-
(müzik basliyor)
-
Feride!
-
Feridee!
-
Feride in asagi!
-
Feride!
-
Feride in asagi!
-
Feride!
-
Feride in asagi!
-
Düseceksin!
-
Feride in asagi!
-
Feride!
-
In asagi !
-
Feride asagi in!
-
Düseceksin!
-
Feride!
-
In asagi!
-
Feride in oradan asagi, düseceksin!
-
Bir dakkacik isim var ma sör,
-
siz gidip uyuyun,
-
vallah isim biter bitmez inecegim.
-
Söz, lütfen.
-
Isi varmis, gecenin bir vakti agac tepelerinde
-
ne isin olur Feride?
-
Derhal asagi in Feride!
-
Gidin iste, gidip uyuyun, beni yalniz birakin.
-
Feride!
-
Ya gidin, sizin yüzünüzden gelmiyor iste.
-
Gidin diyorum size, gidin!
-
Inmeyecegim!
-
Feride!
-
Bekciyi cagirin, merdiven dayayin!
-
Feride!
-
Anne!
-
Feridee!
-
Yok yok, cocuk degil bu, adeta bir Calikusu.
-
(müzik)
-
(müzik)
-
Bu hatira defteri mektepli bir kiz cocugunun
-
vaktiyle tamamlayamadigi ödevidir.
-
Bugün yüregini sürgüne yollayan sebebini,
-
öfkesini ve kirginligini unutmamak, hep hatirlamak icin kendine ödevidir.
-
11-12 yaslarindaydim o siralar.
-
Fransizca mualimimiz Sör Aleksi bize bir yazi vazifesi vermisti.
-
Hayattaki ilk hatiralarinizi yazmaya calisin.
-
Bilhassa anne, baba ve kardeslerinizlerle alakali olanlari.
-
Sizin icin güzel bir hayal temrin olur demisti.
-
Beni bir düsüncedir almisti o vakitler.
-
Ne yazacaktim?
-
Hafizami biraz yokladim.
-
Annemle ilgili en belirgin hatiram kayisi ve helvadan ibaretti.
-
Süvari binbasisi olan babamin vazifesi geregi Beyruttaydik o siralar.
-
(marti sesleri)
-
Feride kafi, karnin agriyacak sonra.
-
Sunu da yiyeyim öyle.
-
Bu gece vazifedeyim, aksam yemegine bekleme.
-
Sabah lokman efendiyi de alip gelirim, ilac yapar sana.
-
Gece serin oluyor, üsütme olurmu?
-
(Feride tükürüyor)
-
(arkadan inek sesi geliyor)
-
(marti sesleri)
-
Sen biliyor musun, onlari atmayip ekersen kocaman bir agacin, ve dallarinda yüzlerce kayisin olur.
-
Nasil?
-
At bakalim kizim.
-
Hah. Gel sen de, tut buradan.
-
Al, ha, icine doldur.
-
Hah.
-
Iste bu ilk suya cansuyu denir kizim.
-
(müzik)
-
Anne ben acikmadim ki daha.
-
Kac saat oldu kizim, hadi otur bakayim.
-
Ne bu senin üstünün basinin hali?
-
Hani bir sey olmamis, ben bir sey görüyorum.
-
Hadi git degistir elbiseni, elini yüzünü yika, öyle gel otur sofraya.
-
Yemeyecegim ki ben.
-
Feride!
-
Ben yemek istemiyorum, karnim agriyor benim, yemeyecegim!
-
Tabi yedin o kadar kayisiyi!
-
(öksürüyor)
-
(müzik)
-
Anne bu kandilin niye bitiyor?
-
Anne?
-
Anne? Yemesem olur mu, karnim cok agriyor.
-
Ben de senin gibi yapabilirim.
-
Ilk önce gözünü kapayan kaybeder.
-
Anlastik mi?
-
Anne!
-
Babamin sana aldigi [??] var ya, onu ben kirdim. Kizdin mi?
-
(sarki söylüyor) Kadifeden kesesi, kahveden gelir sesi
-
Anne bak köcek oldum ben.
-
Nay nay nanay nanay nay nay
-
Kadifeden kesesi.
-
Dattiri dat dat dattiri dat daat daat
-
dattiri dat dat dattiri dat dat
-
daat daat.
-
Anne korkuyorum.
-
Anneme noldu baba?
-
(müzik)
-
Babam cenazeyi derhal Istanbul'a, Besime Teyzemin konagina getirmeye karar vermisti.
-
(dua okunuyor)
-
Fakat bazi babalarin kiz cocuklarina annelerinin vefatini anlatmasinin türlü türlü yolu vardir.
-
Benim babam da ne bir sahsina münasir bir yol bulmustu.
-
Bulamamisti demek daha dogru zannimca.
-
Ben de sulayacagim annemi, ben de!
-
Dur Feride! Dur yavrum! Dur!
-
Babam annemin gidisini, ölümün telafisi mümkün olmayan bir hata oldugunu izah edebilseydi eger
-
ben kayisi agaclariyla bosluklari doldurmazdim.
-
Anne ektik saniyordum topraga.
-
Dünyanin bütün anneleri bana kizim desin diye.
-
Peki cabuk büyür mü annem, benim kadar oldugunda cok komik olur.
-
Onunla oyunlar oynariz, masallar anlatirim anneme.
-
Baba, annem benim kadar oldugunda, ben gene ona anne mi diyecegim?
-
Feride, cocugum, böyle senin zannettigin gibi bir sey degil.
-
Ya nasil?
-
Sana nasil izah edecegimi bilemiyorum.
-
Canim kizim.
-
Annen..
-
Nizamettin Efendi, hoca basliyor.
-
Geliyorum.
-
(müzik)
-
(dua okunuyor)
-
Of of. Giden gittigi yerden memnun ki dönmüyor zahir.
-
Amma olan geride kalana oluyor.
-
Ay, er kadar cocuk. Bu yasta annesiz kaldi.
-
Yanarim, yanarim, Feride'me yanarim.
-
Ya sahi, onca askerin icinde nasil yetisecek bu cocuk?
-
Bunun genc kizligi var, büyümesi, serpilmesi.
-
Besime Hanim birakmam diyor Feride'yi.
-
Güzidemin emaneti diyor.
-
E teyze, anne yarisi bir yerde.
-
Anne yarisi ne demek?
-
Aaah, kuzum, sen burada miydin? Gel kurban oldugum. (öpüyor)
-
Ohh, ohh..
-
Tadina bakabilir miyim?
-
Sen sever misin helvayi?
-
En cok sevdigim.
-
Gel gel, gel.
-
he, dur bakalim.
-
Ohh.. al gülüm.
-
Cok sicakmis!
-
Hee, ben sogutup veririm. Hadi sen Besime teyzenlerinin yanina git.
-
Biz getiririz oldu mu?
-
Tamam.
-
Hadi kos.
-
Kiz bana bak, Besime Hanim bende kalsin diyor da, Nizamettin Bey ne diyorlar?
-
Akli varsa he der.
-
Yani, hem konak bundan gayri Feridenin sayilir.
-
Orasi öyle.
-
Dogru.
-
(müzik)
-
Sana fondan getirdim.
-
Niye ki?
-
Üzgünsün diye.
-
Ben mi? Niye?
-
Abi, abi, dokunma ona, dokunma sakin. Onun annesi öldü.
-
Bize de bulasir.
-
Annesi öldü onun. Bu kadar basit ve bu kadar keskin iste.
-
Beli kilicli koskoca süvari babamin yapamadigini, Necmiye ve Kamuran yapmisti.
-
Ölümün ne demek oldugunu biliyordum.
-
(müzik)
-
O günden sonra uzunca bir vakit annemin vefatini bulasici bir hastalik gibi tasidigimi animsiyorum.
-
Sanki kime dokunsam annesinden edecektim onu.
-
Ne sacmalik.
-
Sen de yeme yoksa sana da bulasir.
-
Gözü annesinin helvasinda kalan bir kiz cocuguyum ben.
-
Annemin yüzünü gittigi gün unuttum.
-
Oysa sabaha kadar onun solmus yüzüne bakarak uykuya daldigimi biliyorum.
-
Kim siliyor bu hatiralari kafamizin icinden?
-
Gözlerimizden, kim?
-
Bacanak, yarin mi gidiyorsun?
-
Hafta bitmeden Karbela'da olmam lazim.
-
Ben?
-
Feride'yi, kardesimin emanetini, buraya birak Nizamettin Bey.
-
Ben gözüm gibi bakarim ona.
-
Baba! Anne!
-
Bacanak, gerci sen en iyisini bilirsin elbet, lakin kiz cocugu nihayetinde.
-
Onca askerin arasinda nasil olur?
-
Hem sen üc ay orada, bes ay baska yerde. Hep gurbet, hep gurbet.
-
Dilersen bizimle Tekirdag'a da gelebilir, ha kuzum? Müjganla kardes kardes. Ne güzel olur.
-
Teyzesinin gülü.
-
Size yaz tatillerinde gelir teyzesi.
-
Eksik olmayin.
-
Lakin ben Feride'yi yatili mektebe vermeyi tasarliyorum.
-
Ne?
-
Mektebe?
-
Hem de kiz cocugunu?
-
Hem kimseye yük olmaz, hem de egitimini almis olur.
-
Tatil günlerini burada, konakta gecirir, olmaz mi?
-
Sen nasil uygun buyurursan Nizamettin Bey.
-
Lakin tabi, Feride bizim de cocugumuz sayilir.
-
Kiz cocugunu okutmak nasip olur mu, ailem ne der.
-
Taktir elbet cocugun babasina aittir.
-
O nasil tasarruf buyurmak isterse, öyle.
-
Annemi bir daha hic göremeyecek miyim baba?
-
Göreceksin.
-
Kandirikci, ölmüs, söylemiyorsun bana!
-
(müzik)
-
Ölüm diye bir sey yok Feride.
-
Ölüm yalan.
-
Kalanlar unutursa, gidenler ölür esas.
-
O yüzden sen annecigini suranda ve suranda, o kocaman yüreginde saklayacaksin.
-
Iyi de ben annemin suratini unuttum ki.
-
O zaman yildizlara bak, muhakkak göreceksin.
-
Hangisi ki?
-
Daha yakindan bakalim mi?
-
Baba bak!
-
Annem uctu!
-
Bak, orayi görüyor musun?
-
Evet!
-
Afferin.
-
Ben uyurken gitmeyeceksin baba, degil mi?
-
Hayir kizim, sabah erkenden mektebe gidecegiz.
-
O yüzden uykunu al güzel güzel, erken kalkacagiz cünkü.
-
Tamam.
-
Tamam? Ben asagidayim, kapiyi acik birakiyorum. Tamam mi?
-
Allah rahatlik versin.
-
(kapi kapatma sesi)
-
(müzik)
-
(kapi tiklaniyor)
-
Müsait misin?
-
Gel bacanak gel.
-
Otur.
-
Sen yarin gidiyorum deyince, bunlar kayin pederin mirasindan rahmetliye düsen pay.
-
Kayin peder rahmetli oldugunda da tamay etmedik, simdi de etmeyiz.
-
Ya müslüman, bir küstügünü bitiremedin su adamla.
-
Ikiniz de inattiniz, hala inat.
-
Az cektirmedi rahmetli.
-
Neymis? Emirellere kizini vermezmis.
-
Nasil aldim ama?
-
Aldim fakat, erken kaybettim.
-
Yattigi yer nur olsun bacanak.
-
Amin.
-
Ben eminim ki rahmetli de böyle olsun isterdi.
-
Kizinin gelecegini düsünmek mecburiyetindesin.
-
Ben onun babasiyim, düsünüyorum elbet.
-
Ben niyetimi iyi izah edemedim sana bacanak.
-
Yersiz gurur yapiyorsun.
-
Bak, paraniz var.
-
Istersen tekavüte ayrilir, burada kizinla yeni bir hayat kurabilirsin.
-
Ne bileyim belki bir gün, günü gelince, yeniden dünya evine bile...
-
Asa.. asa...
-
Ne o paraya dokunurum, ne de Güzide'den baska bir hanima karim derim.
-
Bak bacanak, kizin ona en ihtiyaci olan caginda annesini kaybetti.
-
Yahu bir de sen gidersen...
-
O yüzden mektebe veriyorum ya!
-
Yoklugumuzu düsünecek zamani olmasin.
-
Hem Feride öyle nakis dikis dikecek, evde kismet bekleyecek türden bir cocuk degil.
-
Görüyorsun vaziyetini. Oglan cocugu gibi.
-
Öyle bacanak, öyle. Hakkaten benim Kamuran'dan daha sert bir cocuk.
-
Güzide'nin payi Feride'nindir. Emaneti de sana.
-
Izdivac zamani gelince ceyiz olarak verirsin.
-
Sen nasil istersen.
-
(müzik)
-
Feride?
-
Kizim?
-
Feride?
-
Kizim?
-
(müzik)
-
(at nallarinin sesleri duyuluyor)
-
(çan sesleri)
-
(Fransiz kiz okulu)
-
Gel kizim.
-
Feride!
-
Tamam, tamam, önemli degil.
-
Ben Sör Aleksi.
-
Kizim konussana, merhaba desene mürebbiye hanima.
-
Kusura bakmayin, aslinda cok cana yakin bir cocuktur.
-
Dilerseniz kayit islemlerini yapalim.
-
Gel kizim.
-
Ben burada kalacagim.
-
Ne icin huysuzluk ediyorsun?
-
Ha?
-
Biraz da kolaylastiramaz miyiz?
-
Ben de senden farksizim Feride.
-
Hadi, üzme babacigini.
-
Burada kalabilir mi?
-
Elbette.
-
Biz kayit islemlerini yaparken Feridecik de mektebi tanir.
-
Madam Beatrice.. Madam Beatrice.
-
Burada kalin.
-
Burada ne yaziyor?
-
Göklerdeki babamiz.
-
Benim annem de göklerde.
-
Bir tane yemez misin?
-
Hatirim icin.
-
Cok basarili bir talebe olacagindan kuskum yok.
-
Feride. Kizim gidiyorum ben.
-
Fakat sik sik gelecegim yanina.
-
Söz mü?
-
(müzik)
-
Feride?
-
Hos geldiniz.
-
Hos bulduk.
-
Nasilsin?
-
Sagliginiza duaciyim enistecigim.
-
Eksik olma evladim. Kamuran, Necmiye, seni bekliyorlar.
-
Cok özlediler bu hafta.
-
Bilsen ne yemekler yapti sana Dilber kalfa.
-
Besime teyzem [??] yapti mi?
-
Muhakkak yapmistir (gülüyor).
-
Tavugu koydunuz mu, anca haslanir.
-
Koydum koydum, ocakta.
-
Necmiye, sen de gel benimle pirinc ayikla. Sütlac yapacagiz.
-
Ben sütlac sevmiyorum!
-
Gel dedim! Yolmayayim etlerini! Ay bir isin ucundan tut!
-
Bebeklerimi saklayayim, öyle.
-
Feride mi geliyor?
-
Belli olmuyor mu?
-
Bence sen de onlari sakla, yirtar hep.
-
Bak söyledim, gene söylüyorum, gene söylüyorum.
-
Gecen iznindeki gibi küstürüp üzmeyin kizi.
-
Mincik mincik yolarim etlerinizi, ona göre.
-
Ama anne, asil hep o bizi üzüyor, küstürüyor.
-
Sss, deme öyle!
-
O cok üzgün. Ondan biraz yaramaz bir cocuk.
-
Yaaa. Biz bir sey deyince hemen kiz. Feride'ye gelince.. Sen onu bizden daha cok seviyorsun.
-
Olur mu hic?
-
Ben hepinizi ayni seviyorum.
-
Hem onun annesi yok, günah.
-
Deme öyle bak, cok üzülürüm.
-
Sütcüüüüü.
-
Sus, sus!
-
Cilgin seni. Herkes duyacak, rezil olacagiz elaleme.
-
Lakin sanatim bu Nuriye'm.
-
A aaa. Sen beni görmeye gelmedin yani.
-
Meslegimi icraya geldim.
-
Koyayim mi?
-
Iki kilo.
-
Agirdan alayim de, mahcemalini göreyim Nuriye'm.
-
Burnumda tütüyorsun.
-
Ah, yüzünde güller aciyor yavrucagin, Allahim esirgesin.
-
Teyze! Ben geldim! Besime Teyzem!
-
Kizim yavas!
-
Kuzum, melegim, hos geldin.
-
Necmiye, bak Feride geldi.
-
Hos görmüsük.
-
Hadi öpüsün bakayim.
-
Hadi..
-
Hocalarin nasil kizim?
-
Hoca degil o teyze, sör, masör.
-
Masör ne demekmis?
-
ne bileyim ben.
-
Kiz kardes.
-
A, o nasil seymis öyle.
-
Insan hic hocasina kiz kardes der mi?
-
Bizim mektebimizde böyle.
-
Hepimiz kardesiz demek icin herhalde.
-
Ben de tam bilemiyorum.
-
Ya, onlar hic evlenmiyor, koca yüzü görmeden ööylece binip gidiyorlar dört kulluya, demi..
-
Ne bileyim
-
(tahtaya vuruyor) Ay zor bacim afedersin, Allah kimsenin gördügünden geri komasin.
-
Suss, kizlarin yaninda.
-
Hic bitmiyor bunlar.
-
(müzik)
-
Göz göze gelmemek neyi ispat eder?
-
Sevmedigimi mi?
-
(gülüyor) Ne delilik.
-
Aramizda en güzelimiz annendi.
-
(gülüyor)
-
En cirkinimiz de Ayse teyzen. Böyle sivri burunlu.
-
(Gülüyorlar)
-
Ben de kiz kardeslerin en tombiktosuydum.
-
Bir de en sevgilisi.
-
Kuzum! Oh.
-
Teyze? Ben anneme benziyor muyum hic?
-
Hem de nasil. Gözlerin, agzin, kaslarin.
-
Su kasim babama benziyor bence, su kasim da anneme.
-
Ay sen cok yasa, nereden buluyorsun sen bu lakirdilari?
-
Babamin kasi böyle böyle yukari dogru ya, ondan.
-
Teyze. Babam sözünü tutabilen bir adam degil biliyor musun?
-
Bana söz vermisti, gelecegim demisti, hic gelmedi. Niye?
-
Mektubunda yazmis ya, vazifesi uzamis.
-
O zaman küsmeyeyim ben ona.
-
Küsme.
-
Biliyor musun? Ben büyüyünce babam gibi olacagim, kilicli süvari.
-
Hayir efendim, o da nereden cikti, kiz cocuklari süvari filan olamazlar.
-
Bana ne, ben olacagim.
-
Sen büyüyünce evleneceksin, yuva kuracaksin.
-
O Necmiye'nin hayali.
-
Hayir efendim, bütün kiz cocuklarinin hayali gelin olmaktir. Sen de gelin olacaksin.
-
Sen benim gelinim olacaksin. Sen gelin olacaksin iste.
-
Hadi kizim.
-
A ah. Icmeyecegim o sütü.
-
Annem gelsin icirsin.
-
Ya, o da Feride'nin sütünü götürdü kizim.
-
Sen götür Feride'nin sütünü, ben annemi istiyorum. O benim annemi hirsizliyor.
-
Annem icirsin. (Bagirarak)Annemi istiyorum ben! Anne! Annemi istiyorum!
-
üfff.
-
Annemi istiyorum ya!
-
Annem icirsin ya!
-
Anne!
-
Geldim iste! Geldim tamam! Ne oluyor? Geldim, buradayim, noluyor?
-
Anne ben seni cok özledim.
-
Tamam kizim, geldim iste, buradaymi.
-
Sen onunla olunca ben hep kabuslar görüyorum, artik anne benimle yat, benimle uyu.
-
Olsun, ben tek basima yatabilirim ki.
-
Eh hep öyle de, iste yeni icatlar cikariyor basimiza.
-
Tamam, hadi gelin, ücümüz birlikte uyuyalim.
-
Hadi gel Feride, gel canim sen de yanima.
-
Hadi Allah rahatlik versin.
-
Allah sana da kolaylik versin Hanim.
-
Iyi geceler. Su mumlari söndürmeyi unutma.
-
Ic bakalim. Aferin.
-
Gelin bakalim, kuzular sizi.
-
Bana da birak biraz anne kokusundan.
-
Tamam, sss, hadi bakalim.
-
Işee, işe Necmiye...
-
şuanda heladasin. Işeeee... şşşşşşşşşş.....
-
akan su sesi geliyor.
-
A ah! Necmiye! Necmiye! Işemişsin kizim sen yahu! Aaaaa. Ay gitti canim yorgan.
-
Yetişin. Necmiye altina yapti!
-
Yetişin. Her yer yikildi.
-
Ben yapmadim, annee!
-
Ay cok ayip.
-
Yetişin, altina yapti.
-
Aglama kuzum, aglama, ne olacak ayol, yikariz sereriz günese, hepsi kurur.
-
Sen dün gece karpuzu biraz fazla kacirdin ya ondandir.
-
Kuzuum, olur öyle seyler. Gece rüyada kendini derede bayirda görmüşün, salivermişin demek ki.
-
Kiz ben erişkinligime kadar her yere işedim, her yere. Degil mi Nuriye? Sen de.
-
Ah a! Hic benim öyle şeylerim yoktur.
-
(Agliyor)
-
ee.. vardir canim.. işemez miyim? Ben yedi yorgan cürütmüsüm. Hani sabah günesi sidikliye vurur derler ya, hep bana vururmus zaten sabah günesi.
-
(gülüyorlar)
-
Sudan meseleler canim.
-
Hayirli sabahlar.
-
Hayirli sabahlar.
-
(müzik)
-
Hocalarina güzel güzel ikram et koydugum böreklerden. Sana iyi muamele etsinler.
-
Hoca degil o, Sör.
-
Bütün kizlar onun gönlünü celebilmek icin rekabet halindeydi.
-
Iclerinden biri en cok sevendi muhakkak, ve muhakkak ki o en cok seveni elemisti.
-
Mühim olan katilmak miydi?
-
Naptin sen?
-
Kizim niye camur atiyorsun Kamuran'a?
-
Cünkü beni görmüyor.
-
Marcel Proust, À la recherche du temps perdu adli eserinde kendi yazarlik serüveninden bahseder.
-
Fakat Marcel, hatiralarini hatirlamakta hayli güclük ceker.
-
Ve bu yüzden de oturup yazamaz.
-
Ancak eserin sonlarina dogru Marcel...
-
Ancak eserin sonlarina dogru Marcel, hatiralarini kazara bulur ve yazmaya baslar.
-
Hatirlayamadiklarini mi yazmis 4000 sayfa? Yuh!
-
Pardon?
-
Ne dedin Feride?
-
Eee, sey, Monsör, bu eser cok uzun, cok sikici, nasil okuyacagiz?
-
Önünüzde uzun yillar var Feride. Siz de zamanla bu eserin ne kadar kiymetli oldugunu idrak edeceksiniz.
-
Biz daha cocuguz, lütfen aciyin bize, kiymayin. (Bütün sinif) lütfeeeeen.
-
Bon. Bon. D'accord.
-
Bu güzide esere baslamadan önce size bir ödev verecegim. Tamam?
-
Siz de kendi kayip zamanlarinizin pesine düseceksiniz.
-
Cocukluk hatiralarinizi yazmanizi istiyorum sizden. Ise önce anne, baba, kardeslerinizden baslayabilirsiniz.
-
Eminim bu sizin icin harikulade bir hayal temini olacaktir.
-
Cocukluk hatiralari mi?
-
Oui?
-
Anne baba mi?
-
C'est juste.
-
Nasil yazacagim ben?
-
(müzik)
-
üf..
-
Benim anne papatya sari sacli, kaymak bezli..
-
Yuh. Senin gibi marsin mi?
-
Babama cekmisim ben!
-
Ver bakalim sen ne yazmissin!
-
Kayisi, helva, ne? Yildiz mi?
-
Yuh! O burnun bu kadar, mektepte yediklerin yetmezmis gibi bir de yildizlari mi yiyeceksin?
-
(gülüyorlar)
-
A susun be! Kesin sesinizi! Feride. Nereye? Küserim bak.
-
Anneme!
-
Ne? Feride dur!
-
Monsör! Feride agaca cikti. Agacta!
-
Anne? ne olur yüzünü hatirlat bana. Rüyama gir hic olmazsa.
-
Feride! Feridee!! In asagi! Feride in asagi! Feride in asagi, düseceksin! Feride in asagi! Feride! Feride in!
-
Feride in asagi, düseceksin!
-
Feride, in asagi!
-
FERIDE! In oradan asagi, düseceksin!
-
Feride!
-
Bir dakkacik isim var masör, siz gidip uyuyun, vallah isim biter bitmez inecegim. Söz. Lütfen.
-
Mon dieu, isi varmis, gecenin bir vakti agac tepelerinde ne isin olur Feride?
-
Derhal asagi in Feride!
-
Gidin iste! gidip uyuyun! Beni yalniz birakin!
-
Feride!
-
Ya gidin!
-
Sizin yüzünüzden gelmiyor iste. Gidin diyorum iste, gidin. Inmeyecegim.
-
Feride!
-
Bekciyi cagirin, merdiven dayayin.
-
Basiniz sagolsun efendim.
-
Nizamettin'in mi bunlar?
-
Seyfettin Bey kimmis?
-
Süvari Binbasi Nizamettin Bey'in emir eriyim efendim.
-
Talihiz haberi vermek bana nasipmis.
-
Öldü mü?
-
Sehit oldu.
-
Basiniz sagolsun.
-
Anne!
-
Feride!
-
(ciglik sesleri)
-
Yok yok, yok. Cocuk degil, adeti bir Calikusu.
-
Hallelujah!
-
Hallelujah!
-
Nihayet actin gözünü. Cok korkuttun bizi kizim, cok.
-
Kalkma, yat.
-
Mari'nin babasi dinlenmen gerektigini söyledi.
-
Yarin derse girmeyecek miyim yani? (kizlar gülüyor) o zaman konaga gideyim.
-
o kadar uzun boylu degil matmazel. Uyuyacaksin, uyanacaksin, kendine geleceksin.
-
Sabaha bir seycigin kalmaz.
-
Feride! Feride! Besime teyzenler geldi. Kamuran da gelmis, napalim, saklanalim mi?
-
Sör Matilde yetistirmistir hemen.
-
Feride iyi misin cocugum? Aciyor mu hicbir yerin? Hadi kalk canim, hadi kalk evimize gidelim.
-
Hekim geldi gördü beni, iyiyim ki ben.
-
Olsun, birkac gün dinlenirsin. Hem sargilarin cikincaya kadar.
-
I ih. Dersimden geri kalirim.
-
Feride, daha dün gece konaga gitmek istiyordun kizim.
-
Dün gece Besime teyzem böyle degildi. Buralari islak islak.
-
Ben cok terledim, yanaklarim ondan islandi. Bir de böyle düstügünü görünce üzüldüm.
-
Fakat bizimle gelmek zorundasin.
-
Niye?
-
Feride, ben müsade ediyorum kizim.
-
Gitmek istemiyorum masör!
-
Feride.
-
Sana getirdim. Evde pek cok var bunlardan.
-
Istemiyorum!
-
Gelmeyecegim!
-
Fakat Feride, Baban...
-
dattiri dat dat.. dattiri dat dat...
-
dattiri daaat daaat..
-
dattiri dat dat dat...
-
Benim babam hekim, annemle de öyle tanismislar. Sonra evlenmisler, ben olmusum.
-
Her izin günümüzde babam bizi pikniklere götürür.
-
Benim babam yok,annem az konusan bir bayandir. Abilerim var sonra. Büyük abimle aramiz iyi degil ama kücük abim cok sever beni.
-
Babam ben erkek olacagim diye adimi Muzaffer koymus, ama kiz cikmisim.
-
Gene de anneme küsmemis, cünkü onlar birbirlerini cok seviyorlar.
-
Ver o kalemimi.
-
Masör! Feride kalemimi caldi!
-
Feride, ver arkadasinin kalemini.
-
Vermem.
-
Allez!
-
Naptin?
-
Bir kere Göksü deresindeydik, babam bana balik tutmayi ögretiyordu.
-
Ben kocaman bir balik tuttum, babamla birlikte daha fazla balik tuttugumuz zaman eve gittik.
-
Göz icindeki, görmemizi saglayan göz bebegi gibidir.
-
Tanri, insan vasitasiyla yarattiklarina bakar, ve onlara merhamet eder.
-
Bu sebepten güzel kizlarim, esref-i mahlukatin biricik ödevi, yüregini temiz tutmaktir.
-
O sonsuz sevgi ve iyilik kaynagina layik olabilmek gayretiyle...
-
(gülüsmeler)
-
Sonsuz isik.. isik... kutsal isik... bana olanlari görebiliyor musunuz kizlarim?
-
Nur yagiyor üzerinize sör matilde.
-
Paskalya orucum kabul olundu. Hallelujah, hallelujah merci...
-
(gülüsmeler)
-
Alemsin Feride!
-
Napayim, o da kanmasin canim, a ah, olacak is mi.
-
Yazik ama, aylardir bagislanmak icin o kadar yalvariyordu.
-
Napmis ki?
-
Lakin kimseye söylemek yok.
-
Bir erkegi rüyasinda görmüs.
-
(cigliklar)
-
enteresan bir münasebet icindeymis. Günah cikarirken duydum.
-
Kimmis peki?
-
Bon.
-
Sör Matilde inzivaya cekildiginden, bugünkü dersleri iptal kizlar. D'accord?
-
D'accord.
-
Serbestsiniz.
-
Öksürünüz.
-
Utanirim.
-
Hanimefendi, ben hekimim, utanilacak bir sey yok. Öksürün, rica ederim.
-
Daha sonra geleyim?
-
Yo yo, yok gel Selim.
-
Temiz hava, bol oksijen. Ilaciniz yalnizca bunlar hanimefendi.
-
Ileri sifalar dilerim efendim.
-
Cani sikilan genc bir hanim iste. Iyi oldu geldigin.
-
Benim hastalar sana emanet.
-
Nereye oglum?
-
Randevum var.
-
Su esrarengiz gönül münasebetin.
-
Ta kendisi.
-
Eyvallah.
-
Bana bak, aksam matbaaya geliyoruz, unutma.
-
Ölüyorum doktor!
-
Tamam buyrun, gecin söyle.
-
Kamuran efendiye bahar dali, bize semsiye sapi.
-
(gülüsmeler)
-
Serbesstik, cok hos oldu dogrusu, Haci Arif Efendiyi nasil da göresim gelmisti.
-
Piyasa bulvarinda yürüyüse cikacagiz.
-
O yüzüne sürdügün boya ne?
-
Boya degil onun adi, düzgün.
-
Artik Paris'te her genc hanimin muhakkak cüzdaninda bulundurmasi lazim gereken bir tuvalet esyasi.
-
Vallah o düzgün dedigin sey düzeltmemis, bir de suratini hortlaga cevirmis.
-
Hic de bile, kaymak gibi oldum. Beyler beyaz tenli hanimlardan hoslanirlar.
-
Vallahi kazikli [??] gibisiniz. Isirmis da kaniniz cekilmis adeta.
-
Hii! Mektep mektep olali görmedim böyle cilegi.
-
Kurban ol sen böyle cilege. Calikusu degil misin sen! Ne anlarsin?
-
Hem insan sevdigine güzel gözükmek ister bir kere.
-
Tabi sen hissiz oldugun icin, böyle heyecanlar sana uzak ve yabanci kaliyor.
-
Aciyorum sana. Ömrünce sevmenin, sevilmenin ne müthis bir hadis oldugunu bilemeyeceksin.
-
Bizim suanda yasadigimiz tüm heyecanlari uzaktan yabani gözlerle bakacaksin.
-
Saga sola satasip acini cikaraksin.
-
Aaaa, yapmayin kizlar, üstüne varmayin Feridecigin. O da kendince hakli tabi.
-
E napacak? Bizimle ugrasacak. Bu vahsiligiyle bir beyi kandirmasi cok zor.
-
Canim benim. (öpücük gönderiyor)
-
(gülüsüyorlar)
-
Nadide Nebibe Felike.
-
Nadide Nebibe Felike.
-
Ayy, birak su fingirdekleri. Dabibidi dibid neyse o. Bak sana ben baska bir sey söyleyecegim.
-
Ben simdi sizin konaga kisir yemeye gidiyorum, beni Necmiye davet etti, gelsene sen de benle.
-
Anca kisir yersiniz iste.
-
Ne münasebet canim? Randevum var benim.
-
Hayatta inanmam!
-
Sör Matildin dersini nicin sabote ettim saniyorsunuz kuzum?
-
Peki ama benim nicin haberim yok?
-
Hem kiminle randevun var?
-
Beni oldugum gibi seven bir beyle.
-
Izninizle. Gec kaliyorum.
-
Kalk!
-
(müzik)
-
Kiminle bulusacaksin?
-
Nasilim?
-
Kiminle bulusacagini söylemezsen nasil göründügünü söylemem.
-
Sen bilirsin.
-
ya abi nicin gizliyorsun?
-
Rica ederim üsteleme Necmiye.
-
Seni alakadar etmeyen mevzulara karisma.
-
Göksü deresine cocuk.
-
Cuma Ali Efendi, Göksu deresine.
-
Emrin olur Beyim.
-
Hah. Cuma Ali Arabayi hazirladi mi?
-
Az önce gitti beyim.
-
Bir yere mi gönderdin?
-
Abimin hususi bir randevusu varmis. Onu götürdü.
-
Aaa, hastaya gitmistir muhakkak.
-
Yok anne, gönül meselesi. Müthis bir israrla gizliyor.
-
Ciddi bir münasebet demek ki.
-
Sen biliyor musun kim oldugunu?
-
Lakin bir erkek mevzu hakkinda iki kelamet etmeyip kendine saklama lüzumu görüyorsa,
-
derin duygular besliyor demektir.
-
Vallah istiyorsa söylesin. Biz de Allahin emri diyelim.
-
Endiseleri olabilir.
-
Kizdan emin degil o zaman.
-
Senin riza göstereceginden emin degil Besime Hanim.
-
Ay vallah sen bir seyler biliyorsun Seyfettin Efendi. Ne biliyorsun, lütfen söyle.
-
Bak konustunuz degil mi? Demistir o sana, muhakkak demistir.
-
Allahaismarladik.
-
Aaaa, bak bana söylemen lazim ama.
-
A aaa!
-
Bos sandaaal, gezintiye sandaaal.
-
Bos sandaaal, gezintiye sandaaal.
-
Allahim, tesekkür ederim, nasil da özlemistim.
-
Cildiriyorum hasretinden.
-
Nolur bir daha bu kadar yüzünü esirgeme benden.
-
Esirger miyim hic? En cok ben kahroluyorum seni görmeyince.
-
Baristik mi papatyam?
-
Su camurun tadina bakarsan barisiriz.
-
(gülüyor)
-
Yapma lütfen, cocukluk ediyorsun.
-
Sevgimi nasil gösterecegimi bilmiyordum.
-
Sinif arkadaslarim hakliydi, vahsiydim, yabanidim.
-
Madem ki seni seviyorum, o halde canina okumam hak.
-
Madem ki beni sevdin, tevrattaki bütün belalar, kurandaki bütün belalar sana müstahak.
-
Annem ve babam beni terkedip gittiginden beri sevilmeye layik olmadigimi düsünüyordum esasen.
-
Öyle ya. Yildizlara birlikte baktigim biri gittiyse, herkes niye dursun?
-
Selim dün bakti bana!
-
Ay hemsire, hadi gözünüz aydin!
-
Nasil bakti? Aniden mi? Gözlerini kacirarak mi? Nasil bakti?
-
Az, cok az, fakat öyle derin manalar tasiyordu ki gözlerinde.
-
Mendili de onun icin isliyorum.
-
Ay, darisi basima. Ay Necmiye acaba birisi bana domuz büyüsü falan mi yapti?
-
Yani sevmeye bu denli hazir birisi nasil olur da birini bulamaz?
-
Kahroluyorum ayol.
-
Sizin Calikusu'nun bile asigi var.
-
Ne?
-
Bizim Calikusu'nun?
-
Aah billahi sizin Calikusu'nun.
-
Fevkalade hususi bir münasebeti varmis.
-
Yok canim, ne mümkün. Kim napsin onu?
-
Aaa, bizzat kendisi itiraf etti.
-
Ama var ya, forsunu görmeliydin sekerim.
-
Hay Allah, kimmis peki?
-
Yani orasi tam bir muamma cicim. Ben Kamuran diyecegim ama, sonucta görd...
-
A ahh! Ne münasebet! Abim gibi bir centilmen, bir beyefendi, Calikusu'yla!
-
Niye öyle diyorsun Necmiye? Feride gayet güzel, genc bir hanim.
-
Hayir canim, güzelligine bir lafim yok, da.
-
Abim bakmaz ona. Sürekli münakasa icindeler, sanirsin kedi-köpek.
-
Yok canim, zannetmiyorum ki öyle olsun. Daha neler.
-
Deniz kizi eftelya, yilanlara fisildayan kurt, sahin ufkabakan,
-
aktöristler aktöristi afeti devran Katina! Bu aksam hepsi karnavalda.
-
Iki tane versene.
-
Ay hemsire, arayi acma, yine gel emi?
-
Ay sen de ugra ama, hic gelmiyorsun bu aralar.
-
Abi, ne o ceketin hali?
-
Mühim bir sey degil.
-
Haylaz cocuklarin isi iste.
-
Nasilsiniz Kamuran abi?
-
Sagol Mari.
-
Babam mesleki yeteneginizden pek sik sik söz ediyor, gurur duyuyor sizinle, tebrik ederim.
-
Öyle mi? Cok memnun oldum bunu duyduguma. Hoca okulda hepimizin efsanesiydi.
-
Selamlarimi, hörmetlerimi iletin kendilerine. En kisa zamanda ziyaretine gidecegim.
-
Tabi, söylerim.
-
Müsadenizle bayanlar.
-
Ay hemsire, abine mi asik olsam acaba?
-
Yuh.
-
Ay ne var? ne? kime asik olayim, göster madem ona asik olayim.
-
Bak Necmiye vallahi billahi bendeki bu sevme potansiyeli kuruyup gidecek ha.
-
Ama bak, var ya, su kapidan cikayim, karsima cikan ilk Bey'e asik olacagim.
-
Buraya da yaziyorum.
-
Bak sana ne süprizim var.
-
Aksam kaciyoruz. Teodora Katina da sahne alacakmis.
-
Harikuladeymis dogrusu.
-
Nen var kuzum senin?
-
Ben sana bütün sirlarimi asikar ediyorum, lakin sen, cok kirildim Feride, cok.
-
Demek bana itimadin yok. Bir sevgilin oldugunu bile milletle beraber ögrendim.
-
Ama o senin zannettigin gibi bir sey degil.
-
E anlat bileyim o zaman nasil bir sey.
-
Aramizda kalacaksa söyleyeyim.
-
Simdiye kadar bana söyledigin neyi baskalarindan duydun da uyarma lüzumu görüyorsun?
-
Asiri alinganlik ediyorsun ama.
-
E hakliyim ama, sanki ben sir saklamayi bilmiyorum.
-
Söyle bakalim kim bu zat? Seviyor mu, seviliyor musun? Ne vakitte berabersiniz?
-
Ay benden niye sakladin?
-
Kiz izin gününe sözlestik, ölüyorum asktan.
-
Ooooo, ask böcügü dönmüs hapishaneye. Ask böcügünden ziyade esekten düsmüs karpuz gibi oturduguna göre
-
bence hic bulusamadilar.
-
Mööööh!
-
Nadide Nebibe Felike!
-
Nadide Nebibe Felike!
-
A ah! Senin o üstünün basinin hali ne öyle?
-
Camurlarda mi yuvarlandin sen Calikusu?
-
Gelemem. Matbaada isim var.
-
Eglenmeye cagiriyordum sanki. Vakti geldi Selim. Artik basliyoruz.
-
Asad vakti.
-
Neyin? Kimin asadi?
-
Benim, senin. Bu yasa erdirdim, okuttum, hekim oldun.
-
Biliyorum, sayenizde.
-
Sayemde.
-
Bütün bunlari nicin yaptim? Bugün icin. Aileni istiyor musun hala?
-
Ilk evela bana olan borclarini ödemek mecburiyetindesin.
-
Biliyorum.
-
Fakat nasil?
-
Üzülme artik. Basina devlet kusu kondu. Anan seni kadir gecesi dogurmus olmali Selim.
-
Bak, bir kiz var, boyu boyuna huyu huyuna.
-
Serveti sefaletine denk. Daglar kadar senin anlayacagin. O kizi alip kendine kari edeceksin.
-
Sonra da...
-
Bas hekime derdimi bir türlü anlatamiyorum. Masraf yapamayiz diyor adam.
-
Hastalarin altindaki carsaf, üstündeki yorgan, battaniye perperisan.
-
Baban hayir isleme firsati buldu desene sen suna.
-
Hastanemiz adina pek memnun oluruz vallah.
-
Önümüzdeki hafta Hindistan'dan kumaslar gelecek. Bakariz bir caresine.
-
Bak iste Kamuran, ne gönlü zengin bir baban var. Hastahaneye bulunmaz Hint kumasi bagisliyor.
-
Hindistan'dan sadece bulunmaz Hint kumasi gelmiyor Besime Hanim.
-
Aman, bildigimden mi konusuyorum, büyüklerimizden ne duyduysak o.
-
Yalniz baba, deniz asiri alis verisinde biraz itinali olursan iyi edersin.
-
Veba salgini var, bu ara bal getirme istersen.
-
Yok canim, o kadar degil.
-
Ben yanlis bir lakirdi mi ettim?
-
Yok. Hadi afiyet olsun.
-
A bu corba cok güzel olmus, bundan Feride'ye de ayiralim, o cok sever. Degil mi?
-
Hayir yani, ya ben dedim ki karsima cikan ilk Bey'e asik olacagim.
-
Ta Feride'nin teyzesinin konagindan buraya.. (gegiriyor) ay...
-
Ay benim midemi kisir cok fena bozdu.
-
Neyse, ya bir tane erkek sinek ucmaz mi ya?
-
Yok! Yok! Kran girmis!
-
Ya nereye gitti bu Istanbul'un erkekleri ya?
-
Ama bak var ya, hanginiz nasibimi kismetimi yiyorsa bogaziniza dursun insallah.
-
Amin.
-
E Feride, sen hic anlatmiyorsun, hep biz konusuyoruz, sen anca sus.
-
Ben gittim, sonra da mektebe geri döndüm.
-
Randevum var diyordun?
-
Ya Feride anlatsana sunu, niye anlatmiyorsun?
-
Ne üstünlügün var senin burdakilerden?
-
Üstünlükten degil. Mahcup oluyorum.
-
Mahcup olursun tabi. Geldiginde üstü basi camur icindeydi, napiyorsaniz artik.
-
Camur mu? Anlat hadi anlat! Hemen anlatiyorsun Calikusu!
-
Cok heyecanli!
-
Ah, gelmeyin üstüme be, yeter.
-
Ciglik atacagim vallah.
-
Isabet olur, biz de seni Sör Aleksiye sikayet etme firsati bulmus oluruz.
-
Sör Matildin dersini memn-u asigiyla bulusabilmek icin sabote etmisti. Calikusu derhal asigina kostu.
-
Mektebe döndügündeyse üstü basi camur icindeydi. Onun bu vaziyeti kafalarda bazi nahos sorular olusturmaya
-
kafi geliyordu. Yanaklari al al adeta utanc icindeydi. Kim bilir kuytularda asigiyla neler yapmaktan geliyordu.
-
Nadide Nebibe Felike!
-
Teyzen duysa hem ne der sonra?
-
Kahrolur.
-
Peki, anlatacagim. Ama ismini vermeyecegim.
-
Zat-i sahinem diye bahsedecegim kendisinden.
-
Ben biliyorum ki zat-i sahinin kim oldugunu.
-
Ah a! Kim?
-
Ask olsun, ona söyledin, bana söylemedin.
-
Mümkünati yok, bilemezsin.
-
Söylüyorum. Söylüyorum Calikusu! Bak söylüyorum ha!
-
Ne oldu? Ha? Hatrinda mi kalmamis cicim?
-
Kalmis cicim. Kamuran!
-
Ayyy o yakisikli..
-
Ssss. Kizlar! Bu ne gürültü! Allez! Allez! Vite!
-
Uyuyun!
-
Ah ah.
-
Valide Sultan, durma hadi cikar su agzindaki baklayi.
-
Baban da ben de merak ediyoruz Kamuran.
-
Vallah ben merak etmiyorum Kamuran.
-
Iyi, ben merak ediyorum evladim. Mürvetini ne zaman görecegiz, o günleri görmek bize nasip olacak mi, yoksa ümidimizi keselim mi?
-
Hay Allah, anne, nereden cikardin simdi durduk yere.
-
Hayir bekledigin biri varsa söyle, adini koyalim. Ben de kaynanalik etmek istiyorum.
-
Su evin icinde torunlarimin civiltisini duyayim istiyorum.
-
Akranlarim torun seviyor, gelin dedikodusu yapiyor. Bana yazik günah degil mi?
-
Bisküvit?
-
Kamuran benim gelinim niye yok?
-
Eee, Selim geldi Kamuran Bey, asagida seni bekliyor.
-
Tamam geliyorum.
-
Yogurt olaydi iyiydi. Ben bir yogurt getireyim.
-
E oglum cagir iceri gelsin, yemek yesin.
-
Yok babacigim, biz matbaaya gidecegiz.
-
Evlat, basiniza belayi musallat edecek yazilar cikarmiyorsunuz degil mi?
-
(müzik)
-
Seyfettin Amca, nasilsiniz?
-
Iyiyim evlat, iyiyim.
-
Babam da matbaaya geliyor.
-
Öyle mi? Seref verirsiniz.
-
Estagfurullah. Laf aramizda evden kacayim istedim biraz.
-
Ümit ederim siz gencleri rahatsiz etmiyorum.
-
Isin asli bizi denetlemeye geliyor, sakincali yazilar yazip yazmadigimiz hususunda endise icinde.
-
Almis, kabul etmis! Ay...
-
Eeee? Ne yaptiniz peki? Bulustunuz Kamuranla?
-
En ince ayrintisina kadar bilmek istiyoruz. Degil mi kizlar?
-
Evet evet!
-
Tamam, ama öyle büyük nidalarda bulunmak yok. Soru da sormayin. Sessiz dinleyeceksiniz.
-
Ssss.. s.. tamam.
-
Nerede bulustunuz?
-
Ssss! ss!!
-
Göksü deresinde.
-
Ayyyy. insana fevkalade bir sevme hazmi verir Göksü deresi.
-
Adeta ask vurur kiyilarina.
-
Sonra?
-
Sonra bulustuk. O kadar.
-
Feride!
-
üfff!
-
Ne üfü!
-
Bakistik uzun uzun.
-
Cok güzeldi.
-
Gizli sakli görüsmekten, herkesin icindeyken seni umursamiyormus gibi yapmaktan,
-
sana dokunamamaktan yoruldum.
-
Lütfen bana itimat et, ben seninle olabilmek icin dünyayi karsima almaya hazirim.
-
Nicin bu ürkekligin? dedi...
-
Nicin bu ürkekligin?
-
Besime Teyze istemiyor degil mi birlikte olmanizi?
-
Ay Allah, ya sen onun elinde büyüdün ya, hem seni cok da sever.
-
Kamuran da aynini söyledi. Elimi tuttu sonra.
-
Nolur böyle konusma. Hem annem de kiymet veriyor sana. Zamanla alisir.
-
Onlarla yüzlesmekten kacarsak, birlikte mücadele etmezsek askimizin kiymeti nerede kaldi?
-
E sen ne dedin peki?
-
Korkuyorum Kamuran, bana biraz zaman ver dedim.
-
Hayir, nedir bu annelerin gelin adaylariyla alip veremedikleri, anlamiyorum.
-
Al oglunu, tursusunu kur.
-
Cok kirilim Michelle. Neticede Besime Teyzem mevzu bahis. Bana annemin biraktigi yerden sarildi.
-
O yüzden kelimelerimizi itinayla secersek sevinirim.
-
E canim, ben ona kötü bir sey demiyorum ki, e bütün hikayeler böyle ya. Ya oglanin annesi kizi istemez,
-
ya kizin annesi delikanliyi istemez. E nedir yani? Bir tanesinin de makul bir aciklamasi yok.
-
Dogru söylüyorsun. Dogru vallahi. Aynen.
-
Cok hüzünlü bir macera hemsire.
-
Ya..
-
Kavusmaniz icin dua edecegim.
-
Merci!
-
Güzel kapak, ben begendim. Ne diyorsun baba? Endise ettigin kadar var miymis?
-
Vallah siirleriniz fena degil, lakin makalelerinizi anladigimi pek söyleyemem.
-
Hep söylüyorum, hep iddia ediyorum.
-
Sanat toplum icindir.
-
Sanat, sanat icindir.
-
Sanat, sepet icindir. Var misiniz küfeli konaga kadar eglenmeye?
-
Ne dersin baba?
-
Yahu sehr-i Istanbul'un bütün adamlari orada. Ne isimiz var bizim öyle banel, öyle ucuz yerlerde?
-
Cikmak istiyorsak pekala kendimize yarasir, nezih bir ortam bulabiliriz.
-
Vallah male bu güne kadar hicbir karnavali sektirmedik. Öyle nezihten falan da anlamayiz.
-
Bu da demek oluyor ki, tüm aile avam kamarasindayiz.
-
Yok üstat, sen yanlis anladin.
-
Tamam birader, hic eglenecek havada degiliz zaten. Baba.
-
(müzik)
-
(karnaval müzigi)
-
Feride? Özür dilerim.
-
Nicin?
-
Bana Kamuran'la münasebetini anlatmadigin icin cok gücenmistim sana, yok yere alinganlik etmisim.
-
Mühim degil, unuttuk gitti.
-
Seni cok iyi anliyorum.
-
Sunlar surada kalsin mi ya?
-
Annen baban yerine koydugun insanlari kaybetmek istemiyorsun. Besime Teyzenin tepkisinden de
-
bu yüzden korkuyorsun. Cok zor, cok arada kalmisin canim benim.
-
Ya, öyle oldu. Neyse, hadi, seninkini izlemeyecek miyiz? Hadi! Hadi hadi hadi!
-
Iste kiz bu. Basi kapali olan. Dedigim gibi, hic sektirmeden gelir her karnavala.
-
Bana olan borclarini ödeyebilmen icin bulunmaz bir firsat. Yüklüce bir ceyizin, koskoca bir konagin sahibi.
-
Bir an evvel kapaklamaya bak.
-
Güzelmis de.
-
Gönlünü kaptirma da. Sana on gün müddet. Elazize gidiyorum. Döndügümde bu isi bitirmis ol.
-
Fakat fevkalade bir kiz. Adi ne demistin?
-
(sarki söyleniyor) Darildin mi cicim bana, hic bakmiyorsun bu yana.
-
Darildiysan barisalim, kumru gibi koklasalim.
-
Esmerim, güzelim, tuti dillim ben yaniyorum.
-
Aman Allah. Cok seviyorum.
-
Esmerim, güzelim, tuti dillim, ben yaniyorum.
-
Aman Allah, cok seviyorum.
-
Her zaman üzersin beni, ah yaramaz capkin seni. Benim hic günahim yoktu, sen bastan cikardin beni.
-
Izdirabin sonu yok sanma. Bu alem de gecer. Ömrü fani gibidir, gün de gecer, dem de gecer.
-
Eyvallah. Ne güzel söylüyorsun.
-
(alkis)
-
Iyi ettik vallah.
-
Hep iyi olmustu.
-
Evlat, annen hakli. Bizim bir ayagimiz cukurda.
-
Baba! Allah sana da, anneme de gani gani ömür nasip etsin. Sizin acinizi bize göstermesin.
-
Rabbim sirali ölüm versin. Kamuran. Izdivac cagin artik coktan geldi evlat.
-
Hii.. Meretin sebeb-i hikmeti anlasildi yani.
-
Görüstügün biri varmis. Bak. Niyetin ciddiyse..
-
Ciddi baba! Lakin bazi endiseleri var. Haksiz da sayilmaz. Biraz zamana ihtiyaci var.
-
Zamana ihtiyaci var derken? Mektepli mi?
-
(zurna sesi)
-
Üfff..
-
Eeee, hadi be ama, yuh! Cikaramadin bir yilani!
-
(karnaval müzigi)
-
Bir daha sizi yakinimda yöremde görüsem, yemin ediyorum hirsiz var diye bagiririm.
-
Gösteriyi izliyorum.
-
Izleme. Git. Baska gösteri izle.
-
Seni izleyecegim. Sen daha güzelsin.
-
A ah! Sensin güzel, terbiyesiz!
-
Iltifatiniz icin tesekkür ederim matmazel.
-
Ben... Michelle! Michelle! Michelle!
-
Su Calikusu mevzunu artik neticelendirsek diyorum baba.
-
Sen nasil istersen evlat, seni mahcup etmek istemem.
-
Eyvallah baba.
-
Aksam yemekte canini sıktım ben senin.
-
Kederlendim diyelim biraz. Maziyi cagirdim. Yedi yasindaydim, annemi, babami, abilerimi...
-
Simdi amcalarin olcakti mesela yanimizda, fena mi olurdu. Iki kadeh demlenseydik.
-
Ufak olanla pek anlasirdiniz eminim, benle konusamadiklarini ona anlatirdin.
-
Capkinlik ederdiniz birlikte. Ben kizardim ama, yalandan.
-
Babalik vazifesi.
-
Off..
-
Iyi olurdu, iyi.
-
Hepsini kara ölüm denilen illete verdim. Vebaya
-
Erken kaybettigini biliyordum. Lakin hastaliktan oldugunu bilmiyordum.
-
Nereden bileceksin evlat? Tevelli dün yetmez. Ben de biraz anlattim, anlatmadim sizlere.
-
Bir tek Feride biliyor siz cocuklarimin arasinda.
-
Hic bahsetmedi. Ah.. Ispiyoncularin bayrak tasiyanidir halbuki.
-
Adamina göre muamele yapiyor demek ki.
-
(karnaval müzigi)
-
Neredesin sen? Kayboldun bir anda! Ayrilma bir daha yanimdan.
-
(insanlar gülüyor)
-
Yürü!
-
(karnaval müzigi)
-
Elbiseler de ipislak oldu, hasta olmasak bari.
-
Ssss! Bekci! Uyuma! Bize cay getir! (gülüyorlar)
-
(müzik)
-
(hapsiriyor)
-
Cok yasa Feride.
-
Merci efendim.
-
(hapsiriyor)
-
Cok yasa Michelle.
-
Merci Bay [??].
-
Cografi kesiflerin ana sebeplerine gelecek olursa.. (hapsiriyorlar)
-
Afedersiniz efendim.
-
..pusulanin ögrenilmesi ve ...
-
Müsadenizle!
-
Ne vardi?
-
Feride Hanim'in misafiri vardi.
-
Feride, parlovaya inebilirsin.
-
Ohooo, siz, Kamuran, sevgili kuzencigim, hos geldiniz.
-
Nasilsin Feridecigim? Solgun görünüyorsun.
-
Gayet afiyetteyim efendim. Merci bien. Siz?
-
Oyun oynamayi birakip saadete gelelim Feride. Dün neredeydin?
-
Nerede olacagim? Mektepte.
-
Ödevlerden basimi kaldirdigim mi var? Hapis hayati yasiyorum ben bu güvercinlikte. Bedbahtim.
-
Belli. Belli belli. Telastan pabucundaki camurlari bile silmeyi unutmussun.
-
Ne alakasi var canim.
-
Söyle bakalim dün neredeydin?
-
A ah! Cildirdin mi sen. Bu ne laubalilik. Birak bagiracagim. Hi!
-
Nicün bana bu ezayi hak görüyorsun, nicün?
-
Ne?
-
Delirdin mi sen? Napiyorsun?
-
(fisildayarak söylüyor) Bagirma!
-
Nicin pabucumdaki camuru merak ettiniz? Nicin etegimi kaldirmami istediniz? Nicin? Ha? Nicin ha? Nicin nicin nicin?
-
Ah, gönül gercekten de kacani kovaliyormus.
-
Bosuna dememisler. Her gün geleni külle, ayda bir geleni gülle karsiliyorlar diye.
-
Fakat büyük ask yasiyorlar.
-
Aci cekiyorlar. Aci. Ayy...
-
Feride!Hakikaten dün neredeydin sen?
-
Dedim ya, mektepte.
-
Seni sinifindan cagirtirken ögrendim ki dünkü dersleriniz iptal olmus.
-
Fakat bu neyi ispat eder?
-
Burada olmadigimi mi?
-
Ah...
-
Usta bir yalanci olabilirsin. Ama pasakliligin seni ele verdi.
-
Dün Göksü Deresi'ndeydin degil mi?
-
Seni görmedim diye bana camur attin. Tipki cocukken yaptigin gibi.
-
Kimdi o hanim?
-
Allahim, tesekkür ederim, nasil da özlemistim.
-
Süslü teyze oglumla ugrasmayi... Bak baaak. Cakaya bak! Nasil da göz süzüyor aleme!
-
Alayim fiyakani asagi da gör gününü.
-
Cildiriyorum hasretinden. Ne olur yüzünü esirgeme bir daha benden.
-
Dillere bak dillere!
-
Esirger miyim hic. En cok ben kahroluyorum seni görmedikce.
-
Esirger miyim hic? En cok ben kahroluyorum seni görmedikce.
-
Baristik mi papatyam?
-
Camurun tadina bakarsan barisiriz. (gülüyor)
-
Münasebetimizi sakli tutacagina söz verirsen barisiriz.
-
Yapma lütfen, cocukluk ediyorsun.
-
Hay Allah..
-
Arsiz cocuklarin isi, bosver.
-
Neyse..
-
Uyuz. Sintir. Görmedi beni.
-
Gizli sakli görüsmekten, herkesin icindeyken seni umursamiyormus gibi yapmaktan,
-
sana dokunamamaktan yoruldum.
-
Lütfen bana itimat et. Ben seninle olabilmek icin dünyayi karsima almaya hazirim melegim.
-
Nicin bu ürkekligin?
-
Bak bak baaaak... laflara bak! Aci. Gözyasi. Vicik vicik dram.
-
Annen mukavemet eder kücügüm. Iki alem bir olsa mukavemet eder. Göze alamam.
-
Üstelik cok da hakli.
-
Kücügüm mü? Kim bu kadin ayol?
-
Böyle konusma. Hem annem de kiymet veriyor sana. Zamanla alisir.
-
Onlarla yüzlesmekten kacarsak, birlikte mücadele etmezsek askimizin kiymeti nerede kaldi?
-
Henüz hazir degilim, israr etme! Anlayis göster lütfen.
-
Peki papatyam, sen nasil arzu edersen. Lakin bil ki aci cekiyorum.
-
Beter ol. Papatyalar yesin seni.
-
Sandal sefasi iyi gelecektir.
-
Ben seninle olduktan sonra her yer iyi geliyor.
-
(müzik)
-
Hadi söyle bana, kim o sari papatya?
-
Bu meseleden kimseye bahsetmeni istemiyorum.
-
Anlasalim, ben senin ümitsiz askindan bahsetmeyeyim, sen de bana isim ver.
-
Seninle anlasacagimi da nereden cikardin? Ayrica ne bu hallerin böyle deli deli?
-
Var misin bahse?
-
Katiyen!
-
Avucuma düseceksin. Yalvaracaksin. Ögrenecegim sari papatyayi.
-
Benimle müzakere masasina oturacaksin.
-
Seni burada simdi evire cevire dövmek vardi da, neyse.
-
Ya ya, kolaydi.
-
Bu mevzu burada kapandi. Bir daha baska yerde duyarsam, görürsem, keserim o cellat satiri gibi dilini.
-
Ay hicbir sey de duyulmuyor ki, ne diyorlar?
-
Cart kaba kağıt.
-
Ayy...
-
(hapsuruyor)
-
Superyörden izin isteyecegim.
-
Hastahaneye bir gel de muayene edeyim seni. Zaafiyeti zatureye cevirirse geberir gidersin.
-
Sevmek denen mefhumun taklidi bu kadar zorsa kendisi kim bilir nasildir.
-
(kapi tiklaniyor)
-
Pardon bay savi.
-
Pardon bay savi.
-
Pardon bay savi.
-
Ücünüzün birden midesinin bozulmasi ilginc tabi. Yemeklerde bir tuhaflik olsa gerek.
-
Kitaplarinizin ...
-
Pardon bay savi.
-
..56nci sayfasini acabilirsiniz. Kristof Kolomb'u isleyecegiz.
-
Ilk sayfadan okumaya baslayin.
-
Feride!
-
Bir ara münakasa ettiniz zannimca.
-
Bilmedigin sey degil, hep ayni terhane.
-
Niye gelmis?
-
Ah... hasretten. Izin alacak simdi, konaga gidiyorum. Rahatsizligimla bizzat alakadar olmak istedi.
-
Ay caniiiim, ay hemsire cok seviliyorsun bak kiymetini bil.
-
Ah..
-
(hapsiriyor)
-
Aaa, cay mi bu?
-
Sergüzest bir ahbabim taaa Seyran'dan getirdi.
-
Senin Kamuran da pek seviyor biliyorum.
-
Öyle öyle, babasi da sever. Getiren, götüren sagolsun. Ne icersin?
-
Bir sey almayayim, carsi-pazarimiz var. Iki dakika ugrayalim dedik.
-
Olur mu ayol, otur bir soluklan.
-
Yalniz elini sürmezsen. Icilecek o!
-
Ay koma geri, at rica ederim.
-
Kahve yapiverin Neriman Hanim'a.
-
Benimki sütlü olsun.
-
Sen nasilsin tatlim?
-
Iste.. kafesteki kustan hallice.
-
Bak baak! Hic sevmedigim likirdilar!
-
Cok daraltiyorsun bu kizi Besime.
-
Aaaa, sen sus hem, kac gündür neredesin sen?
-
Kara batak gibi bir görünüyorsun, bir kayboluyorsun. Cayla mayla affetmem.
-
Cok ihmal ettin beni Neriman. Küstüm vallaha.
-
Askolsun hemsirecigim.
-
Him. 'Benimki sütlü olsun'mus.
-
Iki kere is cikardi bana, zikkimin pekini ic. Babanin mandirasina geldiydin sanki.
-
Amaaaan, bunlarin asortiki de bizim konaga gelince tutuyor zaten.
-
Belesciliginden. Aha. Az sonra gelip de 'icim kiyildi benim' demezse gel yüzüme tükür.
-
Yiyici takimi bunlar.
-
Hmmmm, gene gelmis karadul.
-
Kiz tövbe de. Ben de dulum!
-
Kiz ben de yedi kocaliyim sanki, ben neciyim ki?
-
Ay sen kendini onunla bir mi tutuyon Külmisel abla?
-
Hahayt, kurban olsun onlar bize, biz edebimizlen adabimizlan bunca yildir
-
kuruyu kuruyu veriyok soguk dösegimizde de, bir an olsun yandim allah demiyok.
-
Aramiyok onun gibi.
-
Avci bu avci. Kiiiiz hani bir hayvan vardi böyle gocaman agizli, hani böyle.. ya Kamuran Bey resmini gösterdiydi hani.
-
Ayy..
-
Ne bileyim ben be.
-
Giz böyle yesil, goca agizli, rabbim onu böyle suyun camurun icinde yasatir.
-
Timtah, timtah!
-
Hah. Agzini öpeyim. Timtah.
-
Bu dul Neriman da timtah gibi. Böööyle bir yudum suya hasret, kurbanlarini yatagina cekiyor.
-
Yutu yutuveriyor.
-
Allah bilir sirada kim var, kimi yutacak.
-
Hmmm.. ben aklimdan geceni deyim bacim? Ohh... Kamuran Bey olmasa...
-
Hahaaaay, Kamuran ona hayatta bakmaz. Hem kadin azicik siksa Kamuran kadar oglu olacak canim.
-
Olur mu olur! Ha! Bu karadulun aklina girmeyecegi bey mi var sanki?
-
Yok yok, benim Kamuranim düsmez o hataya.
-
Hem oldu da düstü diyelim, yani farz mahal, olmaz ha. Besime Hanim var ya, vallah onun cenesini ikiye ayiriverir.
-
(öksürüyor) mum diker mum!
-
Icim kiyildi. Iki lokma bir sey koyuverin de yiyeyim hele.
-
Öksür!
-
(öksürüyor)
-
Hiril hiril gögsün. Naptin benden sonra? Dereye mi attin kendini?
-
Ben aslinda cok iyi sir tutarim biliyor musun Kamuran. Benimle paylasabilirsin.
-
Ac agzini.
-
Anlat bana! Sana yardim edebilirim. Kimdi o hanim?
-
Ac agzini! Ac bakayim.
-
Hakliligina göre mühim bir hanim.
-
Seni daha evvel uyarmistim. Bu konuyu daha fazla eselersen o dilini keserim.
-
Durma madem, ögrenecegim nasilsa, sen de gör.
-
Ya ya!
-
Sana iki gün istirahat yazdim. Mektebe gitmez, evde dinlenirsin.
-
Hay hay efendim!
-
(müzik)
-
Aaaaaa, teyze dur! Sana da bulastiracagim!
-
Olsun bulasan senden bulassin. Kamuran ne iyi yapmis da istirahat yazmis, göndermis seni.
-
Hos gelmisin.
-
Hos görmüsük.
-
[??] Sultan, nasilsin?
-
Eh mezari bekliyorum kuzum, nasil olayim?
-
A aaaaah! Allah ömür versin, olur mu öyle sey.
-
Ver kuzum su cantani. Heh.
-
Gel. Hastaliktan yanaklarin kizarmis ya, cok güzellesmissin vallah. Tövbe. (gülüyor)
-
Calikusu?
-
Aaaa kizim, Calikusu demeyin, kac defa söyleyecegim, genc kiz oldu artik. Kismetini kapayacaksiniz!
-
Yoooo, bilakis, ben cok seviyorum mahlasimi.
-
Sen seviyon da bilen bilmeyen bu kiza niye Calikusu diyorlar, calilara mi layik, yoksa pek mi akli havada demez mi?
-
Canim akli havada olmasa ne isi var agac tepelerinde, damda, bacada?
-
Sana da tavsiye ederim Necmiye, ufkun acilir.
-
Bir ara beraber tecrübe ederiz Calikusu. Neyse. Abim nereden ögrenmis senin hastalandigini? Ben orasini idrak edemedim.
-
Sahi nereden? Mektepten mi haber vermisler? Hiii. Vah vah. Cok mu hastalandin yavrum? Noldu da öyle oldun sen.
-
Yok teyze iyiyim, Kamuran da gecerken ugramis, tesadüf etti dogrusu.
-
Abim? Sizin mektebin önünden? Gecerken?
-
Yakinlarda bir hastasi varmis zannimca.
-
Gecer gecer, benim oglum oralardan gecer.
-
(müzik)
-
Aaa hemsire sen miydin? Hos geldin!
-
Maricigim. Bak sana kisir getirdim.
-
Ayy kisir mi, yani hic görmek istemiyorum Necmiye, sabaha kadar mahvoldu midem. E ama eline saglik, kizlar yer.
-
Ay hemsire küstün mü?
-
Ay yok canim niye küseyim.
-
Ay ama bak sana mevkalade dedikodularim var.
-
Hi ben de onun icin geldim zaten. Calikusu konakta, abim gelmis dogru mu?
-
Abin perisan Necmiye.
-
A ah niye?
-
Ay cok büyük ask yasiyorlar. Ama Besime Teyzenin onay vermemesinden korkuyorlar.
-
Ay bir görsen nasil bedbahtlar. Kamuran.. yok diz cöktü ayaklarina kapandi. Vallahi gözümle gördüm.
-
Sacma.
-
Ay gözümle gördüm diyorum, sen hala inanma bana.
-
Inanmadigimdan mi sersem. Annem de babam da gayet memnun olur ikisin izdivacina.
-
Aynisin ben söyledim. Besime Teyze seni cok sever dedim. Keza Kamuran da ayni likirdilari etmis.
-
Sanirim saklamak isteyen Feride.
-
Niye acaba?
-
Ay bak bana bak, sakin Feride'ye bildigini belli etme, vallahi tefe koyar beni.
-
Ay Mari sacmalama. Abim de israrci saklama konusunda. Ikisi de bu kadar hassas davrandiklarina göre
-
bu isin icinde baska bir is var.
-
(müzik)
-
Sintir! Suc bende! Hakettim ben bu muameleyi. Uyuz.
-
Sen misin bu? Evet tanidim seni. Sensin. Ne ariyorsun burada?
-
Belami!
-
Hekim Bey, hastadan kan alamiyoruz.
-
Bir saniye, geliyorum hemen. Iki dakika bekle beni, tamam mi?
-
Ne münasebet canim!
-
Lütfen! Bir yere ayrilma. Seni tanimama müsade et.
-
Ümidimizi korumak mecburiyetindeyiz.
-
(öksürüyor)
-
Ben hekiminiz olarak elimden geleni yapacagim. Lakin siz de pes etmeyeceksiniz.
-
Sagolun.
-
Burada yazan ilaclari koridorun sag tarafindan alabilirsiniz. Altina not düstüm, yakinimdir dedim, sizden masraf taleb etmeyecekler.
-
Allah razin olsun Kamuran Bey.
-
Ah! Lütfen beslenmenize de dikkat edin.
-
Senin odandan cikan kadin kimdi? Gözleri cok hüzünlü bakiyordu.
-
Adi Süreyya demek.
-
Taniyor musun?
-
Daha evvel tesadüf etmistik. O gün bugündür aklimda.
-
Talihsiz genc bir hanim.
-
Ölüyor mu?
-
Malesef. Hastaligi epey ilerlemis. Sayili günleri var zavallinin.
-
(kapi tiklaniyor)
-
Neredesin kizim? Kimseye haber vermeden cikmissin!
-
Kamuran ilac yapti bana, hastanedeydim. Biraz atesim yükseldi de.
-
Aa öyle mi? Ne güzel, ne güzel. Gel kizim, az bir has hal edelim seninle.
-
Canim Feridecigim, suallerime samimiyetle yanit vermeni istiyorum.
-
E tabi teyze, buyur.
-
Teyze anne yarisidir.
-
Bilmem mi. Anlamak icin bizzat tecrübe ettim.
-
Simdi sakinmadan, cekinmeden söyle, Kamuran ile aranizda bir münasebet var mi?
-
O nasil lakirdi teyze?
-
Eger öyleyse ben cok memnun olurum. Sen benim kizimdin, gelinim de olmani cok isterim.
-
Kamuran ve ben?
-
Feride ve ben?
-
Rica ediyorum annecigim, o ukala...
-
..o kendini begenmis...
-
.. o suratsiz....
-
..o kibarcik...
-
..o nezaketsiz Calikusu'yla hayatta isim olmaz benim.
-
Ay pek memnun oldum.
-
Ha söyle.
-
Ne kadar cok yakisiyorsunuz birbirinize! (tahtaya vuruyor)
-
Annecigim idrak edemedin kannimca.
-
Ettim ettim pasam, sen idrak edemedin kanimca. Büyük asklar münakasa ile baslar. Hahayt.
-
(gülüyor) hayda..
-
Ay bu isiklar da. (gülüyor)
-
Müsadenizle ben yarin mektebe döneyim.
-
Iyi olur, derslerinden de geri kalmissin zaten.
-
A aa, daha istirahati bitmedi!
-
Lüzumdan fazla yazmisim istirahati.
-
Yarin kal kizim, sonraki gün gidersin.
-
Alakaniza sagolun eniste. Iyilestim ben. Iyiyim.
-
Hayatta birakmam. Yarin konuklarimizin gelecegini biliyorsun. Sahane eglence var. Mehtabi izleyecegiz.
-
Hem ben de cok memnun olurum kalirsan. Hm?
-
(müzik)
-
Ben sana sahip olmadan ölemezsin kücük hanim.
-
Ziyade olsun.
-
Bir kahveni icerim artik Feride.
-
Derhal eniste. Her zamanki gibi degil mi?
-
Benimki az sekerli olsun.
-
Tabi!
-
Yarin kabristanin ziyaretine gidecegim.
-
Feride de gelmek istiyordu, hatta sana söyleyecekti.
-
Bana niye söylemediniz, ben götürürdüm.
-
Canim simdiye kadar kimden ne istedi yavrucak, öyle kendi halinde büyüdü yetisti bugüne erdi.
-
Feride. Kalmakla ne iyi ettin. Sahsen ben cok sevindim.
-
Atesin var diyecegim ama.
-
Niye böyle söylüyorsun simdi? Güceniyorum vallah.
-
Benden kurtulmak icin can atan, sürekli laf sokan sensin. Bir haller, bir edalar.
-
Rengin ucuyor resmen beni görünce.
-
Sanki senin de benden kalir yanin var. Isim düstü sana Feride.
-
Hmm. Belliydi zaten. Söyle.
-
Biri var, muhakkak görmüssündür abimin yaninda.
-
Ölüler saniyor ki diriler her gün helva yiyor. Nereden görecegim ben senin abini? Sanki her gün senin abinle görüsüyorum.
-
Hem niye görüsecekmisim ben o sintirla?
-
Canim alev alma hemen, lafin gelisi söylüyorum. Ne bileyim buralarda görmüssündür diye.
-
Adi Selim.
-
Akli selim bir insandir umarim.
-
Iste benim de sana tam bu noktada ihtiyacim var Feride.
-
Napicam? Beynini mi minciklayacagim, napacagim, anlamadim.
-
Üfff, bir makaraya sarma da dinle. Yarin Selim de geliyor. Biz onunla bakisiyoruz. Gibi gibi.
-
Yani bir bakiyor, bir bakmiyor iste. Fikrimce abimin yakin ahbabi oldugu icin böyle davraniyor.
-
Benim onun hislerini anlamam lazim Feride.
-
Napmami istiyorsun peki?
-
Iste yarin abim de senin yakininda olacak muhakkak. Beni de araniza alirsaniz cok sevinirim. Ha?
-
Hmm..
-
Hah. Taze elden taze kahveler.
-
Ohhh.
-
Buyur eniste.
-
Eline saglik kizim.
-
Afiyet olsun eniste.
-
Canim benim.
-
Afiyet olsun.
-
Ben köpüksüz kahve icmem. Almayacagim sagol.
-
(müzik)
-
Ah! Ah ah !
-
Eyvah!
-
Yandin mi Kamuran?
-
Iyi misin evlat?
-
Ayyy, tüh!
-
Tamam, tamam.
-
Su tut su. Gecer. (gülüyor)
-
Ah..
-
Iyi iyi iyi, iyi (gülüyor).
-
Ben galiba baliklar gibi bir göl icinde dogdum. Yahut yabani otlar gibi toprakta türedim birden bire.
-
Unutmus degilim, lakin hatiralar paramparca.
-
Bir de su icimdeki telafisi mümkün olmayan sizi olmasa. Büsbütün öksüzdüm, büsbütün yetim.
-
Ben o siziyi anne-baba bildim. Allah aci cekebilme kabiliyetimden razi olsun benim.
-
(müzik)
-
(atlar kisniyor)
-
Sen benden daha sanslisin güzel kizim, ailenin bir kabristani var.
-
Sizinkilerin de burada oldugunu saniyordum.
-
[??] benimkiler.
-
Babamin cenazesini buraya getirebilmek icin o yüzden o kadar mücadele ettiniz demek.
-
Göz yasi dökesin diye söylemiyorum güzel kizim. Insan bir kere kederine dalmayagörsün.
-
Sanir ki dünya dünya olali öylesi felaket yasamamistir. Sanir ki kederin büyügü onda.
-
Derdin, yasin. Oysa kime dokunsan ahi deryaya anlatir. Yalniz degilsin güzel kizim.
-
Kim bilir neler yasandi, daha neler yasanacak.
-
Gün gelecek, acilarimizi tebessümle, mutluluklarimizi gözyasiyla anacagiz.
-
Her zaman daha kötüsünün olabilecegini, her seyin gecici oldugunu bil,
-
ama gözlerini ufuktan ayirma diye söylüyorum güzel kizim.
-
Hakkinizi nasil ödeyecegim eniste?
-
Mutlu olarak.
-
(müzik)
-
Mübtelayim sana Nuriyem.
-
Sorma.
-
Siradaki dügüm sevip de kavusamayanlara gelsin.
-
Dök dök.
-
(at nallarinin sesi)
-
Aksama oturup hesap kitap yapacagiz. Bu yüzden gitmeni istemedim. Ben dükkana gidip defterleri getireyim, otururuz biraz.
-
Erken uyuma sakin.
-
Simdiye kadar alakadar olmadim, simdiden sonra da olmak istemiyorum eniste.
-
Lakin kizim, para senin paran. Nereye harcaniyor, nereye gidiyor merak etmiyor musun?
-
Etmiyorum.
-
Babasi kilikli.
-
Iyi iyi, aglamamis. Gec de suraya serersin haliyi tamam mi?
-
Nasilsin Feride?
-
Iyi!
-
Iyyy, sana kibarlik edende kabahat.
-
Baska bir hünerin vardi sanki kibarcik.
-
Emin ol baska hünerlerimi bilmek istemezsin.
-
Inaniyorum.
-
Hayrola cocuklar?
-
Hic baba, Feride maymunluk yapiyor, biz de egleniyoruz iste.
-
Müsadenizle Seyfettin eniste.
-
Bu üslubu sana hic yakistiramadim Kamuran. Üzdün kizcagizi. O artik cocuk degil, büyüdü, genc kiz oldu.
-
Itina göster, rica ederim.
-
Haklisin baba. Sen merak buyurma, ben onun gönlünü alirim.
-
Dilber Kalfa, yardima ihtiyac var mi?
-
Olmaz mi, gel sen!
-
Gel kiz! Gel buraya.
-
Sen nasil bir cadalozsun?
-
Bir karar ver istersen, cadaloz muyum maymun mu?
-
Yok hakkini yiyemem, o kadar cirkin degilsin. Maymun diyemem ama, cadaloz.
-
Hmmm, memnun oldum, ben de...
-
Calikusu! Calikusu cabuk gel sana ihtiyacim var!
-
Karar veremiyorum hangisini giysem. Bunu mu, bunu mu, bunu mu?
-
Ne bileyi. Hepsi de güzel.
-
Maksadimiz en güzelini secmek, ögren bunlari Calikusu.
-
Iyi, pasa gönlün sana ne diyor?
-
Bir sey söylemiyor iste.
-
Hmm... Peki renklere göre karar verelim o vakit.
-
Bu nasil?
-
Güzel ama kasfetli. Anna Karenina'yi hatirlatiyor.
-
O kim?
-
Senin tasvip etmeyecegin türden bir hanim.
-
Ah, biraktim.
-
Bu nasil?
-
Hah, bu güzel! Ahh.. hayal vadediyor.
-
Hiii! Hayalperest oldugumu, ayaklarimin yere basmadigini düsünebilir Selim bunu üstümde görünce.
-
Biraktim.
-
En garantilisi bu sekerim. Hem de asil.
-
Hah. Ben de sizi ariyordum. Hadi canim, gel. Aaaa naptiniz siz burayi, carsamba pazarina cevirmissiniz. Hemen derhal topla sunlari.
-
Cabuk, sen gel benimle.
-
Secimlerim daima isabetli olmustur.
-
Rahmetli annenin en sevdigi elbisesiydi.
-
(müzik)
-
Cok zevkliymis.
-
Giymen bugüne kismetmis.
-
Olur mu ki?
-
Ölcüleriniz hemen hemen ayni. Gerekirse tenaliriz iki dakka.
-
Hadi bak.
-
(müzik)
-
(kapi tiklaniyor)
-
Hiii, Feride! Bu cok güzel!
-
Merci.
-
Yaaa benim elbisem olmadi.
-
Yooo, gayet de olmussun iste.
-
Senin yaninda sönük kaldim.
-
Abartma Necmiye. Gayet de olmussun iste.
-
Seninkini bu geceligine ödünc alabilir miyim?
-
Annemin elbisesiymis.
-
Ah, gölge oyunlari da mi var?
-
Evet. Gölgü oyunu da var.
-
Yetenegin bosa gitmesin, Bebe Ruhi'yi de sen canlandir bari.
-
Hadi cocuklar, toplanin. Besime Hanim!
-
Yettim.
-
Asma su suratini Besime Hanim. Billahi de gecikmem.
-
Söyle bir günde olacak sey mi canim. Yani beklesin is ne var..
-
Mallar gelmis gemileri bekletemem.
-
Bilmiyorum ben sanki seni. Insan icine cikma. Onca insan benim icin geliyor sanki.
-
Ya havle.
-
Hanimlar, Kamurani ortaniza alin.
-
Gece yarisini gecirirsen billahi de eve almam seni.
-
Cekiyorum, cektim.
-
(müzik caliniyor)
-
Saadete gel be adam!
-
Aman Karagözüm, bilhassa. Beyoglu da safiyeye giderken kislik odunlari bir güzel keseyim dedim.
-
Kestin mi?
-
Kestim efendim kestim.
-
Yas miydi?
-
Aman efendim hem de nasil yasti.
-
Seni patlican suratli mendebur seni! Ben sana demedim mi yas kesen bas keser diye!
-
Aman Karagözüm, ne vurursun? üc bes agac kestiysem ne olmus?
-
Ben senin kafani kirdimsa ne olmus?
-
(cocuklar gülüyor)
-
Yeter artik sizden yedigim köcek, ben sizden küstüm giderim, bir daha da gelmem.
-
Vey vey vey vey, vi ....
-
(alkisliyorlar)
-
Gelmedi bak seninki.
-
Bana gecikecegim demisti.
-
Is mis bahane Kamuran. Yabani cocugum senin baban, yabani. Kirk senedir anlatamadim.
-
Ne bitmez cilem varmis benim. Hih.
-
(sarkici sarki söylüyor)
-
Bu sonuncusuydu usta.
-
Al bakalim. Arabacinin parasi da icinde.
-
Allah bereket versin.
-
Bereketini gör. Sagolun varolun.
-
Sagolun Bey.
-
Ben manifaturaciya gidecekleri bu gece ayiririm usta.
-
Yarin beraber ayiririz adem.
-
Usta!
-
Bu mal mundar!
-
Kapat adem, kapat.
-
AH!
-
ADEM KAPAT!
-
Kapa adem.
-
Ah! Ah! Ah!
-
(konusuyorlar)
-
Feride! Feride! Selim...
-
Bak geldi..
-
Gidelim yanlarina, konusmustuk ya. Ay, hafif mi kacar acaba Feride.
-
Ya niye hafif kacsin.
-
Hadi, ben konusacak bir seyler bulurum.
-
Abi, Ömer beylerin büyük oglani evleniyormus haftaya.
-
Eee?
-
Ben bir yüz numaraya gideyim, elimi yüzümü yikayayim, kendime geleyim. Tamam mi?
-
Tamam sen bir rahatla, ben buradayim, bekliyorum.
-
Sen ne diyordun?
-
(Aglamakli) gider miyiz diye soracaktim!
-
Feride! Feride!
-
Teyze nerede cancagiz?
-
Bahcede.
-
Benden nicin kactigini biliyorum. Cancagizim.
-
Iyi o vakit. Beni karnavalda gördügünü kimseye söylemezsin. Mektepten kactigimi duyarlarsa cok kizarlar.
-
Söyler miyim hic.
-
Sagol o zaman. Eyvallah.
-
Benden gercekten neden kactigini biliyorum.
-
Necmiye.
-
Alakasi yok.
-
Ya?
-
Kamuranla konustuk. Bana her seyi anlatti.
-
Ne anlatti o kibarcik hakkimda?
-
Bak, biz Kamuranla bir olup elimizden geleni yapacagiz sana.
-
Bana?
-
Seni yasatacagiz.
-
Ne münasebet be? Ben halimden memnunum.
-
Yapma ama, bu kadar kolay pes edemezsin.
-
Sana ne be? A ah!
-
Bak, hastaliginin caresi bulunmus. Avrupa'da. Tek bir vaka,
-
ama önemli olan bir kisinin bu illetten kurtulmus ve yasiyor olmasi. Ayni tedaviyi sana da uygulayacagiz.
-
Yani, ben ölecek miyim?
-
(müzik)
-
Dilber Kalfa. Nerede Calikusu?
-
Bilmem kizim, buralardadir.
-
Ver ablacigim ver.
-
(ic cekiyor)
-
Anne, baba, bana da yer acin yaninizda, ben de geliyorum.
-
(ic cekiyor)
-
Papatyammm.. kalabildigin kadar kal benimle.
-
Olmaz, cok kalamam.
-
Kalirsin.
-
Görürler.
-
Görmezler.
-
Yuh!
-
Ah!
-
Feride?
-
Demek bu Nerimandi memnu asigin?
-
Bagirma. Duyacaklar. Bagirma!
-
Papatyam! Ne siirsel bir hadise!
-
Feride, iner misin asagi lütfen, konusacagiz.
-
Haha, pisiiik, o kadar saf degilim, inmem herhalde.
-
Söz, hicbir sey yapmayacagim.
-
Hah, senden korkan vardi!
-
Bak sen gelmezsen ben gelecegim oraya.
-
Aman kalsin, tuvaletin yirtilir cicim.
-
Ne?
-
Benden günah gitti.
-
Hih! Gelme. A ah! Git! Kamuran!
-
Ask olsun Calikus....
-
Ya git. Gider misin lütfen Kamuran. Seni bu agaca cikmaktan men ederim. Benim agacim bu!
-
Beni de düsüreceksin!
-
(soluk soluga) Bak bana!
-
Bakmam.
-
Feride rica ediyorum, bakar misin bana?
-
Kamuran rica ediyorum, bakmami istemez misin sana?
-
Nedir senin bu inadin, huysuzlugun, anlamiyorum ki!
-
Kendini dövdürtmeye calisir gibi yasiyorsun. Hep bir muhalefet, hep bir muhalefet.
-
Bir kere de bir sey ikiletmeden yap. Bir kere de makul bir insan ol.
-
Al baktim, söyle.
-
Lütfen kimseye söyleme.
-
üttüm seni Kamuran. Elime düseceksin demistim.
-
Aferin, dedigini yaptin.
-
Tesekkür ederim. Yalniz hayli skandal bir münasebetin varmis. Kirk yil düsünsem aklima gelmezdi.
-
Anlasalim.
-
Seninle anlasacagimi da nereden cikardin?
-
Feride lütfen. Hatta yalvariyorum, ne istersen yaparim.
-
Ne istersem mi?
-
Yemin ederim o gece ölecegimi ögrenmemis olsaydim, katiyen bu lakirdilari edemezdim.
-
Etmezdim.
-
Selim'in yanlis anlamasi, o gece ve daha sonraki günler icin müthis cesaret vermisti bana.
-
Ne cocukluk.
-
(müzik)
-
Lanet olsun Feride, ne istersen yaparim. Yeter ki Nerimanla bizi kimseye söyleme. Yoksa ebediyen kaybederim onu.
-
Aci cekmene müsade edecek kadar da gaddar degilim.
-
Yaaa. Bilmem mi.
-
Mektepte bir kaza oldu. Kizlar bizi.. yani senle ben.. bizi... bizi sevgili saniyorlar.
-
EeeE?
-
Eesi ömrümün geri kalan kisminda ben bu yalani devam ettirmek istiyorum.
-
Ne?
-
Duydun.
-
Nasil? (gülüyor)
-
Feride! Feride sen cildirmis olmalisin.
-
Ha simdi, ben senin sevgilin numarasi mi yapacagim?
-
Sen latife etmiyorsun.
-
Ha sen ciddisin!
-
Kabul.
-
Anlastik.
-
Aaah!
-
(gülüyor)
-
(müzik)