Sheena Iyengar: Seçim sanatı
-
0:07 - 0:09Bugün, Sizleri dünya etrafında
-
0:09 - 0:1118 dakikalık bir tura çıkaracağım.
-
0:11 - 0:14Çalışmalarımın merkezi ABD ama
-
0:14 - 0:16hadi haritanın diğer ucundan,
-
0:16 - 0:18Japonya'daki Kyoto şehrinden başlayalım.
-
0:18 - 0:2115 sene önce doktora tezim için araştırmalarımı
-
0:21 - 0:23yaparken Japon bir ailenin
-
0:23 - 0:26yanında kaldığım şehirden.
-
0:26 - 0:28En başından beri kültürel farklılıklar
-
0:28 - 0:30ve yanlış anlaşılmalar olabileceğinin farkındaydım,
-
0:30 - 0:33ama bunlar hiç tahmin etmediğim bir yerde karşıma çıktı.
-
0:33 - 0:35İlk günümde,
-
0:35 - 0:37bir restorana gittim,
-
0:37 - 0:39ve bir fincan yeşil çayı şekerle birlikte istedim.
-
0:39 - 0:41Bir anlık duraksamanın ardından, Garson
-
0:41 - 0:44''Yeşil çaya şeker atılmaz'' dedi.
-
0:45 - 0:47''Biliyorum'' dedim.''Bu geleneğin farkındayım
-
0:47 - 0:50ama çayımı şekerli severim.''
-
0:50 - 0:53Cevap olarak, bana daha nazikçe bir biçimde
-
0:53 - 0:55aynı açıklamayı yaptı.
-
0:55 - 0:57''Yeşil çaya
-
0:57 - 1:00şeker atılmaz.''
-
1:00 - 1:02''Anlıyorum,'' dedim,
-
1:02 - 1:04''Japonlar yeşil çaylarına şeker atmıyor olabilirler.
-
1:04 - 1:06Ama ben yeşil çayıma biraz
-
1:06 - 1:08şeker atmak istiyorum.''
-
1:08 - 1:10(Kahkahalar)
-
1:10 - 1:12Israrıma şaşıran garson,
-
1:12 - 1:14olayı yöneticiye taşıdı.
-
1:14 - 1:16Hemen sonrasında,
-
1:16 - 1:18çok uzun bir tartışma oldu,
-
1:18 - 1:21ve sonunda yönetici bana gelip dedi ki,
-
1:21 - 1:24''Çok özer dilerim.Bizde şeker yok.''
-
1:24 - 1:26(Kahkahalar)
-
1:26 - 1:29Sonuç olarak çayımı istediğim şekilde alamadığım için,
-
1:29 - 1:31bir fincan kahve söyledim,
-
1:31 - 1:33garson bu isteğimi hemen yerine getirdi.
-
1:33 - 1:35Fincan tabağının üzerinde
-
1:35 - 1:38iki paket şeker vardı.
-
1:38 - 1:41şekerli yeşil çay isterken
-
1:41 - 1:43kendimi ifade edişimdeki hatalar
-
1:43 - 1:46basit bir yanlış anlaşılmadan dolayı olmadı.
-
1:46 - 1:48Bu seçimlerimiz hakkındaki fikirlerimizdeki
-
1:48 - 1:51temel farklılık yüzündendi.
-
1:51 - 1:53Benim Amerikan bakış açıma göre,
-
1:53 - 1:55kendi seçimleri doğrultusunda
-
1:55 - 1:57mantıklı bir istekle gelen ve ücret ödeyen müşteri
-
1:57 - 2:00isteğinin karşılanmasını bekler
-
2:00 - 2:02Amerikalı düşünce, Burger King'den alıntılarsam,
-
2:02 - 2:04''Tam istediğiniz gibi,''
-
2:04 - 2:06çünkü, Starbucks'ın dediği gibi,
-
2:06 - 2:08''mutluluk seçimlerinizdedir.''
-
2:08 - 2:10(Kahkahalar)
-
2:10 - 2:13Ama Japon bakış açısına göre,
-
2:13 - 2:16daha iyisini bilemiyorsan olanı korumalısın
-
2:16 - 2:18(Kahkahalar)
-
2:18 - 2:20bu vakada, yanlış seçim yaptığını
-
2:20 - 2:23inkar eden Japon olmayan kişi.
-
2:23 - 2:25Hadi bununla yüzleşelim:Çayın istediğim hali
-
2:25 - 2:28kültürel standartlara uygunsuzdu,
-
2:28 - 2:31ve beni bu durumdan kurtarmak için ellerinden gelenin en iyisini yaptılar.
-
2:31 - 2:33Amerikalılar pratikteki seçimlerinde
-
2:33 - 2:35bir çeşit tepe noktaya ulaştıklarına
-
2:35 - 2:37inanma eğilimindeler.
-
2:37 - 2:40Düşünüyorlar ki kendi bakış açılarından
-
2:40 - 2:42yapılan seçim bütün insanlık için
-
2:42 - 2:45doğuştan ve evrenseldir.
-
2:45 - 2:47Ne yazık ki,
-
2:47 - 2:49bu inanç varsayımlar üzerine kuruludur
-
2:49 - 2:51ve her zaman gerçeği yansıtmaz
-
2:51 - 2:54birçok ülkede, birçok kültürde.
-
2:54 - 2:56Gerçeği yansıtmadıkları zamanlarda
-
2:56 - 2:58Amerika'nın kendi sınırları vardır.
-
2:58 - 3:00Bu varsayımlardan bazılarını ve bunlarla ilintili
-
3:00 - 3:03problemleri tartışmak istiyorum.
-
3:03 - 3:05Ben bunu yaparken, umuyorum ki sizde
-
3:05 - 3:07kendi varsayımlarınız hakkında düşünmeye başlarsınız
-
3:07 - 3:10ve bunların sizin temelinizi nasıl şekillendirdiğini düşünürsünüz.
-
3:10 - 3:12İlk varsayım:
-
3:12 - 3:14eğer bir seçim sizi etkilerse,
-
3:14 - 3:16o zaman o seçimi yapacak olan kişi siz olmalısınız.
-
3:16 - 3:18Bu tercihlerinizin ve ilgili olduğunuz alanların
-
3:18 - 3:20sonuçlarından sizin sorumlu olabilmeniz için
-
3:20 - 3:23tek yoldur.
-
3:23 - 3:26Başarı için temel bir değerdir.
-
3:26 - 3:29Amerika'da, seçimlerin temel özelliği
-
3:29 - 3:31bireysel oluşudur.
-
3:31 - 3:34İnsanlar kendileri için seçimler yapmalıdır, bazen başka insanların ne istediği
-
3:34 - 3:37veya tavsiye ettiğine bakmaksızın ısrarlı bir biçimde.
-
3:37 - 3:40Buna ''İnandığın yolda yürümek'' denir.
-
3:40 - 3:42Ama bütün bireyler seçim yaparken
-
3:42 - 3:45bu yaklaşımdan fayda sağlar mı?
-
3:45 - 3:47Mark Lipper ve ben bu sorunun cevabına yönelik bir
-
3:47 - 3:50çalışma yürüttük ve sonucu öğrendik.
-
3:50 - 3:52Bir çalışmada,
-
3:52 - 3:55San Francisco, Japon mahallesinde
-
3:55 - 3:587 yaşından 9 yaşına kadar olan Amerikalı ve aynı zamanda Asya-Amerika kökenli
-
3:58 - 4:00çocukları laboratuvara getirdik,
-
4:00 - 4:02ve onları üç gruba böldük.
-
4:02 - 4:04İlk grup geldi,
-
4:04 - 4:06Bayan Smith tarafından karşılandılar,
-
4:06 - 4:09Bayan Smith onlara 6 büyük yığın halinde anagram bulmacaları gösterdi.
-
4:09 - 4:12Çocuklar hangi yığını istiyorlarsa onu seçecektiler.
-
4:12 - 4:14ve cevapları hangi markerla işaretleyeceklerse
-
4:14 - 4:16onu da seçecektiler.
-
4:16 - 4:18İkinci grup içeri girdiği zaman,
-
4:18 - 4:21onlar da aynı odaya alındı, aynı anagramlar onlara da gösterildi,
-
4:21 - 4:23ama bu sefer bayan Smith onlara
-
4:23 - 4:25hangi anagramları çözeceklerini ve
-
4:25 - 4:28hangi markerla işaretliyeceklerini söyledi.
-
4:28 - 4:31Üçüncü grup geldiğinde ise,
-
4:31 - 4:34onlara anagramlarının ve markerlarının
-
4:34 - 4:36anneleri tarafından seçildiği söylendi.
-
4:36 - 4:38(Kahkahalar)
-
4:38 - 4:40Gerçekte,
-
4:40 - 4:42ne yapacakları söylenen çocuklar,
-
4:42 - 4:44-bayan Smith ya da anneleri tarafından-
-
4:44 - 4:46aslında özgürce seçme şansına sahip
-
4:46 - 4:48olan ilk grupla çok benzer
-
4:48 - 4:50aktiviteyi yaptılar.
-
4:50 - 4:52Bu yöntemle, üç gruptaki çocukların da
-
4:52 - 4:54aynı aktiviteyi yaptığından
-
4:54 - 4:56emin olduk
-
4:56 - 4:59bu da performansları karşılaştırmamızı kolaylaştırdı.
-
4:59 - 5:02Aktiviteyi yönetişimizdeki küçük farklar
-
5:02 - 5:04performanslarını gerçekleştirmelerinde
-
5:04 - 5:06çocuklarda çarpıcı farklara sebep oldu.
-
5:06 - 5:08Anglo-Amerikalılar,
-
5:08 - 5:11seçimleri kendileri yaptığında
-
5:11 - 5:13anneleri veya bayan Smith tarafından yapılan seçimlere
-
5:13 - 5:15göre iki buçuk kat daha fazla
-
5:15 - 5:18anagram çözdüler.
-
5:18 - 5:21Seçimi kimin yaptığı önemli değildi,
-
5:21 - 5:23başkası tarafından dikte edilmiş olması önemliydi,
-
5:23 - 5:25performansları çok düştü.
-
5:25 - 5:28Aslında, bazı çocuklar seçimlerini annelerinin
-
5:28 - 5:31yaptığı söylendiğinde çok utandılar.
-
5:31 - 5:33(Kahkahalar)
-
5:33 - 5:35Mary adında bir kız,
-
5:35 - 5:38''Anneme mi sordunuz?'' dedi.
-
5:38 - 5:40(Kahkahalar)
-
5:40 - 5:42Tam tersini,
-
5:42 - 5:44Asya kökenli Amerikalı çocuklar
-
5:44 - 5:46annelerinin kendi adına seçim yaptığına inandıklarında
-
5:46 - 5:49en iyi performansı verdiler,
-
5:49 - 5:52kendileri seçtiklerinde en iyi ikinci performansı gösterdiler,
-
5:52 - 5:55ve en kötü performansı bayan Smith yaptığında gösterdiler.
-
5:55 - 5:57Natsumi adındaki bir kız
-
5:57 - 5:59bayan Smith odadan çıkarken kendisine geldi
-
5:59 - 6:01eteğinden çekiştirip ona sordu,
-
6:01 - 6:03''Anneme söyler misiniz tam onun dediği
-
6:03 - 6:06gibi yaptım''.
-
6:07 - 6:10İlk jenerasyon çocuklar
-
6:10 - 6:12seçimleri yaparken göçmen ailelerinden
-
6:12 - 6:14çok etkileniyorlardı.
-
6:14 - 6:16Onlar için, seçim yapmak sadece
-
6:16 - 6:18kişiselliklerini tanımlama ve iddia etme yolu değil
-
6:18 - 6:20aynı zamanda
-
6:20 - 6:22bir iletişim ve harmoni oluşturma yoluydu
-
6:22 - 6:24güvenip saygı gösterdikleri insanlardan
-
6:24 - 6:27farklı olmak
-
6:27 - 6:30Eğer birisinin kendi yoluna gitmesi konsepti onlarda olsaydı,
-
6:30 - 6:32o zaman o yol büyük ihtimalle,
-
6:32 - 6:34sadece kişisel bir yol olmazdı
-
6:34 - 6:36kollektif bir yol olurdu.
-
6:36 - 6:39Başarı insanın kendi istediklerinin yanında
-
6:39 - 6:41ana figürleri de memnun etmeye
-
6:41 - 6:43dayalı olurdu.
-
6:43 - 6:45Ya da diyebilirdiniz ki
-
6:45 - 6:47bireylerin seçimleri belli kesimlerin
-
6:47 - 6:50seçimleri tarafından şekillendirilir.
-
6:51 - 6:53O zaman bireylerin kendi seçimlerini
-
6:53 - 6:55yaptıklarında en iyi sonucu elde etmelerinin
-
6:55 - 6:57tek açıklaması diğerlerinden ayrı durduklarını
-
6:57 - 6:59farzeden bir varsayım
-
6:59 - 7:02olurdu.
-
7:02 - 7:04Buna zıt bir biçimde,
-
7:04 - 7:06kendi seçimlerini ve getirilerini
-
7:06 - 7:08çok yakın bir ilişki içinde gören
-
7:08 - 7:10iki ya da daha fazla sayıda birey,
-
7:10 - 7:13bir diğerinin başarısını kolektif bir
-
7:13 - 7:15davranış tarzına dönerek büyütebilir
-
7:15 - 7:17dönerek büyütebilir.
-
7:17 - 7:20Bağımsızca seçim yaptıklarında ısrarcı olduklarında,
-
7:20 - 7:22her iki bireyinde
-
7:22 - 7:24performanslarında ve ilişkilerinde
-
7:24 - 7:26taviz verilmesi olası olur.
-
7:26 - 7:28Bu da tam olarak
-
7:28 - 7:30Amerikan paradigmasının beklediği bir olaydır.
-
7:30 - 7:33Karşılıklı bağımlılık için çok küçük bir yer bırakır
-
7:33 - 7:36ya da bireysel olarak yanıldığını kabul etme yetisinde.
-
7:36 - 7:39Herkesin seçimlerinde özel ve kendi başına hareket
-
7:39 - 7:42etmesi gerektiği davranışını gerektirir.
-
7:43 - 7:45Bu ortamda büyüyen insanlar
-
7:45 - 7:47bunu motive edici bulabilirler.
-
7:47 - 7:49Ama herkesin tek başına seçim yapma
-
7:49 - 7:51baskısı altında büyüyüp gelişeceğini
-
7:51 - 7:54farzetmek bir hata olur.
-
7:54 - 7:57Amerikan bakış açısını besleyen bir diğer
-
7:57 - 7:59varsayım ise şu şekilde.
-
7:59 - 8:01Seçimlerinizin sayısı artıkça,
-
8:01 - 8:03büyük ihtimalle en iyi
-
8:03 - 8:05seçimi yapmak üzeresinizdir.
-
8:05 - 8:08Walmart 100,000 farklı ürün satıyor
-
8:08 - 8:11Amazon'da 27 milyon kitap var
-
8:11 - 8:13ve Match.com -kaç tam olarak-
-
8:13 - 8:1615 milyon randevu imkanı sağlıyor.
-
8:17 - 8:20Kesinlikle en iyi kişiyi bulacaksınız.
-
8:20 - 8:22Hadi bu varsayımı Doğu Avrupa'ya
-
8:22 - 8:24giderek test edelim.
-
8:24 - 8:26Orada, eski komünist ülkelerin
-
8:26 - 8:29yerleşimcileri ile söyleşiler yaptım
-
8:29 - 8:31Onlar daha demokratik ve
-
8:31 - 8:33kapitalist topluma
-
8:33 - 8:36geçiş halindeydiler.
-
8:36 - 8:38en ilginç şeylerden birisi bir soruya
-
8:38 - 8:40karşılık olarak verilen bir cevaptan gelmedi
-
8:40 - 8:43onun yerine basit bir misafirperverlik jestinden geldi.
-
8:43 - 8:46Katılımcılar söyleşi için geldiklerinde
-
8:46 - 8:48onlara bir kaç içecek ikram ettim,
-
8:48 - 8:50Cola, diyet Cola, Sprite
-
8:50 - 8:52yedi tane tam olarak.
-
8:52 - 8:54Rusya'da geçen ilk etap
-
8:54 - 8:56boyunca,
-
8:56 - 8:58katılımcılardan birisi
-
8:58 - 9:01beni hazırlıksız yakalayan bir yorum yaptı.
-
9:01 - 9:03''Hiç farketmez.
-
9:03 - 9:06Hepsi de gazlı içecek.Bu sadece bir seçim.''
-
9:06 - 9:08(Mırıldanmalar)
-
9:08 - 9:10Bu yorumdan sonra
-
9:10 - 9:12katılan herkese bu yedi içeceği
-
9:12 - 9:14ikram etmeye başladım.
-
9:14 - 9:17Ve onlara sordum.''Burada kaç tane seçim var?''
-
9:17 - 9:19tekrar ve tekrar,
-
9:19 - 9:22bu yedi farklı gazlı içeceği,
-
9:22 - 9:25yedi tane seçim değil de tek bir seçim olarak algıladılar:
-
9:25 - 9:27Gazlı içecek ya da değil.
-
9:27 - 9:29Bu yedi gazlı içeceğe ek olarak
-
9:29 - 9:31su ve meyve suyu getirdiğim zaman,
-
9:31 - 9:33işte o zaman üç tane seçim şansına sahip olduklarını algıladılar--
-
9:33 - 9:36meyve suyu, su ve gazlı içecek.
-
9:36 - 9:39Bunu bazı Amerikalıların ölümüne sadakati ile karşılaştırın,
-
9:39 - 9:42sadece belli bir tat veya içecek değil,
-
9:42 - 9:44ama belli bir marka.
-
9:44 - 9:47Biliyorsunuz ki, araştırmalar tekrar eden bir biçimde
-
9:47 - 9:49Coca Cola ile Pepsi arasındaki
-
9:49 - 9:51farkı söyleyemeyeceğimizi gösteriyor.
-
9:51 - 9:53Tabi, sizi ve ben biliyoruz ki
-
9:53 - 9:55Coca Cola daha iyi olan seçim.
-
9:55 - 10:01(Kahkahalar)
-
10:01 - 10:03Dünyadaki herhangi bir yere göre
-
10:03 - 10:06daha fazla seçime ve seçimlerle ilgili reklamlara
-
10:06 - 10:08maruz kalan Amerikalılar için
-
10:08 - 10:10seçimler ürünün ne olduğu kadar
-
10:10 - 10:13onların kim olduğunu da ifade eder.
-
10:13 - 10:16Bunu daha fazla seçimin her zaman daha iyi olduğu varsayımı ile birleştirirsek,
-
10:16 - 10:19ortaya en ufak bir farkın bile önemli olduğunu düşünen bir
-
10:19 - 10:21grup insan elde ederiz.
-
10:21 - 10:24Ama doğu Avrupalılar için,
-
10:24 - 10:26bütün bu pazardaki tüketici ürünlerinin
-
10:26 - 10:29elverişliliği bir sel gibi.
-
10:29 - 10:31Yüzmeyi bilmiyorum demeden önce
-
10:31 - 10:34seçimler onları alıp götürüyor.
-
10:35 - 10:37Seçimlerle ilgili hangi kelimeleri ve görselleri
-
10:37 - 10:39bağdaştırırsınız diye sorulduğu zaman
-
10:39 - 10:42Varşova'dan Gregors
-
10:42 - 10:44''Bu benim için korku.
-
10:44 - 10:46Gördüğünüz üzere bazı ikilemler var.
-
10:46 - 10:48seçim yapmazdım.''
-
10:48 - 10:50Kiev'den Buddin,
-
10:50 - 10:52yeni tüketici pazarına karşı nasıl
-
10:52 - 10:54hissetiği sorusuna karşın,
-
10:54 - 10:56''Bu çok fazla.
-
10:56 - 10:58Burada olan şeylerin hepsine birden ihtiyacımız yok.''
-
10:58 - 11:00Varşova inceleme ajansından
-
11:00 - 11:03bir sosyolojist açıkladı,
-
11:03 - 11:06''Eski jenerasyon bu kadar şeyi seçmeye
-
11:06 - 11:08yokluğun arasından geldi.
-
11:08 - 11:10nasıl tepki vermeleri gerektiği ile ilgili
-
11:10 - 11:12onlara hiç şans verilmedi.''
-
11:12 - 11:15ve genç bir Polonyalı olan Thomas dedi ki,
-
11:15 - 11:18''Yirmi çeşit sakıza ihtiyacım yok.
-
11:18 - 11:21Hiç bir seçim istemiyorum demek değil dediğim,
-
11:21 - 11:24ama bu kadar çok seçim tamamen yapay.''
-
11:25 - 11:28Gerçekte, birçok seçim birbiri arasında
-
11:28 - 11:31çok da fark olmayan şeyler arasında olur.
-
11:32 - 11:34Seçimin değeri
-
11:34 - 11:36bizim seçimler arasındaki
-
11:36 - 11:38farkları algılayabilme
-
11:38 - 11:40kapasitemize göre değişir.
-
11:40 - 11:42Amerikalılar bütün yaşamlarını
-
11:42 - 11:45farkı ''ayırt et'' demeyi öğrenerek geçirirler.
-
11:45 - 11:47Çok erken yaştan itibaren
-
11:47 - 11:49bunun pratik ediliş şekli
-
11:49 - 11:51herkesin aynı yetenek ile doğmuş olması gerekliliğidir.
-
11:51 - 11:53Aslında, bütün insanlar
-
11:53 - 11:56seçimler için arzularını ve basit bir ihtiyacı paylaşırlar,
-
11:56 - 11:59hepimiz seçimleri aynı yerlerde ya da
-
11:59 - 12:01aynı kapsamda görmeyiz.
-
12:01 - 12:03Birisi, bir insanın seçiminin diğeri gibi
-
12:03 - 12:05olmadığını görmediğinde,
-
12:05 - 12:08ya da karşılaştırmak için çok fazla seçim olduğunda,
-
12:08 - 12:10seçim yapma süreci
-
12:10 - 12:13kafa karıştırıcı ve sinirlendirici olabilir.
-
12:13 - 12:15Daha iyi seçimler yapmak yerine,
-
12:15 - 12:17seçimler altında eziliriz,
-
12:17 - 12:20bazı zamanlar korkarız da.
-
12:20 - 12:22Seçimler o dakikadan sonra fırsatları çağrıştırmaz,
-
12:22 - 12:24onun yerine kısıtlamaları empoze ederler.
-
12:24 - 12:26Serbest bırakmak için bir belirleyici değil de,
-
12:26 - 12:28anlamsız ayrıntılarda
-
12:28 - 12:30tıkanıklık getirir.
-
12:30 - 12:32Başka bir deyişle,
-
12:32 - 12:34Amerika'da yetersiz bir biçimde hazırlananlar
-
12:34 - 12:36bir araya geldiklerinde
-
12:36 - 12:38seçimler ifade ettiklerinin tam tersini
-
12:38 - 12:40temsil edebilecek hale
-
12:40 - 12:43gelirler.
-
12:43 - 12:45Ama bu sadece başka yerlerdeki
-
12:45 - 12:47başka insanların
-
12:47 - 12:49artan seçimler karşısında hissettikleri
-
12:49 - 12:51baskı ile ilgili değil.
-
12:51 - 12:53Amerikalılar limitsiz seçim sayısının
-
12:53 - 12:55teoride pratikteki halinden
-
12:55 - 12:57daha ilgi çekici olduğunu
-
12:57 - 12:59keşfediyorlar.
-
12:59 - 13:02Hepimizin fiziksel, mental
-
13:02 - 13:04ve duygusal kısıtlamaları var
-
13:04 - 13:06bu da dahil olduğumuz her bir
-
13:06 - 13:09seçimi işlemeyi imkansız hale getiriyor,
-
13:09 - 13:11manavda bile tüm yaşamımız
-
13:11 - 13:14boyunca bizi yalnız bırakır bu durum.
-
13:14 - 13:17Çalışmalarım gösterdi ki
-
13:17 - 13:19insanlara, sağlık, yatırım ve diğer
-
13:19 - 13:22kritik alanlarda on veya daha fazla
-
13:22 - 13:24seçim sunarsak, onların seçimleri
-
13:24 - 13:26zayıflıyor.
-
13:26 - 13:28Ama hala, bir çoğumuz
-
13:28 - 13:31bütün seçimlerimizi kendimiz yapmalıyız diyoruz
-
13:31 - 13:34hatta daha fazlasını aramalıyız.
-
13:34 - 13:37Bu da beni üçüncü,
-
13:37 - 13:40ve belkide en problemli varsayıma götürüyor:
-
13:40 - 13:42''Seçimlere karşı
-
13:42 - 13:45hiç bir zaman hayır dememeliyiz.''
-
13:45 - 13:47Bunu incelemek için, Amerika'ya geri dönelim
-
13:47 - 13:50ve sonra Fransa'ya atlayalım.
-
13:50 - 13:53Chicago'nun hemen dışında,
-
13:53 - 13:55Susan ev Daniel Mitchell adındaki genç bir çift,
-
13:55 - 13:58ilk bebeklerini bekliyorlardı.
-
13:58 - 14:00onun için bir isim bile seçmişleri,
-
14:00 - 14:03büyükannesinin ismi olan Barbara.
-
14:03 - 14:06Bir gece, Susan yedi aylık hamile iken,
-
14:06 - 14:08kasılmalar hissetmeye başladı
-
14:08 - 14:11ve acile kaldırıldı.
-
14:11 - 14:14Bebek sezaryen ile alındı,
-
14:14 - 14:16ama Barbara serebral anoksiden şikayetçiydi,
-
14:16 - 14:19beyindeki oksijenin azalması durumu.
-
14:19 - 14:21Kendi başına nefes alıp veremiyordu,
-
14:21 - 14:23suni solunum cihazına bağlandı.
-
14:23 - 14:25İki gün sonra,
-
14:25 - 14:27doktorlar Mitchell ailesine
-
14:27 - 14:29bir seçim şansı tanıdılar.
-
14:29 - 14:31Ya Barbara'yı yaşam destek ünitesinden
-
14:31 - 14:33çekeceklerdi,
-
14:33 - 14:36ki bu durumda saatler içinde ölecekti,
-
14:36 - 14:39ya da onu yaşam destek ünitesine bağlı tutacaklardı,
-
14:39 - 14:41bu durumda da bir kaç gün içinde
-
14:41 - 14:43ölme ihtimali vardı.
-
14:43 - 14:45Eğer kurtulursa da, kalıcı
-
14:45 - 14:48bitkisel hayatta kalacaktı,
-
14:48 - 14:51hiç bir zaman yürüyemeyecek, konuşamayacak
-
14:51 - 14:54veya diğerleri ile iletişim kuramayacaktı.
-
14:54 - 14:56Ne yaptılar?
-
14:56 - 14:59Herhangi bir ana baba ne yapar?
-
15:02 - 15:04Simona Botti ve Kristina Orfali,
-
15:04 - 15:06ile birlikte Amerikan ve Fransız
-
15:06 - 15:08aileler ile röportaj yaptığımız
-
15:08 - 15:10bir çalışma gerçekleştirdik.
-
15:10 - 15:12Hepsi de aynı trajedi yüzünden
-
15:12 - 15:14acı çekiyordu.
-
15:14 - 15:17Bütün vakalarda, yaşam destek ünitesi
-
15:17 - 15:19devre dışı bırakılmıştı ve bebekler ölmüştü.
-
15:19 - 15:21Ama büyük bir fark vardı.
-
15:21 - 15:24Fransa'da, doktorlar yaşam destek ünitesinin çekilip
-
15:24 - 15:27çekilmeyeceğine ve eğer çekilecekse ne zaman olacağına
-
15:27 - 15:29karar veriyorlardı ama Amerika'da,
-
15:29 - 15:32son karar ailelere bırakılıyordu.
-
15:33 - 15:35Merak ettik:
-
15:35 - 15:37bu durum ailelerin evlatlarının kayıpları ile
-
15:37 - 15:40başa çıkabilmeleri üzerinde etkili miydi?
-
15:40 - 15:43Öyle olduğunda karar kıldık.
-
15:43 - 15:45Bir sene sonrasına kadar bile,
-
15:45 - 15:47Amerikan aileler Fransızlara göre
-
15:47 - 15:49daha fazla negatif duyguları
-
15:49 - 15:52dışa vuruyorlardı.
-
15:52 - 15:55Fransız aileler daha ziyade,
-
15:55 - 15:58''Noah çok kısa bir süre için buradaydı,
-
15:58 - 16:00ama bize çok fazla şey ifade etti
-
16:00 - 16:03o bize yeni bir perspektif kazandırdı.'' şeklinde düşünüyorlardı.
-
16:04 - 16:07Amerikan aileleri ise daha çok,
-
16:07 - 16:10''Eğer ölmeseydi ne olurdu?'' şeklinde.
-
16:10 - 16:12Başka bir aile üyesi,
-
16:12 - 16:15''Bana kasıtlı bir biçimde işkence edilmiş gibi hissediyorum.
-
16:15 - 16:18Bana bunu nasıl yaptırdılar?''
-
16:18 - 16:20Ve bir başkası,
-
16:20 - 16:22''Bir hayatın sona erdirilmesinde
-
16:22 - 16:25bir rol oynadığmı hissediyorum.''
-
16:25 - 16:27Ama Amerikan ailelerine
-
16:27 - 16:29seçimi doktorlara bırakabilecekleri
-
16:29 - 16:32söylendiğinde,
-
16:32 - 16:34hepsi de ''Hayır.'' dedi.
-
16:34 - 16:36Bu seçimi bir başkasına
-
16:36 - 16:38bırakmayı hayal edemiyorlardı,
-
16:38 - 16:41bu seçimi kendileri yaptıklarında
-
16:41 - 16:43kapana kısılmış, suçluluk dolu
-
16:43 - 16:45ve kızgın hissetseler bile.
-
16:45 - 16:47Belli bir sayıdaki vakalarda
-
16:47 - 16:50klinik olarak depresyona bile girdiler.
-
16:50 - 16:52Bu insanlar seçimi başkasına bırakmayı
-
16:52 - 16:54düşünemiyorlardı,
-
16:54 - 16:56çünkü bunu yapmaları
-
16:56 - 16:59bu zamana kadar onlara güç ve yaşamın
-
16:59 - 17:01amacı ile ilgili
-
17:01 - 17:03söylenenlere
-
17:03 - 17:06ters düşüyordu.
-
17:06 - 17:09''Beyaz albüm'' adlı makalesinde
-
17:09 - 17:12Joad Didion
-
17:12 - 17:14''Kendimize yaşayabilmek
-
17:14 - 17:16için hikayeler anlatırız.
-
17:16 - 17:18Gördüklerimizi değerlendiririz,
-
17:18 - 17:20seçenekler arasından en
-
17:20 - 17:22işe yararını seçeriz.
-
17:22 - 17:24tamamen öyküsel bir çizgide
-
17:24 - 17:26birbirine benzemeyen görüntülerin
-
17:26 - 17:28dayatmasında yaşıyoruz,
-
17:28 - 17:31rüyalarda oluşabilecek tutarsızlıkların değişimini
-
17:31 - 17:33dondurabileceğimiz fikrine dayanarak,
-
17:33 - 17:36ki aslında bu bizim gerçek deneyimimizdir.''
-
17:38 - 17:40Amerikanların söylediği hikaye,
-
17:40 - 17:42Amerikan rüyasının sonsuz
-
17:42 - 17:44seçimlere dayandığı
-
17:44 - 17:47hikaye.
-
17:47 - 17:49Bu hikaye
-
17:49 - 17:51bize çok şey ifade ediyor:
-
17:51 - 17:53özgürlük, mutluluk,
-
17:53 - 17:55başarı.
-
17:55 - 17:58dünyayı ayaklarınızın altına serer ve der ki,
-
17:58 - 18:01''Her şeye sahip olabilirsiniz, her şeye.''
-
18:02 - 18:04Bu güzel bir hikayedir,
-
18:04 - 18:06ve gözden geçirmek için isteksiz olunmasını
-
18:06 - 18:09anlayabilirsiniz.
-
18:09 - 18:11Ama yakından baktığınız zaman,
-
18:11 - 18:13delikleri görmeye başlarsınız,
-
18:13 - 18:15ve hikayenin birçok farklı şekilde de
-
18:15 - 18:18anlatılabileceğinin farkına varırsınız.
-
18:18 - 18:20Amerikalılar seçimleri hakkında fikirlerini
-
18:20 - 18:23yaymayı çok defa denediler,
-
18:23 - 18:26açık kalpler ve beyinler tarafından hoşnut bir biçimde
-
18:26 - 18:29karşılanacaklarına inandılar.
-
18:29 - 18:32Ama hikaye kitapları ve günlük haberlere
-
18:32 - 18:35göre bu işler her zaman böyle olmuyor.
-
18:35 - 18:37Rüyalarda olduğu gibi tutarsız hayaller,
-
18:37 - 18:39hikaye üzerinde anlamak ve düzenlemek
-
18:39 - 18:42istediğimiz asıl deneyim,
-
18:42 - 18:45bir yerden diğerine göre çeşitlilik gösteriyor.
-
18:45 - 18:47Tek bir hikaye herkesin heryerdeki
-
18:47 - 18:50ihtiyacını karşılamıyor.
-
18:51 - 18:54Daha çok, Amerikalılar kendi hikayelerine
-
18:54 - 18:57yeni perspektifler katarak
-
18:57 - 19:00faydalanabilirler,
-
19:00 - 19:02fikirlerinin çok uzun süredir
-
19:02 - 19:05yönetimini ellerinde tutan perspektifler.
-
19:05 - 19:08Robert Frost'un dediği gibi,
-
19:08 - 19:11''Ötelenmenin arasında kaybolup giden bir şiir.''
-
19:12 - 19:14Bu söylem bize güzel ve hareketli
-
19:14 - 19:16olan bize yeni bir bakış
-
19:16 - 19:19açısı veren herhangi bir şeyin,
-
19:19 - 19:21farklı dili konuşanlarla ilişkilendirilemeyeceğini
-
19:21 - 19:24anlatıyor.
-
19:24 - 19:26Ama Joseph Brodsky'e göre,
-
19:26 - 19:28Ötelenme esnasında kazanılan
-
19:28 - 19:30şiir.''
-
19:30 - 19:32Ötelenmenin yaratıcı
-
19:32 - 19:34ve dönüştürücü bir hareket
-
19:34 - 19:37olduğunu anlatıyor.
-
19:37 - 19:39İş seçim yapmaya geldiğinde,
-
19:39 - 19:42hikayelerin bir çok dönüşümlerini birbiri ile
-
19:42 - 19:45bağlantılı hale getirerek kaybetmektense kazanmayı
-
19:45 - 19:48istiyoruz.
-
19:48 - 19:50Bir hikayeyi diğerinin
-
19:50 - 19:52yerine koymaktansa,
-
19:52 - 19:54bulunan birçok versiyonundan ve daha yazılmamışlardan
-
19:54 - 19:57çok şey öğrenip
-
19:57 - 20:00zevk alabiliriz.
-
20:00 - 20:03Nereli olduğumuzun bir önemi yoktur
-
20:03 - 20:05hikayenizin ne olduğu da,
-
20:05 - 20:07hepimizin, seçimlerin neler yapabileceği
-
20:07 - 20:09ve neleri temsil edebileceği
-
20:09 - 20:12konularında daha açık fikirli olma
-
20:12 - 20:15sorumluluğu var.
-
20:15 - 20:17ve bu felç eden ahlaki bağıntıcılığa
-
20:17 - 20:20yol açmaz.
-
20:20 - 20:22onun yerine, bize ne zaman
-
20:22 - 20:24ve nasıl hareket etmemiz gerektiğini öğretir.
-
20:24 - 20:26Bizi, seçimlerin bize imkan sunduğu ama
-
20:26 - 20:29her zaman bize vermediği,
-
20:29 - 20:31umudu ve özgürlüğü başarmak
-
20:31 - 20:33ilhamını yakalamaya
-
20:33 - 20:35daha yakın bir konuma
-
20:35 - 20:37koyuyor.
-
20:37 - 20:40Ötelenme sürecinde de olsa
-
20:40 - 20:43diğerleri ile konuşmayı öğrenebilirsek
-
20:43 - 20:45o zaman seçimlerin kendi
-
20:45 - 20:47yabancılığını,
-
20:47 - 20:50karmaşıklığını
-
20:50 - 20:52ve zorlayıcı güzelliğini görebiliriz.
-
20:52 - 20:54Teşekkürler.
-
20:54 - 21:05(Alkışlar)
-
21:05 - 21:08Bruno Giussani: Teşekkürler.
-
21:08 - 21:11Sheena, biyografin hakkında bir detay var
-
21:11 - 21:13onu burada program kitapçığına eklemedik.
-
21:13 - 21:16Ama şu anda bu odadaki herkes anlıyor ki, sen görmüyorsun.
-
21:16 - 21:19ve çoğu kişinin aklında olabilecek bir soruda şudur ki:
-
21:19 - 21:22bu seçimlerle ilgili çalışman üzerinde nasıl bir etki bıraktı,
-
21:22 - 21:24çünkü bu çoğu insan için
-
21:24 - 21:27estetik, renk ve bunlar gibi görsel girdileri
-
21:27 - 21:30gerektiren bir iş?
-
21:31 - 21:33Sheena Iyengar:Bunu sormanız iyi oldu aslında,
-
21:33 - 21:36çünkü körlük ile ilgili ilginç olan şeylerden biri de
-
21:36 - 21:38aslında insanların seçimlerini gözlemlerken
-
21:38 - 21:40çok avantajlı bir noktaya
-
21:40 - 21:42sahip olmaktır.
-
21:42 - 21:44ve dediğiniz gibi, dışarıda çok fazla yapılacak seçim var
-
21:44 - 21:46bu günlerde çok görsel olarak.
-
21:46 - 21:48Evet, bekleyeceğiniz üzere
-
21:48 - 21:50hangi tırnak cilasını süreceğim ile ilgili
-
21:50 - 21:52seçimlerden nefret ediyorum,
-
21:52 - 21:54çünkü diğer insanların tavsiyelerini dinlemek zorundayım.
-
21:54 - 21:56ve karar veremiyorum.
-
21:56 - 21:58ve bir defasında bir güzellik salonundaydım,
-
21:58 - 22:01ve pembenin iki farklı gölge tonu arasında kalmıştım.
-
22:01 - 22:03ve bir tanesi ''Balerin ayakkabısı.'' idi.
-
22:03 - 22:06bir diğeri ise ''sevimli.''
-
22:06 - 22:08(Kahkahalar)
-
22:08 - 22:10ve bunu iki hanıma sordum.
-
22:10 - 22:12bir tanesi dedi ki, ''kesinlikle balerin ayakkabılar rengini denemelisin.''
-
22:12 - 22:14''Peki, nasıl gözüküyor?''
-
22:14 - 22:16''pembenin çok asil bir tonu.''
-
22:16 - 22:18''Tamam, güzel.''
-
22:18 - 22:20Diğeride ''Sevimli'' rengini denememi istedi.
-
22:20 - 22:22''O nasıl görünüyor?''
-
22:22 - 22:25''Pembenin büyüleyici bir tonu.''
-
22:26 - 22:28sonlara onlara sordum, ''Nasıl ayırt edeyim?
-
22:28 - 22:30Aralarındaki fark ne?''
-
22:30 - 22:32ve dediler ki, ''Birisi çok asil, diğeri de çok büyüleyici.''
-
22:32 - 22:34tamam, anladık.
-
22:34 - 22:36ve anlaştıkları tek şey
-
22:36 - 22:38eğer görebilecek olsam
-
22:38 - 22:40o renkleri ayırabilecek durumda olduğum.
-
22:40 - 22:42(Kahkahalar)
-
22:42 - 22:45ve merak ettiğim renklerin isimlerinden etkilenip
-
22:45 - 22:47etkilenmedikleriydi.
-
22:47 - 22:50küçük bir deney yapmaya karar verdim.
-
22:50 - 22:53Bu iki şişe tırnak cilasını laboratuvara getirdim,
-
22:53 - 22:55ve etiketlerini söktüm.
-
22:55 - 22:57ve laboratuvara kadınları getirip sordum,
-
22:57 - 22:59''Hangisini seçerdin?''
-
22:59 - 23:02Kadınların yüzde ellisi beni iki
-
23:02 - 23:04şişeye de aynı rengi koyup
-
23:04 - 23:06onları kandırdığımı düşündü.
-
23:06 - 23:08(Kahkahalar)
-
23:08 - 23:12(Alkışlar)
-
23:12 - 23:15Bir noktada numaranın kime yapıldığını merak ediyorsunuz.
-
23:15 - 23:18Onları ayırabilen kadınlar,
-
23:18 - 23:21etiketler yok iken ''Sevimli''
-
23:21 - 23:23etiketler var iken de ''Balerin ayakkabılar''
-
23:23 - 23:26rengini seçtiler.
-
23:26 - 23:28Sonuç olarak diyebileceğim,
-
23:28 - 23:30ismi farklı olan bir gül büyük
-
23:30 - 23:32ihtimalle diğerlerinde farklı gözükecektir
-
23:32 - 23:35hatta farklı kokacaktır.
-
23:35 - 23:38BG:Teşekkürler.Sheena Iyengar.Teşekkürler Sheena.
-
23:38 - 23:46(Alkışlar)
- Title:
- Sheena Iyengar: Seçim sanatı
- Speaker:
- Sheena Iyengar
- Description:
-
more » « less
Sheena Iyengar seçimlerimizi nasıl yaptığımızı araştırıyor ve de yaptığımız seçimler sonucunda nasıl hissettiğimizi.TEDGlobal'de hem önemsiz seçimlerden (Coca Cola v. Pepsi) hem de çok önemli seçimlerden konuşuyor ve de verdiğimiz kararlar ile ilgili şaşırtıcı tavırları açığa çıkaran çığır açıcı araştırmasını paylaşıyor.
- Video Language:
- English
- Team:
closed TED
- Project:
- TEDTalks
- Duration:
- 23:47