< Return to Video

Vincent van Gogh, Yatak Odası, 1889

  • 0:06 - 0:09
    Burada her şeyi renkler yapmalı. Nesnelerin büyük boyutlu olması daha yalın gözükmesini, burasının dinlenme veya uykuyu çağrıştırmasını sağlayacak. Kısacası, bu resme bakmak zihni dinlendirmeli. Daha da iyisi, hayal gücünü dinlendirmeli.
  • 0:09 - 0:12
    .
  • 0:12 - 0:20
    .
  • 0:20 - 0:21
    .
  • 0:21 - 0:25
    Bu, Van Gogh'un kardeşi Theo'ya yazdığı mektuptan bir bölüm.
  • 0:25 - 0:30
    Bahsedilen ise bu resmin ilk versiyonu, ilk eskizi..
  • 0:30 - 0:36
    Bu bölümde en çok dikkatimi çeken ifade şu: her şeyi renkler yapmalı.
  • 0:36 - 0:39
    Bu ifade bakmakta olduğumuz resim için çok uygun.
  • 0:39 - 0:44
    Bu ifadeyi düşündüğümde, resim sanatında 19. yüzyıl sonlarında gelişen radikal bir düşünce aklıma geliyor-
  • 0:44 - 0:49
    renklerin, çizgilerin, formların en temel şekliyle,kurallara uygun olarak kullanılması.
  • 0:49 - 0:55
    Ressamlar bu öğelerin kendi başlarına anlamlı olabilmelerinin yollarını aramaya başlamışlar.
  • 0:55 - 1:00
    Soyutlamanın kökenlerinden bahsediyoruz, ancak baktığımız resim bu tarza bir örnek değil.
  • 1:00 - 1:04
    Resim yapmadaki kurallara uygun özellikler de deneysel bir açıya sahip olabilir.
  • 1:04 - 1:10
    Örneğin müzikte saf bir ses duyduğumuzda duygulanırız.
    Saf, temel renkler ve şekillerin de buna benzer etkisi var.
  • 1:10 - 1:15
    Resmi oluşturan çizgiler, renkler ve renklerin birbiriyle armonisi,
  • 1:15 - 1:23
    şekillerin birbirleriyle ilişkisi, bunların tümü bir fikir veya duygu öneriyor olabilir.
  • 1:23 - 1:29
    Neyi temsil ettiklerinden bağımsız olarak.
    Sanatın gerçek dünyayı kopyaladığı fikrinden uzaklaşılması.
  • 1:29 - 1:37
    Baktığımız eserde sanatçı huzuru, uyumu ve dinlenmeyi simgelemek istemiş.
  • 1:37 - 1:41
    Van Gogh ismini duyan pek çok kişinin aklına fırça darbeleri ve hayat hikayesi gelir.
  • 1:41 - 1:49
    Ancak sanatçının kendi sözcüklerine kulak verdiğimizde, rengin yapısal ve duygusal özelliklerine önem verdiğini farkediyoruz.
  • 1:49 - 1:56
    Bununla birlikte sanatçının karakteristik özelliklerinden fırça darbelerini örneğin yastığın kabarıklığında görebiliyoruz.
  • 1:56 - 2:04
    Fırça darbelerinin çok hızlı atıldığını gördüğümüz zeminde bir eğim var gibi, bazı nesneler de biraz yamuk gözüküyor.
  • 2:04 - 2:11
    Resimlerinden, sanatçının burada Arles Lamartine'deki sarı evde bir dünya kurmaya çalıştığını hissediyoruz.
  • 2:11 - 2:21
    Paris'ten buraya taşınıyor, ve buranın sanatçıların gelip birlikte çalışabilecekleri, sanat için bir merkez olmasını arzu ediyor.
  • 2:21 - 2:29
    Gördüğümüz mekanın yalınlığı, Paris'in maddiyatçılığından ve sofistikeliğinden oldukça uzak.
  • 2:29 - 2:34
    Burası onun için kişisel bir sığınak, ancak burada özenle ve sevgiyle yeni bir dünya yaratmış
  • 2:34 - 2:41
    Bir anlamda resme baktığımızda kendimizi evimizdeymiş gibi hissetmemizi istemiş. Sanatçıdan beklemeyeceğimiz kadar sevecen, şefkatli bir resim.
  • 2:41 - 2:49
    Bu odada yaşamasını, sandalyeye dokunmasını, yatakta uyumasını hissedebiliyoruz,
  • 2:49 - 2:55
    buradaki deneyimini bize çok içten bir şekilde yansıtıyor.
  • 2:55 - 3:04
    Bir an için Paris sanat çevrelerinin sofistikeliğini ve beklentilerini düşünün,
  • 3:04 - 3:09
    sonra da buradaki ahşap konsola bakın. Mektubunda bunu gece için tuvalet masası olarak adlandırmış.
  • 3:09 - 3:17
    Bir çocuk tarafından çizilmiş gibi. Renginde tonlamalar yok, dış çizgilerinin mavi olması dışında düz renkli, perspektifi ise mantıksızca.
  • 3:17 - 3:22
    Muhtemelen, bu resim düzgün sanatsal eğitim almamış bir ressam tarafından yapılmış gibi algılanmıştır.
  • 3:22 - 3:28
    Oysa sanatçının profesyonellik düzeyi 19. yüzyıldaki sanatsal üslupların bir kataloğu gibi.
  • 3:28 - 3:33
    Örneğin Millet gibi sanatçıların işleri ile başlıyor, daha sonra empresyonistler, Seurat gibi post empresyonist sanatçıların işleri. Ve sanatçı boyayı uygulamak için çok direk,
  • 3:33 - 3:39
    çok kendine özgü bir yöntem geliştiriyor.
  • 3:39 - 3:45
    Özgünlük. Sanırım bu terim 1880lerin sonları ve 1890ların başındaki pek çok sanatçı için doğru bir terim.
  • 3:45 - 3:51
    Van Gogh ve Gaugin özgünlükleri ile ilk aklıma gelen sanatçılar.
  • 3:51 - 3:57
    Şehrin dışında, otantik, özgün bir deneyim yaşama fikri.
  • 3:57 - 4:02
    Rysselberghe'nin eserlerini çevreleyen bazı fikirlerden ilham alıyor gibiler.
  • 4:02 - 4:08
    Şehrin sofistikeliği ile kırsalın gerçekliği ve direktliği arasında çarpıcı bir tezat var.
  • 4:08 - 4:15
    Van Gogh bu tezatı çok başarılı şekilde yansıtmış.
  • 4:15 - 4:18
    Bu resim aynı zamanda kuzeyden gelerek ona katılmasını beklediği arkadaşları için bir davetiye niteliğinde.
  • 4:18 - 4:27
    Sanatçıların gelip doğanın içinde hep birlikte çalışabilecekleri bir ortam hayal ediyor.
  • 4:27 - 4:33
    Bu resimde Van Gogh bize çok sofistike bir masumiyeti gösteriyor.
Title:
Vincent van Gogh, Yatak Odası, 1889
Description:

Vincent van Gogh, Yatak Odası, 1889, tuval üzerine yağlı boya, 73.6X 92.3 cm, (Chicago Sanat Enstitüsü)

more » « less
Video Language:
English
Duration:
04:44

Turkish subtitles

Revisions