< Return to Video

İşbirliğine dayalı liderlik için bir rehber

  • 0:02 - 0:06
    Mükemmel bir pembe takım elbise giymiştim,
  • 0:06 - 0:09
    büyük düğmeleri ve vatkaları vardı.
  • 0:09 - 0:11
    Sene 1997 idi ve ben Yeni Zelanda'nın
  • 0:11 - 0:14
    meşhur bisküvi ve atıştırmalıklar şirketi
  • 0:14 - 0:17
    Griffin's Foods'un yeni patronu olmuştum.
  • 0:18 - 0:21
    İlk defa bir şirketi yönetecektim.
  • 0:21 - 0:23
    Yeni, iddialı hedeflerimizle ilgili
  • 0:23 - 0:25
    bir konuşma yapmak üzere sahnedeydim.
  • 0:27 - 0:29
    Eylem çağrımın ne olacağını
    tam olarak biliyordum:
  • 0:29 - 0:33
    "Her dört Yeni Zelandalı'nın biri
    bir şey atıştırdığında
  • 0:33 - 0:35
    yediği şey bize ait olacak."
  • 0:35 - 0:38
    Hedefleri nasıl ölçebileceğimizi
    bildiğimizi vurguladım
  • 0:38 - 0:42
    ve geleceğimizin
    kontrol altında olduğunu söyledim.
  • 0:42 - 0:44
    Utanç verici bir şekilde
  • 0:44 - 0:46
    konuşmamı şöyle bitirdim:
    "Bu değilse, ne?
  • 0:46 - 0:48
    Biz değilsek, kim?
  • 0:48 - 0:50
    Ve şimdi değilse, ne zaman?
  • 0:51 - 0:53
    Büyük bir alkış aldım
  • 0:53 - 0:56
    ve kendimle gerçekten gurur duydum.
  • 0:57 - 1:00
    İyi bir lider olmayı çok ama
    çok istiyordum
  • 1:00 - 1:04
    Sadık bir ekibin peşimden gelmesini
  • 1:04 - 1:05
    ve doğru olmayı istiyordum.
  • 1:06 - 1:09
    Kısacası, bir kahraman olmak istiyordum.
  • 1:09 - 1:13
    Pembe takım elbise içerisinde
    cips ve bisküvi satan bir kahraman.
  • 1:13 - 1:15
    (Kahkahalar)
  • 1:16 - 1:19
    Peki bu konuşmadan sonra ne oldu?
  • 1:19 - 1:21
    Hiçbir şey.
  • 1:22 - 1:24
    Tüm o alkışlar, hiçbir eyleme dönüşmedi.
  • 1:24 - 1:26
    Hiçbir şey değişmedi.
  • 1:26 - 1:29
    Beni veya söylediğim şeyleri
    beğenmedikleri için değil.
  • 1:29 - 1:33
    Sorun, kimsenin, kendinden
    ne beklendiğini bilmemesiydi.
  • 1:33 - 1:34
    Ve daha da önemlisi
  • 1:34 - 1:36
    benim onlara
    ihtiyaç duyduğumu bilmiyorlardı.
  • 1:37 - 1:40
    Şimdi burada, bu sorunu aşarak
    nasıl bir zafer kazandığıma dair
  • 1:40 - 1:43
    bir kahraman konuşması
    yapacağımı düşünebilirsiniz.
  • 1:44 - 1:46
    Aslında, benim size anlatmak istediğim şu:
  • 1:46 - 1:49
    İçerisinde yaşadığımızki kadar karmaşık
  • 1:49 - 1:50
    ve birbirine bağlı bir dünyada
  • 1:50 - 1:54
    tek bir kişinin tüm cevapları
    bildiğini sanmak çok saçma.
  • 1:55 - 1:58
    Sadece verimsiz değil,
    aynı zamanda tehlikeli de.
  • 1:58 - 2:02
    Çünkü, bizleri, o kahramanın
    çözümleri bulacağına
  • 2:02 - 2:05
    ve bizim bir rolümüzün
    olmayacağına inanmaya itiyor.
  • 2:05 - 2:07
    Bizim kahramanlara ihtiyacımız yok.
  • 2:07 - 2:09
    Birbirimize kökten bağlı olmaya
    ihtiyacımız var
  • 2:09 - 2:12
    kısaca birbirimize ihtiyacımız var
    da diyebiliriz.
  • 2:13 - 2:16
    Diğer insanlar bazen çok zor
    olabilseler bile.
  • 2:18 - 2:22
    Yıllarımı nasıl iyi bir lider olunacağını
    anlamaya çalışmakla harcadım.
  • 2:22 - 2:25
    Yedi ülkede, beş kıtada yaşadım.
  • 2:25 - 2:27
    Ve son yıllarda
  • 2:27 - 2:30
    B Corp topluluğu ile
    çok fazla zaman geçirdim.
  • 2:30 - 2:32
    İlk başta kurumsal katılımcı olarak
  • 2:32 - 2:34
    son zamanlarda ise elçi olarak.
  • 2:35 - 2:37
    B Corp'lar, işletmelerin
    iyiliğin gücü olabileceğine
  • 2:37 - 2:40
    inanan şirketlerin oluşturduğu bir grup.
  • 2:41 - 2:44
    Sosyal ve çevresel performansa dair
    yaklaşık 250 soruluk
  • 2:44 - 2:48
    zorlu bir sertifikasyon süreci bulunuyor.
  • 2:48 - 2:51
    Hissedarlarınızla birlikte
    topluma da hizmet etme niyetinizi
  • 2:51 - 2:53
    hukuki olarak deklare etmeniz
  • 2:53 - 2:57
    ve karşılıklı bağlılık bildirgesini
    imzalamanız gerekiyor.
  • 2:58 - 3:01
    Bu hareketin içerisindeki
    şirketlerle ilgili
  • 3:01 - 3:03
    en çok etkilendiğim şey
  • 3:03 - 3:06
    kendilerini bütün bir sistemin
    parçaları olarak görmeleri.
  • 3:07 - 3:13
    Sanki kendilerini büyük, geniş
    bir faaliyetler ırmağında hayal ediyorlar
  • 3:13 - 3:17
    mesela, gazlı içecek üreticileri
    örneğinde,
  • 3:17 - 3:20
    nehrin kaynağına doğru gidildikçe
  • 3:20 - 3:23
    su ve şeker bulunuyor
  • 3:23 - 3:26
    ve o şekeri üreten çiftçiler
  • 3:26 - 3:29
    ve plastik, metal ve cam,
  • 3:29 - 3:32
    bunların her biri, şirket dediğimiz
    ve finansal sonuçları olan
  • 3:32 - 3:35
    bir yapıya doğru akıyor.
  • 3:35 - 3:39
    Bu akış, bazı sonuçları da
    beraberinde getiriyor
  • 3:39 - 3:41
    Bazıları istenen sonuçlar
  • 3:41 - 3:44
    ferahlık ve hidrasyon gibi
  • 3:44 - 3:45
    bazıları ise istenmeyen sonuçlar
  • 3:45 - 3:48
    atıklar ve obezite gibi.
  • 3:49 - 3:51
    Bu alandaki liderlerle zaman geçirmek
  • 3:51 - 3:56
    gerçek bir iş birliğinin mümkün olduğunu
    anlamamı sağladı,
  • 3:56 - 3:58
    ancak bu ince ve karmaşık bir iş.
  • 3:58 - 4:02
    Ve bu alandaki liderler,
    geleneksel kahramansı liderlerin aksine
  • 4:02 - 4:04
    bazı şeyleri çok daha farklı yapıyorlar
  • 4:05 - 4:07
    Hedefleri daha farklı belirliyorlar,
  • 4:07 - 4:10
    bu hedefleri daha farklı duyuruyorlar
  • 4:10 - 4:13
    ve diğer insanlarla çok daha
    farklı ilişkiler kuruyorlar.
  • 4:14 - 4:16
    İlk farkla başlayalım.
  • 4:17 - 4:21
    Bir kahraman, bireysel olarak
    gerçekleştirilebilecek ve
  • 4:21 - 4:23
    düzgün ölçülebilecek hedefler koyar.
  • 4:24 - 4:26
    Kahramanca hedefleri tanıyabilirsiniz --
  • 4:26 - 4:29
    "kar" ve "pazar payı" gibi
    terimler kullanırlar
  • 4:29 - 4:31
    ve genellikle rekabete dayalıdırlar.
  • 4:31 - 4:33
    Pembe takım elbiseli günü hatırladınız mı?
  • 4:34 - 4:36
    Birbirine bağlı liderler, diğer taraftan
  • 4:36 - 4:39
    çok önemli olan bir hedefle başlarlar
  • 4:39 - 4:44
    ve bu hedefe tek başına bir şirketin
    veya bir kişinin ulaşması imkansızdır.
  • 4:45 - 4:48
    Size giyim sektöründen
    bir örnek vermek istiyorum.
  • 4:48 - 4:52
    Bu sektörde yılda 92 milyon ton
    atık üretiliyor.
  • 4:53 - 4:57
    Patagonia ve Eileen Fisher
    kıyafet üreten şirketler,
  • 4:57 - 4:59
    her ikisi de birer B Corp
  • 4:59 - 5:02
    her ikisi de atık miktarını azaltmaya
    kendini adamış.
  • 5:03 - 5:06
    Kendi sorumluluklarının,
    müşteri kendilerinden
  • 5:06 - 5:09
    alışveriş yaptığı anda
    bittiğini düşünmüyorlar.
  • 5:09 - 5:13
    Patagonia sizi onlardan yeni kıyafet
    alışverişi yapmamanız için teşvik ediyor
  • 5:13 - 5:16
    ve eski kıyafetlerinizi ücretsiz onarıyor.
  • 5:16 - 5:20
    Eileen Fisher kıyafetlerinizi
    geri getirdiğiniz zaman size ödeme yapıyor
  • 5:20 - 5:23
    ve onları ya tekrar satıyor ya da
    başka kıyafetlere dönüştürüyor.
  • 5:24 - 5:28
    Bu iki şirket bazı noktalarda birbirlerine
    rakip olsalar da
  • 5:28 - 5:31
    ortak problemleri çözebilmek için
    birbirleriyle ve sektördeki diğerleri ile
  • 5:31 - 5:33
    ortak çalışmalar yürütüyorlar.
  • 5:33 - 5:37
    Tedarik zincirinin önceki kısımlarındaki
    bazı şeylerin de sorumluluğunu alıyorlar.
  • 5:37 - 5:39
    Tüm dünyada
  • 5:39 - 5:43
    300 milyon civarında kişi evinden
    bu sektör için çalışıyor,
  • 5:43 - 5:45
    çoğunluğu kadın,
  • 5:45 - 5:48
    birçoğu çok zor koşullar altında,
  • 5:48 - 5:49
    çok az ışık altında
  • 5:49 - 5:53
    düğmelerin üzerine dikiş atıyorlar,
    ince dikiş yapıyorlar.
  • 5:53 - 5:57
    2014'e kadar bu çalışanlar için
    hiçbir koruma yoktu.
  • 5:58 - 6:02
    Bir grup şirket, kar amacı gütmeyen
    Nest adında bir kuruluşla
  • 6:02 - 6:05
    bir takım standartlar
    oluşturmak için bir araya geldi.
  • 6:05 - 6:07
    Şu anda tüm sektör bu standartları
    kabul etmiş durumda.
  • 6:08 - 6:12
    Bir kere bu tarz sorunları gördüğünüzde
    artık görmezden gelemezsiniz
  • 6:12 - 6:15
    ve sorunu çözmek için diğerlerinin
    yardımını istemeniz gerekiyor.
  • 6:15 - 6:17
    Bu kişiler
    birbirine bağımlılığı kanıksamışlar.
  • 6:17 - 6:19
    Bana dediler ki
  • 6:19 - 6:21
    "Biz insan hakları konusunda
    rakip olmayız."
  • 6:22 - 6:25
    İş birliği yapanların ikinci farkı,
  • 6:25 - 6:29
    hedeflerini, plan yapmadan önce
    duyurmaya gönüllü olmaları.
  • 6:30 - 6:34
    Kahramanlar sadece ustaca
    işledikledikleri hedeflerini açıklarlar,
  • 6:34 - 6:37
    hedefe ulaşılacak yol net olarak belirli
    olduğu zaman.
  • 6:37 - 6:42
    Aslında, kahramanların duyuruları, büyük
    kazanç için sahneyi kurmaya yöneliktir.
  • 6:42 - 6:45
    Kahramanların duyuruları zaferle doludur.
  • 6:46 - 6:49
    Birbirine bağımlı liderler,
    diğer taraftan,
  • 6:49 - 6:51
    diğer kişilerin yardım etmesini isterler.
  • 6:51 - 6:56
    O yüzden duyuruları genellikle
    ortak üretime bir davet
  • 6:56 - 6:59
    ve bazen de bir yardım çağrısıdır.
  • 7:00 - 7:03
    Fransız gıda şirketi Danone'un
    Amerika biriminde
  • 7:03 - 7:06
    B Corp olmak istediğimizi duyurdum.
  • 7:07 - 7:09
    Pembe takım elbise gününden farklı olarak
  • 7:09 - 7:11
    bunu nasıl yapacağımızla ilgili
    bir planım yoktu.
  • 7:12 - 7:15
    O günü net olarak hatırlıyorum.
  • 7:15 - 7:17
    Odadaki herkes iç çekti
  • 7:17 - 7:20
    çünkü bir planımız
    olmadığını biliyorlardı.
  • 7:20 - 7:25
    Ancak aynı zamanda,
    gıda sistemi ırmağındaki
  • 7:25 - 7:28
    rolümüzü de görmüşlerdi
  • 7:28 - 7:30
    ve bir değişim
    istediğimizi de biliyorlardı.
  • 7:31 - 7:34
    Bu duyuruyu herhangi bir plan yapmadan
    açıkladığımızda
  • 7:34 - 7:36
    şirket içindeki pek çok genç
  • 7:36 - 7:38
    bize yardım etmek için harekete geçti
  • 7:38 - 7:42
    ve etrafımızdaki B Corp'lar
    yanımızda toplandı.
  • 7:43 - 7:44
    B Corp olduğumuz o gün
  • 7:44 - 7:49
    kahraman bir şirketin
    sadece kendini kutladığı bir an değildi
  • 7:49 - 7:52
    daha çok toplumsal bir kutlama gibiydi.
  • 7:54 - 7:57
    Tek başınıza başaramayacağınız
    hedefler belirlediğinizde
  • 7:57 - 8:00
    ve onlardan herkese bahsettiğinizde,
  • 8:00 - 8:04
    geri dönüşü olmayan şu üçüncü farkla
    karşı karşıya kalırsınız:
  • 8:04 - 8:06
    Şirketinizin içindeki ve dışındaki
  • 8:06 - 8:09
    insanları nasıl gördüğünüz.
  • 8:11 - 8:15
    Kahramanlar diğer herkesi
    rakip veya takipçi olarak görür.
  • 8:17 - 8:19
    Kahramanlar tavsiye istemezler
  • 8:19 - 8:22
    çünkü her şeyi kontrol etmek,
    övgüyü kendileri almak isterler.
  • 8:23 - 8:26
    Bunu herhangi bir
    kahraman toplantısında görebilirsiniz.
  • 8:27 - 8:28
    Kahramanlar konuşma yapmayı severler.
  • 8:30 - 8:33
    İnsanlar koltuklarına yaslanırlar
  • 8:33 - 8:36
    belki etkilenirler fakat bağlanmazlar.
  • 8:37 - 8:39
    Birbirine bağlı liderler, öte yandan,
  • 8:39 - 8:41
    diğer insanlara ihtiyaçları
    olduklarını anlarlar.
  • 8:41 - 8:45
    Toplantıların gereksiz, boşa
    vakit geçirmek için olmadığını bilirler.
  • 8:45 - 8:48
    Sahip olduğunuz en değerli şeylerdir.
  • 8:48 - 8:50
    İnsanların işbirliği yaptıkları,
    iletişim kurdukları
  • 8:50 - 8:52
    ve fikirlerini paylaştıkları yerlerdir.
  • 8:52 - 8:55
    İnsanlar böyle toplantılarda öne eğilir
  • 8:55 - 8:58
    ve nereye uyabileceğini düşünür.
  • 9:00 - 9:03
    Shanghai, Çin'de
    altı sene yaşadığımda
  • 9:03 - 9:06
    Oreo bisküvilerini
    ve pek çok başka şeyi sattığımız
  • 9:06 - 9:10
    Kraft Foods şirketini yönetiyorken,
  • 9:10 - 9:12
    kahraman kültürüyle ilgili
    bir sorun yaşadık.
  • 9:13 - 9:16
    Piyasaya sürkeli olarak
    başarısız ürünler sürüyorduk.
  • 9:16 - 9:18
    Sonradan öğreniyorduk ki
  • 9:18 - 9:20
    şirketteki herkes
    başarısız olacağımızı biliyormuş
  • 9:20 - 9:22
    fakat bize söylemeye çekinmişler.
  • 9:22 - 9:26
    Bu sebepten,
    inovasyon ve planlama toplantılarımızı
  • 9:26 - 9:28
    şu iki şekilde değiştirdik.
  • 9:28 - 9:31
    Birincisi, toplantı dili
    tekrar Çince oldu.
  • 9:31 - 9:34
    Herkesin çok iyi İngilizcesi olsa bile
  • 9:34 - 9:37
    ben odadayken ve
    toplantı İngilizce olduğunda
  • 9:37 - 9:38
    bana odaklanıyorlardı.
  • 9:38 - 9:40
    Ben bir yabancıydım ve patrondum
  • 9:40 - 9:44
    ve görünüşe göre o göz korkutucu
    kahraman bakışlarına sahiptim.
  • 9:44 - 9:46
    İkincisi,
  • 9:46 - 9:50
    toplantıdaki herkese
    tek tek fikirlerini sorduk
  • 9:51 - 9:54
    Amerikan ve Çinli damak tatları
  • 9:54 - 9:58
    arasındaki ince farklar konusunda
  • 9:58 - 9:59
    anlayışımız gerçekten arttı,
  • 9:59 - 10:02
    yeni ürünlerimizin başarı oranı yükseldi
  • 10:02 - 10:05
    ve yeşil çay tadındaki ünlü Oreo'lar gibi
  • 10:05 - 10:09
    çok başarılı pek çok ürün çıkardık.
  • 10:10 - 10:12
    Kahramanlık kültürü her deliğe girer.
  • 10:13 - 10:16
    Danone'de, dünyanın bir köşesinde
  • 10:16 - 10:18
    harika şeyler oluyordu
  • 10:18 - 10:21
    ve biz bunu
    dünyanın öbür köşesine yaymak istiyorduk.
  • 10:21 - 10:24
    Fakat birisine iş kıyafeti giydirip
  • 10:24 - 10:27
    bir grup insan önünde
    PowerPoint sunumu yaptırdığınızda
  • 10:27 - 10:30
    kahraman olma içgüdüsüne kapılıyorlar.
  • 10:31 - 10:33
    Her şeyi cilalayıp parlatıyor
  • 10:33 - 10:34
    ve gerçekleri söylemiyorlar.
  • 10:34 - 10:38
    Bu da ne ikna edici, ne de ilginç oluyor.
  • 10:38 - 10:40
    Bu sebeple bunu değiştirdik
  • 10:40 - 10:43
    ve büyük pazarlara benzeyen
  • 10:43 - 10:45
    tüm gün süren pazar yerleri yarattık.
  • 10:45 - 10:47
    Herkes kostümüyle geldi,
  • 10:47 - 10:50
    bazıları birazcık süslendi
    bazıları çok fazla...
  • 10:50 - 10:52
    Satışçıların tezgahlarını doldurması
  • 10:52 - 10:55
    ve fikirlerini mümkün olduğunca
    ikna edici bir şekilde satması gerekiyordu
  • 10:56 - 10:59
    ve ikna ettikleri insanlar
    onlara sahte çekler yazıyordu.
  • 10:59 - 11:01
    Ortamda biraz saçmalık yaratmak,
  • 11:01 - 11:03
    ya da bir şapka veya atkı,
  • 11:03 - 11:08
    insanların savunmalarını düşürür ve
    fikirlerin süratle yayılmasını sağlar.
  • 11:08 - 11:10
    Bunun belli bir tarifi yoktur
  • 11:10 - 11:16
    fakat birlikte geçirilen zaman
    öyle bir tasalanmalıdır ki,
  • 11:16 - 11:21
    insanlar vakitlerinin değerli
    ve önemli olduğunu bilsin
  • 11:21 - 11:23
    ve en iyi hallerini ortaya koysunlar.
  • 11:25 - 11:28
    Kahramanlık kültürü burada TED'de mevcut.
  • 11:29 - 11:33
    Tüm bu süreç kendimi bir kahraman gibi
    gördüğümü düşünmenize sebep oluyor.
  • 11:34 - 11:39
    Anlatmak istediğim konuyla ilgili
    herhangi bir şüphe olmaması için,
  • 11:39 - 11:41
    bu fikirleri
  • 11:41 - 11:44
    hiç itibarım ve deneyimim olmayan
  • 11:44 - 11:46
    bir alanda uygulamak istiyorum.
  • 11:46 - 11:48
    Aslen Güney Afrika'lıyım
  • 11:48 - 11:51
    ve vahşi yaşamı koruma
    konusunda tutkuluyum,
  • 11:51 - 11:53
    özellikle gergedanları,
  • 11:54 - 11:56
    şu büyük boynuzlu heybetli yaratıklar.
  • 11:58 - 12:01
    Her gün üç gergedan öldürülüyor
  • 12:01 - 12:05
    çünkü boynuzlarının değerli olduğunu
    düşünen insanlar var.
  • 12:05 - 12:07
    Boynuzlar saç ve tırnaklarla
  • 12:07 - 12:09
    aynı maddeden yaratıldıkları halde.
  • 12:10 - 12:12
    Bu benim kalbimi kırıyor.
  • 12:13 - 12:16
    Kendine geri dönen tüm kahramanlar gibi
  • 12:16 - 12:20
    bu hedefi küçültmek ve
    kendi başıma geçekleştirebileceğim
  • 12:20 - 12:22
    bir hale getirmek için
    elimden gelen herşeyi yaptım.
  • 12:23 - 12:28
    Fakat açıkcası gergedan avlamayı durdurmak
    benim için fazla büyük bir hedef.
  • 12:29 - 12:32
    Bu yüzden hemen
    birbirine bağlılık adasına geri döndüm.
  • 12:33 - 12:36
    Bu sahnede hedefimi açıklıyorum.
  • 12:36 - 12:39
    Benim gibi tutuklu olan
    başka insanlar buldum
  • 12:39 - 12:41
    ve onlara katılabilir miyim diye sordum.
  • 12:41 - 12:43
    Bugünden sonra
    belki de daha fazla insan bulurum.
  • 12:43 - 12:47
    Şimdi karmaşık fakat ilham verici olan
  • 12:47 - 12:49
    beraber çalışmayı öğrenme sürecindeyiz.
  • 12:49 - 12:52
    Hayalim bir gün birinin bu sahneye çıkıp
    birbirine kökten bağlılığın
  • 12:52 - 12:57
    çok sevdiğim gergedanları
    nasıl kurtardığını anlatması.
  • 12:58 - 13:01
    Kahramanlık kültüründe
    neden ısrar ediyoruz
  • 13:01 - 13:03
    ve neden daha fazla birlikte çalışmıyoruz?
  • 13:04 - 13:06
    Diğer herkes neden yapıyor bilmiyorum
  • 13:06 - 13:08
    fakat benim neden yaptığımı
    size söyleyebilirim.
  • 13:08 - 13:12
    Birbirine bağlılık
    bir kahraman olmaktan çok daha zordur.
  • 13:13 - 13:16
    Açık, saydam ve savunmamız
    olmasını gerektirir
  • 13:16 - 13:20
    Geleneksel liderlerin
    eğitimini aldığı şey bu değildir.
  • 13:21 - 13:24
    Bir kahraman olmanın
    beni koruyacağını sanmıştım.
  • 13:25 - 13:27
    Kahramansı liderliğin yarattığı
  • 13:27 - 13:30
    yükseliş ve ayrılığın
  • 13:30 - 13:33
    beni dokunulmaz yapacağını sanmıştım.
  • 13:34 - 13:36
    Bu bir ilüzyon.
  • 13:37 - 13:41
    Birbirine bağlılık ve savunmasızlığın
    getirdiği neşe ve başarı
  • 13:41 - 13:43
    alınan riske ve çabaya değiyor.
  • 13:44 - 13:48
    Eğer dünyanın karşı karşıya kaldığı
    zorlukları çözeceksek
  • 13:48 - 13:50
    başka bir seçeneğimiz yok
  • 13:50 - 13:53
    o yüzden bu konuda
    iyileşmeye başlamamız lazım.
  • 13:54 - 13:55
    Teşekkür ederim.
  • 13:55 - 14:00
    (Alkış)
Title:
İşbirliğine dayalı liderlik için bir rehber
Speaker:
Lorna Davis
Description:

Kahramanlar ile liderler arasındaki fark nedir? Bu öğretici konuşmada Lorna Davis, kahramanları idolleştirmenin büyük problemleri çözmekten bizi nasıl alıkoyduğunu anlatıyor -- ve birşeyleri değiştirmek için "birbirne kökten bağlı olmaya" neden ihtiyacımız olduğunu gösteriyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
14:12

Turkish subtitles

Revisions