-
Helen Keller Sağır ve Sağırkörler
Okulu'na teşekkür ederiz.
-
Okulun öğrencileri sayesinde
cesaretin gerçek anlamını öğrendik!
-
Esin kaynağımız olarak
Helen Keller'a ve Sağırkörler'e adanmıştır.
-
"Yalnız pek az şey, birlikte çok şey başarabiliriz!"
Helen Keller
-
Babam, Navin'e
-
Benim adım Michelle McNally.
-
Shimla'da bulunan Anglo-Hint
bir ailenin büyük çocuğuyum.
-
Bu hikaye, benim ve
öğretmenim hakkındadır.
-
Tanrı'nın kusurlu bıraktığı
iki insana dair bir hikaye..
-
.. kaderle savaşan..
-
.. ve imkansızı mümkün kıIan.
-
Benim hikayemdeki dünya farklı.
-
Sesler sessizliğe dönüşür..
-
.. aydınlık da karanlığa.
-
Benim dünyam bu.
-
Ne görülür, ne de duyulur.
-
Benim dünyamın tek bir ismi var:
-
SİYAH
-
Bu karanlıkta
ne kadar yaşayabilirsiniz?
-
Birkaç dakika, saat, gün?
-
Bu karanlıkta 40 yıI yaşadım.
-
Son sınavımı 4 yıIda verdim.
-
12 yıI boyunca, her pazar
bu kiliseye gittim.
-
Ama o pazar özeldi.
-
Tanrı'nın dualarıma
yanıt vereceğini hissettim.
-
Tek duam..
-
.. öğretmenimin bana geri dönmesiydi.
-
Dualarımın Tanrı'ya ulaşması da uzun sürüyor..
-
.. kabul edilmesi de.
-
O Pazar günü de
öğretmenimi bulamamıştım.
-
O akşam Sara'yla eve dönüyorduk.
-
Birden..
-
Bekle.
-
Michelle, beni bekle, tamam mı?
-
Aman Tanrım!
-
Michelle! Michelle!
-
Michelle!
Duaların kabul oldu.
-
Debraj, çeşmenin yanında.
-
Gerçekten, yemin ederim! Gel!
-
O gün öğretmenim bana geri döndü.
-
12 yıI sonra onu buldum..
-
.. ama o herşeyi unutmuştu..
-
.. beni bile.
-
Bu öyküyü onun için yazıyorum.
-
Öğretmenime - Debraj Sahai.
-
Hiçbir şey hatırlamadığına emin misiniz?
-
Yapabileceğimiz birşeyler olmalı.
-
Sara, Bay Sahai alzheimer hastası.
-
Herşeyi unuttu.
Çok korkutucu bir boşluk.
-
Bay Sahai yatağını bile unuttu.
-
Sözcükleri, konuşmayı bile unuttu.
Hatalığı, çok ileri bir aşamada.
-
Hayır Doktor. Buna
inanmayı reddediyorum.
-
Hatırladığı birşeyler olmalı.
-
Yoksa, bunca yıI sonra,
evimizi bulması..
-
Hem Bay Sahai Michelle'i asla unutamaz.
-
Bir silgi karatahtadan
sözcükleri nasıI silerse..
-
.. hastalık da bütün belleğini
aynı şekilde sildi.
-
Bir sözcük veya bir olay
belleğini harekete geçirebilir..
-
.. ama Alzheimer'in çaresi yok.
-
Michelle ne yapıyor öyle?
-
Ona, kabartma harflerle yazdığı
hayat hikayesini okumak istiyor.
-
Belki bu sözcükler ona
birşeyler hatırlatır.
-
Michelle bu mucizenin
gerçekleşeceğine inanıyor.
-
Ve birşeyler hatırlayana
kadar da durmayacak.
-
Bilim mucizelere inanmaz.
-
Onun birşeyleri
hatırlaması imkansız.
-
"İmkansız", Bay Sahai'nin
Michelle'e hiç öğretmediği bir sözcük..
-
.. ve Michelle imkansız dediğinizi..
-
.. mümkün kılacak.
-
Sen benim alnıma yazıIdın.
-
Ben iki yaşındayken..
-
.. hayatım siyah bir
boşluğa girdiğinde..
-
.. o gece mutluluk
aniden bizi terketti.
-
Michelle. Güzel bebeğim.
-
Artık hasta değilsin.
Artık suda oynayabilirsin.
-
Bak kim geldi! Baba!
Doktor sana ne dedi babası?
-
Doktor dedi ki, Michelle
ne görüyor, ne de duyuyor.
-
Ne dedin sen?
-
Michelle kör ve sağır olmuş.
-
Bana bak! Michelle!
Anneye bak!
-
Bir hayvan gibiydim.
-
Çocuklar üstümde oyunlar oynardı.
-
Tanrı da öyle.
-
Bayan Gomes! Michelle'in
üstüne bu kutuları kim bağladı?
-
Sakin ol Michelle, sakin ol bebeğim.
-
Bayan McNally. Yangın!
-
İmdat, Bayan McNally!
-
Sekiz yıI boyunca,
her gün başka bir kaza.
-
Birini bıçakla yaralama,
kendi kafasını kırma.
-
Bütün evi yakabilirdi.
-
Michelle'le asla mutlu olamayız.
-
Ne demeye çalışıyorsun?
-
Onu bir enstitüye göndereceğiz.
-
Yani bir akıI hastanesine mi?
-
Bunu nasıI düşünebilirsin?
-
Cathy, onu senin kadar
ben de seviyorum.
-
Ama yine de göndermek istiyorum.
-
Telafisi mümkün olmayan
hasarlara neden olabilir.
-
Hayır. Üzgünüm. KatıImıyorum.
-
Başka çaresi yok.
-
Artık sabrım kalmadı.
-
Sara! Aman Tanrım!
-
Bu kadar yeter!
Bu çocuk bizi öldürecek.
-
Paul, bırak onu!
-
Bir dakika daha burada kalamaz.
Neredeyse Sara'yı öldürüyordu.
-
Bırak onu!
-
Onun suçu değil. Tanrı aşkına!
-
Onu anlamaya çalışsana.
-
Acı çekiyor.
-
Kendi karanlığında boğuluyor.
-
Bebeğim acı çekiyor.
-
Dehradun'da Michelle gibi çocukların..
-
.. özel olarak eğitildiği bir okul var.
-
İstersen, bir öğretmen çağırabilirim.
-
Bizim öğretmene değil..
-
.. bir sihirbaza ihtiyacımız var.
-
Michelle'in tedavisi olmadığını
bir daha duymak istemiyorum.
-
Son bir kez Paul.
-
Belki de bu öğretmen
Michelle'in hayatına..
-
.. aydınlığı getirecek olan sihirbazdır.
-
Debraj.
-
Bayan Nair. Işığa gelin.
-
Ne yapıyorsun Debraj?
Daha yeni göz ameliyatı oldun.
-
Elinde bu sönen
ampülle ne yapıyorsun?
-
Bu ampül ölüyor Bayan Nair.
Yanında durmalıyım..
-
.. haksız mıyım?
-
ÖIüyor.
-
Yine bütün gündür içiyorsun.
Değil mi Debraj?
-
Hayır.
-
Bir ışığın izini arıyordum.
Işıkları ellerinden alınan..
-
.. kör ve sağır çocuklarım için.
-
Işık. Işık!
-
Hecele Debraj. I-ş-ı-k. Işık.
-
İşte öğretmenle sihirbazın farkı.
-
Bazen beni çok sinirlendiriyorsun Debraj.
-
Sinirli, sinirli.
-
Kes şu saçmalığı.
-
Saçmalık, saçmalık.
Saç- saç-malık saç-malık.
-
Senin konuşmalarına zamanım yok.
Sana çok önemli haberlerim var.
-
Üç tahmin. Kovulma mektubumsa,
üçüncü çekmeceye koyun.
-
Son maaşımsa, cebime koyun.
-
Bu odayı boşaltmak için
bir uyarıysa, çöpe atın.
-
Ve bu üçünden birini
yaparken, Iütfen..
-
.. bana göz damlamı getirir misiniz?
Şuradaki masada. Teşekkür ederim.
-
Üç tahminin olabilir Debraj..
-
.. ama tek seçeneğin var. Bu mektup.
-
Shimla'da, sekiz yaşında
bir kız. Adı Michelle.
-
Görmüyor, duymuyor
ve ailesi onu anlamıyor.
-
Sen onların son umudusun Debraj.
-
Yoksa onu akıI hastanesine verecekler.
-
Sen tanıdığım en iyi öğretmensin.
Ona öğretmen, sana iş gerek.
-
Yukarı bak.
-
Bu gözde ne görüyorsunuz Bayan Nair?
-
Bana duyduğun büyük sevgi.
-
Gözlerinizi bir kontrol ettirin.
-
- Ya bunda?
- Hiçbir şey.
-
Adı Michelle'di, değil mi?
-
Herşeyi çok net görüyorum.
-
Güzel bir sabah..
-
.. karla kaplı sokaklar..
-
.. ve şu küçük kız..
-
.. kayıp bir ruh, kaybolmuş.
-
Ona sözcüklerden bir
kanat takacağım Bayan Nair.
-
Ona uçmayı öğreteceğim.
-
Kendin için birşey yapamadın ve
başkalarının hayatını değiştireceksin.
-
Ne oldu, gözlerin mi acıyor?
-
Hayır, gözlerim değil..
-
.. yüreğim acıyor.
-
Zalim sözcüklerinizi duymak..
-
.. acıtıyor, acıyor!
-
Bu okulda otuz yıI
harcadıktan sonra..
-
.. sadece görünmeyen,
duyulmayan bir varlığım.
-
Okulu son defa gördüğümde..
-
.. öğrencilerim yanlış yöne
doğru bana el sallıyorlardı.
-
Yanlış yöne doğru bana
el sallıyorlardı Bayan Nair.
-
Acıyor..
-
.. acıyor.
-
Kader iki tuhaf ruh eşini
bir araya getirmişti.
-
Tanrı beni eksik bırakmıştı..
-
.. sen ise yorgun bir savaşçıydın.
-
Ben karanlığımda bekliyordum..
-
.. sen ise titreyen ışığı getiriyordun.
-
Peki. Kız nerede?
-
Bir bu eksikti.
Alkolik bir öğretmen.
-
İIginç, oyuncu, biraz yaramaz.
-
Ve çok güzel.
-
Evet. Yeni biri. Yeni bir vücut.
-
Gözlüklerimi beğendin,
değil mi? Alabilirsin.
-
Al. İşte böyle.
-
Mutlu oldun mu?
-
Öğretmen. Öğ-ret-men.
-
Bay Sahai, anlıyor mu?
-
Hayır, sadece beni taklit ediyor.
-
Aferin. Aferin kızım.
-
Ne yapıyor?
-
Bu benim işaretim. Annesi.
-
- Çok güçIüymüş.
- Çok özür dilerim Bay Sahai.
-
Sorun değil.
-
Bu da ne! Bu çan ne işe yarıyor?
-
Onun kimliği.
-
Kaybolursa, onu sesinden buluyoruz.
-
Çıkarın onu!
-
Çocuğunuzu bir hayvan
gibi düşünürseniz..
-
.. başkalarının ne yapmasını beklersiniz?
- Onu insan yapmak sizin işiniz.
-
Bunu nasıI yapmayı planlıyorsunuz?
-
Bu parmaklar, Bay McNally..
-
.. körlerin gözüdür..
-
.. dilsizlerin sesidir..
-
.. sağırların şiiridir.
-
Kaldır, kıIıç olsun..
-
.. yumruk yap, güç olsun.
-
Seni doyurabilir ve tokatlayabilir.
-
Sizi Tanrı'ya da götürebilir..
-
.. kapıya da.
-
Gösterdiğiniz kadar kolay değil.
Kızım tıpkı benim gibidir..
-
.. inatçı.
- Küstah.
-
Siz değil. Kızınız.
-
Yemek birazdan servis
edilecek, Bay Sahai.
-
Teşekkür ederim
Bayan McNally, çok açım.
-
Şükürler olsun Tanrım,
tabağımızdaki ekmek..
-
.. soluduğumuz temiz hava için.
-
Merhametin ve güvenin
için sana şükrediyoruz.
-
Hayatın hazinelerini ve
sevdiklerimizi aziz tutuyoruz.
-
Hayır.
-
Onu bırakın Bay Sahai.
-
Hayır. NasıI davranılacağını öğrenmeli.
-
Elini bırakın Bay Sahai!
-
İşte sırf bu yüzden
hiçbir şey öğrenmedi.
-
Konuklarımın önünde
buna katlanamayacağım.
-
Michelle böyle yer.
-
Ya tabağından yer,
ya da aç kalır. AnlaşıIdı mı?
-
Bırakın yesin, bir tabak daha alırsınız.
-
Tabakla bir derdim yok Bay McNally.
-
Bırakın onu.
Böyle öğretim olmaz.
-
Bu engelli kıza hiç acımıyor musunuz?
-
Acımak mı? Bu şeytana mı?
Keyfine göre davransın diye mi?
-
Hayır Bay McNally,
ben size acıyorum..
-
.. ve sakın bir daha
ona engelli demeyin.
-
Yeter! bu evde parası ödenen
bir hizmetçi olduğunuzu unutmayın.
-
Öğretmen, Bay McNally.
Hizmetçi değil. Öğretmen.
-
Onu bırakın, derhal.
-
Hayır! Gidin. Hepiniz.
-
Bay Sahai, Michelle bu şekilde..
-
Bayan McNally, işbirliği
yapacağınızı söylemiştiniz.
-
Böyle devam etmenin bir anlamı yok.
-
Ona bir şans verelim.
Bırakalım işini yapsın Paul.
-
Gidin! Gidin!
-
Martha, yemek için
çok özür dilerim.
-
Sorun değil Cathy.
-
Yeni bir öğretmen, bu yüzden.
Değil mi Paul?
-
Martha, seni evine bırakayım.
-
Paul, Bay Sahai ile konuşacağım.
-
Çok açım, yemek yiyeceğim..
-
.. terbiyeli olursan, sen de yiyebilirsin.
-
Kaşık!
-
Hayır. Yemeğini yemek için
ellerini kullanmayacaksın.
-
Aç. Ellerini aç.
-
Bırak. Bırak.
-
Otur.
-
Yemeğe ellerinle dokunmayacaksın.
-
Otur.
-
Dur.
-
Dur.
-
Kaşık.
-
Anne yok. Annen burada değil.
-
Sadece öğretmenin.
Öğretmenin, sadece ben.
-
Nereye gidiyorsun?
Nereye gittiğini sanıyorsun?
-
Dışarı çıkmayacaksın. Sakın.
-
Dur. Sen nereye
kaçtığını sanıyorsun?
-
Dışarı çıkmayacaksın.
-
Benimle gel. Hadi.
-
Buraya gel. Otur.
-
Yemeğini kaşıkla yiyeceksin. Hadi.
-
Yemeğini kaşıkla yiyeceksin. Hadi.
-
Aç ağzını. Aç.
-
Aç ağzını. Aç.
-
Evet, evet. Çok iyi.
-
Seni şımarık.
-
Bu seni sakinleştirir.
-
Böyle öğretim olmaz.
-
Şükürler olsun Tanrım,
tabağımızdaki yemek..
-
.. soluduğumuz temiz hava için.
-
SağIık ve huzur için.
Güzellik ve sevgi için.
-
Lütfen acele karar verme.
-
Paul, eğitim şeklinin
tuhaf olduğunu biliyorum.
-
Adam kaba, küstah,
aynı zamanda alkolik.
-
Öğretmenliğe uygun değil.
-
Ama, bugün ne yaptığını görmedin.
-
- Michelle bugün..
- İstediğin ne Cathy?
-
Kendi evimde hakarete uğramam mı?
-
- Hayır.
- O zaman gitmeli.
-
Umarım bunu anlarsın.
-
Orman güzeldir.
Karanlık ve derin.
-
- Ama tutacak sözlerim var.
- Bay Sahai..
-
Ve şu zarfı bulamıyorum. İşte!
-
Sizinle konuşmalıyım Bay Sahai.
Meşgul müsünüz?
-
Hayır. Sadece arkadaşıma
Michelle hakkında yazıyordum.
-
Bugün ilk dersini öğrendi.
Görgü kuralları, terbiye.
-
Ki sizde yok bunlar.
-
Neyse, şaka kısmını geçelim.
Bu evden gitmenizi istiyorum.
-
İşimi tamamlamadan gitmeyeceğim.
-
Daha yeni başladım.
Uzun bir yolumuz var.
-
Öğretme tarzınızı beğenmiyorum.
-
Ben de karışmanızdan hoşlanmıyorum.
-
Bu tren biletiniz. Çek.
Ve kovulma mektubunuz.
-
Artık size ihtiyacımız yok.
Yarın ilk trenle gidiyorsunuz.
-
Michelle de bir sonraki trenle
akıI hastanesine mi gidiyor?
-
Artık hem sağır, hem kör,
hem de zihinsel engelli.
-
Kızım benim sorumluluğumda.
-
Benim de öyle, Bay McNally.
Bunun onu tamamen..
-
.. mahvedeceğini anlamalısınız.
-
Tren tam saat 07:00'de kalkacak.
-
Ve Iütfen şunu
ait olduğu yere takın.
-
İyi geceler.
-
İyi geceler!
-
Bay Sahai bu saate
kadar gitmiş olmalı.
-
Döndüğüm zaman Michelle
hakkında görüşürüz.
-
Bu evde neler oluyor? Bayan Gomes!
-
Burada neler oluyor?
Saçmalık bu.
-
Bayan Gomes, bugün bu evde
neler döndüğünü anlayamıyorum.
-
Günaydın Bayan McNally.
Bugün nasıIsınız?
-
Bay Sahai? Gittiğinizi sanıyorduk.
-
Sadece oda değiştirdim Bayan McNally.
Asla işimi yarım bırakmam.
-
Ne istiyorsunuz?
-
Sizin istediğiniz şeyi.
Michelle'in bağımsız olmasını.
-
Bunun için de zamana ihtiyacım var.
-
Paul'ün 20 günlüğüne..
-
.. gittiğini biliyorsunuz.
- Ve bu 20 gün, Michelle ile bana ait.
-
Lütfen hayır demeyin Bayan McNally.
-
Hayır! Mümkün değil. Paul'ün
yokluğundan faydalanamayacaksınız.
-
Aman Tanrım!
Buna inanamıyorum.
-
Saçmalık bu.
Buna inanamıyorum!
-
Ne yaptınız siz?
Burası Paul'ün çalışma odası.
-
Artık Michelle'in çalışma odası oldu.
-
- Bayan Gomes! Yerine koyun şunu!
- Hayır hanımefendi, adam haklı!
-
Demek artık hizmetçiler de sizi dinliyor.
-
Siz kim olup da evimde
söz sahibi oluyorsunuz?
-
Michelle'in öğretmeni.
-
İdiniz bay Sahai, idiniz.
Artık değilsiniz.
-
Ben sizin son umudunuzum.
-
Bugün gidersem, birkaç gün sonra..
-
.. Michelle akıI hastanesine gidecek.
-
Bay Sahai. Bay Sahai!
-
Evet?
-
Ben yaşadığım sürece, kızım
asla akıI hastanesine gitmeyecek.
-
Anlıyor musunuz?
-
Annem hep..
-
.. aynı şeyi söylerdi.
-
Ben yaşadığım sürece..
-
.. kızım asla benden ayrıImayacak.
-
Ama bir gün kendi kendini..
-
.. akıI hastanesine sürükledi.
-
Ve hastanenin demir
kapıları ardında kayboldu.
-
Michelle sağır ve kör Bayan McNally!
-
Zihinsel engelli değil!
-
Sözcükleri tanıması gerek..
-
.. dokunduğu, yediği herşeyin..
-
.. bir adı, bir anlamı var.
Ona işaretler yoluyla..
-
.. konuşmayı öğreteceğim.
-
Evinde güvende olduğu
sürece, bu mümkün değil.
-
Bu yüzden..
-
.. öncelikle..
-
.. evin bu bölümünü
değiştirmek zorundayım.
-
Herşey onun için yeni olmalı.
-
Kağıt yok, kitap yok.
Sadece boş duvarlar.
-
Bu odanın kokusunu
bile değiştireceğim.
-
İkinci olarak, Michelle'in üstünde
sadece ben söz sahibi olacağım.
-
Sadece bana güvenecek!
-
Üçüncü olarak, siz dahil,
kimse buraya girmeyecek.
-
Hayır. Başınızı sallamayın!
Bana bakın. Bana bakın!
-
Zor olacak, ama Michelle
için bunun yapıIması gerek.
-
Dördüncü olarak, bütün
istediğim zaman ve güven.
-
Maaş, ödenek, hiçbir şey istemiyorum..
-
.. alkol de istemiyorum.
-
Ve beşinci olarak..
-
Öğrencimi ne zaman alıyorum?
-
Bu akşam.
-
Bayan McNally, keşke
şarkı söyleyebilseydim..
-
.. ama sesim o kadar kötü ki.
-
Sevgili Bayan Nair,
iyi haberlerim var.
-
Sihirbazın iş başında olduğunu
öğrendiğinize sevinmeyeceksiniz.
-
Bugün Michelle'in okuldaki ilk günü.
-
Öğrenciniz.
-
Sözünüzü tuttunuz Bayan McNally.
-
Okul başladı, ve ailenin
girmesine izin verilmiyor.
-
Bu yüzden gitmelisiniz.
-
Onu hiç yalnız bırakmadım.
-
Lütfen ona iyi bakın.
Ona sert davranmayın.
-
Hayır.
-
- Beni arıyor.
- Evet. Biliyorum.
-
Şimdi size gelecek.
Gidin Bayan McNally.
-
Lütfen gidin. Geri dön.
-
Hayır, buna dayanamam..
- 20 gün!
-
- Ona 20 gün dokunamazsınız.
- Ama yemek zamanı geldi.
-
Biliyorum Bayan McNally.
Şimdi gitmelisiniz.
-
- Lütfen. Acaba..
- Gidin dedim.
-
Hayır! Artık anne yok.
Artık baba yok. Sadece ben.
-
Ben, arkadaşın. Arkadaşın.
-
Öğretmenin. Arkadaşın!
-
Sihir başladı Bayan Nair! Sihir!
-
Onun hayatını değiştireceğim.
-
Sihir başladı! Sihir!
-
Uyanın bayan Michelle McNally.
Hepimiz bu içinde yaşadığınız..
-
.. karanlıktan bir zamanlar geçtik.
-
Bu yüzden karanlıkta kalmayın.
-
Işığa gelin! Işık. Işık.
-
Evet! Evet! Işık!
-
Bütün dünyada alfabe
a, b, c, d, e diye başlar, ama senin için..
-
.. s, i, y, a, h diye başIıyor.
-
Siyah.
-
Senin alfaben, senin
dünyan farklı Michelle.
-
Sen farklısın, sen,
sen, sen farklısın..
-
.. ve farklı olduğun
için gurur duyuyorsun.
-
Al. Bu kek. Evet, kek.
-
Kek. K-e-k.
-
Kek. K-e-k. Kek.
-
K- e-k. Hecele.
-
Kek elimde. Hecele.
Kek elimde.
-
Sakın keke dokunma!
-
Bayan McNally.
-
Bayan McNally,
ışık getirir misiniz?
-
Geliyorum! Geliyorum!
-
Tanrım! Michelle iyi mi?
-
Işık getirir misiniz?
-
Bay Sahai! Bay Sahai.
-
- İyi akşamlar Bayan McNally.
- Yardıma ihtiyacınız var mı?
-
Yardıma ihtiyacım var
gibi mi görünüyorum?
-
Bana nakavt olmuşsunuz gibi geldi.
-
Nakavt, evet.
-
Gözler, ışığa kıyasla önemli değildir.
-
Michelle'e öğretirken
bunu öğrendim.
-
Karanlıkta, gözlerin
bile bir faydası yoktur.
-
İIk raund nakavt oldum.
Ama ikinci raund benim olacak.
-
İyi şanslar Bay Sahai. İyi şanslar.
-
Gel, evet. Buraya!
-
Bu su. Hayır, korkma. Korkma.
-
- Bay Sahai?
- Evet?
-
Michelle sudan korkar.
-
Ben de bu korkuyu onun
aklından çıkarmak istiyorum.
-
Beş gün içinde yüzüyor
olacak. İkinci raund başladı.
-
Hey! Nereye gidiyorsun? Buraya gel.
-
Nereye gidiyorsun? Geri dön.
-
Dikkat et, dikkat et!
-
Dikkat et! Sana dikkatli ol dedim.
-
Sakin ol. Bu bir diken.
-
Merhem, merhem.
-
Acıyı almak için.
-
İIk el sıkışmanız Bay Sahai.
-
Evet, artık dostuz.
-
Ve ilk uçan öpücüğüm.
-
Artık dikenlerin onun
kaderi olduğunu öğrenmeli.
-
Bunlar, İsa'nın tacını
süsleyen dikenlerin ta kendisi.
-
Değil mi Bayan McNally?
-
Evet!
-
Dikenle acı ve..
-
.. susamayla su arasındaki ilişkiyi..
-
.. yavaş yavaş anlamaya başIıyordum.
-
.. ama bir ilişki bana
hala tuhaf geliyordu:
-
İsimler ve anlamları.
-
Kuş.
-
Top.
-
S- u.
-
Su.
-
Kaşık.
-
Peçete.
-
Hayır. Bu kaşık değil.
-
Bu peçete. Peçete. Peçete de.
-
Ah! Bıktım.
-
Hayır Bayan McNally, Michelle'i
şimdi almanıza izin vermeyeceğim.
-
Henüz birşey öğrenmedi. Sözcükleri
biliyor ama anlamlarını bilmiyor.
-
Hala peçeteye kaşık diyor.
Daha önümüzde uzun bir yol var.
-
Ne kadar uzun Bay Sahai?
Ondokuz gün geçti.
-
Söz yirmi gün içindi.
Hala birkaç saatim daha var.
-
Birkaç saatte ne olabilir ki?
-
Bilgi bir anda gelebilir.
Mumun yanmasına benzer..
-
.. mum yandığı anda,
bütün oda ışıkla dolar.
-
İnanın bana,
bu mucize her an olabilir..
-
Paul her an gelebilir.
Gerçekten çok üzgünüm.
-
Yarın Michelle'i almaya
geleceğim, gün doğarken.
-
Ben de, yarın gün doğmasın
diye dua edeceğim Bayan McNally.
-
İyi geceler.
-
Ne?
-
Michelle'imi genç,
güzel bir kıza çevirdiniz.
-
Teşekkür ederim.
-
Teşekkür ederim.
-
Kaşık.
-
Anlamaya çalış Michelle,
her sözcüğün bir anlamı vardır.
-
Sözcükler olmadan,
karanlıktan çıkamazsın.
-
Asla ışığı göremezsin!
-
Asla ışığı göremezsin!
-
Bunu sana takıp sana inek
diyecekler. İ-n-e-k. İnek.
-
Bir hayvan olacaksın Michelle.
Sadece bir hayvan.
-
Michelle.
-
Seni akıI hastanesine yatıracaklar.
-
Bu sefer, buna izin vermeyeceğim.
-
Öğrenmek zorundasın Michelle.
Dinliyor musun?
-
Sen benim son umudumsun.
Michelle, Michelle.
-
- Michelle, dinliyor musun?
- Artık gitmelisiniz Bay Sahai.
-
Gitmeyeceğim Bayan McNally.
-
Bu kadar kolay pes etmeyeceğim.
-
Ben sözümü tuttum.
Şimdi sıra sizde.
-
Ama daha bitmedi Bayan McNally.
Birkaç dakika daha var.
-
Paul her an gelebilir.
Bay Sahai. Çaresizim.
-
Evet Bayan McNally.
Ama öğrenmek zorunda.
-
- Bay Sahai..
- Tuttuğu elin..
-
.. bir adı olduğunu öğrenmek zorunda.
Sizin anne olduğunuzu öğrenmeli.
-
A- n-n-e. Anne.
-
Bu da baba.
-
- Paul, ben sadece..
- Gidin Bay Sahai.
-
Sevgili Bayan Nair, küçük
Michelle'le 20 gün geçirdikten sonra..
-
.. başarısız olduğumu
duyduğunuza sevineceksiniz.
-
Ama, tekrar gözlerime bakacağınız
düşüncesiyle gülümsüyorsanız..
-
.. fena halde yanıIıyorsunuz.
-
Bayan Gomes,
ona engel olur musunuz?
-
Bırakın onu Bay Sahai.
Bugün çok mutlu.
-
Hayır! Dur Michelle.
Seni yaramaz.
-
Bana bunu yapmana
izin vermeyeceğim.
-
Gönderilmiş olabilirim..
-
.. ama seni böyle bırakmayacağım.
-
Kes şunu Michelle. Kes şunu!
-
Sana 20 gün öğrettim. Otur.
-
Lütfen bırakın onu Bay Sahai.
-
Otur.
-
Peçeteyi boynuna asacaksın
ve yemek için kaşık kullanacaksın.
-
Bunu atmayacaksın.
-
Buraya gel.
-
Seni yaramaz. Bana
su mu atmak istiyorsun?
-
Sana suyun ne olduğunu öğreteyim!
-
Bu su. Su. Su.
-
Elini ver. Bu su. Anladın mı?
-
Su!
-
Su.
-
S- u.
-
Bayan McNally!
-
Evet. Bu çimen.
Ç- i-m-e-n. Hecele.
-
Çok iyi. Çok iyi.
Bayan McNally!
-
Bu çiçek. Ç-i-ç-e-k.
-
Bayan McNally!
-
Ne oldu Bay Sahai?
Michelle'e birşey mi oldu?
-
Michelle. Michelle..
Bayan McNally. Biliyor, biliyor.
-
Sözcüklerin anlamlarını biliyor.
-
Sözcüklerin anlamlarını biliyor.
-
Bakın. Bakın!
-
Evet, Michelle. Anne.
-
Ann..
-
Anne.
-
Ann..
-
Bir daha.
-
An..
-
Baba.
-
Bu öğretmen, öğ-ret-men.
-
Ö.. ö..
-
Evet.
-
Evet, o senin ö'n.
-
Sevgili Bayan Nair.
-
Bunu duyduğunuza..
-
.. duyduğunuza..
-
O gün karanlığıma karşı
ilk savaşını kazanmıştın.
-
Ama bugün
hiçbir şey hatırlamıyorsun.
-
Artık ben senin
karanlığınla savaşacağım.
-
Bana öğrettiğin herşeyi
sana öğreteceğim.
-
Su. Bana öğrettiğin ilk sözcük.
-
Ondan sonra da..
-
.. her küçük detayı elime yazmıştın..
-
.. senfonisini çalan bir
orkestra şefi gibi.
-
Cathy!
-
Martha. Martha!
Londra'dan ne zaman döndün?
-
Seni görmek ne güzel.
Mutlu Noeller.
-
- Bay McNally..
- Geliyorum Bay Sahai. Bir dakika.
-
Bu Bay Fernandez. King Edward
Üniversitesi'nin yöneticisi.
-
Michelle'in o üniversitede
öğretim görmesini istiyorum.
-
Onur duydum Bay Fernandez.
-
Memnun oldum efendim.
-
Zaman nasıI geçti, inanamıyorum Martha.
-
Sana kanıtlayayım.
Merhaba. Gel.
-
Onu tanıdın mı?
Küçük kızım Sara.
-
Sara, bu Martha teyze,
eski bir arkadaşım.
-
Merhaba Martha Teyze.
Sizin hakkınızda..
-
Ama Michelle nerede?
Onu görmek için can atıyorum.
-
Michelle'i gördün mü?
-
Şey. Evet. Sanırım içerde, afedersiniz.
-
Gel. Ona bakalım.
-
İşte orada.
-
Bay Sahai. Şu kıza bakın.
Ne duyabiliyor, ne görebiliyor..
-
.. ama yine de.. baksanıza.
Mükemmel.
-
Michelle McNally o işte..
-
- .. sözünü ettiğim kız.
- Bu imkansız Bay Sahai.
-
İmkansız, ona hiç öğretmediğim
bir sözcük, Bay Fernandez.
-
Böyle çocuklar için,
birçok şey öğrenebilecekleri..
-
.. özel okullar var.
-
Sepet yapmak, halı örmek.
-
Hiç Michelle gibi bir kızın, normal bir
üniversiteye kabul edildiğini gördünüz mü?
-
Hayır, ama bunu isterdim.
-
Dersleri nasıI anlayacak?
-
Sınıfta onun yanında oturacağım.
Herşeyi işaretler yoluyla öğrenecek.
-
Her kelimeyi, her harfi.
-
Michelle, müdürünle tanış.
-
Evet. Ona söyledim. Fen bölümünü
değil, sanat bölümünü istiyorsun.
-
Bay Sahai, bu konuda
kurula danışmak zorundayım.
-
İyilik yapmak için
elimize çok az fırsat geçer.
-
Umarım, bu fırsatı kaçırmazsınız.
-
Şerefe.
-
Bay Sahai, bu üniversitenin normal
öğrencilere göre olduğunu biliyorsunuz.
-
Ama Michelle'e olan
inancınızdan dolayı..
-
.. ve iyi bir öğretmen
olduğunuza inandığımız için..
-
.. Michelle ile mülakat yapacağız.
- Teşekkür ederim.
-
Ama bugün, Michelle'e
tercümanlık yapamazsınız.
-
İkinizi de tanımayan,
özel bir öğretmen çağırdık.
-
Tercümanlığı o yapacak.
-
Seninle mülakat yapacaklar.
Başka tercüman, ben değil, tamam mı?
-
İşte geldi.
-
Bayan Nair?
-
Hoşgeldiniz Bayan Nair,
Bu Bay Sahai.
-
- Merhaba Bayan Nair.
- Merhaba.
-
Işık.
-
Mülakat için hazır mısın?
-
Hazırız efendim.
-
Neden okumak istiyor?
-
Neden okumak istiyorsun?
-
Okumak ve öğrenmek istiyorum..
-
.. onurlu ve bağımsız yaşamak
için ve hayatta kalmak için.
-
Dünyada kaç okyanus var?
-
Dünyada kaç okyanus var?
-
Benim için, her su
damlası bir okyanustur.
-
Soruma yanıt vermedi.
Dünyada kaç okyanus var?
-
Sorularına direk yanıt istiyorlar.
-
Biz Hindistan'daysak,
Amerika ne tarafta olur?
-
Sen Hindistan'daysan,
Amerika ne tarafta olur?
-
Dünya yuvarlaktır. Yani
Amerika her yerde olabilir.
-
- Bilgi onun için ne ifade ediyor?
- Bilgi senin için ne ifade ediyor?
-
Bilgi herşeydir.
-
Bilgi ruh, bilgelik,
cesaret, ışık ve sestir.
-
Bilgi benim İncil'im, Tanrı'm..
-
Ö..
-
.. bilgi öğretmenimdir.
- Bravo! Mükemmel.
-
Tebrikler Bay Sahai.
-
Öğrenciniz artık
üniversitemizin bir parçasıdır.
-
Teşekkür ederim.
-
Sordukları her soruyu yanıtladım.
-
Michelle bugün çok mutlu görünüyor
Paul. Sürekli görüşmeden söz ediyor.
-
Bütün gündür gülümsüyor.
-
Neden olmasın? Dün yemek
masasında oturamayan bir kız..
-
.. bugün üniversitede bir
sandalye sahibi. İnanıImaz.
-
Michelle'i siyah mezuniyet cüppesi içinde
göreceğimiz günü hayal edebiliyor musunuz?
-
Çok özel bir gün olacak,
değil mi Sara?
-
Elbette anne.
-
Michelle'in yaptığı herşey özeldir.
öyle değil mi?
-
Afedersin, taslağımı bitirmeliyim.
-
- İyi akşamlar Sara.
- İyi akşamlar.
-
Bay Sahai, tebrikler.
Bir mucize daha gerçekleştirdiniz.
-
Daha çok yolumuz var Bay McNally.
-
Yolculuk daha yeni başladı.
-
Öğretmen!
-
Hediyesini almak için
epeydir bekliyor.
-
Nedir bu?
-
Hayat arkadaşın.
-
Buna ihtiyacım yok. Buna
bağımlı olmak istemiyorum.
-
Bu, seni bağımlı yapmayacak.
-
Seni bağımsızlaştıracak.
Anladın mı?
-
Yeni bir hayatın başlangıcıydı.
-
Yeni bir heyecan, yeni ufuklar.
-
Bana inancın vardı..
-
.. benim de kanatlarıma.
-
O gün ne kadar mutlu
olduğumu hatırlıyor musun?
-
Michelle'in yalnız kalmasına
izin vermek akıllıca mı?
-
Yalnız olmayacak, Bayan
Gomes de burada kalacak.
-
Ben de yan tarafta olacağım.
-
Üniversite buraya yakın.
Yeni insanlarla tanışacak.
-
Ayrıca, onu bir
ömür boyu koruyamayız.
-
Merak etmeyin. Birşey olmayacak.
-
Senin neyin var Sara?
-
Ne güzel gülüyorduk,
aniden kavga etmeye başladın.
-
Çok sinir bozucu anne.
Neyi, nereye koyarsam..
-
.. alıp başka bir yere koyuyor.
-
Anne, onu çok seviyorum, gerçekten.
-
Ama, Iütfen beni bu işe
karıştırmayın, olur mu?
-
Çok heyecanlı tatlım. Lütfen anla.
-
Ben herşeyi anlıyorum.
Her zaman o, değil mi?
-
Onun heyecanı, onun
mutluluğu, o sizin herşeyiniz.
-
Peki ya ben?
İşaretlerle mi anlatayım?
-
Paul, söylediklerine inanamıyorum.
-
Tanrım, Michelle!
-
- Michelle!
- Hayır Bayan McNally. Onu yalnız bırakın.
-
Her düştüğünde,
daha yukarı kalkacaktır.
-
Düştüm.
-
İşte böyle.
-
Yalnız yürümeni istiyorum,
yardım almadan.
-
50 adım. Düz, sonra sağa.
AnlaşıIdı mı?
-
Jojo. Yavaşla. YaşIanıyorum.
-
Çok özür dilerim.
-
Nereye gidiyor bu?
-
Nereye gidiyorsun?
-
Hayır. Bu, yanlış taraf.
Bu taraftan.
-
Hayır, gecikiyoruz!
-
Hadi, evet, çabuk.
-
Evet, hadi.
-
Koş, koş! Evet!
-
Hadi, çabuk.
-
- 38.
- Burada.
-
- 39.
- Burada.
-
- 40.
- Burada.
-
41.
-
- 42.
- Burada.
-
Öğrenecek çok şey,
bunun için çok az zaman vardı.
-
Ellerin, yorulmadan, 24 saat..
-
.. benimle konuşuyordu.
-
Hayat rahimden de başlasa,
topraktan da başlasa..
-
.. yolculuğu karanlıkta başlar
ve karanlıkta biter.
-
Bir gün hepimiz bu karanlıktan
geçmek zorunda kalacağız..
-
.. ve ışığa ulaşacağız.
-
Benim için yeni kapılar açıImıştı..
-
.. yeni arkadaşlar, yeni
düşünceler, yeni bir şiirsellik..
-
.. dünyaya yeni bir bakış şekli.
-
"Gördüğün şey, düşlediğindir. "
-
Şaire katıImıyor.
-
Düş gören gözler
değildir, akıIdır.
-
Gözlerim görmüyor,
yine de düşIüyorum.
-
Düşümüz, bir gün mezun olmam.
-
Hazır mısınız?
-
Hazırız.
-
Ağaç.
-
Kelebek.
-
Kuş.
-
Balık.
-
Arı.
-
Hayatımın en güzel yılları..
-
.. bugün bile mutluluk veren anılar.
-
Tamam.
-
Sorun yok.
-
Ne? Gıdıklandın mı?
-
Kar yağmayacak. Lütfen
derslerine konsantre ol.
-
Şemsiyeye ihtiyacın yok.
Konsantre ol.
-
Şemsiyeyi bana ver.
Kes şunu.
-
Şemsiyeyi bana ver.
-
Şemsiyeyi bana ver.
-
Kör müsün?
-
Özür dilerim efendim.
-
Hayır. Sorun yok.
-
Hayır.
-
Çok yavaşsın! NasıI geçeceksin?
-
Deneyecek misin?
-
Görelim bakalım.
-
Bu, dakikada 10 sözcük.
-
Çalışıp, 30 yapacaksın.
Hadi oradan!
-
- Geçtim mi?
- Kaldın.
-
Bir iki dersten değil,
hepsinden kaldın.
-
İnsanlar başarıyı kutlarlar,
ama biz başarısızlığı kutladık.
-
Dondurma yerken, bana
örümceğin öyküsünü anlattın.
-
Birçok defa denedikten sonra
evine varabilen örümcek.
-
Ne de olsa, başarısızlık,
başarıya doğru ilk adımdır..
-
.. ama benim için bu
adımların sonu gelmiyordu.
-
Bay Sahai, nasıIsınız?
Michelle nasıI?
-
İyi, sınav sonuçları açıklandı.
-
Ne oldu peki?
-
Yine kaldı.
-
Ama sınavların kolay
olduğunu söylemişti.
-
Yalan söyledi, tatilin
tadını çıkarabilsin diye.
-
Ama bir kişinin, ancak düştükten sonra
daha yukarı kalkabileceğini söylemiştiniz.
-
Ben kendim düşmeden önce,
ona uçmayı öğretmek istiyorum.
-
YaşIanıyorum, biliyor musunuz?
-
Ne oldu?
-
- Michelle yine mi kaldı?
- Evet Paul. Endişeliyim.
-
Sanırım Bay Sahai..
-
Anne. Eve dönmek istiyorum.
-
Anne, kaldım.
-
Öğretmen bana bağırdı.
-
Seni seviyorum bebeğim.
-
Beni arıyormuşsunuz Bay Fernandez.
-
Bay Sahai, içeri gelin Iütfen.
Bütün gündür sizi bekliyordum.
-
En büyük başarımı
sizinle paylaşmak istiyorum.
-
Lütfen oturun.
-
Bay Sahai, Michelle iki
yıIdır aynı sınıfta okuyor.
-
Ben de ona yardım etmek için
birşeyler yapmayı düşündüm.
-
Sanat, birinci sınıf,
tamamen kabartma yazıyla.
-
Bir keresinde iyilik yapmak için
çok az fırsatımız olur demiştiniz.
-
Bu fırsatı kaçırmadığınız
için mutluyum.
-
Artık kimse Michelle'i ilerlemekten
alıkoyamaz. Teşekkür ederim.
-
Birşey değil. Bu benim
görevim, mutluluğum, gururum.
-
Bir sorun yok herhalde?
-
Birşey mi oldu?
-
O zaman kitapları Michelle'e
götürün Bay Sahai.
-
Dışarı nasıI çıkacağım?
-
Dışarı nasıI çıkacağım?
-
Efendim?
-
Dışarı nasıI çıkacağım?
-
Kapı, Bay Sahai. Tam arkanızda.
-
İçeri girdiğiniz taraftan.
-
Evet.
-
Bay Sahai, iyi misiniz?
-
Öğ.. retmen.
-
Büyüdükçe yeni duygular
meydana çıkıyordu..
-
.. anlayamadığım birşeyler.
-
Senden başka kimseyi
tanımadım öğretmenim.
-
Bu yüzden seninle başka bir
ilişki düşündüm öğretmenim.
-
Böyle düşünmem yanlış mıydı?
-
Çok şey değişiyordu..
-
.. ama başarısızlığım değişmiyordu.
-
Zaman doldu Michelle.
-
Michelle, fazladan
zaman kullandın zaten.
-
Michelle. Kağıdı
alıyorum o zaman.
-
Hayır. Hayır.
- Lütfen..
-
.. bırak..
- Lütfen..
-
.. bırak. Hayır. Bırak.
-
Yanıtları bilmek yeterli değil.
-
Beni çok hayalkırıklığına
uğrattın. Öfkeliyim. Çok öfkeliyim.
-
Hayır. Yanıtları bilmek yeterli değil.
-
Onları kağıda da
dökmelisin, anladın mı?
-
Başarısız biri gibi
dikilme orada!
-
Mesele yok.
- Mesele var Bayan McNally.
-
Sadece onun değil,
benim de başarısızlığım.
-
Üç yıIdır üstüste başarısız oluyor.
-
Üç yıIdır aynı dersleri yapıyoruz.
-
Çok yavaş yazıyor.
2 dakikada 10 kelime. Yani..
-
Hey, Michelle.
-
Nereye gittiğini sanıyorsun?
-
Bırak çantayı, bırak.
-
Bırak çantayı!
-
Yeter! Eve gitmek istiyorum.
-
Hayır. Hiçbir yere gitmiyorsun.
-
Kalmak istemiyorum.
Okumak istemiyorum.
-
Hayır. Kalacaksın.
Okuyacaksın. Anladın mı?
-
Okuyacaksın. Üç yıIda
tuşlar bile yıprandı..
-
.. ama kafana hiçbir şey gitmedi.
- Bırakın onu Bay Sahai!
-
Bayan McNally, ben hayatımın
18 yıIını bunun için harcamadım!
-
Başarısız olmasına
izin vermeyeceğim.
-
Buraya gel.
-
Dinle.
-
Başarısızlıktan kaçmayacaksın.
AnlaşıIdı mı? Kaçmayacaksın!
-
Michelle, bu ne şimdi? Kitaba
nasıI saygısızlık edersin?
-
Kaldır. Hadi.
Kaldır. Kaldır kitabı.
-
Kaldır kitabı Michelle.
-
Kaldır kitabı.
-
Kes.
-
Ben yaşadığım sürece, okuyacaksın.
-
Öğrenmek istemiyorum.
-
Evet! Öğreneceksin.
Mezun olacaksın.
-
Siyah cüppe. Düşümüz.
-
Cüppe filan istemiyorum.
Benim dünyam siyah.
-
Hayır. Senin dünyan siyah
değil. Işıkla dolu.
-
Benim dünyam siyah, siyah!
-
Siyah. Siyah.
-
62 sözcük..
-
.. 2 dakikadan az bir sürede.
-
Artık yavaş değil Bayan McNally.
-
Kutlama zamanı.
-
Dondurma zamanı canım.
-
- Dondurma mı?
- Evet.
-
Bayan McNally. Hayat bir
dondurmadır. Erimeden tadını çıkarın.
-
İki tane alabilir miyim?
-
Dondurma, elbette.
-
Efendim, dondurma.
-
Dondurma efendim.
-
Ne oldu?
- Ö...
-
Sizin neyiniz var?
-
Paranızın üstü efendim.
-
Efendim, paranızın üstü?
-
Ö.. ö..
-
Ö.. ö.. ö..
-
İyi misiniz?
Bir doktor çağırın!
-
Bay Sahai?
-
Bay Sahai?
-
Demek buradasınız. Sizi arıyordum.
-
Evet?
-
Beni tanımadınız mı?
-
Benim. Fernandez.
-
Michelle'in müdürü.
-
Evet. Elbette.
Michelle'i çağırayım.
-
Michelle!
- Michelle duyamaz Bay Sahai.
-
Onu çağırayım.
-
Bayan Gomes!
- Michelle evde değil.
-
Burada.
-
Adımı unutmak, kapıyı unutmak..
-
.. hiçbiri sorun değil.
Ama Michelle'i bu şekile unutmak.
-
Ciddi bir sorun var Bay Sahai.
-
Bir doktora görünmeniz
gerektiğini düşünüyorum.
-
İyi geceler Bay Sahai.
-
Özür dilerim.
-
Sorun değil.
-
Beni asla unutma.
-
Söz veriyorum..
-
.. seni asla unutmayacağım.
-
Beni merak ettin.
-
Hayır. Beni merak etme.
-
Sadece yaşIanıyorum.
-
Hayır. Merak etme.
-
Yat uyu.
-
Sana ninni söyleyeyim.
-
Ben şarkı söyleyemem.
-
Uyu bebeğim.
Ağaçların üstünde.
-
Rüzgar estiğinde,
beşik sallanacak.
-
Uyu bebeğim.
-
Bir fırtına, rüyalarımı parçaladı..
-
.. benim için en değerli
olan o rüyaları.
-
İIk defa o gün korkuyu hissettim.
-
Beni unutursan, nasıI yaşarım?
-
- Ne oldu şimdi?
- Aşağı inmek istemiyor.
-
Kayınlarının önüne çıkmasının
tuhaf olduğunu hissediyormuş.
-
Geceyi berbat edeceğini düşünüyormuş.
-
O zaman neden zahmet edip
buraya kadar gelmiş?
-
Kes şunu Sara!
-
Bay Sahai'nin sağIığından
endişe ediyor, Iütfen.
-
İkinizi bu şekilde kavga
ederken görmek bana acı veriyor.
-
Şimdi onu hazırla ve aşağı getir.
-
Bitirmem gereken çok işim var.
-
Michelle, senden rica ediyorum.
-
Şu ana kadar, senin
yaptığın herşey özeldi.
-
Ama bugün, benim
için çok özel bir gün.
-
Aşığım ve senden önce nişanlanıyorum.
-
Bunun seni üzebileceğini biliyorum.
-
Belki de senin hayatında
böyle bir gece hiç olmayacak..
-
.. ve hiç aşık olmayacağını
hissediyor olabilirsin.
-
Umarım olursun. Gerçekten.
-
Ama, o zamana kadar..
-
.. Iütfen gecemi berbat etme.
Tamam mı?
-
Bugün çok mutluyum,
çünkü hayatta sevdiğim herkes..
-
.. bu odada. Bu fırsatla
birkaç kelime etmek isterim.
-
Sizin gibi bir anne babaya
sahip olduğum için çok şanslıyım..
-
.. ve Michelle gibi bir kardeşe.
-
Belki çok iyi bir kız ve
kardeş olamadım..
-
.. ama hepinize, sizi çok
sevdiğimi söylemek istiyorum.
-
Bu evi de seviyorum.
-
Burada çok anımız var.
-
Bir keresinde Michelle ile
dışarda oynadığımızı hatırlıyorum.
-
Elele otların arasında koşuyorduk.
-
Ve koşarken, ikimiz de düştük
ve birlikte ağlamaya başladık.
-
Annemle babam koşarak dışarı geldiler,
Michelle'i yerden kaldırdılar, ve beni bıraktılar.
-
.. orada, kollarımı uzatmış..
-
.. bekliyordum.
-
Hala bekliyorum.
-
Çocukken, ona çok kızardım.
-
Onu ne kadar seversem,
o kadar da kıskanıyordum.
-
Sevmediğim bütün
yemekleri ona yedirirdim.
-
Michelle'i gecenin ortasında
uyandırıp ona su içmek isteyip..
-
.. istemediğini sorardım.
Michelle başını sallayıp evet derdi..
-
.. ben de başımı çevirip uyurdum.
-
Bütün gece beni beklerdi.
-
Bunu yaptığıma inanamıyorum.
-
Ya sen Marc?
-
Yaptığım tüm şeyler, ve
bütün yersiz öfkelerim için..
-
.. özür dilemek istiyorum.
-
Yanlış birşey mi söyledim?
-
- O zaman Iütfen bırak bitireyim.
- Dinlemek istemiyorum.
-
Bu benim için çok önemli. Michelle.
-
Michelle..
- Yeter!
-
Otur.
-
Otur.
-
Bu mutlu ve önemli gecede..
-
.. Michelle Sara için
bir konuşma hazırlamıştı.
-
Ben okuyacaktım,
Michelle de işaret diliyle anlatacaktı.
-
Ama Michelle'in işaret
havasında olduğunu sanmıyorum.
-
Buna rağmen, söylediklerini
hepimizin dinlemesi önemli.
-
"Sekiz yaşındaydım,
yabani, sert, hep hayata öfkeli.
-
Hayatın güzel anlarını hiç
yaşayamayacağımı hissediyordum.
-
Sonra annem Sara'yı
ilk defa kucağıma verdi.
-
Güzelliğe dokundum.
Minik gözlerine dokundum..
-
.. ve sonra dünyayı Sara'nın
gözlerinden göreceğimi anladım.
-
Annem bütün gün gülümsemekten
kendimi alamadığımı söylerdi.
-
Sara, benimle bütün
mutluluğunu paylaşırdı.
-
Elimden tutup
beni her yere götürürdü.
-
Annem etrafta değilse, beni beslerdi.
-
Geceleri, beni uyandırıp,
su isteyip istemediğimi sorardı.
-
Sen sessiz parmaklarımın sesiydin.
-
Düğün gününü iple çekiyorum.
-
O gün güzelce giyineceğim.
-
Hiç gelin olamayabilirim,
ama yine de nedime olacağım.
-
Marc'a işaret dilini öğret, seninle
ilgili şikayet edeceğim çok şey var.
-
Nedimen olmana izin verdiğin
için teşekkür ederim Sara.
-
Sen Marc'la yeni bir yaşama doğru
yürürken, ağlamayacağıma söz veriyorum.
-
Bu mutlu mesajdan sonra..
-
.. kadeh kaldıralım..
-
.. Sara ve Marc için.
-
Siz, Marc Philip Bragger,
Sara Maria McNally'yi..
-
.. kendinize eş olarak kabul ediyor musunuz?
- Ediyorum.
-
Marc evet dedi.
-
- Siz, Sara Maria McNally..
- Şimdi rahip, Sara'ya soruyor.
-
.. Marc Philip Braggeri kendinize
eş olarak kabul ediyor musunuz?
-
Ediyorum.
-
Sara evet dedi.
-
Sizi karı koca ilan ediyorum.
-
Şimdi birbirlerine yüzük takıyorlar.
-
Şimdi gelini öpebilirsiniz.
-
Rahip, karı koca olarak
öpüşmelerini istedi.
-
- Yanaktan mı?
- Hayır, yanaktan değil. Dudaktan.
-
Ö..
-
Ö..
-
Burada ne yapıyorsun?
-
Konuşmak istedim.
-
Beni seviyor musun?
-
Acı çekiyorum.
-
Acı çekmeni anlıyorum.
-
Bir adamı sevmenin nasıI birşey
olduğunu asla bilemeyebilirim.
-
Belki fiziksel aşkı hiç
tecrübe etmeyeceksin..
-
.. ama..
-
Beni bir kere öper misin..
-
.. Iütfen?
-
Ö..
-
Ö..
-
Bir kadın olarak
itibarımı bana verirken..
-
.. bir öğretmen olarak
bütün itibarını yitirmiştin.
-
Çok şey istediğimi anladım.
-
Bir hata yaptım.
-
Bana, senden af dileme
fırsatını bile tanımadın.
-
"Canım Michelle.
-
Bastonunu unutmadığın gibi,
bir şeyi daha unutma.
-
Karanlık, umutsuzca seni yutmak istiyor.
-
.. ama her zaman
ışığa doğru yürümelisin.
-
Umutla dolu her adımın,
beni yaşatacak Michelle. "
-
Bir kez daha,
ışık karanlığa dönüştü..
-
.. ses de sessizliğe.
-
Oniki yıI boyunca, bana
gösterdiğin yolda yürüdüm..
-
.. karanlıkta, yalnız.
-
Oniki yıI sonra, seni
aynı çeşmenin orada buldum..
-
.. ve oniki gün sonra,
bu not çizelgesi.
-
Michelle McNally, mezun.
-
İyi haberi ilk olarak
senin duymanı istedim.
-
Bay Sahai, burası
yatağınız, Iütfen uzanın.
-
Lütfen. İşte böyle. Bay Sahai...
-
.. burası yatağınız, Bay Sahai!
-
Hemşire!
-
Bay Sahai.
-
Lütfen uzanın Bay Sahai.
-
Ö..
-
Ö..
-
Ö..
-
Ö..
-
Bugün aramızda, bir metanet ve güç..
-
.. örneği sergilemiş, imkansız olan..
-
.. hiçbir şey olmadığını
ispatlayan bir öğrenci var.
-
Kendisi üniversitemizin gururudur.
-
Ve bu ender görülen başarı
üstüne birşeyle söylemesini istiyorum.
-
Bayanlar baylar. Michelle McNally.
-
İşte benim kızım.
-
Birçok kez denedikten sonra..
-
.. pek çok kereler
düşmesine rağmen..
-
.. örümcek sonunda evine vardı.
-
Karınca dağa tırmandı.
-
Kaplumbağa çölü geçti..
-
.. ve bugün, Michelle sonunda mezun oldu.
-
Ama sizinle benim aramda bir fark var.
-
Sizin 20 yıIda yaptığınızı
yapmak, benim 40 yıIımı aldı.
-
Ama sonunda başardım!
-
Küçükken, hep diğer
çocukların gerisinde kalırdım.
-
Ailem hep benden utanırdı.
-
Her yıI evi arayıp,
"Anne, kaldım" derdim.
-
Ama bugün..
-
.. "Anne, geçtim" diyebilirim.
-
Ailemin benimle gurur
duyduğunu biliyorum.
-
Gururla dünyaya, kızları
olduğumu söylüyorlar.
-
Teşekkür ederim anna, baba.
-
Çocukken, hep bir arayış içindeydim.
-
Ama sonunda, sadece karanlık buldum.
-
Bir gün, annem beni
bilmediğim bir kucağa koydu.
-
O herkesten farklıydı.
O bir sihirbazdı.
-
Yıllar boyunca, beni
karanlıktan ışığa sürükledi.
-
Tanrı söz konusuysa, hepimiz körüz.
-
Onu ne gördünüz, ne de duydunuz.
-
Ama ben Tanrı'ya dokundum.
Varlığını hissettim.
-
Ona Ö diyorum. Öğretmen.
-
Benim için herşey siyahtı..
-
.. ama öğretmenim bana
siyahın yeni anlamını öğretti.
-
Siyah sadece karanlık
ve boğulma değil.
-
Başarının rengi.
-
Bilginin rengi.
-
Mezuniyet cüppesinin rengi.
-
Bugün hepimizin paylaştığı renk.
-
Ama sizinle benim aramda bir fark var.
-
Bugün hepiniz mezuniyet
kutlaması için bunu giyiyorsunuz.
-
Ama ben giymiyorum.
-
Çünkü beni bu siyah
cüppeyle gören ilk kişinin..
-
.. öğretmenim olmasını istiyorum.
-
Her mezuniyet gününde,
beni buraya getirirdi.
-
Her yıI, şu kapının yanında dururduk..
-
.. ve her yıI, elime şöyle yazardı:
-
"Bir gün, seni o sahnede
görmek istiyorum Michelle. "
-
Onun rüyasını gerçekleştirmek..
-
.. 40 yıIımı aldı.
-
Ve bugün, hayatımda ilk kez, görme
yeteneğimin eksikliğini hissediyorum.
-
Çünkü, öğretmenimin,
gururla, kapıda durup..
-
.. rüyamızı gerçekleştirdiğimi
görmesini görmek isterdim.
-
Öğretmenim.
-
Düşümüz.
-
Su.
-
Su.
-
Su.
-
Su.
-
Su.
-
Sevgili Bayan Nair, aydınlığa
çıktığımızı duyduğunuza sevineceksiniz.
-
Bugün öğretmenim
ilk sözcüğünü hatırladı - su.
-
O dünyadaki en büyük öğretmen..
-
.. dünyada imkansız diye birşeyin
olmadığını yeniden kanıtlayan..
-
.. başka biri için yaşamanın ne güzel
birşey olduğunu bana öğreten öğretmen.
-
Bugün öğretmenimin
okuldaki ilk günü Bayan Nair.
-
Ama onun alfabesi, tıpkı benimki
gibi, "a, b, c, d, e" diye başlamıyor.
-
"S, i, y, a, h" diye başIıyor.
-
"Siyah"
-
~~louison~~