Morgan Spurlock: Satılmış En Muhteşem TED Konuşması
-
0:00 - 0:03Son bir kaç yılımı
-
0:03 - 0:05genelde çok zor
-
0:05 - 0:07ve aynı zamanda bir bakıma tehlikeli durumlara
-
0:07 - 0:10sokarak geçirdim.
-
0:11 - 0:13Hapishaneye gittim --
-
0:13 - 0:15Zor bir durum.
-
0:15 - 0:18Bir kömür madeninde çalıştım --
-
0:18 - 0:20Tehlikeli bir durum.
-
0:20 - 0:22Savaş alanlarında çekimler yaptım --
-
0:22 - 0:24Hem zor hem de tehlikeli bir durum.
-
0:24 - 0:28Ve 30 günümü sadece şunları yiyerek geçirdim.
-
0:28 - 0:30Başta eğlenceliydi,
-
0:30 - 0:33ortalara doğru biraz zorlaştı, sonlarda ise çok tehlikeli bir hale dönüştü.
-
0:34 - 0:36Aslında, neredeyse tüm kariyerim boyunca
-
0:36 - 0:38tek amacım
-
0:38 - 0:41kendimi berbat görünen durumlara sokarak,
-
0:41 - 0:43toplumsal sorunları
-
0:43 - 0:45merak uyandıracak,
-
0:45 - 0:48ilginç kılacak biçimde inceleyip
-
0:48 - 0:50ve bu şekilde onları parçalara ayırarak
-
0:50 - 0:53izleyiciler için erişilebilir ve eğlendirici kılmaya çalıştım.
-
0:53 - 0:55Buraya markalaşma ve sponsorluk dünyasını inceleyecek
-
0:55 - 0:58bir konuşma yapmak üzere geleceğimi öğrendiğimde
-
0:58 - 1:00daha önce yaptıklarımdan biraz farklı bir şey yapmak isteyeceğimi biliyordum.
-
1:00 - 1:03Kiminizin duymuş olduğu ya da daha duymadığı gibi
-
1:03 - 1:06birkaç hafta önce ebay'e bir ilan koydum.
-
1:06 - 1:09Birkaç Facebook,
-
1:09 - 1:11ve Twitter mesajı yolladım,
-
1:11 - 1:13ve insanlara 2011'de yapacağım TEDTalk'ımın (TED Konuşması)
-
1:13 - 1:15isim haklarını satın alma fırsatını verdim.
-
1:15 - 1:17(Gülüşmeler)
-
1:17 - 1:20Evet, doğru duydunuz. Şanslı bir birey ya da şirket,
-
1:20 - 1:22veya kar-amacı güden ya da gütmeyen bir kurum,
-
1:22 - 1:24hayatları boyunca bir defa karşılarına çıkabilecek bir fırsatı...
-
1:24 - 1:26- Çünkü eminim ki, Chris Anderson'ın bunun bir daha olmasına izin vermeyecek -
-
1:26 - 1:28(Gülüşmeler)
-
1:28 - 1:30yani şu an izlediğiniz konuşmanın isim haklarını
-
1:30 - 1:32almaya hak kazanacaktı.
-
1:32 - 1:35tabi o zaman daha konuşmamın bir başlığı ve pek fazla bir içeriği yoktu
-
1:35 - 1:37Bu da konunun ne olacağı hakkında
-
1:37 - 1:40pek de fikir vermiyordu.
-
1:40 - 1:42Sonuç olarak sunduğum şuydu:
-
1:42 - 1:44"İsminiz buraya" Sunar:
-
1:44 - 1:47"Konusu hakkında hiç bir fikrinizin olmadığı TED Konuşmam --
-
1:47 - 1:50ve içeriğe bağlı olarak, sizi ya da şirketinizi zor bir duruma düşürebilir.
-
1:50 - 1:53Özellikle eğer sizi buna sponsor olduğunuz için enayi gibi gösterirsem! --
-
1:53 - 1:55Fakat bununla beraber,
-
1:55 - 1:57bu çok iyi bir medya fırsatı!"
-
1:57 - 2:03(Gülüşmeler)
-
2:03 - 2:06Bu TED Konuşmalarını ne kadar çok kişi izliyor, biliyor musunuz?
-
2:06 - 2:08Çok fazla.
-
2:09 - 2:11Bu arada tabi bu başlığın taslak hali...
-
2:11 - 2:13(Gülüşmeler)
-
2:13 - 2:16Ve bu uyarılara rağmen
-
2:16 - 2:18birisinin isim haklarını alacağını biliyordum.
-
2:18 - 2:20Eğer bunu bana bir sene önce sormuş olsaydınız,
-
2:20 - 2:22bunu hiçbir kesinlik ile size söyleyemezdim.
-
2:22 - 2:24Fakat şu anda çalıştığım yeni projede, benim yeni filmim bu olacak,
-
2:24 - 2:27pazarlama dünyasını, reklamcılığı inceliyoruz.
-
2:27 - 2:29Ve daha önce de söylediğim gibi,
-
2:29 - 2:32yıllar boyunca kendimi biraz berbat durumlara soktum.
-
2:32 - 2:35Fakat hiçbir şey, ama hiçbir şey,
-
2:35 - 2:38beni bu kadar zor,
-
2:38 - 2:40ya da bu kadar tehlikeli bir şeye,
-
2:40 - 2:43yani bu adamlarla görüşmeler yapmaya hazırlayamazdı.
-
2:44 - 2:47(Gülüşmeler)
-
2:47 - 2:50Anlayacağınız üzere, bir film yapmak üzere bir fikrim vardı.
-
2:50 - 2:52Morgan Spurlock: Yapmak istediğim, tümünün ürün yerleşimi,
-
2:52 - 2:55pazarlama ve reklamcılık hakkında olduğu
-
2:55 - 2:57ve tamamıyla ürün yerleşimi, pazarlama ve reklamcılık tarafından
-
2:57 - 2:59finanse edilecek bir film yapmak.
-
2:59 - 3:02Ve filmin adı "Satılmış En Muhteşem Film" olacak.
-
3:02 - 3:04Bu "Satılmış En Muhteşem Film"de tüm olanlar
-
3:04 - 3:07baştan aşağıya, başlangıçtan sonuca,
-
3:07 - 3:09baştan sona markaların sponsorluğunda olacak.
-
3:09 - 3:11Filmde göreceğiniz ismin üzerindeki sponsordan,
-
3:11 - 3:13şimdilik ismi X markası...
-
3:13 - 3:15Şimdi bu marka, Qualcomm Stadyumu (Amerikada çok amaçlı bir stadyum)...
-
3:15 - 3:17ya da Staples Center (Amerika'da bir spor arenası) olabilir...
-
3:17 - 3:20bu insanlar filme daimi olarak evli olacaklar -- sonsuza dek
-
3:20 - 3:22ve böylece film tümünü kapsayacak şekilde şu fikri -- ( Michael Kassan: Bu gereksiz bir şey.
-
3:22 - 3:25Bu ne? (MK: Bu gereksiz.) Daima, sonsuza dek?
-
3:25 - 3:27Ben gereksiz biriyim. (MK: Sadece söylemek istedim.)
-
3:27 - 3:29Bunu daha çok vurgulamak için söylemiştim.
-
3:29 - 3:31Şöyleydi, " Daima. Sonsuza dek."
-
3:31 - 3:33Fakat sadece X markasını sponsor olarak almayacağız,
-
3:33 - 3:35ayrıca filmde satabileceğimiz tüm kategorileri satacağız.
-
3:35 - 3:38Yani belki de bir ayakkabı satacağız ve o ayakkabı giydiğiniz en muhteşem ayakkabı olacak...
-
3:38 - 3:41ya da "Satılmış En Muhteşem Film"de gördüğünüz sürdüğünüz en muhteşem araba...
-
3:41 - 3:44"Satılmış En Muhteşem Film"in katkılarıyla, içtiğiniz en muhteşem içki...
-
3:44 - 3:46Xavier Kochhar: Yani fikriniz,
-
3:46 - 3:48markaların insanların hayatlarının bir parçası olduğunu göstermenin ötesinde,
-
3:48 - 3:51onların filmi finanse etmesini mi sağlamak? (MS: Onların filmi finanse etmesini sağlamak)
-
3:51 - 3:53MS: Ve aslında tüm bu işlerin nasıl yapıldığını göstermek.
-
3:53 - 3:55Tüm bu filmin amacı şeffaflık.
-
3:55 - 3:57Bu filmde tüm işlemlerin gerçekleşmesini göreceksiniz.
-
3:57 - 3:59Yani bu baştan sona,
-
3:59 - 4:01tüm filmin genel düşüncesi.
-
4:01 - 4:03Ve CEG'nin bunun gerçekleşmesine yardım etmesinden çok mutlu olurum.
-
4:03 - 4:05Robert Friedman: Biliyor musun, bu aslında garip,
-
4:05 - 4:07çünkü bunu ilk duyduğumda
-
4:07 - 4:09aslında bu bir izleyici kitlesi için
-
4:09 - 4:11tam anlamıyla en üstün saygı gösterisi.
-
4:11 - 4:13Guy: Aslında insanların buna karşı
-
4:13 - 4:15ne kadar kavrayıcı olacaklarını bilmiyorum.
-
4:15 - 4:17XK: Şu bakış açısına sahip misiniz? --
-
4:17 - 4:19Açı kelimesini kullanmak istemiyorum çünkü olumsuz bir çağrışıma sahip --
-
4:19 - 4:22ama bunun nasıl sonuçlanacağını biliyor musunuz? (MS: Hiçbir fikrim yok)
-
4:22 - 4:25David Cohn: Bunun yapılması için ne kadar para gerekli?
-
4:25 - 4:28MS: 1.5 milyon $ (DC: Tamam.)
-
4:28 - 4:30John Kamen: Onlarla yapacağın toplantıda zorlanacağını düşünüyorum,
-
4:30 - 4:32fakat yine de birkaç büyük, bilinen markanın
-
4:32 - 4:35peşinden koşmaya değer.
-
4:35 - 4:37XK: Kim bilebilir, belki de filminiz çıktığı sırada,
-
4:37 - 4:39biz de saçma sapan konuşan ahmaklar gibi görüneceğiz.
-
4:39 - 4:42MS: Buna karşı yanıtların nasıl olacağını düşünüyorsunuz?
-
4:42 - 4:44Stuart Ruderfer: Yanıtlar büyük çoğunluka "Hayır" olacaktır.
-
4:44 - 4:46MS: Fakat sizce bu satış, film yüzünden mi,
-
4:46 - 4:48yoksa benim yüzümden mi zor bir satış?
-
4:48 - 4:50JK: Her ikisi de.
-
4:50 - 4:53MS: ... Pek de olumlu bir anlama gelmiyor bu.
-
4:53 - 4:55Yani, bayım, bana yardım edebilir misiniz? Yardıma ihtiyacım var.
-
4:55 - 4:57MK: Size yardım edebilirim.
-
4:57 - 4:59MS: Tamam. (MK: Güzel.)
-
4:59 - 5:01Muhteşem.
-
5:01 - 5:03MK: Hangi markalar olacağını belirlemeliyiz.
-
5:03 - 5:06MS: Evet. (MK: İşte bu zor kısmı.)
-
5:06 - 5:08Görüşmekte olduğunuz insanlara baktığımızda ...
-
5:08 - 5:10MK: Gidebileceğimiz bazı yerler var. (MS: Tamam.)
-
5:10 - 5:12Kamerayı kapat.
-
5:12 - 5:14MS: "Kamerayı kapat" deyişinin
-
5:14 - 5:16kayıt-dışı bir görüşme yapalım anlamına geldiğini düşünmüştüm.
-
5:16 - 5:18Aslında anlamı gerçekte
-
5:18 - 5:21"Filminizin hiçbir şeyi ile alakalı olmak istemiyoruz" imiş.
-
5:21 - 5:24MS: Ve burada olduğu gibi, teker teker,
-
5:24 - 5:27tüm bu şirketler aniden kayboldular.
-
5:27 - 5:29Hiçbiri bu filmle alakalı bir şey yapmak istemedi.
-
5:29 - 5:31Şaşırmıştım.
-
5:31 - 5:33Bu proje ile ilgili kesinlikle bir şey yapmak istemiyorlardı.
-
5:33 - 5:35Hayretler içinde kalmıştım, çünkü reklamcılığın, asıl düşüncesi,
-
5:35 - 5:38mümkün olan en fazla kişinin önüne ürününü koymak,
-
5:38 - 5:40mümkün olan en fazla kişinin onu görmesini sağlamaktı.
-
5:40 - 5:42Özellikle günümüz dünyasında,
-
5:42 - 5:44yeni medya ile eski medyanın kesiştiği
-
5:44 - 5:46ve parçalanmış medya dünyasında
-
5:46 - 5:48ana fikir, mesajı topluluklara ulaştırabilecek
-
5:48 - 5:51kulaktan kulağa yayılabilme ihtimali olan
-
5:51 - 5:53yeni dağıtım aracı edinmek değil midir?
-
5:53 - 5:56Hayır, bu sadece benim düşüncemdi.
-
5:56 - 5:58Fakat sorun şuydu, gördüğünüz gibi,
-
5:58 - 6:01fikrimin ölümcül bir hatası vardı,
-
6:01 - 6:04ve hata şuydu.
-
6:05 - 6:07Hayır aslında, bu hata ya da o her neyse değildi.
-
6:07 - 6:09Bu hiç de sorun olmazdı.
-
6:09 - 6:11Bu sorun olmazdı.
-
6:11 - 6:13Fakat sorun, bu görüntünün temsil ettiği şeydi.
-
6:13 - 6:15İşte, eğer Google'da şeffaflık (transparency) için
-
6:15 - 6:17görsel arama yaparsanız, bu ...
-
6:17 - 6:19(Gülüşmeler)
-
6:19 - 6:22(Alkışlar)
-
6:22 - 6:25Bu ilk bulunan görsellerden birisi.
-
6:25 - 6:28Evet, bu işi yapış şeklini beğeniyorum Sergey Brin! Hayır.
-
6:28 - 6:32(Gülüşmeler)
-
6:32 - 6:35Sorun buydu: Şeffaflık ...
-
6:35 - 6:37yalanlar ve hilekarlıktan arınmış;
-
6:37 - 6:39b: kolayca fark edilebilen ya da nedeni anlaşılabilen;
-
6:39 - 6:41c: kolayca anlaşılabilen;
-
6:41 - 6:44d: özellikle iş çalışmalarını ilgilendiren
-
6:44 - 6:46ve görünürlük ile ya da bilgiye erişilebilirlik ile karakterize edilen,
-
6:46 - 6:49ve bu son satır belki de en büyük problemi teşkil ediyor.
-
6:49 - 6:52Bildiğiniz gibi, son zamanlarda şeffaflık konusunda çok şey duyuyoruz.
-
6:52 - 6:54Politikacılarımız onu söylüyor, başkanımız onu söylüyor,
-
6:54 - 6:56CEOlarımız bile onu söylüyor.
-
6:56 - 6:58Fakat sıra bunu gerçeğe dönüştürmeye geldiğinde,
-
6:58 - 7:00birşey aniden değişiyor.
-
7:00 - 7:03Ama neden? Aslında, şeffaflık korkutucudur.
-
7:03 - 7:05(Kükreme)
-
7:05 - 7:08şu garip kükreyen ayı gibi.
-
7:08 - 7:10(Gülüşmeler)
-
7:10 - 7:12Tahmin edilemezdir...
-
7:12 - 7:14(Müzik)
-
7:14 - 7:16(Gülüşmeler)
-
7:16 - 7:19şu garip kır yolu gibi.
-
7:19 - 7:22Ve aynı zamanda da çok risklidir.
-
7:23 - 7:26(Gülüşmeler)
-
7:26 - 7:28Başka neler risklidir?
-
7:28 - 7:31Koca bir kase Cool Whip yemek! (Süt türevlerinden yapılan bir tür kremşanti)
-
7:31 - 7:36(Gülüşmeler)
-
7:36 - 7:39İşte bu çok riskli!
-
7:40 - 7:42Şirketlerle konuşmaya başladığımda
-
7:42 - 7:44ve onlara bu hikayeyi anlatmak istediğimizi söylediğimizde,
-
7:44 - 7:46ve onlar bize "Hayır, biz senin bir hikaye anlatmanı istiyoruz.
-
7:46 - 7:48Evet biz senin bir hikaye anlatmanı istiyoruz,
-
7:48 - 7:51ama sadece bizim hikayemizi anlatmanı istiyoruz" dediler.
-
7:51 - 7:53İşte, ben çocukken
-
7:53 - 7:55babam beni bir tür yalan söylerken yakaladığında
-
7:55 - 7:58- işte burada bana genelde attığı bakış buydu -
-
7:58 - 8:02şöyle derdi, "Oğlum, her hikayenin üç türü vardır.
-
8:02 - 8:05Senin anlattığın hikaye,
-
8:05 - 8:07benim anlattığım hikaye,
-
8:07 - 8:09ve gerçek hikaye."
-
8:09 - 8:12İşte biz bu filmle gerçek hikayeyi anlatmak istedik.
-
8:12 - 8:14Fakat bana yardım etmek isteyen sadece bir şirketle, bir ajansla
-
8:14 - 8:18- ve bunun da tek sebebi John Bond ve Richard Kirshenbaum'u uzun yıllardır tanıyor olmam -
-
8:18 - 8:20Kendi başıma hareket etmem gerektiğini anladım,
-
8:20 - 8:22ve aracıları ortadan kaldırmalı
-
8:22 - 8:25ve tüm takımımla beraber doğrudan şirketlere gitmeliydim.
-
8:25 - 8:27İşte bu sayede aniden anlamaya başladığımız
-
8:27 - 8:29- ya da benim anlamaya başladığım -
-
8:29 - 8:31bu şirketlerle görüşmelere başladığımızda,
-
8:31 - 8:34her şirketin markasını algılamasında sorun olduğunu gördüm.
-
8:34 - 8:36MS: Büyük, dev Hollywood filmleri yapan arkadaşlarım ve benim yaptığım gibi
-
8:36 - 8:39küçük bütçeli bağımsız filmler yapan arkadaşarım var.
-
8:39 - 8:41Ve büyük, dev Hollywood filmleri yapan arkadaşlarım
-
8:41 - 8:43filmlerinin çok başarılı olmasının nedeni olarak
-
8:43 - 8:45filmlerinde olan marka ortaklarını söylüyorlar.
-
8:45 - 8:47Ve küçük bütçeli bağımsız film yapan arkadaşlarım da
-
8:47 - 8:49şöyle derler, "Peki, o zaman biz
-
8:49 - 8:51bu büyük bütçeli, dev Hollywood filmleri ile nasıl rekabet edebiliriz ki?"
-
8:51 - 8:53Ve filmin ismi
-
8:53 - 8:55"Satılmış En Muhteşem Film" olacak.
-
8:55 - 8:58Peki biz filmde Ban'ı tam olarak nasıl göreceğiz?
-
8:58 - 9:01Ne zaman evden çıkmak üzere hazırsam, ne zaman banyo dolabımı açarsam,
-
9:01 - 9:03Ban deodorantını göreceksiniz.
-
9:03 - 9:06Biriyle görüşme yaptığım sırada,
-
9:06 - 9:09şöyle diyebilirim, "Bu görüşme için yeterince canlı mısınız?
-
9:09 - 9:11Hazır mısınız? Biraz tedirgin görünüyorsunuz.
-
9:11 - 9:13Sizin sakinleşmenize yardım etmek istiyorum.
-
9:13 - 9:15Belki de görüşmeden önce şundan biraz kullanmalısınız."
-
9:15 - 9:17Ve şu muhteşem kokulardan birini önereceğiz.
-
9:17 - 9:19"Floral Fusion" ya da "Paradise Winds" olabilir,
-
9:19 - 9:21hepsi sunulma şansını yakalayacak.
-
9:21 - 9:24Ve önerileri erkek ve kadın için özelleştireceğiz --
-
9:24 - 9:27katı, roll-on ya da çubuk halinde, ya da her ne haldeyse.
-
9:27 - 9:29Böylece iki sent'lik turumuzun sonuna geliyoruz.
-
9:29 - 9:31Artık şimdi sizin herhangi bir sorunuz varsa cevaplandırabilirim
-
9:31 - 9:33ve siz beş sent'lik tura çıkarabilirim.
-
9:33 - 9:35Karen Frank: Biz daha küçük bir markayız.
-
9:35 - 9:37Az önce bahsettiğiniz küçük çaplı filmlerdeki gibi,
-
9:37 - 9:39büyük markalarla rekabet içindeyiz.
-
9:39 - 9:41Bu yüzden diğer markaların sahip olduğu bütçelere sahip değiliz.
-
9:41 - 9:43Ve bunun gibi bir şey yapmak -- sizin de anlayacağınız gibi
-
9:43 - 9:45insanlara Ban'ı hatırlatmak --
-
9:45 - 9:47ilgimizi çeken şey olmuştu.
-
9:47 - 9:49MS: Ban'ı tanımlamak için hangi kelimeleri kullanırsınız?
-
9:49 - 9:52Ban şudur...
-
9:52 - 9:55KF: Bu muhteşem bir soru.
-
9:55 - 10:00(Gülüşmeler)
-
10:00 - 10:02Kadın: Üstün teknoloji.
-
10:02 - 10:04MS: İnsanların koltuk altlarına sürdükleri bir şeyi
-
10:04 - 10:06teknoloji ile tanımlamak istemezsiniz.
-
10:06 - 10:08Erkek: Biz cesur ve canlı deriz.
-
10:08 - 10:11Bence "canlı" bu kategoriyi "kokuyla ve nemlilikle savaşır"a göre
-
10:11 - 10:13olumlu yönde dönüştüren çok iyi bir kelime.
-
10:13 - 10:15Sizi canlı tutar.
-
10:15 - 10:17Sizi nasıl daha uzun süre canlı tutar -- daha iyi canlılık,
-
10:17 - 10:19daha fazla canlılık, üç kat daha canlı.
-
10:19 - 10:22Bunu gibi şeyler daha olumlu fayda sağlama konusunda mesaj verir.
-
10:23 - 10:26MS: Ve bu konuştuğumuz şirket milyon dolarlık bir şirket.
-
10:26 - 10:28Peki ya ben? Herhangi biri bunu nasıl yapardı?
-
10:28 - 10:30Sokağa çıkıp orada insanlarla görüşmeliydim,
-
10:30 - 10:32benim gibi, sıradan insanlarla...
-
10:32 - 10:34Bana marka hakkında onlar bir şeyler söylemeliler.
-
10:34 - 10:37MS: Siz kendi markanızı nasıl tanımlardınız?
-
10:38 - 10:41Erkek: Hım, kendi markamı mı?
-
10:41 - 10:43Bilmiyorum.
-
10:43 - 10:45Ben gerçekten güzel giysileri severim.
-
10:45 - 10:47Kadın: 80'lerin geri dönüşü ile
-
10:47 - 10:49kaykaycı punk'ın birleşimi
-
10:49 - 10:51eğer çamaşır günü değilse tabi...
-
10:51 - 10:53MS: Peki Gerry, marka nedir?
-
10:53 - 10:55Gerry: Eşsiz. (MS: Eşsiz.)
-
10:55 - 10:57Adam: Sanırım benim tarzım, stilim
-
10:57 - 11:00dark glamor olur.
-
11:00 - 11:02Birçok siyah rengi seviyorum,
-
11:02 - 11:04birçok griler ve ona benzer şeyler.
-
11:04 - 11:06Ama genellikle, güneş gözlükleri
-
11:06 - 11:08ya da kristaller ve benzer
-
11:08 - 11:10aksesuarlarım olur, onları da seviyorum.
-
11:10 - 11:12Kadın: Eğer Dan bir marka olsaydı,
-
11:12 - 11:16o üstü açılan klasik bir
-
11:16 - 11:18Mercedes Benz olurdu.
-
11:18 - 11:202. Adam: Benim olduğum marka
-
11:20 - 11:22benim deyişimle, rahat takılmaktır.
-
11:22 - 11:24Kadın 2: Bir parça hippi, bir parça yogi,
-
11:24 - 11:26bir parça Brooklyn Kadını -- Bilmiyorum.
-
11:26 - 11:283. Adam: Ben evcil hayvan adamıyım.
-
11:28 - 11:30Tüm ülkeye ve dünyaya evcil hayvan oyuncakları satıyorum.
-
11:30 - 11:32İşte sanırım bu benim markam.
-
11:32 - 11:35Benim küçük çarpık endüstrimde, işte bu benim markam.
-
11:35 - 11:384. Adam: Benim markam FedEx çünkü ben iyi şeyleri teslim ederim.
-
11:38 - 11:405. Adam: Başarısız Yazar-Alkolik Markası
-
11:40 - 11:42Bu marka olur mu?
-
11:42 - 11:46Avukat: Ben bir avukat markasıyım.
-
11:48 - 11:50Tom: Ben Tom'um.
-
11:51 - 11:54MS: Pekala, hepimiz Tom markası olamayız tabi, ama ben kendimi
-
11:54 - 11:57sık sık cazibeli ve rahat takılma aralığında bulmuyor değilim.
-
11:57 - 11:59(Gülüşmeler)
-
11:59 - 12:01Ve böylece farkına vardım ki, bir uzmana ihtiyacım vardı.
-
12:01 - 12:03Benim kafamın içine girebilecek,
-
12:03 - 12:05ve şu söylenen "marka kişiliği" denilen şeyi
-
12:05 - 12:07anlamama yardım edecek birine ihtiyacım vardı.
-
12:07 - 12:09Ve böylece Pittsburg'da Olson Zaltman adından bir şirket buldum.
-
12:09 - 12:12Bu şirket Nestle, Febreze, Hallmark gibi şirketlerin
-
12:12 - 12:14kendi marka kişiliklerini keşfetmelerine yardımcı olmuşlar.
-
12:14 - 12:17Eğer bunu onlar için yapabilmişlerse, kesinlikle bunu benim için de yapabilirlerdi.
-
12:17 - 12:19Abigail: Fotoğraflarınızı getirdiniz, değil mi?
-
12:19 - 12:21MS: Evet. İlk fotoğrafım
-
12:21 - 12:23ailemin bir fotoğrafı.
-
12:23 - 12:26A: Peki bana bunun sizin kim olduğunuz hakkındaki düşüncelerinizle ve hislerinizle nasıl bağlantılı olduğundan bahsedin.
-
12:26 - 12:28MS: Onlar dünyaya bakışımı şekillendiren insanlar.
-
12:28 - 12:30A: Bana bu dünyadan biraz bahsedin.
-
12:30 - 12:33MS: Bu dünyadan mı? Sanırım dünyanız, içinde yaşadığınız dünyadır --
-
12:33 - 12:36ve etrafınızdaki insanlardır. Siz, arkadaşlarınız, aileniz,
-
12:36 - 12:38yaşam tarzınız, yaptığınız iş.
-
12:38 - 12:40Tüm bu şeyler bir yerde birleşti ve başladı,
-
12:40 - 12:43ve benim için bu şeyler ben ve ailemle beraber Batı Virginia'da birleşti ve başladı.
-
12:43 - 12:45A: Bir sonraki konuşmak istediğiniz konu ne?
-
12:45 - 12:47MS: Sıradaki konu: Bu hayatımda yaşadığım en güzel gündü.
-
12:47 - 12:49A: Bu kim olduğunuza dair düşünceleriniz ve hisleriniz ile nasıl bağlantılı?
-
12:49 - 12:51MS: Bu benim olmak istediğim şey gibi.
-
12:51 - 12:53Farklı olan şeyleri severim.
-
12:53 - 12:55Garip olan şeyleri severim. Ben garip şeyleri severim.
-
12:55 - 12:57A: Bana "Neden" fazınızdan bahsedin -- bu bize ne yapar?
-
12:57 - 12:59Maşat nedir? Hangi pupa evresinizdesiniz?
-
12:59 - 13:02Bilgisayarı tekrar başlatmak neden önemlidir? Kırmızı neyi temsil eder?
-
13:02 - 13:04Bana bu kısım hakkında birkaç şey söyleyin
-
13:04 - 13:07... olmadığınız kişi hakkında biraz bilgi verir misiniz?
-
13:07 - 13:09Yaşadığınız diğer metamorfozlar nelerdi?
-
13:09 - 13:11... Korku olması zorunlu değil. Şu an bindiğiniz hız treninin türü nedir?
-
13:11 - 13:13MS: EEEEEE! (A: Teşekkür ederim.) Hayır, ben teşekkür ederim.
-
13:13 - 13:15A: Sabrınız için teşekkür ederim. (MS: Çok iyi iş çıkardınız)
-
13:15 - 13:17A: Evet. (MS: Çok teşekkürler.) Tamam
-
13:17 - 13:19MS: Evet, bunun sonucunda ne çıkacağını bilmiyorum.
-
13:19 - 13:22İçeride çok çılgın şeyler oldu.
-
13:22 - 13:24Lindsay Zaltman: Bizim ilk fark ettiğimiz şey
-
13:24 - 13:26marka kişiliğinizin iki farklı ancak birbirini tamamlayan
-
13:26 - 13:29yüzü olduğuydu.
-
13:29 - 13:32Morgan Spurlock markası düşünceli/eğlenceli bir marka.
-
13:32 - 13:34Bunlar yan yana çok uyumlular.
-
13:34 - 13:36Ve aslında bu yüzden neredeyse bir paradoks oluşturuyorlar.
-
13:36 - 13:38Sanırım çoğu şirket iki farklı yönlerinin
-
13:38 - 13:41ikisine birden odaklanmak yerine
-
13:41 - 13:43sadece birine odaklanacaklardır.
-
13:43 - 13:46Çoğu şirket - insan doğasının bir parçası olan -
-
13:46 - 13:48emin olmadıkları şeylerden, korkudan,
-
13:48 - 13:50ve benzer şeylerden kaçınırlar
-
13:50 - 13:52ancak siz bunları gerçekten kucaklıyorsunuz
-
13:52 - 13:55ve onları sizin için olumlu şeylere dönüştürüyorsunuz, ve bunu görmek hoş bir şey.
-
13:55 - 13:57Hangi diğer markalar buna benziyorlar?
-
13:57 - 13:59İlk örnek marka, bu konuda klasikleşen Apple.
-
13:59 - 14:02Burada ayrıca Target, Wii,
-
14:02 - 14:05Mini Coopers'dan Mini'yi ve JetBlue'yu da görebilirsiniz.
-
14:05 - 14:07Eğlenceli markaları ve düşünceli markaları konuşuyoruz,
-
14:07 - 14:09ve tüm bu alternatiflere karşı,
-
14:09 - 14:12eğlenceli, düşünceli bir marka oldukça güçlü bir olgudur.
-
14:12 - 14:14MS: Eğlenceli, düşünceli bir marka. Sizin markanız ne?
-
14:14 - 14:17Eğer birisi size markanızın kimliğini, markanızın kişiliğini tanımlamanızı isteseydi,
-
14:17 - 14:19cevabınız ne olurdu?
-
14:19 - 14:22Canlı bir tavrınız mı var? İnsanların kanını kaynatan bir kişi misiniz?
-
14:22 - 14:24Yoksa daha sakin bir tavrınız mı var?
-
14:24 - 14:27Biraz daha sakin kalan, içine kapanık, tutucu musunuz?
-
14:27 - 14:30Canlı tavırlar arasında eğlenceli olmak,
-
14:30 - 14:33Fresh Prince (Will Smith'in oynadığı bir dizi rolü) gibi canlı olmak,
-
14:33 - 14:35modern, maceracı olmak
-
14:35 - 14:37Errol Flynn gibi heyecanlı ya da cesur olmak,
-
14:37 - 14:40atik ya da çevik, dünyevi olmak, sözünü geçirmek,
-
14:40 - 14:42Gandalf gibi büyüleyici ya da gizemli olmak vardır.
-
14:42 - 14:44Ya da daha sakin bir tavra mı sahipsiniz?
-
14:44 - 14:46007 gibi düşünceli, çok bilgili misiniz?
-
14:46 - 14:49Oprah gibi oturaklı, geleneksel, anaç, korumacı
-
14:49 - 14:51empati kurabilen biri misiniz?
-
14:51 - 14:53Dalai Lama ya da Yoda gibi
-
14:53 - 14:55güvenilir, dengeli, bilinen,
-
14:55 - 14:57güvene alan, güvende, kutsal,
-
14:57 - 14:59derin düşünceler içinde ya da bilge biri misiniz?
-
14:59 - 15:02Bu film sürecinde,
-
15:02 - 15:04500'ün üstünde şirketle görüştük.
-
15:04 - 15:06Bunlardan bazıları canlı, bazıları ise daha sakin bir tavra sahipti.
-
15:06 - 15:08Sakin tavırda olanlar bu projeye "Hayır" dediler. Projeye katılmak istemediler.
-
15:08 - 15:11Bu proje ile ilgili hiçbir şey yapmak istemediler, bunun temel nedeni kontrol edemeyecekleri korkusuydu.
-
15:11 - 15:13Son ürün hakkında kontrole sahip olamayacaklardı.
-
15:13 - 15:15Fakat biz, o kontrolü bırakmaya istekli,
-
15:15 - 15:17benim gibi düşünceli ve eğlenceli biriyle
-
15:17 - 15:19işin içinde olmak isteyen
-
15:19 - 15:22ve en nihayetinde bizim tek başımıza anlatmayı
-
15:22 - 15:24başaramayacağımız hikayeleri anlatmak için bize güç verecek
-
15:24 - 15:2717 şirket bulduk.
-
15:27 - 15:30Bu hikayeler bir reklamcının öğrenemeyeceği hikayelerdi.
-
15:30 - 15:33Reklamlar ve aynı zamanda sinema filmleri pazarlamasında
-
15:33 - 15:35MRI'ların beyindeki arzu merkezlerinin
-
15:35 - 15:37hedeflenmesinde nasıl kullanıldığını
-
15:37 - 15:39anlatma işine girerek
-
15:39 - 15:42bizim neuromarketing'in öyküsünü anlatmamızı sağladılar.
-
15:42 - 15:45Dış mekan reklamlarının yasaklandığı San Paulo'ya gittik.
-
15:45 - 15:47Son beş senedir şehirde
-
15:47 - 15:50ne billboard, ne poster, ne de el ilanları var. Hiçbir şey yok.
-
15:50 - 15:52(Alkışlar)
-
15:52 - 15:54Amerika'da şirketlerin günümüzde erişmeye çalıştıkları
-
15:54 - 15:56para sıkıntısı olan
-
15:56 - 15:59okullara gittik.
-
15:59 - 16:02Benim için inanılmaz olan şu ki, içinden en çok geri dönüş aldığım
-
16:02 - 16:04ya da en büyük başarılara ulaştığım projeler
-
16:04 - 16:06doğrudan etkileşime girdiklerim oldu.
-
16:06 - 16:08Ve bu şirketler de
-
16:08 - 16:10aracıları ortadan kaldırdılar, ajanslarını ortadan kaldırdılar
-
16:10 - 16:12ve şöyle dediler
-
16:12 - 16:14"Belki de bu ajanslar benim için en iyi olanı düşünmüyorlar"
-
16:14 - 16:16Sanatçıyla ben doğrudan görüşeceğim.
-
16:16 - 16:18Onunla değişik bir şey,
-
16:18 - 16:20insanları düşünmeye sevk edecek bir şey yaratacağım
-
16:20 - 16:22ve bu dünyaya bakış tarzımızı sorgulayacak.
-
16:22 - 16:24Peki bu zamana kadar bu yaklaşım nasıl sonuçlar verdi? Başarılı oldu mu?
-
16:24 - 16:27Artık filmimiz Sundance Film Festivali'nde gösterime girdiğine göre bir göz atabiliriz.
-
16:27 - 16:30Burrelles'e göre film Ocak'ta prömiyerini yaptı,
-
16:30 - 16:32ve o zamandan beri - ve bu tüm olayın sadece küçük bir parçası -
-
16:32 - 16:35film hakkında 900 milyon medya gösterimi aldık.
-
16:35 - 16:37Bu kelimenin tam anlamıyla iki buçuk haftalık bir zamanın tümünün kaplanması demek.
-
16:37 - 16:39Bunlar sadece dijital ortamdaki veriler -- Basılı yayın ya da TV dahil değil --
-
16:39 - 16:41Film'in dağıtımına daha başlanmadı bile.
-
16:41 - 16:43Film dijital ortamda yayınlanmış değil. Hiç bir yayın söz konusu değil.
-
16:43 - 16:46Ve henüz yabancı ülkelere gönderilmedi bile.
-
16:46 - 16:48Yani sonuç olarak
-
16:48 - 16:51bu film şimdiden momentum kazanmaya başladı bile.
-
16:51 - 16:54Ve hiç de kötü bir proje değil, konuştuğumuz neredeyse tüm reklam ajansları
-
16:54 - 16:56müşterilerine bu projede yer almamalarını tavsiye etti.
-
16:56 - 16:58Benim her zaman inandığım bir şey vardır.
-
16:58 - 17:00O da şudur ki, eğer şansınızı denerseniz, eğer risk alırsanız
-
17:00 - 17:03bu risklerden fırsatlar doğacaktır.
-
17:03 - 17:05Şuna inanıyorum ki, eğer insanları bundan uzaklaştırırsanız,
-
17:05 - 17:07insanları aslında başarısızlığa doğru yönlendirirsiniz.
-
17:07 - 17:10İnanıyorum ki, çalışanlarınızı risklerden kaçınacak şekilde eğitirseniz,
-
17:10 - 17:12bu sayede aslında tüm şirketi
-
17:12 - 17:14ödüllerle sınanmaya hazırlarsınız.
-
17:14 - 17:16Hissettiğim şu ki, ilerlemek için gerekli olan şey
-
17:16 - 17:19insanları risk almaya cesaretlendirmektir.
-
17:19 - 17:21İnsanları onları korkutabilecek fırsatlardan
-
17:21 - 17:23korkmamaya cesaretlendirmeliyiz.
-
17:23 - 17:25En nihayetinde, devam edersek,
-
17:25 - 17:27sanırım korkuyu kucaklamalıyız.
-
17:27 - 17:29İşte bu ayıyı kafese koymalıyız!
-
17:29 - 17:36(Gülüşmeler)
-
17:36 - 17:39Korkuyu kucaklayın. Riski kucaklayın.
-
17:39 - 17:42Her seferinde birer kaşık alarak, riski kucaklamalıyız.
-
17:42 - 17:46Ve en son olarak da, şeffaflığı benimsemeliyiz.
-
17:46 - 17:48Bugün, birazcık samimiyet,
-
17:48 - 17:50daha önce olmadığı kadar büyük etki yaratacak.
-
17:50 - 17:53Ve sonuç olarak, samimiyet ve şeffaflık ile,
-
17:53 - 17:56tüm bu konuşmam "Şeffaflığı Kucaklayın"
-
17:56 - 17:58sizlere
-
17:58 - 18:01ebay'den isim haklarını
-
18:01 - 18:03$7,100'e satın alan,
-
18:03 - 18:05EMC'deki iyi arkadaşlarım tarafından sunuldu.
-
18:05 - 18:14(Alkışlar)
-
18:14 - 18:17EMC: Büyük Verileri
-
18:17 - 18:19Dünya Çapında Tüm Organizasyonlar için
-
18:19 - 18:21Büyük Fırsatlara Dönüştürüyor.
-
18:21 - 18:24EMC "Şeffaflığı Kucaklayın"ı Sunar.
-
18:24 - 18:26Çok teşekkürler çocuklar.
-
18:26 - 18:39(Alkışlar)
-
18:39 - 18:42Juna Cohen: Peki söyle Morgan,
-
18:42 - 18:44şeffaflık adına soruyorum
-
18:44 - 18:46şu $7,100'a ne oldu?
-
18:46 - 18:49MS: Bu muhteşem bir soru.
-
18:49 - 18:52Şu anda cebimde
-
18:52 - 18:54TED organizasyonunun sahibi organizasyon
-
18:54 - 18:56Sapling Foundation'a yazılmış
-
18:56 - 18:58ve gelecek yılki TED'e katılmam için kullanılacak
-
18:58 - 19:01$7,100 değerinde bir çek var.
-
19:01 - 19:03(Gülüşmeler)
-
19:03 - 19:06(Alkışlar)
- Title:
- Morgan Spurlock: Satılmış En Muhteşem TED Konuşması
- Speaker:
- Morgan Spurlock
- Description:
-
Film yapımcısı Morgan Spurlock, esprili bir dille ve ısrarcı bir tavırla, sponsorluk hakkındaki filmini tamamıyla sponsorlar tarafından finanse etme arayışıyla marka pazarlamasının gizli fakat etkileyici dünyasına giriyor. ( Evet, ayrıca bu konuşmanın isim hakları da bir sponsor tarafından satın alındı. Kim tarafından ve ne kadara mı? O şimdi size söyleyecek.)
- Video Language:
- English
- Team:
closed TED
- Project:
- TEDTalks
- Duration:
- 19:07