-
Komünizm üzerine de bir video yapmalıyım diye düşündüm
-
Çünkü diğer tarih videolarında komünizm hakkında biraz konuştum
-
ama komünizmin ne olduğunu anlatmadım
-
ya da size açık bir tanımını yapmadım
-
.
-
Komünizmi anlamak için,
-
size bir görsel çizeyim.
-
Kapitalizm ile başlayalım.
-
Bu gerçekten sadece konunun üstünden geçmek olacak,
-
yoksa bu konuda bir doktora tezi bile yazabilir.
-
Kapitalizm ile başlayalım, devamı da gelecek.
-
Daha sonra sosyalizm ile devam edebiliriz.
-
Ve ondan sonra da komünizme geçebiliriz.
-
Komünizmin modern halinin fikir babalarının Karl Marx ve Vladimir Lenin olduğu söylenebilir.
-
.
-
Karl Marx 1800'lerde yaşamış, Alman bir filozoftur.
-
.
-
Marx, komünist manifestosu ve diğer yazılarıyla, komünizmin felsefi temellerini atmıştır.
-
.
-
Ve Vladimir Lenin de Rusya'daki Bolşevik Devrimini, Sovyetler Birliği'ne dönüştüren liderdir.
-
.
-
Marx'ın fikirlerini somutlaştıran ilk lider de Lenin'di.
-
.
-
Ve bugün komünist olarak bildiğimiz tüm ülkeler, Vladimir Lenin'in çizgisini, onun modelini izlemişlerdir.
-
.
-
Bunu birazdan açacağım.
-
Ama önce bu iki şey arasında felsefi farklılıklardan bahsedelim.
-
.
-
Kal Marx komünizmi, bir gelişim, bir ilerleme olarak görüyordu.
-
Kapitalizmden sosyalizme ve oradan da komünizme.
-
Onun kapitalizmde gördüğü şey, ki en azından bu gördüğü şeyde haklıydı,
-
.
-
Kişinin özel bir mülke sahip olduğuydu,
-
Bu da kapitalizmin en önemli özelliğidir.
-
Dünyanın çoğunluğu bu biçimde yaşamaktadır.
-
Kapitalizmle ilgili sorunun şu olduğunu gördü:
-
kişi özel mülke sahip olduğunda insanlar kapital toplamaya başlar.
-
.
-
.
-
Kapital dediğimizde de, topraktan, fabrikalardan, veya herhangi bir doğal kaynaktan bahsediyoruz.
-
.
-
Yani bunlara sahip olan insanlar ortaya çıkmaya başlıyor.
-
Buraya bir diyagram çizelim.
-
Diyelim ki biri bir miktar kapitale sahip olsun.
-
Dediğim gibi bu kapital bir fabrika ya da bir arazi olabilir.
-
Diyelim ki bu sadece bir toprak parçası.
-
Birisi bir miktar toprağa sahip oluyor ve diğer insanlardan biraz daha fazla toprağı var.
-
.
-
Bir de bir grup insanımız var.
-
Bu insanların hiç toprağı yok ama toprağa fevkalade ihtiyaçları var.
-
Bu diğer adam toprağa sahip olduğu için toprağa sahip olmayan insanlar bu toprak sahibinin toprağında çalışmaya başlayacaklar.
-
.
-
.
-
Bu durum karşısında Karl Marx dedi ki:
-
Eğer bu işçiler kapitale sahip değillerse o zaman bu adam kapitale sahip ve bu işçileri çok düşük bir ücretle çalıştırabilir.
-
.
-
.
-
Ve bu düzenden gelecek herhangi bir "fazladan" kârı, kapital sahibi elde edecek.
-
.
-
.
-
Çünkü bu işçiler ücretlerinin artmasını talep edemeyecekler.
-
Zira toprak sahibinin yanında iş bulmak için büyük rekabet var.
-
Yani ekmek aslanın ağzında da diyebiliriz.
-
.
-
Belki bu rekabet başka bir yönde de ilerleyebilirdi.
-
Belki şöyle bir durum da ortaya çıkabilirdi:
-
Mesela makul miktarda kapitale sahip bir grup insan ve bir grup da işçimiz olacak.
-
.
-
.
-
Ve bu bir grup insan işçiler için rekabete gireceklerdi.
-
Bu sayede de işçiler de kendi maaşlarının artmasını sağlayacaktı.
-
Sonunda onlar da kendi kapitallerini oluşturabileceklerdi.
-
Ve kendi ufak işletmelerini kurabileceklerdi.
-
Bu olasılığı tahminler üzerinden düşünmedi Karl Marx.
-
Sadece bu gerçeği gördü
-
Burada çok da Karl Marx'ın savunmasını yapar durumda olmak istemiyorum.
-
Marx, savunması olarak ortaya attığı bu sistemin bir şekilde zaten yürürlükte olduğunu öne sürdü.
-
Zaten bu durum 18. yüzyılın sonlarına doğru gerçekleşmekteydi.
-
Özellikle, biliyorsunuz endüstri devrimi de bu sıralarda gerçekleşmiştir.
-
A.B.D.'de de bile Mark Twain'in "altın kaplama" dediği çağ gerçekleşmiştir.
-
.
-
Sanayiciler ve fabrika sahipleri bu zamanda çok fazla kapital biriktirdiler.
-
Özelliklere işçilere göre inanılmaz bir miktarda kapitale sahiptiler.
-
Ve Marx dedi ki:
-
Eğer bu sanayiciler ve fabrika sahipleri bu kadar güçlüyseler, bütün kârı onlar elde ediyorlardır.
-
Bu durumda da bütün bu kârı ellerinde tutup işçilere az miktarda maaş da verebilirler.
-
.
-
.
-
Yani fazla kapitale sahip olan adam sonunda daha fazla kapitale sahip olacaktır.
-
.
-
Daha fazla malı ve toprağı olacaktır.
-
Ve bu da onu daha güçlü kılacaktır.
-
Bunu üzerine de işçileri daha da az maaşla çalıştırabilecektir.
-
.
-
İşçiler de hiç bir zaman kapitale sahip olamayacaklar.
-
Marx'ın görüşüne göre doğal bir süreç olarak bu işçiler organize olacaktırç
-
.
-
Bu insanlar belki de sendikalar kuracaklardır.
-
Bu sayede de fabrikatörlere; "hayır, biz çalışmayacağız", "maaşımızı artırmadığınız sürece ya da daha iyi koşullar sağlanmadıkça grev yapacağız" diyebileceklerdir.
-
.
-
.
-
.
-
Yani bu sendikalaşma sürecinden bahsettiğimiz zaman sosyalizme doğru yaklaşmış oluyoruz.
-
.
-
Sosyalizme yaklaşmamızın bir sebebi de Marx'ın bu tür bir yoğunlaşmaya karşı oluşudur.
-
.
-
Sosyalistler genel olarak kapitalin toplumun sadece belli bir kesiminde yoğun olarak bulunmasını istemezler.
-
.
-
Bir sorun çok zengin bir kesimin var olmasıydı.
-
Bu insanlar belki de yenilikçi ve iyi birer yönetici oldukları için bu tür bir birikime sahip olabiliyorlardı.
-
.
-
.
-
Marx'istler kapital sahiplerini iyi görmedikleri gibi bu tür yetenekli ve yenilikçi insanları da iyi görmüyorlardı.
-
.
-
Belki bu insanlar işletme konusunda üstün yeteneklere sahiptiler.
-
.
-
Fakat öbür problem de bu birikimin nesilden nesle aktarılmasıydı.
-
.
-
Yani sahip olunan özel bir toprak ya da kaynak, ya babadan oğula ya da başka bir ailevi yoldan öteki nesle aktarılıyordu.
-
.
-
Yetenekli ya da çalışkan kişilerin de pek başarılı olabileceği bir sistem değildi açıkçası bu sistem.
-
.
-
Sadece miras bir birikim aktarımı vardı.
-
Anlayacağınız üzere bu da büyük bir problem demektir.
-
Avrupa'ya, Fransız Devrimi'ne bakarsak bu sorunu orada da görebiliriz.
-
Nesilden nesle aktarılan bir soyluluk durumu görülebilir ve soylu doğmayanların yapabilecekleri hiç bir şey yoktur.
-
.
-
Soylular zengindi ve bununla beraber bütün kontrole onlar sahipti.
-
.
-
Bunların yanında da hiçbir şeyi olmayan ve onlar için çalışmak zorunda olan bir sürü insan vardı.
-
.
-
Böyle bir eşitsizlik olduğunda da bir devrimin gerçekleşeceğini az çok kestirebilirsiniz.
-
.
-
Sosyalizme doğru ilerlememizin bir diğer nedeni de işte bu birikimin eşit dağıtılmamasıydı.
-
.
-
Şunu buraya bir yazalım.
-
Yeniden dağıtma.
-
Yani sosyalizmde yine de bir şekilde özel toprağa sahip olunabiliyordu.
-
Fakat burada devlet daha büyük bir rol üstleniyor.
-
Bunu da yazalım: Daha büyük bir devlet.
-
Devletin bir rolü de bu birikimi yeniden dağıtmak ve büyük üretim güçlerini kontrol altında tutmaktı.
-
.
-
.
-
Sonunda da büyük işler yapan ve üreten işletmeler ve fabrikalar devletin eline geçmeye başladı.
-
.
-
Ya da bir diğer deyişle Komünistlerin eline geçmeye başladı.
-
.
-
Yani teorik olarak büyük bir zenginlik belli bir kesimin elinde birikmiyordu.
-
.
-
Bu fikirleri teorik olarak aldığımız zaman teorik Komünist Devlet'i elde ediyoruz.
-
.
-
Ve teorik Komünist Devlet sınıfların olmadığı bir sistemdir.
-
Karl Marx'ın bakış açısına göre bu hayal etmesi zor bir kavramdı, sınıflar olmayan bir sistem.
-
.
-
.
-
Yani baktığımız zaman, kapitalist düzende sınıflar vardır ve bu sınıflar kapitale sahiptir.
-
Bunun yanında da bir işçi sınıfı vardır.
-
Kapitalizmde işte bu sınıflar vardır ve bunlar birbirinden farklıdır.
-
.
-
.
-
Marx da aslında işçinin kendi sınıfını aştığını ve kapital toplayarak kendi fabrikasını açtığı bir düzen düşünmedi.
-
.
-
.
-
.
-
Sadece bu tür bir gerilimin Sosyalizme doğru ilerleyebileceğini gördü.
-
Ve daha sonra da sınıfların olmadığı, sadece bir merkezin olduğu bir topluma, sisteme gidileceğini düşündü.
-
Detayları da çok düşündü diyemeyiz zaten.
-
Elinizde herkesin ve her şeyin eşit olduğu bir toplum var ve herkes bir şekilde sınırlarını bilerek neyi ne kadar alabileceğini biliyor.
-
.
-
.
-
Bu da düşünmesi daha zor bir durum açıkçası.
-
.
-
Marx'ın görüşüne göre bu fikirler Vladimir Lenin gelen kadar somutlaşmadı.
-
.
-
.
-
Yani şu anda Komünizm olarak bildiğimiz kavram, bazı zamanlarda Marxist-Leninist düşünce olarak bilinir.
-
.
-
.
-
.
-
Bu düşüncenin alternatif isimleri de vardır tabi.
-
Yani Marksizm saf bir ütopya olarak da görülebilir.
-
Herkesin eşit olduğu, istediği şeyi yapabildiği ve yeterli sayıda kaynak olan bir dünya.
-
.
-
.
-
Bu sistem bir yerde Uzay Yolu'nda olan duruma benziyor.
-
.
-
Uzay Yolu'nda isteyen herkes bir şeye ihtiyacı olduğunda makineye gidip bu şeyi çizip anında sahip olabiliyor.
-
.
-
.
-
Yani istediğiniz şeyi istediğiniz gibi yapabildiğiniz bir dünya hayal edin, bu büyük bir ütopya.
-
.
-
.
-
Şunu bir kenara yazalım.
-
Marksizm bir çeşit ütopyadır.
-
Ütopyanın ne demek olduğunu bilmiyorsanız hızlıca açıklayayım.
-
Ütopya mükemmel bir toplum demektir ve herkes birbirine eşit, herkes zengin ve liderdir.
-
.
-
.
-
Fakat bu düşünce her zaman gerçek dışı bir düşünce olarak görülmüştür.
-
Buna daha pesimist bir şekilde bakarsak aslında böyle bir şeyin varılması gerçekten çok zor olduğunu görürüz.
-
.
-
Fakat ben negatif bakmak istemiyorum, belki bakarsınız da ileride böyle bir topluma dönüşebiliriz.
-
.
-
Leninizm ise Komünist düşüncenin daha pratik olanıdır.
-
Çünkü 1917'de, Rusya'da gerçekleşen Bolşevik devriminden sonra, Sovyetler Birliği kurulmuş ve Komünist fikirlere dayalı bir devlet düzeni yürütülmek istenmiştir.
-
.
-
.
-
.
-
Leninist felsefe bir noktada da Demokrasi sistemi ile çatışmaktadır.
-
.
-
.
-
Leninist felsefede bir parti sistemine bir ihtiyaç var ve Lenin bu öncü partiye 'Vanguard' partisi adını vermiştir.
-
.
-
Bu parti her şeyi yürüten partidir.
-
.
-
Yani bu parti toplumun sabit bir şekilde kalmasını sağlıyor, ona yön gösteriyordu.
-
.
-
.
-
Bu parti topluma ebeveynlik ediyor, onu Kapitalizmden tutup, Sosyalizmden geçiriyor ve ideal sistem olan Komünizme getiriyordu.
-
.
-
.
-
Ve bu öyle bir şeydi ki ne zaman ideal bir sisteme gelindiği anlaşılamıyordu.
-
.
-
.
-
Yani Leninist sistemde olan şey bu öncü partinin topluma yön göstererek aslında geleceği sağlama almasıydı fakat bu esnada da gelecekte ne olabileceğini topluma göstermiyordu.
-
.
-
Bu partiye bazı durumlarda Komünist parti de denmektedir.
-
.
-
.
-
.
-
Yani Marksist-Leninist düşünceyi incelediğinizde sadece ekonomik bir düzenden değil, aynı zamanda baskın olan tek bir partinin yönetiminden bahsediyoruz.
-
.
-
.
-
.
-
.
-
Bu durumda da bu partinin toplumun istekleri doğrultusunda hareket edeceğini düşünmek zorundayız.
-
Yani elimizde tek bir baskın parti var ve bu parti toplumun istekleri doğrultusunda yürüyor.
-
.
-
Fakat buradaki asıl nokta şu ki bu partinin toplumun isteklerini göre ilerlediğini nasıl bilebiliriz ki?
-
.
-
Bu partinin gerçekten işini doğru yaptığını nereden anlayabiliriz ki?
-
Belki de bu durumdan faydalanıyorlardı.
-
Ya bu parti yozlaşmışsa?
-
Unutmayın ki bu sistemde de sadece tek parti var.
-
Biliyorsunuz ki şu anda yürüyen en büyük komünist devlet Çin Halk Cumhuriyeti.
-
.
-
.
-
Ama her ne kadar komünist bir parti tarafından kontrol edilse de, Çin'e baktığımızda ekonomik yapılarının artık o kadar da komünist olmadığını görebiliriz.
-
.
-
Yani bu biraz kafa karıştırıcı.
-
Demek istediğim şey burada bir diyagram çizmek.
-
Bu dikey doğrultuda Demokrasiyi koyuyorum.
-
Ve buraya da Otoriterliği koyuyorum.
-
Otoriterlik ya da Totaliteryenlik koyulabilir.
-
Biz Otoriterliği koyalım.
-
Bu ikisi arasındaki fark için ayrı bir video da yapacağım.
-
Aslında bu iki düşünce de birbirine çok benzer.
-
Totaliteryenlik öbür düşüncenin daha zorlu ve uç bir noktası.
-
Yani devletin her şeyi kontrol ettiği bir nokta ve sadece bir kaç kişi bütün kararları veriyor.
-
.
-
Yani aslında hiç de demokratik değil.
-
Otoriteryenlik de bu doğrultuda bir düşünce.
-
Bu doğruda da Kapitalizm, Sosyalizm ve Komünizm var.
-
.
-
A.B.D.'yi burada bi yere koyabiliriz.
-
.
-
.
-
Sosyalizm'in bazı etkileri A.B.D.'de görülebilir.
-
İşçi sendikaları buna örnek olarak gösterilebilir.
-
Fakat bu sendikalar tabi ki her şeyi kontrol edemezler.
-
Bu sendikalarda olmayıp da çalışan insanlar da vardır tabi ki de.
-
Zenginliğin yeniden dağıtılmasından da bahsedilebilir.
-
Bazı vergiler ile bu da sağlanılabilir fakat yine de tam bir yeniden dağıtılmadan bahsedilemez.
-
.
-
Çünkü yine de özel bir mülkü miras olarak alabilirsiniz.
-
Fakat yine de bazı güvenlik sorunları, sağlık sisteminde açıklıklar mevcuttur.
-
.
-
Yani Sosyalizm'İn bazı koşulları sağlanmaktadır.
-
Ama bunun yanında güçlü de bir Kapitalist geçmiş ve düzene sahiptir.
-
Özel mülkiyet, derin devlet marketleri ve benzer faktörler bunu gösterir.
-
Yani A.B.D.'yi buraya koyacağım.
-
Sovyetler Birliğini ise buraya koyacağım.
-
Fakat bu bugünkü Rusya değil, bunu karıştırmayın.
-
.
-
.
-
.
-
Şu anki Rusya'yı ise bu noktaya yerleştirebiliriz.
-
.
-
Çünkü Rusya daha fazla güvenlik açıklarına, sağlık sistemi sorunlarına sahiptir ve az bir ferah seviyesi vardır.
-
Ekonomileri daha hızlı bir şekilde sorun yaşayabilir.
-
Son olarak A.B.D.'den daha fazla bir eşitsizlik söz konusudur.
-
.
-
Yani burası şu anki Rusya için uygun.
-
Şimdi ise ilginç bir örnek olan Çin Halk Cumhuriyetine bakalım.
-
.
-
Şu anki Çin Halk Cumhuriyeti yüzeysel de olsa bir şekilde komünist bir düzen sahiptir.
-
.
-
Fakat bazı noktalarda da A.B.D.'den daha kapitalist bir düzen gösterir.
-
Çin'in güçlü bir ekonomik dağılımı yoktur.
-
Zor durumda olan insanlar için önerebildikleri pek fazla bir yardım da yoktur.
-
Yani Çin'i buralarda bir yere yerleştirebiliriz.
-
.
-
Onlar Amerika'dan ya da şu anki Rusya'dan daha bile az demokratiktir.
-
.
-
Çok da detaylı bir şekilde incelemeye de gerek yok.
-
Çin'i buraya yerleştirebiliriz.
-
Yani aslında Çin, A.B.D.'den biraz daha kapitalisttir.
-
.
-
Çünkü onların iyi işçi yasaları bile yoktur aslında.
-
Fakat bir diğer tarafta da devletin mülkiyeti çok fazla.
-
.
-
Ve devletin kontrolü de yüksek seviyelerde.
-
Yani baktığımız zaman bütün bu sınırı kaplıyorlar da diyebiliriz.
-
.
-
Yani ne kadar komünist bir devlet olarak adlandırılsalar da, yerleri burası.
-
Hatta kapitalist düzenlerinden gurur duyan ülkülerden bile daha fazla kapitalist olabilir nitelikteler.
-
.
-
Fakat genele baktığımız zaman devletin baskınlığı ve yürüyen tek bir partinin oluşundan, Çin için Marksist bir anlayıştan çok Leninist bir anlayış benimsediğini söyleyebiliriz.
-
.
-
.
-
.
-
Yani komünist bir anlayış da diyebiliriz.
-
Umarım bu konudaki kafa karışıklıklarını önlemişimdir.
-
Can Kabuloğlu