İklim hakkındaki inatçı iyimserlik

2015 Paris İklim Anlaşması'nın mimarı olan Christiana Figueres, "Bu on yıl daha önce yaşadıklarımıza hiç benzemeyen bir seçim anı" diyor. Kosta Rika'nın sevilen başkanı José Figueres Ferrer'in kızı olarak, babasının sevdiği ülkeyi kaybetmeye olan gönülsüzlüğünün ona inatçı iyimserliğin harekete ve değişime yol açabileceğini öğrettiğini paylaşıyor. Sarsılmaz bir kararlılıkla bizden sonraki nesiller adına savaşan Figueres, inatçı iyimserliğin ne olduğunu (ve olmadığını) tanımlıyor ve herkesi insanlık için istedikleri gelecek üzerine düşünmeye ve çalışmaya teşvik ediyor.

Bize sunulmuş hiçbir gerçeklik
sabit değildir,

değiştirilebilir.

Barışa olan derin bağlılığıyla,

yüksek eğitim seviyesiyle
ve ileri görüşlü bir doğa sorumluluğuyla

tanınan bir ülke olan Kosta Rikalıyım.

Ancak durum hep böyle değildi.

1940'lı yıllarda,

babam José Figueres Ferrer

bu dağların toprağını süren
genç bir çiftçiydi

ve hukukun üstünlüğü rehberliğinde

sosyal adalete dayanan
bir ülkeye dair görüşünü işliyordu.

1948'de hükümet demokratik seçimin
sonuçlarını reddettiğinde

babamın görüşü sınandı

ve babam orduya alındı.

Babam kayıtsız kalabilirdi

ancak demokrasiyi geri getirmek adına
gerekli olanı yapmayı tercih etti,

evinin ve çiftliğinin yanmasını atlattı.

Bundan sonra birkaç cesur erkek
ve kadından oluşan

ve tüm engellere rağmen

hükümet güçlerini yenen
devrimci bir ordu kurdu.

Daha sonra ordusunu dağıttı,

milli orduyu yasa dışı ilan etti

ve orduya ayrılan bütçeyi

bugünkü eşsiz Kosta Rika'nın
temelinin kuruluşuna yönlendirdi.

Babamdan, bize verilen gerçekliği

istediğimiz gerçekliğe dönüştürmek için
gerekli olan düşünce yapısını,

inatçı iyimserliği öğrendim.

Bugün, dünya çapında,

hız kazanan bir iklim acil durumu ile
karşı karşıyayız.

Aynı zamanda ürkütücü
çünkü oldukça uzun bir süre ağırdan aldık.

Rotamızı hakikaten değiştirmek için
son bir şansımız var.

Bu on yıl, insanlık tarihindeki
belirleyici on yıl.

Kulağa abartılı gelebilir ancak değil.

Eğer mevcut yolda devam edersek

çocuklarımızı ve onların torunlarını

katlanarak artan hastalıklarla,

kıtlık ve anlaşmazlıklarla,

dönüşü olmayan ekosistem hatalarıyla

gittikçe yaşanmaz hale gelen
bir dünyaya mahkum edeceğiz.

Aksine gelecek 10 yılda
sera gazı salınımını yarıya düşürebilirsek

şehirlerin yeşil, havanın temiz,

enerji ve ulaşımın etkin,

eşit ekonomide iş imkanlarının bol olduğu,

ormanların, toprağın
ve suyun iyileştirildiği

heyecan verici
bir dünyanın kapılarını açarız.

Dünyamız daha güvenli ve sağlıklı,

daha istikrarlı ve daha adil hale gelir.

Bu on yıl daha önce yaşadıklarımıza
hiç benzemeyen bir seçim anı.

Şu an hayatta olanlar olarak
hepimiz bu sorumluluğu

ve fırsatı paylaşıyoruz.

Gelecek 10 yılda yapılacak
birçok değişim var

ve her birimiz bu yolda
farklı şekilde harekete geçeceğiz.

Ancak değişime bir yerden başlarız:

Düşünce yapımızdan.

Bugünün gerçekleriyle
karşı karşıya kaldığımızda

kayıtsız kalabilir,

hiçbir şey yapmayabilir

ve sorunun kendi kendine
gitmesini bekleyebiliriz.

Umudumuzu yitirip
hareketsizliğe saplanabiliriz

ya da ne kadar zor olursa olsun

şiddetli bir inanç ile
inatçı iyimserler haline gelebiliriz.

Zorluğu kabullenip üstesinden
gelebiliriz ve gelmeliyiz de.

İyimserlik etrafımızdaki gerçeklikleri
körü körüne yoksaymak değildir,

bu aptallık olur.

Ayrıca hiçbir şey yapmasak bile

her şeyin kendi kendine
düzeleceğine dair saf inanç da değildir.

Bu, sorumsuzluktur.

Bahsettiğim iyimserlik
bir başarının sonucu değildir,

bir zorluğa göğüs germek için
gereken özveridir.

Doğrusu, başarı şansımızı
arttırmanın tek yoludur.

İyimser zihniyetin kendinize koyduğunuz
bir hedefe etkilerini düşünün.

Maraton koşmak, yeni bir dil öğrenmek,

babamın yaptığı gibi
yeni bir ülke yaratmak

veya benim gibi iklim değişikliği üzerine
küresel bir anlaşmaya varmak.

2015 Paris Anlaşması tarihi
bir dönüm noktası olarak takdir ediliyor.

Tamamen belirsizlik içinde başladık.

Kopenhag'daki
başarısız görüşmelerden 6 ay sonra,

2010'da uluslararası iklim değişikliği
müzakerelerinde liderliği üstlendiğimde

dünya iklim değişikliği adına
karanlık bir noktadaydı.

Hiç kimse evrensel dekarbonizasyon
üzerine anlaşabileceğimize inanmıyordu.

Ben bile mümkün olduğunu düşünmüyordum.

Ancak sonra şunu fark ettim:

Ortak bir görüş

ve o görüşe giden evrensel olarak
anlaşılmış bir yol mecburiydi.

Maksatlı bir zihniyet değişimi gerekti;

önce bende, sonra da tüm katılımcılarda.

Yavaş yavaş fakat cesurca
umutsuzluktan kararlılığa,

yüzleşmeden işbirliğine ilerledik

ta ki toplu olarak
evrensel bir anlaşma yaratana kadar.

Ancak yeterince hızlı hareket edemedik.

Çoğu kişi artık bu on yılda

evrensel salınımı yarıya düşürmenin
imkansız olduğunu düşünüyor.

Ben diyorum ki pes etmeye
ya da gevşemeye hakkımız yok.

İyimserlik, arzu ettiğimiz
geleceği düşünmek

ve sonra onu etkin şekilde
kendimize doğru çekmek demektir.

İyimserlik, olabilirlik alanını açar;

katkıda bulunma, bir değişim yaratma
arzunuzu harekete geçirir,

sabahları sizi yataktan
zıplayarak kaldırır

çünkü hem meydan okunmuş
hem de umutlu hissedersiniz.

Ancak kolay olmayacak.

Yolda tökezleyeceğiz.

Diğer evrensel aciliyetler gelişme adına
umudumuzu azaltabilir

ve şu anki jeopolitik gerçekliğimiz
iyimserliğimize kolayca gölge düşürebilir.

İnatçılık işte burada devreye giriyor.

İyimserliğimiz güneşli günlerdeki gibi
bir tutum olamaz.

Dayanıklı, kararlı, amansız olmalıdır.

Her bir gün yapmak zorunda
olduğumuz bir seçimdir.

Her bir engel, farklı bir yol
denemek için bir işarettir.

Esaslı bir iş birliği ile
bunu başarabiliriz.

Yıllarca, tekrarlayan bir kabus gördüm.

Yedi çift çocuk gözü,

yedi neslin gözleri,

bana bakıp şunu soruyorlardı:

"Ne yaptın?"

Şimdi, milyonlarca çocuk sokaklarda

biz yetişkinlere aynı soruyu soruyor:

"Ne yapıyorsun?"

ve bizler cevap vermek zorundayız.

Bizden önceki anne ve babalarımız gibi

bizler geleceğin çiftçileriyiz.

Her birinizi kendinize
şunu sormaya davet ediyorum:

İstediğiniz gelecek nedir

ve o geleceği bir gerçekliğe
dönüştürmek için ne yapıyorsunuz?

Her birinizin farklı bir cevabı olacak

ancak hepiniz inatçı iyimserlerin büyüyen
ailesine katılarak başlayabilirsiniz.

Aileye hoş geldiniz.