Return to Video

Anti-CEO kitabı

  • 0:02 - 0:06
    2005’te soğuk bir Ocak günü
  • 0:06 - 0:10
    yaşamımın en önemli
    araba yolculuğunu yaptım.
  • 0:11 - 0:15
    New York'un kuzeyinde bir yoldaydım.
  • 0:16 - 0:18
    Eski bir fabrikayı bulmaya çalışıyordum.
  • 0:20 - 0:23
    Ve bir gün önce postada
    bir broşür bulmuştum:
  • 0:23 - 0:26
    “Tam teçhizatlı
    yoğurt fabrikası satılık .”
  • 0:27 - 0:29
    Çöpe attım gitti.
  • 0:30 - 0:34
    Yirmi dakika sonra,
    broşürü çöpten alıp numarayı aradım.
  • 0:35 - 0:37
    Fabrika 85 yıllıktı.
  • 0:38 - 0:39
    Kapatılmak üzereydi.
  • 0:40 - 0:42
    Gidip görmeye karar verdim.
  • 0:44 - 0:45
    O esnada
  • 0:45 - 0:49
    bu yolun veya hayatın beni
    nereye götüreceğinden emin değildim.
  • 0:50 - 0:53
    Küçük bir peynir dükkânım vardı
  • 0:53 - 0:54
    ama işten nefret ediyordum.
  • 0:57 - 1:01
    Ancak tepeler, yollar
    ve burnuma gelen kokular tanıdıktı.
  • 1:02 - 1:06
    Türkiye’de, buraya benzer bir yerde,
  • 1:06 - 1:08
    Kürt dağları yakınında büyüdüm.
  • 1:09 - 1:11
    Ailem peynir ve yoğurt üretirdi.
  • 1:11 - 1:13
    Çoban hikâyeleri dinleyerek büyüdüm.
  • 1:14 - 1:16
    Fazla bir şeyimiz yoktu,
  • 1:16 - 1:20
    ama Ay, yıldızlar, sade yiyeceklerimiz
    ve her şeyden önce ailemiz vardı.
  • 1:21 - 1:23
    Sonunda okumak için Amerika’ya geldim.
  • 1:24 - 1:26
    New York’ta çiftlikler
    olduğunu bile bilmiyordum.
  • 1:27 - 1:30
    Eyaletin kuzeyine bir kez gittim,
    bir daha da ayrılmadım
  • 1:31 - 1:32
    …ama kaybolmuştum.
  • 1:35 - 1:38
    Bir tabelanın yanından geçtim:
    “Çıkmaz Sokak.”
  • 1:40 - 1:41
    Ve hemen sonra
  • 1:41 - 1:43
    işte oradaydı,
  • 1:43 - 1:44
    fabrika karşıma çıktı.
  • 1:47 - 1:49
    Kokuyu hemen fark ettim.
  • 1:49 - 1:52
    Güneşin altında bırakılmış
    süt kabı gibi kokuyordu.
  • 1:53 - 1:55
    Duvarlar çok kalındı,
  • 1:56 - 1:59
    boyalar soyulmuştu,
    her yerde çatlaklar vardı.
  • 2:01 - 2:05
    Fabrika o kadar eskiydi ki sahipleri
    fabrikanın değersiz olduğunu düşünüyordu.
  • 2:06 - 2:09
    Bir sıfırı eksik yazdıklarını sandım.
  • 2:09 - 2:11
    Fiyat o kadar düşüktü ki...
  • 2:14 - 2:15
    İçeri girdim.
  • 2:16 - 2:20
    Bir anda etrafa bakmayı bıraktım.
  • 2:20 - 2:22
    Tek gördüğüm insanlardı.
  • 2:24 - 2:26
    Toplam 55 kişiydiler.
  • 2:27 - 2:28
    Çok sessizdi…
  • 2:29 - 2:33
    Tek işleri, tesisi parçalara ayırmak
  • 2:33 - 2:34
    ve temelli kapatmaktı.
  • 2:36 - 2:38
    Rich adında bir kişi beni karşıladı,
  • 2:39 - 2:40
    üretim müdürü.
  • 2:41 - 2:44
    Bana etrafı gezdirip gösterdi.
  • 2:44 - 2:46
    Çok konuşmuyordu
  • 2:46 - 2:49
    ama her bir noktada anılarını anlatıyordu.
  • 2:50 - 2:52
    Rich 20 yıl fabrikada çalışmıştı.
  • 2:52 - 2:55
    Ondan önce babası yoğurt yapıyormuş
  • 2:55 - 2:57
    hatta büyükbabası da krem peynir yaparmış.
  • 2:59 - 3:03
    Rich’in kendini suçlu hissettiği belliydi
  • 3:04 - 3:08
    çünkü fabrika onun zamanında kapanıyordu.
  • 3:12 - 3:15
    O an beni en çok etkileyen şey,
  • 3:15 - 3:19
    buranın yalnızca
    eski bir fabrika olmamasıydı.
  • 3:19 - 3:21
    Burası bir zaman makinesiydi.
  • 3:22 - 3:26
    İnsanların hayatlarını inşa ettiği,
    savaşmak için bıraktıkları bir yerdi,
  • 3:26 - 3:29
    beyzboldan ve karnelerden
    övünerek söz ettikleri bir yer.
  • 3:30 - 3:32
    Ama artık kapatılıyordu.
  • 3:33 - 3:37
    Şirket yalnızca yoğurttan değil,
  • 3:37 - 3:39
    çalışanlarından da vazgeçiyordu.
  • 3:40 - 3:42
    Yeterince iyi değillermiş gibi.
  • 3:45 - 3:48
    Beni en çok etkileyen ise
    insanların davranışlarını görmek oldu.
  • 3:49 - 3:52
    Gözyaşı yoktu. Öfkelenen yoktu.
  • 3:53 - 3:54
    Sadece sessizlik vardı.
  • 3:55 - 3:57
    Onurlu bir şekilde
    fabrikayı kapatıyorlardı.
  • 4:01 - 4:03
    Çok sinirlenmiştim.
  • 4:04 - 4:06
    CEO orada bile değildi,
  • 4:09 - 4:11
    cam kulesinde bir yerde,
  • 4:11 - 4:13
    önündeki hesap tablolarına bakıyor
  • 4:13 - 4:15
    ve fabrikayı kapatıyordu.
  • 4:16 - 4:18
    Hesap tabloları tembeldir.
  • 4:19 - 4:23
    Size insanlar ve topluluklar hakkında
    hiçbir şey söylemezler.
  • 4:23 - 4:24
    Ne yazık ki
  • 4:24 - 4:28
    günümüzde işle ilgili birçok karar
    bu şekilde alınıyor.
  • 4:33 - 4:36
    Gördüklerimden sonra aynı kişi değildim.
  • 4:36 - 4:41
    Eve dönerken avukatım Mario’yu aradım.
  • 4:42 - 4:46
    “Mario, fabrikayı almak istiyorum,” dedim.
  • 4:48 - 4:49
    Bana şöyle dedi:
  • 4:49 - 4:53
    “Hamdi, fabrikayı kapatan, dünyanın
    en büyük gıda şirketlerinden biri.
  • 4:55 - 4:57
    Yoğurt işini bırakıyorlar.
  • 4:57 - 4:59
    Sen kim oluyorsun da
    işi yürütebileceksin?”
  • 5:00 - 5:02
    “Haklısın,” dedim.
  • 5:03 - 5:04
    Bir sonraki gün tekrar aradım
  • 5:04 - 5:08
    ve “Mario, gerçekten
    almak istiyorum,” dedim.
  • 5:08 - 5:09
    “Hamdi, paran yok," dedi,
  • 5:09 - 5:10
    (Kahkahalar)
  • 5:10 - 5:12
    altı aydır benim paramı bile ödemedin.”
  • 5:12 - 5:13
    (Kahkahalar)
  • 5:13 - 5:14
    Söyledikleri doğruydu.
  • 5:14 - 5:16
    (Kahkahalar)
  • 5:16 - 5:18
    Ama bir kredi aldım,
    ardından bir kredi daha.
  • 5:19 - 5:23
    2005 yılının Ağustos ayında,
    fabrikanın anahtarları bendeydi.
  • 5:24 - 5:28
    İlk yaptığım iş eski 55 çalışandan
    dördünü işe almak oldu.
  • 5:28 - 5:30
    Ofis müdürü Maria,
  • 5:30 - 5:33
    atık sudan sorumlu Frank,
  • 5:33 - 5:36
    bakım ve onarımdan sorumlu Mike
  • 5:36 - 5:39
    ve bana fabrikayı gezdiren,
    üretimden sorumlu Rich.
  • 5:40 - 5:42
    İlk yönetim kurulu toplantımızı yaptık.
  • 5:43 - 5:46
    Mike şöyle dedi: “Evet Hamdi,
    şimdi ne yapacağız?”
  • 5:46 - 5:49
    Elimde sihirli bir değnek varmış gibi
    bana bakıyorlardı.
  • 5:50 - 5:51
    Mike'a dedim ki:
  • 5:52 - 5:54
    “Ace yapı marketine gideceğiz
  • 5:55 - 5:57
    ve boya alacağız.
  • 5:58 - 6:00
    Sonra da dışarıdaki
    duvarları boyayacağız.”
  • 6:01 - 6:02
    Hiç etkilenmedi.
  • 6:02 - 6:04
    Bana öylece baktı.
  • 6:04 - 6:07
    Sonra şöyle dedi: “Bunu yaparız,
    Hamdi, sorun değil.
  • 6:07 - 6:09
    Ama bundan başka
    bir fikrin vardır umarım.”
  • 6:09 - 6:11
    (Kahkahalar)
  • 6:11 - 6:13
    ''Elbette var.'' dedim,
  • 6:13 - 6:15
    ''Duvarları beyaza boyayacağız.''
  • 6:15 - 6:16
    (Kahkahalar)
  • 6:17 - 6:19
    Gerçekten de başka hiçbir fikrim yoktu.
  • 6:19 - 6:21
    (Kahkahalar)
  • 6:22 - 6:25
    Ama o yaz duvarları boyadık.
  • 6:27 - 6:30
    Bazen düşünüyorum,
  • 6:30 - 6:33
    eğer onlara şöyle deseydim ne derlerdi,
  • 6:33 - 6:35
    “Boyadığımız duvarları görüyor musunuz?
  • 6:36 - 6:38
    İki yıl içinde
  • 6:38 - 6:40
    Amerikalıların daha önce
    hiç görmediği ve tatmadığı
  • 6:40 - 6:42
    bir yoğurdu piyasaya süreceğiz.
  • 6:42 - 6:45
    Hem doğal hem de leziz olacak.
  • 6:45 - 6:48
    Adına da Türkçe “çoban”
    kelimesinden gelen Chobani diyeceğiz.
  • 6:50 - 6:52
    Ya şöyle deseydim:
  • 6:52 - 6:56
    “Eski 55 çalışanın her birini işe alacağız
  • 6:56 - 6:57
    veya çoğunu.
  • 6:57 - 7:00
    Ardından 100 kişi daha. 100 kişi daha.
  • 7:00 - 7:01
    Sonra 1000 kişi daha.”
  • 7:01 - 7:04
    Peki ya şunu söyleseydim:
    “Şuradaki kasabayı görüyorsunuz.
  • 7:04 - 7:08
    İşe aldığımız her kişiye karşılık
    10 kişi için iş imkânı ortaya çıkacak.
  • 7:08 - 7:11
    Kasaba yeniden hayata dönecek,
    iş makinaları yollarda olacak.
  • 7:11 - 7:13
    Kazandığımız ilk parayla da
  • 7:13 - 7:16
    kasabada en iyisinden
    bir beyzbol sahası inşa edeceğiz,
  • 7:16 - 7:18
    çocuklarımız için.
  • 7:18 - 7:20
    Beşinci yılımızda da
  • 7:20 - 7:23
    Amerika’daki bir numaralı
    süzme yoğurt markası olacağız.”
  • 7:24 - 7:25
    Bana inanırlar mıydı?
  • 7:27 - 7:28
    Tabii ki hayır.
  • 7:29 - 7:31
    Ancak bunların hepsi oldu.
  • 7:32 - 7:38
    (Alkışlar)
  • 7:38 - 7:41
    O duvarları boyarken
  • 7:41 - 7:42
    birbirimizi tanıdık.
  • 7:43 - 7:45
    Birbirimize inandık.
  • 7:46 - 7:47
    Her şeyi birlikte çözdük.
  • 7:51 - 7:56
    İlk beş yıl, ben ve iş arkadaşlarım
    fabrikadan hiç çıkmadık.
  • 7:57 - 8:01
    Gece gündüz. Tatillerde.
    Fabrikayı işe yarar hale getirmek için
  • 8:01 - 8:02
    durmadan çalıştık.
  • 8:04 - 8:06
    Chobani’nin en önemli yanı
    benim için şu oldu:
  • 8:07 - 8:11
    Daha önce kendilerinden vazgeçilen kişiler
  • 8:11 - 8:15
    her şeyi öncekinden
    100 kat daha iyi hâle getirdi.
  • 8:16 - 8:20
    Bugün tamamının şirkette hissesi var.
  • 8:21 - 8:26
    (Alkışlar)
  • 8:26 - 8:29
    Tüm bu süre boyunca, kendi kendime sordum,
  • 8:29 - 8:32
    bakın ben bir iş insanı değilim
    ve bu gelenekten gelmiyorum –
  • 8:32 - 8:36
    tüm bunlar ne anlama geliyor?
  • 8:37 - 8:40
    Amerikalı şirketlere göre “kâr için.”
  • 8:40 - 8:43
    Hâkim iş düşüncesine göre “para için.”
  • 8:43 - 8:45
    CEO oyun kitabına göre ise “hissedarlar.”
  • 8:46 - 8:50
    Bu üçü adına birçok şey feda edildi:
    çalışanlar, fabrikalar, topluluklar.
  • 8:51 - 8:53
    Bunları feda eden CEO’lar değil.
  • 8:54 - 8:57
    CEO’ların kendileri yerine
    acı çekecek çalışanları var.
  • 8:57 - 9:01
    Bu sırada CEO’ların kazançları
    sürekli olarak artıyor.
  • 9:01 - 9:03
    Çok fazla kişi geride bırakılıyor.
  • 9:05 - 9:07
    Şunu söylemek için buradayım:
  • 9:07 - 9:08
    Artık yeter.
  • 9:09 - 9:12
    Bu olanlar doğru değil.
    Hiçbir zaman da olmadı.
  • 9:13 - 9:15
    Kabul etmemiz gerekiyor ki
  • 9:15 - 9:19
    Şirketlere 40 yıldır kılavuzluk yapan
  • 9:19 - 9:20
    CEO kitabı sorunlu.
  • 9:21 - 9:25
    (Alkışlar)
  • 9:25 - 9:28
    Kitap, iş dünyasıyla ilgili
    her şeyi anlatıyor,
  • 9:28 - 9:31
    onurlu bir lider olmak dışında.
  • 9:33 - 9:35
    Yeni bir oyun kitabına ihtiyacımız var.
  • 9:35 - 9:38
    Tekrar insanlara önem veren
  • 9:39 - 9:43
    ve kâr dışındaki şeyleri de
    temsil eden bir kitaba.
  • 9:44 - 9:47
    Filmlerde doğru şeyi yapmak için
  • 9:47 - 9:51
    farklı bir yol izleyen
    kişilere verilen bir ad var:
  • 9:51 - 9:52
    Anti kahraman.
  • 9:53 - 9:56
    İş dünyasında da aynı fikre
    ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
  • 9:56 - 9:59
    Anti CEO’lara ve bir anti CEO
    kitabına ihtiyacımız var.
  • 9:59 - 10:03
    Size bu anti CEO kitabının
    ne olduğunu anlatayım.
  • 10:05 - 10:07
    Anti CEO kitabının temelinde
    şükran duygusu var.
  • 10:09 - 10:10
    Bugünün işletme kitabı şöyle diyor:
  • 10:11 - 10:14
    Şirketler yalnızca kârı en maksimize etmek
    ve hissedarları zengin etmek için var.
  • 10:16 - 10:19
    Açıkçası bu, şu ana kadar
    hayatımda duyduğum en aptalca fikir.
  • 10:19 - 10:20
    (Kahkahalar)
  • 10:20 - 10:24
    Gerçekte olması gereken, şirketlerin
    öncelikle çalışanlarla ilgilenmesi.
  • 10:25 - 10:30
    (Alkışlar)
  • 10:30 - 10:31
    Birkaç yıl önce,
  • 10:31 - 10:36
    2.000 çalışanımızın tamamına
    hisse vereceğimizi açıkladığımızda
  • 10:36 - 10:40
    kimileri bunun reklam çalışması olduğunu,
    kimileri de hediye olduğunu söyledi.
  • 10:40 - 10:42
    Bunun hediye olmadığını söyledim.
  • 10:43 - 10:46
    Başından beri bizzat gördüm,
  • 10:46 - 10:49
    bunu yetenekleri
    ve sıkı çalışmalarıyla kazanmışlardı
  • 10:49 - 10:50
    ve yapılması gereken buydu.
  • 10:51 - 10:53
    Yeni işletme anlayışında,
  • 10:53 - 10:56
    öncelikle çalışanlarınızla
    ilgilenmelisiniz.
  • 10:57 - 10:58
    kâr hesaplamasıyla değil.
  • 11:00 - 11:04
    Anti CEO kitabının temelinde topluluk var.
  • 11:05 - 11:10
    Zaten her şeye sahip olan şirketler
    topluluklara soruyor:
  • 11:10 - 11:13
    “Bana ne tür bir vergi muafiyeti
    ve teşvik vereceksiniz?”
  • 11:14 - 11:19
    Gerçekte olması gereken,
    şirketlerin sıkıntı çeken topluluklara
  • 11:19 - 11:21
    “Size nasıl yardım edebiliriz?”
    diye sorması.
  • 11:22 - 11:26
    (Alkışlar)
  • 11:26 - 11:29
    İkinci bir yoğurt fabrikası
    inşa etmek istediğimde
  • 11:29 - 11:31
    kimse Idaho ile ilgilenmiyordu.
  • 11:32 - 11:36
    Fazla kırsaldı, uzaktı,
    teşvikler vermiyordu.
  • 11:36 - 11:37
    Oraya gittim.
  • 11:38 - 11:41
    Yerli insanlar ve çiftçilerle tanıştım.
  • 11:41 - 11:44
    Birlikte yemek yedik.
    El sıkıştık.
  • 11:44 - 11:46
    Fabrikayı Idaho’ya kurmak
    istediğimi söyledim.
  • 11:46 - 11:49
    Finansal araştırma yapmama gerek yoktu.
  • 11:50 - 11:51
    Sonuç ne mi oldu?
  • 11:53 - 11:55
    Oranın halkı büyük gelişme kaydediyor.
  • 11:55 - 11:57
    Her geçen yıl yeni okullar açılıyor.
  • 11:58 - 12:01
    Her yıl yeni bir gıda firması kuruluyor.
  • 12:02 - 12:03
    Bazıları bana dedi ki
  • 12:03 - 12:06
    “Eğitimli işçi bulamazsın.”
  • 12:06 - 12:08
    Ben de, “O zaman öğretiriz,” dedim.
  • 12:08 - 12:10
    Yerel üniversitelerle iş birlikleri yaptık
  • 12:11 - 12:13
    ve fabrikayı inşa ederken
  • 12:13 - 12:16
    yüzlerce kişiye ileri üretim
    alanında eğitim verdik.
  • 12:16 - 12:21
    Ve bugün fabrikamız dünyadaki
    en büyük yoğurt fabrikası oldu.
  • 12:22 - 12:24
    (Alkışlar)
  • 12:24 - 12:26
    Yeni işletme anlayışında
  • 12:27 - 12:28
    topluluklar var.
  • 12:29 - 12:31
    Dâhil olabileceğiniz toplulukları arayın,
  • 12:31 - 12:33
    İzinlerini isteyin.
  • 12:33 - 12:38
    Onlarla omuz omuza verin, duvarları yıkın
    ve beraber başarıya ulaşın.
  • 12:41 - 12:44
    Anti CEO kitabının
    temelinde sorumluluk var.
  • 12:45 - 12:49
    Şu andaki kitap şöyle diyor:
    Şirketler siyasete bulaşmamalı.
  • 12:49 - 12:50
    Gerçekte olması gereken,
  • 12:50 - 12:53
    şirketler vatandaşlar olarak
    bir taraf seçmeli.
  • 12:55 - 12:59
    New York'ta Chobani büyümeye
    ve insanları işe almaya devam ederken
  • 12:59 - 13:04
    bir saatlik mesafedeki Utica’da
  • 13:04 - 13:08
    Afrika ve Güneydoğu Asya’dan gelen
    mülteciler olduğunu hatırladım,
  • 13:08 - 13:10
    iş arıyorlardı.
  • 13:12 - 13:14
    Birisi, “İngilizce bilmiyorlar,” dedi.
  • 13:14 - 13:17
    “Ben de pek biliyor sayılmam.” dedim,
    “O zaman çevirmen alırız.”
  • 13:17 - 13:19
    (Kahkahalar)
  • 13:19 - 13:21
    “Ulaşım imkânları yok.”
  • 13:21 - 13:24
    "O zaman otobüs satın alalım,
    atla deve değil" dedim.
  • 13:25 - 13:26
    Tüm bunların sonucunda,
  • 13:27 - 13:30
    Amerika’nın en kırsal
    bölgelerinden birinde,
  • 13:30 - 13:34
    Chobani’nin işgücünün %30’u
    göçmenler ve mültecilerden oluşuyor.
  • 13:34 - 13:39
    (Alkışlar) (Tezahüratlar)
  • 13:39 - 13:41
    Bu sayede her şey daha da iyiye gitti.
  • 13:43 - 13:45
    Yeni işletme anlayışında,
  • 13:45 - 13:50
    hükûmetler yerine
    şirketlerin fark yaratması daha kolay,
  • 13:50 - 13:51
    bugünün dünyasında.
  • 13:51 - 13:54
    Silahlı şiddet, iklim değişikliği,
  • 13:54 - 13:58
    gelir eşitsizliği, mülteci sorunu,
    ırkçılık gibi konularda
  • 13:58 - 14:00
    şirketler duruşunu seçmeli.
  • 14:01 - 14:05
    (Alkışlar)
  • 14:05 - 14:10
    Son olarak anti CEO kitabının temelinde
    hesap verebilirlik var.
  • 14:12 - 14:15
    Şu andaki kitaba göre CEO’lar yalnızca
    yönetim kurullarına sorumludur.
  • 14:16 - 14:20
    Benim düşüncem ise
    CEO’lar tüketicilere karşı sorumlu olmalı.
  • 14:20 - 14:22
    Chobani’nin ilk yıllarında,
  • 14:22 - 14:26
    yoğurt kaplarının üstündeki
    800’lü numara benim telefon numaramdı.
  • 14:26 - 14:27
    (Kahkahalar)
  • 14:27 - 14:31
    Tüm aramalar doğrudan bana geliyordu.
    Aramalara ben yanıt veriyordum.
  • 14:31 - 14:34
    Bazen duyduklarım doğrultusunda
    değişiklikler yapıyordum
  • 14:35 - 14:38
    çünkü güç tüketicinin elinde.
  • 14:39 - 14:41
    Şirketlerin var olmasının sebebi de bu.
  • 14:43 - 14:49
    Tüketiciler olarak her biriniz
    bir şeyleri değiştirme gücüne sahipsiniz.
  • 14:49 - 14:51
    Markaları ve şirketleri beğenmiyorsanız,
  • 14:51 - 14:53
    işleyişlerinden hoşnut değilseniz
  • 14:53 - 14:55
    onları cezalandırabilirsiniz.
  • 14:55 - 14:58
    Doğru yaptıklarına inanıyorsanız da
  • 14:58 - 14:59
    onları ödüllendirebilirsiniz.
  • 15:00 - 15:04
    Günün sonunda
    bu sorumlulukların tümü bize ait.
  • 15:04 - 15:05
    Yeni işletme anlayışında
  • 15:05 - 15:08
    önemli olan tüketiciler,
    yönetim kurulları değil.
  • 15:09 - 15:10
    Şu var ki...
  • 15:11 - 15:14
    İnsanlarınıza hak ettiğini,
  • 15:15 - 15:18
    topluluğunuza hak ettiğini,
  • 15:18 - 15:21
    ürünlerinize hak ettiğini verirseniz
  • 15:21 - 15:23
    daha fazla kâr edersiniz.
  • 15:23 - 15:25
    Daha yenilikçi olursunuz.
  • 15:25 - 15:28
    Tutkuyla çalışan daha çok çalışanınız
  • 15:28 - 15:30
    ve sizi destekleyen bir halk olur.
  • 15:30 - 15:33
    Anti CEO kitabı işte bu.
  • 15:35 - 15:39
    O fabrikada bulduğum hazine --
  • 15:43 - 15:46
    iş ahlâkı,
  • 15:46 - 15:47
    güçlü karakter,
  • 15:47 - 15:49
    insani değerler --
  • 15:49 - 15:52
    bunları tüm dünyaya
    yaymaya ihtiyacımız var.
  • 15:55 - 15:57
    Kardeşlerim,
  • 15:58 - 16:03
    Dünyadaki tüm topluluklarda,
  • 16:04 - 16:07
    dışarıda bırakılan ve geride kalan
    kişiler ve yerler var.
  • 16:07 - 16:10
    Ancak ruhları hâlâ güçlü.
  • 16:12 - 16:14
    Tek istedikleri bir şans daha,
  • 16:14 - 16:18
    onlara bir şans daha verecek
    kişileri bekliyorlar,
  • 16:18 - 16:22
    aynı şeyleri tekrar inşa etmek yerine
    daha iyisini yapacak kişileri bekliyorlar.
  • 16:23 - 16:24
    Yatırımın getirisi ile
  • 16:24 - 16:29
    iyilikseverliğin getirisi
    arasındaki fark bu.
  • 16:31 - 16:32
    Azami kâr ile
  • 16:32 - 16:36
    gerçek zenginlik arasındaki fark bu.
  • 16:39 - 16:41
    New York’un kuzeyindeki küçük bir kasaba
  • 16:41 - 16:45
    veya Idaho’da bunlar yapılabiliyorsa
  • 16:45 - 16:49
    dünyadaki her şehirde, kasabada,
    köyde de yapılabilir.
  • 16:50 - 16:53
    Zaman duvar inşa etme zamanı değil,
  • 16:53 - 16:56
    zaman duvarları boyama zamanı.
  • 16:56 - 16:58
    Renk seçimini size bırakıyorum.
  • 16:58 - 16:59
    Çok teşekkürler.
  • 16:59 - 17:04
    (Alkışlar)
Title:
Anti-CEO kitabı
Speaker:
Hamdi Ulukaya
Description:

Kâr, para, hissedarlar... Bugün çoğu şirketin öncelikleri bunlar. Ama hangi bedel uğruna? Chobani'nin kurucusu Hamdi Ulukaya, dünya çapındaki tüm kurumsal liderlere çağrıda bulunarak geçmişin işletme kitabının kaldırılmasını savunuyor -- ve önceliği kâr yerine insan olan yeni ''Anti CEO kitabı''nın vizyonunu paylaşıyor. Hamdi Ulukaya'ya göre ''Kâr ve gerçek zenginlik arasındaki fark bu.''

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
17:17
Cihan Ekmekçi edited Turkish subtitles for The anti-CEO playbook
TED Translators admin approved Turkish subtitles for The anti-CEO playbook
TED Translators admin accepted Turkish subtitles for The anti-CEO playbook
Cihan Ekmekçi edited Turkish subtitles for The anti-CEO playbook
Cihan Ekmekçi edited Turkish subtitles for The anti-CEO playbook
Cihan Ekmekçi edited Turkish subtitles for The anti-CEO playbook
Cihan Ekmekçi edited Turkish subtitles for The anti-CEO playbook
Cihan Ekmekçi edited Turkish subtitles for The anti-CEO playbook
Show all

Turkish subtitles

Revisions Compare revisions