< Return to Video

Susan Cain: İçe dönüklerin gücü

  • 0:00 - 0:02
    Dokuz yaşındayken
  • 0:02 - 0:04
    ilk defa bir yaz kampına gittim.
  • 0:04 - 0:06
    Bavulumu annem hazırladı,
  • 0:06 - 0:08
    doğal olarak da
  • 0:08 - 0:10
    içi kitaplarla doluydu.
  • 0:10 - 0:12
    Çünkü benim ailemde,
  • 0:12 - 0:15
    okumak en önemli grup aktivitesiydi.
  • 0:15 - 0:17
    Bu size asosyal gelebilir,
  • 0:17 - 0:20
    ama gerçekten bizim için sosyal olmanın sadece farklı bir yoluydu.
  • 0:20 - 0:22
    Yanınızda oturan ailenizin
  • 0:22 - 0:24
    sıcaklığını hissetmekle birlikte,
  • 0:24 - 0:26
    kendi zihninizin içindeki maceralarda
  • 0:26 - 0:28
    dolaşmakta özgürsünüz.
  • 0:28 - 0:30
    Bence, kamp da
  • 0:30 - 0:32
    tıpkı böyle olacaktı, daha bile iyi.
  • 0:32 - 0:35
    (Gülüşmeler)
  • 0:35 - 0:38
    Kulübede birbirine uyumlu gecelikleriyle
  • 0:38 - 0:40
    kitap okuyan 10 kız olacağını düşünmüştüm.
  • 0:40 - 0:42
    (Gülüşmeler)
  • 0:42 - 0:45
    Ancak kamp alkolsüz bir bira partisine daha çok benziyordu.
  • 0:45 - 0:48
    İlk gün
  • 0:48 - 0:50
    müdürümüz bizi bir araya getirdi
  • 0:50 - 0:52
    ve bir tezahürat öğretti, bunu yazın geri kalanında
  • 0:52 - 0:54
    kamp ruhunu hissetmek için
  • 0:54 - 0:56
    her gün yapacaktık.
  • 0:56 - 0:58
    Şöyleydi:
  • 0:58 - 1:00
    "Z-O-R-B-A-H,
  • 1:00 - 1:02
    zorbah, biz böyle yazarız.
  • 1:02 - 1:05
    Zorbah, zorbah haydi zorbah olalım."
  • 1:07 - 1:09
    Evet.
  • 1:09 - 1:11
    Niçin zorba olmamız gerektiğini
  • 1:11 - 1:13
    ve niçin bu sözcüğü yanlış yazdığımızı
  • 1:13 - 1:16
    bir türlü anlayamadım.
  • 1:16 - 1:22
    (Gülüşmeler)
  • 1:22 - 1:25
    Ama bu tezahüratı diğer herkesle birlikte tekrarladım.
  • 1:25 - 1:27
    Elimden gelenin en iyisini yaptım.
  • 1:27 - 1:29
    Ve gidip kitaplarımı okuyacağım
  • 1:29 - 1:32
    zamanı bekledim.
  • 1:32 - 1:34
    Ancak kitaplarımı bavulumdan ilk çıkardığımda
  • 1:34 - 1:36
    ranzadaki en popüler kız geldi ve bana
  • 1:36 - 1:39
    niçin bu kadar bayık olduğumu sordu.
  • 1:39 - 1:41
    Bayık, tabii ki, Z-O-R-B-A-H'ın
  • 1:41 - 1:43
    tam tersi.
  • 1:43 - 1:45
    Bunu ikinci denediğimde,
  • 1:45 - 1:48
    müdür yüzünde endişeli bir ifadeyle yanıma geldi
  • 1:48 - 1:50
    ve kamp ruhuyla ilgili anlattıklarını tekrarladı
  • 1:50 - 1:52
    ve hepimizin dışa dönük olmak için
  • 1:52 - 1:54
    çabalamamız gerektiğini söyledi.
  • 1:54 - 1:57
    Kitaplarımı
  • 1:57 - 2:00
    bavuluma kaldırdım,
  • 2:00 - 2:04
    yatağımın altına koydum
  • 2:04 - 2:06
    ve yazın geri kalanında orada kaldılar.
  • 2:06 - 2:08
    Bunu yaptığım için biraz suçluluk hissettim.
  • 2:08 - 2:10
    Sanki kitapların bana ihtiyacı varmış,
  • 2:10 - 2:13
    beni çağırıyorlarmış ve ben onlara ihanet ediyormuşum gibi hissettim.
  • 2:13 - 2:15
    Ancak gerçekten onlara ihanet ettim ve o bavulu
  • 2:15 - 2:17
    yaz bitip ailemin yanına
  • 2:17 - 2:19
    gelene kadar açmadım.
  • 2:19 - 2:22
    Şimdi size yaz kampı ile ilgili bu hikayeyi anlattım.
  • 2:22 - 2:25
    Tıpkı buna benzeyen 50 hikaye daha anlatabilirim size,
  • 2:25 - 2:27
    bunların hepsinde aldığım mesaj
  • 2:27 - 2:31
    benim sessiz ve içe dönük halim
  • 2:31 - 2:33
    olması gerektiği gibi değil
  • 2:33 - 2:36
    ve daha dışa dönük olmak için çaba göstermeliyim.
  • 2:36 - 2:39
    Ben içimde her zaman bunun yanlış olduğunu
  • 2:39 - 2:41
    ve içe dönüklerin de oldukları gibi gayet harika insanlar olduğunu düşündüm.
  • 2:41 - 2:44
    Ancak bu fikrimi yıllarca inkar ettim
  • 2:44 - 2:47
    ve her zaman olmak istediğim yazar yerine
  • 2:47 - 2:50
    bir Wall Street avukatı oldum,
  • 2:50 - 2:52
    bunun bir nedeni de benim de cesur ve inatçı
  • 2:52 - 2:54
    olabileceğimi kendime kanıtlamalıydım.
  • 2:54 - 2:56
    Hep kalabalık barlara gittim
  • 2:56 - 2:59
    asıl istediğim arkadaşlarımla sakin bir akşam yemeği yemek olmasına rağmen.
  • 2:59 - 3:02
    Ve hep kendimle çelişen seçimleri
  • 3:02 - 3:04
    refleks haline getirmiştim,
  • 3:04 - 3:07
    öyle ki bunları yaptığımın farkına bile varmıyordum.
  • 3:07 - 3:09
    Pek çok içe dönük bunu yapıyor,
  • 3:09 - 3:11
    bu tabii ki kendi kaybımız,
  • 3:11 - 3:13
    ama aynı zamanda iş arkadaşlarımızın
  • 3:13 - 3:15
    ve toplumumuzun da kaybı.
  • 3:15 - 3:18
    Çok iddialı olsa da, dünyanın kaybı.
  • 3:18 - 3:21
    Çünkü iş yaratıcılığa ve liderliğe geldiğinde
  • 3:21 - 3:24
    içe dönüklerin en iyi yaptıkları şeye ihtiyacımız var.
  • 3:24 - 3:26
    Nüfusun üçte biri ile yarısı arasında insan içe dönük,
  • 3:26 - 3:28
    üçte biri ile yarısı.
  • 3:28 - 3:31
    Yani tanıdığınız iki ya da üç insandan biri.
  • 3:31 - 3:34
    Bu yüzden siz dışa dönük olsanız bile,
  • 3:34 - 3:36
    sizin iş arkadaşlarınızdan bahsediyorum,
  • 3:36 - 3:38
    eşinizden, çocuklarınızda,
  • 3:38 - 3:41
    yanınızda oturan kişiden bahsediyorum,
  • 3:41 - 3:43
    hepsi bu toplumumuza kazınmış
  • 3:43 - 3:45
    ön yargıyla karşı karşıya.
  • 3:45 - 3:48
    Hepimiz bunu genç yaşlarda
  • 3:48 - 3:51
    farkında olmadan içselleştiriyoruz.
  • 3:51 - 3:53
    Bu ön yargıyı açık olarak görmek için
  • 3:53 - 3:56
    içe dönüklüğün ne olduğunu anlamalıyız.
  • 3:56 - 3:58
    Bu çekingenlikten farklı.
  • 3:58 - 4:00
    Çekingenlik toplum tarafından yargılanmaktan korkmakla ilgili.
  • 4:00 - 4:02
    İçe dönüklük daha çok
  • 4:02 - 4:04
    sosyal tetikleme gibi bir duruma
  • 4:04 - 4:06
    nasıl tepki gösterdiğinizle ilgili.
  • 4:06 - 4:09
    Dışa dönükler bu tetiklemelerden zevk alıyorlar,
  • 4:09 - 4:11
    içe dönükler ise kendilerini
  • 4:11 - 4:13
    sessiz, sakin ortamlarda en canlı, en açık
  • 4:13 - 4:15
    ve en yeterli hissediyorlar.
  • 4:15 - 4:17
    Her zaman değil -- bunlar kesin değil --
  • 4:17 - 4:19
    ama çoğunlukla.
  • 4:19 - 4:21
    Öyleyse yeteneklerimizi
  • 4:21 - 4:24
    en yüksek kapasitede kullanmak için
  • 4:24 - 4:26
    kendimizi en rahat olduğumuz
  • 4:26 - 4:29
    durumlara getirmeliyiz.
  • 4:29 - 4:31
    İşte bahsettiğim ön yargı burada ortaya çıkıyor.
  • 4:31 - 4:33
    En önemli kurumlarımız,
  • 4:33 - 4:35
    okullarımız, işyerlerimiz
  • 4:35 - 4:37
    hep dışa dönüklere ve onların ihtiyaç
  • 4:37 - 4:40
    duydukları bolca tetiklere göre düzenlenmiş.
  • 4:40 - 4:44
    Ayrıca ben şuna inanıyorum,
  • 4:44 - 4:46
    buna yeni toplu düşünme diyorum,
  • 4:46 - 4:49
    yaratıcılık ve üretkenlik garip bir
  • 4:49 - 4:53
    sosyallikten geliyor.
  • 4:54 - 4:56
    Günümüzdeki tipik bir sınıfı düşünürseniz:
  • 4:56 - 4:58
    Ben okula giderken,
  • 4:58 - 5:00
    sıralarda otururduk.
  • 5:00 - 5:02
    Sıra sıra dizilmiş sandalyelerde oturur
  • 5:02 - 5:04
    ve işimizin büyük kısmını kendi kendimize yapardık.
  • 5:04 - 5:06
    Ancak bugünlerde tipik bir sınıfa bakarsanız
  • 5:06 - 5:08
    sıraların toplu olarak dizildiğini görürsünüz,
  • 5:08 - 5:11
    birbirlerine bakan dört beş altı yedi çocuk.
  • 5:11 - 5:13
    Ve çocuklar sayısız grup çalışmaları yapıyorlar.
  • 5:13 - 5:16
    Matematik ve kompozisyon gibi
  • 5:16 - 5:19
    yalnız başına düşünme gerektireceğini düşündüğünüz konularda bile
  • 5:19 - 5:23
    çocukların komite üyeleri gibi davranmaları bekleniyor.
  • 5:23 - 5:25
    Kendi başına çalışmak isteyen
  • 5:25 - 5:27
    çocuklar da çoğunlukla
  • 5:27 - 5:29
    çıkıntı hatta daha kötüsü
  • 5:29 - 5:31
    problemli olarak görülüyor.
  • 5:33 - 5:36
    Ve öğretmenlerin büyük çoğunluğu
  • 5:36 - 5:38
    ideal öğrencinin içe dönük değil,
  • 5:38 - 5:40
    dışa dönük olduğunu söylüyor,
  • 5:40 - 5:42
    araştırmaya göre içe dönüklerin
  • 5:42 - 5:44
    notlarının daha iyi olmasına
  • 5:44 - 5:46
    ve daha bilgili olmalarına rağmen.
  • 5:46 - 5:48
    (Gülüşmeler)
  • 5:48 - 5:51
    Aynı şey işyerlerimizde de geçerli.
  • 5:51 - 5:54
    Çoğumuz açık planlı ofislerde çalışıyoruz,
  • 5:54 - 5:56
    duvarlar yok
  • 5:56 - 5:58
    ve sürekli olarak iş arkadaşlarımızın gürültüsüne
  • 5:58 - 6:00
    ve bakışlarına maruz bırakılıyoruz.
  • 6:00 - 6:02
    Liderliğe gelince de
  • 6:02 - 6:04
    liderlik pozisyonları için içe dönükler sürekli pas geçiliyor,
  • 6:04 - 6:06
    daha dikkatli olmalarına ve bugünlerde işimize yarayacak bir özellik olan
  • 6:06 - 6:08
    gereğinden büyük riskler
  • 6:08 - 6:12
    almaktan kaçınmalarına rağmen.
  • 6:12 - 6:15
    Wharton Okulu'ndan Adam Grant'ın yaptığı bir araştırmaya göre
  • 6:15 - 6:17
    içe dönük liderler sıklıkla
  • 6:17 - 6:19
    dışa dönük liderlerden daha iyi sonuçlar alıyorlar,
  • 6:19 - 6:22
    çünkü proaktif çalışanları yönetirken
  • 6:22 - 6:25
    onların kendi fikirleriyle çalışmalarına izin veriyorlar,
  • 6:25 - 6:27
    oysa dışa dönükler heyecana kapılıp
  • 6:27 - 6:29
    olanları bilmeden
  • 6:29 - 6:31
    kendi düşündükleri biçinde şekillendiriyorlar
  • 6:31 - 6:33
    ve böylece diğerlerinin fikirlerinin
  • 6:33 - 6:36
    gün ışığına çıkmasına engel oluyorlar.
  • 6:36 - 6:39
    Aslında, tarihin akışını değiştiren pek çok liderimiz içe dönüktü.
  • 6:39 - 6:41
    Size bazı örnekler vereceğim.
  • 6:41 - 6:44
    Eleanor Roosevelt, Rosa Parks, Gandhi
  • 6:44 - 6:46
    bütün bu insanlar kendilerini
  • 6:46 - 6:49
    sessiz, yuşakdilli, hatta çekingen olarak tarif ederlerdi.
  • 6:49 - 6:51
    Ve hepsi ilgiyi kendilerine çektiler,
  • 6:51 - 6:53
    aslında vücutları
  • 6:53 - 6:56
    bunu reddetse bile.
  • 6:56 - 6:58
    Bunun kendi başına bir gücü var,
  • 6:58 - 7:01
    çünkü diğerleri bu insanların artık dayanamadıklarını hissedebiliyorlardı,
  • 7:01 - 7:03
    diğerlerine emir vermekten hoşlandıklarından,
  • 7:03 - 7:05
    onlara bakılmasından hoşlandıklarından değil,
  • 7:05 - 7:07
    başka seçenekleri kalmadığından bunu yapmışlardı,
  • 7:07 - 7:10
    çünkü onlara göre doğru olanı yapıyorlardı.
  • 7:11 - 7:14
    Bence bunu noktada dışa dönükleri
  • 7:14 - 7:17
    sevdiğimi söylemeliyim.
  • 7:17 - 7:20
    Sıklıkla söylerim, sevgili eşimin de dahil olduğu,
  • 7:20 - 7:22
    en yakın arkadaşlarımın bir kısmı dışa dönük.
  • 7:24 - 7:26
    Hepimiz tabii ki içe dönük/dışa dönük çizgisinin
  • 7:26 - 7:29
    başka noktalarında yer alıyoruz.
  • 7:29 - 7:32
    Bu terimlerin yaygınlaştıran psikolog Carl Jung bile
  • 7:32 - 7:34
    saf içe dönük ya da saf dışa dönük
  • 7:34 - 7:36
    diye bir şey yoktur demiş.
  • 7:36 - 7:38
    Böyle bir insan olsaydı
  • 7:38 - 7:41
    tımarhanedeki bir deli olurdu demiş.
  • 7:41 - 7:43
    Bazıları içe dönük/dışa dönük çizgisinin
  • 7:43 - 7:45
    tam ortasında duruyor,
  • 7:45 - 7:47
    biz bunlara ortaya dönükler diyoruz.
  • 7:47 - 7:50
    Ben hep bunların iki ucun en iyi özelliklerine sahip olduklarını düşünmüşümdür.
  • 7:51 - 7:54
    Ancak çoğumuz kendimizi iki uçtan birinde görürüz.
  • 7:54 - 7:57
    Bence kültürel olarak daha iyi bir dengeye ihtiyacımız var.
  • 7:57 - 7:59
    Bu iki tip arasında daha çok
  • 7:59 - 8:01
    yin yange ihtiyacımız var.
  • 8:01 - 8:03
    İş yaratıcılığa ve üretkenliğe geldiğinde
  • 8:03 - 8:05
    bence bu özellikle önemli,
  • 8:05 - 8:07
    çünkü psikologlar
  • 8:07 - 8:09
    yaratıcı insanların hayatlarına baktığında
  • 8:09 - 8:11
    buldukları
  • 8:11 - 8:13
    bu insanların fikir alışverişinde ve fikirleri ileri götürmekte
  • 8:13 - 8:15
    çok iyi oldukları,
  • 8:15 - 8:18
    ancak ciddi derecede içe dönük oldukları.
  • 8:18 - 8:20
    Bunun nedeni yaratıcılığın önemli bir
  • 8:20 - 8:22
    bileşeninin yalnızlık olması.
  • 8:22 - 8:24
    Darwin,
  • 8:24 - 8:26
    ağaçlar arasında uzun yürüyüşlere çıkardı
  • 8:26 - 8:29
    ve akşam yemeği davetlerini reddederdi.
  • 8:29 - 8:32
    Daha çok Dr. Seuss olarak bilinen Theodor Geisel,
  • 8:32 - 8:34
    yarattığı inanılmaz şeylerin çoğunu
  • 8:34 - 8:36
    La Jolla, California'daki evinin
  • 8:36 - 8:39
    arkasındaki ofisinde yalnızken düşledi.
  • 8:39 - 8:41
    Kendisi kitaplarını okuyan
  • 8:41 - 8:43
    küçük çocuklarla tanışmaktan çekinirdi,
  • 8:43 - 8:45
    çünkü çocukların onun
  • 8:45 - 8:47
    Noel Baba gibi neşeli birisi olduğunu beklediklerini
  • 8:47 - 8:51
    ve onunla tanışınca hayal kırıklığına uğrayacaklarından korkardı.
  • 8:51 - 8:53
    Steve Wozniak ilk Apple bilgisayarını
  • 8:53 - 8:55
    o zaman çalıştığı Hawlett-Packard'daki
  • 8:55 - 8:57
    kabininde yalnız başına çalışırken yarattı.
  • 8:57 - 9:00
    Kendisi büyürken evinden çıkmak için fazla içe dönük olmasaydı
  • 9:00 - 9:03
    şimdi olduğu gibi
  • 9:03 - 9:05
    uzmanlaşamayacağını söyler.
  • 9:05 - 9:08
    Şimdi söylediklerim
  • 9:08 - 9:11
    tabii ki ortak çalışmayı bırakmamız anlamına gelmiyor --
  • 9:11 - 9:14
    tam bu noktada Steve Wozniak'ın gayet ünlü bir şekilde
  • 9:14 - 9:17
    Steve Jobs'la bir araya gelip
  • 9:17 - 9:20
    Apple Bilgisayarları'nı kurduğunu unutmayalım --
  • 9:20 - 9:22
    ancak yalnızlık önemlidir
  • 9:22 - 9:24
    ve bazı insanlar için bir yaşam tarzı olmuştur.
  • 9:24 - 9:27
    Aslında yüzyıllarca yalnızlığın
  • 9:27 - 9:30
    üstün gücünü bildik.
  • 9:30 - 9:33
    Sadece son zamanlarda nedense bunu unutmaya başladık.
  • 9:33 - 9:36
    Dünyanın başlıca bütün dinlerine bakarsanız,
  • 9:36 - 9:38
    temelde bir arayış olduğunu görürsünüz
  • 9:38 - 9:41
    Hz. Musa, Hz. İsa, Buda, Hz. Muhammet
  • 9:41 - 9:43
    bunlar hep doğayla baş başa
  • 9:43 - 9:45
    bir arayış işinde olan,
  • 9:45 - 9:47
    orada yüce değerlere ve değişimlere ulaşan
  • 9:47 - 9:50
    ve bunları içinde bulundukları toplumla paylaşan insanlar.
  • 9:50 - 9:54
    Yani doğa yoksa değişim de yok.
  • 9:54 - 9:56
    Günümüz psikoloji bilimine bakarsanız
  • 9:56 - 9:59
    aslında bunun süpriz olmadığını görürsünüz.
  • 9:59 - 10:02
    Öyle ki, bir grup içindeyken
  • 10:02 - 10:05
    sürekli diğerlerinin fikirlerini taklit ediyoruz.
  • 10:05 - 10:07
    Bu, kimden hoşlandığınız
  • 10:07 - 10:09
    gibi kişisel şeylerde bile geçerli,
  • 10:09 - 10:12
    farkında olmadan sürekli etrafınızdaki insanların
  • 10:12 - 10:14
    inançlarını kabul ediyorsunuz.
  • 10:14 - 10:17
    Ve bilindiği gibi gruplar
  • 10:17 - 10:19
    grup içindeki en baskın ya da en karizmatik kişinin fikirlerini kabul ediyor,
  • 10:19 - 10:21
    oysa ki en iyi konuşmacı olmakla
  • 10:21 - 10:24
    en iyi fikirlere sahip olmak arasında hiçbir ilişki yok.
  • 10:24 - 10:26
    Hiçbir.
  • 10:26 - 10:28
    Bu yüzden...
  • 10:28 - 10:30
    (Gülüşmeler)
  • 10:30 - 10:33
    En iyi fikirlere sahip insanı takip ediyor olabilirsiniz,
  • 10:33 - 10:35
    ama olmayadabilirsiniz.
  • 10:35 - 10:38
    Bunu gerçekten şansa bırakmak istiyor musunuz?
  • 10:38 - 10:40
    Kişilerin kendi başlarına,
  • 10:40 - 10:42
    grup dinamiklerinin verdiği kirlilikten uzakta
  • 10:42 - 10:44
    kendi fikirlerini üretmesi
  • 10:44 - 10:46
    ve sonra tekrar bir takım olarak bir araya gelerek
  • 10:46 - 10:49
    bunları iyi yönetilmiş bir ortamda tartışıp
  • 10:49 - 10:51
    oradan devam etmesi daha iyi.
  • 10:51 - 10:53
    Eğer bu doğruysa,
  • 10:53 - 10:56
    neden hep yanlış yapıyoruz?
  • 10:56 - 10:58
    Niçin okulları ve işyerlerini bu şekilde düzenliyoruz?
  • 10:58 - 11:00
    Ve neden içe dönüklere bazen kendi başlarına olmak
  • 11:00 - 11:04
    istedikleri için kendilerini suçlu hissettiriyoruz?
  • 11:04 - 11:07
    Bunun cevabı kültürel tarihimizin derinliklerinde gizli.
  • 11:07 - 11:09
    Batı uygarlıklarında,
  • 11:09 - 11:11
    özellikle de ABD'de,
  • 11:11 - 11:13
    eylem adamı her zaman
  • 11:13 - 11:15
    düşünce adamına tercih edilir,
  • 11:15 - 11:19
    düşünce "adamı".
  • 11:19 - 11:22
    Ama Amerika'nın ilk yıllarında,
  • 11:22 - 11:25
    tarihçilerin karakter kültürü dedikleri şekilde yaşıyorduk,
  • 11:25 - 11:27
    o zamanlar insanlara öz benlikleri
  • 11:27 - 11:30
    ve dürüstlükleri için değer veriyorduk.
  • 11:30 - 11:32
    O zamanki kişisel gelişim kitaplarına bakarsanız da
  • 11:32 - 11:34
    hep "Karakter, Dünyadaki En Önemli Şey"
  • 11:34 - 11:37
    gibi başlıklara sahip olduklarını görürsünüz.
  • 11:37 - 11:40
    Abraham Lincoln gibi alçakgönüllü ve iddiasız
  • 11:40 - 11:42
    rol modellerinden bahsederler.
  • 11:42 - 11:44
    Ralph Waldo Emerson onun için
  • 11:44 - 11:47
    "Üstünlükle incitmeyen bir adam." derdi.
  • 11:47 - 11:50
    Ancak 20. yüzyıla geldiğimizde
  • 11:50 - 11:52
    yeni bir kültür oluştu,
  • 11:52 - 11:54
    tarihçiler buna kişilik kültürü diyorlar.
  • 11:54 - 11:56
    Tarım ekonomisinden büyük şirketlere
  • 11:56 - 11:58
    evrimleştik.
  • 11:58 - 12:00
    Birdenbire insanlar
  • 12:00 - 12:02
    kasabalardan şehirlere taşınmaya başladılar.
  • 12:02 - 12:05
    Ve kendilerini, hayatları boyunca tanıdıkları insanlarla çalışmaktan,
  • 12:05 - 12:07
    etraflarını sarmalayan yabancılara
  • 12:07 - 12:09
    kanıtlamak zorunda buldular.
  • 12:09 - 12:11
    Ve anlaşılabilir şekilde,
  • 12:11 - 12:13
    çekicilik ve karizma
  • 12:13 - 12:15
    birdenbire önem kazandı.
  • 12:15 - 12:18
    Tabii ki de kişisel gelişim kitapları da bu yeni ihtiyaçları
  • 12:18 - 12:20
    karşılayacak şekilde değişmeye başladı ve
  • 12:20 - 12:22
    "Arkadaş Kazanmanın ve İnsanları Etkilemenin Yolları" gibi adları oldu.
  • 12:22 - 12:24
    Ve rol modelleri olarak
  • 12:24 - 12:27
    harika satıcılardan bahsetmeye başladılar.
  • 12:27 - 12:29
    Bugün içinde yaşadığımız dünya böyle.
  • 12:29 - 12:33
    Bu bizim kültürel mirasımız.
  • 12:33 - 12:35
    Sosyal yetenekler önemli değildir
  • 12:35 - 12:38
    ve takım çalışmasını
  • 12:38 - 12:40
    tamamen ortadan kaldırmalıyız
  • 12:40 - 12:43
    demek istemiyorum.
  • 12:43 - 12:46
    Yalnız başına bilgeleri dağa gönderen dinler,
  • 12:46 - 12:49
    bize aynı zamanda sevgiyi ve güveni öğütlüyorlar.
  • 12:49 - 12:51
    Ve bilim ve ekonomi alanında
  • 12:51 - 12:53
    karşı karşıya olduğumuz bazı problemler
  • 12:53 - 12:55
    o kadar geniş ve karmaşık ki
  • 12:55 - 12:57
    onları çözmek için birlikte çalışan
  • 12:57 - 12:59
    insan ordularına ihtiyacımız var.
  • 12:59 - 13:02
    Ancak benim söylediğim içe dönüklere kendileri olmaları için
  • 13:02 - 13:04
    ne kadar özgürlük verirsek onlar da
  • 13:04 - 13:07
    bu sorunlara kendi çözümlerini o kadar üretebilirler.
  • 13:09 - 13:11
    Şimdi sizinle bavulumda neler
  • 13:11 - 13:14
    olduğunu paylaşmak istiyorum.
  • 13:18 - 13:20
    Sizce ne?
  • 13:20 - 13:22
    Kitaplar.
  • 13:22 - 13:24
    Bir bavul dolusu kitabım var.
  • 13:24 - 13:26
    Margaret Atwood'dan "Kedi Gözü" .
  • 13:26 - 13:29
    Milan Kundera'dan bir roman.
  • 13:29 - 13:31
    Bu da Maimonides'ten
  • 13:31 - 13:34
    "The Guide for the Perplexed".
  • 13:34 - 13:37
    Bunlar benim kitaplarım değiller.
  • 13:37 - 13:39
    Bunları yanımda getirdim
  • 13:39 - 13:43
    çünkü bunlar büyükbabamın en sevdiği yazarlar tarafından yazılmış.
  • 13:43 - 13:45
    Büyükbabam bir hahamdi
  • 13:45 - 13:47
    ve bir duldu,
  • 13:47 - 13:50
    Brooklyn'de küçük bir apartman dairesinde yalnız yaşardı.
  • 13:50 - 13:53
    Bu daire büyürken benim dünyada en sevdiğim yerdi,
  • 13:53 - 13:56
    biraz onun nazik va zarif varlığıyla dolu olduğu için,
  • 13:56 - 13:59
    biraz da kitaplarla dolu olduğu için.
  • 13:59 - 14:02
    Kelimenin tam anlamıyla söylüyorum evindeki
  • 14:02 - 14:04
    her masa, her sandalye asıl amaçlarını bir kenara bırakıp
  • 14:04 - 14:07
    sallanan kitap yığınları için raf olarak kullanılıyordu.
  • 14:07 - 14:09
    Ailemin geri kalanı gibi
  • 14:09 - 14:12
    büyükbabamın en sevdiği şey kitap okumaktı.
  • 14:12 - 14:15
    Cemaatini de çok severdi,
  • 14:15 - 14:18
    haham olarak çalıştığı 62 yılda
  • 14:18 - 14:22
    verdiği vaazlarda bu sevgiyi hissedebilirdiniz.
  • 14:22 - 14:25
    Her hafta okuduğu kitaplardan öğrendiklerini
  • 14:25 - 14:28
    eski insancıl hikayelerle birlikte bir halı gibi örerdi.
  • 14:28 - 14:30
    Birçok yerden insanlar
  • 14:30 - 14:32
    onu dinlemeye gelirlerdi.
  • 14:32 - 14:35
    Büyükbabamla ilgili can alıcı şey şuydu.
  • 14:35 - 14:37
    Bu seremoni rolünün altında
  • 14:37 - 14:40
    gerçekten mütevazı ve içe dönük birisiydi.
  • 14:40 - 14:43
    O kadar ki bu vaazları verirken
  • 14:43 - 14:45
    62 yıldır konuştuğu cemaatin
  • 14:45 - 14:47
    gözlerinin içine
  • 14:47 - 14:49
    bakmakta zorlanırdı.
  • 14:49 - 14:51
    Podyumdan uzakta bile
  • 14:51 - 14:53
    ona merhaba dediğinizde
  • 14:53 - 14:55
    sizin zamanınızı çalmaktan çekindiği için
  • 14:55 - 14:59
    konuşmayı fazla uzatmadan keserdi.
  • 14:59 - 15:02
    Ama 94 yaşında öldüğünde,
  • 15:02 - 15:05
    onun için yas tutmaya gelen
  • 15:05 - 15:07
    insanlar yüzünden
  • 15:07 - 15:10
    polis, mahallesinin sokaklarını kapatmak zorunda kaldı.
  • 15:11 - 15:14
    Bugünlerde büyükbabam örneğinden
  • 15:14 - 15:16
    kendimce öğrenmeye çalışıyorum.
  • 15:16 - 15:19
    Son günlerde içe dönüklükle ilgili bir kitabım basıldı,
  • 15:19 - 15:21
    bu kitabı yazmak yedi yılımı aldı.
  • 15:21 - 15:24
    Bana sorarsanız bu yedi yıl harika geçti,
  • 15:24 - 15:27
    çünkü okuyordum, yazıyordum,
  • 15:27 - 15:29
    düşünüyordum, araştırıyordum.
  • 15:29 - 15:31
    Bu benim için,
  • 15:31 - 15:34
    büyükbabamın kütüphanesinde geçirdiği zamanın eşdeğeriydi.
  • 15:34 - 15:37
    Ancak şimdi birdenbire işim değişti,
  • 15:37 - 15:40
    artık işim çıkıp bunun hakkında konuşmak,
  • 15:40 - 15:43
    içe dönüklük hakkında konuşmak.
  • 15:43 - 15:47
    (Gülüşmeler)
  • 15:47 - 15:49
    Bu benim için çok daha zor,
  • 15:49 - 15:51
    burada size konuşmaktan
  • 15:51 - 15:53
    ne kadar onur duysam da,
  • 15:53 - 15:56
    bu benim doğal ortamım değil.
  • 15:56 - 15:58
    Böyle ortamlar için kendimi
  • 15:58 - 16:00
    elimden geldiğince hazırladım.
  • 16:00 - 16:02
    Geçtiğimiz yılı her bulduğum firsatta
  • 16:02 - 16:04
    topluluk önünde konuşarak geçirdim.
  • 16:04 - 16:07
    Bu yıla "tehlikeli konuşma yılım" diyorum.
  • 16:07 - 16:09
    (Gülüşmeler)
  • 16:09 - 16:11
    Bu gerçekten yardımcı oldu.
  • 16:11 - 16:13
    Ama bundan daha yardımcı olan
  • 16:13 - 16:16
    benim içe dönüklüğe, sessizliğe, yalnızlığa
  • 16:16 - 16:18
    olan hislerim, inancım, umudum oldu
  • 16:18 - 16:20
    ve bana kalırsa çok köklü bir
  • 16:20 - 16:22
    değişime çok yakınız.
  • 16:22 - 16:24
    Gerçekten öyleyiz.
  • 16:24 - 16:26
    Ve burada bu fikri
  • 16:26 - 16:28
    benimle paylaşanlara
  • 16:28 - 16:30
    üç ödev veriyorum.
  • 16:30 - 16:32
    Birincisi:
  • 16:32 - 16:34
    Sürekli takım çalışması çılgınlığını durdurun.
  • 16:34 - 16:36
    Yeter.
  • 16:36 - 16:39
    (Gülüşmeler)
  • 16:39 - 16:41
    Teşekkürler.
  • 16:41 - 16:43
    (Alkış)
  • 16:43 - 16:45
    Söylediklerim açıkça anlaşılsın istiyorum,
  • 16:45 - 16:47
    çünkü ofislerimizin
  • 16:47 - 16:49
    rastgele, kafe tarzı etkileşimleri
  • 16:49 - 16:51
    cesaretletlendirmesi gerektiğine inanıyorum --
  • 16:51 - 16:53
    bilirsiniz, insanlar öylesine bir araya gelip
  • 16:53 - 16:55
    fikir alışverişinde bulunabilmeli.
  • 16:55 - 16:57
    Bu harika.
  • 16:57 - 16:59
    Bu içe dönüklükler ve dışa dönükler için harika.
  • 16:59 - 17:01
    Ancak iş yerinde daha fazla özel alana, daha fazla özgürlüğe
  • 17:01 - 17:03
    ve daha fazla özerkliğe ihtiyacımız var.
  • 17:03 - 17:05
    Okullar da aynı şekilde.
  • 17:05 - 17:08
    Çocuklara birlikte çalışmayı tabii ki öğretmeliyiz,
  • 17:08 - 17:10
    ancak kendi başlarına çalışmayı da öğretmeliyiz.
  • 17:10 - 17:13
    Bu dışa dönük çocuklar için de geçerli.
  • 17:13 - 17:15
    Kendi başlarına çalışabilmeliler
  • 17:15 - 17:17
    çünkü derin düşüncelere o şekilde ulaşabilirler.
  • 17:17 - 17:20
    Evet ikinci ödevim: Doğaya gidin.
  • 17:20 - 17:23
    Buda gibi olun, kendi değişimleriniz olsun.
  • 17:23 - 17:25
    Hep birlikte gidelim,
  • 17:25 - 17:28
    ağaçların arasında bir kulübe yapalım
  • 17:28 - 17:31
    ve bir daha birbirimizle konuşmayalım demek istemiyorum,
  • 17:31 - 17:33
    ancak söylemeye çalıştığım daha sık
  • 17:33 - 17:35
    fişimizi çekip
  • 17:35 - 17:38
    kendi düşüncelerimizle başbaşa kalmalıyız.
  • 17:39 - 17:42
    Üçüncüsü:
  • 17:42 - 17:44
    Bavulunuzun içindekilere dikkatle bakın
  • 17:44 - 17:46
    ve onları oraya neden koyduğunuzu düşünün.
  • 17:46 - 17:48
    Dışa dönükler,
  • 17:48 - 17:50
    belki sizin bavulunuz da kitaplarla dolu.
  • 17:50 - 17:52
    Belki de şampanya kadahleriyle
  • 17:52 - 17:55
    veya skydiving malzemeleriyle dolu.
  • 17:55 - 17:59
    Ne olursa olsun, bunları bulduğunuz her fırsatta dışarı çıkarın
  • 17:59 - 18:02
    ve enerjinizi ve neşenizi bizimle paylaşın.
  • 18:02 - 18:05
    Ancak içe dönükler, içe dönük olduğunuz için
  • 18:05 - 18:07
    büyük olasılıkla bavulunuzdakileri
  • 18:07 - 18:09
    dikkatle koruyorsunuz.
  • 18:09 - 18:11
    Bu sorun değil.
  • 18:11 - 18:13
    Ancak arada sırada
  • 18:13 - 18:16
    başka insanların da görmesi için bavulunuzu açmanızı umuyorum,
  • 18:16 - 18:19
    çünkü dünyanın size ve taşıdıklarınıza ihtiyacı var.
  • 18:21 - 18:23
    Size yolculuklarınız için en iyi dileklerimi sunuyorum
  • 18:23 - 18:26
    ve yumuşak dille konuşma cesareti diliyorum.
  • 18:26 - 18:28
    Çok teşekkür ederim.
  • 18:28 - 18:32
    (Alkış)
  • 18:32 - 18:35
    Teşekkür ederim. Teşekkür ederim.
  • 18:35 - 18:42
    (Alkış)
Title:
Susan Cain: İçe dönüklerin gücü
Speaker:
Susan Cain
Description:

Sosyal olmanın ve dışa dönüklüğün her şeyden önemli olduğu bir kültürde, içe dönük olmak zor, hatta utanç verici olabilir. Ancak, Susan Cain bu tutkulu konuşmada, içe dönüklerin dünyaya olağanüstü yeteneklerini göstermeleri gerektiğini ve cesaretlendirilip takdir edilmeleri gerektiğini savunuyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
18:43
Meric Aydonat added a translation

Turkish subtitles

Revisions