-
Hoş geldiniz.
-
Pekala George, hepiniz işte buradasınız.
-
Arkadaş olarak oturuyorsunuz.
-
Ağır siklet şampiyonluğu için rekabet
-
ettiğinizde de hep bu şekilde miydi?
-
Öyle olduğunu düşünmüyordum.
-
Sizi direkt olarak sağ eliyle deviren
-
bir adamla nasıl arkadaş olursunuz?
-
Ve sol ayağınızı neredeyse kaybetmenize
-
sebep olan ve neredeyse boynunuzu kıran
-
diğeriyle, Joe Frazier.
-
Joe. Birbirinizin hiç canını yaktınız mı?
-
Sizi ilk mücadelede 7 kez,
-
son mücadelede 6 kez deviren bir adamla
-
nasıl arkadaş olursunuz?
-
Ve her gece onunla konuşmak istediğimde,
-
''Sessiz olmanı istiyorum.'' diyen biri.
-
Yani gerçekten sessiz olmanız gerekiyor.
-
Yıllar geçmesine rağmen bizimkisi
-
harika bir dövüştü diye düşünüyorum.
-
Ve eğer tekrar yapabilseydik,
-
yine mücadele ederdim.
-
Oh.
-
Muhammed Ali bana karşı çabaladığında,
-
bana, beni yaraladı mı diye sordular.
-
Gözüm şişmiş ve morarmışken.
-
Gözüm düşmüş ve bana ''bu acıyor mu?''
-
diye sormuşlardı.
-
Şimdi Ali...
-
O yüzden bence en büyük hasarı
-
her şeyden daha çok basın veriyor.
-
Bu Adamlarla dövüştün Ali.
-
Resim kadar güzel bir yüzün var.
-
Güzel yüzünü nasıl korudun?
-
Oooo!
-
Güzel yüzünü nasıl koruyorsun?
-
Tanrıya şükrediyorum.
-
Bu dünyadaki en güzel şükür olabilir.
-
Şimdi George, yakında bir geri dönüş
yapmak üzeresin.
-
Ama boks yapmayı bir süreliğine bırakıp
-
emekliye ayrıldığında,
-
o zaman içerisinde neler yaptın?
-
Pekala, çoğunlukla çocuk büyüttüm.
-
Bir çiftlikte doğmuşum.
-
Ama tamamen pisliğin içinde büyümüşüm.
-
Bu nedenle bir sürü çocuk yetiştirmeye
başladım.
-
Tabii ki tam zamanlı bir vaizim.
-
Bana anlatsana, nasıl vaaz vermeye
başladın?
-
Bu sanırım son sert düşüşümde,
Jimmy Young'da.
-
O içimdeki şeytanı patakladı.
-
Ve bundan sonra vaiz olmaya karar verdin
-
ve vaizlikle mi meşgul oldun?
-
Evet.
-
Bugün bu yüzden ülke çapında noktalara
seyahat ediyoruz.
-
İlginç insanlar biz diğer boksörlerle
birlikte oluyor.
-
''Şampiyonlar Daima'' turunda.
-
Bu dünyanın bizi videoda izlemesiyle
ilgili.
-
Joe Frazier, Muhammed Ali ve beni.
-
Boksörler haricindeki bize meraklı
insanlar için
-
bizim hayat hikayelerimiz bunda
toplandı.
-
Bu videoyla ilgili her şeyi sana
anlatamıyoruz.
-
Bu doğru. Joe sen de aynı şekilde
10 yıl önce emekli oldun.
-
Ama bokstan uzak kalamadın.
Neler yaptın?
-
Ben bir geri dönüş gerçekleştirdim.
-
Bir şekilde bir adamla maçım berabere
bitti.
-
Görünüş şeklim,
-
beraberlikten sonra nasıl
-
görüneceğim çocuklarımın hoşuna
gitmemişti.
-
O yüzden ''Baba artık son versen iyi
olur.'' dediler.
-
Ve tam o anda yakın tarihte başlayacak
olan
-
boks müsabakası için çalışan genç bir
adamla spor salonunda
-
çalışma yapmaya başladım.
-
Müsabakayı biliyordum.
-
Bu sebeple bu genç adamlar çok sıkı
çalışıyordu.
-
Oğullarım, Burt ve Tommy; bu adamlar
-
artık organizasyonu düzenleyen kişiler.
-
Genç adamlara iyi adamlar olmaları için
-
yardım etmemi istediler.
-
Ne demek istediğimi anlıyor musunuz?
-
İnsanlar bende her ne görmek istiyorsa,
-
ben o konuyu ele alırım ve desteklerim.
-
Artık biz sonsuza kadar şampiyonlar
yetiştireceğiz.
-
Bu çok keyifli, hepsi bu.
-
Çoğumuz, en azından benim gibi
-
yeterince iri olmadığı için boks
-
dünyasında olmayan insanlar,
-
çoğumuz boksun Rocky filmi gibi
-
olduğunu düşünüyoruz.
-
Rocky gerçek hayata uygun mu?
-
Bu kadar fazla antrenman var mı?
-
Rocky filminin Joe Frazier'ın hayatını
-
temel aldığını düşünüyoruz.
-
Görüyorsunuz Rocky...
-
Ve Muhammed.
-
Burada olan bazı eski boksörlerin yeniden
canlandırılmasıydı.
-
O sokakta koşuyor, ve Joe Frazier'ın
-
hiç komşusu yoktur.
-
Joe Frazier'ın civarında hiç kasap yoktur,
-
hiç kasap dükkanı yoktur.
-
Stallone size ipuçları için geldi mi
-
yoksa sizi uzak mı tuttu?
-
Pekala Rocky baya zekiydi.
-
Şöyle diyeyim 2. filmi yaparken
-
Philadelphia'ya geldi hatta seni aldığını
düşünüyorum.
-
Hayır, onunla hiç buluşmadım.
-
Hayır mı? Muhammed'i aldı, Larry'yi aldı.
-
Tüm bu adamları Los Angeles'a götürdü,
-
deneme filmi çekimi için.
-
Aslında temelde deneme çekimi amaçlı
değildi,
-
o bizim hakkımızda daha fazla şey
öğrenmek istiyordu.
-
O dövüş ne ile ilgiliydi sanıyorsun?
-
O çok zeki.
-
Bizim deneme çekiminde yaptığımız
-
tüm o parçaları birleştirdi ve
-
filminde toplayıp bir araya getirdi.
-
Hiç hissedilmedi.
-
Evet bu hissedilmedi.
-
Ooo sen de oradaydın değil mi?
-
Ali sen en iyisisin.
-
Nasıl dünyanın en büyük şampiyonu oldun?
-
Bu bir şöhret cümlesiydi.
-
Ben en büyükmüşüm.
-
Bu sadece faturasını ödeme.
-
Buna gerçekten asla inanmadım.
-
Buna inanmadın mı?
-
Hala inanmıyorum.
-
Ben inanıyorum.
-
Tabii ki. O hepimizi mağlup etti.
-
O bütün şampiyonları mağlup etti.
-
Ben dahil herkesi. Herkes oradaydı.
-
Kardeşim, Joe Frazier bu bedene geri
dönsün.
-
O çok yakın. Hiçbir kötü, bu kadar harika
değildir.
-
Bu iki adamı devirdin,
-
sen bu adamı devirdin.
-
Yanlış.
-
Sen onu devirdin.
-
O şu an sınırda.
-
Beni kızdırmaya çalışıyorsun demek?
-
Her şey yolunda. Hepimiz bir bir dövüştük.
-
Ama hepimiz Muhammed Ali'yle dövüştük.
-
Herkes dövüştü.
-
1975'te onu yendim.
-
Şimdi kızıyorum işte.
-
Tamam.
-
O benim yanlış söylediğimi düşünüyor.
-
İzlesen iyi edersin.
-
Ali şiirlerle kızdırırdı.
-
Şiirler mırıldanarak insanları kızdırırdı.
-
Louisville Ağız (lakabı) konuşmalarıyla
kızdırırdı.
-
Sen gözünü dikip bakarak yapardın.
-
Yaptığım şey Muhammed üzerinde
işe yaramadı.
-
O yüzden göz dikip bakmamı unutalım.
-
Bunu denedim ama bana geri tepti.
-
Ona çok sert vurduğumu hatırlıyorum,
midesi civarına.
-
Bana baktı ve dedi ki
-
''Elinden gelenin hepsi bu mu ezik?''
-
Bu yüzden ''Neredeyim ben?'' diye
düşünmeye başlamıştım.
-
Parmağımı kaldırıp ''Burdan nasıl çekip
gidebilirim?'' demek istemiştim.
-
Ama inanın, ''En Büyük'' ünvanını geri
alabilecek
-
tek bir kişi varsa Joe Frazier haricinde,
-
o da Muhammed Ali'dir derdim.
-
Çünkü daha ziyade beni mağlup ettiği için.
-
Sen iri bir adamsın. En irisi sen gibi
duruyorsun.
-
İri biri.
-
O iri biri değil mi?
-
Huh.
-
Benim iriliğim ayakta kalmama
yetecek kadardı.
-
Pekala, bakın. Bu 3 adamın şimdilik
burada kalmasını istiyorum.
-
Çünkü buraya 40 yılı aşkın süredir
-
boksun sesi olan bir adam getireceğim.
-
Bir boks müsabakasının sonunda,
-
yalnızca havlu atılırsa ringe mecburen
girerdi.
-
Bayanlar, baylar karşınızda
Harry Carpenter!
-
Harry bu 3 şekilli vücutlu adamın
arasına sıkışabilirsin.
-
Harry bu adamlar dehşet verici anıları
canlandırdı mı?
-
Tabii ki canlandırdı.
-
Benim zamanımın 3 en büyük Ağır Siklet
-
Şampiyonlarıyla etrafınız çevrili.
-
1970'leri kastediyorum.
-
Bunlar güvenilen adamlardı.
-
Ve şimdiye kadar gördüğüm en harika
-
müsabakalar onların müsabakalarıydı.
-
Bu işi 40 yıldan fazladır yapıyorsun.
-
Onları tarihte bir yerlere yerleştirsen...
Bu 3 adamı.
-
Pekala, George'la başlayalım.
-
George tüm zamanların en iyi sağ ele
-
sahip kişilerinden biri.
-
Ve, onlardan biri, bunu söylediğim için
özür dilerim.
-
Hayır, hayır.
-
Onlardan biri bunu biliyor.
-
Ben gidiyorum. Terk ediyorum.
-
Aparkatla.
-
Evet, bu doğru. Kingston Jamaika'da ...
-
Aparkat.
-
o aparkat seni epey yukarı kaldırmıştı.
-
7 kere.
-
Şimdi, 1971'de Ali'yle bir maçın olmuştu
-
ki o, tüm zamanların en iyi maçlarından
biridir.
-
Ve sen galip geldin.
-
Bu adama karşı. Çok az insan bunu
başarabilmiştir.
-
Evet.
-
Sonra, siz bayım 1974'te George'la
Zaire'de,
-
sen bana göre en iyi performanslarından
birini çıkardın.
-
İplerden ayrıldığın zaman. Bunu gördük.
-
Ve iplerden ayrılıp George'u yere serdin.
-
Yani üçünüz bir bakıma tümünü
birbirinize yaptınız.
-
Ve üçünüz de harikasınız, bokstan
bahsediyorum.
-
Hepiniz en iyi şampiyonlarsınız.
-
Neyse, onu kim davet etti?
-
Onlar benim hayatımın bir parçası.
-
Ve ben de onların hayatlarının bir parçası
-
olduğum için gurur duyuyorum.
-
Hayatımın en güzel zamanlarının
-
bazılarını bu mükemmel adamla,
-
ve bu beyefendilerle geçirdim.
-
Hepsinin tekrar gerçekleşmesini dilerdim.
-
Yine mi?
-
Geri dönerdin değil mi?
-
Baksana Ali, Mike Tyson hakkında ne
düşünüyorsun?
-
Müthiş. Etkisi güçlü, büyük yumruğu var.
-
Eğer sana vurursa başın belada demektir.
-
Doğru. Ona karşı nasıl dövüşürdün?
-
Onu yener miydin?
-
Onun hareketlerina saplanıp kalırdım.
-
Time out (zaman aşımı) olurdu,
-
10. raund civarında.
-
Bunları dinliyor musun George?
-
Ve onunla alay ederdi.
-
Onunla alay ederdi. Evet.
-
Bunu da yapabiliyor.
-
Sen de yapar mısın? Alay edecek misin?
-
Eğer şansım olsaydı, bundan faydalanırdım.
-
Bana numaralarından bazılarını öğretecek
Muhammed.
-
Joe Frazier ve Muhammed Ali'ye
-
olabildiğince yakın duruyorum çünkü
-
onlar gerçekten tüm zamanların
en iyi boksörleri.
-
Joe Frazier tipinde ya da Muhammed Ali
tipinde mi dövüşüyorsun
-
diye karşılaştırılırsın.
-
George Foreman tipi diye bir şey yok.
-
Eğer bu adamları belirli bir gecede
-
yeterince taklit edebilirsem herkesi
yenebilirim.
-
Ve bunların hepsini kaynaştırabilirsem
-
o zaman en iyi olarak sayılabilirim.
-
Niye bu kadar naziksin?
-
Harry ne düşünüyorsun?
-
3 muhteşem adam burada ve
-
Mike Tyson burada değil.
-
Mike Tyson hakkında ne düşünüyorsun?
-
Mike Tyson bugün en iyisi.
-
Onun hakkında tüm söyleyebileceğim bu.
-
Onu geçmişten birileriyle kıyaslayamazsın.
-
Yapabilirsin ama bu önemli değil.
-
Tek yapman gereken, kendi zamanının
en iyisi olmak.
-
Ve Tyson bugün en iyisi kendi zamanında,
görebildiğim kadarıyla.
-
George'un onunla dövüşmesini istiyor.
-
Etrafımda onunla kıyaslayabileceğim
-
çok fazla insan yok diye düşünüyorum.
-
Ama bu beyefendiler kendi zamanlarının
en iyileriydi.
-
Bu gurur duymaları gereken bir şey.
-
Sen de öyle.
-
Kaybetsem bile. Hala öyleyim.
-
Hiç şüphe yok ki o, tüm zamanların
-
en nazik muhabirlerinden biri.
-
Sizle bir röportaj yaparken ülkeyi temsil
ettiğini bilerek size fırsat verirdi.
-
Başka insanlara izin vermezdik ama o,
-
öyle kibar öyle beyefendiydi ki,
-
hepimiz ona özel röportajlar vererek
yardımcı olduk.
-
Bizden ne isterse, ona verirdik.
-
Diğer bütün muhabirler onu penisinden
yumruklamak istiyordu.
-
Joe Frazier, hala şarkı söylüyor musun?
-
Hala söylüyorum. Aslina bakarsan
-
Lang City'den yeni ayrıldım.
-
3 gün kadar önce.
-
Bir arkadaşım genç bir hanım olan
Shaw Adams'a beni yönlendirdi.
-
3 gün oluyor. Bu çok hoş, çok iyi gidiyor.
-
Müziğimin etrafta dolaşacağını
düşünüyorum, buralarda bir yerlerde.
-
Galiba bir tanesi şöyle derdi:
-
Zaman zor gibi görünüyor, unutma seni
seviyorum.
-
seni başa götürüp yeniden denemek
istiyorum.
-
Gitarla birlikte.
-
Lütfen pop şarkı söyleme.
-
Ali hala şiir yazıyor musun?
-
Hala olaylarla ilgili şiirler uyduruyor
musun?
-
Şov için bir tane yazdım.
-
Şov için bir tane yazdın demek.
-
Seni çok seviyorum.
-
Bir yıldız olabilirim.
-
Ama az ödeme yaptın.
-
O yüzden her konuya detaylı girme.
-
Harika.
-
Pekala Harry...
-
Bu beyefendilerle oturmanın benim için
-
ne büyük bir keyif olduğunu görüyorsun.
-
Şahane olmalı.
-
Bu kolay, budur.
-
Onlar mücadele etmeden önce
-
onlarla konuşma fırsatın oluyor mu?
-
Yoksa maç öncesi sinirli olma durumu
-
ya da ona benzer durumlar var mı?
-
Boks maçı yapacakları gece bir boksörün
yanına yaklaşmazdım.
-
Çünkü o, onların özeli ve buna
bulaşmazsın.
-
Ama 2 ya da 3 gün önce seninle seve seve
çalışırlar.
-
George çok nazik şeyler söyledi.
-
George çok tatlı bir insan her zaman.
Aynı zamanda en ürkütücüsü ama
-
yine de dünyadaki en tatlı insan.
-
Ve sana bir şey söyleyeyim: Bay Cooney'i
yenecek.
-
Evet.
-
Daha çok konuşmalısın,
-
böylece Mike Tyson'ı da devirebileyim.
-
Hey bence yaparsın.
-
O biraz daha zor.
-
Bu istediğin şey değil mi?
-
3 vuruş 1 taneden iyidir.
-
George bu yüzden mi Tyson konusunun
üzerinde duruyorsun?
-
Korkunç şeyler duyduk bu adamla ilgili.
-
Seni devirecek mi?
-
Sonny Liston hakkında da korkunç şeyler
duymuştuk.
-
Sonny Liston'a karşı Muhammed Ali 8 - 1
kazandı.
-
Herkes ''Zavallı adam, bu küçük adamın
canını yakma.'' derken,
-
sonra gördüğümüz ise Sonny Liston'ın yüzü
dağılmıştı.
-
Aynı George Foreman ve Muhammed Ali'de
olduğu gibi.
-
3 - 1 , 4 - 1.
-
Ama o beni oyuna getirdi.
-
Onu yenebilirdim ama beni oyuna getirdi.
-
Onu devirebilirdim.
-
Bana rope-a-dope (Boksta iplere dayanarak
rakibin yumruklarını bloklayıp
-
yorulmasını amaçlayan bir çeşit taktik)
yapmadan önce.
-
Başını eğmek kötü bir şey değildir.
-
Doğru olduğunu düşünmüyorum.
-
Bunu duydun mu?
-
Başını önüne eğmek kötü bir şey değildir.
-
Yanlış olduğunu düşünüyorum.
-
Oturup tüm dünyaya söylemek istiyorum:
-
Muhammed Ali beni oyuna getirdi.
-
İpe sırtını yasladı ve ben de sürekli
-
yumruk atmaya devam eden bir budala
gibiydim.
-
Bir kızla randevuya çıktığımda, o beni
nakavt etti.
-
Tüm dünyanın önünde. Bunu asla
unutmayacağım.
-
Muhammed bunu bana neden yaptın?
-
Beyler, dinleyin.
-
Bugünü, hayatımın en önemli günü yaptınız.
-
Çok içten teşekkür ediyorum şova
geldiğiniz için.
-
George Foreman, Joe Frazier
ve Muhammed Ali!
-
Ve Harry Carpenter!
-
Oturun. Oturun.