Bekâret Sahtekârlığı | Nina Dølvik Brochmann & Ellen Støkken Dahl | TEDxOslo

Bir çoğunuz gibi biz de, himenin

bekaretin kanıtı olduğunu düşünerek
büyüdük.

Ancak görünüşe göre yanılmışız.

Bekaret hakkında anlatılan popüler hikaye,

iki anatomik mite dayanıyor.

Gerçek ise tıbbi çevrelerce

yüz yılı aşkın bir süredir biliniyor.

Yine de bir şekilde

bu iki mit dünyanın birçok yerindeki kadınlar için

hayatı zorlaştırmaya devam ediyor.

İlk mit, kan hakkında.

Bu mite göre, bir kadın

ilk vajinal cinsel ilişkisini yaşadığında
himen açılır ve kanar.

Başka bir deyişle, cinsel ilişki sonrası
çarşafta kan yoksa,

o kadın bakire değildir.

İkinci mit ise,

ilk mitten yapılan mantıklı bir çıkarım.

Himenin bozulup kanadığına inanıldığından,

ilk cinsel ilişki esnasında ortadan kaybolduğu

ya da bir şekilde değişime uğradığı düşünülüyor.

Eğer bu doğru olsaydı,

bir kadının bakire olup olmadığı
kolayca bekaret testi yardımıyla

sadece üreme organları incelenerek belirlenebilirdi.

Yani iki mitimiz bu şekilde:

Bakirelerin kanaması olur ve

himen sonsuza kadar ortadan kaybolur.

Bu size önemsiz bir mesele gibi gelebilir.

Neden kadın vücudundaki belli belirsiz
bir deri parçasını umursayasınız ki?

Ama gerçek şu ki, bu bir anatomik yanlış anlamadan
çok daha fazlası.

Himen hakkındaki mitler, kültürel
önemleri sebebiyle

yüzyıllardır varolmaya devam ediyor.

Hemen her kültürde, dinde ve çağda,

bu mitler kadın cinselliğini kontrol
edebilmek amacıyla

etkili birer silah olarak kullanılıyor.

Düğün gecelerinde kanaması
olmayan kadınlar halen

kuşkuyla yaklaşılıyor, utandırılıyor, zarar görüyor;

hatta en kötü ihtimalle
namus cinayetlerine kurban gidiyorlar.

Diğer kadınlar ise bir işe girebilmek,

itibarlarını kurtarabilmek ya da
evlenebilmek için,

onur kırıcı bekaret testlerine girmeye zorlanıyor.

Endonezya'da olduğu gibi.

Burada kadınlar askerlik hizmeti
verebilmek için,

sistematik olarak muayene ediliyor.

2011 yılındaki Mısır ayaklanmasından sonra,
bir grup kadın, ordu tarafından

bekaret testine girmeye zorlandı.

Oslo'da doktorlar, çocukların himenlerini
muayene ederek,

ebeveynlerinin şüphelerini gideriyor.

Maalesef, bu liste uzayıp gidiyor.

Kadınlar bu mitlere uygun olarak
yaşamamaktan o kadar korkuyor ki,

kanamayı garantilemek için
kestirme çözümlere başvuruyor.

Mesela, bekareti geri kazandıran estetik
ameliyata başvuruyor,

cinsel ilişki sonrasında çarşafa küçük
şişelerden kan damlatıyor

veya internet üzerinden satın aldıkları
yapay himen

ve kan ile bu "karanlık sırrı" geçmişe
gömüyor.

Kadınlara hiçbir şeyin saklı
kalamayacağını ve

vücutlarının onları mutlaka ele
vereceğini söyleyerek,

onlara korku salıyoruz.

Kadınlar spor, tampon kullanımı

ya da cinsel aktivite yoluyla
kendilerini "mahvetmekten" korkuyorlar.

Onların fırsatlarını ve özgürlüklerini
kısıtlıyoruz.

Şimdi bu bekaret sahtekarlığına
bir son vermeliyiz.

Himen hakkındaki mitleri ortadan

kaldırmanın zamanı geldi.

Biz tıp öğrencileriyiz, aynı zamanda cinsel