< Return to Video

Wall Street'i çatlatan matematikçi

  • 0:01 - 0:04
    Chris Anderson: Bir tür
    matematik fenomeniydiniz.
  • 0:04 - 0:07
    Genç yaşta Harvard'da
    ve MIT'de ders vermiştiniz.
  • 0:07 - 0:09
    Sonra NSA'den teklif geldi.
  • 0:09 - 0:11
    Bu neyle ilgiliydi?
  • 0:11 - 0:15
    Jim Simons: NSA -- yani
    Ulusal Güvenlik Ajansı --
  • 0:15 - 0:17
    aslında tam olarak çağırmadılar.
  • 0:17 - 0:22
    Princeton'da, gizli kodları ve
    benzeri şeyleri kırmaları için
  • 0:22 - 0:25
    matematikçileri işe aldıkları
    bir operasyonları vardı.
  • 0:25 - 0:27
    Bunun varlığını biliyordum.
  • 0:27 - 0:29
    Güzel bir politikaları vardı,
  • 0:30 - 0:33
    çünkü vaktimizin yarısını
    kendi matematiğimize
  • 0:33 - 0:37
    ve en az diğer yarısını da onların
    işlerine ayırabiliyorduk.
  • 0:38 - 0:39
    Çok da para ödüyorlardı.
  • 0:39 - 0:42
    Yani karşı konulamaz bir işti.
  • 0:42 - 0:44
    Ben de oraya gittim.
  • 0:44 - 0:45
    CA: Bir kod-kırıcısıydınız.
  • 0:45 - 0:47
    JS: Evet öyleydim.
  • 0:47 - 0:48
    CA: Kovulana kadar.
  • 0:48 - 0:49
    JS: Pekâlâ, kovuldum. Evet.
  • 0:49 - 0:51
    CA: Bu nasıl oldu?
  • 0:51 - 0:53
    JS: Nasıl mı oldu?
  • 0:54 - 0:59
    Kovuldum, çünkü Vietnam
    savaşı vardı ve benim kurumumdaki
  • 0:59 - 1:04
    patronların patronları,
    savaşın büyük destekçileriydi
  • 1:04 - 1:09
    ve ben, Vietnam'da nasıl kazanabileceğimiz
    hakkında New York Times'da kapak konusu
  • 1:09 - 1:11
    olan bir makale yazmıştım.
  • 1:11 - 1:14
    Ben o savaşı sevmemiştim,
    aptalca olduğunu düşünüyordum.
  • 1:14 - 1:16
    Times'a, ismi hatırlanırsa,
    Maxwell Taylor için çalışan
  • 1:16 - 1:20
    herkesin, onun görüşlerini
    desteklemediğini söyleyen
  • 1:20 - 1:25
    bir mektup yazdım ve
    onlar da bunu yayınladılar.
  • 1:26 - 1:27
    Ve kendi görüşümü bildirdim...
  • 1:27 - 1:29
    CA: Ah, tamam. Bunun --
  • 1:29 - 1:32
    JS: ... General Taylor'ın
    fikirlerinden farklıydı.
  • 1:32 - 1:34
    Fakat sonunda, kimse bir şey söylemedi.
  • 1:34 - 1:38
    Fakat sonra, ben 29
    yaşındaydım ve bir çocuk geldi,
  • 1:38 - 1:41
    Newsweek dergisinde
    muhabir olduğunu söyledi
  • 1:41 - 1:46
    ve benimle röportaj yaparak,
    görüşlerimle ilgili sorular sormak istedi.
  • 1:46 - 1:50
    Ben de şöyle dedim, "Şu anda
    çoğunlukla matematik çalışıyorum
  • 1:50 - 1:54
    ve savaş bittiğinde, çoğunlukla
    onların işlerini yapacağım."
  • 1:54 - 1:57
    Sonra, o gün yapabileceğim
    en akıllıca şeyi yaptım --
  • 1:57 - 2:01
    bölge patronuma bu
    röportajı verdiğimi söyledim.
  • 2:01 - 2:03
    "Ne söyledin?" dedi.
  • 2:03 - 2:04
    Söylediklerimi anlattım.
  • 2:04 - 2:06
    Sonra "Taylor'ı aramalıyım" dedi.
  • 2:06 - 2:09
    Taylor'ı aradı, bu 10 dakika sürdü.
  • 2:09 - 2:11
    5 dakika sonra kovulmuştum.
  • 2:12 - 2:13
    CA: Peki.
  • 2:13 - 2:14
    JS: Ama bu kötü değildi.
  • 2:14 - 2:17
    CA: Kötü değildi,
    çünkü Stony Brook'a gittin
  • 2:17 - 2:20
    ve matematik kariyerinde yükseldin.
  • 2:20 - 2:22
    Orada, o adamla çalışmaya başladın.
  • 2:22 - 2:23
    O kimdi?
  • 2:24 - 2:26
    JS: Ah, [Shiing-Shen] Chern.
  • 2:26 - 2:29
    Chern, yüzyılın en iyi
    matematikçilerinden birisiydi.
  • 2:29 - 2:34
    Berkeley'de yüksek lisans
    yaparken tanımıştım onu.
  • 2:34 - 2:36
    Bazı fikirlerim vardı
  • 2:36 - 2:39
    ve fikirlerimi ona söylemiştim,
    o da beğenmişti.
  • 2:39 - 2:45
    Birlikte, burada
    görebileceğiniz, bu işi yaptık.
  • 2:45 - 2:46
    İşte burada.
  • 2:47 - 2:51
    CA: Birlikte meşhur bir
    makale yayınlamanıza yol açtı.
  • 2:51 - 2:54
    Bu işin ne olduğunu açıklayabilir misiniz?
  • 2:55 - 2:56
    JS: Hayır.
  • 2:56 - 2:58
    (Gülüşmeler)
  • 2:59 - 3:01
    JS: Yani, bunu birisine açıklayabilirdim.
  • 3:01 - 3:03
    (Gülüşmeler)
  • 3:03 - 3:05
    CA: Bunu açıklamaya ne dersiniz?
  • 3:05 - 3:08
    JS: Ama çok değil. Çok fazla insana değil.
  • 3:09 - 3:12
    CA: Sanırım bunun kürelerle
    ilgili olduğunu söylemiştiniz,
  • 3:12 - 3:14
    buradan başlayalım.
  • 3:14 - 3:17
    JS: Evet, öyleydi, fakat
    bu işten bahsedeceğim --
  • 3:17 - 3:21
    bununla bir ilgisi vardı,
    fakat ona geçmeden önce --
  • 3:21 - 3:24
    güzel bir matematik işiydi.
  • 3:24 - 3:27
    Chern de ben de yaptığımız
    şeyden çok mutluyduk.
  • 3:28 - 3:32
    Hatta şu anda yükselen
    bir alt-alan olarak başladı.
  • 3:33 - 3:38
    Ama, daha ilginci, fizikte de kullanıldı;
  • 3:38 - 3:42
    bilmediğimiz bir şeydi -- en azından
    ben fizikle ilgili hiçbir şey bilmiyordum,
  • 3:42 - 3:45
    Chern'in de çok şey
    bildiğini düşünmüyordum.
  • 3:45 - 3:49
    Makalenin çıkmasından
    ortalama 10 yıl sonra,
  • 3:49 - 3:53
    Princeton'dan Ed Witten adlı birisi
    bunu sicim kuramına uygulamaya başladı
  • 3:53 - 3:58
    ve Rusya'daki insanlar da "yoğun
    madde" adlı şeye uygulama başladı.
  • 3:58 - 4:03
    Günümüzde, orada Chern-Simons
    değişmezleri olarak adlandırılan bu şeyler
  • 4:03 - 4:05
    fizik aracılığıyla fazlasıyla yayıldı.
  • 4:05 - 4:06
    Bu muhteşemdi.
  • 4:06 - 4:07
    Fiziği hiç bilmiyorduk.
  • 4:08 - 4:11
    Bana fiziğe uygulanabilecek
    bir şeymiş gibi gelmemişti.
  • 4:11 - 4:14
    Fakat matematiğin olayı budur --
    asla nereye gideceğini bilemezsiniz.
  • 4:14 - 4:16
    CA: Bu gerçekten inanılmaz.
  • 4:16 - 4:20
    Yani, evrimin insanların zihinlerini,
    gerçeği algılayacak ya da algılayamayacak
  • 4:20 - 4:23
    biçimde, nasıl
    şekillendirdiğinden bahsediyoruz.
  • 4:23 - 4:26
    Bir şekilde bir matematik
    teorisiyle ortaya çıktınız,
  • 4:26 - 4:28
    fiziği hiç bilmeden,
  • 4:28 - 4:31
    yirmi yıl sonra ise bunun,
    gerçek fiziksel dünyayı
  • 4:31 - 4:34
    tanımlamada kullanıldığını keşfettiniz.
  • 4:34 - 4:35
    Bu nasıl olabilir?
  • 4:35 - 4:36
    JS: Tanrı bilir.
  • 4:36 - 4:38
    (Gülüşmeler)
  • 4:39 - 4:42
    Fakat, [Eugene] Wigner
    adlı ünlü bir fizikçi vardı
  • 4:42 - 4:48
    ve matematiğin akıl almaz verimliliği
    üzerine bir makale yazmıştı.
  • 4:48 - 4:52
    Bir açıdan, kökleri gerçek dünyada
    bulunan bu matematik bir şekilde var,
  • 4:52 - 4:57
    -- yani saymayı, ölçmeyi
    öğreniyoruz, bunu herkes öğrenmiştir --
  • 4:57 - 4:58
    sonra kendi kendine ilerliyor.
  • 4:59 - 5:02
    Fakat sıklıkla, günü
    kurtarmak için geri dönüyor.
  • 5:02 - 5:04
    Genel izafiyet bir örnektir.
  • 5:04 - 5:08
    [Hermann] Minkowski bu geometriye
    sahipti, Einstein da fark etti,
  • 5:08 - 5:11
    "Hey! Genel izafiyeti
    kullanabileceğim şey tam da bu."
  • 5:12 - 5:15
    Yani, asla bilemezsiniz. Bu bir gizemdir.
  • 5:15 - 5:16
    Bu bir gizemdir.
  • 5:16 - 5:20
    CA: Pekâlâ, işte matematiksel
    bir yaratıcılık parçası.
  • 5:20 - 5:21
    Bize bundan bahsedin.
  • 5:21 - 5:27
    JS: Pekâlâ, bu bir top -- bir küre
    ve etrafında bir kafes var --
  • 5:27 - 5:29
    bilirsiniz, bu kareler.
  • 5:31 - 5:36
    Burada göstereceğim şey aslında
    1700'lerde büyük matematikçi
  • 5:36 - 5:38
    [Leonhard] Euler tarafından gözlemlendi.
  • 5:38 - 5:43
    Zaman geçtikçe, matematikte
    çok önemli bir alan olmaya başladı:
  • 5:43 - 5:46
    Cebirsel topoloji, geometri.
  • 5:47 - 5:51
    Şu kâğıtta bunun kaynağı var.
  • 5:51 - 5:53
    Olay şu:
  • 5:53 - 5:58
    Sekiz köşesi, on iki
    kenarı ve altı yüzü var.
  • 5:58 - 6:02
    Farka bakarsanız eğer --
    köşeler eksi kenarlar artı yüzler --
  • 6:02 - 6:03
    iki eder.
  • 6:03 - 6:05
    Pekâlâ, iki. Bu güzel bir sayı.
  • 6:05 - 6:09
    Bunu yapmanın diğer bir yolu --
    bunlar üçgenler --
  • 6:09 - 6:14
    bunun 12 köşesi, 30 kenarı,
  • 6:14 - 6:18
    20 yüzü ve 20 mozaiği var.
  • 6:19 - 6:23
    Köşeler, eksi kenarlar,
    artı yüzler, yine iki ediyor.
  • 6:23 - 6:26
    Aslında, bunu herhangi
    bir yolla da yapabilirsiniz --
  • 6:26 - 6:29
    bunu her türden çokgen
    ve üçgenlerle kaplayın
  • 6:29 - 6:31
    ve hepsini karıştırın.
  • 6:31 - 6:34
    Köşeler, eksi kenarlar, artı yüzler
    -- yine iki elde edersiniz.
  • 6:34 - 6:36
    Burada farklı bir şekil var.
  • 6:36 - 6:42
    Bu bir tor veya bir
    donut yüzeyi: 16 köşe,
  • 6:42 - 6:46
    32 kenar ve 16 yüzle kaplanmış.
  • 6:47 - 6:49
    Köşeler, eksi kenarların sonucu sıfırdır.
  • 6:49 - 6:51
    Her zaman sıfırdır.
  • 6:51 - 6:55
    Bir toru kare, üçgen veya
    bunun gibi bir şeyle kaplarsanız
  • 6:55 - 6:59
    her zaman sıfır elde edersiniz.
  • 7:01 - 7:03
    Buna Euler karakteristiği adı veriliyor.
  • 7:03 - 7:06
    Ayrıca topolojik değişmez
    adı verilen şey de budur.
  • 7:07 - 7:08
    Gerçekten muhteşem.
  • 7:08 - 7:11
    Nasıl yaparsanız yapın,
    daima aynı sonuca varırsınız.
  • 7:11 - 7:17
    1700'lerin ortalarından beri,
    günümüzde cebirsel topoloji adı verilen
  • 7:17 - 7:21
    bir konuya yapılan ilk atılım buydu.
  • 7:21 - 7:24
    CA: Senin çalışman da bunun
    gibi bir fikirden çıktı ve sen de
  • 7:24 - 7:26
    onu yüksek-boyutlu bir teoriye,
  • 7:26 - 7:30
    yüksek-boyutlu objelere taşıyarak
    yeni değişmezler mi buldun?
  • 7:30 - 7:34
    JS: Evet. Yüksek-boyutlu
    değişmezler, hâlihazırda vardı:
  • 7:34 - 7:39
    Pontryagin sınıfları
    -- aslında Chern sınıfları idi.
  • 7:39 - 7:42
    Bu türden bir grup değişmez vardı.
  • 7:42 - 7:46
    Bir tanesi üzerinde çalışmak
  • 7:46 - 7:51
    ve kombinatorik olarak
    modelini yapmaya çabalıyordum,
  • 7:51 - 7:54
    tipik olan biçimi yapmak yerine
  • 7:54 - 7:58
    ve sonucunda bu çalışma ortaya
    çıktı, biz de yeni şeyler keşfettik.
  • 7:58 - 8:02
    Ama eğer, yaklaşık 70 cilt
    matematik kitabı yazan,
  • 8:02 - 8:06
    13 çocuğu olup
  • 8:06 - 8:07
    yazarken dizinde çocuklarını
  • 8:07 - 8:14
    sallayan Bay Euler olmasaydı --
  • 8:14 - 8:20
    muhtemelen bu değişkenler de olmayacaktı.
  • 8:20 - 8:24
    CA: Pekâlâ, en azından bize bu
    mükemmel zekâdan bir örnek verdi.
  • 8:25 - 8:26
    Rönesans'tan bahsedelim.
  • 8:26 - 8:32
    Çünkü bu mükemmel zekâyı aldınız
    ve NSA'de bir kod-kırıcı iken
  • 8:32 - 8:35
    ekonomi endüstrisinde de bir
    kod-kırıcı hâline gelmeye başladınız.
  • 8:36 - 8:38
    Bence muhtemelen etkin
    piyasa tezini beğenmediniz.
  • 8:38 - 8:45
    Yirmi yılda, bir şekilde dudak uçuklatan
    kazançları yaratma yolu buldunuz.
  • 8:45 - 8:46
    Bana açıklanan hâliyle,
  • 8:46 - 8:50
    yaptığınız şeyde göze çarpan şey,
    kazançları yalnızca ölçmemeniz,
  • 8:50 - 8:54
    aynı zamanda onları düşük
    dengesizlik ve riskle almanızdır,
  • 8:54 - 8:56
    diğer serbest fonlara kıyasla.
  • 8:56 - 8:58
    Bunu nasıl yaptın Jim?
  • 8:58 - 9:02
    JS: Mükemmel bir grup
    insanla birlikte yaptım.
  • 9:02 - 9:06
    Ticarete başladığımda,
    matematikten biraz yorulmuştum.
  • 9:06 - 9:10
    30 yaşımın sonlarındaydım ve param azdı.
  • 9:10 - 9:13
    Ticarete başladım ve çok iyi gitti.
  • 9:13 - 9:16
    Şans eseri bayağı para kazandım.
  • 9:16 - 9:18
    Yani sadece bir şanstı.
  • 9:18 - 9:20
    Kesinlikle matematiksel modelleme değildi.
  • 9:20 - 9:23
    Fakat verilere baktıktan
    bir süre sonra, şunu fark ettim:
  • 9:24 - 9:26
    burada bir takım yapılar var gibiydi.
  • 9:26 - 9:30
    Birkaç matematikçi kiraladım
    ve bazı modellemeler yapmaya başladık --
  • 9:30 - 9:34
    tıpkı eskiden SAE'de (Otomotiv
    Mühendisleri Derneği) yaptığımız gibi.
  • 9:34 - 9:37
    Algoritma tasarlıyorsunuz,
    bilgisayarda test ediyorsunuz.
  • 9:37 - 9:39
    İşe yarıyor mu? Yaramıyor mu? Bunun gibi.
  • 9:39 - 9:41
    CA: Şuna bakabilir miyiz?
  • 9:41 - 9:45
    Çünkü burada tipik bir
    ticari mal grafiği var.
  • 9:46 - 9:51
    Baktım ve dedim ki,
    "Bu rastgele, inişli çıkışlı bir gidişat -
  • 9:51 - 9:53
    belki de tüm zamanın
    hafif artan bir trendi."
  • 9:53 - 9:56
    Buna bakarak nasıl ticaret yapabilidiniz
  • 9:56 - 9:58
    ve rastgele olmayan bir şeyler gördünüz?
  • 9:58 - 10:01
    JS: Eskiden -- bu eski
    günlere ait bir tür grafik,
  • 10:01 - 10:05
    ticari malların veya dövizlerin
    trend eğilimleri vardı.
  • 10:06 - 10:12
    Burada gördüğünüz hafif
    trendler değil, dönemsel trendler.
  • 10:12 - 10:16
    Eğer tamam, bugün son 20
    gündeki ortalama hareket üzerinden
  • 10:16 - 10:21
    tahminde bulunacağım derseniz --
  • 10:21 - 10:24
    bu belki iyi bir tahmin olur
    ve para kazanabilirim.
  • 10:24 - 10:29
    Aslında, yıllar önce böyle
    bir sistem işe yarayabilirdi --
  • 10:29 - 10:32
    mükemmel şekilde değil, ama yarardı.
  • 10:32 - 10:34
    Para kazanıp, kaybedip kazanabilirdiniz.
  • 10:34 - 10:37
    Fakat bu bir yıl değerinde bir gün
  • 10:37 - 10:41
    ve bu dönem esnasında biraz
    para kazanabilirsiniz.
  • 10:42 - 10:44
    İşlevini kaybetmiş bir sistem.
  • 10:45 - 10:48
    CA: Yani zamanla bir takım
    trend uzunluklarını test edip
  • 10:48 - 10:51
    örneğin, 10 günlük veya
    15 günlük bir trendin
  • 10:51 - 10:54
    sonrası için tahminci olup
    olmayacağını görecektiniz.
  • 10:54 - 11:01
    JS: Elbette, hepsini deneyebilir
    ve işe yarayanı bulabilirdiniz.
  • 11:02 - 11:05
    Trend takibi 60'larda çok iyiydi,
  • 11:05 - 11:07
    70'lerde ise fena değildi.
  • 11:07 - 11:09
    Ama 80'lerde, kötüydü.
  • 11:09 - 11:12
    CA: Çünkü herkes görebiliyordu.
  • 11:12 - 11:15
    Peki rakiplerinizin önüne nasıl geçtiniz?
  • 11:15 - 11:21
    JS: Farklı yaklaşımlarda bularak
    rakiplerimizin önüne geçtik --
  • 11:21 - 11:24
    bir ölçüde, kısa zamanlı yaklaşımlar.
  • 11:25 - 11:28
    Asıl olay, büyük miktarda veri toplamaktı
  • 11:28 - 11:32
    ve eski günlerde bunu elden
    yapmak zorundaydık.
  • 11:32 - 11:36
    Merkez Bankası'na gittik ve
    faiz oranlarının tarihlerini ve bu tür
  • 11:36 - 11:39
    şeyleri kopyaladık,
    çünkü bilgisayarlarda yoktu.
  • 11:39 - 11:41
    Elimizde çok fazla veri vardı.
  • 11:41 - 11:45
    Çok zeki insanlar -- anahtar buydu.
  • 11:45 - 11:49
    Esas ticareti yapmak için insanların
    nasıl kiralanacağını bilmiyordum.
  • 11:50 - 11:53
    Birkaç kişi buldum -- kimisi
    para kazandı, kimisi kazanmadı.
  • 11:53 - 11:55
    Bu şekilde iş yapamazdım.
  • 11:55 - 11:57
    Ama bilim adamlarını nasıl işe alacağımı
  • 11:57 - 12:00
    biliyordum, çünkü o alana ilgim var.
  • 12:00 - 12:02
    Bunu yaptık.
  • 12:02 - 12:05
    Bu modeller gitgide daha iyi ve daha iyi,
  • 12:05 - 12:07
    hatta daha da iyi hâle geldiler.
  • 12:07 - 12:10
    CA: Rönesans'ta fevkalade bir
    şeyler yaptığınız biliniyor ki bu da
  • 12:10 - 12:12
    yalnızca parayla aklı
    çelinebilecek danışmanlar olmayan
  • 12:12 - 12:16
    bu insan grubunu, bu kültürü oluşturmaktı.
  • 12:16 - 12:20
    Motivasyonları heyecan verici
    matematik ve bilim yapmak.
  • 12:20 - 12:22
    JS: Bunun doğru olmasını umardım.
  • 12:22 - 12:26
    Fakat bir kısmı da paraydı.
  • 12:26 - 12:27
    CA: Çok para kazandılar.
  • 12:27 - 12:30
    JS: Hiç kimsenin para yüzünden
    gelmediğini söyleyemem.
  • 12:30 - 12:31
    Bence bir çoğu para için geldi.
  • 12:31 - 12:34
    Fakat eğlenceli olacağı için de geldiler.
  • 12:34 - 12:37
    CA: Peki makine öğrenimi
    bunda nasıl bir rol oynadı?
  • 12:37 - 12:40
    JS: Yaptığımız şey, bir
    anlamda makine öğrenimi idi.
  • 12:41 - 12:47
    Çok fazla veriye bakıyorsunuz, farklı
    tahmini şemaların benzerlerini yapmaya
  • 12:47 - 12:49
    çalışıyorsunuz, en iyi hâle gelene dek.
  • 12:49 - 12:53
    Yaptığımız şeyleri yapma biçimimizin,
    geri bildirim alması gerekmiyor.
  • 12:53 - 12:56
    Ama işe yaradı.
  • 12:56 - 13:00
    CA: Yani bu farklı tahmini şemalar
    oldukça savruk ve beklenmedik olabilir.
  • 13:00 - 13:02
    Yani, her şeye baktınız, değil mi?
  • 13:02 - 13:05
    Hava durumuna, elbise
    boylarına, politik fikirlere.
  • 13:06 - 13:08
    JS: Evet, elbise boylarını denemedik.
  • 13:08 - 13:10
    CA: Peki, ne gibi şeyler?
  • 13:10 - 13:12
    JS: Pekâlâ, her şey.
  • 13:12 - 13:15
    Her şey faydalıdır --
    elbise kenarı uzunlukları hariç.
  • 13:17 - 13:19
    Hava durumu, yıllık raporlar,
  • 13:19 - 13:24
    üç aylık raporlar, tarihsel veriler,
    birimler, aklınıza ne gelirse.
  • 13:24 - 13:25
    Elimizde ne varsa.
  • 13:25 - 13:28
    Bir günde terabaytlarca veri alıyoruz.
  • 13:28 - 13:32
    Saklıyoruz, düzenliyoruz
    ve analize hazır hâle getiriyoruz.
  • 13:33 - 13:35
    Yanlış arıyorsunuz.
  • 13:35 - 13:38
    Dediğin gibi -- etkin piyasa
  • 13:38 - 13:40
    hipotezinde yanlışlık arıyorsunuz.
  • 13:40 - 13:44
    CA: Fakat herhangi bir yanlışlık
    rastgele bir şey de olabilir.
  • 13:44 - 13:47
    Öyleyse bunun sırrı, birkaç garip
    yanlışlığa bakmak ve ne zaman
  • 13:47 - 13:49
    çakıştıklarını görmek mi?
  • 13:49 - 13:52
    JS: Herhangi bir yanlışlık
    rastgele bir şey de olabilir:
  • 13:52 - 13:56
    Ancak yeterli veriniz varsa,
    öyle olmadığını söyleyebilirsiniz.
  • 13:56 - 14:00
    Uzun zamandır var olan bir
    yanlışlığı görebilirsiniz --
  • 14:01 - 14:05
    bunun rastgele olma ihtimali
    yüksek değildir.
  • 14:06 - 14:10
    Fakat bu şeyler bir süre sonra
    yok olur, yanlışlıklar temizlenebilir.
  • 14:10 - 14:13
    Dolayısıyla işin üzerinde durman gerekir.
  • 14:13 - 14:16
    CA: Günümüzde çoğu kişi
    serbest fon endüstrisine bakıyor
  • 14:16 - 14:20
    ve kısmen ... sarsılıyorlar,
  • 14:20 - 14:22
    orada yaratılan zenginlik ve oradaki
  • 14:22 - 14:24
    yetenekler, onları şaşırtıyor.
  • 14:26 - 14:30
    Bu endüstriye dair bir endişeniz var mı,
  • 14:30 - 14:32
    belki de genel olarak
    finans endüstrisine dair?
  • 14:32 - 14:35
    Kaçak bir trene binmek gibi --
  • 14:35 - 14:39
    bilmiyorum -- eşitsizliğin
    artmasına sebep oluyor mu?
  • 14:39 - 14:43
    Serbest fon endüstrisinde
    olup biteni nasıl savunabilirsin?
  • 14:43 - 14:45
    JS: Bence son üç veya dört yılda
  • 14:45 - 14:47
    serbest fonlar çok da iyiye gitmedi.
  • 14:47 - 14:49
    Biz işi mükemmel yaptık,
  • 14:49 - 14:53
    ama serbest fon endüstrisi bir
    bütün olarak mükemmel iş yapmadı.
  • 14:53 - 14:58
    Borsa hızını aldı, herkesin
    bildiği gibi, büyüyor
  • 14:58 - 15:01
    ve fiyat-kazanç oranları yükseldi.
  • 15:01 - 15:04
    Son dönemde -- son beş
    veya altı yılda diyelim -- yaratılan
  • 15:04 - 15:08
    zenginliğin çoğunu,
    serbest fonlar yaratmadı.
  • 15:08 - 15:12
    İnsanlar bana "serbest fon
    nedir?" diye soracaklardı.
  • 15:12 - 15:14
    Ben de "Bir ve 20" diyecektim.
  • 15:14 - 15:18
    Anlamı şu -- şu anda iki ve 20 --
  • 15:18 - 15:21
    yüzde iki sabit ücret ve yüzde 20 de kâr.
  • 15:21 - 15:23
    Serbest fonlar, farklı
    türden yaratıklardır.
  • 15:23 - 15:27
    CA: Söylentilere göre siz daha
    yüksek ücret talep ediyorsunuz.
  • 15:27 - 15:30
    JS: Dünyadaki en yüksek ücretleri
    bir kerede talep ettik.
  • 15:30 - 15:34
    Beş ve 44, talep ettiklerimiz.
  • 15:34 - 15:35
    CA: Beş ve 44.
  • 15:35 - 15:38
    Yani yüzde beş sabit, yüzde 44 kâr.
  • 15:38 - 15:41
    Yatırımcılarınıza hâlâ büyük
    ölçüde para kazandırıyorsunuz.
  • 15:41 - 15:43
    JS: İyi dönüşler yaptık, evet.
  • 15:43 - 15:46
    İnsanlar kızgın: "Nasıl yüksek
    ücret talep edebiliyorsunuz?"
  • 15:46 - 15:47
    "Tamam, çekilebilirsiniz" dedim.
  • 15:47 - 15:50
    Ama "daha fazla nasıl
    kazanabilirim?" insanlar böyleydi --
  • 15:50 - 15:52
    (Gülüşmeler)
  • 15:52 - 15:54
    Ama bir noktada, sanırım sana söyledim,
  • 15:54 - 15:59
    bütün yatırımcıları aldık,
    çünkü sermaye kapasitesi vardı.
  • 15:59 - 16:02
    CA: Fakat, dünyadaki
    birçok soruna karşın, dünyanın
  • 16:02 - 16:08
    bu konuda çalışabilecek en iyi
    matematiksel veya diğer yeteneklerinin
  • 16:08 - 16:11
    dikkatini serbest fon endüstrisinin
    çekmesinden endişelenmeli miyiz?
  • 16:11 - 16:13
    JS: Pekâlâ, yalnızca matematiksel değil.
  • 16:13 - 16:15
    Astronomlar ve fizikçiler
    ve benzerlerini de kiraladık.
  • 16:16 - 16:18
    Çok fazla endişelenmemiz
    gerektiğini düşünmüyorum.
  • 16:18 - 16:21
    Bu hâlâ küçük bir endüstri.
  • 16:21 - 16:27
    Aslında, yatırım dünyasına bilim getirmek,
  • 16:27 - 16:30
    bu dünyayı geliştirdi.
  • 16:30 - 16:34
    Oynaklığı azalttı. Akışkanlığı yükseltti.
  • 16:34 - 16:37
    Yayılmalar daha dar, çünkü
    insanlar bu tür şeyler alıp satıyor.
  • 16:37 - 16:42
    Yani Einstein'ın gelip de bir serbest
    fon başlatmasından endişelenmiyorum.
  • 16:42 - 16:47
    CA: Hayatının, gerçekten yatırım
    yaptığın bir evresinde bulunuyorsun,
  • 16:47 - 16:50
    fakat tedarik zincirinin diğer ucunda --
  • 16:50 - 16:55
    Amerika'yı matematiğe teşvik ediyorsun.
  • 16:55 - 16:56
    Bu eşin, Marilyn.
  • 16:56 - 17:01
    Birlikte hayır işlerinde çalışıyorsunuz.
  • 17:01 - 17:02
    Bundan bahsedelim.
  • 17:02 - 17:06
    JS: Pekâlâ, Marilyn --
  • 17:06 - 17:10
    işte benim güzel eşim orada --
  • 17:10 - 17:13
    yaklaşık 20 yıl önce vakfı başlattı.
  • 17:13 - 17:14
    94 yılıydı sanırım.
  • 17:14 - 17:16
    Ben 93 diyorum, o 94 diyor,
  • 17:16 - 17:18
    fakat ikisinden biriydi.
  • 17:18 - 17:21
    (Gülüşmeler)
  • 17:21 - 17:27
    Bağış yapmanın en iyi yolu
    olan vakıf işine başladık.
  • 17:28 - 17:31
    O hesap tuttu.
  • 17:31 - 17:38
    O zamanlar bir vizyonumuz yoktu,
    fakat zamanla ortaya çıktı --
  • 17:38 - 17:43
    matematik ve bilime odaklanmak,
    temel araştırmaya odaklanmak.
  • 17:44 - 17:46
    İşte biz bunu yaptık.
  • 17:46 - 17:53
    Yaklaşık altı yıl önce Rönesans'ı
    bıraktım ve vakıfta çalışmaya başladım.
  • 17:53 - 17:54
    Yaptığımız şey de bu.
  • 17:54 - 17:57
    CA: Yani Amerika için
    Matematik, temelde ülke çapında
  • 17:57 - 18:00
    matematik öğretmenlerine yatırım yapmak,
  • 18:00 - 18:04
    onlara ekstra gelir sağlamak,
    onlara destek vermek ve rehberlik etmek.
  • 18:04 - 18:07
    Bunu daha da etkili kılmayı ve
    öğretmenlerin heveslenebileceği
  • 18:07 - 18:09
    bir çağrıda bulunmayı denemek.
  • 18:09 - 18:14
    JS: Evet -- kötü
    öğretmenleri yok etmek yerine,
  • 18:14 - 18:19
    çünkü bu, eğitim topluluğunda
    ahlaki problemler yaratır,
  • 18:19 - 18:22
    özellikle de matematik ve bilim alanında,
  • 18:22 - 18:28
    bunun yerine, iyi olanları desteklemeye
    ve onlara statü vermeye odaklanıyoruz.
  • 18:28 - 18:31
    Evet, onlara ekstra gelir
    sağlıyoruz, yılda 15.000 dolar.
  • 18:31 - 18:35
    Özün bir parçası olarak, bugün
    New York devlet okullarında 800 adet
  • 18:35 - 18:37
    matematik ve bilim öğretmenimiz var.
  • 18:37 - 18:41
    Aralarında muhteşem bir uyum var.
  • 18:41 - 18:43
    Alanlarında kalıyorlar.
  • 18:43 - 18:46
    Önümüzdeki yıl bu rakam 1.000
    olacak, bu da New York [Şehir]
  • 18:46 - 18:50
    devlet okullarındaki matematik ve
    bilim öğretmenlerinin yüzde 10'u demek.
  • 18:50 - 18:56
    (Alkış)
  • 18:56 - 18:59
    CA: Jim, bu da yardımsever olarak
    desteklediğin diğer bir proje:
  • 18:59 - 19:02
    Sanırım, yaşamın kökenlerini araştırma.
  • 19:02 - 19:03
    Burada neyi arıyoruz?
  • 19:04 - 19:05
    JS: Bir saniye bekleteceğim.
  • 19:05 - 19:08
    Sonra ne aradığımızı söyleyeceğim.
  • 19:08 - 19:11
    Yaşamın kökenleri büyüleyici bir soru.
  • 19:11 - 19:12
    Buraya nasıl geldik?
  • 19:13 - 19:15
    Pekâlâ, iki tane sorumuz var:
  • 19:15 - 19:21
    Birincisi, jeolojiden
    biyolojiye giden yol --
  • 19:21 - 19:22
    buraya nasıl ulaştık?
  • 19:22 - 19:25
    Diğer soru ise, neyle başladık?
  • 19:25 - 19:28
    Bu rota üzerinde, eğer varsa,
    hangi materyalle çalıştık?
  • 19:28 - 19:31
    Bu ikisi çok, çok ilginç sorulardı.
  • 19:32 - 19:37
    İlk soru, jeolojiden RNA'ya kadar
    giden acı dolu bir yoldur
  • 19:37 - 19:40
    veya bunun gibi bir şey --
    tüm bunlar nasıl işledi?
  • 19:40 - 19:42
    Diğeri ise, ne ile çalışmamız gerek?
  • 19:42 - 19:44
    Evet, düşündüğümüzden fazlasıyla.
  • 19:44 - 19:49
    Burada resmedilen şey,
    oluşmakta olan bir yıldız.
  • 19:50 - 19:53
    100 milyar yıldıza sahip olan
    Samanyolumuzda her yıl
  • 19:53 - 19:56
    ortalama iki yeni yıldız oluşuyor.
  • 19:56 - 19:58
    Nasıl olduğunu sormayın,
    bir şekilde oluyorlar.
  • 19:58 - 20:01
    Yerleşmeleri ise bir milyon yılı buluyor.
  • 20:02 - 20:04
    Yani, kesin olarak,
  • 20:04 - 20:08
    herhangi bir anda oluşmakta olan
    ortalama iki milyon yıldız vardır.
  • 20:08 - 20:12
    Bu, yerleşmekte olan
    döneme ait bir yerlerde.
  • 20:12 - 20:15
    Etrafını kaplayan toz ve benzeri
  • 20:15 - 20:17
    şeyler var.
  • 20:17 - 20:21
    Muhtemelen bir güneş sistemi
    veya onun gibi bir şey oluşturacak.
  • 20:21 - 20:23
    Ama asıl mesele şu --
  • 20:23 - 20:29
    oluşan bir yıldızın etrafını saran tozda,
  • 20:29 - 20:35
    önemli organik moleküller bulundu.
  • 20:36 - 20:42
    Yalnızca metan gibi moleküller değil,
    formaldehit ve siyanür de bulundu --
  • 20:42 - 20:49
    yani yaşam bloklarını -- yani
    tohumlarını -- oluşturan şeyler.
  • 20:49 - 20:52
    Bu sıradan bir şey olabilir.
  • 20:52 - 20:59
    Evrendeki gezegenlerin bu temel
    inşa bloklarıyla başlaması da
  • 20:59 - 21:03
    sıradan bir şey olabilir.
  • 21:04 - 21:07
    Peki bu, her yerde yaşam
    olacağı anlamına mı geliyor?
  • 21:07 - 21:08
    Belki.
  • 21:08 - 21:12
    Asıl soru, yaşama giden yolun,
    bu narin başlangıçlardan
  • 21:12 - 21:17
    o tohumlara kadar,
    ne kadar acı dolu olduğudur.
  • 21:17 - 21:22
    Bu tohumların çoğu da boş
    gezegenlerin üstüne düşecek.
  • 21:22 - 21:23
    CA: Yani senin için,
  • 21:23 - 21:26
    kişisel olarak, nereden
    geldiğimiz ve bunların nasıl
  • 21:26 - 21:30
    oluştuğu sorularına cevap bulmak,
    gerçekten görmek istediğin bir şey.
  • 21:30 - 21:31
    JS: Gerçekten görmek isterim.
  • 21:31 - 21:33
    Ayrıca bilmek isterim --
  • 21:33 - 21:38
    eğer bu yol yeterince acı
    doluysa ve olasılıksız ise,
  • 21:38 - 21:43
    neyle başlarsanız başlayın,
    bizler eşsiz olabiliriz.
  • 21:43 - 21:44
    Fakat diğer yandan,
  • 21:45 - 21:48
    etrafta uçuşan bu
    organik toza baktığımızda,
  • 21:48 - 21:52
    orada yaşayan birçok arkadaşımız olabilir.
  • 21:53 - 21:54
    Bilmek harika olurdu.
  • 21:54 - 21:58
    CA: Jim, birkaç yıl önce Elon Musk
    ile konuşma şansım oldu
  • 21:58 - 22:00
    ve ona başarısının sırrını sordum,
  • 22:00 - 22:04
    o da sırrının, fiziği ciddiye
    almak olduğunu söyledi.
  • 22:05 - 22:09
    Seni dinlerken duyduğum
    şey ise, matematiği ciddiye almak,
  • 22:09 - 22:12
    bu senin tüm yaşamına ilham verdi.
  • 22:12 - 22:17
    Sana somut bir ün sağladı ve şimdi de,
    Amerika ve diğer yerlerdeki
  • 22:17 - 22:21
    binlerce çocuğun geleceğine
    yatırım yapmanı sağlıyor.
  • 22:22 - 22:24
    İşe yarayan şey aslında bilim olabilir mi?
  • 22:24 - 22:27
    Matematik gerçekten işe yarıyor mu?
  • 22:27 - 22:32
    JS: Pekâlâ, matematik
    işe yarıyor. Kesinlikle yarıyor.
  • 22:32 - 22:33
    Ayrıca eğlenceliydi.
  • 22:33 - 22:38
    Marilyn ile çalışmak ve
    bağış yapmak çok eğlenceliydi.
  • 22:38 - 22:41
    CA: Bunu -- bana göre
    ilham verici bir düşünceydi,
  • 22:41 - 22:45
    yani bilgiyi ciddiye almak,
    bu çok şey kazandırabilir.
  • 22:45 - 22:48
    Muhteşem yaşamınız için
    ve TED'e geldiğiniz için teşekkürler.
  • 22:48 - 22:49
    Teşekkürler.
  • 22:49 - 22:50
    Jim Simons!
  • 22:50 - 22:54
    (Alkış)
Title:
Wall Street'i çatlatan matematikçi
Speaker:
Jim Simons
Description:

Jim Simons, kodları kırmak için kullandığı karmaşık matematiğin, finans dünyasındaki biçimleri açıklamasında da yardımcı olabileceğini fark eden bir matematikçi ve kriptograf. Milyarlardan sonra, bir sonraki jenerasyonun matematik öğretmenleri ve öğrencilerini desteklemek için çalışıyor. TED'den Chris Anderson, Simons'ın sayılarla ilgili sıra dışı yaşamından bahsetmek üzere onunla sohbet ediyor.

more » « less
Video Language:
English
Team:
closed TED
Project:
TEDTalks
Duration:
23:03

Turkish subtitles

Revisions