-
Herkese merhabalar arkadaşlar.
-
Sabah 06:10'da İstanbul'dan trene bindik
ve şu anda Ankara'dayız.
-
Çok heyecanlıyım çünkü Hacettepe
Üniversitesi'nde çok güzel bir söyleşi var.
-
Ardından Mete ile beraber bir buçuk gün
boyunca...
-
...Ankara'da bulabildiğimiz her şeyi yemeyi
düşünüyoruz.
-
Giriş başka kapıdanmış.
-
Girdim çıktım, kapı üstüme kapandı.
-
Evet, okula doğru gidelim, değil mi?
-
Şu anda söyleşi için Hacettepe Üniversitesi'ndeyiz.
-
Ciddi soğukmuş. Titriyorum şu anda.
-
Soğuk ama çaktırmıyorum.
-
Merhaba.
-
Söyleşimiz bitti, öğrencilerle birlikte
çok keyifli bir saat geçirdik.
-
Şimdi karnımız deli gibi acıktı. Mete ile beraber
yemek yemeye gidiyoruz.
-
Göksu Lokantası'na geldik.
-
Buranın suflesini herkesten duydum.
-
Kocaman bir porsiyon geliyormuş
ve çok lezzetliymiş.
-
Onu yemeye geldik.
-
Ama tabi önden bir şeyler de atıştırabiliriz
yani.
-
Hadi girelim.
-
Ara sıcaklardan Arnavut ciğerini deneyeceğiz
ve yanında da Halep işi.
-
Yani bunu ikimiz şöyle bir atıştıralım diye
söyledik ama...
-
...biz bununla bayağı bir doyarız yani.
-
Yiyeceğiz artık ne yapalım.
-
Dönünce çaresine bakarız.
-
Bir de şimdi şundan alıyorum.
-
Yıkılıyor gerçekten, çok iyi.
-
Hakikaten etleri yumuşacık, lokum gibi
ağzımda dağıldı.
-
Bayıldım ya. Çok şık ve güzel ambiyanslı
bir restoran.
-
Ben çok beğendim. Yemekleri de gerçekten
çok lezzetli.
-
Ama benim gözüm hâlâ suflede.
-
Şimdiden daha bunları yemeden sufleyi
söyledik.
-
Gelsin bir de ona yorum yapayım.
-
Biz bunları yiyelim, hadi Mete. Sen de bırak,
bir tadına bak.
-
Efsane!
-
Bu ne ya? Bu kadar büyük olacağını
tahmin etmemiştim.
-
Yani gerçekten devasa bir porsiyon
ve müthiş gözüküyor.
-
Yalnız şimdi mikrofonu bir çıkaracağım.
-
Şöyle bir hışır hışır bir sesi çıkıyor bunun
böyle kaşıklarken.
-
O sesi almak istiyorum.
-
Bunu yememi beklemiyorsun herhalde
bu kaşıkla, değil mi?
-
Ben kokluyordum.
-
Gerçekten çok hafif.
-
Mete soğutma, ye. Acayip bir şey.
-
Göksu Lokantası'na sadece bunu yemek
için bile gelinir.
-
Ama ben menüyü de gördüm, birkaç bir şey
de denedik.
-
Çok beğendim.
-
Omuzlarım yukarıda resmen irkilerek
yürüyorum. Böyle bir soğuk yok.
-
Mahvediyor. Siz alışmışsınız muhtemelen.
-
Öğrencilerin hepsi bu sıcak hava diyordu.
-
Ama bizim için çok soğuk.
-
Adana'da yandık, burada donuyoruz.
-
Ortasını bulamadık daha.
-
Şimdi bir içimizi ısıtalım. Bir kahve içelim
Mete, değil mi?
-
Hadi.
-
Biraz kalabalık.
-
Aa sıra var.
-
Şimdi Tunalı'daki Kruvasante'deyiz.
-
Oldukça kalabalık ve biz şu anda sıra
bekliyoruz.
-
Önümüzde iki masa var. Daha sonra oturacağız,
bir kahvemizi içeceğiz.
-
Ayrıca kruvasanlarını da çok merak ediyorum.
-
Hepiniz yazmışsınız zaten, ben anket açtım ya.
-
Orada "Kruvasante'ye git, Kruvasante'ye git."
diye yazıyordu.
-
Ayrıca Mete de önermişti bana.
-
Çok güzel bir sunumla ev yapımı ice tea
geldi.
-
Sunumları muhteşem. Bayıldım yani.
-
Kıyamıyorum şu anda kesmeye.
-
Ama o kruvasandan çıkan o çıtır çıtır sesi
duymak için de sabırsızlanıyorum.
-
Çok güzel kokuyor.
-
Çok güzel.
-
Çıtır çıtır ve sıcacık kruvasanı.
-
Lime lime ayrılıyor. Pufur pufur, bulut gibi.
-
Şuradan ben devam ediyorum bu arada.
-
Ben de şunu yiyeyim.
-
Bu da lotus cream'li. İçinde galiba biraz da
pastacı kreması da var.
-
Yanında muz, yiyemiyorum alerjim var ama.
-
Çilek, bir de çikolata sosuyla geliyor.
-
Bu da çok güzel gözüküyor.
-
Zaten kremasına bakayım.
-
Yıkılıyor.
-
Otelden çıktık, biraz şöyle bir dolaşalım
dedik.
-
Aspava çok meşhur Ankara'da biliyorsunuz.
-
Aspava aslında bir yemek değil, dönercilere
verilen isim.
-
Açılımı da Allah Sağlık...
-
Dur.
-
Allah Sağlık Para Afiyet Versin Amin.
-
Bir döner söylüyormuşsunuz ve ardından
masa donatılıyormuş tatlısına kadar.
-
Yani tıka basa doyuyormuşsunuz.
-
Genelde kaşarlı dürüm...
-
Genelde kaşarlı dürüm tarzı ve soslu
oluyormuş döner.
-
Ama ben açıkçası şansımı buradan
yana değil...
-
...yarın gideceğim dönerciden yana kullanmak
istiyorum.
-
Ama buradakiler de çok meşhurmuş.
-
Eğer Ankara'ya gelirseniz de siz Aspava
kültürünü bir denemeden geçmeyin derim.
-
Şimdi benim gönlümden geçen bir yer
var.
-
Kıtır.
-
Orada böyle bir kokoreç yiyelim
diyorum.
-
Aç değilim dedim ama en azından şöyle
bir tadımlık bakmak istiyorum.
-
Hadi gidelim oraya.
-
Self servismiş. Şimdi ben bir fişimi alıp
geliyorum.
-
İçeri girdik de buradaymış fiş alacağımız
yer.
-
Ne yiyeceksin?
-
Çeyrek veya yarım yerim.
-
Yarım? İddialı.
-
Teşekkür ederim.
-
-Şimdi biz bunu...
-Ödeme işlemi yan taraftan.
-
-Oyun gibi bir şey ya, oradan buraya.
-Alayım.
-
Şöyle veriyim.
-
-Teşekkürler.
-Afiyet olsun.
-
Bence güzel bir şekilde pişirilmiş
ve yağları hiç rahatsız etmiyor.
-
Baharatı da güzel.
-
İçerisinde domates biberi de var.
-
Hani belki sevmeyenler için bu bir kıstas
olabilir.
-
Ama ben, hani artık kokoreçinden öte
burayı çok beğendim.
-
Ortamı çok güzel.
-
Benim böyle gençlikte, yani üniversite
zamanlarında...
-
...böyle arkadaşlarımla takıldığım yerlere
benziyor.
-
Tabi buraya hani işte kumpir yemeye,
kokoreç yemeye de gelebilirsiniz.
-
Ama oturup arkadaşlarınızla böyle takılmak
için de bence gayet güzel bir yer.
-
Bugünlük burada mekan gezmelerimiz
bitiyor.
-
Yarın sabah erkenden kalkıp yemeye
devam edeceğiz.
-
Ta ki gidene kadar.
-
Planlarım net, belli. Saat saat ayarladım.
-
Tak tak tak yiyeceğiz hepsini. Umarım.
-
Bu mide nasıl dayanacak bilmiyorum.
-
Ankara'dan herkese günaydın.
-
Kat kat giyindim bugün.
-
Ağzımdan buharlar çıkıyor. Görünüyor mu
acaba kamerada?
-
Ama bir şeyler yemeden önce Ankara'ya
gelmişken...
-
...Anıtkabir'i ziyaret etmeden olmaz diye
düşünüyorum.
-
Oraya doğru gideceğiz.
-
Ama şurada bir Ankara simidi satan
abi gördüm.
-
Onun yanına gideceğim ve ufak bir kahvaltı
yapacağım.
-
-Günaydın, abi.
-Sağ ol, ablacım.
-
Teşekkür ederim, ablacım.
-
Yer misin sen de?
-
Yerim yerim.
-
İki tane alabilir miyiz?
-
Yanık yanık, çok güzel.
-
Teşekkür ederim.
-
Çok hızlı geliyorlar.
Mete bekle, sakın gitme.
-
Atlıyor ya, korkutma beni.
-
Koş!
-
Koş! Koş! Koş!
-
Ya baksana su birikintisi bile buz tutmuş.
-
Biz nasıl buz tutmayalım?
-
Bugün yanımda getirdiğim ne varsa
üstüme giyindim şu anda.
-
Hani kaç kilo gözüküyorum, bilmiyorum.
-
Gerçekten gevrek gevrek.
-
Çıtır çıtır, çok güzel.
-
Sesi duyuyor musun Mete kulaklıktan?
-
Evet, yine merak ettiğimiz bir pasta...
-
Ne? Nereden?
-
Yine merak ettiğimiz bir pastane vardı.
-
Kakule Fırın'a geldik. Ara sokakta bir yer
aslında.
-
Hani böyle çok işlek bir cadde gibi de
gözükmüyor.
-
Şu espressolu olandan kesinlikle alalım.
-
Bu limon kremalı demiştiniz, değil mi?
-
-Ha frambuazı da var içinde.
-Evet.
-
Bir de cinnamon roll geldi.
-
Şu bak Antep fıstıklı.
-
Üç tane alalım deneyelim, değil mi?
-
Gerçekten hepsinin tadını çok merak ettim.
-
Hâlâ gözüm sipariş etmediklerimde.
-
Filtre kahvemi bir yudumlayım.
-
Üzerinde altın tozu da var.
-
Şöyle kesiyorum.
-
Alt tabanı o kadar güzel ve çıtır ki
bayıldım.
-
Ne çok aşırı şekerli ne de böyle bayıyor
lezzeti, kreması.
-
Tam kahvenin yanına yemelik.
-
Bu benlik. Bunu okeyledim.
-
İçinde Antep fıstığı...
-
Sert bir şey var.
-
Hafif bir baklava yiyormuşsun gibi tadı.
-
Çok beğendim.
-
İyi ki geldik buraya.
-
Mayalı hamuru efsane.
-
Zaten ben tarçını çok seviyorum.
-
Buraya gelip deneyin muhakkak.
-
Ankara'da oturanlar, hala burayı
keşfetmediyseniz, keşfedin.
-
Evet, Mutlu Lokantası. Bulduk.
-
Marketin yanındaki ama. Orada yiyeceksiniz.
-
-Buyurun.
-Merhaba.
-
-Merhaba, hoş geldiniz.
-Hoş bulduk. Hazır değil mi döner?
-
-Hazır.
-Tamamdır.
-
Sıra olmadan geldik. Çok güzel bir saatte
geldik.
-
Birazdan burası full oluyormuş
ve çok çabuk bitiyormuş döneri.
-
Çevirelim döneri.
-
Yanıyor, yanıyor.
-
Sen yaklaşabildiğin kadar yaklaşsana.
-
Mete, ateş var...
-
Ama döner işçiliği de ayrı bir olay.
Ustalığı abi, ne yapayım?
-
Çok iyi gözüküyor et döner.
-
Eti yumuşacık, lezzeti bayağı iyi.
-
Bahsedildiği kadar varmış.
-
Mutlu Lokantası'nda döner yemeden
dönmeyin.
-
Çok heyecanlıyım.
-
Gerçekten Ankara'ya gelip pizza yemek
için...
-
...bu kadar heyecanlanacağımı düşünmemiştim.
-
Burası pizza severler için gerçekten muhakkak
uğranması gereken bir yer.
-
İstanbul'dan bile kalkıp gelebiliriz diye
düşünüyorum.
-
Daha yemeden bunları söylüyorum
çünkü görüntüsü muhteşem gözüküyor.
-
Ben Roma'ya da gittim. Orada da oldukça
fazla pizza denedim.
-
Ama bir de Ankara'da Stüdyo Pizza'da
deneyelim.
-
Evet, önce burratalı ve siyah sarımsaklı
olanı deniyorum.
-
Mükemmelin eş anlamlısı. O kadar güzel.
-
Bu sarımsaklı aioli.
-
Acı biber reçeli var. Çok severim.
-
Bu çok iyi.
-
Bir de ben mantara karşı gerçekten
bir aşk besliyorum.
-
O yüzden bu pizza benim için özel.
-
Bir de bunun tadına bakalım.
-
İkisinden hangisini seçersiniz derseniz,
ben seçim yapamam.
-
Efsane pizzalar.
-
İstanbul'a da açın, gerçekten.
-
Bunu hepinizin denemesi gerekiyor.
-
Ya da kalkın, trene binin gelin buraya.
-
Double espressomu yudumlarken
Stüdyo Pizza'nın şefi Murat Bey'le karşılaştık...
-
...ve ona hamurla ilgili ufak bir soru sormak
istiyorum.
-
-Merhaba şefim, hoş geldin.
-Merhaba.
-
Hoş geldiniz ya. Kanalımıza hoş geldiniz.
-
Hamurla ilgili böyle biraz özel bir galiba
bir şeyler yapıyorsunuz gibi geldi bana.
-
Nedir, biraz bize anlatabilir misiniz?
-
Bu hamurun içerisinde sadece un, su, ekşi
maya ve tuz var.
-
Bir un karışımı kullanıyoruz ve bunların
tamamı organik unlar.
-
Su oranımız %75'lerde.
Yani hidrasyon %75'lerde.
-
Esasında bu çok vahşi bir hamur.
-
Gün içerisinde de farklılık gösterir.
-
Yani şimdi mesela siz pizza yediniz.
-
Şimdi saat işte ne bileyim üç diyelim.
-
Bir de akşam aynı hamuru saat onda yiyin.
-
Tamamen farklı aromalar göreceksiniz.
-
O yüzden bu değişken bir şey.
-
Yani hamur esasında olması gerektiği gibi.
-
Yani eski usul yapıyoruz hamuru.
-
Endüstriyel mayanın o vermiş olduğu
böyle hani...
-
...o gazi mayalanmanın sürekli olması,
susama, şişkinlik.
-
Hani bu hamurda onlar olmaz.
-
Hani ben böyle çok iddialı şeyleri sevmiyorum,
en iyisi bu en kötüsü bu diye ama...
-
...çok dürüst bir hamurdur yani bu.
-
Galiba bir de mikserinizle alakalı bir durum
var değil mi?
-
-Onun nasıl bir faydası oluyor?
-Bu mikseri de...
-
Yani şimdi bu mikser çift kollu mikser.
-
Şimdi bu çift kollu olduğu için ıslak hamurlar
yani yüksek hidrasyonlu hamurlar için...
-
...bir gereklilik bu mikseri almak.
-
Çünkü bu el hareketiyle karıştırdığı için,
sürtünme az olduğu için...
-
...fermantasyon daha geç başlıyor.
-Anladım şimdi.
-
Hamurun ısınmasını önlüyor.
-
Ben bu kendi hayal ettiğim hamuru
yapıyorum şu anda.
-
İyi ki böyle bir hamur hayal etmişsiniz.
-
-Çok güzel, çok beğendik.
-Çok teşekkür ediyorum.
-
Sağ olun.
-
-Çok teşekkür ederiz.
-Ben teşekkür ederim.
-
Her zaman da beklerim.
-
Murat Şef inanılmaz bir şekilde ağırladı
bizi.
-
Sonra eşi Sera Hanım bizi arka taraftaki
Aile Apartmanı'nı gezdirdi.
-
Orada çok güzel bir bar ve galerileri
var.
-
İnanılmaz hoşumuza gitti.
-
Kalbimiz şu anda burada kaldı.
-
Bir sonraki Ankara gezimizde yüzde yüz
buraya geleceğiz.
-
Eğer siz de Ankara'daysanız, burayı
muhakkak keşfedin.
-
Buradan gidemeyiz.
-
Buradan.
-
Gidiyorum ama nereye ben de bilmiyorum.
-
Son durağımıza geldik.
-
Ali Uzun'dan güzel şekerlemeler alacağız.
-
Bunları ofisteki arkadaşlara götüreceğim.
-
Size Ankara'dan güzel şekerler getirdim
diyeceğim.
-
Birazcık da eve alırım.
-
Ben bu Ankara yolculuğunda gerçekten
çok fazla tatlı yedim.
-
Sanki böyle bir tatlı cenneti gibi geldi
bana Ankara.
-
Bilmiyorum, her şey güzeldi.
-
Bence bu şekerler de çok iyi.
Gidelim bakalım içeriye.
-
Merhaba.
-
Akide şekeri de ben severim.
-
Biraz böyle bir karışık, böyle bir ortaya,
yani çok fazla da olmasın.
-
Kilo almayalım.
-
Olur, kese kağıdına.
-
Geldik bu güzel yolculuğun sonuna.
-
Şimdi trene bineceğiz ve İstanbul'a doğru
yol alacağız.
-
Ben inanılmaz keyif aldım Ankara'dan.
-
Çok sevdim Ankara'yı. Bayıldım Ankara'ya.
-
İkinci kez çok kısa sürede gelmeyi
düşünüyorum.
-
Birbirinden lezzetli yemekler yedim.
Çok fazla tatlı yedim.
-
Ne oldu? Niye kafanı böyle "ı-ıh" yaptın?
-
Kapanış çekeceğiz diye buralarda kalmayalım.
-
Videomuzun sonuna geldik.
-
Beğen tuşuna basmayı, aynı zamanda
abone olmayı unutmayın.
-
Öpüyorum. Bye-bye.
-
Tren kalkıyor. Koş!