-
(Jenerik müziği)
-
(Gerilim müziği)
-
Melek.
-
Senin ne işin var burada,
gitmedin mi sen hâlâ?
-
Gel bakayım, gel.
Neden ağlıyorsun sen, bir şey mi oldu?
-
Tamam, tamam korkma.
Dur bir elini yüzünü yıkayalım, tamam mı?
-
Gel, gel bir tanem.
-
Daha iyi misin bebeğim?
-
Melek, ne oldu, niye ağlıyorsun sen?
-
Çok korkuyorum.
-
(Gerilim müziği)
-
Tamam.
-
Tamam bak, madem artık konuşuyorsun
hadi anlat o zaman bana.
-
Ne oldu, neden korkuyorsun Melek,
niye ağlıyorsun?
-
Yaman abim için.
-
Yaman abin için mi?
-
Niye?
-
Yamam abimi küçükken o adam kaçırmış.
-
Senin annen de biliyor.
-
Yine kaçıracaklarmış.
-
(Gerilim müziği devam ediyor)
-
Onlar çok kötü insanlar.
-
(Gerilim müziği devam ediyor)
-
(Kapı vuruldu)
-
(Asi) Geldim.
-
Asi, günaydın güzelim.
-
Bir baksana şunlara, senin
istediklerinden eksik bir şey var mı?
-
Yuh! Ne aldın, kim yiyecek bunları?
-
Biz yeriz be. Zaten bunların hepsini
Elif tek başına yer ki.
-
Aç gözlü ya. Hatırlıyor musun
rüyasında bile yemek yiyordu.
-
(Cesur) Allah'ını seven yardıma gelsin.
Belim koptu, Yaman!
-
-Tut şunun ucunu.
-Gel.
-
Götür içeri.
-
Geç.
-
Dur, tamam.
-
-Oğlum, sen niye getirdin bunları?
-Geç.
-
-Ya oğlum geç, koy şöyle.
-Şuraya, hah.
-
Şimdi sığmayız diye şey yaptım.
Kalabalığız, Çağla da geliyor.
-
Ne bakıyorsun oğlum? Allah Allah!
Kız duymuş bulundu.
-
Ben de şey yapmadım.
Ayıp olmasın diye davet ettim yani.
-
-İyi, iyi.
-(Asi) Kimi?
-
Çağla'yı diyor. Gelsin bakalım.
Rüya da geliyor zaten.
-
Aa! O zaman sandalye yetmez ki.
-
Ben gideyim kahveden bir tane daha
sandalye alayım geleyim.
-
İki olsun.
-
Alaz da geliyor.
-
Gelmezse şaşardım zaten. Asi kız.
-
Ne oldu, zoruna mı gitti kurbağa prens?
-
Kurbağa prens ne ya?
-
Kurbağa burada da prensi
ben de çıkartamadım, bilmiyorum yani.
-
Hadi, ben gittim.
-
Sen Elif'i aradın mı?
Arayın, uyandırın, demişti.
-
Ben aradım, bana kalktım dedi.
-
İyi, geri yatmadıysa.
-
Bakalım.
-
(Gerilim müziği)
(Martı sesleri)
-
(Telefon çalıyor)
-
(Telefon çalıyor)
-
(Telefon ısrarla çalıyor)
-
Uyuyakalmadım, uyuyakalmadım, geliyorum.
-
Bak, o saçaklıya da söyle, karnım çok aç,
on dakikaya oradayım.
-
Bütün masayı hazırlasın.
-
Hadi görüşürüz.
-
Saçaklı.
-
-(Asi) Ne?
-Saçaklı.
-
Ya ne, ne?
Başlayacağım saçaklına! Sus ya!
-
-Saçaklı?
-Asi.
-
Hım.
-
Mahkemeler, alınan ifadeler
hepsi o dosyanın içerisinde.
-
Kaçırılma, cinayetler, intihar,
ne ararsan var.
-
Seç, beğen, al diyorsun, öyle mi?
-
Bir yerinden yakalarsak,
çorap söküğü gibi devamı gelir diyorum.
-
(Gerilim müziği)
-
Şuraya bak ya!
-
Resmen Yaman'ı ailesine bulduğuna
pişman etmişler.
-
Maalesef.
-
Kim kimi koruyor, ne biliyor belli değil.
-
(Gerilim müziği devam ediyor)
-
Gizli bir tanığımız var.
-
Gerçi daha tanışmadık ama.
-
Yaman'ı kaçıranların hâlâ hayatında
olduğunu iddia ediyor.
-
Yardım ederim, ben de varım diyorsan
seninle de görüştüreceğim.
-
Ne diyorsun?
-
Yaman söz konusuysa
hayır deme şansım var mı?
-
Aşk olsun.
-
Selçuk abin için değil yani?
-
Ay yok, bende o kadar hatırın yok abi.
-
Benim sayemde polis olduğunu unutma.
-
Şu anki Elif'i bana borçlusun.
-
O zaman borcu taksitlendirelim abi.
-
Hatta ilk borcu ben ödeyeyim.
Yoksa senin dilinden kurtulamayacağız.
-
(Selçuk) Deli kız.
-
Abi.
-
Şu gizli tanığı bu akşam benimle
bir konuştur bakalım...
-
...bana ne anlatacak,
bir de biz dinleyelim.
-
Tamam.
-
-Hadi görüşürüz.
-Görüşürüz.
-
(Gerilim müziği)
-
Günaydın Serhan Bey. Beyefendiler kim?
-
Neslihan Hoca'm, beyefendiler müfettiş.
-
Soruşturma için
Sağlık Bakanlığından gelmişler.
-
Bir sorun mu var?
-
Zafer Demirhan'ın ölümüyle ilgili
bakanlık inceleme başlattı.
-
Efendim ben sizi odamda ağlayayım.
Detayları orada konuşalım lütfen.
-
Buyurun.
-
Ne oluyor?
-
(Bip) yedik, (Bip) yedik.
-
(Gerilim müziği)
-
Güven'i sen mi şikâyet ettin?
-
Henüz isim vermedim,
görüntüleri de iletmedim.
-
Çünkü hâlâ Güven'i hapisten
kurtaracağını düşünüyorum.
-
Bu arada...
-
...görüntülerde Serhan da
çok masum gözükmüyor.
-
Yani dört çocuğun da babasız kalacak.
-
Senin de çocuğun babasız
büyümüş olacak Özge.
-
Evet.
-
Yani beş tane çocuğun hayatıyla
oynayacaksın demek oluyor.
-
Özge, sen ne yapmaya çalışıyorsun?
Ben seni gerçekten de anlamıyorum.
-
Aşk diyorsun, aile hayatı diyorsun.
Şu yaptığına bakar mısın?
-
Gerçekten de anlayamıyorum.
-
Ya sen Güven'in çocuğunu
taşıyorsun Özge.
-
Babasız mı büyüsün o çocuk?
Hapse mi girsin babası, ne yapıyorsun?
-
Çocuğumun babasını da alıp, bu
tımarhaneden defolup gitmek istiyorum.
-
Git o zaman, kocanı da al git buradan.
Ne bekliyorsun?
-
Gidemiyorum, gidemiyorum.
-
Anlamıyor musun hâlâ?
-
Güven senden umudunu tamamen
kesmeden bana geri gelmeyecek.
-
O zaman hapse girsin, değil mi?
-
Buna sen karar vereceksin.
-
Bak Neslihan, bildiğim bir şey var.
-
O da benim olmazsa senin de olmayacak.
-
Sevgi değil bu, bir hastalık.
-
Fark ettim ki Güven'in senden
bir an önce kurtulması gerekiyor.
-
-Gidip her şeye Güven'e anlatacağım.
-Anlat, hemen, hemen hiç durmadan anlat.
-
Anlat, o da gidip ben yaptım desin
ve yine hapse girsin.
-
(Gerilim müziği)
-
Neslihan, Serhan'la yeniden evlenerek...
-
...Güven'i hapisten,
beni de senden kurtarabilirsin.
-
Hiçbir şey için geç değil hâlâ.
-
Güven ameliyatta, birazdan çıkar.
Tabii eğer ilgilenirsen.
-
(Gerilim müziği)
-
Zafer Bey'in durumu hastanemize
geldiğinde zaten epey ağırdı.
-
Her ne kadar ameliyat
başarılı geçse de...
-
...yani yoğun bakımdan çıkması
bile bir mucizeye bağlıydı.
-
(Kapı vuruldu)
-
Gel.
-
Merhaba, Zafer Demirhan'la ilgili
dosyaları istemişsin.
-
Müfettiş beyler soruşturma için geldiler.
-
Hoş geldiniz.
-
Yapılan tüm testler.
-
Efendime söyleyeyim, epikriz raporları.
-
Ameliyatın tüm detayları
bu dosyanın içinde efendim.
-
Önce güvenlik görüntüleriyle başlayalım,
dosyayı en son inceleriz.
-
Hayhay, tabii ki nasıl isterseniz.
-
Bizim de bu son zamanlarda güvenlik
kameraları sık sık arıza yapmaya başladı.
-
Daha dün Şebnem Hanım’la konuştuk
sistemi yenileyelim diye ama.
-
Evet, ben sana birkaç şirketle görüşüp,
uygun olanları göndermiştim.
-
-Sen rahat bir vaktinde bakarsın.
-Olur olur, bir ilgilenirim, bakarım.
-
Biz de bu arada ameliyata giren
yoğun bakımda görevli...
-
...tüm personelin ifadelerini alalım.
Öncelikle doktorların.
-
Hayhay, tabii ki, elbette.
-
İzninizle ben o zaman
kendilerine bilgi vereyim.
-
Şebnem Hanım, siz de
misafirlerimizle ilgilenirsiniz lütfen.
-
(Gerilim müziği)
-
-Ne içersiniz?
-(Müfettiş) Teşekkürler.
-
(Serhan) Neslihan.
-
Durum çok ciddi.
Hepimizi ifadeye alacaklar.
-
Aynı ifadeleri vermemiz gerek,
özellikle doktorlara.
-
Güven nerede?
Güven'le konuşmalıyız.
-
Neslihan, durum acil.
Adamlar sizi bekliyor.
-
Ağız birliği yapmamız şart.
-
-Duydum.
-İyi, ne duruyorsun o zaman?
-
-Git Güven'i bul.
-Güven hayatta yalan ifade vermez.
-
Yani?
-
Yani hapse girmeyi tercih eder.
-
Diyorsun.
Beni ele vermez ama değil mi?
-
Ah Serhan!
-
(Gerilim müziği)
-
Buyurun.
-
Ya nerede kaldı bunlar?
Öldük açlıktan ya.
-
Ay dur, tamam, sanki hiç aç kalmadın ha.
-
Allah Allah! Ne var kızım,
şerbetliysek biz de yani, Allah Allah!
-
Yaman, alo? Arasana şunları bir ya.
-
("Barış Manço - Kara Sevda" çalıyor)
-
"Nasıl anlatsam bilemiyorum"
Ne oluyor lan?
-
"İçim içime sığmıyor"
-
Elif.
-
"O deli dolu, neşe dolu
kişi ben değilim sanki"
-
"Sanki, sanki"
-
"Dışarısı buz gibi lapa lapa kar var,
benim içim yanıyor"
-
"Eksi kırk derece soğuk suda bile
yüzerim inan ki"
-
Bak, bu kadar ses çıkarma sabah sabah.
-
Geliyor!
-
"Kara sevda, kara sevda dedikleri
daha ne olabilir ki?"
-
Sus, sus!
-
Sus, Allah'ını seviyorsan sus!
-
"Seni benden kim ayırabilir ki?"
-
"Çocukça bir aşk deyip de geçme,
sakın gülme hâlime"
-
Kapat şunu!
-
"Nasıl olduğunu anlayamadım ama
seviyorum seni delicesine"
-
"Kara sevda kara sevda"
-
(Geçiş sesi)
-
"Dedikleri daha ne olabilir ki?"
-
"Kara sevda, kara sevda,
seni benden kim ayırabilir ki?"
-
Elif, kapat artık şunu ya! Başımız şişti!
-
Yaman ya, şuna bir şey söyle,
sabahtan beri hep aynı şarkıyı dinliyor.
-
Bıktık artık.
Bari başka bir şarkı dinlesin.
-
"Nasıl olduğunu anlayamadım ama
seviyorum seni delicesine"
-
Elif, kapat şu şarkıyı,
görüyorsun bak herkes sıkılmış.
-
"Çocukça bir aşk deyip de geçme,
sakın gülme hâlime"
-
"Nasıl olduğunu anlayamadım..."
-
Oh be.
-
Ağlıyor musun sen? Niye?
-
-Senin yüzünden.
-Ben ne yaptım ki?
-
Bak, sana bir şey öğreteceğim.
-
Bana Salim abi öğretmişti.
-
(Müzik)
-
Hokus pokus.
-
Hop, buradaymış. Nasıl, beğendin mi?
-
"Kara sevda, kara sevda
dedikleri daha ne olabilir ki?"
-
"Kara sevda, kara sevda,
seni benden kim ayırabilir ki?"
-
Elif! Ne oluyor buna ya?
-
Ne olacak? Âşık olmuş sana,
ondan böyle yapıyor.
-
"Nasıl olduğunu anlayamadım ama
seviyorum seni delicesine"
-
"Kara sevda"
-
(Geçiş sesi)
-
"Kara sevda"
-
Tamam, süper, hadi.
-
Lan kıssana!
-
"Nasıl anlatsam bilemiyorum"
-
Oo Yaman, işin iş yine senin.
-
Seni (Bip) seni!
-
(Gülüyorlar)
-
-Ne? Ne oldu?
-Ya rezil ettin bizi el âleme ya.
-
-Utandırdık mı sizi Yaman Ali Bey?
-Ya utanmakla ne alakası var?
-
"Kara sevda, kara sevda"
-
Ya polis olan sensin sen. Buradaki
sessizliği senin sağlaman lazım.
-
"Çocukça bir aşk deyip de geçme,
sakın gülme hâlime"
-
-Hadi çık!
-Ne oluyor ya?
-
-Sus, tamam!
-O kadar mı kötü ya?
-
Kötü, daha da kötü yani.
-
-O kadar kötü, daha da kötü.
-Çok fena.
-
-(Elif) O zaman siz kaşındınız.
-(Asi) Tamam, hadi, lütfen.
-
"Nasıl anlatsam bilemiyorum,
içim içime sığmıyor"
-
-İçeride çıkartın, içeride, içeride.
-Ayakkabılarını çıkar.
-
-İçeride çıkarsın.
-Hadi yürü abla.
-
(Üst üste konuşmalar)
-
Ne oluyor ya?
-
Şakalaşıyorlar işte, ne olacak?
-
Bana sorarsan anılarını tazeliyorlar.
Mazileri senden eski olunca.
-
Ben Yaman'ı ondan önce
tanıyordum, hatırlatırım.
-
Yanlış cevap.
-
Soru kimin daha önce tanıdığı değil.
-
Abisini kimin daha iyi
tanıdığıyla ilgili.
-
Alaz, yapmasana, kız bozuluyor işte.
-
Yapacak bir şey yok.
Rakip güçlü ama...
-
...bu zorlu mücadelede
ben sana yardımcı olurum Rüya.
-
Ama ilk önce kızın zayıf karnını bulup,
veri toplamamız lazım.
-
Birileri senden önce davranmış anlaşılan,
bilgi toplama konusunda.
-
Şebo mu o?
-
Nasıl ya? Ne demek ki şimdi bu?
-
Hepinizi tek tek araştırmış.
Manyak ya.
-
(Gerilim müziği)
-
İyi, hadi içeri.
-
Vay, vay, vay!
-
Gençler bunlar ne ya? Bal kaymak falan?
-
Da bu bardaklar niye?
Mahalleliyi mi çağırdınız?
-
Bizimkiler gelecek.
-
-Sizinkiler?
-Alaz, Rüya, Çağla falan işte.
-
Hah, sizinkiler tabii.
O zaman ben başlıyorum.
-
Çok açım çünkü. Onlar da gelince yerler.
(Kapı vuruldu)
-
Geldiler.
-
-Ya kızım beklesene, ayıp ya.
-Açım.
-
Ye anam, ye ye. Hatta ben de bir parça
alayım, yoksa bayılacağım vallahi.
-
-Hoş geldiniz, hoş geldiniz.
-Hoş geldiniz.
-
Hoş geldin güzelim.
-
Hoş geldiniz.
-
Ne oldu? Bir şey mi oldu?
Senin suratın niye asık?
-
Neden olacak? Açlıktan. Çekil de
otursun kız. Hadi oturun, hadi hadi.
-
-(Asi) Hadi hadi.
-(Cesur) Hakikaten otursanıza ya.
-
-Hadi Alaz, hadi Çağla.
-(Elif) Hadi, hadi.
-
Bu ne?
-
Sen bizi mi araştırdın?
-
Elif.
-
Bir şey değil ya. Meslek alışkanlığı.
-
(Gerilim müziği)
-
-Hayır Neslihan?
-Müfettişler geldiler.
-
Yani bu Zafer Demirhan'ın ölümüyle
ilgili inceleme yapıyorlarmış.
-
Bizimle de konuşacaklar.
-
İyi, tamam.
-
Ne tamam, ne anlatacaksın?
-
Ne olduysa onu anlatacağım, gerçeği.
-
Nasıl yani?
-
Sen kendini ateşe atacaksın da ben hiçbir
şey yapmadan seyredecek miyim?
-
Öyle mi sanıyorsun acaba?
-
Seyrettin ya zaten daha önce
hiçbir şey yapmadan.
-
Şimdi de yapma,
bırak kendini ateşe atsın.
-
Özge, başlama yine Allah'ını seversen.
-
Neslihan'la ne ilgisi var bu durumun?
-
Oğlu için yapmadın mı?
-
Sen karını, karnındaki çocuğunu
umursamadan hapse girmeyi...
-
...meslekten menedilmeyi göze al...
-
...Neslihan hiçbir bedel ödemesin,
adil mi sence bu?
-
Ne yapsaydı kadın?
Gidip ben mi yaptım deseydi?
-
Bilmem. Belki başka seçenekleri vardır,
kimsenin zarar görmeyeceği.
-
Güven, Neslihan, hadi bekliyorlar.
Ne yapıyorsunuz? Hadi.
-
İyi, hadi gidelim.
-
Neslihan, sen burada kal, gerek yok.
-
Hadi.
-
Aa! Ne oldu, neye karar verdiniz,
itiraf mı edecek?
-
Neslihan bir şey yapmazsa evet.
-
Serhan, git durdur şu Güven'i.
-
Ben nasıl durdurabilirim Neslihan?
Sihirli güçlerim yok benim.
-
Ne bileyim yani, her zaman
bir şeyler yaparsın...
-
...aklına her zaman bir şey gelir,
şimdi mi gelmedi?
-
Ayrıca eğer bir şey yapmazsan...
-
...Zafer Demirhan'ın ölümüyle ilgili
senin rolünü de anlatırım.
-
Bilmem anlatabildim mi?
-
Gayet net anlattın Neslihan, bravo.
-
(Serhan) Güven Hoca'm.
-
Bunlar geçici çözümler,
biliyorsun değil mi?
-
Hepimizi bu işkenceden
sonsuza dek kurtarabilirsin.
-
Zaman kazanmaya çalışıyorum,
ikna edeceğim.
-
Ben ikna etmen için
Serhan'la evlenmen şart.
-
Aksi takdirde bir dahakine
görüntüleri bakanlığa direkt veririm.
-
(Gerilim müziği)
-
Oğlum biz bu katta ne işimiz?
-
Müfettişin ayrıca bu katta ne işi var?
-
Bak, Neslihan istedi diye vakit kazanmaya
çalışıyorsan hata ediyorsun.
-
Ağaç oldu adamlar Güven, ağaç.
-
Bak, itiraf edeceksen de
sakın beni bulaştırma, tamam mı?
-
Serhan, müfettişin burada ne işi var?
-
Efendim, Güven Hoca'm ameliyattan çıktı,
hemen alıyorum yanınıza.
-
Lan!
-
Serhan!
-
Serhan aç kapıyı!
-
(Kapıya sertçe vuruyor)
-
Aç şu kapıyı! Aç bak kırarım ha!
-
Kusura bakma Güven Hoca'm,
seni bir süre...
-
...herkesin iyiliği için
burada misafir edeceğiz.
-
Serhan, saçmalama, aç kapıyı!
-
Seni kül yutmaz seni.
-
(Kapıya sertçe vuruyor)
-
(Kapıya sertçe vuruyor)
-
Gördüğün gibi hepimizi
resmen araştırmış.
-
Aynen öyle.
-
Bu benim canımı çok sıktı ya, fotoğraf.
-
Çok daha yakışıklı olduğum
fotoğraflar var.
-
Ama yazılanlar doğru.
"Alaz Soysalan şiddete meyilli."
-
Bingo. O benim, evet.
-
Maalesef böyle sıkıntılarımız var.
-
"Çağla Soysalan,
psikolojik sorunları var, dengesiz."
-
(Çağla) Bu da ben oluyorum.
-
Yalnız bilgileri güncellesek
daha iyi olur. Çünkü artık daha iyiyim de.
-
Ayrıca orada yazan dengesiz kısmını
aynen sana geri iade ediyorum.
-
Prenses belli ki bir yanlış
anlaşılma olmuş, lafın gelişi yazmıştır.
-
Yoksa yani polis raporunda
ne işi var dengesiz lafının, değil mi?
-
-Rüya, bak...
-Benimle ilgili soru işaretleri varmış.
-
Kafasında tam oturmamış. İyi miyim,
kötü müyüm, dengesiz miyim?
-
Bana sorsaydın ben cevaplardım.
-
Hatta şimdi hepimiz buradayken ne merak
ediyorsan sor hadi biz de cevaplayalım.
-
Elif.
-
Bir açıklama yapman lazım bence.
-
Olmaz.
-
Çünkü açken kafam çalışmıyor.
-
Ayrıca müsaade ederseniz
artık kahvaltımı yapmak istiyorum.
-
Hem çay yok ortada.
Kim koyacak çayı Çakır?
-
(Elif) Saçaklı, hadi, çay.
-
Kızım, senin amacın ne ya,
dalga mı geçiyorsun sen bizimle?
-
Bak, burada yazılanlar var ya,
biz bu yazılanları senin gibi...
-
...sadece okumadık, yaşadık hepsini.
-
Buna rağmen birbirimizin yaralarını
sardık, yeniden ayağa kalktık.
-
Her şeye rağmen hâlâ bir aradayız biz.
-
Ya? Ne mutlu size, çok sevindim adınıza.
-
O zaman artık rica edeceğim
kahvaltımı yapmam lazım çünkü.
-
Lütfen devam et sen.
-
-Rüya.
-Bu çok lezzetli, bundan ye. Vallahi bak.
-
(Rüya) Yaman, ben gerçekten
konuşmak istemiyorum.
-
Burada durmak istemiyorum.
-
Rüya. Rüya.
-
Ben de öyle. Size afiyet olsun.
Zaten benim iştahım kaçtı.
-
Prenses olur mu öyle şey?
Gelsenize şuraya. Bir oturun.
-
-Rüya!
-Çağla!
-
Alaz, sen ne yapıyorsun ya?
Gitsene kızların peşinden.
-
Benlik sıkıntı yok
ama kızlar gidelim diyorsa...
-
...gitmek zorundayım.
Çünkü benim arabayla geldik.
-
O zaman...
-
...bir dahakine.
-
Görüşürüz abisi.
-
Hadi çay.
-
(Gerilim müziği)
-
Kimse var mı orada, kimse var mı?
-
Ah!
-
Çekmiyor telefon.
-
Ulan Serhan bütün hastanede telefonun
çekmediği tek yeri buldun, değil mi?
-
Ah!
-
Öf!
-
Hepsi anlattığım gibi.
-
Zafer Demirhan'ın ölüm raporu da
elinizdeki dosyada mevcut zaten.
-
Bütün detayları orada bulacaksınız.
Başka da söyleyecek bir şeyim yok.
-
Peki, bu raporu yazan doktor
Güven Aydın.
-
Ona da bazı sorularımız olacak.
-
Tabii, tabii.
-
Serhan Bey, Güven Hoca'ma bir haber
verebilir misiniz, buraya gelsin.
-
Neslihan Hoca’m, Güven Hoca'm
hâlâ ameliyatta yalnız.
-
Sabah bana bir ilgisi verilmişti.
-
Çok riskli ve uzun bir ameliyat
olacağı söylenmişti.
-
-Saatler sürebilirmiş. İsterseniz...
-(Neslihan) Aa!
-
Ee, yani vaktiniz varsa
sizi burada ağırlayalım.
-
Bizim için bir sıkıntı yok ama ameliyattır
ne zaman biteceği belli olmaz.
-
Uzun sürebilir, siz bilirsiniz yine de.
-
(Gerilim müziği)
-
Ee, böyle ben yiyeceğim
siz bana mı bakacaksınız?
-
Yemin ederim boğazıma dizdiniz.
Amma abarttınız, yok işte bir şey.
-
Hayret bir şey!
-
Elif.
-
Senin bana söylemek istediğin
bir şey var mı?
-
Benden sakladığın?
-
Çünkü sen bayağı bayağı
dosya hazırlamışsın da.
-
Ya öf, bir şey yok, meraktan.
Mesleki deformasyon, o kadar takılmayın.
-
Takılmayalım?
-
Takılmayalım.
-
Süper ya.
-
Kızım nasıl takılmayalım, iyi misin sen?
-
Sen herkese ayıp et,
sonra hiçbirimiz takılmayalım, öyle mi?
-
Ayıp.
-
Pardon da ayıbın en büyüğü
Yaman'a yapılmış...
-
...hiçbirinizin sesi çıkmamış,
şimdi mi problem oluyor?
-
Ne diyorsun ya sen, ne bu şimdi?
-
Alaz denen ayarsız
senin sevgilin değil mi mesela?
-
Evet, sevgilim.
-
Benim de kardeşim.
-
Kardeşinin sana yapmadığı
kalmamış Yaman.
-
Ama Asi ne yapmış?
Gitmiş Alaz'ı kendisine sevgili yapmış.
-
Sen ne anlatıyorsun?
-
Alaz eski Alaz değil, değişti.
-
Tabii iğnenin ucu kendine dokunana
kadardır eminim.
-
Yok, yok, vallahi yok.
-
Elif, bak, biz gerçekten çok yol
katettik hep beraber, değiştik.
-
Hepimiz.
-
O zaman acı haberi
size ben vereyim arkadaşlar.
-
Hiçbir insan değişmez.
Neysek oyuz.
-
Aynen. Sen hiç değişmemişsin.
-
Aynı çıkıntılık devam.
-
O zaman sana gelelim Cesur.
-
Gel bakalım, bilmediğim
ne yumurtlayacaksın.
-
Kendini böyle
masal âlemlerine kaptırmışsın.
-
Ama senin 'piremses' sevgilisini öldürmüş.
-
(Gerilim müziği)
-
Sen o Rüzgâr (Bip) araştırdın mı peki?
-
O herifin kıza neler yaptığını
biliyor musun?
-
Kız canını zor kurtardı lan.
-
Tamam, kendini korumuş,
nefsimüdafaa sayılmış zaten.
-
Ama Cesur, bak aranızda her ne varsa
sağlıklı başlamamış işte.
-
Farkında değil misiniz, kendi anormal
dünyalarının içine çekmişler sizi.
-
Siz de çırpınıp duruyorsunuz arkadaşlar.
-
Onlar benim ailem.
-
Ailen?
-
Bak etrafa.
-
Senin ailen burası! Bu masa!
Bu kadarız biz!
-
Bak fotoğrafa.
-
Bak, Cesur'a bak, Asi'ye bak!
-
(Elif) Senin ailen burası!
-
Bu kadar senin ailen. Öyle altı yedi aydır
tanıdığın insanlar senin ailen değil.
-
Ben daha fazla dinleyemeyeceğim.
-
Seni Rüya'nın dayısı kaçırmış!
-
Dedeni de babası öldürmüş!
-
Üstelik ne hikmetse aynı Rüya Hanım...
-
...babasını hem senden hem polisten...
-
...hem de herkesten kaçırmaya çalışmış,
yalan mı?
-
Elif, bak kalbini kırmak istemiyorum.
-
Ama beni çok fazla zorluyorsun.
-
(Gerilim müziği)
-
-Bırak kolumu Asi!
-Asıl sen bırak!
-
Gitmeyeceksin çocuğun üstüne.
Kimsede tat bırakmadın zaten.
-
(Asi) Ağız tadıyla bir kahvaltı
yapalım dedik ya.
-
Of!
-
(Derin nefes verdi)
-
(Araba kapıları açıldı)
-
Hayırdır? Nereye?
-
Cesur'a bakacağız.
-
Cesur yok, Yaman var, gel.
-
Bize Cesur lazım ama.
-
Ne yapacaksın sen Cesur'u?
Ne işin olur senin Cesur'la?
-
Benim işim olmaz da
Zübeyir abi istiyor.
-
-Zübeyir abi istiyor?
-(Yakup) Evet.
-
İyi, beni götür Zübeyir abine.
-
Ne istiyorsa benden istesin.
-
(Gerilim müziği)
-
Siz gerçekten beni delirteceksiniz.
Hiçbir şey anladığınız yok, hiçbir şey!
-
Ne yapıyor ya bu?
-
(Gerilim müziği devam ediyor)
-
(Kapı açıldı)
-
(Güven) Evet!
-
En sonunda.
-
Ne oluyor Neslihan?
-
-Konuşmamız lazım.
-İyi, konuşalım.
-
Konuşalım, konuşalım da
dışarıda konuşalım.
-
Ben burada bir saattir, burama geldi.
Hadi.
-
Yok.
-
Serhan'dan bir şekilde seni durdurması
için bir şey yapmasını ben istedim.
-
Ben hakikaten anlamıyorum.
-
Biz ne yapıyoruz, ben anlamıyorum.
-
Anlamadığını anlıyorum.
-
Otur bir, beni dinle.
-
Ben de anlatmaya çalışayım.
-
Tamam. Dinliyorum.
Lütfen buyurun, buyurun anlatın.
-
'Merci'.
-
Güven...
-
...ben hayatımda senin kadar doğru...
-
...dürüst, prensiplerine bağlı...
-
...yanlışa düşmeyen bir adam tanımadım.
-
Bir de Yaman var.
-
Galiba bu taraflarını senden almış.
-
Bizden almış diyelim.
-
Ne ağır şeyler yaşadılar bu çocuklar.
-
Hiç haberimiz bile olmadı.
-
O adam...
-
...Zafer Demirhan...
-
...hayatlarını kâbusa çevirmiş.
-
Ve kim bilir kaç çocuğun daha hayatını.
-
Biliyorum Neslihan, biliyorum.
-
Ama...
-
...mevzu Zafer'le ilgili değil.
-
Mevzu Zafer'in kim olduğuyla da
ilgili değil.
-
Mevzu benimle ilgili.
-
Ve bence...
-
...insanlar doğrularının arkasında
durduğu kadar...
-
...yanlışlarının arkasında da
durmalı bence.
-
Peki, o zaman ben de ceza almalıyım.
-
Seninle ne alakası var bu konunun?
-
Çünkü ben de orada durdum ve izledim.
-
Hiçbir şey yapmadım.
-
Dur demedim, sana engel olmadım.
-
Sadece izledim.
-
Hiçbir şey yapmamak da suç değil midir?
-
Ben de suçluyum. Hele Serhan.
-
Serhan zaten ceza almalı çünkü...
-
...sana yap dedi.
-
Yap dedi ve yanında durdu.
-
Neslihan...
-
...ben kimsenin bir şeyi yap demesiyle
yapacak adam değilim.
-
Kimsenin yapma demesiyle
duracak adam değilim.
-
Öyle miyim? Sen beni tanıyorsun.
-
Bu konu ne Serhan'la...
-
...ne de seninle ilgili.
-
Bu konu benimle ilgili.
-
Pişman mısın diye soracak olursan...
-
...zerre kadar değilim.
-
Yanlış mıydı?
-
Hem de çok büyük bir hataydı. Nokta.
-
Ama ben doktorum.
-
Ne hâkimim ne savcıyım ne kanun.
-
Benim...
-
...böyle bir hüküm vermemem lazımdı.
-
Ve de babasın.
-
Babasın sen. Anne babayız biz.
-
Güven, çocuklarımızı korumakla yükümlüyüz.
-
Alaz şu anda ölmüş olabilirdi.
-
Asi de.
-
İkisi de ölmüş olabilirdi
ama sen bir şey yaptın.
-
Sen o riski göze aldın.
Elini taşın altına soktun.
-
Şimdi her ikisi de hayattalar.
-
Ben evlatsız...
-
...Yaman Ali de kardeşsiz kalmadı.
-
Şimdi babasız mı kalacaklar?
-
(Duygusal müzik)
-
Özge'nin karnında bir çocuk var,
senin bebeğin o.
-
Yaman Ali gibi o da mı babasız büyüsün?
Hem de o adam yüzünden.
-
İyiler hep mi kaybedecek?
-
Ne yapalım Neslihan?
-
Kazanmak için kötü mü olalım?
-
Kötü olmayalım.
-
Ama kötülüğe de daha fazla
kurban olmayalım.
-
Ben artık sevdiklerimi...
-
...hiç kimseyi hiçbir şeye
kurban etmek istemiyorum.
-
Güven...
-
...yorgunum ben.
-
Çok yorgunum.
-
Beni sensiz...
-
Bizi sensiz bırakma ne olur.
-
Lütfen. Tek başına yapamam.
-
Çok yorgunum.
-
(Duygusal müzik)
-
(Gerilim müziği)
-
(Fabrika ortam sesi)
-
(Yaman) Ben diyeceğimi dedim.
-
Bundan sonra Cesur yok.
-
Bu işlere bulaşmayacak.
(Telefon çalıyor)
-
Yaman Ali.
-
Bu âlem öyle bir arkadaşıma
bakıp çıkacaktım...
-
...yemez koçum!
-
Bu kapıdan girmenin bir bedeli var.
-
Tamam.
-
Sen hesabı bana kes,
ben neyse öderim bedelini.
-
(Gerilim müziği)
-
Bana Cesur çocuk lazım, sen değil.
-
Cesur yok bundan sonra.
-
Bu işlere de bulaşmayacak...
-
...Zübeyir.
-
Zafer Demirhan'ı indirmiş.
-
Âleme adını salmış.
-
Tam benim işime yarayacak...
-
..."Ben evde yokum abi."
-
Yok öyle yağma.
-
Sen laftan anlamıyor musun lan?
-
(Gerilim müziği)
-
Kolay gelsin.
-
-Kadın mı o?
-Kadın. Zoruna mı gitti?
-
Ne yapayım Yaman Ali Bey?
Sıkayım mı kafasına?
-
(Gerilim müziği)
-
(Elif) At silahı! At!
-
Bana bak...
-
...Cesur'dan uzak dur.
-
Yoksa bir dahakine sormaz...
-
...direkt indirir seni.
-
Hadi.
-
Geç şuraya! Geç!
-
(Gerilim müziği)
-
Dur lan!
-
(Sessizlik)
-
-Koruması mı, karısı mı lan bu?
-Tanımıyorum abi.
-
Lan ne işler ya!
-
Yemin ederim bir yaşıma daha girdim.
-
Ne yap et Cesur çocuğu
benim önüme getir.
-
Hadi! Hadi!
-
(Yaman) Ne yapıyorsun sen?
-
Vallahi ne yapayım, işi gücü bıraktım
sizi korumaya çalışıyorum.
-
Bu zamana kadar sen vardın, sen koruyordun
bizi, biz senin sayende geldik sanki.
-
Evet, benim sayemde gelmediniz ama
şans eseri geldiğiniz kesin.
-
-Kim bu adamlar?
-Karışma! Bak...
-
...şu an karışmış oldun ama
bundan sonrasına karışma!
-
Yaman...
-
...bak o dosyada yazanlar...
-
...yaşadıkların, sana yaşatılanlar
normal değil.
-
Biz yaşayacağımızı yaşadık.
Bitti, tamam mı? Hesap kapandı.
-
Neden bozmaya çalışıyorsun?
-
Bu zamana kadar sen bizi korudun, şimdi
ben seni korumaya çalışıyorum.
-
Kimden? Sevgilimden mi? Ailemden mi?
-
Manyak! Gelmiş aramızı bozmaya çalışıyor.
-
Kimsin ya sen? Sen kimsin?
-
Zaten normali bizi bulmaz ki.
-
Hadi Alaz'la beni bir yere kadar
anlıyorum da...
-
...dosyada Ece'ye kadar vardı ya.
-
Hayır, Ece'den ne istedin ruh hastası?
-
Tamam, yangına körükle gitme Çağla.
-
Zararsız demiş Ece'ye,
bir şey dememiş ki.
-
Bir de deseymiş! Hayır, gerçekten
amacı ne, ben anlamıyorum!
-
Bence tek bir açıklaması var.
-
-Yaman'a âşık.
-Yaman'a mı âşık?
-
Yani işaretler ortada.
-
Baksana Yaman'ı hepimizden koparmaya
çalışıyor, başta da senden.
-
(Alaz) Aynen.
-
Çağla söylüyorsa haklıdır yani,
net, doğru!
-
Çünkü tıp okumak için aklı yetmedi,
kendisi aşk doktoru çıktı başımıza.
-
Sen de aynı şeyi ima etmedin mi?
-
Yani...
-
...Yaman'ı öptüğünü düşünürsek...
-
(İkisi birden) Ne?
-
...mümkün.
-
Tamam, şimdi sizi gaza getirmiş gibi
olmayayım ama...
-
...o öpüşmenin şartları biraz özeldi.
-
(Alaz) Yani abisi Zafer'in peşindeydi.
-
Kendini herifin korumalarına
vurdurtacaktı.
-
Kız da Yaman'ı kurtarmak için
doğaçlama takılmış.
-
Olabilir, yani olabilir.
-
Ya da bahanesi.
-
Rüya, gözünü dört aç.
Sakın Yaman'ı o kıza kaptırma.
-
Silahı var yalnız Rüya.
-
Dikkat et.
-
(Kapı kapandı)
-
Güven.
-
İyi misin?
-
İyiyim iyiyim.
Ben bir elimi yüzümü yıkayayım.
-
İkna ettin mi?
-
Yalan söylemesi için mi?
-
Olmadı.
-
-Ama yapacak.
-Şüphesiz.
-
Üzerindeki tesir gücünden
hiç şüphem yoktu.
-
Ama benim üzerimde bir etkin yok.
-
Yani beni ikna edemeyeceksin.
-
Yarına kadar zamanın var.
-
Özge...
-
...böyle mi devam edeceksin?
-
Yoksa Güven'in sevdiği...
-
...güvendiği o kadın olarak mı
devam edeceksin?
-
Çünkü öyle tehlikeli bir eşiktesin ki bir
adım daha atarsan eski Özge olamayacaksın.
-
Ben o eşiği çoktan geçtim Neslihan.
-
Eski Özge için artık çok geç.
-
İstediğimi alana kadar savaşacağım
ve durmayacağım.
-
Bedeli sevdiğim adamı
hapse göndermek olsa bile.
-
(Gerilim müziği)
-
Serhan'la evleneceğim.
-
Bedeli sevdiğim adamı
sana hapsetmek bile olsa.
-
(Gerilim müziği)
-
Sen Alaz'ı bırak, beni dinle.
Bak bu ara Yaman'ı sakın boşlamıyorsun.
-
Öyle saçma sapan trip atmak falan da yok.
-
Kendinden uzaklaştırma çocuğu.
Gözünü dört aç Rüya.
-
Çağla Hanım, bunlar size geldi.
-
Çay ocağı mı?
Gerçekten çok yaratıcı.
-
Ama bunlar ne be?
-
-Lilyumla kasımpatı.
-Niye gül değil ki?
-
Onu bana değil, gönderene soracaksın.
Kim göndermiş?
-
Cesur tabii ki.
-
Çay ocağı doğru mekân o zaman.
-
Acaba diyorum sen de Yaman'la
bir çay falan mı içsen bu ara?
-
Aklını çalıştır biraz.
-
-Hadi görüşürüz.
-Hadi görüşürüz.
-
(Kapı açıldı)
-
(Müzik)
-
(Hastane ortam sesi)
-
Abla iyi günler, bizim bir
kontrolümüz vardı ama.
-
-Randevu almış mıydınız?
-Yok, daha önce geldi, tanıyorlar Melek'i.
-
-Randevusuz hasta kabul etmiyoruz yalnız.
-Hadi ya.
-
Güven Doktor falan yok muydu acaba burada?
-
Bir sorun mu var?
-
Melek'i kontrole getirdik ama kimse bize
randevu alacağımızı söylememişti.
-
Olur mu öyle şey! İşimiz ne bizim,
ilgileniriz tabii ki.
-
Gel bakalım küçük, gel.
-
(Fiko) Melek!
-
Aa!
-
Ne oldu?
-
Sizden korktu.
-
Benden mi korktu? Niye korksun canım,
ben cadı mıyım?
-
Yok, estağfurullah. Melek!
-
(Gerilim müziği)
-
Sarı papatyalar mevsimi gelmiş.
-
Niye haber vermiyorsun lan?
-
(Gerilim müziği)
-
Höst lan ayarsız!
Almayayım ayağımın altına seni!
-
(Yakup) Boşaltın lan burayı!
Herkes dışarı!
-
Hadi hadi...
-
Hesaplar bende koçum!
-
Çağla Hanım kusura bakma.
-
Bunlar medeniyetten anlamaz.
-
Bir bayan görünce öyle
apışıp kalırlar affedersin.
-
De sorması ayıp sen burada ne yapıyorsun?
Cesur'u mu bekliyorsun?
-
Maalesef.
-
Beni zaten buraya niye getirdiyse...
-
Müsaaden varsa...
-
O gelene kadar burada bekleyeyim.
-
Buranın adamı kapıdan kovsan
bacadan girer icabında.
-
-Bir çay daha?
-Yok, almayayım, teşekkürler.
-
(Gerilim müziği)
-
(Kuşlar ötüyor)
-
(Mesaj geldi)
-
Lan ben senin...
-
(Gerilim müziği)
-
-Ne oluyor lan?
-Bizimle geliyorsun Cesur kardeş!
-
(Erkek) Zübeyir abi seni bekliyor.
Kızı merak etmesin, keyfi yerinde dedi.
-
Allah sizin belanızı versin lan!
-
Ne zamandan beri adam adamı
kadınla tehdit ediyor lan!
-
Ben sizin erkekliğinizi (Bip) lan!
-
Erkekliğinizi (Bip)! Gel.
Gel lan, arabaya bin.
-
(Gerilim müziği)
-
(Çağla dış ses) Bence tek bir
açıklaması var, Yaman'a âşık.
-
(Alaz dış ses) Yaman'ı öptüğünü
düşünürsek mümkün.
-
(Çağla dış ses) Rüya, gözünü dört aç.
Yaman'ı sakın o kıza kaptırma.
-
(Geçiş sesi)
-
(Alaz dış ses) Bana sorarsan
anılarını tazeliyorlar.
-
Mazileri senden eski olunca.
-
(Rüya dış ses) Ben Yaman'ı ondan önce
tanıyordum, hatırlatırım.
-
(Alaz dış ses) Soru kimin daha önce
tanıdığı değil.
-
Abisini kimin daha iyi tanıdığıyla ilgili.
-
Yaman.
-
Hemen bana geliyorsun.
Bugün seni kaçırıyorum.
-
Hadi çabuk ol o zaman.
-
Melek! Melek!
-
Kızım neredesin! Bizi herkese rezil ettin!
-
(Fiko) Melek!
-
Şebnem ne oluyor, ne bu tantana?
-
Şu geçen günkü küçük çocuk...
-
...burada.
-Yaman ve hayatımıza soktuğu veletler!
-
Hepsinden tek hamlede kurtulmanın
bir yolunu bulsam...
-
...yemin ediyorum gözümü bile kırpmam!
Burama kadar geldi.
-
Yaman'ı alıp tekrar kaçırabilirsin
diyeceğim ama...
-
...biraz irileşti sanki. Artık zor.
-
Sen burada mısın ya!
-
(Şebnem) Baş belası gel bakayım. Gel.
-
Gel bakayım. Gel buraya.
-
Bırak!
-
(Gerilim müziği)
-
Bırak dedi...
-
Şebnem, bu konuştu.
-
O zaman bu duyuyordur da...
-
Yine bir çocuk kaçırma vakası ve yine sen.
-
Tövbe estağfurullah.
Şebnem çocuğun yanında ettiğin lafa bak.
-
-(Serhan) Saçmalıyorsun.
-Bir şey duymuyor, konuşamıyor.
-
Şebnem, Allah seni nasıl biliyorsa
öyle yapsın.
-
(Serhan) Melek! Yavrum, kızım!
Melek! Gel!
-
(Gerilim müziği)
-
Melek!
-
-Şu kızı tutun!
-Tamam, bende.
-
(Fiko) Melek! Melek!
-
Hani bu çocuk konuşmuyordu, duymuyordu.
-
-Ne yapacağız?
-Ne ne yapacağız!
-
-Senin yüzünden.
-Serhan ben nereden bileyim!
-
Bana duymuyor dediler.
-
İnanamıyorum.
-
(Serhan) Gerçekten inanamıyorum.
-
Sayende hayatımız...
-
...bacak kadar bir veledin
iki dudağı arasında Şebnem.
-
-Sayende. Ya!
-Serhan ne yapacağız?
-
Ne yapacağız peki?
Bir şey söylesene ya!
-
Bilmiyorum Şebnem.
-
Gerçekten bilmiyorum.
-
(Gerilim müziği)
-
(Cesur) Sen ne yapıyorsun?
-
Senin derdin ne?
-
Senin benim sevgilimle ne işin var?
-
Vallahi benim bir işim yok.
-
Yaman Ali abin bizi ziyarete gelince...
-
...lan dedim...
-
...lazım herhâlde.
-
Ne lazım?
-
Sen çalışmayacakmışsın
bundan sonra bizimle!
-
Ee?
-
Sen de yanındaki kadınla
tehdit edelim mi dedin?
-
Bak...
-
...eğer Çağla'nın kılına zarar gelirse...
-
...bu mekânı içinde sizinle
beraber yakarım!
-
Yavaş gel Cesur oğlan!
-
Kıza bir şey olduğu yok!
-
Orada oturmuş seni bekliyor masum!
(Telefon çalıyor)
-
Bak, vız vız arıyor.
-
Prensesin!
(Gülüyor)
-
Tamam, ver şunu.
-
Dur daha değil. Konuşacağız.
-
Ne lan ne! Söyle!
-
Ne diyorsan yapacağım söyle!
-
Büyük bir iş bağlayacağım.
-
Benimle ne alakası var?
-
Ya dinle, dinle.
Büyük bir kamyon mal gelecek.
-
Adam senin namını duymuş...
-
...yanında o yiğit varsa
seninle her türlü anlaşırız diyor.
-
Yanımda olacaksın.
-
Bu işi bağlayayım sen yoluna ben yoluma.
-
Eğer kızı üzerseniz...
-
Ya sen bizi üzmezsen
biz kızı niye üzelim, ciğerim?
-
(Kapı vuruldu)
-
Abi, geldi.
-
(Yaklaşan ayak sesi)
-
(Erkek) Selamünaleyküm Zübeyir.
-
(Zübeyir) Hoş gelmişsin.
-
Haber verseydin kapıda karşılardık!
-
Buyur, şeref verdin.
-
(Gerilim müziği)
-
Bu mu?
-
Evet.
-
Meşhur...
-
...Cesur.
-
Zafer Demirhan'ın celladı.
-
Benim de sağkolum.
-
(Gerilim müziği)
-
Bana müsaade.
-
Nereye?
-
(Cesur) Ben kaçayım.
-
Beni de sevgilimi de sal bozmayayım işini.
-
Hadi güle güle.
-
(Gerilim müziği)
-
Çok cesur çocuk. İş var.
-
Bununla daha çok iş yapacağız.
-
Sokaklar insanı acımasız yapar
Çağla Hanım.
-
Yoksa ben de bayılmıyorum
öyle hayt huyt hâllere.
-
Gözünü budaktan esirgersen
bir bakmışsın harcayıvermişler adamı.
-
-Sana bir şey sorsam?
-Tabii.
-
Cesur'la nasıl kesişti yollarınız?
-
Cesur?
-
Kütüphanede tanıştık.
-
Ellerimiz aynı kitaba uzanıvermiş.
-
Ben ciddiyim. Yani...
-
...sanki önceden daha sakin biriydi.
-
Seninle tanıştıktan
sonra mı değişti diye...
-
Tabii tabii, ben bozdum onu.
-
Yoksa üniversite sınavına hazırlanıyordu,
kendisi bilim adamı olacaktı.
-
(Kapı açıldı)
-
(Kapı kapandı)
-
Çağla hadi gidiyoruz.
-
Bir özür bile dilemeyecek misin?
-
Neredesin sen? Aradım, açmadın.
-
Eve çiçek yollatıp çağırıyorsun,
sonra beni burada ağaç ediyorsun Cesur!
-
Sen ne sırıtıyorsun lan?
-
Merak etme, ben senin
o pembe hayallerini yıkıp...
-
...yerine mavi blok bir apartman
dikeceğim yakında.
-
Şükret ki buradaydı.
Sayesinde oturup bekledim.
-
Yoksa burada beş dakika daha
durmazdım Cesur.
-
Onun iyiliği bize ziyan,
bırak cebinde kalsın. Yürü gidiyoruz.
-
(Gerilim müziği)
-
-Müsait misin Özge?
-Tabii.
-
Şey diyeceğim, bizim bu
arka tarafta ek bina var ya...
-
...acaba bu sokak çocuklarını
orada mı tedavi etsek?
-
Neden?
-
Ne bileyim, öyle...
-
...ayak altında parazit gibi
dolaşıp da insanları...
-
-Parazit?
-Canım ne demek istediğimi anladın.
-
Hiç öyle güzelleme falan yapamayacağım.
-
Hasta ve hasta yakınları falan
çok rahatsız oluyorlar bunlardan.
-
Gelmesinler Şebnem.
-
Madem rahatsız oluyorlar, gelmesinler.
-
Sokak çocuklarıyla ilgilenmeyen
bir hastane tercih etsinler, değil mi?
-
Tamam. Tamam, kızma.
-
Tabii, sen de haklısın.
-
Gerginsin.
-
Tatsız tabii şu soruşturma işi.
-
Öğrenebildin mi bu arada,
kim şikâyet etmiş?
-
Bilmem. Güven'in başını
kim belaya sokmak ister?
-
Serhan, diyeceğim ama...
-
...işin ucu ona dokunacağı için
imkânsız böyle bir şey.
-
Bu arada sen iyi misin?
-
Güven'e söylemedin değil mi,
bebeği düşürdüğünü?
-
Söylemedim.
-
Güzel.
-
Güven'i ikna edebildin mi peki,
konuşmaması için?
-
Ben değil, Neslihan ikna etti.
-
Tabii ki.
-
Ama Neslihan'ın da
beni ikna etmesi gerekiyor.
-
-O ne demek?
-Artık her şeyi göze aldım demek.
-
Oyunu kuralına göre oynuyorum.
-
Çok yakında kocamı da alıp gideceğim.
-
Nasıl olacak o?
-
Sürpriz.
-
(Gerilim müziği)
-
Çağla.
-
-Çağla.
-Ya bırak!
-
Ben orada seni bir buçuk saat
beni kolumdan tutup...
-
...eve geri getir diye mi bekledim?
-
Prenses gelme üstüme.
Öyle olması gerekti demek ki.
-
Ne gerekti ya ne gerekti?
-
Bir de ben bana sürpriz
yapacak herhâlde diyorum.
-
Bir de orada zaman geçsin diye
oturup senin beş para etmez...
-
...arkadaşınla sohbet ettim.
-Kim diyor, o benim arkadaşım diye?
-
Hem sen niye tanımadığın
el âlemin adamıyla sohbet ediyorsun?
-
Sana mı soracağım Cesur?
-
Çağla zaten canım burnumda.
Ne olur gir evine.
-
Bir daha da ben bizzat seni gelip
almadan çıkma evden, tamam mı?
-
-Oldu canım, başka emrin?
-Çağla azıcık laf dinle ya.
-
-Var bir bildiğim demek ki.
-Ne oluyor sana?
-
Ne bu tavırlar?
Senin ne halt yediğin belli değil...
-
...ben yine de senin arkanda
durmaya çalışıyorum.
-
(Çağla) Sen şimdi bir de
Rüzgâr mı kesildin başıma?
-
(Cesur) Rüzgâr ne alaka ya?
-
Sen beni Rüzgâr'la mı kıyaslıyorsun?
-
Ben burada seni korumaya çalışıyorum,
sen benim kalbimi kırıyorsun.
-
-Bağırma bana.
-Sen gel, bana bağır. Bana bağır.
-
-(Yağmur) Alaz, Alaz karışma.
-Sen sus, karışma
-
Sen kim oluyorsun lan,
kız kardeşime bağırıyorsun?
-
Alaz bilip bilmeden, lütfen.
-
-Lan önüne gelen bana atarlanıyor.
-(Bip) lan!
-
Çağla.
-
Çağla. Çağla.
-
(Gerilim müziği)
-
Bana bak...
-
...salak salak işler yapıp
benim canımı sıkma.
-
Seni güldürüyor diye ağzımı açmıyorum.
Ama böyle ağlatacaksa...
-
...o embesilin kafasını kırarım ben.
-Sana ne ya, sana ne benim ilişkimden?
-
Yerim o ilişkiyi.
O kim ki seni ağlatıyor?
-
Sen Asi'yi ağlatmıyor musun?
Siz hiç kavga etmediniz mi?
-
Sizin ilişkinizin başından sonuna kadar
her şey kavga.
-
Ben sana bir şey diyor muyum?
-
-İyi, otur ağla o zaman.
-Rahat bırakırsan ağlayacağım.
-
-Çık odamdan.
-Değse bari.
-
Çık odamdan.
-
Ne hâlin varsa gör be.
-
(Alaz kapıyı çarparak kapattı)
-
(Müzik)
-
Rüya.
-
Ne saklıyorsun orada?
-
Sürpriz.
-
Hadi atla bakalım.
Sen sürüyorsun arabayı.
-
Nereye gidiyoruz?
-
Bizden başka kimsenin
olmadığı bir yere.
-
Anladım.
-
Bana uyar.
-
(Müzik)
-
(Müzik devam ediyor)
-
141 kilometre.
-
Nasıl geçtiğini anlamayacaksın bile.
Nasıl olsa şarjımız full.
-
-500 kilometreden fazla yol yapabiliriz.
-İyiymiş.
-
-Güzel seçim.
-Ne sandın.
-
Benim hangi seçimim çirkin ki,
bak bakayım aynaya.
-
(Müzik)
-
Hiç fena değil gerçekten.
-
(Müzik)
-
(Müzik devam ediyor)
-
("Melike Şahin - Mert Demir -
Pusulam Rüzgâr" çalıyor)
-
"Gemimizin yükü ağır"
-
"Bilmem daha kaç dalga alır"
-
"Yaşımızın tuzu kuru"
-
"Ondan pınarında donup kalır"
-
"Dikeni tel örgüye mecbur"
-
"Hayaller cepte durur"
-
"Doğuyor içime bir cesaret"
-
"Hesabı bende kalır"
-
"Gel gidelim yolları bana sorma
ne bileyim"
-
"Gidelim buradan pusulam rüzgâr"
-
"Kendimi yediğim yılları bana sor
var mı hevesin?"
-
"Gidelim buradan pusulam rüzgâr"
-
"Gel gidelim yolları bana sorma
ne bileyim"
-
"Gidelim buradan pusulam rüzgâr"
-
"Kendimi yediğim yılları bana sor
var mı hevesin?"
-
"Gidelim buradan pusulam rüzgâr"
-
(Kuşlar ötüyor)
(Dalga sesi)
-
(Müzik)
-
(Müzik devam ediyor)
-
Nereden buldun burayı?
-
Benden ayrıldığının günün sabahında...
-
...kendimi arabaya attım,
tesadüfen buldum burayı.
-
Önce manzara çok güzel geldi...
-
...sonra keşke Yaman da
burada yanımda olsa diye diye...
-
...manzaranın da tadı kaçtı, benim de.
-
Sonra binip arabaya eve döndüm.
-
Hadi gel, bana yardım et.
-
(Müzik)
-
-Bunlar ne?
-Piknik yapacağız.
-
Yalnız bir şey soracağım sana.
-
...sen nasıl sığdırdın
bu kadar şeyi buraya?
-
(Müzik)
-
(Müzik devam ediyor)
-
Telefonda konuştuğumuz gibi
bu kesinlikle sahte bir nikâh olacak.
-
Avukatınız olarak soracağım da
ileride çıkacak pürüzlere karşı...
-
...gerekçe sorsam?
-
Anladım, beni ilgilendirmiyor.
Peki, Serhan Bey...
-
...o da sahte nikâh konusuna
vâkıf olacak mı?
-
-Tabii, tabii. Elbette.
-Peki.
-
Ben en kısa sürede halledeceğim
ve bilgisini geçeceğim Neslihan Hanım.
-
Çok teşekkür ederim. Bunları da alın.
-
-Çok teşekkür ederim. Sağ olun.
-Rica ederim. İyi günler.
-
(Gerilim müziği)
-
Serhan eve gelebilir misin?
Seninle konuşmam gereken bir şey var.
-
Allah Allah! Beni eve çağırdığına göre...
-
...ya başımız dertte ya da senin başına
bir şey düştü, darbe aldın.
-
Korkmalı mıyım?
-
Serhan lütfen uzatma, yorma beni.
-
-Zaten gücüm yok.
-Tamam, geliyorum.
-
Bekliyorum.
-
Nereye?
-
Neslihan çağırdı, eve gidiyorum.
-
Bu ara bayağı sıkça arıyor seni.
-
Sen de hiç aksatmadan
hemen gidiyorsun koşa koşa.
-
İyi ki boşandınız. Eskisinden daha sık
görüşüyorsunuz artık. Güzel.
-
Üç tane çocuğumuz var Şebnem.
-
Çocuk demişken ne yaptın bugün?
-
DNA testi yaptıracaktın, ne oldu?
-
Yaptırdım.
-
Ama acaba şu
Melek meselesiyle mi ilgilensen?
-
O, karnımdaki çocuktan daha önemli
o çocuk şu anda bizim için, biliyorsun.
-
Serhan konuşursa...
-
...biteriz, ikimiz birden.
-
Gerekeni yapacağım.
-
Ne yapacaksın?
-
Ne gerekiyorsa.
-
(Gerilim müziği)
-
(Gerilim müziği devam ediyor)
-
(Kuşlar ötüyor)
-
Yaman.
-
Söyle güzelim.
-
Elif sana âşık mıydı?
-
Ben Elif'i son gördüğümde beş yaşındaydı.
-
-Çocuktu yani.
-Âşıktı yani.
-
Sen ona âşık mıydın peki?
-
O yaşta âşık olunabiliyorsa şayet.
-
Ben daha beş yaşında
pusulayı sana verdiğime göre...
-
...çoktan sana âşıkmışım.
-
Ve Elif’le karşılaştığımda
kalbim doluymuş yani.
-
Öpmüş seni.
-
Yani. Öptü, evet ama
bir dakika, şöyle güzelim...
-
...şimdi korumalar
kafama silah dayamıştı.
-
Hayatımı kurtarmak için yaptı.
-
Hayat öpücüğü, diyorsun yani?
-
Gerçekten aklımda canlandıkça var ya
böyle parçalayasım geliyor onu.
-
Zaten böyle kabarık kabarık
saçları var ya, böyle elimi atıp...
-
...kafasını duvara sürtesim geliyor.
-
Ne gerek var? Şiddete yani.
-
Sevgilimi öpmüş, bir de kalkmış
bizi araştırıyor...
-
...sanki düşmanınmışız gibi.
-
Evet ama inan ki bunu
kötü niyetle yapmıyor.
-
Olay kesinlikle garip, kabul ediyorum.
-
Ama Elif hep böyle kızdı, deliydi yani.
-
Yalnız ben ondan daha deliyim...
-
...haberi olsun.
-
Ben de sana deliyim. Onu ne yapacağız?
-
(Telefon çalıyor)
-
Al işte bak, burada bile huzur yok.
-
Tamam, kapattım.
-
Rüya bak...
-
...Elif benim için
gerçekten çok kıymetli.
-
Cesur nasılsa...
-
...Asi nasılsa...
-
...Umut nasılsa...
-
...o da benim için öyle.
-
Ben sırtımı dönemem ona.
-
Elif benim çocukluğum.
-
O benim dostum.
-
Ve biz, hepimiz çok fazla
bedel ödedik bu dostluk için.
-
Elif de öyle.
-
(Müzik)
-
(Geçiş sesi)
-
(Yaman) Bugün bir kuruş bile kazanamadım.
-
Asi yiyecek bir şey kalmadı, değil mi?
-
Yok, kalmadı. Sabah hepsini pay ettim.
-
Ee, ne yapacağız şimdi?
Birazdan açız, demeye başlarlar.
-
Bilmiyorum.
-
Elif, o ne kız ne var onun içinde?
-
Akşam yemeğimiz.
-
Bu gece kimse aç uyumayacak.
-
(Müzik)
-
(Elif) İstediğiniz kadar alın
istediğiniz kadar yiyin, hadi.
-
(Müzik)
-
Bu ne, çaldın mı?
-
Param mı vardı akıllım,
tabii ki de çaldım.
-
Çalmayı ben de biliyorum
ama biz hırsız değiliz.
-
Ölse miydik açlıktan? İyi yaptım.
Oh, canıma da değsin.
-
Yiyin doya doya, afiyet olsun.
-
(Müzik)
-
(Müzik devam ediyor)
-
-Ye şunu.
-İstemiyorum, yemeyeceğim, git.
-
-Ye şunu dedim, yiyeceksin.
-Yemeyeceğim, git.
-
-Yemezsen ölümü görürsün.
-Lafını geri al.
-
-Almayacağım işte, ye şunu.
-Yemeyeceğim, git.
-
-Hadi lütfen.
-İstemiyorum, yemeyeceğim, git.
-
-Niye?
-(Erkek) Kız orada işte, bak.
-
-Seni küçük fare seni.
-(Kadın polis) Kaçma, dur.
-
-Abi ne olur ne olur abi götürmeyin.
-(Elif) Bırakın beni! Bırakın beni!
-
Abi ne olur abi,
abi gözünü seveyim lütfen.
-
-Abi lütfen.
-Bırakın beni.
-
-Abi lütfen onu almayın, beni alın abi.
-Bir şey yok, sakin ol.
-
Abi lütfen onu götürmeyin.
Lütfen onu götürmeyin.
-
Abi ne olur abi.
-
(Müzik)
-
Polis amca biz bir şey soracaktık da.
-
Bizim bir arkadaşımız vardı,
adı Elif. İçeride mi acaba?
-
Sen şu küçük kızı diyorsun.
Onu yurda götürdüler.
-
-Ne yurdu? Hangi yurda? Niye?
-Söyleyememem.
-
Siz de onun gibi sokakta mı yaşıyorsunuz?
-
Yok amca, bizim ailemiz var.
-
Bizim evimiz var. Hadi çocuklar gidelim.
-
(Müzik)
-
(Geçiş sesi)
-
İşte o günden sonra...
-
...hiçbirimiz haber alamadık Elif'ten.
-
Öldü mü kaldı mı, başka bir şey mi
geldi başına hiçbir şey öğrenemedik.
-
Öyle sokak çocuğu olunca
insan başkalarına zar zor güveniyor.
-
O da öyle, zaman ver biraz. Alışınca...
-
(Müzik)
-
(Telefon çalıyor)
-
Rüya.
-
Efendim Elifciğim?
-
Tamam, biraz işimiz var sonra geliriz.
-
-Nereye gideceğiz kızım?
-Tolga'nın mekânına.
-
Tamam canım, öptüm. Bye.
-
-Canım, öptüm falan. Hayırdır?
-Öptüm, evet.
-
-Seni de öpmemi ister misin?
-Olur vallahi. Bana uyar.
-
Bu anı ölümsüzleştirmemiz lazım.
-
Biraz şöyle gel, güzel ışık alalım bari.
-
(Müzik)
-
Nasıl yani? Bir dakika.
-
-Güven'i, Özge şikâyet etmiş, kocasını?
-Evet.
-
İsim belli değil ama
müfettişler Özge yüzünden gelmişler.
-
Delirdi herhâlde kadın.
Ya da sen delirdin kafanda kuruyorsun.
-
Serhan ben niye delireyim?
-
Böyle bir şeyi
nasıl kurgulayayım kafamda?
-
Derdi neymiş peki, kafayı mı yemiş?
-
-Beni tehdit emek.
-Tehdit?
-
O klas o 'cool' kadın
seni tehdit ediyor, öyle mi?
-
Evet, o 'cool', klas kadın...
-
...eğer istediğini yapmazsam...
-
...Güven'i hapse göndermekle
tehdit ediyor beni.
-
Ne istiyor peki?
-
Seninle yeniden evlenmemi.
-
(Gerilim müziği)
-
Tamam, alacağım sizinkilerin gönlünü,
şey yapma. Allah Allah.
-
Biz geldik.
-
-Leyla abla.
-Elif canım.
-
Ama abla konusunda
herhangi bir değişiklik yok.
-
Gel bakayım sen. Kalk, kalk.
-
Sarıl, oh.
-
(Elif) Oy benim kuzum.
-
Ne işiniz var sizin burada?
-
Tolga küsmüş, oynamıyor, dediler,
biz de gelip bakalım, dedik.
-
Asi ben senin yüzüne bakamıyorum şu an.
-
Niye, sen mi kaçırdın beni?
-
Ablacığım bak...
-
...ben o evde iki sene sizinle yaşadım.
-
Kimin melek kimin şeytan olduğunu
çözdüm yani.
-
Hem bu konularla ilgili
hiçbir bilgin olmadığını biliyorum.
-
Onlar da biliyorlar.
-
Ayrıca babanın yaptığı kötülükler
seni bağlamaz, bağlamamalı yani.
-
Hem babanı sen seçmedin, değil mi?
-
Bak, saçaklıyla ben mesela.
-
Ailemizin kim olduğunu bilmiyoruz.
-
Belki bir katilin
belki bir hırsızın çocuğuyuz.
-
Ama bu bizi kötü yapar mı Asi?
-
Ben çok utanıyorum abla.
-
Ne oluyor ya? Gel buraya.
-
(Müzik)
-
Asi çok özür dilerim,
başına gelen her şey için.
-
Bir de gidip tanıştırdım ben seni
o canavarla.
-
Saçma sapan konuşma.
-
Sen nereden bilecektin?
Bizimle birlikte öğrendin zaten.
-
Ne yapabilirdin yani?
-
Hişt, kendine gel.
-
Bence özür dilemek yetmez.
Öyle telafi edemezsin gibi geldi bana.
-
Nasıl edebilirim?
-
Mesela, bizim çocuklar için...
-
...yani sokak çocukları için
eğlence düzenleyerek başlayabilirsin.
-
Bu akşam, nasıl fikir?
-
(Müzik)
-
Pardon.
-
Ne oluyor?
-
Seninle biz yeniden evleneceğiz, öyle mi?
-
Gülüyorsun değil mi?
Kadın beni tehdit ediyor, diyorum...
-
...sen gülüyorsun bu duruma.
-
Pardon.
-
Şu Özge'ye bak sen.
-
Neslihan sen benimle
kafa bulmuyorsun, değil mi?
-
-Öyle bir hâlim mi var?
-İnanamıyorum.
-
Gerçekten inanamıyorum.
-
Vay be!
-
Özge seni tehdit ediyor, öyle mi?
-
Sen bunu kale alıyorsun,
düşünüyorsun yani.
-
Vay be!
-
Benimle boşanmak için
çırpınan Neslihan...
-
...Güven'i kurtarmak için
benimle evlenme ihtimalini...
-
...ciddi ciddi düşünüyor. Vay be!
-
Mecburum çünkü başka şansım yok.
-
Güldün eğlendin ama
sana şunu hatırlatayım.
-
Eğer Özge,
Güven'i polise teslim ederse...
-
...görüntüleri polise verirse...
-
...sen de yanıyorsun, farkında mısın?
-
Öyle değil mi? Oo...
-
...evet, bu işin sonunda...
-
...ben de mağdur oluyorum tabii ki.
-
Hay Allah, ne yapsak bilemedim ki.
-
Yalnız ben...
-
Neyse.
-
Yapacak bir şey yok artık.
-
(Serhan) Ne yapalım?
-
Mecburen teklifini kabul edeceğiz.
-
Neslihancığım, evlenme teklifini
kabul ediyorum canım.
-
Damadı öpebilirsin.
-
Gerçek bir nikâh olmayacak tabii ki.
-
Efendim?
-
Seninle yeniden evlenecek kadar
delirmedim herhâlde Serhan.
-
Burada maksat Özge'yi inandırmak.
-
Avukatla konuştum.
-
Sahte bir nikâh töreni ayarladı.
-
Senden tek istediğim şey
ortama uyum sağlaman o kadar.
-
Başka bir şey istemiyorum.
-
Ha.
-
Yani sadece bu kadar.
-
Tabii canım.
-
Kolay gelsin.
-
(Gülüyorlar)
-
Hoppa!
-
Ay!
-
-Kolaysa başınıza gelsin efendim.
-(Rüya) Ne oluyor burada?
-
Eğlence düzenliyoruz.
Bizim çocuklar için ramazan eğlencesi.
-
Kimin fikriydi bu?
-
-Benim.
-Helal olsun kız.
-
Aferin sana.
-
Durun o zaman.
-
Hoppa!
-
Yaz bakalım Tolga Bey.
-
Yaz ablacığım.
-
Kâğıt helva.
-
Kâğıt helva.
-
Pamuk şeker.
-
Pamuk şeker.
-
Macun. Macun yaz.
-
Macun.
-
Bir de çimento.
-
(Gülüyorlar)
-
-Tamam, tamam.
-Bir dakika, macun mu?
-
(Yaman) Oğlum macun var ya, macun.
-
Böyle renkli renkli, böyle şeker gibi,
böyle sünüyor falan.
-
-Sünüyor mu?
-Tamam, boş ver.
-
Elif, bütün bu gıda işleri sende,
tamam mı? Leblebi tozunu da ekle.
-
Leblebi tozu, menü bende arkadaşlar.
-
-Asi.
-Efendim.
-
Uçan balon var mı kız?
-
Var.
-
Geliyor birazdan.
-
Bu arada sen de otur istersen,
sokak çocuklarını çok tanımıyorsun ya.
-
Yok, gayet iyi tanıyorum.
-
Hatta aralarından bir tanesi
benim sevgilim oluyor biliyorsun ki.
-
Bize Yaman'la konuştuk.
Vakıf, sokak çocukları için yurt yapacak.
-
Geriye kalanları için de
konteyner evler ayarlandı.
-
Gerçekten mi?
-
Çok iyi fikir, aferin size.
-
-Asi.
-Efendim.
-
Kız böyle gösteri gibi bir şey de mi
yapsak, Hacivat, Karagöz falan?
-
Evet. Sen de sihirbazlık yaparsın.
-
Ya.
-
Yaman.
-
Kızım daha ne numaralar var bende de
ben yani göstermiyorum.
-
Göster bakayım o zaman numaralarını.
-
-Allah Allah!
-Evet.
-
Ne kadar güzelsin ya. Hoppa!
-
Vav!
(Gülüyorlar)
-
İşte budur ya.
-
Hişt!
-
O zaman Alaz'ı ara bence.
-
Çağla'yı da alsın gelsin.
Burada çok iş var.
-
-Biz yetişemeyiz bu kadar işe.
-O zaman ben bir arayayım.
-
-Geliyorum.
-(Elif) Hadi yap şunları.
-
Tolga, şöyle.
-
Ne oluyor burada, ne bu tantana?
-
Hop! Hoş geldin.
-
Bizim çocuklar için
eğlence düzenliyoruz.
-
Ne eğlencesi?
-
Ramazan eğlencesi, ne eğlencesi olacak?
-
Doğru. İyi düşünmüşsünüz,
biraz keyfim yerine geldi.
-
Hoş geldin patron.
-
Estağfurullah.
-
Buyur otur patron, gel.
-
Tolga, yeni ortağın geldi.
-
Kim?
-
Kendisi bizzat karşında oturuyor. Cesur.
-
Tolga da senin yeni ortağın.
-
Ne diyorsun oğlum, ne demek o?
-
Oğlum senin yeni bir işe, Tolga'nın da
yeni bir başlangıca ihtiyacı vardı.
-
O yüzden oldu bitti bu iş, tamam mı?
Hadi hayırlı olsun yani.
-
Yani nasıl olur ki?
-
Ya birader olur mu öyle şey ya?
-
Gözünüzü seveyim ben hangi sermayeyle
nereye ortak olurum?
-
Benim olan her şey
sizin dedim ya hani Cesur.
-
Çakır bak, güzel fikir ya, hadi.
-
Bak, şöyle yaparız.
Ben de sahne almaya devam ederim.
-
Böylelikle bütün işleri yoluna koyarız.
-
(Elif) Hah, mis.
-
Güzel olur, yani hep beraber
hani burada olmuş oluruz hepimiz.
-
-Ekip.
-(Elif) Evet ya, hadi.
-
Herkes için en iyisi bu değil mi?
Hadi el sıkışın o zaman.
-
Hadi hayırlı olsun o zaman.
-
Hadi hayırlı olsun o zaman.
-
Hadi hayırlı olsun.
-
Patron.
-
Patron saygılar.
-
(Elif) Hadi çok iş var, hadi.
-
-Kardeşim benim hayırlısı olsun.
-Eyvallah.
-
İyi misin?
-
Yani iyiyim de yorgunum biraz.
-
Ben de hem fiziksel,
hem psikolojik olarak.
-
Tabii bir de sen
iki kişilik yaşıyorsun, doğal.
-
(Telefon çalıyor)
Şimdi tam olarak kaçıncı aydayız biz?
-
Pardon.
-
(Telefon ısrarla çalıyor)
-
Efendim?
-
(Neslihan ses) Alo Özge.
-
Akşam için her şey hazır.
-
-Öyle mi?
-(Neslihan ses) Evet.
-
Gelip kendin görmek istersin diye
düşündüm.
-
-Çok incesin.
-(Neslihan ses) Öyleyimdir.
-
Akşam 20.00'de seni de bekliyorum.
Benim eve gel.
-
Görüntülerle beraber.
-
Tamam. Akşam çok güzel olacak,
merak etme. Görüşürüz.
-
Görüşürüz.
-
Akşam ben Melike'yle birlikte olacağım.
Küçük bir kutlama yapacağız.
-
Allah Allah! Ne kutlaması?
-
Sürpriz.
-
Hop, hop, hop!
-
(Asi) Ne?
-
Ya ne yapıyorsun kızım,
ne takıyorsun oraya ya?
-
Ne ya? İp gereceğim
fenerleri asmak için.
-
Ne gerek var bir şey çakıyorsun?
-
Çift taraflı bantla falan gerdirsin ipi,
asarsın feneri.
-
Tolga!
-
Karton bardak yok muydu, onları getirdin.
-
İtiraf et.
-
Bardaklar kırılır, zarar ziyan
olur diye böyle diyorsun, değil mi?
-
Sen de hemen benimsedin
bu patron havalarını, helal olsun.
-
Ya hayır, kırılacak edecek,
çoluk çocuk geliyor buraya.
-
Yani kırılacak, kesilecek, bir yerleri
kanayacak diye diyorum. Aşk olsun.
-
Yok mu böyle janjanlı
karton bardaklardan?
-
-Mutfakta olabilir, ben bir bakayım.
-Hah, gözünü seveyim.
-
Cesur, sen acaba gidip
çocukları mı alıp gelsen?
-
Olur da niye?
-
Şimdi şöyle, hani patronlar şimdi
bu tip küçük işleri yapmazlar ya.
-
Hava da alırsın.
-
-(Asi) Aynen.
-İyi, tamam ya.
-
-Ben çocukları almaya gidiyorum.
-Sen bize ne yapacağımızı söyle, sen git.
-
Cesur, giderken yanına Elif'i de alsana.
-
Orada bomboş oturuyor çünkü,
hiçbir işe de yaramıyor.
-
Ya?
-
Hişt! Tehlikeli ha.
-
Dosyama eklersin.
-
Anlaştık.
-
Ya güzelim, hani sen de yangına
körükle gitmesen mi?
-
Kim, ben mi?
-
Hatırlatırım, o fotoğrafların yanına
soru işareti koyan oydu, ben değildim.
-
Hemen ben öyle kafasında netleşsin diye.
-
Ondan söyledim yani.
-
Sen böyle sinirlenince
daha mı güzel oluyorsun?
-
Öyle mi oluyorum?
-
Dua et işim var.
-
-Benim de.
-Çok işim var.
-
Benim de.
-
Alaz.
-
Çağla, hadi.
-
Anne, ne oluyor?
-
Ne ne oluyor, çıkmıyor musunuz? Hadi.
-
Tamam çıkacağız da bu telaş ne?
-
Telaşlı falan değilim canım. Allah Allah!
-
Ben bir saçımı yapacağım,
ondan sonra tamamım zaten.
-
Ne saçı yapacaksın ya?
Gayet güzel görünüyor işte, yapmışsın.
-
Daha neresini yapacaksın?
-
-Sen nereye?
-Tolga'nın oraya.
-
-Olmaz öyle şey.
-Aa! Öyle mi canım, sana ne be?
-
Orada senin canını sıkacak
gereksiz tipler var, izin vermiyorum.
-
(Neslihan) Nereye izin vermiyorsun ya?
-
Sen kime izin vermiyorsun?
Ben veriyorum izni.
-
Git canım, hadi, hadi çıkın. Hadi. Ece!
-
Anne, sen bizi niye bu kadar erken
paketlemeye çalışıyorsun evden?
-
Paketlemeye falan çalışmıyorum oğlum.
Ne biçim söz o?
-
Ece'yi de bırakacaksınız daha arkadaşına,
o yüzden söylüyorum.
-
-Ben Sudelere gitmek istemiyorum.
-Niye gitmiyormuşsun?
-
Ne kadar iyi bir kız, ayıp ediyorsun
ayrıca da, gideceksin, hadi.
-
-Hadi çıkın.
-(Alaz) Anne.
-
Belli ki bir şeyler dönüyor.
Sen ne saklıyorsun?
-
Oğlum, bir şey falan dönmüyor.
Allah Allah!
-
Bugün kendime vakit ayırmak istiyorum.
-
Tek başıma evimde
vakit geçirmek istiyorum.
-
Yalnız kalamaz mıyım evde?
Hadi çıkın.
-
Hadi.
-
Bir şeyler dönüyor.
Ama yakında çıkar kokusu.
-
-Hadi.
-Kokusu çıkacak.
-
(Alaz) Şunu açsana bari ben de alayım.
-
Hadi.
-
(Müzik)
-
İstop edin, bekleyin.
-
-Nikâha mı geldin sen moruk?
-Evet.
-
-Ajanstan geliyorsun, değil mi?
-Evet.
-
Maalesef küçük şakamız iptal edildi.
-
-Aa, öyle mi?
-Evet, haberiniz yok muydu?
-
Size söylemediler mi?
-
Ben avukat beyi arayayım,
bir sorayım kendisine.
-
Avukatı aramanıza gerek yok.
-
Biz hallederiz. Ne de olsa bizim suçumuz.
-
Plan birdenbire değişti, ne yapalım?
-
Ne veriyorlardı size?
Ben dört katını vereyim...
-
...özrümüz kabul edilsin.
-
(Gerilim müziği)
-
(Gerilim müziği devam ediyor)
-
Evet! Cehennemin Dibi sakinleri!
-
Eğlenceye hazır mısınız?
-
(Hep bir ağızdan) Evet!
-
O zaman buyurun eğlenceye!
-
-(Hep bir ağızdan) Oo!
-Hoş geldiniz çocuklar.
-
Geç, geç, geç.
-
Hadi bakalım.
-
-Yaman abi nerede be abi?
-Ne oldu be oğlum?
-
Bu bizim Melek yedi beni
Yaman abiyi göreceğim diye.
-
Kız ne oldu, sen ne demeye arıyorsun
Yaman abini?
-
Yaman abi şimdi zevcesiyle beraber
size bir sürpriz hazırlayacak, tamam mı?
-
Birazcık sabredeceksin.
Hadi geçin oturun siz.
-
Zevce ne ya?
-
Ne oldu Elif Hanım? Bugün değilse
yarın öbür gün zevcesi.
-
Sen fazla heveslenme bence.
-
Hişt çocuklar! Macun yediniz mi?
Bak, macununun en tatlısı burada.
-
Asıl pamuk şekerin en tatlısı burada,
hadi gelin.
-
-Oo! Yakışmış ha.
-Şerbet de var.
-
-Tam senlik.
-Ablası.
-
(Müzik)
-
(Müzik devam ediyor)
-
Yaman, Rüya.
-
Hadi, çocuklar geldi,
ilk siz çıkıyorsunuz. Hih!
-
Ya ama olmaz ki böyle,
siz daha giymemişsiniz bile!
-
Ya kızım ben yani uzun senelerdir
hiç kart elime almadım.
-
Hamlamışım, yapamıyorum yani,
biraz çalışmam lazım. Ay!
-
Ya diyorum işte,
internetten baktığın gibi yap Yaman.
-
Tamam güzelim.
-
Bak, şu az kartla deneyelim,
düşürdüklerimi boş ver, tamam mı?
-
-Al, burada da var.
-Dur. Yok, şimdi bundan yapalım, tamam mı?
-
-(Yaman) Bir kart seç.
-Anlaşıldı, siz en son çıkıyorsunuz.
-
Ben diğerlerine bakayım.
-
Tamam mı? Şimdi koy onu altına,
bakmıyorum, koy, bakmıyorum.
-
Geldi.
-
Bu mu?
-
Değil Yaman.
-
Nasıl yapacağım ben ya?
-
(Asi) Nasıl olmuşum?
-
(Duygusal müzik)
-
Bu nasıl bir... Nasıl bir şey ya?
-
Çok kötü olmuş.
-
Yok artık.
-
Yani sen çok iyi görüyorsun da
Asi kız, ben...
-
...gülemiyorum, paralize oldum resmen.
-
Hiç bu kadar...
-
...etkileneceğimi düşünmemiştim.
-
Alaz, dur. O kadar hazırlandım.
-
Bak, bir biz yokuz.
-
Önce onlar çıksın, en son biz çıkarız,
ne dersin?
-
-Hayır, bırak.
-Bırakamam ama.
-
Bana o gün söylediğin ağzından...
-
...o iki güzel kelimeyi
söylemediğin sürece de durmayacağım.
-
Hangi iki kelime?
-
Hapsettikleri gün depoda söylediklerin.
-
İtiraf gibi itiraf.
-
Hatırlamıyorum, çok kan kaybetmiştim.
-
Ama nedense...
-
...ben hepsini hatırlıyorum Asi.
-
Ve sen söylemediğin sürece
ben durmayacağım.
-
Gerçekten hatırlamıyorum.
Yok, yok yani.
-
O zaman sen bilirsin.
-
(Duygusal müzik)
-
Hah! Bir bu eksikti zaten ya!
-
Burada işini ciddiye alan bir tek
ben mi varım, herkes kendi keyfinde?
-
Ben hazırım.
-
Bence hazır değilsin.
-
(Müzik)
-
Ben işimi ciddiye alıyorum.
Sen ikizine söyle lütfen.
-
Sululuk yapan kendisi.
-
Canım benim onun doğalı bu.
-
Asi, hadi uyma sen de şuna.
İlk siz çıkıyorsunuz zaten, hadi.
-
Yok öyle bir şey ya. Ben de hazır
değilim, Yamanlar çıksın, hadi.
-
Aa! Ne tesadüf onlar da hazır değil.
Karagöz'le Hacivat da yolda kalmışlar.
-
Beni delirtmeyin,
ilk siz çıkıyorsunuz dedim, hadi.
-
Tamam Çağla, hadi uzatma, hadi.
-
(Müzik)
-
Bence biraz daha kalabiliriz, ne diyorsun?
-
Aklından bile geçirme.
-
O zaman bana
o iki kelimeyi söyleyeceksin.
-
Peki. İki kelime.
-
Hadi, hazırlan. İki kelime, tamam mı?
-
Söylemeyeceksin yani?
-
(Müzik)
-
Zorsun Asi kız.
-
Ama ben de kolay değilim.
-
Görüşeceğiz.
-
(Müzik)
-
-(Şebnem) Selam.
-Aa!
-
Sen de mi davetlisin?
-
Beni biraz şey ağrılarım vardı da
ben bir Nesli'ye sorayım...
-
Pardon neye davetli miyim?
-
Neslihan'la Serhan'ın nikâhına.
-
Neye, anlayamadım?
-
Ya başta seni dinleyip
bebeği düşürdüğümü söylemedim ama...
-
...bu geçici bir yalandı, anlaşılırdı.
-
Güven'in Neslihan'dan tamamen
umudunu kesmesi gerekiyordu.
-
Ne yaptın peki?
-
Çünkü bu imkânsız bir şey
tekrar evlenmeleri.
-
Çok büyük bir şey yapmış olman lazım.
-
Ne yaptın?
-
(Gerilim müziği)
-
Saat kaç oldu?
-
(Serhan) Bakayım.
-
20.00!
-
Nerede kaldı ya bu sahte
nikâh memuru mudur nedir?
-
Özge gelecek şimdi.
-
Avukat 19.30 gibi burada olur demişti.
-
Nerede benim telefonum?
Ben adamı bir arayacağım.
-
Tamam, tamam.
Aramana gerek yok, gelir şimdi, sakin.
-
(Kapı zili çaldı)
Al.
-
(Gerilim müziği)
-
Hoş geldin.
-
Teşekkür ederim.
-
Geldi.
-
İyi akşamlar.
-
İyi akşamlar.
-
Neslihan.
-
Ya sen ne kadar güzel bir
gelin olmuşsun öyle.
-
Serhan çok şanslı.
-
Teşekkür ederim.
-
Getirdin mi?
-
Tabii ki.
-
-Nikâhtan sonra sende.
-Güzel.
-
Ee, çocuklar yok mu,
nikâha katılmayacaklar mı?
-
Hayır, çocuklar olmayacak.
-
Akşam eve geldikten sonra açıklamayı
daha uygun bulduk.
-
Bence çok isabetli bir karar
vermişsin.
-
Hem sorgulamazlar, hem de
engel olmaya çalışmazlar, değil mi?
-
Ya bir de bir şey soracağım.
Balayında nereye gidiyorsunuz?
-
-Hiçbir yere.
-Öyle mi?
-
(Neslihan) Hiçbir yere gitmiyoruz Özge.
-
Çünkü biz Serhan'la hiçbir zaman
gerçek anlamda karı koca olmayacağız.
-
Çünkü benim kalbim
aynı geçmişte olduğu gibi...
-
...hâlâ tek bir kişi için çarpıyor.
-
Güven için.
-
(Gerilim müziği)
-
Sen, çocuklar, Serhan...
-
...başkaları ne düşünürse düşün...
-
...umurumda bile değil.
-
Ben hayatım boyunca
sadece tek bir adamı sevdim.
-
Ve hâlâ da sevmeye devam ediyorum.
-
Kimse de bu hissi
kalbimden çekip alamaz.
-
Yani anlayacağın...
-
...aşk her zaman kazanır tatlım.
-
Bravo.
-
-Oturmaz mısın?
-Tabii.
-
(Gerilim müziği)
-
-Bir şey içer misin?
-Teşekkürler.
-
("Ezgi Köker -
Üsküdar'a Gideriken" çalıyor)
-
"Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur"
-
"Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur"
-
"Kâtibimin setresi uzun, eteği çamur"
-
"Kâtibimin setresi uzun, eteği çamur"
-
"Kâtip uykudan uyanmış gözleri mahmur"
-
"Kâtip uykudan uyanmış gözleri mahmur"
-
"Kâtip benim ben kâtibin el ne karışır"
-
"Kâtibime kolalı da gömlek
ne güzel yaraşır"
-
"Kâtip benim ben kâtibin el ne karışır"
-
"Kâtibime kolalı da gömlek
ne güzel yaraşır"
-
"Kâtip inat etmeyecek yüzler gülecek"
-
"Kâtip inat etmeyecek yüzler gülecek"
-
"Kâtip benim, benim keyfim,
el ne karışır"
-
"Paşa gönlüm ne isterse bana yaraşır"
-
"Kâtip benim ben kâtibin el ne karışır"
-
"Kâtibime kolalı da gömlek
ne güzel yaraşır"
-
(Bağırıyor ve alkışlıyorlar)
-
(Müzik)
-
Evet, alkışlar devam.
-
Şimdi karşınızda sihir gösterileriyle
Yaman Ali Soysalan.
-
(Hareketli müzik)
(Bağırıyor ve alkışlıyorlar)
-
(Hep bir ağızdan) Yaman abi! Yaman abi!
-
(Hareketli müzik devam ediyor)
-
(Hareketli müzik devam ediyor)
-
(Bağırıyor ve alkışlıyorlar)
-
(Hep bir ağızdan) Yaman abi! Yaman abi!
(Hareketli müzik devam ediyor)
-
(Hareketli müzik devam ediyor)
-
Son gösterimiz için seyircilerden
birinizi aramıza alacağız.
-
(Hep bir ağızdan) Ben!
-
(Hep bir ağızdan) Melek!
-
(Müzik)
-
(Müzik devam ediyor)
-
Bravo!
-
(Alkışlıyor ve ıslık çalıyorlar)
-
(Hep bir ağızdan) Yaman abi! Yaman abi!
-
(Telefon çalıyor)
-
İnanamıyorum, gerçekten mi?
Tamam, tamam, bekliyoruz biz.
-
Evet, şimdi karşınızda Haci...
-
Hacivat ve Karagöz ama birazdan,
birazdan Hacivat ve Karagöz. Ondan önce...
-
...biz şu masayı bir alalım.
-
Hacivat'la Karagöz trafikteler hâlâ
ama az kalmış.
-
Çocukları bir şekilde oyalamamız lazım.
-
Tamam güzelim, söyle Asi'ye
gelsin çıksın sahneye.
-
Bulabiliyorsan sen söyle.
En son Alaz'la tartışıyorlardı.
-
-Niye?
-Bilmiyor musun? Onlara bahane çok.
-
Her zamanki hâlleri.
-
Ya bak, şimdi gideceğim
ikisinin de kafasını kıracağım.
-
Burada bu kadar çocuk var,
ne yapacağız biz?
-
Tamam işte, çocuklar seni istiyor.
-
Hadi çık bir iki tane daha
numara yap bari.
-
Ya kızım bitti.
Bende başka numara yok ki.
-
-Ya şarkı söyle en azından.
-Çağla!
-
Hadi, hadi.
-
Karşınızda tekrar Yaman Ali Soysalan!
-
(Tezahürat ve alkışlar)
-
(Tezahürat ve alkışlar)
-
("Barış Manço - Kara Sevda" çalıyor)
-
"Nasıl anlatsam bilemiyorum,
içim içime sığmıyor"
-
"O deli dolu, neşe dolu
kişi ben değilim sanki"
-
"Sanki"
-
"Kara sevda, kara sevda
dedikleri daha ne olabilir ki"
-
"Kara sevda, kara sevda,
seni benden kim ayırabilir ki"
-
"Çocukça bir aşk deyip de geçme,
sakın gülme halime"
-
"Nasıl olduğunu anlayamadım ama
seviyorum seni delicesine"
-
"Kara sevda"
-
"Kara sevda, kara sevda
dedikleri daha ne olabilir ki"
-
"Kara sevda, kara sevda,
seni benden kim ayırabilir ki"
-
"Çocukça bir aşk deyip de geçme,
sakın gülme halime"
-
"Nasıl olduğunu anlayamadım ama
seviyorum seni delicesine"
-
"Kara sevda"
-
("Barış Manço - Kara Sevda" çalıyor)
-
("Barış Manço - Kara Sevda" çalıyor)
-
"Kara sevda, kara sevda
dedikleri daha ne olabilir ki"
-
"Kara sevda, kara sevda,
seni benden kim ayırabilir ki"
-
"Çocukça bir aşk deyip de geçme,
sakın gülme halime"
-
"Nasıl olduğunu anlayamadım ama
seviyorum seni delicesine"
-
"Kara sevda"
-
"Kara sevda"
-
Sende ne cevherler varmış ya.
-
Siz birbirinizi
tanıdığınıza emin misiniz?
-
Ben bir hava alacağım, çünkü hiç
çekemeyeceğim bu muhabbeti.
-
Aferin Elif. Aynen böyle devam et.
-
Aferin.
-
Karşınızda Hacivat ve Karagöz!
-
(Tezahürat ve alkışlar)
-
"Fezadır fahri dersem...
-
...meclisi irfana geldim ben"
-
"Ezelden nubebazım"
-
"Sana muhabbet etmeye geldim ben"
-
Şevki bahtım yanmadan
şulelenir perdemiz...
-
...erbabı zarif olana
cilvelenir perdemiz.
-
(Hacivat) Perdeyi kaldır gözden,
hisse al sen bu sözden.
-
Perdeyi sanma bezden,
kemalattır perdemiz.
-
Huzuru hazıran cemiyeti irfan.
-
Vakti sefayı merdan.
Haindir, laindir, münafıktır şeytan!
-
Şeytanın dinsizliğine,
Rahman'ın birliğine...
-
...ve bizi temaşaya tenezzül
buyurun ahibbanın sağlığına!
-
"Yar bana bir eğlence"
-
"Yar bana bir eğlence aman"
-
Efendim şu dört köşe içinde
bana da bir arkadaş olsa...
-
...eli temiz, yüzü temiz, sohbeti tatlı!
-
(Karagöz) Hoş geldin turşu suratlı.
-
(Hacivat) Aman efendim o
konuşsa ben söylesem.
-
Ben dinlesem o söylese.
-
(Karagöz) Hacivat da burnumu yese!
-
(Hacivat) Aman hadi gel gönlümü bülbülü!
-
Gelemem Red Kit'in Düldül'ü!
-
Aman efendim, gel gönlümün eğlencesi.
-
Gelemem kokuşmuş çarşı işkembesi!
-
(Hacivat) Hadi gel Karagöz gel aşağıya.
Gel, gel, gel!
-
(Karagöz) Gelemem yahu
içeride çocuk uyuyor!
-
(Hacivat) "Yar bana bir eğlence"
-
-Lan gelemem!
-"Yar bana bir eğlence"
-
-Gelemem!
-"Yar bana bir eğlence"
-
-Gelemem ulan!
-"Yar bana bir eğlence"
-
Geliyorum ulan! Ha!
-
Aman hacı cavcav hoş geldin.
-
(Hacivat) Hoş bulduk.
Ama birden şaşırdım.
-
(Karagöz) Hangi treni kaçırdın yahu!
-
(Hacivat) Ben değil Karagöz'üm
seni karşımda görünce şaşırdım.
-
Allah Allah beni çarşıda
görünce kaçırdın mı?
-
(Hacivat) Hayır efendim seni kaçırmadım
Karagöz'üm atma! Aklımı kaçıracağım!
-
Yaman ve hayatımıza soktuğu o veletler...
-
...hepsinden tek hamlede
kurtulmanın bir yolunu bulsam...
-
...yemin ediyorum gözümü bile kırpmam!
Burama kadar geldi!
-
Yaman'ı alıp tekrar kaçırabilirsin
diyeceğim ama irileşti artık biraz zor.
-
(Karagöz) Aa, Beşiktaş vapurunu mu
kaçırdın yoksa hacı cavcav?
-
(Hacivat) Hayır efendim yahu!
Hayır o nereden çıktı?
-
(Karagöz) Aa, Beşiktaş penaltı mı
kaçırdı yoksa?
-
(Hacivat) Aman efendim Allah korusun!
-
(Karagöz) Beşiktaş'ım şampiyon olsun!
-
(Karagöz) Arkadaşlar hep beraber.
Siyah! Beyaz!
-
-(Karagöz) Şampiyon!
-(Hacivat) Beşiktaş!
-
Efendim ayaklarınıza sağlık! Hoşça kalın!
-
(Karagöz) Hayırlı akşamlar arkadaşlar!
-
Sana inanamıyorum Özge.
Hakikaten inanamıyorum.
-
Ama kendime daha da çok inanamıyorum!
-
Ya ben bunu nasıl görememişim,
nasıl bu kadar kör olmuşum!
-
Esas ben kör değil aptalmışım.
-
Onca söz, onca laf.
-
Hepsi yalanmış.
-
Gerçekten evlendin mi?
-
(Gerilim müziği)
-
Bu muydu ya?
-
Bu muydu ya?
-
Bunca senenin karşılığı bu muydu?
-
Özge biz nasıl düştük bu kadar?
-
Bunu sen mi söylüyorsun?
-
Bunu sen mi söylüyorsun?
-
Ya bu tımarhanede delirmemek
mümkün müydü acaba?
-
Bunun da suçlusu biziz yani.
-
Evet sizsiniz! Sensin!
-
Özge...
-
...sen bana bebeğimizi
düşürdüğünü bile söylememişsin!
-
Ne?
-
Sizin yüzünüzden.
-
Bu da sizin yüzünüzden.
-
Çünkü hepiniz delisiniz deli! Zır deli!
-
(Gerilim müziği)
-
(Gerilim müziği devam ediyor)
-
Yaman abi, çocuklar biniyor minibüse.
-
-Tamam. Sen git ben de geliyorum aslanım.
-Tamam abi.
-
Ben de kaçtım.
-
İşim var. Kolay gelsin.
-
Cesur hadi gidiyoruz.
-
Ya ben kalayım burada, şimdi ortalık
falan toparlanacak, çok iş var.
-
(Rüya) Sen de çocukları
bırak dön istersen.
-
Hem hazır hepimiz bir
aradayken eğleniriz biraz.
-
Çok iyi bir fikir.
Bu kreş baydı beni bayağı zaten.
-
-Tamam. Haberleşiriz o zaman.
-Yaman ben de geliyorum.
-
Ne oluyor size?
-
Heyecan arıyoruz. Rutin.
-
(Müzik)
-
-(Yaman) Fiko!
-Efendim abi?
-
-Herkesi bindirdin mi abiciğim?
-Herkes tamam abi, saydım.
-
Tamam, hadi geç sen de.
-
-Ne?
-Sen niye geldin?
-
Hava değişimi iyidir.
Yoksa boğacağım birilerini istemiyorum.
-
Bana bak Alaz mı üzüyor seni?
-
-Hemen gidip döveyim şimdi.
-Ya yok!
-
Sahnede sinirimi bozdu,
önemli bir şey yok yani.
-
Yok.
-
-Ha senin de hoşuna gidiyor yani bu durum?
-
Hadi.
-
-Elif?
-Yaman.
-
İyi ki geldin. Teşekkür ederim.
-
Bu geceye mi iyi ki geldim yoksa
hayatına mı iyi ki geldim?
-
Fazla zorluyorsun şansını.
-
Ama ikisine de. Teşekkür ederim.
-
Hadi görüşürüz.
(Mesaj geldi)
-
Yaman...
-
...bak sana son kez söylüyorum.
-
Bizim bizden başka
dostumuz yok, tamam mı?
-
Öyle hayatına sonradan giren
insanlara güvenmemen lazım.
-
Yaman bir kere hata yapan bir daha yapar.
-
Ta ki iğnenin ucu tekrar
onlara dokunana kadar.
-
Hadi! İyi geceler Elif.
-
İyi geceler Yaman.
-
Neslihan ben...
-
...özür dilerim seni
düşürdüğüm bu durum için.
-
Güven ben kolay kolay düşmem rahat ol.
-
Nasıl rahat olayım Neslihan?
Nasıl rahat olayım? Şimdi sen bunun...
-
Bu bir oyundu.
-
Her şey oyundu zaten.
-
-E pardon?
-Evet, haklısınız.
-
Gerçekten bize çok yardımcı oldunuz.
-
Ben sizi geçireyim.
-
-Performansınız gerçekten şahaneydi.
-Teşekkür ederiz.
-
Neslihan...
-
...şimdi bu nikâh sahte miydi?
Evlenmediniz mi?
-
Evet, bu nikâh sahteydi.
-
Yani Özge'den görüntüleri
alabilmek için bu oyunu oynadık.
-
Serhan da bize yardım etti.
-
Serhan?
-
(Gerilim müziği)
-
Gerçekten çok memnun oldum.
İyi akşamlar diliyorum.
-
Bundan sonra ailemizde kılınacak bütün
nikahlara sizi çağıracağız emin olun.
-
Ee, ama Serhan Bey eşiniz biraz
önce oyun falan diyordu.
-
Kendisi bu nikâhın gerçek
olduğunu biliyor değil mi?
-
Biliyor. Bilmez olur mu hiç?
-
Aşk olsun. Yani böyle...
-
...güzel bir anın hiç sahtesi olur mu?
-
Oh, evet...
-
...izninizle ben artık karımın
yanına dönmek istiyorum.
-
-Anladım peki.
-Biliyorsunuz ilk geceden...
-
...kendisini yalnız bırakmak olmaz.
-
Mutluluklar diliyorum.
-
(Gerilim müziği)
-
Oh!
-
Serhan...
-
Efendim sevgilim?
-
Ben inanamıyorum,
yani beni çok şaşırtıyorsun.
-
Bu iyiliklerle falan.
-
İnan bana Şebnem.
-
Şu olanlara ben de çok şaşırıyorum şu an.
-
Ben galiba aptal gibi yine
sana güvenmeye başlıyorum.
-
Geç bile kaldın aptal şey.
-
(Gerilim müziği devam ediyor)
-
Abi...
-
...bu gizli tanık kimse kanıtı
falan var mı? Konuştun mu?
-
Geldiğinde kendisine sorarsın.
-
(Ayak sesi)
-
(Gerilim müziği)
-
-Siz?
-Ben Feride.
-
Sen de Elif'sin değil mi?
-
Geçen akşam iftar yemeğinde tanışmıştık.
-
Tanışma faslı bittiyse esas
konumuza geri dönelim.
-
Feride Hanım bildiğiniz ne varsa...
-
...her şeyi bize anlatır
mısınız en başından?
-
Sizi dinliyoruz.
-
(Gerilim müziği devam ediyor)
-
(Geçiş sesi)
-
(Geçiş sesi)
-
Bak geçen ne buldum.
-
(Gerilim müziği devam ediyor)
-
Yine düşürmüşsün.
-
Bunun kancası bozuktu değil mi?
-
Ay evet. Ben onu her yerde arıyorum,
nerede buldun? Çok sağ ol.
-
Nerede düşürdüysen orada
buldum Şebnemciğim.
-
(Gerilim müziği devam ediyor)
-
Çocuklar peki?
-
Onlara nasıl söylediniz?
Yani söylediniz mi en azından?
-
Hayır canım söylenir mi böyle bir şey?
-
Zaten evden çıkarana kadar öldüm bugün.
-
Tabii nasıl söyleyeceksin ki?
Nasıl anlatacaksın?
-
Ben... Ben anlamakta zorluk çektim,
onlara nasıl anlatacaksın?
-
(Kapı açıldı)
-
(Serhan derin nefes verdi)
-
Evet!
-
Küçük oyunumuz bitti.
-
Nikâh memurumuz da gittiğine göre...
-
...sahneden inip...
-
...perdeyi kapatmanın zamanı geldi.
-
Ee, Serhan...
-
...galiba görünen o ki...
-
...sana bir teşekkür borcum var.
-
Yok teşekkür etmene gerek yok.
-
Serhan kendini kurtardı.
-
Yani Özge'nin elindeki görüntüler...
-
...eğer bir şekilde polise ulaşsaydı...
-
...Serhan da senin kadar ceza alıyordu.
-
Tabii ki ya ben de ne
düşünüyorum teşekkür falan.
-
Zaten böyle üst üste
kahramanlık yapmak...
-
...sana da fazla gelirdi değil mi?
-
Ben yine de teşekkürünüzü kabul ediyorum.
-
Evet!
-
Yapacak başka bir şey kalmadıysa...
-
...ben artık gideyim.
-
Bir şey kalmadı.
-
Ee, telefonum yok...
Hah telefonum burada.
-
O zaman unuttuğum başka bir şey...
-
...galiba yok.
-
Bunu da alayım.
-
(Gerilim müziği)
-
O zaman...
-
...hastanede görüşürüz.
-
Görüşürüz. İyi geceler.
-
İyi geceler Serhan.
-
(Serhan) İyi geceler Güven! İyi geceler.
-
(Kapı açıldı)
-
Kahve falan içer misin?
-
Ha, senin için geç olmadıysa...
-
Yok geç değil. Yaparım hemen.
-
Gel beraber yapalım. Yardım edeyim mi?
-
Prenses...
-
...bugün olanlar için
gerçekten çok özür dilerim.
-
Güle gülmek yakışır dedik, ağlattık seni.
-
Bir daha da seni ağlatırsam
Allah benim bin belamı versin.
-
Versin. Şapşal kurbağa.
-
Affettin mi?
-
Yaşa be!
-
Prenses, kurbayı affetti!
-
Prensesin kuş kadar aklı yok çünkü.
-
Senin olan aklını da Asi almış.
Geçmiş olsun.
-
Bütün gece seni aptal etti peşinde.
-
Bir soğuk su ister misin?
-
İsterim.
-
Peki, eski Alaz'ı özleyen var mı?
-
-Yok.
-Yok.
-
Güzel.
-
(Müzik)
-
(Sessizlik)
-
(Serhan dış ses) Başhekimim.
-
(Geçiş sesi)
-
Görüntüleri siz almışsınız.
-
Siliyorum merak etmeyin, siliyorum.
-
Suç ortaklığınıza
beni de ekleyebilirsiniz.
-
Bataklık gibisiniz yemin ederim.
Battıkça batıyorum.
-
Bence hâlâ bu bataklıktan...
-
...hem kendini, hem de
Güven'i kurtarma şansın var.
-
Ama bunun için...
-
...o görüntülere ihtiyacımız var.
-
(Geçiş sesi)
-
Bırak! Serhan!
-
Serhan aç kapıyı!
Aç kapıyı bak, kırarım ha!
-
(Geçiş sesi)
-
Nereye kadar engel olabileceğiz Güven'e?
-
Neslihan'la ben evlenene
kadar olsak yeter.
-
-Serhan...
-Bana güven.
-
Gerisi bende.
-
(Gerilim müziği)
-
Özge evet evet bu akşam...
-
...sahte bir nikâh olacağını düşünüyor.
-
Evet.
-
Peki, pardon. Görüşürüz.
-
(Geçiş sesi)
-
(Geçiş sesi)
-
Senin yüzünden.
-
Bu bataklıktan çıkabilirsin...
-
...Güven'i de kendini de
kurtarabilirsin dedin.
-
Boğazıma kadar çamura battım.
-
Çok üzgünüm.
-
Bana bebeğini düşürdüğünü söylemedin.
-
Her şeyi ince ince hesap ettim.
Bu hesapta yoktu.
-
Şebnem'i hesap edemedim.
-
Şimdi tek yapman gereken,
Güven'i boşamamak.
-
Bitti. Benden bu kadar oyun bitti.
-
Özge...
-
Biliyor musun sen de kazanamayacaksın!
-
Boşuna uğraşıyorsun, boşuna uğraştık.
-
Neslihan'ın da dediği gibi...
-
...sen ne yaparsan yap,
yine aşk kazanacak.
-
Ben onların mutlu
olmalarına izin vermem ki.
-
Sana söz.
-
Ben yaşadığım müddetçe onlar
asla mutlu olmayacaklar!
-
Güven bana.
-
Ve sonunda yine biz kazanacağız.
-
Sevilmeyenler.
-
Size başarılar dilerim. Müsaadenizle.
-
(Müzik)
-
(Müzik devam ediyor)
-
-Melek nerede?
-Nasıl Melek'i gördünüz mü?
-
Oğlum arabada da yoktu,
almamışız yanımıza.
-
Almamışız ne demek oğlum, çanta mı bu?
-
Tamam bir etrafa bakın, bir bakalım.
-
Hadi. Dur şuraya bakayım bir dakika.
-
(Cesur) Melek! Melek!
-
(Melek ağlıyor)
-
Melek senin ne işin var burada?
Gitmedin mi sen hâlâ?
-
Gel bakayım. Gel, neden ağlıyorsun sen,
bir şey mi oldu?
-
Tamam, korkma. Dur elini,
yüzünü yıkayalım, tamam mı?
-
Gel bir tanem.
-
Sen gördün mü Melek'i? Görmedin mi?
-
Melek!
-
Daha iyi misin bebeğim?
-
Melek ne oldu, niye ağlıyorsun sen?
-
Çok korkuyorum.
-
Tamam.
-
Tamam bak, madem artık konuşuyorsun
hadi anlat o zaman bana.
-
Ne oldu, neden korkuyorsun Melek?
Niye ağlıyorsun?
-
Yaman abim için.
-
Yaman abin için mi?
-
Niye?
-
Yaman abim küçükken, o adam kaçırmış.
-
Senin annen de biliyor.
-
Yine kaçıracaklarmış.
-
(Gerilim müziği)
-
Onlar çok kötü insanlar.
-
Melek! Abim!
-
(Yaman) Aklım çıktı abim benim.
Neredesin sen ya?
-
Akıl bırakmadın bende.
-
-Yaman abi...
-Abi...
-
(Gerilim müziği devam ediyor)
-
(Gerilim müziği devam ediyor)
-
(Gerilim müziği devam ediyor)
-
Bu dizinin ayrıntılı altyazısı
NOW tarafından...
-
...Sesli Betimleme Derneğine
yaptırılmıştır.
-
www.sebeder.org
-
Ayrıntılı Altyazı Çevirmenleri:
Sunay Temür - Belgin Yılmaz...
-
...Bülent Temür - Çağıl Doğan -
Hatice Başpınar
-
Editör: Ela Korgan
-
(Jenerik müziği)
-
(Jenerik müziği devam ediyor)
-
(Jenerik müziği devam ediyor)
-
(Jenerik müziği devam ediyor)