yı
-
16:07 - 16:08ve dünyayı iyileştirmek için
-
16:08 - 16:10daha önce yapmadığı şeyi
yapmak isteyen, -
16:10 - 16:13vazgeçmeyen, farklı yollar
deneyen insanlar artmalı. -
16:13 - 16:15"Asla, imkânsız"a
yenilmeyen insanlar artmalı. -
16:15 - 16:17Peki nerede bu insanlar?
-
16:17 - 16:19Bu insanlar, sizlersiniz.
-
16:19 - 16:21Her biriniz öylesiniz.
-
16:21 - 16:25Çünkü hepimiz çocuk olduk.
-
16:25 - 16:27Lütfen bir düşünün.
-
16:27 - 16:28Küçükken bir düğme gördüğünüzde
-
16:28 - 16:30ona basmak istiyordunuz;
-
16:30 - 16:32bir kol gördüğünüzde
onu çevirmek istiyordunuz -
16:32 - 16:35ve sonra da "gereksiz şeyler yapma!"
diye azar işitiyordunuz. -
16:35 - 16:39Aslında, dünyaya geldiğinde
-
16:39 - 16:41vazgeçmeyi bilen kimse yok.
-
16:41 - 16:43Hepimiz vazgeçmeyi bilmeden
-
16:43 - 16:45parlayarak doğduk.
-
16:45 - 16:49Ama vazgeçmeyi biraz
öğrenmiş olabiliriz. -
16:49 - 16:52Öz güvenimizi tekrar kazanmak için
-
16:52 - 16:54yüzde yüz garantili tek bir yöntem var.
-
16:54 - 16:57O da daha önce yapmadığımız
şeyleri yapmayı denemek. -
16:57 - 16:59Daha önce yapmadığınız
bir şeyi yapmanız -
16:59 - 17:01size az da olsa
öz güven aşılayacak. -
17:01 - 17:05Bu yüzden lütfen yapmadığınız
bir şeye meydan okumayı deneyin. -
17:05 - 17:07Yapmadığınız bir şeyi denediğinizde
başarısız olacaksınız. -
17:07 - 17:09Deneyimin vidyosunu izleyin.
-
17:09 - 17:11Roket havalanıyor ve uçuyor.
-
17:11 - 17:12Uçmuyor.
-
17:12 - 17:13Havalanıyor ve düşüyor.
-
17:14 - 17:15Ne yapmalıyım?
-
17:15 - 17:16Kumanda aygıtını at
-
17:17 - 17:18ve kaç.
-
17:18 - 17:20(Kahkaha)
-
17:21 - 17:24Günümüzde az önce gördüğünüz
gibi kaçan insan pek yok. -
17:26 - 17:30Deneyin vidyosu
bir şeyi sevimsiz addettiğimizde -
17:30 - 17:32kaçmanın normal olduğunu göstermekte.
-
17:32 - 17:33(Kahkaha)
-
17:33 - 17:38(Alkış)
-
17:40 - 17:42Bildiğim kadarıyla,
-
17:42 - 17:45dürüst, nazik ve sorumluluk sahibi
insanlar daha erken ölüyor. -
17:45 - 17:46Ölmelerini istemiyorum.
-
17:46 - 17:48Hayatta kalmalarını istiyorum.
-
17:48 - 17:49Bu nedenle
sevimsiz addettiğiniz -
17:49 - 17:51bir şeyden kaçmak
kesinlikle doğrudur. -
17:51 - 17:53Ama böyle bir durumda,
-
17:53 - 17:54başarısız olduğunuz,
-
17:54 - 17:56kaçtığınız ve vazgeçtiğiniz için
-
17:56 - 17:57lütfen kendinizi suçlamayın.
-
17:57 - 17:58Lütfen kötü hissetmeyin.
-
17:58 - 18:00Buna gerek yok.
-
18:00 - 18:02Böyle bir durumda,
-
18:02 - 18:04acı, zorluk, pişmanlık
hüsran, hüzün, utanç -
18:04 - 18:06kalbinizin derinliklerinde
-
18:06 - 18:08dönüp durup size zor anlar yaşatabilir.
-
18:08 - 18:10Tam bu duygular girdabındayken
-
18:10 - 18:12"İşte geldim,
-
18:12 - 18:13büyüyorum!" demelisiniz.
-
18:13 - 18:15Böylece geride bırakabilirsiniz.
-
18:15 - 18:19Mutlaka "İşte geldim, büyüyorum,"
demeyi deneyin lütfen. -
18:19 - 18:20Bizler bu hayata
yalnızca bir kez gelip -
18:20 - 18:24prova imkânı olmaksızın
yalnızca bir kez yaşıyoruz. -
18:24 - 18:26Peki o zaman ne için doğuyoruz?
-
18:26 - 18:29Başarısızlık sadece iyileştirilecek
bir veri olduğundan -
18:29 - 18:32ve prova imkânı olmaksızın
performans sergilediğimizden -
18:32 - 18:34başarısız olmamız gayet doğal.
-
18:34 - 18:36Başarısızlığı iyileştirilecek
veri olarak görüp -
18:36 - 18:38başa çıkmanızı istiyorum.
-
18:38 - 18:39Ayrıca bizler,
-
18:39 - 18:43yardım edilmek ya da
vazgeçmek için doğmadık. -
18:43 - 18:44Böyle şeyler için doğmadık.
-
18:44 - 18:48Bizler, dünyayı kurtarmak için doğduk.
-
18:48 - 18:49Dünyayı kurtarmak kolay bir şey.
-
18:49 - 18:52Dünyayı var eden insanların tamamı
-
18:52 - 18:54kendilerini hakir görmekten
vazgeçtiğinde dünya kurtulacaktır. -
18:54 - 18:56Bu, her birimizin
bugünden itibaren -
18:56 - 18:59dünyayı kurtarmak için
tek başına atabileceği adım. -
18:59 - 19:00Lütfen bugün kendinizi
-
19:00 - 19:02hakir görmemeye başlayın!
-
19:02 - 19:06Bundan böyle yapmamız gereken şey
-
19:06 - 19:08yapamama nedenimizi araştırmak değil,
-
19:08 - 19:10yapabilme nedenimizi bulup öğrenmektir.
-
19:10 - 19:13Tek başına bu bile bir anda
dünyayı daha iyi bir yer yapacak. -
19:13 - 19:15Uzun hikâyem burada sona eriyor.
-
19:15 - 19:18Küçüklüğümden beri
uçakları ve roketleri severdim. -
19:18 - 19:20Denemeyenler, bana
defalarca "yapamazsın" dedi. -
19:20 - 19:23Ama annem bana,
"davet eden düş"ü öğretti. -
19:23 - 19:25Düşlemeye devam ederek
yapabilir hâle geldim -
19:25 - 19:28O hâlde, düşlemeye devam etmek
hakikaten önemli. -
19:28 - 19:32Son olarak bitirirken, sizlere
hayallerinizi gerçekleştirmede -
19:32 - 19:34yardımcı olacak bir deyiş
hediye etmek istiyorum. -
19:34 - 19:35"Hâl böyleyse,
-
19:35 - 19:37bir de bu yolu dene
ve hayallerin gerçek olsun." -
19:37 - 19:39Lütfen bunu düşünün.
-
19:39 - 19:40Hayalinizi birine anlatırken size,
-
19:40 - 19:42"Ah, bu imkânsız" denildiğinde
-
19:42 - 19:44hevesiniz ve enerjiniz kaçar.
-
19:44 - 19:48Onun yerine "Peki ya bunu denesen? Geçen
kitapçıda bununla ilgili kitap gördüm." -
19:48 - 19:51"Geçen televizyonda bununla ilgili
program vardı" denilse, -
19:51 - 19:52daha da motive olursunuz.
-
19:52 - 19:54Bu metot kesinlikle eğlenceli.
-
19:54 - 19:56Birbirimizle hayalimizi paylaşıp
-
19:56 - 19:58"o hâlde bunu denesen?" diyerek
-
19:58 - 20:00hepimiz hayallerimizi gerçekleştireceğiz.
-
20:00 - 20:02Hepimiz ünlü olacağız.
-
20:02 - 20:03Muhteşem değil mi?
-
20:03 - 20:05"O hâlde bunu denesen?" ifadesinin
-
20:06 - 20:08dünyaya yayılmasını,
-
20:08 - 20:10böylece "asla, imkânsız"ın
silinmesini dilerim. -
20:10 - 20:12"O hâlde bunu denesen?" ifadesini
-
20:12 - 20:13hep beraber popülerleştirelim.
-
20:13 - 20:14Belki o zaman
-
20:14 - 20:17bugünkü karşılaşmamız bir anlam kazanır.
-
20:17 - 20:19Birbirimize yardım etmemizi istiyorum.
-
20:19 - 20:22Ben de tüm gücümle
çabalamaya devam edeceğim. -
20:22 - 20:24Birlikte kıymetli bir an paylaştığımızdan
-
20:24 - 20:25umarım iyi arkadaş oluruz.
-
20:25 - 20:27Bugün için çok teşekkür ederim.
-
20:27 - 20:31(Alkış)
-
20:31 - 20:34Teşekkür ederim.
- Title:
- Davet Eden Düş | Tsutomu Uematsu | TEDxSapporo
- Description:
-
Hokkaido'da bir kasaba fabrikası işleten Tsutomu Uematsu, insanların hayallerini ve umutlarını bir anda çalan "asla, imkânsız" sözlerini ortadan kaldırmak istediğini dile getiriyor. Bay Uematsu, ilk karşılaşmasından, çocukluk hayalini gerçekleştirene kadarki dönemi anlatıyor.
- Video Language:
- Japanese
- Team:
- closed TED
- Project:
- TEDxTalks
- Duration:
- 20:43
Cihan Ekmekçi approved Turkish subtitles for 思うは招く | 植松 努 | TEDxSapporo | ||
Figen Ergürbüz accepted Turkish subtitles for 思うは招く | 植松 努 | TEDxSapporo | ||
Figen Ergürbüz edited Turkish subtitles for 思うは招く | 植松 努 | TEDxSapporo | ||
Didem Tari edited Turkish subtitles for 思うは招く | 植松 努 | TEDxSapporo | ||
Didem Tari edited Turkish subtitles for 思うは招く | 植松 努 | TEDxSapporo | ||
Didem Tari edited Turkish subtitles for 思うは招く | 植松 努 | TEDxSapporo | ||
Didem Tari edited Turkish subtitles for 思うは招く | 植松 努 | TEDxSapporo | ||
Didem Tari edited Turkish subtitles for 思うは招く | 植松 努 | TEDxSapporo |