-
Herkesi sevmeye çalışma!
Kendin ol.
-
(M:) Gözlerin düşünceli bakıyor.
-
(S:) Sana bir şeyler daha sormalı mıyım onu düşünüyordum.
-
Hislerimizi bir şekilde nasıl kontrol edebiliriz, bilirsin...
-
Imm, kendimi nasıl herkesi seviyor kılabilirim?
-
Bazı anlarda bazı insanlar var,
-
bazı insanlar var şöyle olan, bilmiyorum...
-
Sadece tahammül edemiyorum işte... Bilmiyorum bu doğru bir kelimemi ama bilirsin...
-
Ama, bilirsin, sadece, o şekilde olmak istemiyorum ama...
-
Bu bir tür... zihnin içinde bir şey, ne demek istediğimi bilirsin.
-
Bu zihni kontrol ediş sanırım, ki bende bu yok.
-
(M:) Herkesi sevmeye çalışma.
-
Herkesi sevmeye ÇALIŞMA.
-
Belki de... bazılarında deneyebilirsin... biraz adil olmayı.
-
Ama herkesi SEVMEYE çalışma.
-
(S:) Aslında, sevmek derken...
-
(M:) Hayır, öyle kastetmedim, bilirsin, sevecen bir şekilde.
-
Ama bilirsin, mutlaka her zaman bir iki tane olacak.
-
(S:) O zaman bu gayet normal.
-
(M:) Evet, tabii ki de çok normal.
-
(M:) İyi tamamen normalim.
-
(M:) Aslında, bazen böyle olmalı... bir sevgi var her şeyi...
-
o, o kadar her şeyi kapsar ki
-
ve İsa herkesi seviyordu demek çok kolay değil mi?
-
Ama tapınağa gittiğinde ve oradaki o insanları gördüğünde, biliyorsunuz,
-
Tapınağı ticaret amaçlı kullananlar, o anda, İsa hiç de bir sevgi görevi icra etmiyordu.
-
O sırada o...aaaahhhh... (satıcıların masalarını devirirken)... öyle değil mi?
-
Kendin ol, yol bu... çabasızca olduğun yerde kal...
-
ve gerisini boşver.
-
Gerisi bir şekilde kendiliğinden en uygun şekilde hizaya girecek.
-
Gerçekten söylediğim şey, sana anlattığım, o kadar rahatlatıcı ki.
-
Biz iyi alışkanlıklar edinmeye gayret ediyoruz.
-
Ramana Maharsi çok güzel bir şey söyledi,
-
Bütün iyi alışkanlıkların kendiliğinden
-
teslim edilmiş bir zihinde oluştuğunu söyledi.
-
Bunun anlamı şu: Gerçekten nerede olduğunu gördüğünde,
-
kendiliğinden, işler yolunda gitmeye başlıyor.
-
Bu şekilde ya da şu şekilde olmaya çalışmayı denemene gerek yok.
-
Görüyor musun? Çünkü şöyle hissediyorum...
-
herkesi seven bir SEN olursan, başarılı olabileceğini düşünmüyorum.
-
%99 yapmış olacaksın...
-
ama ah şu komşun... grrr! onu şey yapmak isteyeceksin...
-
Sonra da: 'Hayır, hayır, yapamadım, başarısız oldum' diyeceksin ve böyle devam edecek... Öyleyse yapma.
-
-Bu şekilde söyleyen ilk kişisin.
-
-Evet, evet, her şey yolunda.
-
Bazı insanları sevmemek çok normal bir şey.
-
Böyle hissetmek doğal... hatta nefret hissi bile ortaya çıkabilir.
-
Bu da olabilir,
-
ama kendini bununla bağlamazsın.
-
O da yükselen başka bir his olur.
-
Gerçekten çok net bir adaletsizlik veya gaddarlık gördüğünde,
-
nasıl da, "Seni seviyorum" diyebilirsin?
-
Bunu nasıl söyleyebilirsin? Bu şekilde hissetmiyorsun.
-
Şöyle okkalı bir tokat indirmek istersin!
-
Değil mi? - Kesinlikle.
-
-Bu doğal bir şey... evet... evet.
-
O halde o zaman geldiğinde, bunu kendi haline bırak.
-
Farkında olan olarak kal.
-
Sadece oturmaya devam et... Her zaman Farkediş olarak kal.
-
'Ne yapmalıyım, ne yapmamalıyım?' lara gitme.
-
Farkındalık olarak kal.
-
Anında, sadece Farkındalığın kendisi olmanın alanında,
-
her şey biraz yavaşlamaya başlayacak.
-
Ve görüş açın daha netleşecek,
-
muhakeme yeteneğin çok daha keskinleşecek,
-
ve içinde çok daha fazla boşluk olacak,
-
daha fazla alan olacak, ve ayrıca daha net ve
-
kendiliğinden göreceksin ki, kararlar almanın alanı içinde değilsin...
-
ama daha çok fark edensin.
-
Bu böyle...
-
bütün denge, her şey zaten senin içinde, bütün potansiyel.
-
Eğer zihnin yolunda bir şeyleri yapmaya ve çözmeyi denemeye girmezsen....
-
Sadece içindeki doğal olarak olduğun yerde kal.
-
Bu 'kör olmak' anlamına gelmez... bu kör olmak değildir...
-
çünkü 'kör' bile kalsan, o kör kalmanın farkındalığı oradadır.
-
Farkındalığın kendisi olarak kal.
-
Her şey bunun alanının önünde kendini gösterir.
-
Ve anında içindeki genişlemeyi hissedersin...
-
Ve beş dakika önce vermen gereken bir karar...
-
tamamiyle
-
incelmeye başlar...
-
ve şimdi gerekli alan vardır.
-
Beş dakika önce şöyle hissediyorken, "Ah! İki dakika bile bakmaya dayanamayacağım bir şey bu!"
-
Şu anda... sonsuz bir genişlik vardır.
-
Çevre şartları, duygular
-
ve zihin halleri bu kadar değişken olabilir...
-
Bir madalyonun tersini çevirir gibi değişebilir... bu kadar böyledir.
-
Buna kapılıp gitme.
-
Farkındalığın kendisi olarak kal.
-
Onda her zaman gerekli boşluk vardır.
-
Devasa genişleme vardır...
-
bunda kal.
-
Ve dikkatin bu boşluk ile birleştiğinde,
-
bir şekilde bu fark edişin kendisi bir kutsamadır,
-
ve ifadenin bütün halleri bundan otomatik olarak etkilenir.
-
Kolay yol budur.
-
Ama eğer iyi alışkanlıklar edinmek istersen ve
-
iyi olmanın on adımı gibi şeylere girersen, o zaman bu başka bir şeydir.
-
Ve o da bir yoldur.
-
Bu salyangozun yoludur.
-
-Bunu istemiyorum.
-
-Hhh, ben sana 'Samuray'ın yolunu göstereceğim... Hayyyt!
-
Hızlı!
-
Bazı insanlar "ah, evet, git ve evet kontrol et ve keyfini çıkar..."ın yolundan hoşlanırlar.
-
Bu da iyidir.
-
Çünkü o da aynı Bilinçtir, bu rolde kendini oynuyordur.
-
Ama bazıları için... oyalanmaya hiç vakit yoktur...
-
Etrafta gezinip durmak istemezler.
-
Sadece gitmek ve hedefe varmak isterler.
-
Nedir bu? Geriye kalan nedir?
-
Eğer bir kalan varsa...
-
-Doğru.
-
-Mutlu olmak için bir yılını verebilirsin...
-
ya da şu an'da mutlu olursun.
-
Hangisini seçeceksin?
-
-Şu an'ı.
-
-Sen şu an'da mutlusun.
-
-Öyle düşünüyorum.
-
Zihnine gider ve mutlu olmak üzerine çalışırsan,
-
perişan olursun.
-
Mutlu olmaya çalışmak en acınası şeydir.
-
-Evet, haklısın.
-
Diğer taraftan, eğer sefil hissediyorsan ve şöyle dersen, "Dinle...
-
"Yeterince sefil değilim!"
-
"Sadece yüzde 80 sefil haldeyim... Bunu biraz daha arttırmak istiyorum."
-
"Geriye kalan yüzde 20 nerede?"
-
Ve TAMAMİYLE sefil hale gel!
-
İşte o zaman gülmeye başlarsın,
-
o zaman otomatik olarak 'Ama bu ne kadar da saçma!' dersin.
-
Aynı şekilde mutlu olmaya çalışırsan,
-
biliyorsun, 'mutlu olmaya çalışmak' doğal bir şekilde hareket etmeye çalışmak gibidir.
-
Yapamazsın.
-
Denemeyi bırak ve bunu fark et.
-
-Evet.
-
-Şu güzel gülüşe bir bakın! Oh Tanrım!
-
Ama şimdi saklamaya çalışıyor!
-
-Bununla ilgili mutluyum.
-
-Evet
-
Evet, sana da teşekkürler.
-
-Ramana Maharsi-